Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1416 E. 2021/1320 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1416
KARAR NO: 2021/1320
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/238 Esas 2020/492 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/09/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili …’nin davalılardan … A.Ş.’ye iş başvurusunda bulunduğunu ve işe kabul edildiğini, ancak şirketin prensip olarak işe başlattığı elemanlardan firmanın oluşacağı zararın teminatı olarak kefilli boş senet imzalattığını, işsiz olan müvekkilinin çaresizlik nedeniyle bu teklifi kabul ederek annesi …’nin kefil olduğu boş senedi imzalayarak firmaya vermek zorunda kaldığını, 2018 yılının son aylarına kadar da bu firmada çalıştığını, çalıştığı sırada firmada oluşan kasa açığı nedeniyle kendisinin sorumlu tutulduğunu ve bu zararı gidermesi için baskı altına alındığını, çaresiz kalan müvekkilinin 26.11.2018 tanzim ve 27.11.2018 vadeli bir gün sonra ödenecek kaydı ile 6.525,96 TL bedelli senet imzalatıldığını ve bu senedin bekletilmeden 05.12.2018 tarihinde İst.Anadolu …İcra Müdürlüğü marifetiyle icraya verildiğini, firmanın bununla yetinmeyip elinde bulundurduğu boş imzalı senedi 230.000,00 TL olarak doldurarak 10.12.2018 vadeli göstermek suretiyle alacaklısı olarak … isimli kişi gösterilerek işbu senedi de ihtiyati haciz kararı alarak İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosya ile takibe koyduğunu, müvekkili …’nin 1997 doğumlu olup, işe girdiğinde 19 yaşında olduğunu, bu yaşta bir insana 230.000 TL borç para verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, takip konusu senetin teminat olarak boş olarak verildiğini ve sonradan doldurulduğunu, müvekkilinin söz konusu senet den dolayı borcunun olmadığını iddia ile öncelikle İst. … İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosyadaki takibin dava sonuna kadar durdurulmasına, icra dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, tahsil edilmesi halinde istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … Tic.A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, dava dilekçesinde ihtilafın işçi-işveren ilişkinden kaynaklandığının açıklandığını, buna göre davada İş Mahkemelerinin görevli olduğu halde Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış davanın usulden reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da müvekkili şirketin eski çalışanı davacı …’nin sorumluluğunda bulunan şube kasasından 6.525,96 TL parayı yöneticilerinin bilgisi dışında habersiz ve işverenin güvenini kötüye kullanmaksuretiyle zimmetine geçirdiğini kendi yazısı ve imzası ile ikrar ettiğini, hakkında suç duyurusunda bulunulmaması için zimmetine geçirdiği tutar değerinde senedi şirkete bizzat kendisinin teslim ettiğini, senet bedelinin gününde ödenmemesi üzerine İst.Anadolu …İcra Müdürlüğünden takip başlattıklarını, dava dilekçesinde bahsedilen 230.000,00 TL tutarındaki senetle müvekkilinin hiç bir ilgisinin olmadığını, diğer davalılar ile müvekkili şirketinin hiç bir bağının bulunmadığını iddiaların asılsız olduğunu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunarak %20’den az olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili … ile inşaat işleri sebebiyle diğer davalı … arasında borç ilişkisi doğmuş ve davaya konu 230.000,00 TL değerindeki bono ciro yöntemi ile devredildiğini, Kaldı ki müvekkil, kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olması sebebiyle sebep açıklamak zorunda olmadığını, aksinin ispat yükümlülüğünün davacı tarafta olduğunu, Müvekkil, alacağını tahsil etmek üzere İstanbul … İcra Müdürlüğü … E.sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, borca süresinde itiraz edilmediğini ve kesinleştiğini, müvekkilinin … A.Ş. ile hiçbir bağlantısı bulunmadığını, herhangi bir yetkilisini dahi tanımadığını, müvekkilin diğer davalılar ile bağlantısı anlaşılamadığını, bu nedenle tefrik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkili açısından mahkemenin görevsiz olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek davanın usulden reddi gerektiğini, esas yönünden de davanın haksız ve mesnetsiz açıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen süresi içerisinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/10/2020 tarih ve 2020/238 Esas – 2020/492 Karar sayılı kararında; “Bu tür davalara, Yargıtay kararları ışığında uyuşmazlık işçi işveren arasındaki iş ilişkisi sebebiyle verildiği iddia edilen kambiyo senedinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın çözümünde Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2008/3750 Esas, 2008/10489 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere iş hukukuna ilişkin kuralların uygulanması gerektiği, dava konusu senetlerin iş akdi devam ederken ve işe girerken veriliği dosya kapsamından anlaşıldığı ve davacı vekili tarafından duruşmada beyan edildiği…”gerekçesi ile, Mahkemenin GÖREVSİZLİĞİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde başvuru halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu İş Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili ve davalı Şirket Vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile, Kambiyo senedine dayalı olarak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün E. … sayılı dosyası üzerinden borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, Davacılar tarafından, takibe konu kambiyo senedinin davacı …’nin diğer davalı … Tic. A.Ş.’de işe başlarken kendisinden teminat olarak ve boş şekilde alındıktan sonra daha sonra doldurularak takibe konulduğu iddiasıyla İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin E.2019/28 sayılı dava dosyası üzerinden menfi tespit davası açıldığını, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.05.2019 tarih, E.2019/28, K.2019/608 sayılı kararıyla; davanın zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olması ve davacıların da verilen kesin süreye rağmen arabuluculuğa başvuru yapmamaları nedeniyle davanın dava şartı yoluğundan dolayı reddine karar verildiğini, Bu karara karşı hem davacılar hem de davalı olarak taraflarınca istinaf yoluna başvurulduğunu, Bu karara karşı yaptıkları istinaf başvurusunda; taraflar arasındaki ilişkinin kambiyo senedine bağlı bir borca ilişkin olduğu, bu ilişkinin ticari nitelikte olmadığı, TTK’nın 4. maddesi anlamında mutlak veya nispi bir ticari davanın söz konusu olmaması nedeniyle davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu belirtilerek verilen kararın öncelikle bu açıdan kaldırılması, ayrıca kararın esas açısından hukuka aykırı olduğu belirtilerek yerel mahkemenin kararının bu açıdan da kaldırılması talep edildiğini
Yerel Mahkemenin kararını inceleyen İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 14.05.2020 tarih, E.2019/2623, K.2020/553 sayılı kararıyla; ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olmaması nedeniyle davacıların istinaf başvurusunun yerinde olduğu ve yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verildiğini, Yine, aynı kararın (2) numaralı hüküm fıkrasında “İstinaf eden davalı …’ ın usule ilişkin istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine” şeklinde karar verilmek suretiyle, davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğuna dair istinaf talebinin reddedildiğini, dolayısıyla, söz konusu BAM kararıyla, kendi açılarından görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu hususunun kesinleştiğini, Davaya bakmakta olan mahkemenin görevi kendi açılarından kesinleşmiş bir kararda tespit edildiğinden İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin kendi aleyhlerine açılan davada tekrar görevsizlik kararı vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesinin 14.05.2020 tarih, E.2019/2623, K.2020/553 sayılı kararına katılmamakla birlikte, davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiği yönündeki istinaf talebinin söz konusu Daire tarafından verilen kararla reddedilmiş olması nedeniyle, davaya bakmakta olan İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu hususu bir yargı kararıyla artık kesinleştiğini, bir başka ifadeyle, kendi haklarında göreve ilişkin verilen karar hem tarafları hem de mahkemeyi bağlayacağını, bu durumda, yerel mahkemece bizim hakkında açılan davaya devamla bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun göz ardı edilerek tekrar görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Nitekim, benzer bir olayda işe girerken işçiden alınan boş senetten dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin davanın temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 20. HD’nin 22.01.2018 tarih, E.2017/10724, K.2018/388 sayılı kararında da “Somut olayda; davacı vekili, müvekkilinin kardesi … ….’ın davalı iş yerinde işe girerken müvekkilinin işverene vermiş oldugu boş senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatına ve sonradan doldurulan Gaziantep ,,. Icra Müdürlüğünün ,,, Esas sayılı takibine konu olan 15.08.2009 vadeli 200.000,00.-TL miktarlı bononun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamından, talep dayanağı senedin kambiyo senedi vasfına haiz oldugu, senet üzerinde açıkça teminat senedi olduguna dair ibare bulunmadığına göre ticari dava niteliğinde olan uyusmazlıgın ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” denilmek suretiyle, kambiyo senedine dayalı davaların ticari dava niteliğinde bulunduğu ve ticaret mahkemelerince görülmesi gerektiği ifade edildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile, Huzurdaki uyuşmazlığa ilişkin; diğer davalılar … ve …’ın müvekkili şirket ile hiçbir bağı bulunmamakta, şirket temsilcileri tarafından tanınmamakta olduğu taraflarınca ifade edildiğini, Dolayısıyla işbu davaya konu 230.000,00 TL değerinde olduğu ifade edilen, olduğuna ilişkin herhangi bir malumatlarının dahi bulunmadığı senet, müvekkili şirketten bağımsız bir iddia olduğunu, her iki yargılamanın devamı halinde davanın davalılar yönünden birbirinden tefriki gerekmekte olduğunu, ancak tefrik yönünde karar kurulmadığı, mahkemece değerlendirmeye dahi alınmadığını, İlk olarak İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.05.2019 tarih, E.2019/28, K.2019/608 sayılı kararıyla; davanın zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olması ve davacıların da verilen kesin süreye rağmen arabuluculuğa başvuru yapmamaları nedeniyle davanın dava şartı yoluğundan dolayı reddine karar verildiğini, İlk derece mahkemenin kararını inceleyen İstanbul Bölge AAdliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 14.05.2020 tarih, E.2019/2623, K.2020/553 sayılı kararıyla; ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olmaması nedeniyle davacıların istinaf başvurusunun yerinde olduğu ve yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verildiğini, Söz konusu BAM kararıyla, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu hususu neticelendiğini, işbu karar dahi huzurdaki davanın tefrik edilmesinin isabetli olacağının kanıtı olduğunu, şayet dava iş mahkemelerinde görülecekse müvekkili … açısından İş Mahkemelerinde sürdürülmesi gerektiğini, buna rağmen yerel mahkeme, hatalı kararlarına yenisini ekleyerek başkaca bir değerlendirmeye girmeksizin İş Mahkemelerinin görevli olduğuna kanaat getirdiğini, yerel Mahkeme ve İstinaf incelemesi arasında bulunan çelişkilerin giderilmesi elzem olup mahkemece işbu istinaf talebinin kabulünü talep ettiklerini, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı icra dosyası ile takibi gerçekleştirildiği iddia edilen bono niteliğindeki senedin örneği davacılar tarafından sunulmadığını, icra dosyasından bono tarafımızca kontrol edildiği … tarafından düzenlendiği, …’a ciro edildiğini, senedin borçlusu …, avalisti … olduğunu, katiyetle müvekkili şirket ile bağlantısı bulunmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davaların birbirinden ayrılarak tefrikine, her durumda davacıların müvekkili şirkete borçlu olduğunun tespitine ve davanın esastan reddine, davacılar aleyhine alacak miktarının %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, iş ilişkisi nedeniyle teminat olarak verildiği iddia edilen senetten dolayı başlatılan icra takibinde borçlu olunmadığının tespiti istemine yöneliktir. Mahkemece, mahkemenin GÖREVSİZLİĞİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde başvuru halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu İş Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili ve davalı Şirket Vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dairemizin 14.05.2020 tarih ve 2019/2623 Esas – 2020/553 Karar sayılı kararımız ile;”… Somut olayda, bonoya dayalı olarak yapılan icra takip alacağından İİK.nın 72.md.si uyarınca borçlu olmadığının tespiti talep edilmektedir. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 13.02.2020 T.2020/85-454 E.K. Sayılı kararında belirtilen kriterler gözetildiğinde; istinafa konu davadan önce arabulucuya gidilmesi zorunlu dava şartı değildir. Aksi yöndeki mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı görüldüğünden davacının istinaf talebi kabul edilmiştir. Davadan önce arabulucuya başvuru şartı, davanın mahkemelerde açılıp görülmesine yönelik olarak düzenlenen özel bir dava şartıdır. Mahiyetleri gereği özel dava şartları 6100 Sayılı HMK.nın 114 Maddesinde düzenlenen genel dava şartlarından önce incelenir. Somut olayda arabuluculuk özel dava şartının, HMK. 114/1-c maddesinde düzenlenen ” mahkemenin görevli olması,” genel dava şartından önce incelenmesi gerekmektedir. Mahkemenin öncelikle arabulucuk dava şartını incelemiş olması usul ve yasaya uygun olup aksi yöndeki davalı istinafı yerinde değildir,” gerekçesiyle; Davacıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 17/05/2019 tarih ve 2019/28 Esas – 2019/608 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-İstinaf eden davalı …’ ın usule ilişkin istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE karar verildiği anlaşılmıştır. DAVALILARIN MAHKEMENİN KABULÜNE YÖNELİK İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE, Yukarıda yazılı Dairemizin kaldırma kararında açıkça belirtildiği üzere, arabuluculuk özel dava şartının, HMK. 114/1-c maddesinde düzenlenen mahkemenin görevli olması, genel dava şartından önce incelenmesi gerekmektedir. Buna göre Dairemizin önceki kararında görev dava şartının incelenmeden Mahkemenin öncelikle arabulucuk dava şartını incelemiş olmasını usul ve yasaya uygun bulunmuş olup mahkemenin görevine yönelik Dairemizce bir tesbit yapılmadığı gibi mahkemenin öncelikle görev dava şartını inceleme yapılmadığına yönelik davalının istinaf sebebi de yerinde görülmemiş olup istinaf eden davalılar Vekilinin dairemizin önceki kararı ile görev konusunun kesinleştiğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davaya konu bono incelendiğinde; 25/07/2018 keşide tarihli, 30/11/2018 vade tarihli, 230.000,00 TL. Bedelli, nakden düzenlenen bononun keşidecisinin davacı …, Kefil’in davacı …, lehdar’ın davalı … olduğu, … tarafından davalı …’a ciro edildiği ve bu davalı tarafından davacılar hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacılar vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili …’nin davalılardan … A.Ş.’ye iş başvurusunda bulunduğunu ve işe kabul edildiğini, ancak şirketin prensip olarak işe başlattığı elemanlardan firmanın oluşacağı zararın teminatı olarak kefilli boş senet imzalattığını, işsiz olan müvekkilinin çaresizlik nedeniyle bu teklifi kabul ederek annesi …’nin kefil olduğu boş senedi imzalayarak firmaya vermek zorunda kaldığını, 2018 yılının son aylarına kadar da bu firmada çalıştığını, çalıştığı sırada firmada oluşan kasa açığı nedeniyle kendisinin sorumlu tutulduğunu ve bu zararı gidermesi için baskı altına alındığını, boş imzalı senedi 230.000,00 TL olarak doldurarak 10.12.2018 vadeli göstermek suretiyle alacaklısı olarak … isimli kişi gösterilerek işbu senedi ihtiyati haciz kararı alarak İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosya ile takibe koyduğunu, söz konusu dosyadan borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dosya kapsamından, Davacı …’nin davalılardan … A.Ş.’de bir süre işçi olarak çalıştığı ve davaya konu senedinde davalı şirket tarafından işe başlatılırken teminat olarak alındığı iddia edilmektedir. Çalışmanın niteliği dikkate alındığında 4857 sayılı İş Kanunu m. 1 hükmü gereğince, davacılar ile Davalılardan … A.Ş. arasındaki uyuşmazlıkta İş Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Davacı ile davalı şirket arasındaki iş ilişkisi nedeniyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekmekte olup, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1 maddesi kapsamında da uyuşmazlığın çözümünde dava tarihi itibariyle iş mahkemeleri görevlidir. Davalı şirket dışındaki diğer davalı gerçek kişiler ile davacılar arasında iş ilişkisi olduğu iddia edilmeyip davaya konu borçsuzluk iddiası, TTK’da düzenlenen bonoya ilişkin hükümlere dayanmaktadır. Bu nedenle tüm davalılar hakkındaki davanın birlikte görülüp değerlendirilmesi gerekmemektedir. Buna göre davacılar tarafından davalı gerçek kişilere yönelik açılan dava ticari dava niteliğinde olup uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu tesbitler doğrultusunda mahkemece davalı gerçek kişiler yönünden açılan davanın tefrik edilip yeni esasa kaydedilip bu esas üzerinden ticaret mahkemesince görülmesi gerektiği ve davalı şirket yönünden göreve yönelik dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine yönelik karar verilmesi gerekirken tüm davalılar hakkında yukarıdaki gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olmayıp istinaf eden davalıların istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, Davalı … vekili ve Davalı Şirket Vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıdaki tesbitler doğrultusunda işlem yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davalı … ve Davalı …Ş.’nin istinaf başvurularının KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2020 tarih ve 2020/238 Esas – 2020/492 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçlarının talep halinde kendilerine iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/09/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a3 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.