Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1464 E. 2023/2049 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1464 Esas
KARAR NO: 2023/2049 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/645 Esas – 2021/435 Karar
TARİHİ: 12/04/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin plastik – ambalaj sektöründe imalat – satış işi yaptığını, davalı borçludan işlemek üzere polipropilen ürün satın aldığını, müvekkili şirketin davalı borçludan alacağı ürünlerin bedelini peşin olarak ödediğini, davalı borçlunun da talep halinde müvekkili şirkete ürünü kısım kısım teslim ettiğini, taraflar arasındaki bu ticari ilişkiden kaynaklı cari hesap ilişkisi bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelere istinaden davalı borçlu tarafından ürünlerin tam olarak teslim edilmediğini, müvekkili şirketin davalı borçludan 29.633,05 TL alacağı kaldığını, bu alacağın ödenmemesi üzerine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, ödeme emrinin borçlu şirkete tebliği üzerine, davalı borçlu şirketin takibe ve borca itirazı ile takibin durdurulduğunu, davalı borçlunun takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini beyanla vaki tüm itirazların iptali ile takibin devamına, itiraza konu edilen alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının da hüküm altına alınmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile; müvekkili şirket tarafından davacı/ karşı davalı şirkete polistiren mal satıldığını, müvekkili şirketin davacı/ karşı davalı şirketten 31.10.2018 tarihi itibariyle 3.355,02 USD alacağının bulunduğunu, … nolu- 1.158-USD tutarındaki fatura, … nolu 1.125-USD tutarındaki fatura ve … nolu faturadan kalan 1.072,02-USD faturanın ilgili bakiyeyi oluşturduğunu, bu alacağa ilişkin davacı/ karşı davalı şirkete Bakırköy … Noterliğinin 28.11.2018 tarihli … Yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini ve cari hesap ekstresi uyarınca oluşan alacağın talep edildiğini, ilgili ihtarnameye karşılık davacı/ karşı davalı tarafından herhangi bir cevap verilmediğini ve ihtarname içeriğine uygun şekilde Büyükçekmece …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile yasal takip gerçekleştirildiğini, davacı/ karşı davalı tarafça haksız şekilde yapılan takibe itiraz edildiğini, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla itirazın iptali davasının reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacının takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karşı dava yönünden ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; Büyükçekmece …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, icra dosyası davalısının haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle takip konusu alacağı %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, dava masraf ve vekalet ücretinin karşı davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili karşı davaya cevap dilekçesi ile; Davalı-karşı davac tarafın davaya cevapları ile karşı davası son derece haksız, mesnetsiz, kötüniyetli, usul ve yasalara, gerçeklere ve hakkaniyete aykırı olup, hakkın kötüye kullanılarak, sebepsiz zenginleşmeye yönelik olduğunu ve kabul etmediklerini, müvekkili şirketin davalı-karşı davacıdan alacağı ürünlerin bedelini peşin olarak ödediğini, davalı-karşı davacının da talep halinde müvekkili şirkete ürünü kısım kısım teslim ettiğini, davalı-karşı davacıya, yapılan ödemenin müvekkili şirket kayıtlarında davalı-karşı davacı hanesine borç olarak yazılmakta olduğunu ve davalı- karşı davacı tarafından ürün teslim edildikçe teslim edilen ürünün değerinin cari hesap ilişkisinde düşüldüğünü, müvekkili şirketin ödeme yapmasına rağmen, davalı- karşı davacı iddialarının aksine ürünlerin tam olarak teslim edilmediğini, müvekkili şirketin 29.633,05 TL alacağının davalı-karşı davacıda kaldığını, müvekkilinin alacağını istemesine rağmen iade edilmediğini beyanla karşı davanın reddi ile takibinde haksız ve kötüniyetli olan davalı-karşı davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet (icra inkar) tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı-karşı davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 12/04/2021 tarih ve 2019/645 Esas – 2021/435 Karar sayılı kararında;”Dava; taraflar arasında ticari ilişki olduğundan bahisle alacak olduğuna dair yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır. Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin, davalı şirket aleyhine 29.633,05-TL asıl ve toplam alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık değişen oranlarda ticari faizi ile masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili için icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.Ana dava yönünden; Dava, taraflar arasında ticari ilişki olduğundan bahisle davacı tarafından davalı aleyhine yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.Tarafların iddiaları doğrultusunda taraf defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve tarafların uyuşmazlık konusu faturaları vergi dairesine bildirdikleri, davacı- karşı davalının, davalı- karşı davacıdan 29.633,05 TL alacaklı olduğu, bu hususun tarafların BA/BS formları ile de birbirini teyit ettiği anlaşılmakla ana dava bakımından alacağın da likit olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.Karşı dava yönünden; Dava, döviz cinsi faturadan kaynaklı alacak olduğundan bahisle yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.Yine tarafların iddiaları ve itirazları doğrultusunda az yukarıda belirtildiği gibi mahkememizce bilirkişi heyetinden ana ve ek rapor alınmış olup, alınan rapora göre davalı- karşı davacı ile davacı- karşı davalı arasındaki ilişki davalı-karşı davacı defterlerine göre 2016 yılına kadar TL cinsinden cair ilişki olarak devam etmiş olup, bu tarihten sonra karşı davacı tarafından defterlerine söz konusu faturalar döviz cinsinden işlenmeye başlamıştır. Ne var ki bu husus karşı davacının iddiasını ispata yeterli değildir. Zira söz konusu karşı davalı defterlerine göre taraflar arasındaki cari ilişki hala TL cinsine göre devam etmiş olup, teamül de bunu gerektirir. Teamülün aksi olan döviz cinsinden cari ilişki olduğu hususunu iddia eden ispatlamak durumunda olup, burada karşı davacı tarafından iddiasını ispata yarar somut delil sunulamadığı gibi, belirtildiği üzere incelenen ticari defterler de bu hususta ispata yeterli olmadığı kanaatine varılarak hem karşı dava esası hakkında hem de yapılan takipte karşı davacının kötü niyetinin ispatlanamadığı dikkate alınarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesi ile; her ne kadar Mahkemece kök rapora ilişkin itirazlarının ek raporda incelendiği gerekçesiyle incelenecek başka bir husus kalmadığından bahisle davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmişse de, bilirkişi tarafından ısrarla gözden kaçırılan hususlara ilişkin ek rapor içerisinde herhangi bir açıklama yapılmadığını, buna göre taraflar arasında dövizli cari hesap ilişkisine istinaden açıkça düzenlenmiş bir sözleşme bulunmamakla birlikte kesilen faturaların niteliği, yapılan ödemelerin cinsi ve dosya münderecatında bulunan hesap mutabakatlarından da anlaşılacağı üzere taraflar arasında dövizli cari hesap ilişkisinin mevcut olduğunu, ekte sunulu mutabakatlardan görülebileceği üzere, taraflar arasında dövizli cari ilişkinin söz konusu olduğunu, dövizli cari ilişkinin doğrudan, karşı tarafça kaşeli imzalı mutabakat ile ikrar edildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki 2011 yılına dayanmakta olup, defter incelemesinde bilirkişiye gerekli tüm belgeler sunulmuş olmasına rağmen, usulüne uygun bir inceleme yapılmaması sebebiyle eksik değerlendirme yapıldığını, ekte sundukları fiziki fatura örnekleri incelendiğinde;” 1. İş bu faturanın bedeli, fatura üzerindeki döviz cinsi ile ödenmelidir. 2.Fatura bedeli döviz belirtildiği halde TRL ödeme yapılırsa, ödeme yapılan tarihteki TCMB Satış Kuru ile işlem görecektir.3. İş bu fatura muhteviyat ve fiyatlarına 8 gün içinde itiraz edilmediği takdirde kabul edilmiş sayılır.” ibaresinin yer aldığının görüleceğini; Karşı taraf ile ticari ilişkinin devam ettiği süre boyunca faturalara ilişkin herhangi bir itiraz olmadığının açık olduğunu, yine ekte sunulu örnek fatura ödeme belgelerinden görüleceği üzere, döviz cinsinden mal satışlarına ilişkin tahsilatlarının ileri tarihlerde döviz cinsinden yapıldığının ispat olunduğunu, kafa karışıklığı oluşturmaması ve en net ve basit bir şekilde ortaya koymak amacıyla haklılıklarını ispatlayan örnek işlemlerin işbu dilekçe ekinde sunulduğunu, tabloda belirtilen faturalar ve tahsilat belgelerinin dilekçe ekinde sunulduğunu, ek raporda kur farkı faturasına istinaden yaptıkları itirazların nihai kararlar özelinde incelendiğini ve yapılan incelemeden uygulamada kur farkı faturasının kesilip kesilmemesi gerektiği konusunda farklı uygulamaların bulunduğu, yargı organlarının bu konuda verdiği kararların akabinde kanunda düzenleme yapılarak tereddütlerin giderildiğinin ifade edildiğini, ifade edilen yargı kararları ve ek raporda da ifade edildiği üzere ilgili dönem zarfında bu hususta çelişkili uygulamaların bulunduğunun açık olduğunu, yargı kararlarına dahi yansıyan çelişkili durumun müvekkili şirket tarafından uygulanmasının kötü niyet şeklinde yorumlanmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin nihayetinde gerekli düzenlemeleri yaptığını ve usule uygun şekilde değerleme işlemini gerçekleştirdiğini ancak bu hususun dövizli cari hesap ilişkisinin varlığı gibi göz ardı edildiğini, yapılan işlem vergisel işlem olup borcun varlığını ispata ilişkin bir işlem olmadığını, bilirkişinin bu hususu göz ardı ederek ısrarla taraflar arasında dövizli cari ilişki bulunmadığından bahisle inceleme yaptığını, bu incelemeye dayanarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu;Taraflar arasında dövizli cari ilişkinin bulunduğunu, ödemenin yapıldığı tarihteki kur uyarınca ödemenin kabul edileceğinin karşı tarafa bildirildiğini, karşı tarafça bu konuda herhangi bir itirazda bulunulmadığını, dövizli cari ilişkiyi gösterir belgeler sunulmasına rağmen itirazları değerlendirilmeden hüküm tesis edilmesinin kararın kaldırılması için yeterli bir gerekçe olduğunu, karara esas alınan bilirkişi incelemesine de konu olduğu üzere müvekkilinin döviz alacaklısı olması nedeniyle alacaklı olduğunun kayıtlardan görülebildiğini, aksine hiçbir hususu kabul etmemekle birlikte bir anlığına değerlemenin hatalı yapıldığı kabul edilse dahi taraflar arasındaki ticari ilişki nezdinde davacı/karşı davalı tarafından alacaklı olabileceği bir durumun söz konusu olmadığını, defter kayıtlarının eksik şekilde incelendiğini, sadece son dönem faturalarının karşılaştırıldığını, bu şekilde yapılan bir inceleme ile esasa ilişkin nihai sonuca ulaşılabilmesinin mümkün olmayacağını, yeni bir bilirkişi tarafından baştan bir inceleme yapılması şartken incelenecek başka bir husus kalmadığından bahisle usul ve esasa aykırı şekilde icra inkar tazminatına da hükmedilerek aleyhe karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla Yerel mahkemece verilen kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve karşı dava açık hesap bakiyesinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı taleplerine ilişkindir.Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davalı-karşı davacı vekili asıl ve karşı dava yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dosya kapsamından; taraflar arasında mal alım satımına dair bir ticari ilişkinin bulunduğu, davacı-karşı davalının ön ödeme yaptığını ve davalı-karşı davacının ödediği tutar kadar mal teslim etmediğini, davalı-karşı davacının ise taraflar arasındaki ticari ilişkinin yabancı para üzerinden gerçekleştirildiğini, bu nedenle kur farkı alacağının olduğunu iddia ettiği, uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişkinin hangi para birimine göre yürütüldüğü, davalı-karşı davacının kur farkı alacağı talep edip edemeyeceği ve neticeten kimin alacaklı olduğu noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece taraf delillerinin ibrazı sağlanarak, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, kök ve ek rapor alınarak istinafa konu karar verilmiştir. HMK’nın 282. maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” yasal düzenlemesi yer almaktadır. Davalı-karşı davacı tarafça ileri sürülen tüm istinaf sebepleri yargılama aşamasında sunulan cevap, itiraz ve beyan dilekçeleri ile de ileri sürülmüş, İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporlarında bu savunma ve itiraz sebepleri karşılanmış, dosya kapsamından tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulduğu, davacı-karşı davalının ticari defterlerine, davalı-karşı davacı ile olan hesabını TL üzerinden kaydettiği, davalı-karşı davacı tarafından USD olarak düzenlenen faturaları ve yapılan banka havalelerini TCMB’nin USD döviz kuruna göre TL tutarları üzerinden defterlerine işlediği, davalı-karşı davacının da, USD üzerinden fatura düzenlemesi ve bir kısım ödemelerin USD kuru belirtilerek yapılmasına rağmen, aynı şekilde davacı-karşı davalı ile olan hesabını defterlerinde TL üzerinden tuttuğu, 30.09.2017 tarihi itibariyle tarafların ticari defterlerinde hiç bir farklılık bulunmadığı, her iki tarafça bağlı oldukları vergi dairelerine sunulan BA-BS kayıtlarının birbirini teyit ettiği ve bu tarih itibariyle davacı-karşı davalının 29.633,05 TL alacaklı olduğu, bu alacağını verilen sipariş avanslarına aktardığı, bu tarihten sonra ticari defterlerine kaydedilmiş yeni bir fatura veya ödeme olmadığı, davalı-karşı davacının defterlerinde de bu tarihten sonra yeni bir fatura veya ödeme kaydı bulunmamakla birlikte 30.09.2017 tarihinden sonra ticari defterlere cari hesap değerleme kaydı şeklinde kayıtlar girildiği ve davalı-karşı davacının 31.12.2018 tarihi itibariyle 17.680,96 TL alacaklı duruma geçtiği, davalı-karşı davacı tarafından önceki yıllarda da USD üzerinden fatura düzenlenmesine rağmen her iki tarafça hesabın TL üzerinden tutulduğu ve kur farkı uygulanmadığı, taraflar arasında kur farkı uygulanacağına dair bir sözleşme veya fiili bir uygulamanın bulunmadığı, kaldı ki davacı-karşı davalı tarafından faturalarda yer alan USD fatura bedellerinin birebir TL karşılığının ödendiği, dolayısıyla davalı-karşı davacının kur farkı alacağının da doğmadığı, davalı-karşı davacı tarafın ticari defterlerinde görünen alacağın dayanaksız olduğu, davacı-karşı davalının bakiye 29.633,05 TL alacağının ise ödenmediği, bu sebeplerle Mahkemece asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı-karşı davacı vekilinin asıl ve karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı-karşı davacının asıl ve karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı-karşı davacı tarafından asıl ve karşı davaya yönelik olarak ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına,3-Asıl Dava Yönünden; Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 2.024,23 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 506,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.518,18 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Karşı Dava Yönünden; Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.