Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1469 Esas
KARAR NO: 2023/1235 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/646 Esas – 2021/279 Karar
TARİH: 18/03/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında gerçekleşen ürün satışına istinaden düzenlenen faturalar düzenlendiğini, düzenlenen işbu faturalardan kalan cari hesap alacağının tahsili amacıyla davalı borçlu aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu bildirdiğinden bahisle itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, satışın gerçekleştiğinin ve davacı tarafından ürünlerin teslim edildiği iddia edilen mallara ilişkin ispat yükünün davacıda olduğunu bildirdiğinden bahisle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/03/2021 tarih 2020/646 Esas 2021/279 Karar sayılı kararında; “…. Tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, tarafların ticari defterlerinin bilirkişi incelemesine sunulmak üzere ibraz ettiği, tarafların defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, SMMM bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davaya konu olan 91.021,18 TL faturanın her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, yine her iki tarafın defterlerine göre davalının davacıya 82.500,00 TL ödeme yapmış olduğu buna göre davacının faturadan dolayı bakiye 8.521,18 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olduğu,bir tacirin almadığı bir hizmet/mal için düzenlenen faturayı ticari defterlerine kaydetmesinin hayatın olağan akışına ve ticari teamüllere uygun olmadığı, diğer yandan da davalının davacıdan aldığı faturaları ilgili dönemde vergi dairesine bildirdiği sabit olduğuna göre dava konusu faturaların davalıya tebliğ edildiği, ispat yükünün BA formuyla bildirimde bulunan ve faturayı defterlerine kayıt eden davalıya geçtiği, davalının faturayı ve içeriğini oluşturan emtiayı almadığını veya iade ettiğini kanıtlaması gerektiği, davalının faturaya itiraz etmediği gibi, faturayı ve içeriğini oluşturan emtiayı iade ettiğini TTK’nın 21/2.maddesine uygun şekilde kanıtlayamadığı, bu nedenle davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğu, davacı tarafın takip talebindeki asıl alacak üzerinden harcını yatırdığı dikkate alınarak davanı kabulüne karar vermek gerekmiş öte yandan davacının tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması(TTK m. 19/2) nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanması gerektiği, alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜNE, 2-Davalı/takip borçlusunun, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının asıl alacak miktarı olan 8.521,18-TL üzerinden İPTALİNE, takibin bu miktar üzerinden aynen DEVAMINA 3-Kabulüne karar verilen alacak miktarı olan 8.521,18-TL’nin %20 ‘si olan 1.704,23 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkeme karar gerekçesinde; müvekkili şirketin ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olduğunu, bir tacirin almadığı bir mal için düzenlenen faturayı ticari defterlerine kaydetmesinin hayatın olağan akışına ve ticari teamüllere uygun olmadığını, diğer yandan müvekkili şirketin faturaları ilgili dönemde vergi dairesine bildirmiş olduğunu bu sebeple malların teslim edilmediğinin ispat yükünün müvekkili şirkete geçtiğini belirttiğini, mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğunu, Faturanın ticari deftere işlenmesi iş bu faturaya bağlı malın tamamının teslim edildiği anlamı taşımadığını, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi; Esas: 2003/4247 , Karar: 2004/2193 ve 04.03.2004 tarihli kararında özetle; “İtirazın iptali davalarında alacağı ispat külfeti kural olarak davacı alacaklıya aittir. Mahkemece davalının itirazında ödeme def´inde bulunmuş ise de bunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa davalının itiraz dilekçesindeki beyanı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, bu beyanın ispat külfetinin yer değiştirmesini gerektirir nitelikte olduğu kabul edilemez. Bu durumda mahkemece davacıya takip talebinde alacağa dayanak yaptığı faturaları, malın teslimine ilişkin belgeleri ve varsa diğer delillerini; davalıya da karşı delillerini ibraz olanağı tanınıp, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmasi gerekir.” şeklinde hüküm verdiğini, yargıtay kararında da belirtildiği üzere faturalara konu malların teslim edildiğinin davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, işbu davadaki dava değeri de göz önünde alındığında iş bu ispatın yazılı delil ile yapılmasının zorunlu olduğunu, Faturaların müvekkili şirket tarafından vergi dairesine bildirilmiş olması da ispat yükünün müvekkili şirkete geçtiği anlamı taşımadığını, söz konusu icra takibinde yer alan ödeme emri incelendiğinde; borcun sebebi bölümünde hangi faturalara ilişkin olarak talepte bulunulmuş olduğunun belirtilmediğini itirazın iptali davası, icra takibiyle sıkı sıkıya bağlı olduğunu, borcun sebebi bölümünde somut bir borç nedeni gösterilmemiş olması tek başına dahi itirazın haklılığının kanıtı niteliğinde olduğunu, davacının iş bu dava ile borcun sebebini icra takibinde yazan sebepten farklı olarak genişletmesinin ve değiştirmesinin imkanı bulunmadığını, davacı tarafından malların teslim edildiğine dair ispat yükü gerçekleşmemiş olduğundan iş bu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 02/03/2020 tarihinde 8.521,18 TL. Asıl alacak, 898,91 TL. İşlemiş faiz olmak üzere toplam: 9.420,09 TL. Alacağın tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu vekili tarafından 11/03/2020 tarihinde uyap sisteminden gönderilen itiraz dilekçesi ile;” borca ve faize itiraz ettiğini,” beyan etmesi üzerine icra takibinin durduğu ve davacı alacaklı tarafından süresi içerisinde 8.521,18 TL. Asıl alacak üzerinden 19/08/2020 tarihinde istinafa konu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, taraf ticari defter ve kayıtları inceletilmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alındığı ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. Faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Somut olaya döndüğümüzde; mal ve hizmet satımına ilişkin davacı tarafın BS ve mal ve hizmet alımına ilişkin davalı tarafın BA formlarının karşılaştırılması sonucunda 2019 yılında her iki tarafında 82.427 TL. (KDV hariç) tutarında bir adet faturayı beyan ettiklerinin anlaşıldığı, tarafların ticari defterlerindeki kayıtların birbiriyle örtüştüğü, toplam 91.021,18 TL tutarındaki faturalar karşılığında mal veya hizmet verildiğinin anlaşıldığı, her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olan 82.500,00 TL davalı ödemesinin de dikkate alınmasıyla 02/03/2020 takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 8.521,18 TL alacaklı olduğunun tesbit edildiği , 6100 Sayılı HMK.’ nın 222 maddesi uyarınca kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhine delil sayıldığı, bu durumda fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. Davalı icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesi ile, borcunun olmadığı iddiasında bulunmuş ise de bu iddiasının dosya kapsamı itibariyle ispatlanamadığı ve davalının kendi ticari defterlerine göre de davacıya 8.521,18 TL. borçlu gözüktüğü tesbit edilmiştir. Bu durumda ispat külfeti davalı tarafta olup tüm bu değerlendirmeler ışığında, davalının ticari defterlerinde kayıtlı olan borcun ödendiğini kanıtlaması gerekmektedir. Davalı tarafından ödeme yapıldığına dair ödeme belgesinin sunulmadığı ve tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, İlk Derece Mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin aksi yöndeki tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 582,08. TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (59,30.TL + 86,22.TL=) 145,52.TL harcın mahsubu ile bakiye 436,56.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.