Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1362 E. 2023/1884 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1362
KARAR NO: 2023/1884
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/132 Esas – 2021/187 Karar
TARİHİ: 26/03/2021
DAVA: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin kimlik bilgileri kullanılarak, üçüncü kişiler tarafından, 18/11/1999 tarihinde … Bankasından çekilen kredilerin ödenmemesi nedeniyle müvekkili aleyhine iki ayrı icra takibi başlatıldığını, bu takiplerin, İstanbul … İcra Dairesi’nin … nolu (5.206,61 TL bedelli) İcra dosyası ile Bakırköy … İcra Dairesi’nin … nolu (2.550,00 TL bedelli)İcra dosyası üzerinden yürütüldüğünü, müvekkilinin bu takip dosyalarının borçlusu olmadığını, takip ilk yapıldığında, yapılan araştırmalar neticesinde, müvekkilinin kimlik bilgileri kullanılarak oluşturulan sahte kimliğe, üçüncü bir kişinin fotoğrafı kullanılarak işlemler yapıldığını, müvekkilinin bu takip dosyalarının borçlusu olmadığını belirterek, dosya numarası belirtilen icra dosyalarına konu borçların borçlusunun müvekkili olmadığının tespitini, İstanbul … İcra Dairesi nin … nolu (5.206,61 TL bedelli)İcra Dosyası ile Bakırköy … İcra Dairesinin … nolu (2.550,00 TL bedelli)İcra Dosyasında yapılan takibin İhtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını ve akabinde iptalini, davalının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkili kuruma … ve … Bankasından devir ve temlik edilen kredi kartı borçları ile ilgili iki icra dosyasından takip başlatıldığını, her iki takiple ilgili kredi kartı sözleşmelerinin davacı tarafça imzalanarak ilgili bankalara teslim edildiğini, bankalar tarafından gerekli inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra kredi kartı talebinin onaylandığını, kredi kartı borçları ödenmeyince borçlular aleyhine ilgili bankalar tarafından icra takibi yapıldığını, ancak borcun tahsil edilemediğini, daha sonra bu bankalara ait alacaklar müvekkili kuruma devir ve temlik edildiğini ve takipler yenilenerek işlemlere devam edildiğini, arz ve izah edilen sebeplerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/03/2021 tarih 2020/132 Esas – 2021/187 Karar sayılı kararında; “Dava, Sahte kimlik kullanılmak suretiyle davacı adına 2 ayrı kredi çekildiği iddiası ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyası ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyalarında borçlu olmadığının tespiti ve takiplerin iptalleri talebidir. Sahtelik iddialarında senedin tanzim tarihinden önceki mukayese imzaların toplanarak imza incelemesi yaptırılması gerekmekte olup davacı taraf sahtelik iddiasından bulunmuş olmakla, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi ve kredi sözleşmesinde kullanılan kimlik bilgilerinin sahte olup olmadığının tespiti açısından, imza incelemesi için dosya grafolog bilirkişiye tevdi edilmiş ve 14/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle:”… İnceleme konusu keşidecisi … muhatap … ve … olan Beyoğlu … Noterliğinin 19/11/1999 tarihli … yevmiye sayılı yazısı ekindeki … adına düzenlenen kredi kartı üyelik sözleşmesi aslındaki grantör imzasının …’ın eli ürünü olmadığını, tetkik konusu 15/06/1999 tarihli … adına düzenlenen … Bankası Kredi Kartı Üyelik Sözleşmesi aslındaki imzanın …’ın eli ürünü olmadığına…”dair rapor tanzim edilmiştir. Sözleşmelerde davacıya ait olduğu belirtilen imza’nın davacı eli ürünü olmadığı anlaşılmış olmakla, yine sözleşme ekinde kullanılan fotoğraflı kimlik belgesinin de sahte olarak düzenlendiği, kimlik bilgileri davacıya ait olmakla, fotoğrafın davacıya ait olmadığı görülmüş ve bu durumda 6098 sayılı TBK 584 maddesi uyarınca davacının kefalet sözleşmesi ve kredi sözleşmesi geçersiz olup, anılan sözleşme nedeni ile sorumluluğunun olmadığı, davalı bankaya borçlu olmadığı kabul edilmiş ayrıca her ne kadar kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de, başlatılan takipte davalı bankanın kötü niyeti tespit edilmemiş olmakla, bu talep reddedilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, 1-İstanbul … İcra dairesinin … esas sayılı icra dosyası ve bakırköy … İcra dairesinin … Esas sayılı icra dosyalarında davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takiplerinin iptaline 2-Davacının kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, borçlu …’ın Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyaları ile aleyhine başlatılan icra takip dosyasına borçlarının bulunmadığını, sahte kimlik ve imza ile adına kredi kullanıldığını beyanla menfi tespit davası açtığını, yapılan yargılama neticesinde mahkemenin sözleşmede belirtilen imzanın davacı eli ürünü olmadığına, davacının kabulüne karar verdiğini, Davaya cevap dilekçesinden arz ettiklerini, müvekkili kuruma … bank ve … Bankası’ndan devir ve temlik edilen kredi kartı borçları ile ilgili iki ayrı icra dosyasından takip başlatıldığını; her iki takiple ilgili kredi kartı sözleşmelerinin davacı-borçlu tarafça imzalanarak ilgili bankalara teslim edildiğini, bankalar tarafından gerekli inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra kredi artı talebinin onaylandığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasındaki kredi kartı borcu ile ilgili olarak davacı …’ün sıfatı ile Dava dışı … lehine kefalet niteliğinde sözleşmeye imza attığını, Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosya borcu ile ilgili olarak ise kendi adına kredi kartı talebinde bulunduğunu ve kredi kartı sözleşmesini imzaladığını, Kredi kartı borçları ödenmeyince borçlular aleyhine ilgili bankalar tarafından daha önce icra takibi yapıldığını, ancak borcun tahsil edilemediğini, daha sonra bu bankalara ait alacakların müvekkili kuruma devir ve temlik edildiğini ve takiplerin yenilerek işlemlere devam edildiğini, Her ne kadar dosyada imza yönünden inceleme yapılmış ve sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığı şeklinde bir tespit yapılmış ise de dava dosyasına sunulu sözleşmenin asıl borçlu ve … tarafından ilgili bankaya sunulduğunu; kredi müracaatında ilgili banka başvuran şahıslarla ilgili gerekli araştırmaları yaptıktan sonra sunulan evrakların doğruluğunu da teyit edip daha sonra krediyi kullandırdığını; kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olduğunu; bankanın kredi borcu ile ilgili icra takibine 2000 yılında başladığını ve her iki borçlu için de takibin kesinleştiğini, malvarlığı tespit edilemeyince aciz vesikası alındığını; dolayısı ile davacı borçlunun daha önce takipten haberdar olduğu halde hiçbir itirazda bulunmadığını, dosyanın TMSF’ye devredildikten sonra haciz tehdidi ile karşılaşınca bu yola tevessül ettiğini, Dava dosyasına sunulu sözleşmedeki imzanın yaklaşık 20 yıl önce atıldığını; mukayese belgelerine baktıklarında yalnızca iki örnek alındığı, bu belgelerden birinin de 2017 tarihli olduğu bu sebeple imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunun mevcut belgelerle kesin olarak tespit edilemeyeceğinin çok açık olduğunu, Belirtilen sebeplerle imzanın davacıya ait olmadığı yönünde yeterli surette kanaat verici bilimsel ve denetlenebilir bir raporla tespit edilemediğinden davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya dosyadaki delillere uygun düşmediğinden mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, İleri sürerek, arz ve izah edilen sebeplerle, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/132 Esas ve 2021/187 Karar sayılı kararının istinaf talepleri doğrultusunda kaldırılmasını, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … nolu icra takibi ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … nolu icra takibinden ötürü davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı, takibe dayanak kredi kartı sözleşmelerinin sahte nüfus cüzdanı kullanılarak ve kendisine ait olmayan imzalar atılarak yapıldığını ileri sürülmüştür. Davalı taraf; davacının Bakırköy .. İcra Müdürlüğü’nün takibine dayanak kredi kartı üyelik sözleşmesinin bizzat davacı ile … Bankası arasında yapıldığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün takibine dayanak kredi kartı sözleşmesinin ise asıl borçlu dava dışı … ile yapıldığını, davacının da bu sözleşmeye … sıfatıyla imza attığını, sahte kimlik ve imza iddialarının gerçeği yansıtmadığını, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün daha önce kredi kartı borcu için başlatılan Beyoğlu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasından alınan aciz vesikasına dayandığını, davacının önceki takip süreçlerinde herhangi bir itiraz ileri sürmediğini savunmuştur. Cevap dilekçesi ekinde sunulan sözleşmeler incelendiğinde, … Bankası ile davacı arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi yapıldığı, sözleşmeye dava dışı …’nun … sıfatıyla imza attığı, … Bank ile dava dışı … arasında imzalanan kredi kartı üyelik sözleşmesine ise davacının … sıfatıyla imza attığı anlaşılmıştır. Mahkemece, davacıya sözleşmelerin yapıldığı tarihe yakın, tatbiki medar ıslak imzalı belge asıllarının bulunduğu kurumların bildirilmesi için süre verilmiş, davacı vekili, sözleşme beyan dilekçesi ekinde eski tarihli yalnızca evlendirme kütüğüne atılmış 18/06/1998 tarihli imza bulunduğunu belirterek, kütük sayfasının suretini, 01/02/2006 tarihli imza beyannamesinin örneğini, 28/01/2013 ve 06/02/2013 tarihli vekaletnamelerin örneğini sunmuştur. Mahkemece bu belgelerin asılları getirtilmeksizin suretleri ile, kredi kartı üyelik sözleşmeleri asılları ve davacının huzurda alınan imza örnekleri ile üzerinden grafoloji uzmanından rapor alınmış, bilirkişi raporda medarı tatbik belgelerin fotokopisi üzerinden inceleme yapıldığını da belirterek, sözleşmeler altındaki imzaların davacı eli ürünü olmadığı sonuç ve kanaatini bildirmiştir. Davalı vekili; dava dosyasına sunulu sözleşmedeki imzanın yaklaşık 20 yıl önce atıldığını, mukayese belgelerine bakıldığında yalnızca iki örnek alındığını, bu belgelerden birinin de 2017 tatihli olduğunu, bu sebeple imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunun mevcut belgelerle kesin olarak tespit edilemeyeceğini beyan ederek rapora itiraz etmiş, istinaf dilekçesinde de bu beyanını tekrarla, imzanın davacıya ait olmadığı, yeterli surette kanaat verici bilimsel ve denetlenebilir bir raporla tespit edilemediğinden davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 1inci maddesinde mahkemelerin görevinin, ancak kanunla düzenlenebileceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanunun 114/1-c bendinde ise davanın açıldığı mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğu düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından takip dayanağı sözleşmelerin mahiyetine göre tüketici işlemi olup olmadıkları ve davaya bakmakla görevli mahkemenin tüketici mahkemesi mi ticaret mahkemesi mi olduğu hususunda değerlendirme yapılmaması yerinde olmamıştır. Kabule göre de; 6100 Sayılı HMK’nun yazı ve imza inkarı halinde inceleme usul ve sırasını düzenleyen 211 maddesi; ” Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir: a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir. b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.” düzenlemesini içermekte olup, ilk derece mahkemesi tarafından davacının bildirdiği karşılaştırma yapmaya elverişli imzaların bulunduğu belge asılları ilgili kurumlardan celbedilerek bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirken, fotokopi belgeler üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılması 6100 Sayılı HMK’nun 211 maddesinde öngörülen usule aykırı olduğundan (bkz. Postacıoğlu,İlhan,E./Altay, Sümer; Medeni Usul Hukuku Dersleri, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2015, s. 665-668; Yılmaz,Ejder; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, 2. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara 2013, s. 1130-1135) davacının raporun hükme esas almaya elverişli olmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın kaldırma kararı doğrultusunda mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2021 tarih ve 2020/132 Esas – 2021/187 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.