Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1349 Esas
KARAR NO : 2023/1989 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/495 Esas – 2021/165 Karar
TARİH: 10/03/2021
DAVA: Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, …’un, 29.07.1992 tarihinde … A.Ş. Menkul Kıymetler Merkezi Müdürlüğü ile 1.000.000.000 TL (bir milyar TL) limitli bir Borsa Kredi Sözleşmesi imzaladığını ve buna karşı 85.000.000 TL nominal değerde … T.A.Ş. hisse senetlerini rehin olarak verdiğini, … … A.Ş. nezdinde borç doğurabilecek hiçbir işlem yapmamasına rağmen davalı bankanın farklı tarihlerde davacıya borcu olduğuna dair ihtarnameler çektiğini, … 13.07.1995 tarihli dilekçesi ile İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 1995/894 Esas kayıtlı hisse senetlerinin aynen iadesi davası açtığını, ilgili mahkemenin 04.12.1997 tarih 1995894/E-l997/1084 kararı ile davayı kısmen kabul ettiğini, ilgili kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi kararı 17.11.1998’de 1998/3320E-1998/7931K. sayılı ilamı ile bozulduğunu, kapatılan tek hakimli 24. Asliye Ticaret Mahkemesine intikal eden dosyanın 2012/149 Esası ile devam ettiğini, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açılmış olan 2004/938 E. davadan Mahkemenin 6100 Sayılı HMK 311. Maddesi hükümleri uyarınca yapılan feragatin hatalı olduğunu gözeterek davanın kabul edilerek feragatin iptal edilmesi talep edildiğini, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1995/894 E. sayılı dava kapsamında 13 Temmuz hakim havale tarihli dava dilekçesine göre; davalı …’un … A.Ş. Menkul Kıymetler nezdindeki 9148 Sayılı yatırım hesabına tevdi edilmiş 85 lot … hisse senedinin 11.03.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre ulaştığı miktar olan 10.342 hisse senedinin aynen iadesi ile ilgili temettülerin 30.06.2015 tarihi itibariyle BIST’te hesaplatılarak karara bağlanmasını veya … … A.Ş. Menkul Kıymetler Merkezi’ne tevdi ettiği hisse senetlerinin 1997-1998 ve 1999 tarihli yeni pay alma kuponları ile birlikte aynı yıllara ait temettü kuponlarının davalı banka tarafından aynen iadesine aksi halde karşılığında dağıtılmış bedelsiz hisse senetleri miktarı ile birlikte temettülerin enflasyondan arındırılmış halinin hesaplatılarak ödetilmesini, ilgili davanın kapatılan 24. Asliye ticaret mahkemesinin 2012/1449 E. dava dosyası ile birleştirilerek incelenmesine, 40.000 TL munzam zarar ödetilmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davanın açıldığı tarihte davacılar 1995 yılında bekar olarak ölen …’un babası olan … ve annnesi olan … olup, davacı … davadan sonra 6.8.2018 tarihinde ölmüş olup, mirasçıları olan kızı … ve eşi olan diğer davacı … tarafından davaya devam edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın talep ettiği alacakların zaman aşımına uğradığını, zamanaşımı ile kesin hüküm itirazlarının kabulü ile davanın usulden ve esastan reddini, ayrıca dava şartlarının bulunmadığına dair diğer itirazların kabulü ile davanın usulden ve esastan reddedilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 22/09/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile, 18.09.2017 tarihi itibariyle nominal değeri 1.201.954,24 TL olan 224.299,072 adet … hisse senedinin davalıdan alınarak müvekkillerine aynen iadesine, bu hisse senetlerinden 8.9.2017 tarihine kadar doğan 133.662,82 TL temettü miktarının, 14.8.2017 tarihine kadar işlemiş ve bu tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/03/2021 tarih 2015/495 Esas 2021/165 Karar sayılı kararında; ” ….İadesi talep edilen hisselerin, hisse senedi olarak iadesi eğer iadesi mümkün değilse iade edilecek tutar hesaplanırken karar tarihine en yakın tarihin esas alınması gerekmektedir. Bu nedenle, önceki raporlardaki hesaplamalara davalı tarafça itiraz edilmesi ve dosyanın tevdi edildiği bilirkişi Doç. Dr. … tarafından denetime elverişli hesaplama yapılamaması nedeniyle, hükme elverişli hesaplama yapılması için dosya bilirkişi Doç. Dr. …. tevdi edilmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen 19/02/2021 tarihli raporda, özetle; “dava tarihinden sonra dava konusu … pay senetleriyle ilgili olarak 01/06/2016 tarihinde bedelsiz sermaye artırımı gerçekleştirildiği, 01/06/2016 tarihinde %2165,54466 oranında sermaye artırımı gerçekleştirildiği, bu artırım neticesinde dava konusu pay senetleri 223.957 lot 229 küsürat arttığı, sermaye artırımı sonucunda dava konusu pay senetlerinin toplam nominal değerinin 234.299 lot 072 küsürat olduğu belirtilerek raporun 3 ve 4. Sayfalarında tablo halinde yapılan hesaplamaya göre; 30 Mayıs 2019 tarihi itibariyle davacının dava konusu … pay senetlerine ilişkin olarak toplam 234.299 lot 0,72 küsür pay seneti olduğu saptanmıştır. Yine raporun 4. Sayfasında, 15.02.2021 tarihi itibariyle toplam kar payı alacağı tutarı, 204.301TL olarak, 15.02.2021 tarihindeki güncel değeri ise 343.506,33 TL olarak hesaplanmıştır. Buna göre, 31.03.2015 tarihi itibariyle yapılan hesaplama sonucunda, davacının toplam … pay senedi alacağının 10.341,84 lot olduğu, beher pay senedinin değerinin 69,45 TL olduğu, toplam TL karşılığının 718.240,79 TL olduğu, 15.02.2021 tarihli güncel değerinin 1.219.728,32 TL olduğu, 15.02.2021 tarihi itibariyle yapılan hesaplama sonucunda, davacının toplam GoodYear pay senedi alacağının 234.299 lot ve 072 küsürat olduğu, beher pay senedinin piyasa fiyatının 9,68 TL olduğu, toplam TL karşılığının 2.268.015,02 TL olduğu, 31.03.2015 tarihi itibariyle davacının GoodYear pay senetlerine ilişkin olarak alması gereken toplam kar payı tutarının 204.301 TL olduğu, 15.02.2021 tarihli güncel tutarın ise 343.506,33 TL, toplam alacağın ise 1.563.234,65 TL olduğu saptanmıştır. Bilirkişiler Doç. Dr. … ve Doç. Dr. … tarafından yapılan bu hesaplama dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmasına karar verilmiştir.Buna göre, 30.05.2019 tarihi itibariyle davacıların dava konusu … pay senetlerinin toplamının 234.299 lot 0,72 küsurat olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak, davacı vekili, 22/09/2017 tarihli ıslah dilekçesi doğrultusunda karar verilmesini talep ettiğinden ve 01/06/2016 tarihinde … gerçekleşen %2165,54466 oranındaki sermaye artırımı neticesinde dava konusu pay senetlerinin 223.957 lot 229 küsürat artması sonucunda dava konusu pay senetlerinin toplam nominal değeri olan 224.299,07 lot olduğundan ve davacı daha azını talep ettiğinden, davacıların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; taleple bağlı kalınarak 224.299,07 lot …(…) pay senedinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar vermek gerekmiştir.Yine, aynen iadesi gereken hisse senetlerinin ıslahın yapıldığı 22.9.2017 tarihinden önceki 31.3.2015 tarihindeki temettü geliri 204.301 TL olarak hesap edilmiş olup, davacının istediği miktar, bu değerin altında olduğundan, yine taleple bağlı kalınarak 133.662,82 TL temettü gelirinin ıslahın yapıldığı 22.9.2017 tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davacı vekili, ıslah dilekçesinde temettü gelirinin reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş ise de, öncelikle belirtmek gerekir ki; davacı vekili dava dilekçesinde, temettü alacağı ile ilgili faizden bahsetmemiş, 22.9.2017 tarihli ıslah dilekçesinde ise temettü alacaklarının reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Buna göre, faizin türü ile ilgili incelemede, sadece bir şirketin ortağı olmanın o kişiyi tacir saymak için yeterli bulunmayacağı tabiidir. Kaldı ki 5335 sayılı Yasa ile değişik 3095 sayılı Yasa hükümlerinde, 01.05.2005 tarihinden itibaren yasal faizin (ticari olmayan işlerde uygulanan temerrüt faizi) reeskont oranına göre belirlenmesi düzenlemesinden vazgeçilip, reeskont oranı tabiri madde metninden çıkartılmış, bunun yerine artırılma-indirilme yetkisi Bakanlar Kurulu’na bırakılan ve belli bir oranı ifade etmekte olan (önce %12 iken 01.01.2006 tarihinden itibaren %9) faiz uygulamasına geçilmiş, diğer bir deyişle 01.01.2000 tarihinden önceki dönemde ticari işlerde, 01.01.2000-01.05.2005 tarihleri arasında ise ticari olmayan işlerde temerrüt faizine esas olarak uygulanan reeskont oranına yasa metninde yer verilmemiştir. Dolayısıyla her ne kadar davalı tacir ise de, davacı gerçek kişiler ve murisleri tacir olmadığından, Kanun metninde yer verilmeyen reeskont faizi talebi yerinde görülmeyerek temettü alacağının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ….”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜ ile, Davacıların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; a)Taleple bağlı kalınarak 224.299,07 lot …(…) pay senedinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,b)Taleple bağlı kalınarak, aynen iadesi gereken hisse senetlerinin temettü geliri olan 133.662,82 TL’nin ıslahın yapıldığı 22.9.2017 tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine,c)Faizin türü ile ilgili istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, davacı tarafın talep ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını, davanın reddi gerekirken hatalı yorum ile zamanaşımı definin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Kar payı ve temettü talebinin de zamanaşımına uğradığını, TBK 147/1 maddesi ile 2308 sayılı kanunun 1. Maddesi kapsamında hisse senetlerinin temettü ödemeleri açısından 5 yıllık zamanaşımı söz konusu olduğunu, davaya konu hisse senetlerinin temettüleri de dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını, Davanın kesin hüküm ve feragat nedeniyle reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu, Davacının işbu dava ile talep ettiği alacağı liişkin aynı taleplerle 1995 yılında İstanbul 9. ATM 1995/894 E. Sayılı dosyasından dava açtığını, daha sonra 2004 yılında İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/938 E. Sayılı dosyası ile alacağının fazlaya dair kısımları için ek bir dava daha açtığını, davaların birleştirildiğini ve İstanbul 24. ATM 2012/149 E. Sayılı dosya üzerinden devam ettiğini, … tarafından İstanbul 24. ATM 2012/149 E. Sayılı dosyasına sunulan dilekçe ile birleşen İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/938 Esas sayılı dosyasına konu ek davadan feragat edildiğinin yazılı olarak beyan edildiğini, bu beyanın mahkemece kabul edildiğini, 13/02/2013 tarihli karar ile asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen ek davanın ise davacı tarafın duruşmadan önce feragat etmesi nedeniyle reddine karar verildiğini, davacı tarafından feragat beyanın hataya dayalı olarak verildiği iddia edilmiş ise de davacının 25/04/2013 tarihli tavzih dilekçesi mahkeme tarafından reddedildiğini, mahkeme gerekçeli kararı TMSF’nin temyizi sonrası Yargıtay 11. HD 22/01/2014 t. 2013/1037 E. 2014/1321 K. Sayılı ilamı ile kesinleştiğini, Dosya içerisinde bulunan asıl dava, ek dava ve birleşen davalardaki dava dilekçeleri, beyan dilekçeleri, bilirkişi raporları, gerekçeli kararlar ile Yargıtay ilamlarına” bakıldığında: davaların birebir aynı nitelikte olduğunun görüldüğünü, bu husus davacılar vekilinin 06.11.2019 tarihli dilekçesinde ana dava, ek dava, birleşen dava ve huzurdaki dâvanın konusunun hisse senetlerinin iadesi ve temettülerin tahsili” olarak açıkça belirtildiğini, davaların aynı nitelikte olduğunun davacının da kabulünde olduğunu, davacı tarafın İstanbul 24. ATM 2012/149 E. Sayılı dosyadan verilen kararına dayanarak alacağının fazlaya ilişkin kısmı için yeni bir dava açmakta haklı olduğunu, yargılamanın uzamaması için ek davadan feragat ettiğini iddia ediyorsa da bu beyanının haksız olduğunu, davacının önceki yargılamada alacağının fazlaya dair kısmına ilişkin açtığı ek davadan feragat etmesi kesinleşmiş bir hüküm bulunması nedeniyle dava hakkının bulunmadığının kabul edilmesi gerektiğini, feragat ve kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerekirken mahkeme tarafından feragatin ek davaya ilişkin olduğu ek davaya ilişkin taleplerin ana dava ile karşılandığı ve feragatin bir etkisinin kalmadığından bahisle feragati geçersiz görüp davanın kabulüne karar vermesinin hatalı olduğunu,
Yerel mahkeme kararının kendi içinde çeliştiğini, mahkeme tarafından; “İstanbul 24. ATM’nin kesinleşmiş olan kararında ek davaya dair feragat beyanın ek davadaki talepler ana davanın içinde intikal ettiği ve bu kapsamda esasa dair bir hüküm kurulduğu için mevcut davaya etkisinin olamayacağı kanaatine varılmıştır” demek suretiyle feragatin etkisiz olduğunu belirtmekle feragat beyanına konu alacak taleplerinin ana davanın içerisinde karara bağlandığı ve kesinleştiği tespiti yapıldığını, Davacının işbu dava ile talep ettiği hususların feragat edilen ek davadaki fazlaya ilişkin saklı tuttuğunu iddia ettiği alacakların tahsili olduğunu, davacı talepleri ana dava içerisinde neticelenerek kesinleştiğini ve hükme bağlandığını, yerel mahkeme tarafından ise feragatin; haktan değil davayı takipten feragat olarak yorumlaması hatalı ve kendi içeresinde çelişki oluşturan bir yorum olduğunu, Davacılar tarafından geçmişte müvekkili banka aleyhine aynı hukuksal iddia ve taleplerle açılan davaların müvekkili banka lehine sonuçlandığını, davaların işbu dava ile aynı olduğu, emsal olduklarının değerlendirilmediğini, Davacının dava açma ehliyeti bulunmadığını, davayı ikame eden … avukat olmadığını, baro kaydı bulunmadığını, diğer davacılardan aldığı vekaletin kendisine dava açma hakkı sağlamadığını, diğer mirasçı adına da dava dilekçesi tanzim edip dava açmasının usule aykırı olduğunu, bu eksikliğin sonradan kaldırılması ve avukata vekalet verilerek davanın takip edilmesinin hukuka aykırılığı ortadan kaldırmayacağını, (Yargıtay HGK 07/12/2011 tarih 2011/1-631 E. 2011/745 K.)Davanın tek mirasçı tarafından ve yetkisiz olarak açıldığını, davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğunu ancak dava açılışında bu şartın sağlanamadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, borsa kredi sözleşmesinden kaynaklanan aynen iade, kar payı alacaklarının tahsili ve munzam zararın tazmini istemlerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacı tarafın murisi … tarafından 13/07/1995 tarihinde İstanbul 9 ATM’nin 1995/894 Esas sayılı dosyası ile açtığı davada, 660.937.500 TL nominal bedelli … hisse senedinin aynen iadesine ve bu hisse senetlerine terettüp eden 580.500.000 TL kar payını bu karların dağıtım tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonunda 04/12/1997 tarih ve1995/894 Esas – 1997/1084 karar sayılı karar ile; davanın kısmen kabulüne ve 580.500.000 TL nominal değerdeki … hisse senedinin aynen iadesine ve bu miktardaki kar payının dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin karar verilmiş, bu kararın temyizi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17.11.1998 gün ve 1998/3327-7931 sayılı bozma ilamı karar bozularak mahkemesine geri gönderilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış, Yargılama sırasında davacı asil …’ un vefatı üzerine murisin veraset ilamına göre mirasçıları olan anne ve babası tarafından davaya devam olunduğu, yargılamayı yapan heyetin davadan çekilmesi üzerine dava dosyası İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılan yargılama sonucu 2002/1759 Esas, 2004/896 Karar sayılı kararı ile; davanın reddine karar verildiği, Mahkemece verilen bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2004/11939 Esas, 2006/7908 Karar sayılı ilamı ile bozulması üzerine mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğu, bu sırada davacı tarafça 09/09/2004 tarihinde İstanbul 9 ATM nin 2004/938 Esas sayılı dosyası ile; davacı tarafın ilk dava dilekçesine konu olan 660.937.500 TL nominal değerli … hisse senedi dışında ayrıca 14.088.117.268 TL nominal değerli … hisse senedinin aynen iadesi ve ilk dava dilekçesine konu olan, 580.500.00 TL kar payı dışında kalan munzam zarar talebine konu olarak 76.500.000 TL kar payının, 1.741.500.000 TL kar payının, 2.902.500.000 TL lik kar payının, 1.451.250.000 TL lik kar payının ve yine 150. 000.000.000 TL lik maddi zararın dava tarihinden itibaren davalıdan reeskont faizi ile birlikte tahsili talebiyle dava açıldığı, İstanbul 9 ATM’since yapılan yargılama sonucu 2004/938 Esas – 2007/20 Karar sayılı kararı ile iş bu dava dosyasının ilk açılan dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek ilk açılan dava dosyası içerisine gönderildiği, İstanbul 5 ATM tarafından yapılan yargılama sonucu 07/10/2009 tarih ve 2007/163 Esas -2009/544 Karar sayılı kararı ile; davacının davasının kısmen kabulü ile 107.342 lot luk … hisse senedinin ve 32.561,41 TL nin davalı bankadan alınarak davacıya verilmesini, İstanbul 9 ATM nin 2004/938 sayılı dosyasının da esas dava içerisinde görülerek karar verilmesi nedeni ile bu birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20.12.2011 tarih ve 2010/510 Esas – 2011/17293 Karar sayılı bozma ilamı ile; muris …un dava dilekçesinde 660 lot nominal bedelli … hisse senedinin aynen iadesi ve 580,50 TL kar payının dağıtım tarihlerinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsilinin talep edildiği halde mahkemece talepten fazlaya karar verildiği, mahkemece kurulan hükümde muris İnci nin karar başlığında davacı olarak gösterildiği ve ölen bir kişi hakkında karar verildiğinden dolayı ve birleşen dava yönünden ise her bir davanın ayrı ayrı bağımsız karakterlerini korumakta iken her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurulması yönünde ve kabule göre de bilirkişi raporuna göre talep edilebilecek hisse senedi miktarının 10.342 lot olduğunun belirlenmesine rağmen 107.342 lot hisse senedinin aynen iadesine karar verildiği gerekçesiyle bozulması üzerine dava dosyasının İstanbul ATM leri arasında yapılan protokol gereğince İstanbul 24. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne dosyanın gönderildiği, bu mahkemece yapılan yargılama sırasında Yargıtay Bozma ilamına uyulmuş ve yapılan yargılama sonucu 13/02/2013 tarih ve 2012/149 Esas – 2013/37 Karar sayılı kararı ile ; Davacının 18.09.2000 tarihi itibari ile toplam 10.341,84 lot … hisse senedi alacağının bulunduğu, davacılara verilmesi gereken dava tarihine kadar uygulanan temettü oranları da göz önüne alındığında davacının 477,70 TL lik kar payı alacağı bulunduğu, bu kar payı alacağından ve bulunması gereken hisse senedinin davacıların murisi hesabında bulunmamasından davalı bankanın sorumlu olduğu bu nedenle de 463,5 lot … hisse senedinin ve 477,70 TL kar payı alacağının davalı bankadan tahsili gerektiği, davacının kar payı alacağı için davalı tarafı temerrüte düşürmediği bu nedenle de kar payı dağıtım tarihinden itibaren faizin istenemeyeceği ancak temerrütün oluştuğu, dava tarihinden itibaren kar payı alacağının faizini talep edebileceği, birleşen İstanbul 9 ATM nin 2004/938 Esas sayılı dosyasında davacıların davasından feragat ettiği ve davacının dava konusu olarak talep ettiği, dava dilekçesinde belirttiği alacağından fazla miktarda hisse senedi alacağının sermaye artırımı sonucu oluştuğundan bahisle talepten fazlaya karar verilemeyeceği, davacının buna ilişkin talebini saklı tuttuğu kanısına varıldığı gerekçesi ile; asıl davada, davacının davasının Kısmen Kabulü ile 463,5 lot … hissesinin davalı … Bankasından alınarak davacı … mirasçılarına verilmesine, 477,70 TL kar payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek resskont faizi le birlikte davalı … Bankasından tahsili ile davacı … Mirascılarına verilmesine, Davacının fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmasına, birleşen İstanbul 9 ATM nin 2004/938 Esasında kayıtlı dava dosyasında; davacının davasının feragat nedeni ile reddine karar verildiği, iş bu kararın Feri müdahil TMSF tarafından temyiz edilmiş ise de Fer’i müdahil TMSF vekilinin temyizden feragat etmesi üzerine Yargıtay 11. HD 22/01/2014 t. 2013/1037 E. 2014/1321 K. Sayılı ilamı ile kesinleştiği, iş bu davanın önceki davada fazlaya ilişkin hakları saklı tutulduğu belirtilerek ek dava olarak açıldığı belirtilmiştir.Davalı vekili, müteveffa …’un işbu davada dava açma ehliyeti bulunmadığını ileri sürdüğü, diğer davacı … işbu davayı vekâlet verdiği avukatı … ile takip etmekte ve aynı zamanda davanın … tarafından miras ortaklığı adına açılmasına muvafakat etmiş olup, zira iştirak halindeki mülkiyette mirasçılar zorunlu dava arkadaşı oldukları gibi, tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin E. 2015/1345 K. 2016/5161 sayılı ve 28.4.2016 tarihli kararında belirtildiği üzere davaya muvafakat, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Somut olayda, dava diğer davacı …’un Kadıköy … Noterliği’nce tasdik edilen dosyada mübrez muvafakatname ile açılmış olup diğer taraftan yargılama sırasında bu husus, 27.05.2015 tarihli duruşmada beyan edildiği üzere diğer davacı … adına Avukat … tarafından dosyaya vekâlet ibraz edilerek diğer davacının temsili de sağlanmıştır. Mahkemece, taraf delilleri toplanıp bilirkişi heyetinden kök ve ek rapor alınmak suretiyle istinafa konu karar verilmiştir. HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi yer almaktadır. Davalı vekili tarafından usule ve esasa ilişkin ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasında verilen itiraz ve beyan dilekçeleri ile de ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi kök ve ek raporunda ve mahkemece verilen hüküm gerekçesinde bu iddialar ve itirazlar değerlendirilmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik aksi yöndeki tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 91.236,35.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (59,30.TL + 22.749,78.TL=) 22.809,08.TL harcın mahsubu ile bakiye 68.427,27.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 14/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.