Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1320 E. 2023/1625 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1320 Esas
KARAR NO: 2023/1625 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/253 Esas – 2021/181 Karar
TARİH: 24/02/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı firma ile davalı firma arasındaki ticari ilişki nedeniyle dayanak kumaş sözleşmeleri ve faturadan kaynaklı kur farkı alacağı için davalı firma aleyhine, cari hesap, sözleşme ve faturaları dayanak gösterilmek suretiyle İstanbul … İcra Dairesi … E. sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, davalı firmadan olan alacak daha fazla olmasına rağmen davacı firmanın talebiyle daha az miktarda alacak talep edilmesine rağmen davalı firmanın sözleşme ve faturalarda belirtilen ve likit olan davacının alacağını semeresiz bırakmak amacıyla icra takibine itiraz ettiğini, arz edilen nedenlerle davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Dairesi … E. sayılı dosyasında borcun tamamına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin faiz masraf vekalet ücreti ve diğer ferileriyle birlikte devamına, borçlunun takip konusu borcu (fiili ödeme günündeki USD döviz alış kur karşılığı üzerinden kamu bankalarınca USD hesaplarına uygulanacağı bildirilen azami yıllık faiz oranları ve değişen oranlardaki faizi ile) takip dosyasında belirtilen faizi, işleyecek faizi ve ferileriyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, her durumda yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalının hiçbir nam altında davacıya borcu bulunmadığını, cari hesapta son alacak kalemi olan faturanın TL üzerinden düzenlenmiş iken icra takibine döviz para biriminin konu edilmesinin hukuka ve usule aykırı olduğunu, davalıya tebliğ edilmiş bir fatura bulunmadığını, davacı ile davalı arasında gerek sözleşmesel gerekse de cari hesaba dayalı borcun olmadığının ticari defter ve kayıtlarla da sabit olduğunu, davacı yanın icra inkar tazminat talebini reddi gerektiğini, arz edilen sebeplerle haksız ve hukuka aykırı olarak davalı şirket aleyhine açılan itirazın iptali davasının reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 24/02/2021 tarih 2020/253 Esas 2021/181 Karar sayılı kararında;”… Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde toplanan deliller, tarafların ticari defter ve kayıtları ile alınan bilirkişi raporuna göre; Taraflar arasında 19/09/2017 tarihli ve 03/10/2017 tarihli Kumaş Satış Sözleşmesi başlıklı sözleşmelerin düzenlendiği, sözmeşmelerde 120 Gün Döviz Ödeme veya Kur farklı TL ödeme düzenlemesine yer verilerek Türk Lirası ile yapılan ödemede kur farkının uygulanacağının kararlaştırıldığı, davacı tarafça davalıya toplam 23.742,72 USD bedelli mal teslimi yapıldığı, davalı tarafça 03.11.2017 tarihinde 16.800,00 USD tutarlı döviz çeki ile ödeme yapıldığı, bu ödemeden sonra davacının 6.942,72 USD bakiye alacağının kaldığı, davalı tarafça 18/06/2018 vade tarihli 22.340,00-TL bedelli çekin davacıya teslim edildiği (her iki taraf ticari defterlerine 04/05/2018 tarihinde bu çekin kaydedilmiş olduğu), çekin vade tarihi itibariyle 22.340,00-TL’nin kur karşılığı olan 4.797,29 USD’nin davalının bakiye borcundan düşüldüğünde davacının 2.145,43 USD bakiye alacağının kaldığı, takip tarihi itibariyle de davacı tarafın taraflar arasında kumaş satış sözleşmeleri ve cari hesaptan kaynaklı 2.145,43 USD alacaklı olduğu anlaşılmakla, davacının davasının kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yönelik borçlu davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, ayrıca alacağın likit olması nedeniyle takibe haksız itiraz eden borçlu davalı aleyhine hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. …”gerekçesi ile, 1- Davacı tarafça açılan DAVANIN KABULÜ ile;a) Davacı tarafın başlattığı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uyarınca belirlenecek oranda işleyecek faizi ile birlikte kaldığı yerden devamına,b) Hükmolunan asıl alacağın (2.145,43-USD) takip tarihindeki karşılığı olan 12.593,67-TL’nin %20’si olan 2.518,73-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu,Yapılan itirazın haklı ve hukuka uygun olduğunu, icra takibinden alacağı uygulanan faiz oranının geçersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Davacının hiçbir nam altında alacağı olduğunu ve bilirkişi raporunu kabul etmemekle birlikte; cari hesabın hukuka uygun ve karşılıklı mutabakat içerdiğini de kabul etmemekle birlikte; cari hesapta son alacak kalemi olan fatura TL üzerinden düzenlenmiş iken icra takibine döviz para biriminin konu edilmesinin hukuka ve usule aykırı olduğunu,Bilirkişi raporunda da izah edildiği üzere icra takibine dayanak olarak gösterilen belgeler arasında en son tarihli alacak belgesi 07.03.2019 tarihli 9.982,36 tl bedelli kur farkı faturası olduğunu, davacı alacağına cari hesabına dayandırdığından 07.03.2019 tarihli kur farkı alacağı faturası alacağının icra takibinin ana konusu olduğunu, kur farkı faturasının TL üzerinden düzenlenmesi TTK ve VUK gereğince amir hüküm olup, TL üzerinden kesilen bir faturanın icra aşamasında döviz cinsine çevrilerek takibe konulmasının yasal dayanağı bulunmadığını, icra takibinde alacağa uygulanan faiz oranı geçersiz, fahiş ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, icra takibine dayanak olarak gösterilen en son tarihli 07.03.2019 tarihli fatura TL üzerinden düzenlenmiş olmasına karşın icra takibinde USD hesaplarına uygulanacak azami faiz talep edilmesi de hukuka ve usule aykırı olduğunu, icra takibine konu alacağın likit ve muayyen olmadığını, icra inkar tazminat talebinin reddi gerektiğini,Kabul anlamına gelmemekle birlikte, itiraza konu alacak likit olmamakla yargılamayı gerektirdiği bilirkişi raporuyla ve dosya münderecaatıyla da sabit olduğunu, Yargıtay uygulaması uyarınca alacağın varlığı ve miktarı yargılama sonucu belirleneceği takdirde icra inkar tazminatına hükmedilmemesi yönünde hüküm kurulduğunu, İİK.nın 67/II. maddesi uyarınca itirazın iptali davalarında alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için diğer koşulların varlığının yanında alacağın likit olması da gerektiğini, somut olayda alacağın varlığı ve miktarı yapılan yargılama sonucu bilirkişi incelemesini zaruri kıldığından likit olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere yerel mahkemeye gönderilmesine, işbu talebin kabul edilmemesi halinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cari hesapta kur farkından kaynaklanan alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı taraf, cari hesapta davalıdan 9.982,36 TL. (2.145,43 USD) kur farkı alacağı olduğunu iddia etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur.Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında takip dayanağının 07/03/2019 tarihli kur farkı faturası, dayanak kumaş satış sözleşmeleri, faturalar ve cari hesap gösterildiği ve 2.145,43 USD (harca esas değer 12.593,67 TL.) alacağın tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.İİK. 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasında; usulüne uygun yapılmış ve itiraz edilmiş icra takibinin bulunması dava şartıdır. İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).Kur farkı alacağının istenebilmesi için, taraflar arasında kur farkının ödeneceğine ilişkin bir sözleşmenin veya dövize endeksli bir ticari ilişkinin bulunması gerekir. Yabancı para üzerinden kurulan temel ilişkide, fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki fark varsa bu fark kur farkı alacağıdır. Bu nitelikteki bir alacağın istenebilmesi için uygulama ya da teamül aranmaz. Kur farkı alacağı fatura tarihi ile ödeme tarihi arasındaki farktan kaynaklanan alacak olduğundan ancak TL olarak istenebilir. Somut olayda, taraflar arasında 19/09/2017 tarihinde akdedilen Kumaş Satış Sözleşmesinin ödeme koşulları kısmında; “120 Gün Döviz Çeki Yada Kur Farklı TL Çeki ile ödemenin yapılacağı, ödemenin TL. olarak yapılması durumunda çekin vadesinde kur farkı hesaplanacağı, ” hükmünün yer aldığı, sözleşme altında her iki tarafın imzasının bulunduğu, yine davacı yan tarafından sunulan mail yazışmasında davalı yanın 2013 yılında kur farkı faturası düzenlenmesine onay verdiği, davacı tarafından davalı firmaya toplam olarak 23.742,72 USD tutarında mal satıldığı, davalı firmanın bu satışa karşılık 03.11.2017 tarihinde 16.800,00 USD tutarlı döviz çeki ile ödeme yaparak çek bedeli 3,8080 kur ile 63.974,40 TL tutar ile davacının kayıtlarına alındığı, kalan (23.742,72 USD – 16.800,00 USD=) 6.942,72 USD alacak için davalı firma tarafından 18.06.2018 vadeli 22.340,00-TL tutarlı çek verildiği, çekin vadesinde 4,6568 kur baz alınarak çekin USD karşılığının 4.797,29 USD olarak mahsubunun yapıldığı, bu bağlamda davalının (6.942,72 USD – 4.797,29 USD=) 2.145,43- USD tutarlı borcuna karşılık TCMB kuru 4,6568 olarak hesaplanarak davacı tarafından davalıya 27.06.2018 tarihli (…) 9.982,36 TL tutarlı kur farkı faturası düzenlendiği, davalı taraf kesilen kur farkı faturasını kabul etmeyip iade faturası kesmiş olduğundan davacı firmanın bu kur farkı faturasını tekrar düzenlemiş olduğu, en son düzenlenen ve takibe konu edilen 07/03/2019 tarihli … no.lu 9.982,36 TL tutarlı kur farkı faturası davacı ve davalı yanın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, anlaşılmıştır. Kur farkı alacağına dayanak olan ve yargılama sırasında dosyaya sunulan en son düzenlenen ve takibe konu edilen 07/03/2019 tarihli … no.lu 9.982,36 TL tutarlı kur farkı faturası TL üzerinden düzenlenmesine rağmen davacı taraf icra takibini USD üzerinden yapıldığı ve Mahkemece de kur farkı alacağının Amerikan doları olarak hüküm altına alınmış olduğu, ancak kur farkı alacağının fatura tarihi ile ödeme tarihi arasındaki farktan kaynaklanan alacak olduğundan ancak Türk Lirası olarak istenebileceği, nitekim davacının Türk Lirası üzerinden düzenlediği kur farkı faturasına ilişkin Amerikan doları üzerinden icra takibi başlatıp alacak talebinde bulunmasının mümkün olmadığı,İİK. 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasında; usulüne uygun yapılmış ve itiraz edilmiş icra takibinin bulunması dava şartıdır, dolayısıyla takibe sıkı sıkıya bağlı olan itirazın iptaline ilişkin davada usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibi bulunmadığının kabulü gerektiği, dava şartları, HMK’nın 115.maddesi uyarınca, istinaf aşaması dahil, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bu durumda Mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerekirken yazılı gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesinin doğru bulunmamıştır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28.02.2023 tarih ve 2023/379Esas – 2023/1206 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.) Açıklanan nedenlerle, dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK. 355, 353/1-b2 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle, itirazın iptali davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, şartları oluşmadığından davalının tazminat talebinin reddine yönelik karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/02/2021 tarih ve 2020/253 Esas – 2021/181 Karar sayılı kararının HMK’nın 355, 353/1-b-2 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 1-Davanın İİK. 67 ve HMK 114-(2) maddeleri uyarınca usulüne uygun yapılmış icra takibinin bulunması dava şartıdır yokluğu nedeniyle HMK. 115. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,2-Davacı tarafın takip yapmakta kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğu ispat olunamadığından ve şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.TL harçdan dava açılırken peşin olarak yatırılan 152,09.TL harcın mahsubu ile bakiye 117,76.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir olunan 17.900,00.TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 7-Artan gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 9-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-dönüş gideri olmak üzere toplam: 193,60.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Artan gider avansı olması halinde, talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.