Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1334 Esas
KARAR NO: 2023/1810 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/355 Esas – 2021/342 Karar
TARİHİ: 05/04/2021
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı asil dava dilekçesi ile; 25.05.2018 günü davalı şirketten halı çırpma ve toz alma makinesi satın aldığını, ödemeyi bankadan EFT ile … hesabına 7.600,00 TL olarak yaptığını, makinenin 1 hafta içinde halının tozunu alması için döven merdanenin motorunun çalışmaması nedeniyle arızalandığını, telefonla davalıya durumu bildirdiğini, personel gönderip makinenin motorunu döndüren mili bant ile tutturup merdanenin dönmesini sağladıktan sonra gittiğini, ancak makinenin aynı yerden tekrar arıza verdiğini ve çalışmadığını, kendilerine ihtarname gönderdiğini, 18.06.2018 tarihinde satıcının ihtarnameyi almasına rağmen cevap vermediğini, telefonda bizzat gelip makineyi tamir edeceğini söylediğini, motoru yenisiyle değiştirip makineyi çalışır durumda teslim ettiklerini, bir hafta daha kullanamadan 05.07.2018 tarihinde halı yıkamak için halının tozunu alırken makinenin büyük bir gürültüyle patlayıp merdanelerinden birinin koptuğunu, davalıyı aradığını, makineyi yenisiyle değiştirmesini yoksa parasını vermesini istediğini, whatsapp yazışmalarında konuşmalarının kayıtlı olduğunu, 30 gün içinde değiştireceğini söylediğini, kendisinin ise 30 günün çok geç olduğunu söylediğini, kopan merdaneyi kaynak yapmayı önerdiğini, kendisinin kabul etmediğini, bu ayıplı makine nedeniyle halıları tozunu almadan yıkamak zorunda kaldığını, müşterilerinin şikayet ettiğini, işlerinin düştüğünü, maddi zararının ve onur şerefinin zedelendiğini, elektrik ve su faturasının arttığını, 3 ayda 30 tondan az su kullanması gerekirken 50 tondan fazla su kullandığını, makinenin ayıplı olduğunu beyanla, makine bedelinin tarafına iadesine, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine ve fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 05/04/2021 tarih ve 2019/355 Esas – 2021/342 Karar sayılı kararında;”Davadaki uyuşmazlığın; davacı tarafından satın alınan makinenin ayıplı olması sebebiyle ürün bedelinin tarafına iadesi talebine ilişkin olduğu görülmüştür.Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, Arabuluculuk Son Tutanağı, bilirkişi raporu ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.Mahkememizce yapılan teknik bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda sonuç ve özet olarak; “… Mahallesi, …. Sokak, No:… Gaziosmanpaşa İstanbul adresinde bulunan davacıya ait işyerinde 02.02.2021 tarihinde keşfen yapılan incelemede, aşağıda verilen fotoğraflarda da görüldüğü üzere dava konusu halı çırpma ve toz alma makinesinin çırpma merdanesinin bir ucunun kopuk olduğu, bu nedenle makinenin çalışamaz halde olduğu tespit edilmiştir.Dava konusu makinede satın alındıktan sonraki 1 hafta içinde oluşan motor arızası ve merdane kopması arızasının kullanıcı kaynaklı olmadığı, bu parçaların, makinenin ekonomik ömrüyle aynı olması beklenen çalışma ömürlerinden çok daha kısa sürede ve henüz deneme aşamasında arıza gösterdiği, dolayısıyla bu parçaların aracın satın alındığı tarihte gizli ayıp niteliğinde imalat hatalı oldukları ve beklenen çalışma ömrünü tamamlamadan bozuldukları tespit edilmiştir. Makinede yapılan onarım işlemi, kullanım hatasından değil makinedeki imalat hatasından kaynaklanmış olup bu arızanın oluşumunda davalı % 100 oranında tamamen kusurludur. Makinedeki arızanın makinenin kullanımını tamamen engelleyecek bir arıza olduğu, davalı tarafından giderilmediği ve makinenin atıl çalışamaz vaziyette durduğu dikkate alındığında, makineden faydalanamama halinin süreklilik kazandığı tespit edilmiştir. Makinede oluşan arızaların ciddiyeti ve makinenin toplam değerinin 7.600,00 TL olduğu, arızanın giderilmesi için makinenin tümüyle sökülüp dağıtılıp yeni malzemeyle kaynak yapılarak onarılması gerektiği hususları dikkate alındığında, makinenin basit bir onarım işlemiyle kullanılabilir hale getirilmesinin mümkün olmadığı, davacının zararının 7.600,00 TL olduğu kanaatine varılmıştır. ” şeklinde görüş ve kanaat bildirmiştir.Teknik Bilirkişi raporu taraflara ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davacı asil, 15/02/2021 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Mahkememizce yapılan yargılamalar neticesinde ve tüm bu delillerden ve dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere, davacı tarafından 25.05.2018 günü davalı şirketten halı çırpma ve toz alma makinesi satın alındığı, ödemenin bankadan EFT ile … hesabına 7.600,00.-TL olarak yapıldığı, makinenin 1 hafta içinde halının tozunu alması için döven merdanenin motorunun çalışmaması nedeniyle arızalandığı beyan edilmiş olmakla;Mahkememizce alınan teknik bilirkişi raporuyla, dava konusu makinede satın alındıktan sonraki 1 hafta içinde oluşan motor arızası ve merdane kopması arızasının kullanıcı kaynaklı olmadığı, bu parçaların, makinenin ekonomik ömrüyle aynı olması beklenen çalışma ömürlerinden çok daha kısa sürede ve henüz deneme aşamasında arıza gösterdiği, dolayısıyla bu parçaların aracın satın alındığı tarihte gizli ayıp niteliğinde imalat hatalı oldukları ve beklenen çalışma ömrünü tamamlamadan bozuldukları, makinede yapılan onarım işlemi, kullanım hatasından değil makinedeki imalat hatasından kaynaklanmış olup bu arızanın oluşumunda davalının % 100 oranında tamamen kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Makinedeki arızanın makinenin kullanımını tamamen engelleyecek bir arıza olduğu, arızanın gizli ayıp niteliğindeki imalat hatasından kaynaklandığı ve makinenin basit bir onarım işlemiyle kullanılabilir hale getirilmesinin mümkün olmadığı hususu da dikkate alınarak, kaldı ki aksinin davalı tarafından ispatlanamadığı anlaşılmakla; davacının zararının 7.600,00.-TL olduğu ve bu miktarın davacı tarafa ödendiğine ilişkin herhangi bir somut delil, bilgi ye da belgenin dosya kapsamında bulunmadığı ve bu haliyle hüküm kurmaya elverişli nitelikte teknik bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile, 7.600,00.-TL’nin 25/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 210,01.-TL noter giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kosgeb desteği isteminin dava konusu olmadığından ve alacak istemlerinin ispatlanamadığından reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….. “gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı asil ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı asil istinaf dilekçesi ile; HMK 297. madde 2. bölümün; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz ve tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde olduğunu, gerekçeli kararda hüküm kurulurken bilirkişi raporunda satıcının makinasının imalat hatası olduğu, kullanıcının bir hatasının olmadığı, satıcının %100 oranında kusurlu olduğunu bildirir raporu olmasına rağmen alıcı olarak söz konusu raporda hiç bir kusuru yokken mahkeme hakiminin aleyhine red ve kusur oranı belirleyip vermiş olduğu bu kararın iyi niyet ve hakkaniyetle bağdaşmadığını;Ayıplı malı aldığı günden beri arızalanması sebebiyle hiç kullanmadığını, satıcı firmanın işyerine getirip kurduğu gibi durduğunu, yani satın aldığı makineden hiç faydalanamadığını, kabul ve red oranlarını neye göre ve nasıl belirlendiği gerekçeli kararda açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak bir şekilde gösterilmesi gerekirken neye göre belirlendiğinin gösterilmediğini, zaten kanunen bu davada ayıplı malın, ücret iadesi ve tazminat istemi olduğundan dolayı burada satın alınan makinenin ayıplı ve arızalı olmasından dolayı tamamen mağdur durumda olanın kendisi olduğunu;Halı yıkama işi ile uğraşan KOSGEB hibe destekli olarak işyerini çalıştıran bir tacir olduğunu, Türk Ticaret Kanunu ve onu tamamlayan Türk Borçlar Kanundan kaynaklanan seçimlik haklarını kullanmak üzere bu davayı açtığını, Türk Borçlar Kanunu’nun alıcının seçimlik hakları başlıklı 227. maddesinin; ” Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu halde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:a-) satılanı geri veremeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,e-) Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.” şeklinde olduğunu;Türk Borçlar kanunu dönmenin sonuçları başlıklı 229. maddesinin;Satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür. Buna karşılık alıcı da, Satıcıdan aşağıda ki istemlerde bulunabilir;1-)Ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesi,2-)Satılanın tamamen zaptında olduğu gibi yargılama giderleri ile Satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesi,3-)Ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesi,Satıcı, kendisine hiç bir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür.” şeklinde olduğunu;TBK’nın ilgili maddelerine istinaden satın aldığı makinenin bilirkişi raporunda da belgelendiği üzere ayıplı mal olduğunu ve satıcının %100 kusurlu olduğunu, bu satın alma konusunda kendisinin hiç bir kusuru olamayacağını, mahkemenin kabul ve red oranlarını gerekçeli kararda açıkça belirtmediğini, Yerel mahkemenin tarafına vekalet ücreti yüklemesinin de hatalı olduğunu, davalının dava açıldığından bu yana duruşmaya katılmadığını, cevap dilekçesi dahi vermediğini ve davalı müvekkilinin lehine hiç bir delil belge sunmadığını, sadece vekalet sunup uyaptan vekil olarak kendisini eklettiğini, haksız olarak tarafına yükletilen vekalet ücretinin iptal edilmesi gerektiğini, bu yönde daha önceden Yargıtay tarafından verilen örnek kararların olduğunu, (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/6782 Esas, 2019/6233 K.); Davacı taraf olarak yargılama gideri olarak yatırdığı peşin harç, başvurma harcı, bilirkişi ücreti, tebligat ve posta gideri kabul ve red oranında bölüştürülmesinin hatalı olduğunu, davanın reddi hariç harcın daima davalıya yüklendiğini, bu konuda verilmiş örnek Yargıtay kararları olduğunu, ((Kapatılan) Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2018/3387 Esas 2020/5467 Karar – Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/23536 Esas 2015/9275 Karar Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/25738 Esas 2015/15976 Karar), satıcının ayıplı mal sattığını, noterden ihtar çektiğini fakat makineyi iade almadığını, ücretini vermediğini, arabulucuya başvurduğunu, fakat davalının arabulucu teklifini kabul etmediğini, bilirkişinin %100 satıcı kusurludur raporunun davalıya tebliğ edildiğini, herhangi bir cevap yazmadığını, Mahkemenin fazlaya ilişkin alacak talebini hiçbir yasa ve kanunu dayanak göstermeden reddettiğini, kosgebin desteği isteminin dava konusu olmadığını ve alacak istemlerini ispatlamadığını iddia etmesinin yanlış olduğunu, 15.02.2021 tarihinde mahkemenin ön bürosuna fazlaya ilişkin alacağının belgesini, kosgeb kurul kararını ve makinenin faturasını ibraz etmesi halinde kosgebten alması gereken %60’lık kısmı belirten belgeleri sunduğunu;Mahkeme hakiminin bunları dikkate ve değerlendirmeye almadan bu kararı verdiğini, bu davanın kosgeb desteği istemi konusu olmadığını söyleyerek reddetmesinin hatalı olduğunu, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydıyla olduğunu söyleyerek alacağının olduğunu sonradan mahkemeye detaylı ve belgeli sunduğunu, yukarıda yazılı olan TBK’nın ilgili maddesi gereği ayıplı maldan doğan seçimlik haklarından olduğu ve tazminat isteme hakkı olduğundan dolayı mahkemeden talep ettiğini, Mahkemenin vermiş olduğu kısmen kabul kararının yanlış olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini;05.04.2021 tarihindeki duruşmada makinenin iade edilmesi hakkında da bir karar verilmesi gerektiğini belirtmesine rağmen sırf dava dilekçesinde böyle bir talebi olmadı diye bu talebinin de değerlendirmeye alınmadan sadece ücret iadesi hakkında karar verişmesinin de yanlış olduğunu, dava konusunun ayıplı malın iadesi olduğunu, sadece ücret hakkında olmadığını, makinenin TBK ilgili maddesine göre satıcıya verilmesi, iade edilmesi hakkında da resen karar verilmesi gerekirken Mahkemenin bunu da yapmadığını, söz konusu davanın İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden görevsizlik nedeniyle gönderildiğini, görevsizlik kararı verilirken İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ön inceleme yaptıktan sonra 02.04.2019 tarihli gerekçeli kararının gerekçe kısmında açılan davanın ayıplı ifa nedeniyle sözleşmenin feshi, malın iadesi, bedelin tahsili istemine ilişkindir diye hüküm kurduğunu, bu nedenle malın iadesine de karar verilmesi gerektiğini; Davalı satıcıdan makineyi 2018 yılında 7.600 TL karşılığında satın aldığını ve makineyi hiç kullanmadığını, noterden ihtar çektiği tarihte davalının TBK’nın 227. maddesi 4. bendi 2. paragrafta yazıldığı gibi ayıplı malı iade alıp ve ayıpsız bir benzerini verip, uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik hakkını kullanmasını engelleyebileceğini, davalı satıcının bunu yapmayarak fazlaya ilişkin alacağının (tazminat) oluşmasına sebebiyet verdiğini, satıcının ayıplı malı iade almayarak yeni bir makine alıp kullanmasına da maddi anlamda engel olduğunu, makine ücretinin iadesine karar verilirken güncel fiyat üzerinden hesaplanıp davalı satıcıdan alınıp tarafına iade edilmesine karar verilmesinin daha hakkaniyetli bir karar olacağını, maddi anlamdaki zararın yani fazlaya ilişkin alacağın sorumlusunun davalı olan satıcı olduğunu beyanla Yerel mahkemece verilen kısmen kabul kararının kaldırılmasını, yargılama gideri olarak yaptığı 1.514,47 TL harcamaların tamamının davalıya yükletilmesini, tarafına yükletilen davalı vekalet ücretinin iptal edilmesini, zararı olan belgelerini dosyaya sunduğu fazlaya ilişkin alacağının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; huzurdaki uyuşmazlığın, davacı tarafından satın alınan makinenin ayıplı olması sebebiyle ürün bedelinin tarafına iadesi talebine ilişkin olduğunun görüldüğünü, ayıplı ticari satımdan kaynaklı bir davada ayıp ihbarının usulüne uygun olarak yapılmadığını, ayıp ihbarının usulüne uygun yapılması bir dava şartı olup Yerel mahkemece bu hususun incelenmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporu eksik ve hatalı olup salt davacı beyanlarına istinaden oluşturulduğunu, makinedeki arızanın basit bir onarımla giderilmesi mümkün olup olmadığını değerlendiren bilirkişinin bu değerlendirmesini hiçbir somut zemine oturtamadığını, Mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmişse de tarafları lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini beyanla Yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, tehiri icra talebinin kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, alım satım sözleşmesine konu malın ayıplı olduğundan bahisle sözleşmeden dönme ve bedelin iadesi ile uğranılan zararın tazmini talebine ilişkindir.Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı asil ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı taraf dava değerini 10.000 TL olarak gösterdiği dava dilekçesinde, davalıdan 25.05.2018 tarihinde satın aldığı toz alma makinesinde ilk kullanımda arıza meydana geldiğini, davalı tarafından yapılan onarıma rağmen arızanın tekrar ettiğini ve makinenin kullanılamaz halde olduğunu, davalının makineyi yenisi ile değiştireceğini söylemesine rağmen değiştirmediğini beyan ederek makine bedelinin tarafına iadesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiş, dava dilekçesine ekli satış faturasından makinenin fiyatının 7.600 TL olduğu anlaşılmıştır. Davacı 15.02.2021 tarihli dilekçesi ile talebinin, makinenin güncel fiyatı: kdv hariç 16.000 TL, noterlik masrafı: 210,61 TL, KOSGEB desteği: 3.900 TL ve mahkeme masrafları olmak üzere toplam 22.110,62 TL olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece 08.02.2021 tarihli celsede davacıya, dava dilekçesinde bildirdiği 10.000 TL dava değeri üzerinden peşin harcını yatırmak üzere süre verilmiş ve davacı tarafından da bu miktar üzerinden peşin harç yatırılmış, kalan 10.110,62 TL değer üzerinden harç yatırılmamıştır. Mahkemece davacının 15.02.2021 tarihli dilekçesi ıslah dilekçesi olarak değil, talep açıklama dilekçesi olarak nazara alınmış ve bu dilekçede yer alan noterlik masrafı davacının uğradığı zarar kalemi olarak kabul edilmiş, KOSGEB desteği talebinin reddine karar verilmiş, yargılama giderlerine ise tazminat kalemi olarak değil, dava yargılama giderleri olarak hükmedilmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 23/1-c maddesi uyarınca ticari alım satımlarda satılanda bulunan ayıp, açık ayıp niteliğinde ise alıcının teslim tarihinden itibaren 2 ve 8 günlük süreler içerisinde satıcıya bildirimde bulunması, ancak ayıp gizli ayıp niteliğinde ise aynı maddenin atfı ile TBK’nın 223. maddesi uyarınca ortaya çıktığı tarihte derhal satıcıya bildirilmesi gerekmektedir. TBK’nın 227. maddesinde, satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcının, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme seçimlik hakkına sahip olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı madde uyarınca alıcı genel hükümlere göre tazminat isteme hakkına sahiptir. Somut davada davacı taraf gizli ayıp iddiası ile satılanın iadesi ile sözleşmeden dönme ve genel hükümler uyarınca uğradığı zararın tazminini talep etmektedir. Bu kapsamda malın gizli ayıplı olduğunun, ayıbın süresi içerisinde davalıya bildirildiğinin ve gerçek zarar miktarının davacı tarafından ispat edilmesi gerekir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; makinede oluşan motor ve merdane kopması arızasının kullanıcı kaynaklı olmadığı, bu parçaların, makinenin ekonomik ömrüyle aynı olması beklenen çalışma ömürlerinden çok daha kısa sürede ve henüz deneme aşamasında arıza gösterdikleri, makinenin imalat hatasından kaynaklı olarak gizli ayıplı ve çalışamaz durumda olduğu tespit edilmiş, davalı tarafça İlk Derece Mahkemesi’nce yapılan yargılama sırasında ayıp ihbarının süresi içerisinde yapılmadığına dair bir itiraz ileri sürülmemiştir. HMK’nın 357/1. maddesi uyarınca davalı tarafın ayıp ihbarının süresi içerisinde yapılmadığına yönelik istinaf sebebi bu sebeple yerinde olmadığı gibi, davacı tarafından sunulan servis kayıtlarına göre davalı tarafa süresi içerisinde ayıp bildiriminde bulunulduğu, onarım üzerine aynı arızanın devam ettiği ve bu kez davacının Noter ihtarnamesi ile davalıya ihbarda bulunduğu anlaşılmış olup, davacı taraf malın gizli ayıplı olduğunu ve ayıp ihbarının süresi içerisinde yapıldığını ispat etmiş olduğundan istinaf başvurusu tümden haksızdır. Mahkemece davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebi kapsamında TBK’nın 229/1-1. maddesi uyarınca makinenin davacı tarafından davalıya ödenen satış bedeli olan 7.600 TL’nin işleyecek faizi ile birlikte iadesine ve davacı tarafın ayıp nedeniyle uğradığı zarar kapsamında ayıp ihbarı için ödenen Noter masrafının tazminine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. KOSGEP desteği olarak talep edilen zararın dava değeri (dava dilekçesinde gösterilen 10.000 TL içerisinde) içerisinde olduğu kabul edilebilirse de, sunulan belgelerden davacının bu desteği alıp almadığı, alamamış ise bunun dava konusu makinenin ayıplı olmasından kaynaklandığı anlaşılamadığından davacı, bu kalemdeki zarar iddiasını ispat edememiştir. Bu nedenle Mahkemece bu zarar kaleminin reddi ile davanın gösterilen 10.000 TL değeri üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine dava kısmen kabul kısmen reddedilmiş olduğundan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kabul ve red oranına göre taraflara yüklenmesi de doğrudur. Davalı tarafın vekili bulunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1-2. maddesi uyarınca reddolunan kısım üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi isabetli ve bu noktada davalı tarafın, lehine vekalet ücretine hükmedilmediğine yönelik istinaf sebebi haklı değilse de, reddolunan kısım 2.189,39 TL olduğundan bu miktarda vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 2.400 TL vekalet ücretine hükmedilmesi ise hatalıdır. Bu nedenle davacı tarafın, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine yönelik istinaf sebebi miktar yönünden kısmen haklı bulunmuştur. Öte yandan davacı taraf sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanmış ve Mahkemece de talebin kabulüne ve bedelin iadesine karar verilmiş olmasına rağmen hükümde, davacı nezdinde bulunan makinenin davalıya iadesine karar verilmemiş olması hatalı olmuştur. Davacının bu istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, Mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE; İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/04/2021 tarih ve 2019/355 Esas 2021/342 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle;3-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;-7.600,00 TL’nin 25/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-210,01 TL noter giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Fazlaya ilişkin istemin reddine,4-Dava konusu halı çırpma ve toz alma makinesinin davacı tarafından davalıya iadesine,İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 5-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 533,50 TL karar harcından davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 170,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 362,73 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,6-Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 170,77 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam; 230,07 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından sarfedilen 484,40 TL posta ve tebligat gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.284,40 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 976,14 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,8-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 9-Davacı asil vekille temsil olunmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,10-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan 2023/2024 AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 2.189,99 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,11-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin red ve kabul oranına göre 1.003,20 TL’sinin davalıdan, 316,80 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 12-Artan gider avansı bulunması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 13-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına,14- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 15-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 533,50 TL nispi harçtan davalı tarafından yatırılan 129,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 403,72 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,16-Davacı tarafından sarf edilen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 50,00 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam 212,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 17-Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesi için kullanılan 90,00 TL gider avansının 50,00 TL sinin davacı avansından, kalan 40,00 TL sinin ise davalı gider avansından karşılandığı anlaşıldığından davalı tarafından sarf edilen 40,00 TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,18-Artan gider avansı bulunması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 19-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/11/2023 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.