Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1284 E. 2021/1620 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1284
KARAR NO: 2021/1620
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 12/04/2021
NUMARASI: 2020/492 Esas – 2021/373 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı ile dava dışı …’ın konut satışı için anlaştığını, sonrasında müvekkilleri ile dava dışı arasında temlik yapıldığını, sözleşmede kdv oranında azalma halinde alıcıya iade yapılacağı beirtilmesine rağmen oluşan kdv farkının müvekillerine ödenmediğini buna dair açılan icra takibinede haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davacı tarafın bahsini yaptığı kdv indirimine ilişkin bakanlar kurulu kararının geriye yürüyemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/04/2021 2020/492 Esas – 2021/373 Karar sayılı kararında; “1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davalının Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 101.542,32 TL asıl alacak üzerinden devamına, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, Asıl alacağa takipten itibaren avans faizi uygulanmasına, Davalı itirazında haksız çıktığı ve alacak likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile, 101.542,32 TL asıl alacağın %20 si oranında hesaplanacak İcra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile tüketici … arasında12.12.2015 tarihinde konut satışına ilişkin sözleşme aktedildiğini, davacı ile hiçbir akdi ilişkisi bulunmadığını, …’ın, müvekkili ile akdettiği ve Tüketici Kanunu hükümlerine göre hazırlanan sözleşmeyi davacı şirkete devrettiğini, ancak davacı ile … arasında imzalanan bu alacağın temliki ve borcun nakli sözleşmesinde müvekkili şirketin imzası olmadığını, bu bakımdan, mahkeme kararında yer alan ve tüketici ile imzalanan sözleşmeye yapılan atıflara dayalı hüküm kurulmasının doğru olmadığını, sözleşmenin akdi sırasında müvekkili şirketin muhatabının bir şahıs ve tüketici olduğunu, daha sonra müvekkilinin açık onayı alınmadığından geçersiz olan Alacağın Temliki ve Borcun Nakli Sözleşmesiyle davacı şirkete devredildiğini, ancak borcun nakli işleminin alacaklının açık rızasıyla geçerli hale geleceğini, bu husus gözetilmeden hüküm kurulduğunu, Mahkeme tarafından verilen kararda, esasen tüketiciye göre düzenlenmiş olan mezkur sözleşmenin maddelerine atıf yaparak iade yükümlülüğünden bahsetmekle birlikte, tacir olan davacının %18 KDV oranını ödemekle bunu kabul ettiğini ve basiretli bir iş adamı gibi davranmadığının dikkate alınmadığını, 08/09/2016 tarihinde Resmi gazetede yer alan Bakanlar Kurulu kararı ile 150 m2’ye kadarki konutlar için KDV oranı %18’den %8’e indirildiğini, bu düzenlemeye göre 08/09/2016 – 31/03/2017 tarihleri arasında teslimi gerçekleştirilecek net kullanım alanı 150m2 üstü olan konut teslimlerinde yeni KDV oranının %8 olarak uygulanacağını, mahkemece, bu düzenlemenin ihtilafa uygulanmasında hataya düşüldüğünü, mevcut davada birim m2 emlak vergisi değerinin 1.000 TL altında olduğunu, dava konusu konutun kanunun uygulama alanı dışında kaldığını, dava konusu sözleşmenin, 25/12/2015 tarihinde ve düzenlemeden önce akdedildiğini, ancak mahkemenin, müvekkilinin imzasını taşımayan temlik ve borcun nakli sözleşmesinin tarihini esas alarak hüküm kurduğunu, kanunların geriye yürümezliği ilkesi gereğince, yayımı tarihinden önceki dönemler için kararın uygulanma imkanının bulunmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı ile dava dışı şahıs arasında konut satışına ilişkin yapılan sözleşmeye aykırılık iddiasından kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı şirket ile davacı şirket ortağı ve yetkilisi olduğu belirtilen dava dışı … arasında 12.12.2015 tarihinde konut satışı hususunda sözleşme imzalandığı, daha sonra davacı şirket ile … arasında imzalanan 24.02.2017 tarihli Alacağın Temliki Ve Borcun Nakli Sözleşmesi ile, …’ın sözleşmeden doğan borç ve alacaklarının davacı şirkete devrettiği görülmektedir. 28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Somut olayda; davacı şirket vekili, şirket ortağı ve yetkilisi olduğunu beyan ettiği dava dışı … ile davalı arasında 12.12.2015 tarihinde konut satışı hususunda düzenlenen sözleşmeden doğan hak ve alacakların müvekkili şirkete Alacağın Temliki ve Borcun Nakli Sözleşmesi ile devredildiği, söz konusu sözleşmede KDV oranında azalma olması halinde alıcıya iade edileceği belirtilmesine rağmen oluşan KDV farkının müvekkiline ödenmediği, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz edildiği belirtilerek, davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep edilmektedir. Davacı tacir ise de davalı ile alacağını temlik eden … arasında imzalanan 12.12.2015 tarihli sözleşmenin “…” başlıklı konut niteliğindeki taşınmazın satışına ilişkin olduğu ve davalının sorumluluğunun kaynağını bu sözleşmenin teşkil ettiği, sözleşmeye göre … 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici olup uyuşmazlığın temel ilişkiye göre çözümlenmesi gerektiği, bu hali ile davaya bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek davanın esastan karara bağlanması doğru görülmemiştir. Belirtilen husus istinaf sebebi yapılmamış ise de, görev kamu düzenine ilişkin dava şartı olduğundan HMK 355- (1) maddesi uyarınca dairemizce res’en inceleme ve değerlendirme yapılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, HMK’nın 355 ve 353/1-a.3 maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın, kayıtların kapatılarak görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmek üzere mahkemesine iadesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalının istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun usulen KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/04/2021 tarih ve 2020/492 Esas – 2021/373 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 ve 355 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Kayıtların kapatılarak dosyanın görevli BAKIRKÖY TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE gönderilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/11/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a ve 355 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.