Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1281 E. 2023/1075 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1281 Esas
KARAR NO: 2023/1075 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/75 Esas – 2021/407 Karar
TARİH: 27/04/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı taraf aleyhine Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, itiraz üzerine dosyanın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esasına kaydını yapıldığını, davalı yanın müvekkil şirkete arasındaki ticari alışverişten kaynaklı cari hesap alacağı 187.928,84 TL.lik alacağını bulunduğunu, davalının talep ettiği çok düşük fiyattan yumurta verilemeyeceğinin belirtilmesi üzerine taraflar arasındaki ticari ilişkinin sonlandığını, beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davacı tarafından davalı şirkete satılmış olan organik yumurtaların, organik olduğunu gösterir sertifikaların davalı şirkete sunulmadığı, birçok aya ilişkin olarak organik ürünlerin sertifikasının, davalı şirketin kontrolünü sağlayan sertifikasyon şirketi olan … Tic. Ltd. Şti’ye sunulmadığı, söz konusu döneme ait sertifikalar talep edilmiş olmasına rağmen davacı şirketçe bu hususta bir dönüş sağlanmadığı sertifikaların sunulmadığı, davacı tarafça davalı şirkete sunulması gereken sertifikaların sunulmaması sonucu olarak söz konusu organik yumurtaları, konvansiyonel yumurta üzerinden fiyatlandırılarak davacı tarafa iade faturalarının düzenlendiğini beyanla, davanın reddine, alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretini karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/04/2021 tarih 2019/75 Esas 2021/407 Karar sayılı kararında; “….Davalı yanın savunma ve beyanlarından da anlaşıldığı üzere davaya konu malların davalı tarafa teslimi hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı yan satıma konu yumurtaların organik yumurta sertifakasyonları gönderilmediğinden bahisle konvensiyonel yumurta üzerinden fiyatlandırarak davacı tarafa idae faturası kestiğini iddia etmiştir. Davalı yanın bu savunmaları ile satıma konu yumurtaların ayıplı olduğunu iddia etmektedir. Satıcının ayıptan sorumluluğuna “ayıba karşı tekeffül” denmektedir. Ayıba karşı tekeffül şartlarının gerçekleşmesi durumunda alıcının kendisine tanınan hakları kullanabilmesi için Kanun tarafından kendisine yükletilmiş olan külfetleri yerine getirmelidir. Külfet, alıcının satın aldığı malı muayene etmesi ve bir ayıbın ortaya çıkması halinde bunu satıcıya ihbar etmesidir. Alıcı külfetleri yerine getirmediği takdirde ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamaz. Külfet teknik anlamda bir yükümlülük veya borç değildir. Külfet, mülkiyetten farklı olarak herhangi bir borç yaratmayan, yerine getirilmediği takdirde o konuda sağlanmış olan hakların kaybedilmesi sonucunu doğuran bir davranış olarak tanımlanabilir. Burada muayene ve ihbar külfetini yerine getirilmemesi halinde alıcının satılanı kabul etmiş sayılacağına dair yasal bir karine söz konusudur. Dolayısıyla külfetlerin yerine getirilmemesi seçimlik hakların kullanılmasına engel olur, alıcı malı o haliyle kabul etmiş sayılır. Davalı yan süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu ispat edememiştir. Dolayısıyla satıma konu malları mevcut haliyle kabul etmiş sayılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir. İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir….”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜ İLE, 1-Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 177.877,86 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, 2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, 08/02/2021 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde görüleceği üzere bilirkişilerce heyette bir gıda mühendisinin dahil edilmesi gerektiğinin belirtildiğini ancak davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, bilirkişiler tarafından dosyada birtakım eksiklerin bulunduğunu, yumurta ve yemlerin organikliğine ilişkin sertifikasyon vb. Süreçlere hakim bir gıda mühendisinin dosyaya dahil edilmesi gerektiğinin açıkça belirtildiğini, bilirkişi heyetinin yetersiz olduğunu, yerel mahkemenin eksik inceleme yaptığını, ek rapor alınması gerektiğini, bu nedenle dosyanın ilk derece mahkemesine iade edilmesi gerektiğini, … Tic. Ltd. Şti.’ye yazılan müzekkerenin yanlış şekilde yazıldığını ve yerel mahkemece bu müzekkereye cevabın da doğru yorumlanmadığını, … Hiz. Tic. Ltd. Şti. daha önceki dilekçelerde belirtildiği üzere müvekkili şirketin denetimlerini yapan bir sertifikasyon şirketi olduğunu, dava dışı … Şirketi’ne davacı şirketin değil müvekkili şirketin ilgili tarihlere ilişkin sertifikaların sunulup sunulmadığının sorulması gerektiğini, ancak … Şirketi’nin verdiği cevapta davacı şirketin sertifikasyon denetimlerinin kendileri tarafından yapılmadığının belirtildiğini, gelen müzekkere cevabında dava konusu yumurtalara ilişkin tarihlerin müvekkili şirketin … şirketi ile sözleşmesinin fesih tarihinden önce olduğunun sabit olduğunu ancak … firmasından gelen müzekkerenin sanki davacı şirketin sertifikasyon şirketine yazılan bir müzekkereye cevap gibi yazıldığını, dolayısıyla … firmasından gelen müzekkere cevabının bu haliyle dosyaya esas alınmasının mümkün olmadığını, yerel mahkemece doğru şekilde bir kez daha … Sert. Hiz. Tic. Ltd. Şti.’ye müzekkere yazmadığnı ve müvekkili şirketin yumurtaların organik olup olmadığına dair sunması gereken sertifikayı gerekli kuruma sunup sunamadığı bir kez daha ortaya çıkamadığını, bu durumun bilirkişiler tarafından da hatalı değerlendirildiğini, … Şirketi müvekkili şirketin denetim firması olup bu yönde bir müzekkerenin yazılması gerektiğini, delilleri toplanmadan verildiğini, HMK’nın 356.maddesi gereği dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, İtirazın iptali davasında ispat yükünün davacı tarafta olup davacının bugüne kadar dosyaya yalnızca faturaları sunmuş olmasına ve faturaların tek başına alacağı ispatlamaya yetmemesine rağmen kısmen kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu, Davacı tarafın, davaya konu yumurtaları gerektiği gibi, organik sertifikaları ile birlikte teslim ettiğini ispatlaması gerektiğini ancak davacı şirket davanın bu aşamasına kadar bu hususta bir ispat aracını dosyaya sunamadığını, Yargıtay’ın 19.Hukuk Dairesi’nin 10.12.2015 tarihli 2015/400 E. , 16681 K. Sayılı ilamında açıkça “Fatura satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, TEK BAŞINA MAL VEYA HİZMET VERİLDİĞİNİ İSPATLAMAYA YETERLİ DEĞİLDİR. Akdi ilişkiyi ve mal veya hizmet verildiğini ispat yükü faturayı düzenleyen taraftadır” ibaresinin yer aldığını, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/19-1632 K. 2018/1146 T. 30.5.2018) Müvekkilinin ticari defterlerini sunmasına rağmen bunu dikkate almadan, müvekkilinin ticari defterlerini sunmadığını, davacı yanın ticari defterlerini üzerinde yapılan inceleme neticesinde 177.877,86 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği ibaresinin kabulünün mümkün olmadığını, Satıcı konumundaki davacının TBK 225/2 gereği ağır kusurlu olduğu için satılandaki ayıbın kendisine bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek kısmen de olsa sorumluluktan kurtulamayacağını, mail yazışmalarıyla da sabit olduğu üzere ayıp ihbarının defalarca kez davacı tarafa yapıldığını, Davacı yan ile müvekkilim arasındaki ticari ilişkideki uyuşmazlığın, ilgili dönemlerdeki yumurtaların ve yemlerin organikliğine ilişkin olduğunu, sözleşmenin esaslı noktasının organik sertifikası olan yumurtaların teslimi olduğunu, müvekkili şirketin perakende market sektöründe öncü olarak faaliyet gösteren bir marka olduğu göz önüne alındığında tüketiciye ulaştırılan yumurtaların organik olup olmadığının sözleşmenin esaslı unsuru olduğu bir kez daha ortaya çıkacağını, ticari ilişki boyunca müvekkilinin düzenli bir şekilde süreci takip ettiğini, davacı yanı sertifikaların gecikme hususunda uyardığını, müvekkilinin ısrarlı taleplerine rağmen bu konuda herhangi bir geri dönüş olmadığını, davacı tarafın hiçbir zaman yumurtaların organikliğini ispat edemediğini, ticari ilişkinin esaslı noktası olan bu hususu ileri sürdüğümüzde, sanki anlaşmanın tali bir noktası bile değilmiş gibi davranmaya çalıştığını, davacının baştan itibaren dürüstlük kuralına aykırı bir biçimde davrandığını, hem organikliğe dair sertifikaları paylaşmamakta direndiğini hem de yumurtaların konvansiyonel fiyat üzerinden fiyatlandırılmasını kabul etmediğini, müvekkilini oyalayarak süreleri geçirdiğini, yumurtaların ayıp bildirimi yapıldığında ihbar sürelerine dayandığını, davacının kötü niyetli olduğunu,Yerel mahkemenin, dürüstlük kuralının yanında ayıba karşı tekeffül hükümlerini de somut olaya uygularken hataya düştüğünü, davacı tarafın, TBK m.225 açısından satıcılığı meslek edinmiş özel hukuk tüzel kişisi olduğunu, davacı tarafın bu sıfatı yalnızca satıcılıktan ileri gelmeyip aynı zamanda imalatçı/ üretici olmasından kaynaklandığını, müvekkili ile davacı yan arasındaki anlaşmanın organik yumurta alımı üzerine olduğunu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, organik yumurta üretim esaslarını belirlediğini, satıcılığı meslek edinen kişiler bakımından ayıba karşı tekeffül hükümlerinde belli esaslar koyduğunu, bunlardan ilki TBK m.225/1’e göre “Satıcının ağır kusurlu olması halinde ihbar külfetinin yerine getirilmediği ileri sürülemez.” Buna ek ve bağlantılı olarak f.2’ye göre ” Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.” davacı taraf yukarıda açıklandığı üzere sattığı yumurtaların organik olmadığını bilmekte, bunu saklamak için çaba gösterdiğini, Davacı tarafın dava konusu yumurtaların organik olup olmadığının tespitinin bu aşamada mümkün olmadığına yönelik iddialarında kötü niyetli olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dosyanın HMK 356’ya göre ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davanın reddine, alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına yükletilmesine. yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisine dayalı bakiye açık hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisi kapsamında davalı tarafın bakiye cari hesap alacağını ödemediğinden hakkında icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafça; Davacı tarafından davalı şirkete satılmış olan organik yumurtaların, organik olduğunu gösterir sertifikaların davalı şirkete sunulmadığı, birçok aya ilişkin olarak organik ürünlerin sertifikasının, davalı şirketin kontrolünü sağlayan sertifikasyon şirketi olan dava dışı … Hiz. Tic. Ltd. Şti’ne sunulmadığı, söz konusu döneme ait sertifikalar talep edilmiş olmasına rağmen davacı şirketçe bu hususta bir dönüş sağlanmadığı, sertifikaların sunulmadığı, davacı tarafça davalı şirkete sunulması gereken sertifikaların sunulmaması sonucu olarak söz konusu organik yumurtaları, konvansiyonel yumurta üzerinden fiyatlandırılarak davacı tarafa iade faturalarının düzenlendiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle mali müşavir ve hukukçu bilirkişilerden oluşan heyetten rapor alınmasına karar verilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle düzenlenen bilirkişi raporunda; İcra takibinin dayanağı hesap ilişkisinin 2016-2019 yılları arasındaki fatura ve ödemelerden oluştuğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 02/05/2019 tarihinde sonlandığını, 02/05/2019 tarihi itibariyle davacılının davalıdan 187.928,84 TL. Alacaklı olduğu, davalının ise davacıya 177.877,86 TL. Borçlu gözüktüğü, aradaki farkın 10.050,98 TL. Olduğu, davacı taraf ile inceleme sırasında yapılan görüşmede tarafların ticari defterlerindeki farkın 3 yıldır devam ettiği ve binlerce fatura ve ödemeden oluşan hesap ilişkisi içerisinde tarafların ticari defter ve kayıtları arasındaki farkın kaynağının tesbit edilmesinin oldukça güç olduğunu, davalı lehine olan 177.877,86 TL. Tutarındaki alacak bakiyesini kabul ettiklerini beyan edildiğini,taraflar arasındaki ticari ilişkinin sonlandığı 02/05/2019 tarihinden sonra 28/05/2019 tarihinden itibaren davalı tarafından davacı adına iade e faturalar düzenlendiğini, bu iade faturaların davacı tarafından kabul edilmeyerek davalıya tekrardan iade edildiğini, davalı ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacıya 50.353,09 TL. Borçlu gözüktüğünü, arada ödeme olmadığını, farkın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olan iade faturalarından kaynaklandığını, davalı tarafça düzenlenen iade faturalarının örnekleme yoluyla incelendiğini ve tamamının açıklamasında ”sertifikasız sevk edilen organik yumurta için ” açıklamasının yer aldığını, dava yanları arasındaki sözleşmenin tam ve kesintisiz örneği dosyada bulunmadığından incelenemediğini, sözleşmenin taraflarca ibrazının gerekli olduğunun düşünüldüğünü, davalının iade faturası düzenlemesine dayanak dosyada belge olmadığını, sertifikasyon ile ilgili durumun ve davalının bu yöndeki savunmalarının değerlendirilmesi mahkemece gerekli görülürse bu konunun uzmanlık alanlarına girmediğinden heyete bundan sonrası için gıda mühendisi bilirkişinin dahil edilmesi gerektiği belirtilmiştir.Davalı vekili tarafından verilen 08/03/2021 tarihli beyan dilekçesi ile, bilirkişi raporuna itirazlarını bildirmiştir.Mahkemece 27/04/2021 tarihli duruşmanın ara kararı uyarınca; Davalı tarafın ek rapor talebinin reddine karar verilmiştir.Mahkemece, davalı vekilinin uyap sisteminden gönderdiği cevap dilekçesi ekindeki mail ve diğer delillerin, davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesi ekinde gönderdiği maillerin, davacı vekilinin 31/03/2020 tarihli beyan dilekçesi ekinde gönderdiği taraflar arasında imzalanan çerçeve sözleşme başlıklı sözleşmenin tam metninin uyap sisteminden çıkartılıp dosya arasına konulmadığı, bu delillerin bilirkişiler tarafından incelenmediği ve mahkemece değerlendirilmediği anlaşılmıştır.HMK. 199 Maddesinde; Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu kanuna göre belge olarak tanımlanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 6 maddesinde; satıcı, bu sözleşme konusu alım satımlarda TTK 25/3 maddesinin uygulanmayacağını, ayıp ihbar süresinin emtianın tesliminden itibaren 6 ay olduğu, gizli ayıplarda ise herhangi bir zaman sınırlaması olmaksızın her zaman gizli ayıbın bildirileceği ….,belirtilmiştir. Mahkemece ayıp ihbar süresinin düzenlendiği taraflar arasındaki sözleşmenin 6 maddesinin değerlendirilmemesi yerinde görülmemiştir. Bu durumda mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, davalı vekilinin uyap sisteminden gönderdiği cevap dilekçesi ekindeki mail ve diğer delillerin, davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesi ekinde gönderdiği maillerin, davacı vekilinin 31/03/2020 tarihli beyan dilekçesi ekinde gönderdiği taraflar arasında imzalanan çerçeve sözleşme başlıklı sözleşmenin tam metninin uyap sisteminden çıkartılıp dosya arasına konulmak suretiyle incelenerek, gerektiğinde bilirkişi heyetine gıda mühendisi bilirkişi de dahil edilerek davalı tarafından kesilen iade faturalarının sözleşme hükümleri de değerlendirilmek suretiyle yerinde olup olmadığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı ve miktarı hususunda denetime elverişli rapor alınarak tarafların tüm delilleri iddia ve savunma doğrultusunda değerlendirilerek varılacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/04/2021 tarih ve 2019/75 Esas – 2021/407 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.