Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1322 E. 2023/1881 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1322 Esas
KARAR NO : 2023/1881 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2020/444 Esas – 2021/380 Karar
TARİHİ : 24/03/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalıya 28/01/2019 tarihli faturadaki malları sattığını, davalının fatura bedelini ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı tarafa karşı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/03/2021 tarih 2020/444 Esas – 2021/380 Karar sayılı kararında; “Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir. İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 12.003,00 TL asıl alacak, 686,14 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.689,14 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.Bilirkişi 20/01/2021 havale tarihli raporunda; davaya konu faturanın BS formu ile bildiriminin yapıldığı, BA formu ile bildiriminin yapılmadığını, 28/01/2019 tarihli faturanın teslim alan kısmında … isim ve imzasının olduğunu, davacının defterlerinin lehine delil olma niteliğine haiz olduğunu bildirmiştir.İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu ve isticvab davetiyesi içeriğine göre; davacı tarafça düzenlenen 28/01/2019 tarihli faturanın davalı defterlerinde kayıplı olup olmadığı hususunun davalı tarafın defter ve belgelerini ibraz etmemesi nedeniyle kontrolünün yapılamadığı, ancak irsaliyeli faturada teslim alan kısmında bulunan isim ve imza nedeniyle davalı şirket yetkilisi isticvab edilmiş ve SGK’na müzekkere yazılmış olup, müzekkere cevabında isim ve imzası bulunan …’ın davalı şirketin sigortalı çalışanı olduğu bildirilmiştir. İsticvab edilen davalı şirket yetkilisi duruşmadaki beyanında; irsaliye faturasında ismi geçen …’ın oğlu olduğunu ve şirkette işçi olarak çalıştığını, ortaklığı da olduğunu, imzanın kendisine ait olup olmadığı hususunda bilgisi olmadığını, kendisiyle görüşüp bu hususta beyanda bulunacağını bildirmiştir.Davalı şirket yetkilisine, beyanına istinaden imzanın aidiyetine ilişkin beyanda bulunmak üzere kesin süre verilmiş ve kesin süre içerisinde beyanda bulunmadığı takdirde imzayı kabul etmiş sayılacağı hususu ihtar edilmiş ise de, davalı tarafça verilen kesin süre içerisinde herhangi bir beyanda bulunulmadığı, yalnızca imza sirkülerinin sunulduğu görülmüştür.İncelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça takibe konu edilen faturaya ilişkin irsaliyede davalı şirket SGKlı çalışanının imzası bulunmakta olup, davalı tarafça sunulan, dava dışı şirkete ait …’ın imza sirkülerinde bulunan imza ile irsaliyeli faturada bulunan imzanın çıplak gözle yapılan incelemesinde aynı olduğu kanaatine varıldığından, kaldı ki, davalı tarafa verilen kesin süre içerisinde bu hususta bir beyanda bulunulmadığından imzanın davalı şirket çalışanına ait olduğu kabul edilerek davaya konu faturadaki malların teslim edildiği hususu davacı tarafça kanıtlanmış kabul edilmiştir. Davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 12.003,00 TL faturaya dayalı hesap alacağının bulunduğu anlaşıldığından davalının itirazının iptaline, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile 12.003,00-TL asıl alacak yönünden davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 2.400,60-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı yan istinaf dilekçesinde özetle, davaya konu 28/01/2019 tarihli faturanın teslim alan kısmında … isimli ve imzasının aidiyetine ilişkin imza sirkülerinin sunulmasına ilişkin davalı taraf olarak taraflarına süre verildiğini, bu süre içinde imza sirkülerini ibraz ettiklerini, imza incelemesine yönelik olarak istenildiğini düşündükleri imza sirkülerinin yanında beyan dilekçesi ibraz etmediklerinin ileri sürüldüğünü, imzayı kabul etmedikleri için imza sirkülerini süresinde ibraz ettiklerini; imza sirkülerine göre …’ın imza örneklerinin alınamadığının çıplak gözle yapılan inceleme ile imzanın …’a ait olduğuna ilişkin kanaat getirildiğini, mahkemece verilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurduklarını ileri sürerek, gereğinin yapılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; ticari satış sözleşmesinden doğan bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava konusu takibe dayanak açık hesap incelendiğinde muhtevasında bir adet satış faturası ile fatura tarihinden sonra yapılan havale ile yapılan 500,00-TL ödeme kaydı bulunduğu, 28/01/2019 tarihli irsaliyeli satış faturasında teslim alan kısmının … tarafından imzalanmış olduğu, …’ın hem davalı şirket ortağı, hem de davalı şirketin sigortalı çalışanı olduğunun sicil ve SGK kayıtları ile tespit edildiği, faturanın davacı tarafından vergi dairesine satış olarak beyan edildiğinin, davalı tarafından ise alış olarak beyan edilmediğinin celbedilen vergi dairesi kayıtlarından anlaşıldığı, mahkemece taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, davalı şirketin inceleme gününde defterlerini ibraz etmediği, davacının kendi defterlerine göre bu faturadan bakiye 12.003,00-TL alacaklı göründüğü, isticvap edilen davalı şirket yetkilisinin, irsaliye altında ismi bulunan …’ın oğlu ve şirket ortağı olduğunu beyan ettiği, ayrıca oğlunun satışı ve imzanın kendisine ait olup olmadığını hatırlamadığı yönünde beyanda bulunduğunu belirttiği, dosyaya …’ın imza sirkülerinin sunulduğu, mahkemenin imza sirkülerinde bulunan imza ile irsaliyedeki imzanın çıplak gözle yapılan inceleme sonucunda aynı oldukları kanaatine varıldığı, öte yandan davalı tarafa imzanın aidiyeti konusunda beyanda bulunmak üzere kesin süre verilmesine rağmen bu hususta beyanda bulunulmadığı, teslim olgusunun ispat olunduğu, ödemenin ispat olunamadığı gerekçeleri ile davanın kabul edildiği anlaşılmıştır. Mahkemenin 17/02/2021 tarihli celsede; o celse isticvap için hazır bulunan davalı şirket yetkili …’a, …’ın 2019 yılına ait imza sirkülerini sunmak ve imzanın aidiyetine ilişkin beyanda bulunmak üzere iki haftalık kesin süre verildiği, verilen kesin süre içerisinde beyanda bulunulmadığı takdirde imzanın kabul edilmiş sayılacağının ihtar edildiği, davalı şirket yetkilisinin iki haftalık kesin süre içerisinde beyanda bulunmadığı, yalnızca imza sirküleri sunduğu, 24/03/2021 tarihli celsede ise; oğlu …’ın kendisine, davacı şirket ile üç yıl önce bir kez ticareti olduğunu, davacının malzeme temin edemeyeceğini beyan etmesi üzerine tekrardan ticaret yapılmadığını, irsaliye faturasındaki imzanın ise kendisine ait olup olmadığını hatırlamadığını belirttiğini, beyan ettiği anlaşılmış olup, davalının, sonuçları hatırlatılarak verilen kesin süre içerisinde imza inkarında bulunmamış olması karşısında, imzayı kabul etmedikleri için imza sirkülerini süresinde ibraz ettiklerine, çıplak gözle yapılan inceleme ile imzanın …’a ait olduğuna kanaat getirilemeyeceğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 819,92-TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 205,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 614,92‬- TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.