Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1383 E. 2021/1155 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1383 Esas
KARAR NO: 2021/1155 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2020
NUMARASI: 2019/613 Esas 2020/154 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalılardan … ile …’ın şirket bünyesinde çalışan elemanlar olduğunu, davalı …’nın ise … Limited Şirketi ile organik bağı olan ve hizmet karşılığı olmayan faturalara ilişkin ödemeleri … Bankası Küçükyalı şubesindeki hesabına alan şahıs olduğunu, müvekkili şirketin davalıların sahtecilik fiilleri başta olmak üzere haksız eylem ve işlemlerinden dolayı ciddi boyutta dolandırılmış olup çok ciddi maddi kayıp içinde bulunduğunu iddia ederek davalıların haksız ve mesnetsiz olarak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazların iptali ile takibin asıl alacak üzerinden devamına, davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ayrıca alacaklarının güvence altına alınması amacı ile İhtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, Öncelikle zamanaşımı itirazında bulunarak açılan davanın haksız olduğunu iddia ederek usul ve esas yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile,Görev itirazında bulunarak davanın iş mahkemesinde görülmesini iddia etmiş, ayrıca davanın haksız ve yersiz olduğunu iddia ederek reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/02/2020 tarih ve 2019/613 Esas – 2020/154 Kararsayılı kararında; “….Davalı … 02/04/2012 – 22/02/2016 tarihleri arasında davalı … ise 16/09/2013 – 10/02/2015 tarihleri arasında davacı şirkette iş akdiyle çalışmıştır. (Davacının çalışanı olmayan … yönünden dosya tefrik edilmiştir.) Davacının iddia ettiği vakıalar hizmet akdinin devam ettiği dönemde gerçekleşmiştir. Bu bakımdan davanın, davalıların hizmet akdinin devam ettiği dönemde sadakat yükümlülüklerine aykırı davrandığı iddiasıyla açıldığı, işçinin sadakat borcunun 4857 S.lı Kanunda düzenlendiği, 5521 sayılı kanunun 1. maddesine göre; iş akdinden veya iş kanununa dayanan her türlü hak iddialarının çözümünde iş mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğu anlaşıldığından, taraflar arasındaki uyuşmazlığın iş akdinden kaynaklanması nedeniyle davacı tarafından davalılar ……. ve … aleyhine açılan işbu davanın; mahkememiz görevsizliği nedeni ile HMK.115-(2) maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu İş Mahkemesi olduğuna, Mahkememizce verilen kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın HMK.nun 21-(1)c maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davacı tarafından davalılar … ve … aleyhine açılan işbu davanın; mahkememiz görevsizliği nedeni ile HMK.115-(2) maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu İş Mahkemesi olduğuna, Mahkememizce verilen kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın HMK.nun 21-(1)c maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkemece diğer davalı …’nın davası tefrik edilerek, işbu dosyada görevli Mahkemenin İstanbul Anadolu İş Mahkemesi olduğunu beyanla davanın usulden reddine karar verdiğini, ancak yerel mahkemesinin görevsizlik ve diğer davalı … yönünden davanın tefriki kararının hukuka aykırı olduğunu, Dava konusu alacak talebinin tüm davalılar için beraber açılmasının nedeni müvekkiline verilen zarardan davalıların müteselsilen sorumlu olması, zarara beraber ve kendi eylemleri ile neden olmalarından kaynaklanmakta olduğunu, işbu neden ile davalı … yönünden davanın tefrikine karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu, Davanın sonucunda davalılar arasındaki ilişki ve eylemler tespit edildiğinde görüleceği üzere davalılar beraber ve planlayarak yaptıkları eylemlerle müvekkil şirkete zarar verdiği, işbu hususta dava konusu yapıldığını, işbu nedenle tefrik kararı usul ekonomisine de aykırı olacağından, davalılar aynı zarardan müteselsilen sorumlu olacaklarından tek bir davada görülmesi gerekmekte olduğunu, İşbu dosyada İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/02/2018 tarih ve 2017/275 E., 2018/23 K. Sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiği, dosya İş Mahkemesine gönderildiği, İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesinin 15/11/2018 tarih 2018/145 E., 2018/702 K, sayılı kararı ile de görevsizlik kararı verilerek dosya yerel mahkemeye tevzi edildiğini, yerel mahkemece de görevsizlik kararı verildiğini, Yerel Mahkemece her ne kadar İş Mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmişse de aynı dosyada İş Mahkemesi de daha önce görevsizlik kararı verdiğini, Görevli olan mahkeme İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Dava konusu davalılar tarafından fiili hizmete dayanmayan faturaların davalı şirket çalışanları tarafından muhasebe sistemine borç olarak işlenmesi ve bu faturalara ilişkin ödemelerin IBAN numarası değiştirilerek tefrik edilen dosya davalısı …’ya yapılmasından kaynaklanmakta olduğunu, Dava konusu icra takibi ile hakkında takip başlatılmış ve borca itiraz etmediğinden borcu kesinleşen dava dışı … Ltd. Şti. Hizmet karşılığı olmayan faturaları kesen firma olup, işbu faturalar doğrultusunda IBAN numaraları da değiştirilerek tefrik edilen dosya davalısı …’ya ödeme yapıldığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, gerçeğe aykırı sahte fatura ve irsaliye düzenledikleri ve şirketi zarara uğrattıkları iddiasıyla uğranılan zararın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, Davacının çalışanı olmayan davalı … yönünden dosya tefrik edilmek suretiyle davalılardan … ve … aleyhine açılan işbu davanın; mahkemenin görevsizliği nedeni ile HMK.115-(2) maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu İş Mahkemesi olduğuna karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu, ilk derece mahkemesince verilen tefrik ve görevsizlik kararının dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasındadır. Somut olayda, davalılardan …’un davacı şirket bünyesinde 02/04/2012 – 22/02/2016 tarihleri arasında ” …” elamanı olarak, davalı …’ın ise 16/09/2013-10/02/2015 tarihleri arasında ”Yerel Finans Kontrolörü” olarak iş akdiyle işçi olarak çalıştıkları, haklarında görevsizlik kararı verilen davalıların davacı şirkette çalıştıkları dönemde davacı şirketin ticari ilişki içerisinde olmadığı dava dışı şirket … Ltd. Şti. Tarafından davacı adına sahte fatura ve irsaliyeler düzenlenmek suretiyle davacı şirketin sistemine enteğre edilip bu faturalar karşılığında davacı şirket hesabından dosyası tefrik edilen … Ltd. Şti.’nin eski çalışanı olan …’nın banka hesabına ödeme yapılmak suretiyle davacı şirketi sahte belgeler düzenleyerek dolandırdıkları ve zarara uğrattıkları iddia edilip, bu zararın davalılardan tahsili talep edilmektedir. 4857 sayılı Kanunun 1.maddesinde kanunun kapsamı belirtilerek, “Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir. Bu kanun, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.” denilmektedir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 1.maddesinde ise “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi görevinin iş mahkemelerine ait olduğu” belirtilmiştir. Şu halde, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevi iş mahkemesine verilmiştir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ışığında, davacının hizmet sırasında işlenen sahtecilik ve dolandırıcılık suçu dolayısıyla oluşan zararın talep edildiği, işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sadakat yükümlülüğüne aykırılık sebebi ile hizmet ilişkisine dayandığı sabit olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde İş Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.Yargıtay 13 HD.nin 2012/26427 Esas, 2013/7086 Karar sayılı içtihadı benzer mahiyettedir.) Ancak dosyası tefrik edilen davalı … ile davacı arasındaki ilişki haksız fiil ilişkisidir ve bu davanın genel mahkemede görülmesi gerekmektedir. Davacı birisi genel mahkemede, birisi de özel mahkemede görülmesi gereken farklı davalılar hakkındaki davaları bir arada genel mahkemede açmıştır. Genel kural olarak aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da, taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; sözkonusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “Yargılama usulüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yaparak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun öngörülebilir olmasının, usûl ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir. Ancak dosyası tefrik edilen davalı … hakkında açılan dava yönünden genel mahkemedeki yargılama karar tarihi itibariyle yazılı yargılama usulü uygulanmasına rağmen, görevsizlik kararı verilen diğer davalılar yönünden görevli olan İş Mahkemeleri’nde basit yargılama usulü uygulanır. Hal böyle olunca; dosyası tefrik edilen davalı ile görevsizlik kararı verilen davalılar yönünden görevli olan genel ve özel mahkemelerde yargılama usulleri farklı olduğundan dosyası tefrik edilen davalı … ile görevsizlik kararı verilen davalılar yönünden bir arada açılan davanın aynı mahkemede birlikte görülmesi mümkün değildir. (Bursa BAM 4 HD. 2018/346 Esas-2018/361 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) Bu durumda mahkemece davacının çalışanı olmayan hakkındaki dava tefrik edilen davalı … hakkındaki tefrik ara kararı ve eylem tarihinde davacının çalışanı olan diğer davalılar hakkında iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden davanın usulden reddine yönelik verilen karar dosya kapsamına,usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/09/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.