Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1376 E. 2023/1234 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1376 Esas
KARAR NO: 2023/1234 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/734 Esas – 2021/114 Karar
TARİH: 19/02/2021
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Alım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin Türkiye’nin bir çok ilinde personel ve öğrenci taşımacılığı alanında faaliyet gösteren ve servis hizmeti sağlayan sektörün öncü firmalarından olduğunu, davalı ile arasında bu anlamda servis hizmeti sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereği davalının müvekkilinin belirlediği güzergah ve saatlerde kendi aracı ile sevis hizmeti vereceğini, bu sözleşmeye göre davalı tarafın hiçbir suretle işe başlamama veya işi bırakmayacağı gibi derhal fesih hakkının da bulunmadığını, ancak davalı tarafın sözleşmeye aykırı davranarak hiç işe başlamadığını, müvekkilinin de davalının işe başlamaması nedeniyle hizmet verdiği firmalara karşı ticari itibarının zedelendiği gibi maddi olarak da zarara uğradığını, taraflar arasında imzalanan öğrenci taşıma servis hizmeti sözleşmesine göre, tedarikçinin sözleşme sonuna kadar işini hiçbir şekil ve şart ile bırakamayacağı, aracını satamayacağı, başkasına kullanım hakkını devredemeyeceği, rehin veremeyeceği, aracın trafikten men edilemeyeceği, aksi takdirde davacının sözleşmeyi ihtara gerek kalmaksızın feshederek o ayki hakedişi gelir kabul edebileceği, ayrıca tedarikçi 10.000 TL cezai şart bedelini ilk yazılı talep ile nakden ödemeyi gayrikabili rücu kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşmenin cezai şart başlığı altında ise tedarikçi firmanın sözleşmeyle düzenleme altına alınan sorumluluk ve yükümlülüklere aykırılıklarının tespiti halinde davacının sözleşmeyi derhal fesih hakları saklı kalmak kaydıyla,tedarikçinin her bir aykırılık için 10.000 TL ceza ödeyeceği şeklinde açıklama bulunduğunu, müvekkil şirketin 12/09/2019 tarihinde davalı adına 10.000 TL sözleşmeye istinaden ceza bedeli faturası kestiğini, davalının ise bu faturayı ödemediğini, davalı şirket aleyhine İstanbul 24. İM. 2019/37898 E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ederek takibin durdurulduğunu, akabinde yapılan arabuluculuk görüşmelerinin de sonuçsuz kaldığını belirterek, davalının icra dairesine yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin devamına, haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile, davacı ile davaya konu olan Servis Taşımacılığı Sözleşmesi düzenlendiğini, ancak davacı firma yetkilileri tarafından yol güzergahının 105 km olduğu belirtilmesine rağmen daha sonra yol güzergahının 220 km olduğunu, davacı tarafından … oyunları ile sözleşmeye aykırılık yapılarak kandırılmaya çalışıldığını anlayarak sözleşmenin fesih edilmesini talep ettiğini, hatta davacı firma yetkililerinin sözleşmenin yürürlüğe girmediğini ve feshedildiğini belirterek, düzenlemiş oldukları bu sözleşmenin bir suretini kendisine vermediklerini, yani bu sözleşmenin davacının sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle fiilen hiç yürürlüğe girmediğinden fesholduğunu, sözleşmenin fesih işlemlerinin sağlanması için davacıya ihtarname çekmek için noterliğe gittiğinde ihtarnamenin çekilebilmesi için bu sözleşmenin bir suretinin istenildiğini, lakin sözleşmenin bir örneğinin davacı tarafından kendisine verilmediğinden bu işlemi gerçekleştiremediğini, davacının ticari ahlak ve güvenle bağdaşmayan bu kötü niyetli tutum ve davranışları sebebiyle dava konusu sözleşmenin fiilen yürürlüğe girmediğini ve davacının bu sözleşmeden dolayı hiçbir maddi ve manevi zararına neden olunmadığını, bu nedenle de davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/02/2021 tarih 2019/734 Esas 2021/114 Karar sayılı kararında; “…Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, takip dosyası, dosyaya davacı tarafça sunulan yazılı sözleşme, fatura, tutanaklar ile davalının ticaret sicil ve vergi dairesi mükellefiyet kayıtları celbedilip incelenmiştir. Taraflar arasında akdedilen, tarih içermese de 2019-2020 eğitim öğretim döneminde geçerli olduğu yazılı olan, her iki tarafın imzalarını içeren Öğrenci Taşıma Servis Sözleşmesi incelendiğinde, davalının kendi aracıyla davacının ihalesini aldığı … Okulu öğrenci ve personellerinin taşınması işini alt yüklenici sıfatıyla yüklenmiş olduğu, sözleşmede güzergah ve km. hakkında açık bir hüküm bulunmadığı, güzergahın davacı şirket tarafından belirleneceğinin sözleşmede yazılı olduğu, sözleşmenin 15.1 maddesinde “tedarikçi sözleşmeyle düzenleme altına alınan sorumluluk ve yükümlülüklerinden herhangi birine aykırı davranırsa, davacının derhal fesih hakkı saklı olmak üzere, tedarikçinin davacıya her bir aykırılık için 10.000,00 TL cezai şart ödeyeceğine” dair hüküm bulunmaktadır.TBK md 179/1 uyarınca “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir”.Dava konusu sözleşmenin feshedildiğine dair dosyaya sunulmuş bir fesih ihbarı-ihtarı bulunmamaktaysa da, tarafların kabulünde olduğu üzere, davalı tarafın sözleşmeyle yüklendiği taşıma hizmetini yerine getirmemiş olduğu, cevap dilekçesinde belirtilen nedenlerle sözleşmeden dönmüş olduğu hususu tartışmasızdır. Dolayısıyla davacının davalıdan sözleşmeye uygun taşıma edimini ifayı isteme veya sözleşmenin 15.3 maddesi kapsamında cezai şartı talep etme konusunda seçimlik hakkı bulunmaktadır. Somut olayda davacı bu seçimlik hakkını ifadan vazgeçip cezai şart talebi şeklinde kullanmış, cezai şart için fatura düzenleyip takip konusu yapmıştır.Davalı tacir, sözleşme akdedildiği sırada güzergah km.si konusunda kendisine farklı bilgi verildiğini, bu şekilde kandırıldığını, 105 km. olduğu söylenen servis güzergahının 220 km olduğunun ortaya çıkması nedeniyle sözleşmeden döndüğünü ileri sürmüşse de, sözleşmenin kurulması aşamasında iradesinin davacının hilesiyle-aldatmasıyla sakatlandığı, sözleşmenin esaslı unsuru olan güzergah konusunda kandırıldığı, gerçek güzergahı bilse bu sözleşmeyi akdetmeyeceği, bu nedenle sözleşmeden dönmesinin haklı sebebe dayandığı iddialarını ispat yükü altında olup, imzası inkar edilmeyen yazılı sözleşmeye karşı ileri sürülen bu iddiaları ispata yarar hiçbir delil davalı tarafça dosyaya sunulmamış, delil bildirilmemiştir. Bu durumda davalının bu iddiaları bu haliyle beyandan öteye geçmemekte olup, yargılamada ispatlanmış sayılamaz. Tüm bu nedenlerle, davalının sözleşmeden dönmesinin haklı sebebe dayandığının davalı tarafça ispatlanamadığı, bu durumda davacının yazılı sözleşmede hüküm altına alınan cezai şartı TBK md 179/1 kapsamında seçimlik hak olarak talep edebileceği, ancak davacının takip öncesi davalıyı temerrüde düşürdüğünü ispatlayamadığı, bu nedenle takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, takip sonrası ise ticari iş nedeniyle değişen oranda avans faizinin istenebileceği kanaatiyle aşağıdaki şekilde asıl alacak yönünden davanın kısmen kabulüne, ancak alacak likit olmayıp sözleşme hükümleri ve sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, cezai şart talep hakkı olup olmadığı hususlarının yargılama neticesinde belirlenmesi nedenleriyle davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davalının İstanbul …İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına itirazının KISMEN İPTALİNE, takibin 10.000,00-TL asıl alacak yönünden takip sonrası aynı koşullarda devamına, fazla istemin reddine, İcra inkar tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı istinaf dilekçesi ile, davacı ile aralarında Servis Taşımacılığı Sözleşmesi düzenlediklerini, davalı firma yetkililerinin yol güzergahının 105 km olduğunu bildirdiklerini ancak 220 km olduğunun anlaşıldığını, bu durum öğrenilince sözleşmenin feshedilmesini istediğini, davacı firma yetkilisinin kendisine sözleşmenin fiilen yerine girmediğini feshedildiğini bildirdiklerini, notere gittiğinde cayma ihtarmanesi için sözleşme örneğinin istendiğini ancak davacı tarafından verilmediğini, sözleşmedeki cezai şart gerekçe gösterilerek icra takibi başlatıldığını, işbu sözleşmeden ötürü davacının hiçbir maddi zararına ve ticari itibarını zedelemesine sebebiyet vermediğini, kendisinin mağdur olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cezai-i şart fatura alacağından kaynaklı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalının cevap dilekçesi ile delil bildirmediği, davalının istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaları cevap dilekçesinde de ileri sürdüğü anlaşılmakla; dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller gözetilerek kurulan hüküm gerekçesinde, davalı tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalının mahkemenin kabulüne yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 683,10. TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 170,77.TL harcın mahsubu ile bakiye 512,99‬.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.