Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1313 E. 2021/1248 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1313
KARAR NO: 2021/1248
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2020
NUMARASI: 2015/1245 Esas – 2020/600 Karar
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ: 08/05/2015
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkilinin davalı firmadan 02.07.2009 tarihinde … plaka nolu aracı 0 km olarak satm aldığını, satın aldığı tarihten aracın son servise bırakıldığı tarihe kadar aracı kullandığını, aracı satm aldıktan sonra uzunca bir dönem servis ve bakım hizmetlerini de davalı firmadan aldığım, müvekkilinin kullanmış olduğu aracın motor arıza sinyali vermesi üzerine … servisine götürdüğünü ve aracın sensörünün ikaz verdiği bahisle sensörün değiştirildiğini, ancak aracın tesliminden hemen sonra yine aynı ikazın olması üzerine aracın tekrar servise götürüldüğünde ise, önce arızayı bulmaya çalıştıklarını, motorda çatlak olabileceği, motorun değişmesi gerekebileceği şeklinde ön bilgi verildiğini, bunun için de motorun sökülmesi gerektiğinin belirtildiğini, bunun üzerine müvekkilinin Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/62 D.Iş dosyasında tespit yaptırdığım ve söz konusu tespitte araç motorunda çatlak olduğunun, alıcının söz konusu aracı satm alırken bu çatlağı bilmesinin mümkün olmadığım,üretim hatası olduğu şeklinde rapor düzenlendiğini, bilirkişinin verdiği bu rapor ile davalı firmanın söz konusu durumu bilmesine rağmen müvekkilden hile ile sakladığı sonucu ortaya çıktığım, bunun üzerine müvekkilinin noter kanalıyla ayıp ihbarında bulunduğunu, davalı firmanın ihtarnameye cevap vermemesi üzerine müvekkilinin aracı kendi imkânlarıyla tamir ettirdiğini ve 32.258,26-TL ye mal olduğunu, ayrıca yeni motorun ruhsata kaydı için 1.500,00-TL ödeme yapıldığım, bütün bu nedenlerle 33.758,26-TL’ nin fatura tarihi olan 23.09.2014 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Dava konusu 2009 model … marka … tipindeki … plaka nolu aracın 02.07.2009 tarihinde müvekkili şirketten satm alındığını, davacımn ise aracın üretimden kaynaklanan ayıplı olduğunu iddia ettiğini, dava konusu aracın ayıplı olduğunu kabul etmemekle birlikte bir an için ayıplı olduğu düşünülse dahi, borçlar kanununa göre derhal ihbar sürelerine ilişkin yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu durumda davacımn aracı satm aldığı hali ile kabul ettiğini ve seçimlik haklarım artık kullanamayacağının kabulü gerektiğini, İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/134 D.Iş sayılı dosyasında yapılan tespitlerin taraflarınca kabul edilmediğini, dava konusu araçta davacımn iddiasının aksine üretim hatasından kaynaklı herhangi bir ayıp bulunmadığım, dava konusu aracın satın alındıktan sonra 5 yıl gibi uzun bir süre sorunsuzca kullanıldığını, su kaçağı şikayeti ile ilk kez 12.05.2014 tarihinde 97.575 km’de … yetkili servisine geldiğini, aracın motorunda motor bloğundaki elle ve gözle tespit edilemeyecek şekildeki çatlağın üretimden bu yana araçta mevcut olsa idi aracın çoktan su kaynatması gerektiğini, ancak aracın servis kayıtlarından da açıkça görüleceği üzere araç yaklaşık 5 yıl süre ile ve 100.000 km boyunca sorunsuz kullanıldığım, bu nedenle motordaki çatlağm üretim kaynaklı bir hata olmadığım gösterdiğini, davacımn faiz talebinin hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, bütün bu nedenlerle davacı tarafın hak düşürücü süre içerisinde ayıp ihbarında bulunmamış olması ve zamanaşımı sürelerinin aşılmış olması nedeniyle davanın reddini, davanın esas yönünden reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/11/2020 tarih ve 2015/1245 Esas – 2020/600 Karar sayılı kararında; “…Toplanan/sunulan deliller ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde;Dava konusu uyuşmazlık davacının 02/07/2009 tarihinde davalı … Otomotivden satın aldığı … plakalı araçta üretimden kaynaklandığı iddia edilen ve kullanım sonrasında ortaya çıkan hasar nedeniyle davalıdan tazminat talep edip edemeyeceği ve edebilecekse talep edeceği miktarın ne olduğu hususundan kaynaklanmıştır. Davacı şirket,davalı şirketten 02.07.2009 tarihinde dava konusu yapılan … marka … otomobili … numaralı irsaliyeli fatura ile her şey dahil 140.790,84TL ye satın almıştır.Taraflar tüzelkişi tacir olup taraflar arasında satış sözleşmesi yapılmış olup yapılan satış sözleşmesi ticari niteliktedir.Taraflar tacir olmaları nedeniyle dava konusu uyuşmazlığa Tüketicinin Korunması Kanunu hükümleri uygulanamayacak olup, taraflar arasındaki sözleşme 02.07.2009 tarihli olduğundan, 818 Sayılı Borçlar Kanunu ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde yapıldığından dava konusu uyuşmazlığa bu kanun hükümleri uygulanmalıdır.( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin,2017/636 Esas, 2018/367 Karar sayılı kararı ) Taraflar arasında ticari bir satış sözleşmesi söz konusu olduğundan gözden geçirme ve bildirim sürelerine öncelikle ticari satışlara ilişkin hükümler uygulanacaktır.Uyuşmazlık kapsamında kullanmayla ortaya çıkan bir ayıp söz konusu olup böyle bir ayıbın araç teslim alındıktan sonra gözden geçirmeyle anlaşılması mümkün olmaması sebebiyle, ayıp ortaya çıkar çıkmaz bildirim yükümlülüğünü yerine getirilmesi ayıptan doğan hakların kullanılması için yeterlidir. Alıcı gözden geçirme ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirse bile kanunda öngörülen sürede ayıptan doğan haklarını kullanması gerekir.Aksi halde alıcının ayıptan doğan hakları zamanaşımına uğrar.6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6103 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6. maddesine göre, Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tabidir. Dava konusu olay ve zamanaşımına ilişkin süreler, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 818 Sayılı Borçlar Kanunu’na tabi olarak değerlendirilmesi gerekip, taraflar arasındaki satış sözleşmesi 02.07.2009 tarihli olup, 818 sayılı Borçlar Kanunu ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde yapıldığından ayıptan doğan haklarında bu kanunlarda öngörülen süreler içinde kullanılması gerekir. Ticari satışlarda satıcının ayıptan dolayı sorumluluğu,malın tesliminden itibaren 6 aylık zamanaşımına tabidir.(YARGITAY19. Hukuk Dairesinin 2013/10624 Esas, 2014/8061 Karar sayılı ilamı )Sözleşme 02.07.2009 tarihinde yapılmış olup,dava konusu otomobil 02.07.2009 tarih ve 715854 numaralı irsaliyeli fatura ile davacı tarafa teslim edilmiştir.Dava konusu araç 02.07.2009 tarihinde satılıp davacıya teslim edilmiş,zamanaşımı süresi 02.01.2010 tarihinde dolmuş olup,ayıp ihbarı ise 2014 tarihinde yapılmıştır..Başka bir anlatımla, ayıp ihbarı 6 aylık zamanaşımı süresi dolduktan sonra yapılmıştır. Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 207. maddesi uyarınca iğfal durumunda zamanaşımına dayanılamaz ise de, somut olayda iğfal bulunduğu da ispat edilmemiştir.Somut olayda 06.03.2019 tarihli bilirkişi raporuyla da,dava konusu aracın motor bloğundaki çatlağının aracın ilk satın alındığında,sahibi,kullanıcı,satıcı tarafından tespit edilecek türden bir arıza olmadığı tespit edilmiştir. Malın sonradan ayıplı olduğunun saptanması ve bunun gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirlenmesi, tek başına iğfal olarak değerlendirilemez. Uyuşmazlık kapsamında davalı satıcının cevap dilekçesinde zamanaşımı defiinde bulunmuş olması ve ayıp ihbarının 6 aylık zamanaşımı süresi dolduktan sonra yapılmış olması karşısında mahkememizce davalı tarafça süresinde ileri sürülen zamanaşımı defiinin kabulü ile davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Dosya içerisinde bulunan raporlar incelendiğinde tüm raporlarda müvekkili aracında meydana gelen arızanın aracı alırken belirlenmesi mümkün olmayan, kullanım sonrası zamanla ortaya çıkabilecek bir arıza olduğu ve bunun üretim hatasından kaynaklandığı, davalının iddia etmiş olduğu gibi kullanıcının kullanımına bağlı olarak oluşabilecek bir arızanın olmadığı şeklinde olduğunu, Zamanaşımı yönünden verilen kararın yanlış olduğunu, zamanaşımı ilk itiraz olup, taraflarca süresi içerisinde sunulmadığı zaman mahkemece resen değerlendirilemeyeceğini, Süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunulmuş olsa dahi dosyada uygulama kabiliyeti bulunmadığını, İgfalin ispatlanamadığı yönündeki tespitin de hatalı olduğunu, dosyadaki tramer kayıtları, araca ait servis kayıtları, bilirkişi raporları iğfalin olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, Müvekkilinin dosyada sabit olduğu üzere tüm bakım hizmetlerini davalı ve diğer yetkili serviste yaptırdığını, yetkili servislerde de işin ehil kişileri çalıştırma yükümlülükleri olduğuna göre müvekkilinin aracındaki bu durumu fark etmemeleri mümkün olmadığını, bilirkişilerin başlangıçtaki imalat hatasının kullanım ile zamanla gelişerek büyüdüğü şeklindeki tespiti dahi söz konusu servis elemanlarının bu durumu çok önceden bilmelerine rağmen müvekkilinden bu durumu gizlediklerini ve müvekkilini aldattıklarını ortaya koyduğunu, Dava konusu olay ile ilgili alınan bilirkişi raporlarından; İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/62 D.iş dosyasında 16/07/2014 tarihinde alınan bilirkişi raporu işinde uzman makine mühendisi raporunda, motor aksamı araçtan sökülerek atölyede tezgah üzerinde mevcut olarak yapılan incelemede motor silindir blogu üzerinde 0,5 cm uzunluğunda 0,05 cm derinliğinde gözle ve elle tespit edilecek şekilde bir çatlak olduğunun tespit edildiğini, Raporda müvekkili aracındaki arızanın gözle ve elle yapılan tespitte dahi fark edilebileceğini belirttiği ve bu durumu fotoğraflayarak raporunu yazdığını, 30/05/2016 tarihli ilk raporda; motor bloğundaki çatlağın imalat hatasından kaynaklandığı ve ayıplı olduğu sonucuna varıldığını, Bilirkişilerin raporlarında söz konusu motor çatlağının motor bloğu üzerinde olması bunun ancak imalat esnasında meydana gelen malzeme hatasından kaynaklı olduğunu gösterdiğini, motor bloğu genel olarak aracın yüksek ısı ve mekanik zorlamalarına maruz kaldığı en önemli bir parçası olduğunu, bu şekilde bir motor çatlağının aracın kullanımından olabilecek türden arızalardan olmadığını belirterek davalının itirazlarının da yerinde olmadığını belirttiğini, 02/09/2020 tarihli raporda, 06/03/2019 tarihli raporlarındaki motordaki arızanın üretimden kaynaklı sonradan ortaya çıkan imalat hatası olduğu, araca kullanımının bu tip arızalara neden olmayacağı yönündeki tespitlerini yenilediklerini, Müvekkilinin aracında meydana gelen arızanın imalat hatasından kaynaklı bir arazı olduğunun tüm bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, mümkün olmaması halinde itirazlar doğrultusunda dosyanın yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ayıplı araç satışı iddiasından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda,Davacı şirket tarafından davalı şirketten 02.07.2009 tarihinde dava konusu yapılan … marka … otomobili … numaralı irsaliyeli fatura ile her şey dahil 140.790,84TL ye satın aldığı tesbit edilmiştir. Taraflar tüzelkişi tacir olup taraflar arasında satış sözleşmesi yapılmış olup yapılan satış sözleşmesi ticari niteliktedir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarında; aracın 2013 tarihine kadar periyodik bakımlarının yetkili … Servisinde düzenli olarak yapıldığı, daha sonra araç sahibi davacının servisini değiştirerek bakımlar için … Servisine geçtiği, genel olarak araç bakımlarının … Servislerinde yapılmış olduğu, araçta 12/05/2014 tarihinden itibaren servis kayıtlarından da görüleceği üzere su eksiltme ve motorda sürtünme şikayetiyle … Servisine gittiği, 18/09/2014 tarihli servis iş emri formunda görüleceği üzeremotor su ikazı verdiği ve motordan sürtünme sesinin geldiği şikayetinin devam ettiği,12/06/2014 tarihli servis kayıtlarında belirtildiği üzere araç motorunun motor bloğu yüzeyinde çatlak olduğunun tesbit edildiği, 23/09/2014 tarihinde aracın komple motor bloğu değişiminin yapıldığı, bedelinin toplam 32.258, 26 TL. Olduğu, söz konusu motor çatlağının motor bloğu üzerinde olması, bunun ancak imalat esnasında meydana gelen malzeme hatasından kaynaklı olduğunu gösterdiğini, motor çatlağının, araç kullanımından kaynaklı olabilecek türden arızalardan olmadığını, araç ilk satın alındığında sahibi/kullanıcı tarafından tesbit edilebilecek türden bir arıza olmadığı, sonradan aracın kullanılmasıyla ortaya çıkabilecek nitelikte arızalardan olduğu, motorun gizli ayıplı olduğu belirtilmiştir. Gizli ayıp, emtianın teslimi sırasında açıkça belli olmayan ve ayrıca alıcının yapacağı ya da yaptıracağı muayene ile de anlaşılması mümkün olmayan ve fakat zamanla ve malın kullanılması sırasında ancak ortaya çıkacak olan bir ayıptır. TBK 231 maddesinde ticari mahiyet taşımayan adi satışlarda ayıba karşı tekeffülden mütevellit her tür dava , ayıp daha sonra meydana çıksa bile malın alıcıya teslimi tarihinden itibaren 2 yılda zaman aşımına uğrar. Somut olaydaki gibi ticari satımlarda ise TTK 23 madde atfıyla TBK 223 maddesi uygulanacaktır. TBK 225 maddesine göre ağır kusurlu satıcı satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu da ileri sürerek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Bu gibi hallerde alıcının tıpkı haksız fiillerde olduğu gibi hasara ıttıla tarihinden itibaren bir ve tesellüm tarihinden itibaren de herhalde on sene içinde dava açması gerekecektir. (Yargıtay 11HD. 2014/15978 E 2015/5437 K 17.04.2015 T.) Dava konusu aracın üretici firma tarafından ilan edilen standartlara ve teknik ölçülere göre imal etmek zorundadır. Dava konusu araç üzerinde ilk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, hasara uğrayan satılanın gizli ayıplı sayılması gerekeceğine yönelik tespitler ve 12/06/2014 tarihli servis kayıtlarında araç motorunun motor bloğu yüzeyinde çatlak olduğuna yönelik tesbitler gözetildiğinde, motordaki gizli ayıbın ağır kusur kabul edilmesi gerektiği, TBK 231/2 maddesi uyarınca satıcının 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacağı ve buna göre davacı tarafından davanın süresinde açıldığı tesbit edilmekle; ilk derece mahkemesince zaman aşımı süresi içinde dava açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece, davaya konu uyuşmazlık konusunda tarafların göstermiş oldukları deliller toplanarak bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup davalının zaman aşımı itirazının reddi ile, sonuca göre karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Davacı tarafça dosyaya ibraz edilen servis faturası incelendiğinde; toplam parça bedelinin 22.905, 21TL., işçilik bedelinin 2.708,10 TL., harici hizmet bedelinin 1.724,20.TL., KDV. 4.920,75 TL. Olmak üzere toplam: 32.258, 26 TL. ‘lik fatura düzenlendiği, dava dilekçesinde talep edilen ruhsat bedelinin servis tarafından kesilen 32.258,26 TL. ‘lik faturaya yansıtıldığı, davacı tarafça ayrıca ruhsat bedeli ödendiğine dair dosyaya delil ve belge ibraz edilmediği, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda da motor değişim bedeli olarak servis tarafından kesilen fatura miktarının kadri maruf olduğunun tesbit edildiği, buna göre davacının davalıdan 32.258,26 TL. alacaklı olduğu, davacı tarafından dava tarihinden önce davalı tarafı TBK. 117 maddesine uygun şekilde temerrüde düşürülmediği, buna göre davacının dava tarihinden itibaren faiz talep edebileceği tesbit edilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında davanın kısmen kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2020 tarih ve 2015/1245 Esas – 2020/600 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; Davanın KISMEN KABULÜ ile 32.258,26 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 2.203,57 TL. harçtan peşin alınan 576,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.627,07 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 605,70 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ile 294,4 TL tebligat/ posta gideri ile İstanbul Anadolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/62 D.iş sayılı tespit dosyasında sarf edilen 18,00.TL tebligat gideri, 400,00.TL bilirkişi gideri, 177,50.TL keşif harcı gideri olmak üzere; toplam 3.889,90.TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren ( % 96 kabul ) 3.734,31 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edilen 100,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren ( % 4 ret ) 4,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 4.838,74 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 1.500,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 10-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-dönüş gideri 36,10 TL olmak üzere; toplam 198,2 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının talep halinde ilgili tarafa iadesine, 12-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/09/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.