Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1440 E. 2023/2045 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1440 Esas
KARAR NO: 2023/2045 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/322 Esas – 2021/237 Karar
TARİHİ: 24/03/2021
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili banka ile dava dışı borçlu … San. ve Tic. A.Ş. arasında 25/02/2011, 24/02/2012, 29/11/2012 tarihli Genel Kredi ve Teminatı Sözleşmelerinin akdedildiğini ve 14/09/2012 tarihli … Kart Sözleşmesi’nin imzalandığını, davalı borçluya kredi kartı kullandırıldığını, kredi ödemelerinin yapılmaması üzerine Gebze … Noterliği’nin 03/04/2019 tarihli ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini ve 38.687,12 TL alacağın faizi ve diğer masrafları ile birlikte ödenmesinin ihtar edildiğini, kat ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhinde icra takibine geçtiklerini, takibin davalıların haksız itirazı üzerine durduğunu beyan ile itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; takip konusu kredi kartı borcunun davacı ile … şirketi arasında imzalanan 14/09/2012 tarihli … başvuru formu ve sözleşmesine istinaden kredi kartı kullanımına ilişkin olduğunu, müvekkillerinin sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzaladıklarını, ancak kefalet limitlerinin sözleşmede belirtilmediğini, bu nedenle kefaletin geçersiz olduğunu ve davanın reddinin gerektiğini, hesap kat ihtarının müvekkillerine tebliğ olmadığını, kat ihtarı tebliğ edilmeksizin takibe geçmenin de hukuka aykırı olduğunu, davanın bu yönü ile de reddi gerektiğini beyanla davanın reddine, % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkillerine verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 24/03/2021 tarih ve 2020/322 Esas – 2021/237 Karar sayılı kararında; “Dava; davacı ile dava dışı şirket arasındaki ve davalıların müteselsil kefil oldukları genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredi borcundan dolayı alacağın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir…..Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davanın icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı verilmesi istemine ilişkin olduğu, takip konusu alacağın davacı banka ile dava dışı … A.Ş arasında akdedilmiş olan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmelerine istinaden açılmış olan … hesabı ve bu kapsamda tahsis edilerek kullandırılan kredi kartı borcundan kaynaklandığı, davalıların davacı ile dava dışı şirketi arasında imzalan sözleşmeleri müşterek borçlu mütesesil kefil sıfatı ile imzalamış oldukları, kredi kartı hesabının 01/04/2019 tarihi itibariyle kat edildiği, 03/04/2019 tarihinde noter kanalı ile davalılara gönderilen ihtarnamede 19.421,79 TL kredi kartı borcu, 17.099,97 TL yine aynı tarihte kat edilen esnek ticari hesap borcu, 2.157,36 TL kredi kartı dönem borcu ve diğer alacaklar yönünden 8 TL olmak üzere toplam 38.687,12 TL nın ödenmesinin ihtar edildiği ve 26/04/2019 tarihinde takibe geçildiği, davalıların davacıya borçlu olmadıklarından bahisle takibe itiraz eder oldukları, geçerli bir kefalet olmadığından ve kat ihtarı tebliğ edilmediğinden bahisle davanın reddi gerektiğini savundukları görülmüş, davacı banka ile dava dışı şirket arasında akdedilen ve business kart sözleşmesinin dayanağı sözleşmelerde kefillerinin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin yazılı olduğu, taraflar arasındaki sözleşme ile kesin delil niteliğinde olduğu kabul edilen davacı kayıtlarına göre kredi borcuna istinaden davalı kefillerin 38.687,12 TL tutarında davacıya borçlu oldukları tespit edilmiş, davalı tarafça kat ihtarının tebliğ edilmediği savunulmuş ve tebliğ şerhinden kredi asıl borçlusu ve davalı kefil … çıkarılan ihtarnamelerin iade edildiği görülmüş ise de, sözleşme ile taahhüt edilen adres değişikliğini bildirme yükümlülüğünün davalılarca yerine getirilmediği, sözleşme adreslerine çıkarılan ihtarnamenin tebliğ edilmemiş olsa dahi temerrüdün oluştuğunun kabulünün gerektiği kanaatine varılmakla, davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile; takip konusu kredi kartı borcunun, … Tic. A.Ş. ile alacaklı banka arasında arasında imzalanan 14.09.2012 tarihli … başvuru formu ve sözleşmesi neticesinde gerçekleşen kredi kartı kullanımına ilişkin olup, müvekkillerinin bu başvuru ve sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzaladıklarını, dosyada mevcut sözleşme incelendiğinde anlaşılacağı üzere müvekkillerinden azami kefalet limiti belirtilmeden imza alındığını, TBK 583/1. maddesinde “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz.” hükmü ile azami miktarın sözleşmede belirtilmesinin bir geçerlilik şartı olduğunun düzenlendiğini, kefilin, sadece kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ve kefalet limiti ile sorumlu olduğunu, örneğin, kredi alan birden fazla GKS imzalamış ancak kefil sadece 1 GKS’ye kefil olmuş ise, sadace kefil olduğu GKS ile sorumlu tutulabileceğini, uygulamada bankaların, kefilin imzası olsun veya olmasın tüm GKS’leri birleştirip tek bir alacak olarak kefalet limiti ile talepte bulunduklarını, bu taleplerine GKS’lerde matbu olarak yer alan “kerdi alanın doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak … TL’ye kadar kefilim” maddelerine dayandırdıklarını, bu maddenin hukuken geçersiz olduğunu, bu konuda çokça Yargıtay kararı bulunduğunu, davaya konu kredi kartı için müvekkillerinden alınan kefalet geçersiz olduğundan bahisle davanın reddi gerekirken kabulü üzerine işbu kararı istinaf etme zorunluluğunun hasıl olduğunu; Karara dayanak yapılan bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayandığını, bu hususun bilirkişi tarafından, raporun “İncelenen Evraklar” başlıklı 2. numaralı bölümünde “Sayın mahkemenizin 2 nolu ara kararında Sözleşmenin aslı talep edilmesine rağmen sunulmadığı ayrıca tarfımdan da mail ortamında talep edilmesine karşın,”sözleşmenin elimizdeki örneklerini sunuyoruz. Sözleşmenin aslı ile ihtarnamenin aslı İstanbul 18 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/966 E sayılı dosyasının içinde olduğundan sözleşemenin sadece bir kısmını sunabiliyoruz.” Şeklinde cevap verilmiş olup dosyadaki mevcut sayfalar üzerinden değerlendirme yapılmış olup takdir sayın mahkemenize aittir.” denilmek suretiyle belirtildiğini, İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/966 E. sayılı dosyasının UYAP üzerinden yapılan kontrolünde, (sadece davalı ve davacı tarafların isimlerinin baş harflerinin görülebildiğini, hem davacı hem davalının baş harflerinin müvekkillere uymadığını) bu dosyada müvekkillerinin taraf olmadığının anlaşıldığını, dosyaya genel kredi sözleşmelerinin tamamının sunulmadığını, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna göre karar verildiğini; Davacı tarafından müvekkillerinden … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. ve … E. sayılı dosyalarından icra takibi başlatılmış olup, bu dosyalara ilişkin yaptıkları itirazlara ilişkin İstanbul 12. Tüketici Mahkemesi’nin 2019/298 E. ve 2019/299 E. sayılı dosyalarından itirazın iptali davaları açıldığını, alacaklı tarafından birden fazla icra takibi başlatıldığı gibi sözleşme aslının da dosyaya sunulmadığını, bu nedenle davacının talep etmiş olduğu %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının da hukuki dayanaktan yoksun olduğu halde Yerel mahkemenin icra inkar tazminatına hükmettiğini, alacağın likit olmadığını ve yargılama gerektirdiğini, bu hususun Yargıtay içtihatlarında da vurgulandığını, Yerel mahkeme hükmünü bu yönüyle de istinaf ettiklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla geçerli bir kefalet ilişkisi olsa bile kefilden BSMV’nin tahsil edilemeyeceğini, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununda düzenlenen “banka ve sigorta muameleleri vergisi” bankanın nakden veya hesaben tahsil ettiği paralar üzerinden alınan gider vergisi niteliğinde bir vergi olduğunu, (6802 sayılı K., m. 28). mükellefin banka olduğunu, (6802 sayılı K., m. 30). buna göre davacı bankanın icra takibi sırasında talep ettiği BSMV’nin gider vergisi niteliğindeki bu vergi olduğunu, kefillerin gider vergisinden (BSMV’den) yani hesap kesim tarihi ile temerrüt tarihi arasında işleyen akdi faizin BSMV’sinden sorumluluğu olmadığını, Yerel mahkemenin bu hususları incelemeden davacıya BSMV ödenmesine karar verdiğini, Yerel mahkeme hükmünü bu yönüyle de istinaf ettiklerini beyanla Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılarak esas hakkından yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili talebi ile başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı taleplerine ilişkindir.Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri; dava konusu kredi kartı alacağının dayanağı olan sözleşmede kefalet limitinin belirtilmemesi sebebiyle kefaletin geçersiz olduğu, dosyaya sözleşme asıllarının sunulmadığı ve bilirkişi tarafından eksik inceleme ile rapor düzenlendiği, alacağın likit olmadığı ve icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği, BSMV’nin kefillerden talep edilemeyeceği, davalı … aleyhinde birden fazla mükerrer takip yapıldığına yöneliktir.Dosya kapsamından; taraflar ile dava dışı … San. ve Tic. A.Ş. arasında 25.02.2011 tarihli – limitli, 24.02.2012 tarihli-300.000 TL limitli ve 29.11.2012 tarihli-750.000 TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmeleri ile 14/09/2012 tarihli … Kart Sözleşmesi’nin imzalandığı, davalının tüm kredi sözleşmeleri ile kredi kartı sözleşmesinde müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu, 24.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde davacı bankanın dava dışı borçluya kredi kartı tahsis edebileceğine ilişkin detaylı düzenlemenin yer aldığı, 32. maddesinde;” Müşteri, Banka’nın bu sözleşme ile tahsis edeceği kredi limitinin tamamını veya bir bölümünü … Kredi Kartı Kredisi olarak kullandırabileceğini kabul ve beyan eder.” denildiği, dolayısıyla 14.09.2012 tarihli kredi kartı sözleşmesinin anılan genel kredi sözleşmesinin devamı niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Davalının kefalet imzasının bulunduğu 25.02.2011 ve 24.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmelerinin tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 484. maddesi uyarınca, kefalet sözleşmesinin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olduğu kefalet limiti olarak belirli bir miktarın gösterilmesi gerekli ve yeterli olup ayrıca yazıların kefilin eli ürünü olması şeklen geçerlilik şartı değildir. Somut dosyada, yazılı şekilde yapılan kefalet sözleşmelerinden 25.02.2011 tarihli olan sözleşmede kefalet limitinin 100.000 TL olarak gösterildiği, her ne kadar 24.02.2012 tarihli sözleşmede kefil olunan miktar gösterilmemiş ise de, sözleşmede kredi tutarının belirtildiği ve kefalet limitinin bu miktarda olduğu kabul edileceğinden her iki genel kredi sözleşmesi ile 24.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinin 32. maddesi uyarınca imzalanan kredi kartı sözleşmesinin geçerli olduğu, davacı vekili tarafından 01.12.2020 tarihli dilekçe ile sözleşme asıllarının dosyaya sunulduğu ve Mahkemece … numarası verilerek kasaya alındığı, bilirkişi raporunda sunulan sözleşme maddelerinin irdelendiği, genel kredi sözleşmelerinin 7. maddesinde yer alan;” Müşteri, Banka’nın bu sözleşmeye dayanarak açtığı veya açacağı her türlü nakdi ve gayri nakdi krediler ile hesaplara ve aldığı teminatlara yetkili merciler veya Banka tarafından saptanan en yüksek oranları geçmemek üzere belirleyeceği oranlarda ana para faizi, temerrüt faizi ve her nevi komisyonları ve KKDF ile Banka Sigorta Muamele Vergisi gibi yasal ve banka düzenlemelerine veya teamüllerine göre talep edilecek her türlü ücret, masraf ve sair giderleri, Müşteriye ihbarda bulunmaksızın uygulayarak bunları, gider vergileri vesair resim ve harçları ile birlikte müşterinin cari hesabına borç yazabileceğini, bu hususlarda herhangi bir itiraz hakkının bulunmadığını kabul ve beyan eder.” şeklindeki düzenleme ile 36. maddesinde; ” …Müteselsil kefiller, kefalet miktarının ana paradan başka ayrıca bunun sözleşmelerde öngörülen şekil ve oranda hesaplanacak akdi faizlerini, komisyonlarını, gider vergilerini ve her türlü masraflarını, vekalet ücretlerini….de kapsadığını kabul ve beyan ederler.” şeklinde yer alan düzenleme uyarınca davalı kefilin bsmv’den sorumluluğunun bulunduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının davalı … tarafından istinaf edilmediği, davalı … tarafından diğer davalıya ilişkin bir vakıanın istinaf sebebi olarak ileri sürülemeyeceği, takibe konu edilen alacak miktarının genel kredi sözleşmeleri, borç ödeme tablosu, kredi kartı ekstreleri ve kat ihtarnamesine göre her iki taraf için de muayyen ve likit olduğu, bu nedenle İİK’nın 67. maddesi uyarınca davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, sonuç olarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle ve Harçlar Kanunu gereğince davalı … alınması gereken 2.756,35 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 686,89‬ TL (59,30 TL+627,59 TL) harcın mahsubu ile bakiye 2.069,46‬ TL’nin davalı … tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.