Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1279 E. 2021/1071 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1279 Esas
KARAR NO: 2021/1071 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2021 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/31 Esas
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı şirketin % 45 ortağı olduğunu, davalı şirketin 11 Temmuz 2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı ile ilgili hiçbir hususun nama yazılı pay sahibi müvekkile tebliğ edilmediğini, bunun TTK m. 414’e aykın olduğunu; toplantı tutanağında nama yazılı pay sahiplerine 23 Haziran 2014 tarihinde taahhütlü mektup gönderilmesi suretiyle çağrı yapıldığının belirtildiğini, ancak davacı müvekkilin toplantıdan haberi olmadığını, davetin taahhütlü olmasının yeterli olmayıp iadeli taahhütlü olması gerektiğini, ayrıca ilanın çıktığı gazete nüshasının gönderilmesi gerektiğini; uyuşmazlık konusu toplantının gizli yapılmasının, önceki genel kurulda (21.01.2013 tarihli) alınan kararlara müvekkilinin muhalefeti ile müvekkilinin Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2013/177 E. sayılı davasını açması, davalı şirket yönetim kurulu tarafından davacının yönetim kurulu temsil yetkisinin kaldırılmasıyla başlayan uyuşmazlıklar (Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/828 E.), müvekkilin şirket aleyhine alacak davası açmış olması (Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2013/21 E,), müvekkilin azlık hakkına dayanarak toplantı talebinin yönetim kurulunca reddedilmesi , kayyum talebi ile açılan dava (Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2013/48E.), davalı şirket yönetim kurulu tarafından müvekkile açılan dava (Anadolu Fikri Sınai Haklar Ceza Mahkemesi, 2004/491 E,), söz konusu genel kurul öncesi ve sonrasında alınan kararlar ile müvekkilinin ezilmeye çalışıldığını, toplantının davacıdan gizlenmesinden davalının ciddi bir menfaati olduğunu, söz konusu toplantıda alınan “yönetim kurulunca hazırlanan ve gündemde ilan edildiği şekli ile tutanak ekinde yer alan şirket ana sözleşmesinin Madde-6 Sermaye başlıklı maddesi mevcudun oy birliği ile kabul edildi ” şeklindeki 3 numaralı karar ile hukuk kurallarının hiçe sayıldığını, ayrıca toplantı gündeminin müvekkiline bildirilmediğinden kararın ne olduğunun anlaşılamadığını, yapılan araştırma neticesinde bu kararda, şirket sermayesinin 1.100.000,00TL’den 5.500.000,00TL’ye çıkarıldığı, artan 4.400.000,00 TL ‘ nin müvekkil % 45 hissesine tekabül eden 1.980.000,00TL’nin 1/4 ‘ ünün tescilden önce, kalanın 24 ay içinde ödenmesi, karann TTSG’de ilanından itibaren 15 gün içinde yeni pay alma hakkı tanınması, bu süre içinde sessiz kalınması halinde vazgeçilmiş sayılacağı; müvekkili hissesinin küçültülmesi suretiyle müvekkilinin zarara uğratılmasının amaçlandığını ; müvekkilinin mevcut hissesi %45 iken yapılan sermaye artırımı ile % 9’a düşürülmeye çalışıldığını, azlık hakkının dahi elinden alınmaya çalışıldığını; hakların sakınılarak kullanılması ilkesine aykırılık olduğunu; 29 Ocak 2014 tarihli olağan genel kurulda anasözleşme m. 15’in tadili ile genel kurul karan ile safi kârın % 50’sine kadar bir bölüm yönetim kurulu üyelerine dağıtılabileceğinin kabul edildiğini, bu düzenleme ile de yönetim kurulunu tek başına temsil eden …’m sermaye artırımı ile yatırdığı parayı bu yol ile geri almasının sağlandığını belirterek sonuçta 11.07.2014 tarihli Olağanüstü Genel Kurulda alınan kararların iptaline, bu toplantıda alınan 3 numaralı kararın uygulanmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli 22/02/2021 tarihli dilekçesi ile, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, TTK’nun 449. Ve HMK’nun 389. Maddesi gereği müvekkilinin telafisi güç ve imkansız zararlara uğramaya devam etmesine engellemek amacıyla şirketin 9 yıldır kar kaybı dağıtmadığını, şirketin gelirinin tamamının …’a aktarıldığı nazara alınarak teminatsız olarak 11/07/2014 tarihli olağanüstü genel kurulda sermaye artışına ilişkin alınan 3 nolu kararın, sermaye artışının yürütülmesinin tedbiren geri bırakılması ile ihtiyati tedbir kararının ticaret sicilinde tescil ve ilanı ve ticaret sicil müdürlüğüne bildirilmesi, verilen ihtiyati tedbir kararının icra müdürlüğü vasıtasıyla şirket pay defterine işlenmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 25/02/2021 tarihli ara kararı ile, Olağanüstü Yönetim Kurulu Üyelerinin görüşü sorulması gerektiğinden ve bu yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2021/1 esas 2021/63 karar sayılı ilamı da dikkate alınarak bu aşamada Yönetim Kurulu Üyelerinin görüşü alındıktan sonra davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin değerlendirilmesine karar verilmiştir. Yönetimi kurulu başkanı …’ın 26/04/2021 tarihli dilekçesi ile, mesnetsiz tedbir talebinin konusu sermaye arttırımı kararı arifesinde davalı şirketin mali yönden kritik bir durumda olup sermayesinin %23’nü kaybettiğini ve öz kaynaklarını kullanır durumda olduğunu, davalı şirketin yaşamını devam ettirebilmesi yani zaruretten dolayı mezkur sermaye arttırımı yaptığını, davacı tarafın ise sermaye arttırımı ile tanınan rüçhan hakkını kullanmadığı gibi o tarihten beri şirketin gelişmesine hiçbir katkı sunmadığı gibi hiçbir katkıda da bulunmadığını, her türlü mesnetsiz ve kötü niyetli şikayet ve dava yoluyla şirketin çalışmasını engellemiş ve şirkete zarar vermeye çalıştığını, dava konusu kararı yürütülmesinin geriye bırakılması hukuki ve fiili olarak mümkün olmadığını, sermaye arttırımı kararının yaklaşık 7 yıl önce alındığını ve uygulandığını, bu talebin yersiz ve mümkün olmadığı gibi şirketi zarara uğratacağını bildirmiş, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 26/05/2021 tarihli dilekçesi ile, davalı şirketin 2018-2019-2020 yılları olağan genel kurulunu 20/06/2021 tarihinde yapacağını, Yargıtay’ın ilamı ile hukuken %45 olan hisse ile genel kurula girmesi gerekirken müvekkilinin fiilen azaltılan %9 hisse ile genel kurula gireceğin, bu nedenle 20/06/2021 tarihli genel kurul için ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/05/2021 tarih ve 2021/31 Esas sayılı ara kararında; “HMK’nun 389. Maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati tedbire karar verilmelidir. Somut olayda; Yargıtay 11 HD Dairesinin 2020/533 E 2020/3554 K sayılı ilamı ile davalı şirketin 11.07.2014 tarihli olağan genel kurulunda alınan kararların iptaline ilişkin inceleme sonucu ,davacıya usulüne uygun çağrıya rağmen toplantıya katılmadığı muhalefetini tutanağa şerh ettirmediği için genel kurulda alınan ,yönetim kurulunun bir üyeden oluşması ve yönetim kurulu başkan ve üyeliğine …’ın seçilmesine dair 4 numaralı kararın iptaline yönelik davanın reddine ilişkin kararın doğru olduğu ,sermaye arttırımına dair 3 numaralı kararın iptaline yönelik istem yönünden ise Gebze 1 AHM 2013/177 E ve İstanbul Anadolu 5 ATM ‘nin 2014/1654 E sayılı dosyaları yönünden bekletici mesele yapılması gerektiğinden BAM 13 HD 2018/209 E 2018/1105 K sayılı ilamının BOZULARAK KALDIRILMASINA karar verilmiştir. Davacı vekilinin her iki ihtiyati tedbir taleplerinin incelemesi sonucu ,sermaye artışının yürütülmesinin tedbir kararı ile geri bırakılması ,bu kararın tescil ve ilanı ile şirket pay defterine işlenmesi ile talep edilmiş olup davacı taraf ihtiyati tedbir kararı ile hüküm niteliğinde karar verilmesini talep etmiştir.Davacının 2202.2021 tarihli talep dilekçesinden sonra TTK 449 maddesi uyarınca Yönetim Kurulunun görüşü için müzekkere yazılmış, cevap Yönetim Kurulu Başkanı tarafından verilmesi nediyle yeniden Yönetim Kurulu Heyeti olarak cevap verilmesi için ikince defa yazılan müzekkere cevabı sonucu Yönetim Kurulunun tek üye ve başkandan oluştuğu şeklinde cevap verilmiştir. Müzekkere cevaplarının dönüşünden sonra yapılan inceleme sonucu davacı taleplerinin HMK 389. Ve devamı maddeleri uyarınca yargılamayı gerektirmesi , kısa karar şeklinde sermaye artışının yürütülmesinin tedbiren geri bırakılmasının ve diğer yargılamayı gerektirmesi , Yönetim Kurulunun tedbiren durdurma yönünde olumsuz görüş bildirmesi nedeniyle yargılamayı gerektirecek şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden davacı taleplerinin bu aşamada reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış…”gerekçesi ile, Davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili 03/06/2021 tarihli ön büro vasıtasıyla sunduğu istinaf dilekçesi ile, Yönetim kurulu başkanı …’ın çoğunluk hissedar olmanın verdiği güçle genel kurulda dilediği gibi kararları alarak, Şirketin kârını 9 yıldır dağıtmadığı ve şirketin birikmiş kârını azaltmaya yönelik hileli işlemler yaptığı / yapmaya devam ettiğini, Şirketin …’a aylık 348.000,00.TL maaş ödediğini, Şirkete ait milyonlarca doları usulsüz işlemlerle uhdesine geçirdiği nazara alınarak müvekkilinin telafisi güç ve imkansız zararlara uğramaya devam etmesini engellemeye matuf olarak, Huzurdaki davaya konu Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/2539 Esas 2019/8344 ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/353 Esas 2019/2685 Karar sayılı kararları ile sermaye artışının şirket pay defterinde yer alan tüm hissedarların %70’inin olumlu oyuyla yapabileceğinin hükme bağlandığını, Huzurdaki davaya konu 29/01/2014 tarihli genel kurulda sermaye artışının hissedarların %55’inin olumlu oyuyla yapıldığı sermaye artış kararının yoklukla malul olduğunun Yargıtay bozma ilamında da açıkça belirtildiği göz önüne alınarak TTK’nın 449 ve HMK’nın 389.maddesi gereği tedbiren sermaye artışının yürümesinin durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, Emsal Bölge Adliye Mahkemesi Kararları çerçevesinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, (İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi 2021/604 Esas 2021/541 Karar, İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi 2021/272 Esas 2021/487 Karar, İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi 2020/2093 Esas 2021/157 Karar) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme ara kararının HMK’nın 353/1-b2 ve 391/3 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, …’ın usulsüz işlemlere şirkete ait mal varlığını uhdesine geçirdiği, şirketin 9 yıldır kâr payı dağıtmamasına rağmen …’a 348.000,00.TL aylık ödendiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/2539 Esas 2019/8344 ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/353 Esas 2019/2685 Karar sayılı kararları ile sermaye artışı için %70 nisap aranması gerektiğinin ve sermaye artışının yok hükmünde olduğunun hüküm altına alındığı, Huzurdaki davaya konu 29/01/2014 tarihli genel kurulda sermaye artışının hissedarların %55’inin olumlu oyuyla yapıldığı gerek nisap olan %70 sağlanmadan alınan sermaye artışının yok hükmünde olduğunun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/533 Esas 2020/3554 Karar sayılı kararında hüküm altına alındığı göz önünde bulundurularak TTK’nın 449 ve HMK’nın 389.maddesi gereği müvekkilinin telafisi güç ve imkansız zararlara uğramaya devam etmesini engellemek amacıyla şirketin 9 yıldır kâr payı dağıtmadığı şirketin gelirinin tamamının …’a aktarıldığı müvekkili şirket ortağı olduğu nazara alınarak teminatsız olarak 11/07/2014 tarihli olağanüstü genel kurulda sermaye artışına ilişkin alınan 3 nolu kararın ve mezkur genel kurul kararına istinaden yapılan sermaye artışının yürütülmesinin tedbiren geri bırakılmasına,
İhtiyati tedbir kararının ticaret sicilde tescil ve ilanına ve ihtiyati tedbir kararının ticaret sicil müdürlüğüne bildirilmesine, İhtiyati tedbir kararının icra müdürlüğü vasıtasıyla şirket pay defterine işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, şirket sermayesinin arttırılmasına ilişkin genel kurulda alınan kararların iptali istemine ilişkin davada 11/07/2014 tarihli olağanüstü genel kurulda sermaye artışına ilişkin alınan 3 nolu kararın, sermaye artışının yürütülmesinin tedbiren geri bırakılması istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 449. maddesinde; ”Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkeme, YK üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, kararın icrasının geri bırakılmasına karar verebilir” denilmektedir. Anılan düzenlemede ,hangi hallerde geçici hukuki koruma kararı verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir. HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi ise, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/533 Esas- 2020/3554 Karar sayılı ilamında;” Davalı şirketin ana sözleşmesinin “Genel Kurul” başlıklı 11. maddesinde sermaye arttırımı-azaltılması kararının ancak şirket pay defterinde yer alan tüm hissedarların %70’inin olumlu oyuyla yapılabileceği düzenlenmiştir. Ancak şirketin 21.01.2013 tarihli genel kurulunda %55 oyçokluğuyla ana sözleşmenin 11. maddesinde yapılan değişiklikle yalnızca sermayenin azaltılmasında %70 nisap aranacağı yönünde karar alınmış, söz konusu genel kurul kararının iptali istemiyle Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılmıştır. 29.01.2014 tarihli genel kurulda ise yine ana sözleşmenin 11. maddesine yönelik değişiklik %55 oyçokluğuyla alınmış, bu genel kurulun iptali için de İstabul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açılmıştır. Söz konusu iptal davalarında mahkemelerce davanın reddine karar verilmiş ise de; Dairemizin 2018/353 esas ve 2018/2539 esas sayılı dosyalarında, sermaye arttırımı için %70 nisap öngören ana sözleşme hükmünün değiştirilmesi için de yine aynı nisap aranması gerekirken %55 nisapla bu hükmün değiştirilmesine dair alınan genel kurul kararının yoklukla malul olduğundan yerel mahkeme kararlarının bozulmasına karar verilmiş, karar henüz kesinleşmemiştir. Ana sözleşme ortaklar arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, uyulması zorunlu bulunduğundan, ana sözleşmede öngörülen karar nisabını taşımadan alınan kararlar yoklukla sakat kararlardır. Dairemizin yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere, ana sözleşmede ağırlaştırılmış bir nisabın öngörüldüğü hallerde ana sözleşmenin ilgili hükmünün değiştirilmesi mümkündür ancak; bu değişiklik için de en az ana sözleşme hükmünde öngörülen ağırlaştırılmış nisapta sermayeyi temsil eden çoğunluğun olumlu oyunun aranması gerekmektedir. Başka bir deyişle ana sözleşmenin ağırlaştırılmış nisap öngören hükmü ancak yine o hükümde gösterilen nisaplara uyularak değiştirilebilir. Bekletici mesele yapılması istenen Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/177 esas ve İstabul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1654 esas sayılı dosyalarında verilecek kararın işbu yargılamayı da etkileyeceği hatta alınan kararların yokluğuna sebebiyet verebileceği gözetilerek, söz konusu dava dosyalarının bekletici mesele yapılması gerekirken, işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulmasına, ” karar verilmiştir. Somut davada, sermaye artırımına yönelik talebin değerlendirilmesi için yukarıda yazılı Yargıtay ilamında Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/177 esas ve İstabul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1654 esas sayılı dosyalarının bekletici mesele yapılması gerektiği belirtilmiş ve mahkemecede Yargıtay bozma ilamına istinafa konu ara karar tarihinden sonra 30/06/2021 tarihli duruşmada uymuş olsa da, iptali istenen genel kurul toplantısında alınan yoklukla malul olduğu yönündeki iddialar yönünden yaklaşık ispat koşullarının oluştuğu söylenebilir. Elbette ilk derece mahkemesinde devam eden yargılama sürecinde yapılacak inceleme ve değerlendirmeler sonucu ortaya çıkabilecek yeni hukuki durumlar saklıdır. Bu değerlendirme, dosyanın mevcut aşamasındaki ihtiyati tedbir talebi yönünden yapılmaktadır. Bu açıklamalar ışığında, yargılamayı esastan yürütüp sonuçlandıracak olan ilk derece mahkemesince, dava dosyasında değişen durumlara göre her zaman, talep üzerine, tedbir kararının değiştirip kaldırılabileceği de gözetildiğinde; davacının davalı şirkette hissedar olup, hisse oranı da dikkate alınarak takdiren teminat alınmaksızın, dava konusu davalı şirketin 11/07/2014 tarihli olağanüstü genel kurulda sermaye artışına ilişkin alınan 3 nolu kararın, TTK’nın 449. maddesi ve HMK 389 maddesi uyarınca icrasının dava sonuna kadar durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği sonucuna varılmış, davacı vekilinin bu konudaki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin 28/05/2021 tarihli ara kararının, HMK’nın 353/1.b.2 ve 391/3 maddeleri uyarınca kaldırılarak davacının ihtiyati tedbir talebi hakkında dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; İhtiyati tedbir talep eden davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/05/2021 Tarih ve 2021/31 Esas sayılı ara kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, 1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin HMK’nın 389 ve TTK’nın 449.maddeleri uyarınca KABULÜ ile; Davacının davalı şirkette hissedar olup, hisse oranı da dikkate alınarak HMK.’nın 392 maddesi uyarınca takdiren teminat alınmaksızın, dava konusu davalı şirketin 11/07/2014 tarihli olağanüstü genel kurulda sermaye artışına ilişkin alınan 3 nolu kararın icrasının dava sonuna kadar durdurulması hususunda İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLMESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf başvuru harcı ile dosyanın istinafa gidiş – dönüş gideri olan 48,70.TL’den oluşan toplam: 210,80.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/07/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.