Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/14 E. 2023/562 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/14 Esas
KARAR NO: 2023/562 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:14/07/2020
DOSYA NUMARASI: 2018/631 Esas – 2020/322 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı müvekkili ile davalı borçlu arasında 01.06.2016 ila 05.08.2016 tarihleri arasında vadeli bilet satışı yapılarak devamında söz konusu ticari faaliyet işlemlerinin gerçekleştirildiğini, taraflar arasında yapılan vadeli satış neticesinde gerçekleştirilen ticari faaliyete davalı borçlu tarafından aykırı davranılması sebebiyle taraflarınca davalı aleyhine İstanbul Adliyesi … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip başlatıldığını ve işbu takibe davalı borçlu tarafından itiraz edildiğini, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, cari hesap belgeleri incelendiğinde müvekkilinin alacaklı olduğunun anlaşılacağını beyanla davalı borçlunun borca itirazının iptaline, takibin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden devamına, haksız olarak itiraz eden davalı borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzre icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesi ile; 28.01.2013 tariihinden itibaren faaliyetini sürdürmüş oldukları … olarak bugüne kadar ne ismi geçen davacı, nede başka bir firmadan vadeli olarak bilet, otel vs. satın alma işlemlerinin olmadığını, bunları sistemden kredi kartları ile temin ettiklerini, taraflar arasında cari hesap ekstresi, hesap mutabakatı ve davacıya borçlarının olmadığını, söz konusu biletler taraflarınca alınmadığı halde dava açılmasının nedeninin davacı şirketteki personelin kendilerini dolandırması nedeniyle hesaplarda olan karışıklık olduğunu, haksız ve kötü niyetli olarak takip başlatıldığını beyanla haksız davanın reddine, davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 14/07/2020 tarih ve 2018/631 Esas- 2020/322 Karar sayılı kararı ile; “…Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, ticari defterlerin kanıt olması, bu defterlerin Ticaret Kanunu’nun öngördüğü şartlar içinde tacirin lehinde veya aleyhinde olarak kullanılması ve ticari bir uyuşmazlığında hükme esas teşkil etmesidir. Böylelikle, ticari bir uyuşmazlıkta ticari defter kaydı, uyuşmazlığın çözümünde yazılı bir kanıt aracıdır. Tacirin tuttuğu bütün defterlerdeki kayıtların birbirine uygun olması; birbirini tutması ve doğrulaması şarttır. Ayrıca ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması yanında tasdike tabi olan ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin de Ticaret Kanununda belirtilen sürelerde ve şekillerde yapılmış olması gerekmektedir. Aksi takdirde defterler, sahipleri lehine kanıt olma niteliklerini kaybederler. Bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağın olduğunu iddia eden taraf yazılı belgeler ile ispat etmesi gereklidir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. Maddeleri ayrıca HMK Madde 222 de Ticari defterlerinin ibrazı ve delil olması açısından ilgili düzenlemeler mevcuttur. Dosya yapılan SGK hizmet dökümü incelemelerinde …’nın davalı şirket SGK’lı çalışanı olmadığı, mahkemece talep edilen karşılaştırmalı BA formunda davacının bildirdiği faturaların davalı tarafından beyan edilmediği görülmüştür. Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde, taraf iddia ve savunmaları, takip dosyası, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği yerinde görülmekle açılan davanın Reddine karar verilerek aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili şirket tarafından davalıya vadeli bilet satışı yapılmış olup, tarafların ticari faaliyetlerden kaynaklanan hukuki bir ilişkisi bulunmakta olduğunu, işbu satış sonucunda davalı tarafın kendisine karşı satmış oldukları hizmetlerin ödemesini müvekkili şirkete gerçekleştirmediğini, davalı tarafından yapılan satış neticesinde müvekkili şirkete ödenmesi gereken tutar ödenmediğinden müvekkili şirketin hem maddi hem manevi olarak ciddi zarara uğramış olduğunu, bu minvalde davalı taraftan hakları olan 44.287,14 TL asıl alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine yasal takip başlattıklarını, ancak kötü niyet gayesi güden davalı tarafın borcunu ödememek ve zaman kazanmak için takibe itiraz ettiğini, akabinde kendileri tarafından alacaklarına bir an evvel kavuşmak için işbu itirazın bertaraf edilmesi amacıyla İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde itirazın iptali davasını açma mecburiyetleri hasıl olduğunu, yerel Mahkemece kendileri tarafından ikame edilen işbu davanın reddine karar vermiş olması nedeniyle istinaf kanun yoluna başvurma zarureti hasıl olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasında yapılan ve ticari faaliyet olan vadeli bilet satışı neticesinde davalının borcunu ödememesinden kaynaklı 01.06.2020 tarihleri ile 05.08.2016 tarihleri arasında cari hesap ekstresinde de görüleceği üzere 44.287,14 TL’lik cari hesap alacağının ortaya çıkmış olduğunu, davalı tarafça kesilen biletler, bilet departmanından gelen bilgiler doğrultusunda ilgili firmaya fatura edilmiş olup, o dönemde firma ile iletişim kuracak kişinin … olarak bildirildiğini ve sistemlere bu şekilde tanımlandığını, firmaya ait faturaların muhasebe departmanı tarafından … adlı kişinin e mail adresine gönderilerek, ilk kesilen faturaların da … adına düzenlenmiş olduğunu, ancak daha sonrasında kendilerine verilen bilgiler neticesinde faturaların müvekkili şirket tarafından davalı şirkete kesildiğini, yerel Mahkeme dosyasına sunulan belgelerden de ödeme hususları, cari hesap ekstreleri ve mutabakat formları, kesilen faturaların o dönemde şirketin muhasebesel konularda iletişim kurulacak kişi olarak gösterdiği …’nın kullanmış olduğu …@gmail.com mail adresine gönderilmiş olduğunun açıkça görüleceğini, bu minvalde davalının kendilerine borçlu olduğuna dayanak teşkil edilen faturalar davalı tarafa gönderilmiş olup, davalı tarafından işbu faturalara hiçbir itirazda bulunulmadığını, yerel Mahkeme tarafından yapılan incelemede Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddesi hiçbir suretle değerlendirmeye alınmamış olup, işbu eksikliğin yargılamanın tamamına sirayet edecek olması nedeniyle, kendilerinin hak kaybına uğramasına sebebiyet verdiğini, yerel Mahkemenin gerekçeli kararında ” dosyaya yapılan SGK hizmet dökümü incelemelerinde …’nın davalı şirket çalışanı olmadığı, mahkemece talep edilen karşılaştırmalı BA formunda davacının bildirdiği faturaların davalı tarafından bildirilmediği görülmüştür” şeklinde hiçbir gerekçeye dayandırılmayarak hatalı hüküm kurulduğunu, bu minvalde davalı tarafın dava dosyasına sunması gereken evrak ve belgelerin sunulmadığı anlaşılmakta olup, yerel Mahkeme tarafından yetersiz ve eksik bir inceleme yapılmış olduğunun da aşikar olduğunu, gerek kendileri tarafından dosyasına sunulan belgelerden, gerekse yapılan incelemeler neticesinde de müvekkili şirketin alacaklı olduğu sübut bulmuşken hakkaniyete aykırı bir karar verilmiş olduğunu beyanla İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.07.2020 tarih ve ve 2018/631 E – 2020/322 K. sayılı kararının istinaf incelemesi yoluyla kaldırılmasına ve davanın talepleri doğrultusunda kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile toplam 48.030,92 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, davalının süresi içerisinde borca ve ferilerine itirazı üzerine takip durmuş, davacı taraf somut dava ile taraflar arasında 01.06.2016 ila 05.08.2016 tarihleri arasında vadeli bilet satışına dayalı ticari ilişki bulunduğunu ve davalıdan alacaklı olduğunu iddia ederek itirazın iptalini talep etmiş, davalı taraf davacı ile arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi uyarınca ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması ile diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması, diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Ek cümle: 22/7/2020-7251/23 md.) veya defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Tek başına fatura düzenlenmesi ve faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması alacağın ispatı için yeterli değildir. Davacının davalıya mal satıp teslim ettiğini yazılı delillerle ispatlaması gerekir. Somut dosyada; her ne kadar davacı taraf kendi ticari defterleri uyarınca davalıdan alacaklı ise de, davalının ticari defterlerinde taraflar arasında bir cari hesap ilişkisinin ve adına düzenlenen faturaların kayıtlı olmadığı, davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların SGK kayıtlarına göre davalının çalışanı/temsilcisi olmayan … adlı kişiye gönderildiği, davalıya tebliğ edilmediği, davacının, davalı tarafın temsilcisi olduğunu iddia ettiği … adlı kişiyle yapılan işlemlere davalı tarafından onay verildiğine veya fatura konusu malları davalıya satıp teslim ettiğine dair bir delil sunmadığı, bu minvalde davalıdan cari hesap ilişkisi nedeniyle alacaklı olduğunu ispat edemediği, Mahkemece davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/04/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.