Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1344 E. 2023/1812 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1344 Esas
KARAR NO : 2023/1812 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2020/121 Esas – 2021/220 Karar
TARİHİ : 10/03/2021
DAVA: Alacak (Hava Taşımacılığından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin ABD’de yerleşik dava dışı AERO Fluid firmasına birim fiyatı 5,5 USD olan “…” adlı uçak yedek parçası emtiasından 300 adet satış yaptığını, toplam bedelinin 1.650 USD olduğunu, ihracat işlemleri için de müvekkilinin 317 TL ödeme yaptığını, OHIO-ABD taşımasının davalı yanca üstlenildiğini, taşıma sürecinde emtiayı kaybettiğini, e-posta yazışmalarında da bu hususun sabit olduğunu, 01.10.2019 tarihli noter ihtarı ile 1.650 USD tazmin talebinin davalıya yöneltildiğini, eşyanın güvenliğinin gereği gibi alınmadığını, daha Türkiye’den çıkmadan kaybolduğunu, davalının ağır kusurlu olduğunu, kayıp olgusunun gerekçesinin açıklanamadığını beyanla kaybolan eşya değeri olan 1.650 USD’nin ödeme tarihindeki güncel kur üzerinden ihtarnamenin keşide edildiği 01/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli avans faizi ile birlikte, kaybolan kargoya ilişkin gümrük işlem bedeli olan 317 TL’nin 11/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin İzmir-ABD arasında uluslararası havayolu ile taşıma taahhüt ettiğini, … sayılı AWB-hava yük senedi ile taşımanın üstlenildiğini, taraflar arasında taşımanın havayolu ile uluslararası kararlaştırılmasına karşın, İzmir-İstanbul karayolu taşıması, İstanbul-ABD havayolu taşıma organize edilmesinin taşımanın tamamının havayolu ile uluslararası taşıma karakterini değiştirmediğini, taraflar arasında ihtilafın halinde Montreal Konvansiyonu’nun uygulanması gerektiğini, davacının özel menfaat belirtmediğini, bu nedenle ancak birim bürüt zayi kg başına 19 SDR ile sınırlı sorumluluğun söz konusu olacağını, 30.05.2019 tarihli AWB incelendiğinde, yükün 1 kg miktarında olduğunun anlaşıldığını, TTK uygulaması ihtimalinde de TTK m.882 gereği sınırlı sorumluluk olduğunu, TTK m.886 manasında bir ağır kusurun sabit olmadığını, Gümrük ve sair giderlere ilişkin talebin somut olaya uymadığını ve hukuki dayanağı bulunmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 10/03/2021 tarih ve 2020/121 Esas – 2021/220 Karar sayılı kararında;”Dosyaya sunulan 23/09/2020 tarihli bilirkişi …tarafından düzenlenen raporda davacı ile davalı arasında taşıma sözleşmesinin ihtilafsız olduğu, sözleşmenin uluslararası havayolu ile kargo taşıması olarak kararlaştırıldığı, AWB- hava yük senedi düzenlenerek sözleşmenin teyit edildiği, taraflar arasında taşımaya verilen yük ve bunun kayıp-tam zayii hususunda da ihtilaf bulunmadığı, Montreal Konvansiyonunun özel menfaat tayini ve malın niteliğine uygun taşıma taahhüdü olmadığı sürece, taşıyıcının mutlak ve sınırlı sorumlu olduğunu düzenlediği, kusura göre sınırlı sorumluluğun sınırsız hale gelmediği, Hava yük senedinde açıkça özel menfaat tespiti bulunmadığı, ancak malın tanımında “aero parts” ifadelerinden kıymet ve nitleik beyanında bulunulduğunun kabul edilebileceği, Taşman emtia tanımalaması gözetilerek “Özel Kıymet beyanı” yapıldığı varsayımında, davalının 1.650 USD tam tazminatı; özel kıymet beyanı yapılmadığı varsayımında ise 26,05 USD tazminattan sorumlu tutulabileceğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ” Yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde uygulanacak hukuk, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi, yabancı kararların tanınması ve tenfizi bu Kanunla düzenlenmiştir. (2) Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklıdır.” şeklindedir.Havayolu ile yapılan uluslararası kargo/yük taşımalarında Varşova Konvansiyonu (1929), La Haye Değişiklikleri (1955), 4 no.lu Montreal Protokolü ile saptanmış yükümlülükler kapsamında, bu kurallara taraf olan Türkiye, son değişiklikleri içeren ve 1999 yılında imzalamış bulunduğu “Havayoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Kuralların Birleştirilmesine dair Sözleşme” yi 26/03/2011 tarihinde onaylamıştır. Bu nedenle anılan sözleşme Türkiye için de bağlayıcı bulunmaktadır. Konvansiyonun coğrafi uygulama şartı, Konvansiyonun 1/2 maddesi anlamında uluslararası taşımanın icra edildiği ilgili devletlerin başlangıç ve varış ülkesi devletlerin her ikisinin de Konvansiyon tarafı olmasıdır.Montreal Konvansiyonu 22/3. maddesinde “kargo taşımacılığında, kontrol edilmiş kargonun, taşıyıcının sorumluluğuna verildiği anda, gönderen kargonun ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili özel bir fayda beyanında bulunmadığı ve durumun gerektirmesi halinde ilave bir ödeme yapmadığı müddetçe, taşıyıcın kargonun tahrip olması, kaybolması yada kargoya hasar gelmesi her kilogram için sorumluluğu 17 Özel Çekme Hakkı ile sınırlıdır.” denilerek, taşıyıcının sorumluluğu ve sorumluluk sınırları düzenlenmiştir. Taşıyıcının Konvansiyon kapsamındaki sorumluluğu kural olarak sınırlı sorumluluktur. Ancak, gönderenin, taşımaya konu emtia için özel bir fayda beyanında bulunduğu ve gerektiğinde ek ücret ödediği hallerde, taşıyanın gerçek zarardan sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu emtianın havayolu taşıması döneminde Türkiye ve ABD 1999 Montreal Konvansiyonu’na taraf devlet olması nedeni ile Montreal Konvansiyon hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Davalı tarafın düzenlediği 24.06.2019 tarihli e-posta ile taşımaya konu emtianın tam zayii olduğu sabit olup, mal bedeli de 31.05.2019 tarihli gümrük beyanı ile 1650,00-USD olduğu sabittir. Burada kayıp-zayi hasar sorumluluğunda sınırı sorumluluğun mu yoksa istisnası olan malın kıymetinden mi davalının sorumlu tutulması gerektiğinin çözümlenmesi gerekmektedir. Mahkememiz dosyasına sunulan 23.09.2020 tarihli bilirkişi raporudan her iki durum da dikkate alınarak tanzim edilmiştir. Bu kapsamda dosyada mevcut hava yük senedinde “aero parts-uçak malzemesi-yedek parçası” ifadelerinin taşınan malın kıymetinin anlaşıldığı durumlardan kabul edilerek davalının malın kıymetinin tamamından sorumlu tutulması gerektiği, davacının gümrük işlem bedeli olarak 317,00-TL masraf talebi bakımından ise mal bedelinin CPT teslim şekline göre talep edilmesi ile ihracat gümrük masrafının zarar olarak talep edilmesinin mümkün olmaması nedeni ile bu talebi bakımından da reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel mahkemenin taraf delillerini topladığını, 16.09.2020 tarihli celse ara kararı ile taşıma uzmanı … rapor alınmasına karar verdiğini, taşıma uzmanı bilirkişi …tarafından tanzim olunan 23.09.2020 tarihli bilirkişi raporunda; huzurdaki davanın konusunun uluslararası hava yolu taşıması olduğu, uluslararası hava yolu taşıması esnasında meydana gelecek kayıp, hasar ve geç taşıma sebebiyle oluşacak ihtilafların hallinde, Türkiye’nin de taraf olduğu Montreal Sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağı, dosya içinde mevcut 30.05.2019 tarihli OH 440 9/06 numaralı AWB – hava yük senedi ( konşimento / air waybill ) incelendiğinde, yükün ağırlığının ( 1 ) kg olduğunun, İzmir’den ABD’ ye taşıma yapılmasının kararlaştırıldığının, taşınan yükün ” … ” şeklinde beyan edildiğinin, gümrük çıkış beyannamesinin gümrük belgelerinin incelenmesinde satış şeklinin CPT teslim olduğunun anlaşıldığı, bu satış şeklinin gümrük masrafları ve taşıma giderlerini de içerdiği, ihracat satış faturasının 1.650.-$ olarak tanzim edildiği, bu tutarın içinde gümrük masrafları ve taşıma ücretinin de bulunduğu, bu itibarla davacı taşıtanın gümrük masraflarını talep etmesinin dosya kapsamına uygun olmadığının beyan edildiğini, taşıma uzmanı bilirkişinin, 1.650.$ mal bedeli faturasının içinde taşıma ücretinin de bulunduğunu belirtmesine rağmen davacı yanın, taşımaya konu gönderi kayıp edildiği için taşıma ücreti ödemediği tartışmasız olmasına rağmen, 1.650.-$ fatura ücretini talep edebileceğini iddia edip, içeriğindeki taşıma ücretinin tenzil edilmesi gerektiğini beyan etmemesinin uzmanlığını ortaya koyduğunu, raporda; konşimentoda / hava yük senedinde açıkça, … / uçak malzemesi / yedek parçası, denilmiş olmasının, taşınan yükün kıymetine referans olabileceği, taşınan malın / ürünün, taşıma kabından, emir ve talimatlardan kıymeti anlaşıldığı durumlarda, taşıyıcının kıymet üzerinden taahhütte bulunduğunun değerlendirilebileceği, sair taşıma ve sevk evrakı arasında yer alan gümrük ve ihracat belgelerinde, taşınan malın kıymetinin 1.650.-$ olduğuna işaret ettiğinin beyan ve iddia edildiğini, Montreal Sözleşmesinin lafzına bağlı kalınarak taşıyıcının sorumluluğunun hesaplanması halinde ise taşınan yükün 1 kg olduğu, dolayısı ile 19 SDR nin dava tarihindeki karşılığı olan 19 SDR x 1,371 $ kuru = 26,05.$ ile sorumlu olduğu ancak davalı taşıyıcının malın kıymetini bildiği, bu bilginin davalı yana verildiği kabul edilecek olursa, davalının 1.650.-$ dan sorumlu olacağı beyan ve iddia edilerek yasa koyucu yerine geçildiğini; 05.10.2020 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarının arz ve izah olunduğunu, bilirkişinin iddiasının kabulü halinde ihracat taşımasının uluslararası hava yolu taşımasına konu ürünün, kaybedilmesi hasara uğratılması halinde hiç bir şekilde, Montreal Sözlemesi’nin 22/3.maddesinde belirtilen SDR ile hesaplama yapılamayacağını, zira uluslararası hava yolu taşımasına konu gönderi içeriği malın / ürünün, gümrükten geçirilmesi sebebiyle, gönderen tarafından faturasının invoice’sinin tanzim edileceğini, gümrük belgeleri ile taşınan ürünün değerinin taşıyıcı tarafından bir şekilde öğrenilebileceğini, keza gümrük belgelerinden taşınan malın ne olduğunun da öğrenilebileceğini;Bu durumda hiçbir uluslararası hava yolu taşımasında, taşıyıcının, kg başına 19 SDR karşılığı ile sorumlu olmayacağını, bilirkişinin iddiasına göre her halükarda, mal bedelinin gönderenin tanzim ettiği fatura (invvoice) karşılığı ile sorumlu olacağını, bunun ise Montreal Sözleşmesi hükmüne aykırı olduğunu, anılan sözleşmede açık bir şekilde gönderenin varış yerinde gönderinin teslimi esnasında özel bir fayda beyanında bulunmuş olması ibaresi ile, taşınan eşyanın değerinin konşimentoda açık bir şekilde belirtilmiş olmasının kastedildiğini, konşimentoda, taşınan eşyanın cinsinin belirtilmesinin, Montreal Sözleşmesi’ndeki bu hüküm anlamında olmadığını, malın cinsinin belirtilmiş olmasının kıymetinin belirtildiği anlamında olmadığını, huzurdaki davanın konusunda olduğu gibi taşınan eşyanın uçak yedek parçası olarak belirtilmiş olmasının, taşınan uçak yedek parçasının değerinin bildirildiği anlamında olmadığını, her uçak yedek parçasının aynı değerde olmadığını, kiminin değerli, kiminin az değerli, kiminin çok değerli olduğunu, taşınan eşyanın cinsinin belirtilmiş olması halinde, taşıyıcının bu eşyanın bedelinden sorumlu olacağı yönünde Montreal Sözlemesi’nde bir hüküm bulunmadığını, bu bakımdan bilirkişinin bu hususa yönelik iddiasının hukuken kabulünün mümkün olmadığının izah olunduğunu, davacı yanın 19 SDR’nin hüküm tarihindeki Türk Lirasını aşan talebinin reddine karar verilmesinin talep edildiğini;Davacı yanın 28.09.2020 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporunda, Yargıtay emsal kararlarının değerlendirilmediğini, ibraz ettiği Yargıtay kararlarında, uluslararası hava yolu taşımalarında, taşıyıcının sınırlı sorumluluğunu kaldıran hallerin belirtildiğini, bilirkişinin bu hususları nazara almadığını, ibraz ettikleri Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/12559 Esas 2018/4019 Karar sayılı 28.5.2018 tarihli kararda, gerek iç hat taşımalarında, Sivil Havacılık Kanunu hükümlerinin uygulanmasında, gerekse yurt dışı taşımalarda, Montreal Sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasında aynı hususun geçerli olduğunu, taşıyıcının sınırlı sorumluluğunun kalktığının tüm zarardan sorumlu olduğunun iddia edildiğini ve rapora bu sebeplerle itiraz edildiğini;Yerel mahkemenin 16.12.2020 tarihli celsenin ( 1 ) numaralı ara kararı ile; ” 1 – Taraf vekillerinin rapora karşı itirazları ile dosyaya sunulan Yargıtay ilamı da dikkate alınarak dosyanın ayrıntılı ve denetime elverişli ek rapor tanzimi için bilirkişiye tevdiine ” karar verildiğini, taşıma uzmanı bilirkişi Turkay Özdemir’ in tanzim ettiği 19.01.2021 tarihli ek raporda; Montreal Sözleşmesi’nin 22. maddesinin etraflıca tetkik edildiğini, anılan maddede kargo taşımalarında taşıyıcının sınırlı sorumluluğunun sınırsız hale gelmediğini, anılan Yargıtay kararının, Montreal Sözleşmesi’ndeki açık hüküm nazara alındığında, takdirin Mahkemeye ait olduğunun beyan olunduğunu, davacı yanın hava yük senedinde açıkça AERO PARTS ifadesi kullanılmış olmasının özel menfaat beyanı olarak değerlendirilmesi gerektiği şeklindeki beyan ve itirazına yönelik değerlendirmede; bu beyanın takdirinin Mahkemeye ait olduğunun, hukuki yorum gerektiren iddialar olduğunun gözlemlendiğinin, kök raporda bu hususun alternatif olarak mahkemeye sunulduğunun beyan olunduğunu, devamında da aynen ” ….Ancak belirtmek gerekir ki, taşıma hukuku bakımından taşıyıcı, sevk evrakında yazan kayıtların içeriği ile gerek yükümlülük ve gerekse menfaat ileri süremez. Asıl olan ticari ilişki belgesi AWB – hava yük senedi kayıtları olacaktır. Özel bir menfaat belirtme ve bunun için ayrıca ek bir navlun ödemesi sabit olursa, kanaat bu yönde oluşursa söz konusu olabilir, aksi halde sınırlı sorumluluk esası gözetilmek gerekir.” denilerek, kök rapordaki iddiasına tamamen aykırı beyanda bulunduğunu, kök raporda, gümrük belgeleri ile taşımaya konu eşyanın değerinin 1.650.-$ olduğunun anlaşıldığı iddia edilerek, airwaybillde / konşimentoda taşınan eşyanın cinsinin ” aero parts ” denilmesinin özel fayda beyanı olarak değerlendirilebileceği iddia olunmuşken ek raporda bu hususa yönelik olarak, ek raporun bu kısmında doğru söylendiğini ancak ek raporun sonuç kısmında, kök rapordaki kanaati değiştirecek bir husus bulunmadığı belirtilerek Yerel mahkemenin kök rapora göre karar vermesi için yönlendirildiğini;Ek raporda, kök rapora vaki itirazları ile ilgili olarak hava yük senedindeki airwaybilldeki AERO PARTS ibaresinin, airwaybillde taşınan eşyanın cinsinin belirtilmesinin, Montreal Sözleşmesi’nin 22. maddesinde belirtilen gönderenin, kargonun varış yerinde teslimi esnasında özel fayda beyanı kıymet bildirimi olmadığı şeklindeki itirazları ile ilgili olarak; ” …takdiri yüce mahkemeye aittir. Montneal Konv. M.22/3 hükmü açıktır. Bu hüküm lafzi yorum yapıldığında, açık bir bedel bildirimi ve özel olarak ek navlun ödemesi şartı aranacağı açıktır. Ancak bu hususta amaca göre yorum ve farkı sonuçlara ulaşılması sayın mahkemenin görev alanındadır. ” diyerek, Montreal Sözleşmesi’ndeki bu hükmün amaca göre yorumlanacağı gibi absürt bir iddiada bulunulduğunu, keza kendisini taşıma uzmanı olarak belirtmesine rağmen özel fayda beyanı ibaresinin Mahkemenin görev alanı içinde olduğu iddia edilerek, sorumluluktan sıyrılmaya çalıştığını;SDR karşılığı Türk Lirası olarak talepte bulunulabileceği hususuna yönelik itirazları ile ilgili olarak da zarar sahibinin her türlü para birimi ile talepte bulunabileceğini, SDR sınırlı sorumluluk kurunun, talepte bulunulan para birimine çevrilmesi gerektiğinin beyan olunduğunu ancak kök raporda SDR sorumluluk tutarını değil, ihracat belgeleri / gümrük belgeleri içerisinde bulunan invoice / fatura nazara alınarak, sorumluluk tutarının iddia edildiğini, ek raporun bu kısmının ( 3 ) numaralı maddesinde, sınırlı sorumlu miktar ile sınırsız sorumluluk miktarların alternatif olarak mahkemenin takdirine bırakılmasına itiraz ettiklerinin iddia olunduğunu, nihai takdirin Mahkemeye ait olduğunun beyan olunduğunu, ek rapora vaki itirazları içinde böyle bir itirazın bulunmadığını, airwaybillde/konşimentoda, davacı gönderen tarafından taşınan eşyanın değerinin bildirilmediğini, dolayısı ile Montreal Sözleşmesi’nin 22/3 maddesinde belirtildiği gibi özel bir fayda beyanında bulunulmadığını, hal böyleyken gümrük belgelerinden taşınan eşyanın değerinin anlaşılabildiği iddia olunarak taşıyıcının, gümrük belgelerinde belirtilen, taşınan eşyanın bedelinden sorumlu tutulabileceğinin iddia edilmesine ilişkin olduğunu;02.02.2021 tarihli dilekçe ile ek rapora karşı beyan ve itirazlarının arz ve izah olunduğunu, ek raporda, kök rapora vaki itirazlarının dolaylı olarak kabul edildiğini, konşimentoda taşınan yükün değerinin bildirilmediğinin, deklere edilmediğinin beyan ve ikrar edildiğini ancak ek raporun sonuç kısmında, kök rapordaki kanaatin değişmediği belirtilerek mahkemenin yönlendirildiğinin beyan ve izah olunduğunu, davacının 19 SDR’nin hüküm tarihindeki Türk Lirası karşılığını aşan talebinin reddine karar verilmesinin talep edildiğini;Yerel mahkemenin kararında konşimentoda belirtilen AURO PARTS ibaresinin taşınan eşyanın bedelini belirtmediğini, taşınan eşyanın bedelinin 31.05.2019 tarihli gümrük beyanı ile anlaşıldığı ikrar olunmasına rağmen bu ibarenin özel fayda beyanı olduğunun kabulünün Montreal Sözleşmesi’nin 22/3.maddesine tamamen aykırı olduğunu, kararın, bu sebeple kaldırılması gerektiğini, bir an için bu beyanın özel fayda beyanı olduğunun kabul edilmesi halinde dahi, satış şeklinin CPT teslim olduğunu, beyan olunan 1.650 $ ın içinde gümrük işlemlerinin harcamalarının ve taşıma ücretinin de bulunduğunun tartışmasız olduğunu, davacı şirketin taşıma ücreti ödemediğinin de tartışmasız olduğunu, bu durumda davacı şirketin ödemediği taşıma ücretine de hak kazandığını, kararın bu sebeple de bozulması gerektiğini, biran için Yerel mahkemenin 1.650.$ ın tahsiline karar vermiş olmasının haklı olduğunun kabulü halinde, 3095 sayılı yasanın 4/A maddesinin Yerel mahkeme tarafından cevap dilekçesinde açık bir şekilde izah olunmasına rağmen nazara alınmamasının hukuk açısından çok üzücü olduğunu;Yabancı paraya Türk Lirasına uygulanan kısa vadeli avans faizi uygulanmasına karar verilmesinin hukuksuz olduğunu, 3095 sayılı yasanın 4/ü maddesine tevfikan faiz uygulanması denilmesi gerekirken dava dilekçesindeki talebin kabulü ile avans faizi ile tahsiline denilmesinin haksız ve usulsüz olduğunu, kararın bu sebeple de kaldırılması gerektiğini talep ve beyanla Yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, taşıyıcı müvekkili şirketin sorumluluğunun, Montreal Sözlemesi’nin 22. maddesine tevfikan kaybedilen gönderinin brüt ağırlığının her bir kg’ı için 19 SDR karşılığı ile sorumlu olacağından, davanın konusu olan gönderinin ağırlığı brüt ( 1 ) kg olmakla 19 SDR’ nin hüküm tarihindeki Türk Lirası karşılığı üzerinden hüküm kurulmasına, davacının bu tutarı aşan talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, uluslararası havayolu ile taşınacak kargonun, taşıma şirketi nezdinde iken kaybolması nedeniyle emtia değeri ile gümrük işlem bedelinin tazmini talebine ilişkindir.Davacı, taraflar arasında, ABD’de mukim dava dışı firmaya satışı yapılan 300 adet, toplam 1.650 USD bedelli, Poppet isimli ticari uçak parçasının İzmir’den İstanbul’a karayolu ile, İstanbul’dan ABD’ye havayolu ile taşınması konusunda anlaşma sağlandığını, kargonun davalı tarafından teslim alınmasından sonra kaybedildiğini, davalıya gönderilen Noter ihtarnamesi ile kaybolan emtia değerinin ödenmesinin ihtar edildiğini ancak davalının ödeme yapmadığını beyan ederek emtianın değeri olan 1.650 USD’nin ödeme tarihindeki güncel kur üzerinden ihtarname tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile, gümrük işlem bedeli olan 317 TL’nin arabuluculuğa başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tazminini talep etmiş, davalı taraf, davada Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, anılan sözleşmenin 22/3. maddesi uyarınca sınırlı sorumluluğunun söz konusu olduğunu, gümrük işlem bedelinden ise sorumlu olmadığını beyanla kargonun ağırlığına göre 19 SDR’nin hüküm tarihindeki Türk Lirası karşılığını aşan kısım yönünden davanın reddini savunmuş, Mahkemece davacının emtia değerinin tazmini talebinin kabulüne, gümrük işlem masrafı talebinin ise reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Somut olayda, kargonun İzmir’den İstanbul’a karayolu ile, İstanbul’dan ABD’ye havayolu ile taşınacağının kararlaştırıldığı, taşımanın karma taşıma şeklinde organize edildiği, davacının, havayolu ile taşınacak kargonun davalı tarafından kaybedildiğini ve bu nedenle zararının oluştuğunu iddia etmesi karşısında uyuşmazlığa, Türkiye ve ABD Varşova/Montreal Konvansiyonu’na taraf olduklarından, Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanacağı, Konvansiyonda hüküm bulunmaması halinde ise, MÖHUK’un 29/2 fıkrası uyarınca TTK’nın taşımaya ilişkin hükümlerinin uygulama alanı bulacağı tespit edilmiştir. Taşımanın güzergahı itibariyle uygulanması gereken Montreal Konvansiyonu’nun 18/1. maddesine göre, taşıyıcı, kargonun tahrip olması ya da kaybolması ya da kargoya zarar gelmesi durumunda uğranmış hasara karşı sadece, hasara bu şekilde uğranmasına neden olan olayın hava yoluyla taşıma esnasında meydana gelmiş olması durumunda sorumludur. Konvansiyo’nun 22. maddesine göre taşıyıcının sorumluluğu sınırlı olup, anılan maddenin 3. fıkrasına göre sınırlı sorumluluğun ortadan kalkması için, kontrol edilmiş kargonun taşıyıcının sorumluluğuna verildiği anda gönderenin, kargonun ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili özel bir fayda beyanında bulunması ve durumun gerektirmesi halinde ek ödeme yapmış olması gerekmektedir. Bunun dışında taşıyıcının sorumluluğu kilogram başına 17-SDR (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) tarafından 2019/751 sayı ve 13.11.2019 tarihli “1999 Montreal Konvansiyonu Kapsamında Revize Edilen Sorumluluk Limitleri” konulu bir duyuru ile güncellenerek 22 SDR’ye çıkarılmıştır) ile sınırlandırılmıştır.Somut olayda taraflar arasında, davacıya ait kargonun davalıya teslim edilmesinden sonra kaybolduğu ve bu nedenle oluşan zarardan davalı taşıyıcının sorumlu olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın davalının sorumluluğunun sınırlı olup olmadığı ve tazminatın miktarı noktasında olduğu, davacı vekilince sunulan dava konusu taşımaya ilişkin hava yük senedinde yükün “AERO PARTS” ( uçak parçası) ve 1 kg olduğunun belirtildiği, bununla birlikte bir değer bildiriminde bulunulmadığı gibi ek ücret de tahakkuk ettirilmediği, bu nedenle Mahkemece, davalının sorumluluğunun 1 kg = 22 SDR’nin karar tarihindeki USD karşılığı (22SDR*1.38708 USD=30,51 USD) ile sınırlı olduğunun gözetilmesi gerekirken, emtianın tüm değerinden sorumlu tutulmasının ve talep edilen tazminatın USD cinsinden olması karşısında 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uyarınca Devlet Bankalarının USD para cinsi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına hükmedilmesi gerekirken avans faizine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması, Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2021 tarih ve 2020/121 Esas 2021/220 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak;2-Davanın KISMEN KABULÜNE, 30,51 USD’nin 10/03/2021 tarihinden itibaren işletilecek 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uyarınca Devlet Bankalarının USD para cinsi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN:3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından dava açılırken davacı tarafından peşin olarak yatırılan 174,91 TL harcın mahsubu ile bakiye 94,94‬ TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan 174,91 TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 229,31 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 82,00 TL posta/tebligat gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 882,00 TL’nin kabul ve red oranı göz önüne alındığında 17,64‬ TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-6235 sayılı Hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13 maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri olarak) kabul-red oranına göre 26,4‬0 TL’sinin davalıdan, 1.293,60 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 182 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 10.059,58 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,9-Bakiye gider avansı olduğu takdirde talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,İSTİNAF YÖNÜNDEN: 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 11-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 43,00 TL dosyanın istinafa gidiş dönüş masrafı olmak üzere toplam 205,10 TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Bakiye gider avansı olduğu takdirde talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,13-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/11/2023 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.