Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/146 E. 2023/95 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/146 Esas
KARAR NO: 2023/95 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/99 Esas – 2020/729 Karar
TARİH: 30/11/2020
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesi ile, denizbank Kocamustafapaşa/İstanbul şubesinin … seri numaralı 16/07/2019 keşide tarihli 7.000 USD bedelli çekten kaynaklı davalı tarafça Bandırma …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, yapılan yetki itirazı neticesinde dosyanın yetkili olan İstanbul İcra Müdürlüğüne gönderildiğini ve İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayısını aldığını, davacının …-… olarak faaliyet göstermekte olup tavuk, yumurta ve tavuk yemi üretimi yaptığını, davalı tarafla tavuk yeminin yapımına katılan yem maddesinin tedariki konusunda anlaşma yapıldığını, davalının vereceği malların avansı olarak icra takibine konu çekin verildiğini, davalının çeki aldıktan sonra vermesi gereken malları davacıya teslim etmediğini, davalının yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi bedelsiz kalan çeki de bankaya ibraz ettiğini ve icra takibi başlattığını, bu nedenlerle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava konusu çekin iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının çekin avans çeki olduğunu iddia ettiğini ancak bu yönde herhangi bir yazılı delil sunmadığını, davacının dava konusu çekten başka Bandırma … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu cari hesap borcu olduğunu, taraflar arasında cari hesap mutabakatı yapıldığını ancak davacının bu dosyadaki borcada itiraz ettiğini ve Bandırma 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/361 esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davasının devam ettiğini, davanın soyut iddialarla açıldığını, davacının hiçbir iddiasının somut delillere dayanmadığını, bu nedenlerle davanın reddine, %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/11/2020 tarih ve 2020/99 Esas – 2020/729 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;her ne kadar davacı tarafça davaya konu … Kocamustafapaşa /İstanbul şubesine ait … seri numaralı 19/07/2019 keşide tarihli 7.000 USD bedelli çekin avans olarak davalıya verildiği, ancak davalı tarafından anlaşma gereği teslim edilmesi gereken malların teslim edilmediğinden bahisle işbu çekten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiş ise de davacının davaya konu çekin avans çeki olduğunu yazılı delillerle ispat yükü altında olduğu, davacının yapılan ihtarata rağmen mahkememizce belirlenen inceleme gününde ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, delil niteliğine haiz davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan mali inceleme ile davalının davacıya 8 adet fatura karşılığı mal sattığı, faturaları ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydettiği, ilgili vergi dairesine bildirimlerinin yapıldığı, fatura konusu malların davacıya teslim edildiği, dava konusu çekin avans çeki olmadığı, davacıdan borcuna mahsuben teslim alındığı, vadesinde bedelinin ödenmediği anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden İİK 72/4 maddesi uyarınca davalı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur…”gerekçesi ile, 1- Davanın sübut bulmadığından REDDİNE,2- İhtiyati Tedbir kararı verilmemiş olması nedeniyle İİK 72/4 maddesi uyarınca davalı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,Müvekkili davalı taraftan tavuk yeminin yapımına katılan yem maddesinin tedariki konusunda anlaşma yapıldığını, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, davalının müvekkiline vereceği malların avansı olarak müvekkili, davalı tarafa; … Kocamustafapaşa/İstanbul Şubesi’ne ait … seri numaralı 16.07.2019 keşide tarihli, keşide yeri İstanbul olan 7.000,00-USD bedelli avans çeki verildiğini, davalı çeki aldıktan sonra vermesi gereken araçları müvekkiline teslim etmediğini, anlaşmaya aykırı davrandığını, davalı tarafın yükümlülükleri yerine getirmediği gibi bir de bedelsiz kalan çeki bankaya ibraz ettiğini, … Kocamustafapaşa/İstanbul Şubesi … seri numaralı 16.07.2019 keşide tarihli, keşide yeri İstanbul olan 7.000,00-USD bedelli çekten kaynaklı İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin işbu çek nedeniyle borçlu olmadığından menfi tespit davasını açmışsa da ilk derece mahkemesince red kararı verildiğini, Davalı ile müvekkili arasında yapılan ticari mal alım satımı gereğince müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, müvekkili ile davalı arasında mal alım satımına ilişkin sözlü bir sözleşme olduğunu, sözlü sözleşme gereğince avans çeki davalı tarafa verildiğini ancak davalı tarafın edimini yerine getirmediğini ve haksız bir şekilde mal teslimi yapmadığını, ilk derece mahkemesi yargılamasında işbu iddiaların ve delillerin incelenmeksizin hüküm kurulduğunu, müvekkilinin ticari defterleri incelendiğinde davalıya borçlu olmadığının açıkça görüleceğini, İlk derece mahkemesi karar gerekçesinde her ne kadar davalının malları teslim ettiği yönünde karar vermişse de esasında davalı taraf malları teslim etmediğini, bilirkişi raporuna itirazlarda da belirtildiği üzere davalı tarafça davaya konu mallara ilişkin dosyaya sunulan irsaliye mal teslim bilgilerinde teslim alan bölümünde isim yazmadığı gibi herhangi bir imzanın da mevcut olmadığını, davalı tarafça dosyaya sunulan sevk irsaliyeleri incelendiğinde teslim alan bölümünde imza bulunmadığı gibi teslim eden bölümündeki imzalarında kimleri ait olduğu dahi belli olmadığının görüleceğini, raporda her ne kadar isim yazmamasına karşılık imza … imzasına benzemektedir denildiğini ancak … adında bir çalışan bulunmadığını, Dosyaya sunulan, altında müvekkilinin imzası bulunmayan, bu anlamda gerçeği yansıtmaktan uzak olan işbu sevk irsaliyelerinin davalı tarafça tek taraflı olarak sırf haksız iddialarını desteklemek amacı ile sonradan düzenlenmiş olduğunu, iş bu sevk irsaliyeleri alacağın varlığını ispattan uzak belgeler olduğunu,Yerel mahkeme yargılamasında dosya içeriğine sunulan bilirkişi raporunda irsaliye mal teslim bilgilerinde/sevk irsaliyesi fiili sevk tarihleri hususunda bir incelemeye yer verilmediğini, bilirkişi raporu incelendiğinde davaya konu malların tesliminin yapıldığı fiili sevk tarihi hususunda bir değerlendirme yapılmadığını, raporda sevk irsaliyelerinin tanzim tarihinin yer aldığını ancak fiili sevk tarihinin belirtilmediğini, HMK 222. Madde gereği ticari defterlerin tacirler için kesin delil niteliğinde olduğunu, müvekkilinin bir tacir olup, ticari defterlerinin kesin delil teşkil edecek ve ispat işlevi göreceğini, kanunun açık hükmü gereği tarafların ticari defterleri incelenmesi gerekirken ilk derece mahkemesinin ‘davacının yapılan ihtarata rağmen mahkememizce belirlenen inceleme gününde ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı’ gerekçesiyle davanın reddine karar vermesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilen 06.07.2020 tarihli ve 2 numaralı celse zaptının 5 numaralı ara kararı incelendiğinde taraflarına herhangi bir ihtarat yapılmadığının açık olduğunu,yerel mahkeme hakimince davayı aydınlatma yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmediğini, ilk derece mahkemesince tarafımıza usulüne uygun ihtarat yapılması gerekirken gerekçeli kararda belirtildiği üzere karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, (Yargıtay 23.Hukuk Dairesi 2015/5491 Esas,2016/506 Karar, 28/01/2016 tarihli ilam) (Yargıtay 23.Hukuk Dairesi 2014/3505 Esas, 2014/7574 Karar, 26/11/2014 tarihli ilam) (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2016/13392 K. 2017/7514 T. 1.11.2017) (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2015/16747 K. 2016/6671 T. 14.4.2016) (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2016/805 K. 2016/5137 T. 22.3.2016) (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2015/3136 K. 2015/16763 T. 14.12.2015) (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2015/11682 K. 2016/5481 T. 25.3.2016) (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2014/13849 K. 2014/18738 T. 25.12.2014) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulü, takibin iptali ve çekten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibine konu davacının keşideci, davalının ise lehtar olduğu olduğu çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin İİK. 72 Madde uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında mal alım satımına ilişkin sözlü bir sözleşme olduğunu, sözlü sözleşme gereğince avans çekinin davalı tarafa verildiğini ancak davalı tarafın edimini yerine getirmediğini ve malların teslim edilmediğini, bu sebeple çekin bedelsiz kaldığını ileri sürmüştür. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davaya konu çekin avans olarak verilmediğini, davacı tarafın çekin avans çeki olduğunu iddia ettiğini ancak bu yönde herhangi bir yazılı delil sunmadığını, Yerleşik Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerektiğini, davacı tarafın bu kuralın aksini iddia ettiğini, dolayısıyla dava konusu çekin avans çeki olduğunu ve bu çek sebebiyle borçlu olmadığını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, bu kapsamda davacı ticari defterlerinin tek başına delil olma özelliğinin bulunmadığını, çekin avans olarak alındığına dair müvekkil şirketten sadır olmuş bir belge bulunması gerektiğini ancak çek avans çeki olmadığından böyle bir belgeninde bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece 06/07/2020 tarihli duruşmanın ara kararı uyarınca, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak rapor alınmasına karar verildiği, davacı tarafın bilirkişi incelemesine ticari defterlerini ibraz etmediği, bilirkişi raporunda 12/10/2020 tarihinde davacı vekili Av. …’un ofisine telefonla ulaşıldığını, Av. … ile yapılan görüşmede evrak sunmayacaklarını beyan ettiğini belirtildiği, bilirkişi raporuna karşı davacı vekili tarafından itirazlarını içerir verilen beyan dilekçesinde defterlerinin incelenmesine yönelik talebinin olmadığı, davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı irsaliye faturalara ilişkin itirazda bulunduğu, mahkemece 30/11/2020 tarihli duruşmanın ara kararı ile; Bilirkişi raporunda teknik incelemenin yapılmış olduğu, hukuki ihtilafların mahkemece resen değerlendirilebileceği dikkate alınarak davacı tarafın yeniden rapor aldırılması talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Diğer taraftan davacı taraf, bilirkişi incelemesine herhangi bir mazeret ileri sürmeksizin ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, bilirkişi raporuna karşı verdiği beyan dilekçesinde de ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi yönünde ilk derece mahkemesinden herhangi bir talebinin olmadığı gözetildiğinde davacı vekilinin müvekkilinin ticari defter ve kayıtları incelenmeden eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Çek, TTK’nın 780/1-b maddesine göre kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi içerdiğinden sebepten mücerret bir borç ödeme aracı olduğuna ilişkin karine bulunmaktadır.Bu karinenin aksinin iddia eden tarafından ispatlanması gerekir. Taraflar arasında yazılı bir satış sözleşmesi bulunmamaktadır.TBK’nın 207/2 maddesinde; “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdür,” hükmü yazılı olup buna göre asıl olanın peşin satış olduğu düzenlenmiştir. Bu madde düzenlemesine göre dava konusu çeki avans olarak verdiğini, çek bedeli karşılığı malların teslim almadığını iddia eden davacının, bu iddialarını yazılı delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Davalının aksi yöndeki savunması, ispat yükünü değiştirmemektedir. Bu durumda ispat külfeti davacıda olup bu yöndeki iddianın HMK 200 maddesi uyarınca usulüne uygun delillerle kanıtlanması gerekmektedir. ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/2473 Esas – 2019/5340 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 19 HD.nin 2014/17834 Esas- 2015/4830 Karar sayılı kararıda benzer mahiyettedir.) İspat yükü üzerinde olan davacı tarafından iddianın HMK 200 maddesi uyarınca usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığı tesbit edilmiş olup mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre, ispat yükü doğru belirlenerek davanın reddine yönelik verilen karar ve gerekçesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/01/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.