Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/145 E. 2023/403 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/145 Esas
KARAR NO: 2023/403 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1302 Esas – 2020/727 Karar
TARİHİ: 06/11/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, söz konusu ticari ilişkinin konusunun iplik satımından kaynaklandığını, müvekkili şirketin davalı borçludan cari hesap üzerindeki alacak bakiyesinin 11.525,86 TL ve 10.152,88 EURO olduğunu, ihtar sonrası borcun bir kısmının ödendiğini, bir kısmının ise ödenmediğini, bu nedenle icra takiplerinin başlatıldığını, davalının itirazları üzerine takiplerin durduğunu beyanla, icra dosyalarına yapılan itirazların iptaline, yapılan haksız itirazlardan dolayı davalı tarafın %20’den az olmamak şartı ile icra inkar tazminatı ile mahkum edilmesine, dava giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı şirketin kendisine yapılan ödemeleri, iadeleri ve reklamasyon faturalarını dosyaya sunduğu cari hesap ekstrelerine yansıtmadığını ve haksız olarak huzurdaki davayı ikame ettiğini, cari hesaptan kaynaklı olarak müvekkili şirketten 11.525,86 TL ve 152,55 EURO alacağı olduğunu, ancak 2017 yılı sonunda ve 2018 yılında kendisine yapılan ödemeleri, bizzat kabul ettiği iade faturalarını ve reklamasyon/iade faturalarını cari hesabına ve buna bağlı olarak defterine işlemediğini veyahut göz ardı ettiğini, müvekkili şirketin davacı şirket adına fatura edilen iade faturalarını davacı şirkete teslim ettiğini, ancak davacı şirketin bu faturaları izahı güç bir şekilde görmezden geldiğini, alacağı olmayan bir rakamı hukuka aykırı bir taleple tekraren tahsil etmek istediğini, 10.579,36 TL’lik faturaya konu kumaşları müvekkili şirkete ayıplı-ağır kusurlu olarak teslim ettiğini, müvekkili şirket tarafından ilgili kumaşlara istinaden gerçekleştirilen şardon ve pamuk boya işlemlerinden geçirilmesinin akabinde kumaşlarda keçelenme ve ipliklenme durumu fark edildiğini, ipliklerin tamamında %100 pamuk kullanılması gerekirken polyester bazlı iplik ile karşılaştırıldığının ve malın ayıplı olduğunun fark edildiğini, malın ayıplı olmasından kaynaklı olarak müvekkili şirket bünyesinden satış yaptığı müşterisini kaybettiğini ve ciddi bir itibar kaybı yaşadığını, bu hususta maddi ve manevi tazminat davası ikame etme haklarının saklı tutulduğunu, davacı şirket tarafından gönderilen mal nezdindeki ayıp ortaya çıktıktan sonra şirket yetkililerinin konu ile ilgili bilgilendirildiğini, malın ayıplı olduğunu, boyadan geçtikten sonra ortaya çıktığını beyan ettiklerini ancak davacı şirketin kaba tabirle bugün/yarın diyerek müvekkili şirket yetkililerini oyaladığını, müvekkilin satın aldığı ayıplı ipliklere ilişkin işlemden geçirme boyama ve örme maliyetlerinin de müvekkili şirketin üzerinde kaldığını, davacı şirketin ayıplı malları sevk ettiğini, akabinde uğratılan zararın, fatura bedelinden daha yüksek olduğunu, müvekkili şirketin, davacı tarafın edimini eksik ve ayıplı olarak ifa etmesinden dolayı ilgili fatura tutarı bazında ödeme yapmaktan kaçındığını, ödemezlik defini kullanmakta olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı şirketin müvekkili şirketten bakiye alacağı bulunmakta olduğu ihtimalinde dahi, müvekkili şirketin ayıplı ifa- ağır kusur hali dolayısıyla uğradığı zararın bu bedelden tenzil edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının sattığı malları müvekkili şirkete Euro ve Türk lirası üzerinden fatura ettiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelerin davacı şirket nezdinde tarih sırasına göre yansıtılmadığından ortaya çıkan/çıkacak farklardan da sorumlu olmadıklarını, söz konusu ticarette davacı şirketin yapılan ödemeleri kendi belirlediği faturalara mahsup ederek EURO cinsinden faturaları ödenmemiş göstermeye çalıştığını beyanla, davanın reddine, davacı taraf aleyhine talep edilen asıl alacağın %o20 ‘sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/11/2020 tarih 2018/1302 Esas – 2020/727 Karar sayılı kararında; “Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişkisi bulunup bulunmadığı, davacının, davalıya satıp teslim ettiğini iddia ettiği ürünler karşılığında cari hesap ilişkisi nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, davalının savunmasına göre söz konusu ürünlerde iddia edildiği şekilde ayıp olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin ne olduğu(gizli-açık ayıp), muayene ve ihbar yükümlülüğünün davalı tarafça yerine getirilip getirilmediği ayrıca ayıp sebebi ile davacı taraf alacağından indirim yapılmasının gerekip gerekmediği, indirim yapılacaksa miktarının ne olduğu, davalının söz konusu malları bu şartlar altında kabule zorlanıp zorlanamayacağı hususlarına ilişkin olduğu anlaşıldı. Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplamda 10.152,88 Euro ( 46.094,08 TL) tahsiline ilişkin yürütülen takipte davalı takip borçlusunun süresinde itiraz etmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görüldü. Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı 11.525,86 TL asıl alacak, 600,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 12.125,86 TL’nin tahsiline ilişkin yürütülen takipte davalı takip borçlusunun süresinde itiraz etmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görüldü. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 02/01/2020 tarihli raporda özetle; taraflara ait yazılı bir sözleşmeye dosya kapsamında rastlanmadığını, davacı tarafından sunulan ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesap şeklinde olduğunu ve davacının davalıdan icra takiplerinin tarihleri itibariyle 54.943,13 TL alacaklı durumda olduğunu, davalı tarafından sunulan ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesap şeklinde olduğunu ve davalının davacıya takip tarihi itibariyle 20.676,95 TL borçlu durumda olduğunu, taraflar arasında ( 54.943,13 TL – 20.676,95 TL=) 34.266,18 TL tutarında farkın mevcut olduğunu, söz konusu farkın; davalı tarafından davacı tarafından dönemsel olarak yapılan kur değerlemeleri ve düzenlenen kur farkı faturasından kaynaklandığını, Yerleşik Yargıtay kararları ışığında kur farkı talep edilebilmesi için taraflar arasındaki sözleşmede açık bir hüküm bulunması ya da asıl faturada açıkça döviz karşılığının yazılmasının gerektiğini, dosya kapsamında yapılan incelemede taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşmeye veya açıkça döviz yazılı davacı tarafından düzenlenmiş bir faturaya dosyada rastlanılmadığından davacının bu iddiasının bu aşamada ispata muhtaç olduğunu, davalı tarafından bilirkişi incelemesine sunulan 469 kg boyalı ve arka yüzü şardonlu 30/30/10 üç iplik kumaşın arka yüzünün kırçıllı göründüğünü, arka yüzün kırçıllı görünmesinin arka yüzde kullanılan 10/1 ipliğin pamuk/polyester karışımı olmasından kaynaklandığını, davacı tarafından davalıya değişik tarihlerde toplam 2.349 kg 10/1 süper karde triko iplik ve ayrıca toplam 1.623,85 kg 10/1 polyester pamuk 50-50 iplik satışı yapıldığını, davalının, davacıdan satın aldığı 10/1 süper karde triko ipliklerin ayıplı olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğunu bildirilmişlerdir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 12/08/2020 tarihli ek raporda özetle; davacı tarafından sunulan ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesap şeklinde olduğunu ve davacının, davalıdan icra takiplerinin tarihleri itibariyle kök raporda açıklanan nedenlerle TL üzerinden yürütülen takip nedeniyle 11.525,86 TL asıl alacak ve 113,92 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.639,78 TL alacaklı durumda olduğunu, Euro üzerinden yürütülen takip nedeniyle ise 10.152,88 Euro karşılığı 45.817,92 TL alacaklı durumda olduğunu, davalının mali yöndeki itirazları yönünden rapor içerisinde açıklanan nedenlerle kök rapordaki kanaatte herhangi bir değişikliğe gidilmediğini, davalının, davacıdan satın aldığı 10/1 süper karde triko ipliklerin ayıplı olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğunu, kök rapordaki teknik değerlendirmelerde değişiklik bulunmadığını bildirilmişlerdir. Davacı ile davalı arasında bir ticari ilişkinin bulunduğu, bu ticari ilişkiye göre davacı tarafından davalıya iplik satışının yapıldığı ve satışa konu ipliklerin teslim edildiği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayıp uyuşmazlığın davacı tarafından davalıya satılıp teslim edilen 659,75 kg 10/1 süper karde triko iplik ve 345 kg 30/1 compak süper penye triko ipliklerden 10/1 süper karde triko ipliklerin davalının iddia ettiği şekilde ayıplı olup olmadığı, davalı tarafından davacıya kesilen iade ve reklamasyon faturalarının davacı tarafından işleme alınıp alınmadığı, davacı tarafından davalıdan kur farkı talep edilip edilemeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Davacının usulüne uygun tutulan kendi ticari defterlerine göre TL cinsinden işlemlerini takip ettiği … numaralı cari hesap yönünden takip tarihi itibariyle 11.525,86 TL alacaklı olduğu, takip tarihinden sonra dava tarihinden önce davalı tarafından davacıya kesilen … seri numaralı 21/02/2018 tarihli 15.315,39 TL miktarlı iade faturasının davacının da kabulünde olduğu üzere defterlerine işlenmiş olduğu, buna göre davacının, davalıdan takip tarihinden sonra dava tarihinden önce 260,43 TL alacaklı olduğu, davacının EURO cinsinden takip ettiği … numaralı cari hesap yönünden takip tarihi itibariyle 10.152,88 EURO alacaklı olduğu, takip tarihinden sonra dava tarihinden önce davalı tarafından davacıya kesilen … seri numaralı 05/02/2018 tarihli 1.081,43 EURO (5.069,63 TL) miktarlı iade faturasının davacının da kabulünde olduğu üzere defterlerine işlenmiş olduğu, buna göre davacının, davalıdan takip tarihinden sonra dava tarihinden önce 9.071,45 EURO alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmamış olması sebebiyle lehine delil niteliğinin bulunmadığı, davalının kendi ticari defterlerine göre davacıya takip tarihi itibariyle 20.676,95 TL borçlu olduğu, davalının ayıp iddiasının 10/1 süper karde triko ipliklerin tamamında %100 pamuk kullanılması gerekirken polyester bazlı iplik kullanılmasına dayandığı, tekstil mühendisi bilirkişi tarafından yapılan yerinde incelemede incelemeye sunulan 469 kg 30/30/10 üç iplik kumaşın imalatında 10/1 pamuk polyester karışımı iplik kullanıldığı, ancak incelenen kumaşın imalatında kullanılan 10/1 pamuk polyester karışımı ipliğin davacının %100 pamuk yerine pamuk polyester karışımlı 10/1 iplik göndermesi sonucu oluşabileceği gibi davalının kumaşın imalatında sehven veya bilerek davacıdan satın almış olduğu 10/1 polyester pamuk 50-50 iplik kullanması sonucu meydana gelmiş olmasının da mümkün olduğu, davalının, davacıdan satın aldığı 10/1 süper karde triko ipliklerin ayıplı olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğu tespit edilmekle buraya kadar yapılan açıklamalar ve bilirkişi tarafından yapılan tespitler dikkate alındığında davalı tarafından ayıplı olduğu iddia edilen 10/1 süper karde triko iplikler ile ilgili yaptırılmış bir inceleme. tespit, analiz ve bunun sonucunda alınmış bir rapor ve davalı tarafça ayıba ilişkin sunulmuş herhangi bir dayanak belgenin bulunmadığı, iddia edilen ayıbın davacıdan kaynaklandığının kesin olarak tespit edilemediği, buna göre davalı tarafın ayıp iddiasının ispata muhtaç olduğu ve bu nedenle ayıp iddialarına itibar edilemeyeceği Mahkememizce değerlendirilmiştir. Davacının kur farkı alacağına ilişkin talepleri bakımından Mahkememizce yapılan değerlendirme neticesinde; kur farkı alacağının talep edilebilmesi için öncelikle sözleşme yada fatura bedelinin yabancı para cinsi üzerinden belirlenmiş olması ve borçlunun temerrüde düşürülmüş olmasının gerekli olduğu, somut uyuşmazlıkta davacı tarafından sunulan faturaların EURO bazında düzenlendiği, bunun yanı sıra Bakırköy … Noterliğinin 01/11/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı dikkate alındığında temerrüt olgusunun da gerçekleştiği anlaşılmakla davacının, davalıdan kur farkı alacağı talep edebilmesine engel bir durum bulunmadığı Mahkememizce değerlendirilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar ile birlikte tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde aşağıdaki sonuç ve kanaate varılmıştır. Davalı tarafından ayıp iddiasının ispatlanamamış olması ve davacının kur farkı talep etmesine engel bir durumun bulunmaması kabulünden hareketle davacının usulüne uygun tutulan kendi ticari defterlerine göre TL cinsinden işlemlerini takip ettiği … numaralı cari hesap yönünden takip tarihi itibariyle 11.525,86 TL ve EURO cinsinden takip ettiği … numaralı cari hesap yönünden takip tarihi itibariyle 10.152,88 EURO alacaklı olduğu sabit olsa da davalı tarafından davacıya kesilen … seri numaralı 21/02/2018 tarihli 15.315,39 TL miktarlı ve … seri numaralı 05/02/2018 tarihli 1.081,43 EURO (5.069,63 TL) miktarlı iade faturalarının davacının da kabulünde olduğu üzere takip tarihinden sonra dava tarihinden önce defterlerine işlenmiş olduğu anlaşılmakla davacının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte 260,43 TL asıl alacak ve 2,57 TL işlemiş faiz ile Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte 9.071,45 EURO alacak yönünden haklı olduğu, bu miktarları aşan talepleri bakımından hukuki yararı bulunmadığından, davacı tarafından defterlerine işlemiş olduğu iade faturalarındaki miktarları dışlamak suretiyle davanın açılması gerektiğinden fazlaya ilişkin taleplerin reddi gerektiği değerlendirilmiş olmakla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe 260,43 TL asıl alacak ve 2,57 TL işlemiş faiz yönünden davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin bu miktarlar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit olmakla davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan 52,08 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe 9.071,45 EURO yönünden davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit olduğundan euro cinsinden olan alacağın takip tarihi itibariyle TCMB efektif satış kuru olan 4.5235 TL üzerinden TL’ye çevrilmesi suretiyle bulunan 41.034,70 TL’nin %20’sine tekabül eden 8.206,94 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine, – Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe 260,43 TL asıl alacak ve 2,57 TL işlemiş faiz yönünden davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin bu miktarlar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan 52,08 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, – Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe 9.071,45 EURO yönünden davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Alacak likit olduğundan euro cinsinden olan alacağın takip tarihi itibariyle TCMB efektif satış kuru olan 4.5235 TL üzerinden TL’ye çevrilmesi suretiyle bulunan 41.034,70 TL’nin %20’sine tekabül eden 8.206,94 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacı şirketin yükümlendiği edimini ayıplı olarak ifa ettiğini; bu hususun teknik inceleme ile de sabit iken izahı güç bir kabulle ve ayıplı malların müvekkili şirketin kendi hatasından kaynaklanabileceği yorumuyla savunmalarının itibar görmediğini, Davacı şirketin, … seri numaralı, 03.12.2016 tarihli ve 10.579,36-TL’lik faturaya konu 659,75-KG 10/1 süper karde triko iplik, 345-KG 30/1 compak süper penye triko iplikleri müvekkili şirkete ayıplı-ağır kusurlu olarak teslim ettiğini, Müvekkili şirket tarafından ilgili kumaşlara istinaden gerçekleştirilen 10/1 ve 30/1 tipli kumaşların birlikte örülmesi, şardon ve pamuk boya işlemlerinden geçirilmesi akabinde kumaşlarda keçelenme ve ipliklenme durumunun fark edildiğini, yapılan incelemede 10/1 süper karde triko ipliklerin tamamında %100 pamuk kullanılması gerekirken polyester bazlı iplik ile karıştırıldığının ve malın ayıplı olduğunun fark edildiğini, Yerel Mahkeme dosyasından alınan bilirkişi raporunda; ”Ancak incelenen kumaşın imalatında kullanılan 10/1 pamuk polyester karışımı iplik, davacının %100 pamuk yerine pamuk polyester karışımlı 10/1 iplik göndermesi sonucu oluşabileceği gibi, davalının kumaşın imalatında sehven veya bilerek davacıdan satın almış olduğu 10/1 polyester pamuk 50-50 iplik kullanması sonucu meydana gelmiş olması da mümkündür. Davalının davacıdan satın aldığı 10/1 süper karde triko ipliklerin ayıplı olduğu iddiası ispata muhtaçtır.” şeklindeki kısmın, dava öncesinde ve dava süresince müvekkili şirketin davacı şirkete karşı taleplerinin, savunmalarının dikkate alınmadığının bir göstergesi olduğunu; ayıplı malın meydana getirilmesinde müvekkili şirketin kusurlu olabileceği beyanının tümden objektiflikten uzak olduğunu; müvekkili şirketin davacı şirketten yıllardır yaptığı kumaş alımları incelendiğinde ticaret hacminin ne boyutta olduğunun görüleceğini, Müvekkili şirketin davacı şirket ile yaptığı ticaretin boyutu bu tür bir varsayımın kabulünün tümden hukuka aykırı olduğunun en büyük kanıtı olduğunu, Yerel mahkemenin kararındaki yorumun kabulü halinde sistemlerindeki ayıba dayalı tüm savunmaların aynı şekilde varsayımsal gerekçelerle reddinin gerekeceğini; bu şekilde bir varsayımın hukuken mümkün olmadığını; kararın alenen hukuka aykırı olduğunu; ayıbın mevcudiyetinin teknik inceleme ile sabit olduğunu, Ayıp savunmalarının dikkate alınarak öncelikle dilekçelerine konu miktarın, alacak bedelinden mahsup edilmesi gerektiğini; kararın bu yönüyle bozmayı gerektirmekte olduğunu, Davacının sattığı malları Euro ve Türk Lirası üzerinden müvekkili şirkete fatura etmiş ise de müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelerin davacı şirket nezdinde fatura tarih sırasına göre yansıtılmadığından ortaya çıkan/çıkacak farklardan da müvekkili şirketin sorumlu olmadığını; yerel mahkemenin bu hususta talep etmelerine rağmen bilirkişi raporu dahi almadığını, Müvekkili şirket ile davacı şirketin arasında süregelen ticarette davacı şirketin devamlılık arz edecek şekilde yapılan ödemeleri kendi belirlediği faturalara mahsup ederek Euro cinsinden faturaları ödenmemiş göstermeye çalıştığını, kendi insiyatifiyle gelen ödemeleri farklı tarihlerdeki fatura karşılıklarına yansıttığını; bu durumdan kaynaklı ortaya çıkan/çıkacak farkların sorumluluklarında olmayacağını müteaddit defalar belirttiklerini ancak taleplerinin dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin aleyhine hüküm tesis edildiğini, Bilirkişinin de hesabında aynı hataya düştüğünden davacı şirketin hukuka aykırı taleplerini haklı gösterir bir rapor ve neticeten hukuka aykırı bir kararın ortaya çıktığını, Davacı şirket ile müvekkili şirketin arasındaki alacak-borç ihtilafının kur değerlemelerinden ortaya çıktığı davanın özü iken, bu hususta rapor alınmamasının hatalı karar verilmesine yol açtığını, Euro cinsinden olan alacakların dosyada mübrez delillerden görüleceği üzere kabul edilemeyeceğini; kararın bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili ile davacı şirket arasında bir kur farkı anlaşması, teamülü, sözleşmesi veya uygulaması olmamasına rağmen huzurdaki davaya konu icra takibinin başlatılmasını müteakiben davacı tarafından anlaşılamayan bir şekilde kur farkı faturasının tanzim edilmiş ise de, iki taraf arasında böyle bir anlaşma veya uygulama olmadığı gerekçesiyle bahse konu … seri numaralı 27.03.2018 tarih ve 4.049,96-TL bedelli fatura iadeli taahhütlü olarak yasal süresi içerisinde davacı şirkete iade gönderildiğini, davacı şirketin imzadan imtina ederek iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla gönderilen faturayı almadığını, … seri numaralı 27.03.2018 tarih ve 4.049,96-TL bedelli faturanın kabul edilmemesine rağmen yerel mahkemece kabul kararı ile davacı şirketin bu meblağ için de alacaklandırıldığını, İleri sürerek, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/302 Esas sayılı dosyasından verilen 06.11.2020 tarihli kararın KALDIRILMASINA, Tehir- İcra taleplerinin kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı şirkete yükletilmesine, karar verilmesini müvekkil şirket adına talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava taraflar arasındaki iplik satışına yönelik ve açık hesaba dayalı yürütülen ticari ilişki kapsamında bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından, davalı ile yürütülen ticari ilişkinin TL ve Euro cinsinden olmak üzere iki ayrı hesapta tutulduğu, TL ve Euro cinsinden bakiye alacaklar için iki ayrı takip yapıldığı, davalının her iki takibe haksız itiraz ettiği ileri sürülmüş, davalının ise davacı tarafından kendilerine satılan … seri numaralı, 03/12/2016 tarihli ve 10.579,36-TL bedelli faturaya konu 659,75-KG 10/1 süper karde triko iplik, 345-KG 30/1 compak süper penye triko ipliğin ayıplı olduğunu, kur farkı faturalarının kabul edilmediğini, davacıya kesilen iade faturalarının ise davacı tarafından defterlerine kaydedilmediğini savunmuştur. İncelenen takip dosyaları kapsamından; 12/12/2017 tarihli iki ayrı ilamsız icra takibi ile davalıdan sırasıyla 11.525,86-TL asıl alacak ve 600,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.125,86-TL ve 10.152,88-Euro alacak talep edildiği, dava dilekçesi ile de bu tutarların talep edildiği, dava tarihinin 21/12/2018 olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece yaptırılan mali bilirkişi incelemesi ile, taraf defterlerindeki farkın tamamının kur farkından kaynaklandığı tespit edilmiştir. 6098 Sayılı TBK’nun 99/1 fıkrası uyarınca konusu para olan borç Ülke parası ile ödenir. Maddenin 99/2 fıkrasına göre borcun yabancı para birimi ile ödenmesi kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç değer üzerinden ülke parası ile ödenir. Maddenin 99/3 fıkrası uyarınca yabancı para alacaklısı, sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen başka bir ifade bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi halinde, alacağının aynen, veya vade tarihinde yahut fiili ödeme tarihinde rayiç olan kur üzerinden ülke parası ile ödenmesini talep edebilir. Bu halde yabancı para alacaklısına seçimlik bir yetki tanınmıştır. TBK’nun 99/2 fıkrası uyarınca kur farkı alacağının talep edilebilmesi için; satış sözleşmesinde satış bedelinin yabancı para cinsinden kararlaştırılması veya faturaya konu malların yabancı para karşılığı satımının yapılmış olması yeterli olup, kur farkında vade farkından farklı olarak teamül aranmaz. Vergi mevzuatı gereği faturalarda yabancı para cinsinden bedel yanında, faturanın tanzim tarihindeki TL cinsinden bedelin de yazılması zorunlu olduğundan, bu yazım biçimi döviz alacağını TL alacağına çevirmez. Dolayısıyla yabancı para borçlusu faturada yazılı TL tutarını ödemiş ise ve fiili ödeme tarihindeki kur tanzim tarihindeki kurdan yüksek ise, yabancı para alacaklısı, TBK’nun 99/2 fıkrası uyarınca tanzim tarihi ile fiili ödeme tarihi arasındaki kur farkını talep edebilir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere bu hususun tek istisnası çekle yapılan ödemelerdir. Çek bir ödeme aracı olduğundan, çekle yapılan ödemeler için TBK 99/2 fıkrasına göre kur farkı talep edilemez. Zira çekin üzerine fiili ödeme tarihindeki TL karşılığın yazılması zaten mümkündür (bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/3819 esas, 2021/2489 karar sayılı, 16/03/2021 tarihli, 2020/4821 esas, 2021/65 karar sayılı ilamları, 18/01/2021 tarihli ilamları). Somut olayda; davacı tarafından Euro hesabında 2016 yılından devirle gelen toplam 25.657,63-Euro tutarlı satış faturalarının tamamı ile 2017 yılında düzenlenen 1.399,12-Euro bedelli satış faturası dosyaya sunulmuş, tüm bu faturalar için davacı tarafından 11.922,00-USD’lik çekle yapılan ve önce USD hesabın kaydedilmişken, Euro hesabına 42.313,56-TL olarak virman edilen ödeme dışında ödeme ile takip tarihinden sonra borçtan mahsup edilen iade fatura tutarları dışında ödeme bulunmadığı anlaşılmıştır. Ancak davacı tarafından gerek takipten gerekse davadan önce tanzim edilen kur farkı faturaları dosyaya sunulmamış, mali bilirkişi tarafından kök ve ek raporlarda; satış, kur farkı ve iade faturaları ile ödemeler, tarihleri belirtilerek detaylandırılmamış; satış faturası, iade faturası ve ödemelerin toplam tutarı yazılmakla iktifa edilmiştir. Davalı tarafça kök rapora bu yönde itiraz bulunmasına rağmen, davacının talep ettiği kur farkı tutarlarının TBK 99/2 fıkrasına göre talep edebileceği kur farkı tutarlarına uygun olup olmadığına dair denetime açık bir hesap yapılmamıştır. Mahkemece HMK 31 maddesi uyarınca gerek 2017 yılı, gerekse 2018 yılı içerisinde davacının tanzim ettiği kur farkı faturalarının sunulması için davacı vekiline süre verilmesi, çekle yapılan ödemeler hariç olmak üzere, davacının Euro cinsinden alacağı için talep edebileceği kur farkı alacağının mevcut olup olmadığı ve varsa miktarının ne olduğu hususlarında, denetime açık hüküm kurmaya elverişli ve davalı itirazlarını karşılar şekilde ek rapor alınması gerekirken, eksik mali inceleme içeren rapor esas alınarak sonuca gidilmesi yerinde olmamış, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmuştur.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalının sair istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına, dosyanın kaldırma sebebi doğrultusunda ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/11/2020 tarih ve 2018/1302 Esas – 2020/727 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafların yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.