Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1439 E. 2023/1763 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1439 Esas
KARAR NO: 2023/1763 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1290 Esas – 2021/354 Karar
TARİH: 02/04/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin aralarındaki ticari ilişki gereği davalıya faturalar karşılığında mal satıp teslim ettiğini, davalının malları teslim almasına rağmen takibe konu edilen faturalar karşılığında ödemesi gereken bedeli bu zamana kadar ödememiş olduğunu, alacaklarını tahsil etmek amacı ile davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, fakat davalının takibe haksız ve kötü niyetli şekilde itiraz etmiş olduğunu, davalı vekilince yalnızca “Davacının takip alacaklısına borcu yoktur” şeklinde gerekçesiz bir beyanla borca itiraz edildiğini, söz konusu faturaların içeriğine veya bu faturaların ödendiğine dair bir iddiada bulunulmamış olduğunu, davalının, fatura asıl alacaklarına karşı yapmış olduğu haksız itirazının iptali ve takibin devamı için işbu davayı açma zaruretinin hasıl olmuş olduğunu ayrıca haricen yapılan araştırmalar neticesinde davalı borçlunun mallarını kaçırmakta olduğunun taraflarınca öğrenilmiş olduğunu, bu nedenle dava sonucunda alacaklarının tahsilsiz kalmaması için davalının 55.563,20 TL borcuna yeter miktarda menkul, gayri menkul malları ile üçüncü şahıslarda bulunan hak ve alacakları üzerine ihtiyaten haciz konulmasına da karar verilmesini beyanla davalı borçlunun yapmış olduğu haksız itirazının iptaline ve takibin devamına, davalı borçlunun takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği için alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının takibe konu faturalar ile malları müvekkiline teslim ettiğini ispatlayamadığını, bu konuda ispat yükünün davacıda olduğunu, irsaliyeli faturalar incelendiğinde malların müvekkiline teslim edilmediğinin açıkça görüleceğini, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin davacı tarafa hiçbir borcunun bulunmadığını, çekler ile müvekkilinin, davacıya çok kez ödeme yaptığını, mevcut durumda müvekkilinin, davacıdan alacağı olduğunu beyanla davanın reddi ile davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kayıt ve şartı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 02/04/2021 tarih 2018/1290 Esas 2021/354 Karar sayılı kararında;”…Dava, fatura alacağına istinaden başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı tarafından incelemeye sunulan ve lehine delil niteliği bulunan ticari defter ve kayıtlarında takip dayanağı faturaların usulüne uygun olarak işlenmiş olduğu, buna göre davacının kendi ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle 55.563,20 TL alacaklı olduğu, davalı şirket tarafından inceleme günü ticari defterler incelemeye sunulmamış ise de davacı tarafından davalıya düzenlenen tüm faturaların davalı tarafından BA bildirimlerinde beyan edildiği, buraya kadar yapılan açıklamalara göre takibe konu fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin sabit olduğu, artık davalının fatura bedellerini ödediğini ispat etmesi gerektiği, davalı tarafından mail ile sunulan hesap ekstresine göre davalının 31.12.2016 tarihi itibariyle davacıya bir borç veya alacağının olmadığı, davalının cevap dilekçesinde borcun ödenmesine yönelik davacı tarafa verdiğini bildirdiği çeklerden … IBAN, … çek numaralı, 50.000,00 TL bedelli, 06.04.2016 keşide tarihli, keşidecisi davalı, lehtarı davacı, … IBAN, 4.000,00 TL bedelli, 30.09.2016 keşide tarihli, keşidecisi davalı, lehtarı davacı, … IBAN, 4.000,00 TL bedelli, 30.10.2016 keşide tarihli, keşidecisi davalı, lehtarı davacı olan çekler dışında kalan çeklerin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ayrıca cevap dilekçesinde bildirilmeyen …asına ait, 31.08.2016 tarihli, … çek numaralı, keşidecisinin davalı, lehtarının davacı olduğu, 25.000,00 TL bedelli çekin de davacıya ait ticari defterlerde kayıtlı olduğu, az önce belirtilen 3 çekin ise davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, ibraz ve ödeme bilgilerinin sorulduğu banka yazı cevabına göre 06.04.2016 keşide tarihli, … Numaralı 50.000 TL’lik çekin 06.04.2016 tarihinde davacı tarafından tahsil edilmiş olduğu, 30.09.2016 keşide tarihli, … Numaralı 4.000 TL’lik davalı tarafından davacıya keşide edilen çekin davacı tarafından da … ciro edilmiş olduğu ve 30.09.2016 tarihinde … tarafından tahsil edilmiş olduğu, 30.10.2016 keşide tarihli, … Numaralı 4.000 TL’lik davalı tarafından davacıya keşide edilen çekin davacı tarafından … ciro edilmiş olduğu, …. tarafından da … ve …. Tic. AŞ.’ye ciro edilmiş olduğu, … Bankası AŞ tarafından takastan tahsil edilmiş olduğu, buna göre davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan işbu 3 çek bakımından davalının ödeme iddiasını ispat etmiş olduğu, her ne kadar davacı kendi ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi olan 31.10.2018 tarihi itibariyle 55.563,20 TL alacaklı olarak görünsede davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 3 adet çek toplamı olan 58.000 TL dikkate alındığında Mahkememizce davacının takip tarihi itibariyle davalıdan talep edebileceği bir alacağının bulunmadığı, hatta davalıya 2.436,80 TL borçlu olduğu sonucuna varıldığı, davacının 3 adet ve toplamda 58.000 TL tutarlı çekleri ticari defterlerine kayıt etmeyerek davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla takip başlatmasınında İİK. 67/2 maddesi uyarınca haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılmakla açılan davanın reddi ile İİK. 67/2 maddesi uyarınca dava konusu alacağın %20’sine tekabül eden 11.112,64 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, 1-Açılan davanın reddine,2-İİK. 67/2 uyarınca dava konusu alacağın %20’sine tekabül eden 11.112,64 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme tarafından davanın reddi ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Usule ilişkin; bilirkişi raporuna karşı itiraz edildiğini ancak yerel mahkemenin bu talebi değerlendirmediğini, bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurduğunu,Esasa ilişkin; yerel mahkemenin, bilirkişi heyet raporunu esas alarak davanın reddine karar verdiğini, raporun hükme esas alınmaktan uzak yetersiz bir rapor olduğunu, Davalı şirket inceleme günü ticari defterlerini incelemeye sunmadığını, hesap ekstresi adında bir belgeyi mail olarak bilirkişiye gönderdiğini, Raporda, davalının sunduğu hesap ekstresinde, müvekkili tarafından düzenlenen tüm faturaların mevcut olduğunu ama ödeme iddiasında bulunduğu çeklerle ilgili hiçbir kaydın bulunmadığını, cari hesabın toplu olarak kapatıldığının tespit edildiğini, Müvekkili defterlerine ilişkin incelemede ise, müvekkili defterlerin TTK.nın ilgili maddelerine göre usulüne uygun tutulduğunu, defter kayıtlarında davalı tarafın 31.10.2018 takip tarihi itibariyle 55.563,20 TL borçlu olduğunun tespit edildiğini, Davalı borçlunun söz konusu fatura borçlarına ilişkin müvekkiline toplam 87.500 TL bedelli 5 adet çek verdiğini,, bu çeklerin müvekkili defterlerine işlendiğini ancak defter kayıtlarında olmayan 58.000 TL bedelli 3 çek dava konusu borç ilişkisine karşılık müvekkiline verilmediğini, çeklerin ne müvekkili defterlerinde nede borçlu defterlerinde kayıtlı olmadığını, davalı defterlerini ibrazdan kaçındığı için bu durum tespit edilememiş ise de sunduğu cari hesap ekstresinde dahi bu çeklerin kaydının olmadığının görüleceğini, İbrazdan kaçınması nedeniyle davalı defterleri üzerinde bir inceleme yapılamamış olmasına ve hatta davalıca ileri sürülen çeklerin dava konusu borca ilişkin verildiğine dair dava dosyasında hiç bir delilde bulunmazken, müvekkilinin yasaya uygun defter kayıtları karşısında yalnızca banka kayıtları üzerinden ödeme yapıldığının varsayılmasının ciddi bir maddi hata olduğunu, davalı bu konuda tahsilat makbuzları olduğu iddia etmiş ise de bu belgeleri de dosyaya sunamadığını, Davalı defter ve kayıtlarını bilerek ve kasten incelemeye sunmadığını, davalı borçlu ticari kayıt ve defterlerini sunması halinde bu durumun aleyhine netice vereceğini bildiğinden defterlerini incelemeye ibrazdan özellikle kaçındığını, müvekkili ise usule uygun tutulmuş tüm defterleri ibraz etmiş ve alacağının varlığını yasal kanıtlarla ispatladığını, Hükme esas alınan raporda, davalının defterlerini incelmeye sunmaması yerel mahkemenin takdirine bırakılmış ise de, bu takdiri neticesiz bırakacak şekilde tek bir hesaplama yapıldığını, alternatifli bir tespit ve hesaplama yapılmadığını, bu durum karşısında Bilirkişinin incelemesine sunulan ve sunulmayan defter ve kayıtlar yönünden yeniden bir hesaplama yapılarak yerel mahkemeye alternatifli bir değerlendirme sunulması gerekliyken bu yöndeki rapor tanzimi talebinin red edildiğini, Dava konusu olayda müvekkilinin kötüniyetli olduğuna ilişkin hiçbir delil ve emare yok iken, yerel mahkemece tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Müvekkilinin davalıya karşı talep ve davasında haksız olmadığını, usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtlarında da davalı borçludan alacağı bulunduğunu, Bir an için müvekkilinin takip ve dava başlatmakta haksız olduğu var sayılsa bile, aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için açıkça kötüniyetli olması ve bu durumunda davalı tarafından yasal delillerle açık şekilde kanıtlanması gerektiğini, müvekkilinin kötüniyetli olduğunu açıkça kanıtlayan hiçbir delil ve emare bulunmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, kötüniyet tazminatının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, birden fazla faturaya dayalı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacı münhasıran davalının ticari defterlerine delil olarak dayanmadığından davalının ticari defterlerini bilirkişi incelemesine ibraz etmemesi ispat yükü üzerinde olan davacının ispat yükünü yer değiştirmeyecektir. Faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.)Somut olaya döndüğümüzde; mal ve hizmet alımına ilişkin davalı tarafın BA formlarının incelenmesi sonucu davaya konu faturaların davalı tarafça vergi dairesi müdürlüğüne beyan ettiğinin anlaşıldığı, bu durumda davacı tarafça fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda ispat külfeti davalı tarafta olup tüm bu değerlendirmeler ışığında, davalının borcun ödendiğini kanıtlaması gerekir.Davalı taraf cevap dilekçesi ile davacıya olan borcunu cevap dilekçesinde bildirdiği çeklerle ödediğini beyan etmiş ve mahkemece bu çeklerin bankaya ibraz edilip edilmediği ve bedellerinin ödenip ödenmediğinin tesbiti için ilgili banka şubelerine müzekkere yazılmış ve bilirkişi raporu alınmak suretiyle istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır.HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte ilk derece mahkemesince sunulan deliller, bilirkişi raporundaki tesbitler gözetildiğinde, davacı vekilinin eksik inceleme ile karar verildiğine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi gözetildiğinde; Dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 58.000 TL bedelli 3 adet çekin davacı ile davalı arasındaki başkaca alacak borç ilişkisi nedeniyle davalı tarafından davacıya verildiğine dair delil olmadığı, taraflar arasında somut davaya konu ticari ilişki dışında başkaca alacak-borç ilişkisinin olmadığının anlaşıldığı, çek bir ödeme aracı olup mevcut bir borcun sona erdirilmesi için verildiğinin kabulü gerektiği, dosya kapsamı itibariyle başka bir borç ilişkisi için verildiğinin ispat edilemediğinden mahkemece davanın reddine yönelik verilen karar dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin mahkemenin kabulüne ve kötüniyet tazminatına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.