Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1285 Esas
KARAR NO : 2021/1407 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2020/338 Esas – 2021/511 Karar
TARİH: 29/04/2021
DAVA: Maddi-manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 14/10/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin Avcılar’da 10,02.2015 tarihinde kurulduğunu, 5 yıldır radyasyon ölçüm cihazları ithalatı, ihracatı, üretimi, pazarlama, satışı, radyasyon ölçüm yapımı ve lisanslaması, konuyla ilgili her tür danışmanlık hizmeti ve eğitim verilmesi, radyasyon ölçüm sistemleri ve nükleer fizik alanında ar-ge çalışmaları yapımı, konuyla ilgi her türlü yazılım geliştirme, çevre teknolojileri konusunda danışmanlık, proje danışmanlığı, fizibilite danışmanlığı yapımı, konusuyla ilgili araştırma ve geliştirme projeleri hazırlanması, proje gerçekleştirilmesi, müşterisi firmaların istekleri doğrultusunda araştırma ve geliştirmeye ve patent almaya yönelik her türlü danışmanlık hizmetleri verilmesi alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkili firmanın, radyasyondan korunmak için RaDG serisi cihazların her türlü üretimi, dağıtımı ve bunların toptan ve perakende olarak pazarlanması konularında Türkiye çapında yetkili olduğunu, … müvekkili şirketin kurucu ortağı olup haksız fiillerin gerçekleştiği tarihte mesul müdür olduğunu, şüpheli … müvekkili şirkette müdür olduğu tarihlerdeki şirket incelemelerinde birçok usulsüzlükler olduğunu, bunun üzerine … hakkında Kücükcekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/14510 Hz. Nolu dosyası ile suc duyurusunda bulunulduğunu, bağımsız denetim firmasından yapılan usulsüzlüklerin tespiti amacı ile bir rapor alındığını, alınan raporda davalı … özellikle, şirketin kasasında duran parayı şirket banka hesaplarından kendi hesabına aktardığını, aynı zamanda şirket kredi kartını kendi özel harcamaları için kullandığını, şüpheli tarafından, şirketin … Bankasına ait … no.lu hesaptan vergi kesintisi sonrası tüm ortaklara isabet eden toplam net 100.257.50 TL. Net kâr dağıtım ödemesine yakın bir tutar olan 100.000.00 TL.’ nin 16/01/2018 tarihinde şüpheli … kendi hesabı olan … Bankasındaki hesabına yapıldığını, muhasebe defterinde ise net 100.000,00 TL. ödeme tutarının tüm ortaklara dağıtılmış gibi kayıtlara alındığını, yapılan incelemelerde 06.06.2018 tarihli 04 numaralı Genel Kurul kararı ile 2017 yılı geçmiş yıl karlarından ayrılması gereken tutarlar düşüldükten sonra Brüt 447.062,00 Türk lirası kârın ortaklara dağıtılmasına karar verildiğini, şüphelinin, şirketin … Bankasına ait … no.lu hesaptan vergi kesintisi sonrası tüm ortaklara isabet eden toplam net 380.002,70 TL. net kar dağıtım ödemesinden daha fazla bir tutar olan 397.062.00 TL.’ nin 06.06.2018 tarihinde … Bankasındaki hesabına yapıldığını, muhasebe defterinde ise kar dağıtım tahakkuk kaydının toplam net 380.002,70 TL. olarak tüm ortaklara dağıtılmak sureti ile kayıtlara alındığını, 06.12.2018 tarihli 07 numaralı Genel Kurul kararı ile 2017 yılı geçmiş yıl karlarından ayrılması gereken tutarlar düşüldükten sonra Brüt 117.950,00 Türk lirası karın ortaklara dağıtılmasına karar verildiğini, muhasebe defterinde ilgili kayıt aşağıdaki gibi yer almakta olup şirketin … Bankasına ait … no.lu hesaptan vergi kesintisi sonrası tüm ortaklara isabet eden toplam net 100.257,50 TL. net kar dağıtım ödemesinin aynı tutarında bir ödemenin 11.12.2018 tarihinde …’ın … Bankasındaki hesabına vapıldığı muhasebe defterinde ise kar dağıtım tahakkuk kaydının toplam net 100.257,50 TL. olarak tüm ortaklara dağıtılmak sureti ile kayıtlara alındığı, 29.04.2019 tarihli 08 numaralı Genel Kurul Kararı ile 2018 yılı geçmiş yıl karından yasal olarak ayrılması gereken tutarlar düştükten sonra brüt 138.300 Türk lirasının ortaklara dağıtılmasına karar alındığını, muhasebe fişinde ilgili kayıt yukarıdaki gibi yer almakta olup şirketin … Bankasına ait … no.lu hesaptan verai kesintisi sonrası tüm ortaklara isabet eden toplam net 117.555,00 TL. net kar dağıtım ödemesinin avnı tutarında bir ödemenin 29.04.2018 tarihinde … Türk … Bankasındaki hesabına yapıldığı, muhasebe fişinde ise kar dağıtım tahakkuk kaydının toplam net 117.555,00 TL. olarak tüm ortaklara dağıtılmak sureti ile kayıtlara alındığı, 11.07.2019 tarihli 09 numaralı Genel Kurul Kararı ile 2018 yılı geçmiş yıl karından yasal olarak ayrılması gereken tutarlar düştükten sonra brüt 69.150 Türk lirasının ortaklara dağıtılmasına karar alındığı, muhasebe fişinde ilgili kayıt yukarıdaki gibi yer almakta olup şirketin … Bankasına ait … no.lu hesaptan vergi kesintisi sonrası tüm ortaklara isabet eden toplam net 58.777,50 TL. net kar dağıtım ödemesinden daha az bir tutar olan 52.942,25 TL.’ kar dağıtımının ” 09 no.lu yönetim kararıyla” açıklaması ile 12.07.2Q19 tarihinde …’ın … Bankasındaki hesabına yapıldığı, muhasebe fişinde ise kar dağıtım tahakkuk kaydının toplam net 58.777,50 TL. olarak tüm ortaklara dağıtılmak sureti ile kayıtlara alındığı, şirket ortakları … sözlü beyanlarında kendilerine kar dağıtımı olarak … tarafından her birine 50.000 Türk Lirası tutarında kar aktarımı yapıldığı bilgisini verdiklerini, geriye kalan 417.637.35.-TL şüphelinin banka hesabına şüpheli tarafından usulsüz olarak aktarıldığını, davalının, müvekkili şirket ortaklarının rızası ve kararı olmadan kendi kendini maaşa bağladığını, şirketin Üsküdar …. Noterliğince tasdik edilen 11.02.2015 tarihli … yevmiye numaralı Genel Kurul Toplantı Karar defterinin incelemesinde 22.06.2015 tarih 01 numaralı şirket ortaklar kurulu kararında “Müdür …’a 01.07.2015-10.11.2017 tarihleri arasında aylık net 5.000 Türk lirası ücret ödenmesi ” kararının ortaklar tarafından imzalı olmadığını, 06.10.2017 tarih 02 numaralı şirket ortaklar kurulu kararında “Müdür … 06.10.2017-06.10.2018 tarihleri arasında aylık brüt 5.000 Türk lirası ücret ödenmesi” kararının ortaklar tarafından imzalı olmadığını, yapılan incelemelerde yukarıda bahsi geçen kararlar çerçevesinde … 01.07.2015-10.03.2018 tarihleri arasında toplamda 160.000 Türk Lirası ‘nın şirkete ait … Bankasına ait … no.lu ve … Bankasına ait … no.lu banka hesaplarından ödendiği, müvekkili şirket tarafından şirketin ticari amaçları gayesi ile kullanılması için … Bankasına ait … numaralı kredi kartı çıkartıldığını, şüphelinin bu kredi kartı ile kendi şahsi harcamaları için kullandığından bahisle fazlaya İlişkin haklarımızın saklı kalması kaydı ile en yüksek ticari faizi ile birlikte şimdilik 300.000.-TL maddi tazminat ile 150,000,-TL manevi tazminata hükmedilmesini vekalet ücretinin dava masraflarının davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının dilekçesinde belirttiği miktarlar belirli ve sabit olduğundan, 6100 S. HMK.m.109/2 gereği işbu davanın kısmi dava olduğunun ileri sürülemeyeceğini, eksik harcın ikmaline karar verilmesi gerektiğini, HMK.114/1-g; ‘gider avansının ve harçların yatırılmış olmasının dava şartı olduğunu, dava dilekçesinde 2 yıllık maaş ödemesi olarak 120.000,00 TL, usulsüz olarak aktarıldığı iddia edilen miktar 417.637,35 TL ve miktarları belirli olan kredi kartı harcamalarının dava konusu yapıldığını, ancak maddi tazminat olarak 300.000,00 TL talep edilmiş ve bu miktar üzerinden harç yatırıldığını, bu durumda davacı yana verilecek iki haftalık kesin süre içerisinde dava değeri ve netice-i talep açık olarak belirlenmeli ve gerekli harç miktarları tamamlatılmak suretiyle davanın esasına girilmesi gerektiğini, harç eksikliği giderilmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacı şirketin 26.01.2015 tarihinde kurulmuş olup şirket hissesinin %25’i kurucu ortak ve yetkili müdür müvekkili … ait olduğunu, 4 ortaklı olan bu şirkette bütün ortakların ortak iradesi ile aksi karar alınana kadar şirket ortağı … ve müvekkilinin müdür olarak görevlendirildiğini, ancak her ne kadar evrak üzerinde iki müdür atanmış olsa da şirketin bütün iş ve işlemlerinin müvekkili tarafından yapıldığını, diğer şirket ortaklarının şirkete herhangi bir getirisi ve kazanımı olmadığını, bütün iş yükünün müvekkili … üzerinde olmasından duyulan rahatsızlığın şirket ortaklarına iletilmesi üzerine ortaklar arasında ihtilaflar yaşanmaya başlandığını, müvekkilinin müdürlük ve diğer tüm görevlerden istifa etmek istediğini yapılan toplantılarda kendilerine defaatle ilettiğini, ancak diğer ortaklarca istifa talebi uygun görülmediğini, 15/10/2019 tarihli Genel Kurul Kararı ile müvekkili … müdürlük görevine son verildiğini, davacının, diğer ortakların bilgisi ve onayı ile yapılan işlemleri sanki ilk kez duymuş gibi lanse ederek haksız davasına dayanak yaratma gayretin de olduğunu, şirketin yetkili ve görevli müdürü ( aynı zamanda %25 ortağı) olarak müvekkili tarafından yapılan işlemlerin tamamından diğer şirket ortaklarının da haberdar oldukları halde geçmiş uygulamaları ve bilgileri dahilindeki iş ve işlemleri huzurdaki davaya konu ettiklerini, oysa ki bütün iş ve işlemler müvekkilinin ortaklığının devam ettiği (ki halen devam etmektedir) ve müdürlük görevi süresince, yani yetkili ve görevli olduğu dönemde yapılmış işlemler olduğunu, müvekkili tarafından müdürlük görevinin sona erdiği 15/10/2019 tarihinden sonra yapılan hiçbir işlem bulunmadığını, müvekkiline yapılan maaş ödemesine ilişkin kararın bütün ortakların katılım sağladığı ve imza attığı şirket kararı olduğunu, dava dilekçesinde maaş ödemelerinin dayanaksız yapılmış olduğuna dair iddiaların gerçek dışı olduğunu, ilgili konunun tamamen bir maddi hatadan kaynaklandığını, 1 ve 2 numaralı Genel Kurul kararlarında imza olmamasından bahis tamamen art niyetli olduğunu, bu kararların hep beraber alındığını ve imzalandığını, davacı şirket radyasyon ölçüm cihazlarının üretimi ve montajı işi ile iştigal ettiğini, bunun için piyasada pazar araştırması, ihalelere hazırlanması, satış yaptırılan 3. Kişilere komisyon verilmesi, kısa süreli personel istihdamı, konaklama, seyahat masrafları vb. bir çok işin müvekkili tarafından yürütüldüğünü, harcamaların birçoğunun da doğal olarak şirket kartından yapıldığını ve davacı tarafın da buna bir itirazı bulunmadığını, müvekkilinin şirketin diğer ortakları ile eşit hisse sahibi ortağı, aynı zamanda yetkili ve görevli şirket müdürü olarak görev yaptığı süreçte yapmış olduğu iş ve işlemlerin haksız davaya konu edilmek istendiğini, oysa ki bütün iş ve işlemlerin diğer ortakların bilgisi ve müvekkilinin de yetki ve görev sınırları içinde olan işlemler olduğundan bahisle davanın usul, esas ve zamanaşımı dikkate alınarak tümden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 29/04/2021 tarih 2020/338 Esas – 2021/511 Karar sayılı kararında;” Somut olayda dava, limited şirket müdürü olarak görev yapan davalının şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı olarak tazminat talepli açılmış olup, ticaret sicil müdürlüğünden celp edilen 14/07/2020 tarihli yazı ekinde gönderilen Üsküdür 17. Noterliği tarafından tasdiklenen kararın incelenmesinde, karar tarihi 15/10/2019 olan, karar numarası 12 olan kararda, davalının şirket müdürlüğündeki istifasının davacı şirket yetkilileri tarafından oy birliği ile kabulüne karar verildiği, alınan 15/10/2019 tarihli kararda sorumluluk davası açılabilmesi için herhangi bir karar alınmadığı, celp edilen 14/07/2020 tarihli sicil kaydına göre, davalının halen davacı şirketin ortağı olduğu anlaşılmış olup, yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere göre, sorumluluk davasının açılabilmesi için, bu yönde alınmış bir ortaklar kurulu kararı bulunması gerekmekte olup, bu husus dava şartı olduğundan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. HD’nin 12/01/2021 gün ve 2021/18 esas, 2021/21 karar sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. HD’nin 27/06/2018 gün ve 2018/111 esas, 2018/630 karar sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. HD’nin 12/01/2021 gün ve 2021/18 esas, 2021/21 karar sayılı ilamı.)…”gerekçesi ile, Davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, şirket müdürünün sorumluluğu hakkında açılacak davalar için 06/11/2019 tarihinde 13 no’lu genel kurul kararı alındığını, Yerel mahkemece, müvekkili şirket defterleri üzerinde gerekli incelemeyi yapmadan verdiği kararın yanlış olduğunu, yerel mahkeme tarafından bahsi geçen genel kurul kararının16/11/2019 tarihinde 13.nolu kararı ile alındığını, Yerel mahkemenin önel vermeden davayı reddetmesinin mümkün olmadığını, Yerel mahkemenin alıntı yaptığı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/11/2017 T. 2016/12185 E. – 2017/6141 K. Sayılı ilamının incelenmesinde önel vermesi gerektiğini ancak yerel mahkemece Yargıtay kararının eksik şekilde değerlendirdiğiniMüdüre karşı açılacak olan tazminat davalarında genel kurul kararı olmadan açılmış ise mahkeme tarafından davacı şirkete genel kurul kararını sunabilmesi için kesin süre vermesi gerektiğini, kesin süreye rağmen genel kurul kararı getirilmemişse davanın usulden reddine karar vermesi gerektiğini ancak mahkemenin hiçbir önel vermeden davayı reddetmemesi gerektiğini, (İstanbul BAM 13.HD 27/06/2018 T. 018/111 E. – 2018/630 K.)İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, limited şirket müdürünün sorumluluğuna dayalı tazminat davasıdır.Davacı vekili, davalının müvekkili şirket müdürü olduğu dönemde yaptığı usulsüz işlemlerle şirketi zarara uğrattığını belirterek uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talep etmiş, mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle dava usulden reddedilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.İlk derece mahkemesince verilen kararda, limited şirket müdürüne karşı sorumluluk davası açılabilmesi için bu yönde alınmış bir ortaklar kurulu kararı bulunmasının dava şartı olduğuna ilişkin gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere bu husus HMK’nın 115/2 maddesine göre tamamlanabilir dava şartı niteliğindedir. Bu durumda, dava şartı olan bu husustaki eksikliğin giderilmesi için davacı yana mehil ve gerektiğinde kesin mehil verilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.Mahkemece tamamlanması olanağı bulunan bu dava şartının tamamlanması için davacı tarafa usulüne uygun olarak süre verilmeden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.Bu nedenle davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a 4 maddesi ile kabulüne mahkeme kararının kaldırılmasına, davacı tarafa, dava şartı olan, davalı hakkında sorumluluk davası açılamasına ilişkin ortaklar kurulu kararını sunması için uygun bir süre verilerek sonucuna göre işlem yapmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/04/2021 tarih ve 2020/338 Esas – 2021/511 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar hacının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/10/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.