Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1355 E. 2021/1664 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1355 Esas
KARAR NO: 2021/1664 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/695 Esas – 2021/412 Karar
TARİH: 01/04/2021
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili; müvekkilinin … Ltd. Sti nin ticari faaliyetine ilişkin tasarruflarda bulunmadığını, şirket ortaklığında bulunduğu süre boyunca yalnızca şirkete destek olduğunu ve sermaye sağladığını, müvekkilinin şirketten hiçbir kazanç sağlamadığını, ortağı olan …, şirketin işletmecileri olan … ve …’nın şirketin tüm ticari faaliyetini sağladığını, buna rağmen müvekkilinin kendisinin sebep olmadığı her borçlanmadan zarar gördüğünü, kendi şahsi malvarlığından teminatlar verdiğini, nakdi destek sağladığını, davalılar tarafından sürekli müvekkilinden yardım talep etmekle birlikte kendilerinin mal varlığından hiçbir eksiltme yapılmadığı gibi kendi malvarlıklarında artış olduğunu, tüm basiretsiz tacirliğe dayalı davranışları, kasıtlı ve hileli tasarrufları sonucunda şirketin iflas ettiğini, … Ltd. Şti. nin iflas dosyası Bakırköy … İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyası ile görüldüğünü, iflas dosyası incelendiğinde söz konusu kişilere son şirket sahibi tarafından ihtarnameler keşide edildiği uhdelerinde kalan paraların ve araçların tesliminin istendiği ve değişik tarihlerde çeşitli miktarlarda şirket hesabından kendi hesaplarına para aktarımları yapıldığının görüldüğünü, bu durumların şirketin içinin boşaltıldığının kasti ve hileli davranışlar ile şirketin iflasına ve müvekkili ile diğer alacaklıların alacaklarını tahsil edememesine sebep olduğunu, şirketin iflasından önce şirket çalışanı olan … tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Numaralı dosyası ile icra ihalesine girerek şirketin makineleri satın alındığını, bundan sonra tüm davalıların … Ltd. Şti. çatısı altında çalışmaya devam ettiğini, söz konusu yeni firmanın aynı yerde aynı kişilerle aynı makinelerle çalışmaya devam ettiğini, dolayısıyla davalılar tarafından tüzel kişiliğin perdelenmesinin sağlandığını, müvekkilince ihtarname keşide edilerek borçların ödenmesi ve teminat olarak verilen şirketin sevk ve idaresinin doğru yapılması başka bir kişiye devrinin yapılmamasının ihtar edildiğini, ancak olumlu cevap verilmediğini, müvekkilince verilen ipoteğe konu borcun ödenmemesi nedeniyle taşınmazın satıldığını ve borcun müvekkilince kapatıldığını, yine şirketin borcu nedeniyle müvekkilinin bonoda kefil olduğunu, ancak bono bedelinin ödenmediğini ve karşılığında davalı tarafça verilen müşteri çekinin de sahte çıktığını, bu nedenle savcılıkça müvekkilinin ifadesinin alındığını, ayrıca bu sahte çek nedeniyle müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığını ve müvekkilinin şahsi malvarlığından alacaklıya ödeme yapmak zorunda kaldığını, yine davalı …nın şirketin araçlarının borcuna kefil iken borcu ödemediğini, ancak araçlar ihale ile satışa çıkarılınca araçları satın alarak şahsi malvarlığı haline getirdiğini, hileli ve muvazaalı davranışlarla şirketin içini boşalttığını, ayrıca davalıların yüklü miktarlarda kendi şahsi hesaplarına para aktarımları yaptıklarını, davalıların sürekli şirketi zarara uğratacak davranışlarda bulunması, şirket hesaplarından kendi hesaplarına paralar çekmesi, şirket mallarını kendi malları haline getirmesi nedeniyle davalıların müvekkilinin yalnızca maddi değil manevi olarak da zarar görmesine sebep olduklarını ileri sürerek fazlaya dair tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi tazminat ile 1 TL manevi tazminatın ticari faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili; davacının aktif husumetinin bulunmadığını, zira şirkette pay sahibi olmadığı gibi şirket müdürü de olmadığını, ayrıca iflas idare memuru da olmadığını, ayrıca TTK 556.m. hükmü uyarınca zarara uğrayan şirketin iflası halinde tazminatın şirkete ödenmesini isteme hakkının şirket alacaklılarına ait olduğunu, pay sahibinin ve şirket alacaklılarının istemlerini öncelikle iflas idaresince ileri süreceklerini, bu şartın da yerine getirilmediğini, zamanaşımı definde bulunduklarını, davacının şirkette 04.11.2016 tarihinden itibaren tek pay sahibi ve yetkili müdürü olduğunu, daha sonra payının tamamını devrettiğini, şirketin borçları nedeniyle kendi iradesiyle teminat olarak ipotekler verdiğini ve ödemeler yaptığını, bu ödemeleri ancak şirketten talep edebileceğini, şirket hakkında icra takipleri olduğu dönemde kısa bir süre için müvekkili …’ın şahsi hesabına para aktarıldığını ve şirket borçlarının ödendiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/04/2021 tarih ve 2020/695 Esas 2021/412 Karar sayılı Kararı ile; ” … davacı tarafından davalılar aleyhine yöneticilik sıfatından kaynaklı eylem ve işlemler ile bu eylemlere iştirak nedeniyle şirketi zarara uğrattıklarından bahisle tazminat davası açıldığı, davacı tarafın dava dilekçesinde belirtilen hususlar ile duruşma sırasındaki beyanlarına göre talep edilen zararın şirket yönünden doğrudan, davacı ortak yönünden dolaylı zarar olduğu, bu nitelikteki davanın tespit edilecek zararın TTK 555/1 md gereğince şirkete ödenmesi şeklinde talep edilebileceği, olayımızda davacının söz konusu zararın kendisine ödenmesini talep ettiği, bu yöndeki istemin yasal dayanağı bulunmadığı …” gerekçeleri ile; “Davanın reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin teminatları hem ortak olduğu dönemde hem de sonrasında verdiğini, bu şahsi teminatları şirket için verdiğini, müvekkilinin şirketten alacaklı olduğunu, dolayısıyla yalnızca ortaklığa dayalı olarak bir istemde bulunduğu düşüncesinin doğru olmadığını, TTK 553′ e göre şirket alacaklılarının da doğrudan zarara uğramalarının mümkün olduğu ve bu zararı şirket yöneticilerinden doğrudan kendilerine verilmesi kaydıyla isteyebileceklerinin belirtildiğini, bu hususta doğrudan zarara uğrayan müvekkilimin tazminatın kendisine verilmesini istemesinde hiçbir sakınca olmadığını, Davalıların şirketi bilerek zarara uğrattıklarından bahisle, muvazaalı işlemler yaparak, kendi hesaplarına paralar aktararak şirketi zarara uğrattıklarının ileri sürüldüğünü, bu nedenle alacağına kavuşamadığından kendisine ödenmek üzere alacağın davalılardan tahsilini istemesinde hiçbir isabetsizlik olmadığını, davalıların kasıtlı ve hileli tasarrufları sonucunda şirket iflas ettiğini, söz konusu kişilere son şirket sahibi tarafından ihtarnameler keşide edildiğini, uhdelerinde kalan paraların ve araçların tesliminin istendiğini ve değişik tarihlerde çeşitli miktarlarda şirket hesabından kendi hesaplarına para aktarımları yapıldığını, dolayısıyla şirketin içinin boşaltıldığının kasti ve hileli davranışlar ile şirketin iflasına ve müvekkili ile diğer alacaklıların alacaklarını tahsil edememesine sebep olunduğunu, Taraflar arasında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/92848 S. Numaralı soruşturma dosyası ile Özel Belgede Sahtecilik ve Dolandırıcılık konulu soruşturmasının devam etmekte olduğunu, son şirket sahibi … ile davalılar arasında ise Güveni Kötüye Kullanma suçuna ilişkin olarak Bakırköy 42. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/627 E. Sayılı dosyası ile davanın görülmekte olduğunu, 2016 yılından sonra şirketle ilişiği kesilen müvekkilinin, alacaklarına kavuşamamasının doğrudan zarar niteliğinde olduğunu, şirketin iflası, ihtarnameler, delillerin göz önüne alınmadığını, yeterli inceleme yapılmadan karar verildiğini, Müvekkilinin şirkete vermiş olduğu sermayenin davalılar tarafından alınması sonucu … ve … plakalı araçlar önce … Ltd. Şti. ye aitken icrai yoldan … tarafından alındığını, aile yakınlarına muvazaalı olarak satışının yapıldığını, ayrıca kendi banka hesaplarına para aktarımları yapıldığını, şirkete ait malvarlıklarının kendilerinde kaldığını, bu hususların da araştırılmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket ortak ve yöneticilerinin kasti ve hileli davranışları nedeniyle uğranılan maddi manevi zararın tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Anonim şirket yönetici, kurucu ve yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu TTK’nın 553 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, 555/1 maddesine göre şirketin uğradığı zararın tazminini şirketin ve pay sahiplerinin talep edebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda ise davacı bir dönem ortağı olduğu şirketin borçları için teminatlar verdiğini ve nakdi destekte bulunduğunu, şirketin ortağı ve yetkilileri olan davalıların teminatlara konu borçların ödeneceğini ve nakdi ödemelerin iade edileceğini taahhüt etmiş olmalarına rağmen taahhütlerine uymadıklarını, aksine davalıların şirket hesabından kendi şahsi hesaplarına yüklü miktarlarda para aktarımı yapılması, şirketin malvarlığının hileli ve muvazaalı yollarla şahsi olarak edinilmesi, sahte çek kullanılması, hileli tasarruflarla şirketin iflasına neden olunması, dava dışı … Ltd. Şti. çatısı altında müflis şirketin haksız olarak edinilen makineleri ile çalışmaya devam edilmesi ve bu şekilde tüzel kişiliğin perdelenmesinin sağlanması suretiyle kendisinin maddi ve manevi zarara uğramasına neden olduklarını ileri sürmüş olup, iddianın ileri sürülüş biçimine göre davacı davalıların haksız fiilleri nedeniyle doğrudan zarara uğradığını iddia etmekte olduğundan iş bu dava TTK 553 vd maddelerinde öngörülen şirket yönetici sorumluluk davası olarak nitelendirilemez. Bu durumda mahkemece davacının iddiası doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a.6 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/04/2021 tarih ve 2020/695 Esas – 2021/412 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 172,00.TL istinaf karar hacının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/11/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.