Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1278 E. 2023/1909 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1278
KARAR NO : 2023/1909
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2021
NUMARASI : 2018/1225 Esas – 2021/316 Karar
DAVA: Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 07/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında yapılan sözleşme uyarınca davalı banka tarafından müvekkiline kredi limiti açıldığını, kredi geri ödemeleri esnasında komisyon, ipotek fekki, kredi erken kapatma ücreti, dosya masrafı vb isimler altında haksız şekilde müvekkilinden ücret talep ve tahsil edildiğini, söz konusu bedellerin tespiti için müvekkilinin dava öncesi davalıya başvuruda bulunduğunu ancak davalının başvuruları sonuçsuz bıraktığını, davalının müvekkilinden haksız şekilde tahsil ettiği bedellerin müvekkiline faizi ile iadesinin gerektiğini beyanla belirsiz olarak şimdilik 1.000,00TL’nin işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı ile müvekkili arasında Genel Kredi Sözleşmesinin akdedildiğini, kullandırılan krediler kapsamında alınan bedellerin BDDK’nın denetiminde olduğunu ve müvekkili tarafından krediye eklenen bedellerin kanunlara uygun olarak eklendiğini, davacının müvekkili bankadan herhangi bir alacağının bulunmadığını, asıl alacaklı olanın müvekkili banka olduğunu, davacı firmanın Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1093 Esas sayılı 01/11/2018 tarihi itibariyle iflas ettiğini, iflas eden şirketin vekili ile arasındaki sözleşmenin TBK 513. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre sona erdiğini, açılan davanın ikame edilmesinin mümkün olmadığını beyanla davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 19/04/2021 tarih ve 2018/1225 Esas – 2021/316 Karar sayılı kararında;”Uyuşmazlık; davacı ile davalı arasında akdedilen ticari kredi sözleşmesi kapsamında davalı tarafın haksız olarak komisyon ücreti ve benzeri isimler altında ücretler alıp almadığı, yapılan kesintilerin haksız olup olmadığı ve haksız olarak kesinti yapılmışsa yapılan kesintilerin iadesinin gerekip gerekmeyeceğine ilişkindir. Yargılama sırasında uyuşmazlığın çözümlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bankacı bilirkişi tarafından hazırlanan kök ve raporların değerlendirilmesinde; taraflar arasında üç adet toplam bedeli 13.750.000,00 TL olan genel kredi sözleşmeleri ve ticari müşteri sözleşmesi akdedildiği, davalı bankaca tahsil edilen erken kapama komisyonunun, banka likidite yapısında yol açtığı değişikliği ve fon fazlalığının karşılığı olarak tahsil edilmesinin bankacılık usul ve teamüllerine göre mümkün olduğu, davalı bankaca tahsil edilen %0,9 oranındaki erken kapama ücretinin makul oranda ve banka sistemindeki ortalama oranın altında olduğu, Türk banka sistemindeki ortalamanın %2 ve üzeri olduğu dikkate alındığında davalı bankanın uyguladığı %0,9 nispetindeki erken kapama komisyonunun hakkaniyete ve dürüstlük kuralına uygun düştüğü, davalı bankaca davacı firmadan “erken kapama komisyonu” 17.579,00 TL’nin(BSMV hariç) makul düzeyde olduğu, davalı bankanın davacı firmadan 31/12/2020 tarihinde 16,66 TL ve 02/12/2012 tarihinde 60,00 TL olmak üzere toplam 76,66 TL (BSMV dahil) tahsil ettiği hesap işletim ücretinin sözleşme kapsamında olduğu, davalı bankanın 3.910.575,00 TL kredi tahsis ettiği ve bu krediler için tahsis, istihbarat ücreti ile kredi komisyonu olarak toplam 36.750,00 TL kredi tahsis, istihbarat ve kullanım komisyonu ile %5 BSMV olmak üzere toplam 38.587,50 TL tahsil ettiği, tahsil edilen kredi tahsisi kullanım ve istihbarat ücretinin sözleşme ile bankacılık mevzuatına uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinin 6.4 maddesinde, davacının kullandığı kredileri vadesinden önce ödemek istemesi veya erken kapatma yapması halinde erken ödeme maliyetini ve erken ödeme komisyonunu ödemeyi taahhüt ettiği; Ticari Müşteri Sözleşmesi’nin “komisyon, ücret ve masraflar” başlıklı 7. maddesinde; davacının kullandığı krediler nedeniyle komisyon, fon, ücret ve gider vergisini ödemeyi taahhüt ettiği; davacının tacir olduğu ve kullanılan kredilerin ticari nitelikte olduğu; davalı bankaca yapılan tahsilatların diğer emsal bankalarca kullandırılan kredilere uygulanan komisyon ve ücretlerin altında olduğu, tahsil edilen komisyon ve ücretlerin sözleşme, bankacılık mevzuatı ve bankacılık teamüllerine uygun olduğu anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davalı bankanın müvekkilinden tahsil ettiği tutarların finans sektöründe yapılan tahsilatlarla uyumlu olmadığının açık olduğunu, bilirkişice internet ortamında kaynak belirtmeden elde ettiği emsal oranlara göre yapılan hesaplamaların hatalı olduğunu, rapor bu yönü ile denetime elverişli olmadığı halde Mahkemece rapora itirazları gözetilmeksizin hüküm kurulmuş olması nedeniyle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, diğer bankalarca ticari kredilere uygulanan ve tahsil edilen ücretin oran ve tutarlarının temini ile yeni bir rapor alınması gerektiğini;Bankalar tarafından verilen krediler ve hangi işlemler nedeniyle hangi oranlarda ücret tahsil edilebileceğinin tespiti bakımından dava konusu kredi sözleşmelerinin metni ve buna ilişkin tüm evrakların temin edilip, kredi sözleşmelerinin hükümleri, banka kayıtları ile diğer bankaların benzer işlemlerdeki emsal uygulamaları gözetilerek, masraf kalemlerinin bankaca verilen bir hizmetin karşılığı olup olmadığı, davalı banka tarafından tahsil edilen tutarların sözleşmeye ve emsal uygulamalara uygun olup olmadığı konusunda bilirkişice hesaplama yapılması gerektiği Yargıtay içtihatları ile ortaya konulmuş olmakla; somut olayda bilirkişice emsal alındığı belirtilen ticari kredi nispi ve maktu komisyonlarının denetime elverişli olmadığı, işbu verilerin nereden ve ne şekilde temin edildiği anlaşılmadığı gözetildiğinde varsayıma dayalı, gerekçesiz ve denetime elverişsiz bir hesaplama yapıldığının açık olduğunu;Diğer tahsil edilen kredi tahsis ve istihbarat ücretlerinin, hesap işletim ücretlerinin, komisyon, ipotek fekki, kredi hesaplama ücreti, dosya masraflarına ilişkin bilirkişice diğer bankalarca kredilere uygulanan ve tahsil edilen ücret oran ve tutarların hesaplamada esas alınmadığının görüldüğünü, bu hususta Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereği emsal banka uygulamalarının araştırılması ve alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığının değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini;Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda yapılan hesaplama incelendiğinde müvekkiline davalı tarafça kullandırılan kredilere ilişkin farklı isimler altında davalı tarafça tahsil edilen kesintilere ilişkin tutarların finans sektöründe yapılan tutarlardan yüksek olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılmadığı açık olmakla, yapılan hesaplamanın denetime elverişli olmadığının ortada olduğunu, bu kapsamda farklı bir bilirkişiden yeni bir bilirkişi raporu alınmak üzere öncelikle bankalardan emsal uygulama oran ve tutarların temini gerekli iken yerel mahkemece işbu yöndeki itirazları gözetilmeden hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu;Bankaların kredi sağlarken tek taraflı olarak tanzim edilen sözleşmeleri karşı tarafa hiçbir bilgi vermeksizin ve müzakere etmeksizin doğrudan sadece imza almaya yönelik uygulamaları nedeniyle, bankalarca yapılan dosya ve işlem masrafı adı altında yaptıkları haksız kesintilerin faizi ile iadesi gerektiğinin Yargıtay içtihatları ile ortaya konulduğunu, kredi sözleşmeleri ve ön bilgilendirme formlarının bankalar tarafından tek taraflı olarak hazırlanan ve matbu hale getirilen standart sözleşmeler olduğunu, şubenin bireysel portföy yöneticileri tarafından kredi satışı esnasında boşluk bölümleri kredi şartlarına ve alınacak masraflara göre doldurularak kullanıma sunulan evraklar olduğunu, bu evrakların içeriğini oluşturan sözleşme maddelerinin tek tek, madde madde ve maddelerin çokluğuna bakılmaksızın müşteri ile müzakere edilmesinin mümkün olmadığını, karşılıklı müzakere edilmeksizin tek taraflı olarak oluşturulduğunu, sözleşmede yer alan haksız şartların kredi müşterisi için bağlayıcı olmayacağı ve bankalar tarafından haksız olarak alınan masraf ve komisyonların iadesi gerektiğinin Yargıtay içtihatları ile ortaya konulduğunu;Bankaların kredi kullandırma süreçlerinde kredi müşterilerinden tahsil ettikleri bir dizi masraf, komisyon ve ücretler söz konusu olup, sözleşmeler müzakere edilmeksizin sadece imza yeri gösterilerek sözleşmelerin imzalandığı bilinen bir bankacılık uygulaması olduğundan bahisle sözleşmelerde yer alan farklı isimler altında tahsil edilen masrafların iadesi gerektiğinin açık olduğunu;İşbu açıklamalar gereğince alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya ilişkin gerekli ve yeterli izahat olmadığını, esas alınan emsal banka oranlarının denetime elverişli olmadığını, bankalara müzekkere yazılarak temin edilmesi gerekli iken bunun yapılmadığını, yapılan oranlamalarda açıkça hata yapıldığı gözetilerek yeniden bilirkişi raporu alınması gerekli iken itirazlarını karşılar mahiyette ek rapor alınmaksızın hükme gidilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla Yerel mahkemece verilen kararının kaldırılmasına, itirazlarını karşılar mahiyette yeni bir rapor alınarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı bankadan kullanılan krediler nedeniyle çeşitli adlar altında yapılan kesintilerin tahsiline yönelik alacak istemine ilişkindir. Davacı taraf, davalı bankadan çeşitli tarihlerde kullandığı ticari krediler nedeniyle kendisinden komisyon, ipotek fekki, kredi erken kapama ücreti, dosya masrafı ve benzeri isimler altında kesintiler yapıldığını, sözleşme içeriklerinin tarafınca bilinmediğini, ücret alınacağına dair sözleşme maddelerinin genel işlem koşulu olduğunu beyan ederek yapılan kesintilerin iadesini talep etmiş, davalı taraf, davacının tacir olduğunu, ticari kredi kullandığını, basiretli tacir olarak imzaladığı sözleşmeler gereği kullandığı kredilere dahil olan kalemleri bilmediğini iddia edemeyeceğini, davalıdan tahsil edilen bedellerin kanuni sınırlar içerisinde olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6098 sayılı TBK’nın 96. maddesi uyarınca sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kastettikleri anlaşılmadıkça borçlu, edimini sürenin sona ermesinden önce ifa edebilir. Ancak, kanun veya sözleşme ya da adet gereği olmadıkça borçlu, erken ifada bulunması sebebiyle indirim yapamaz. 6102 sayılı TTK’nın 20. maddesinde, tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir uygun bir ücret isteyebilir, hükmü düzenlenmiş olup tacir olan bankalar temel iştigal konuları olan kredi işlemleri dolayısıyla şartların mevcut olması halinde ücret isteyebilirler.Karar tarihinde yürürlükte olan 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 4. maddesinde reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre bankalar, TCMB’ye bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar. Bu durumda, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan kredi tahsis ve erken kapama komisyonlarının hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden komisyon tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın komisyona ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden komisyon tahsil edilebileceği kabul edilmeli, ilan edilen bir oran bulunmaması halinde ise tahsil edilen komisyonların emsal banka uygulamalarına uygun olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Banka, kredi kullanımı sırasında sarf ettiği makul ve belgeli masrafları kredi kullanandan tahsil edebilir. (Bkz. Yargıtay 11. HD; 11/10/2018 Tarih, 2016/12666 E-2018/6233K.,Yargıtay 11. HD; 25/09/2018 Tarih, 2017/276 E-2018/5662 Karar sayılı ilamları) Yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; taraflar arasında akdedilen 15.07.2009, 12.11.2010, 02.07.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri’nin, Komisyon, Ücret, Vergi, Fon ve Masraflar başlıklı 6.4. maddesinde; “Müşteri, bu sözleşme tahtında kullandığı ve kullanacağı kredilerin, vadesinden önce tamamını veya bir kısmını ödemek istemesi halinde, bu erken ödemeden en az 10 iş günü önce Banka’ya yazılı olarak erken ödeme ile ilgili bildirimde bulunacağını; Banka’nın erken ödemeyi kabul etmesi halinde, kredi kullanım talimatında belirtilmiş olan erken ödeme maliyetini ve erken ödeme komisyonunu ödemek suretiyle erken ödeme işlemini yapabileceğini kabul ve beyan eder. Erken ödeme komisyonu, kredinin vadesinden önce tamamının veya bir kısmının ödenmesine bağlı olarak ortaya çıkan komisyonlardır. Erken ödeme maliyeti ise, kredinin vadesinden önce tamamının veya bir kısmının ödenmesi neticesinde ortaya çıkan maliyettir.” düzenlemesinin, yine sözleşmelerin 7. maddesinde; “…. İş bu sözleşmenin düzenlediği tüm bankacılık hizmetleri nedeniyle Banka’ca saptanan ve ileride saptanacak oran ve tutarda masraf, hesap kesim ücreti, sair ücret ve komisyonları… İşlem anında ödeyeceğini, ödemez ise Banka’nın dilediği hesabına borç yazılmasını ve/veya derhal tediyesinin talep edilmesini…Banka’nın belirlediği sair ücretleri de ödemeyi kabul eder.” düzenlemesinin yer aldığı, sözleşmelerin açıklanan maddelerinde alınacak kredi komisyon, tahsis, istihbarat ücretleri ve erken kapama komisyon oranlarının belirtilmediği, bununla birlikte Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; davacı tarafından davalı bankaya sunulan 23.03.2012 tarihli talep yazısında, %1 komisyon ile taksitli kredilerin kapatılması ve BCH kredisine dönüştürülmesinin talep edildiğinin, davalı banka tarafından 6 adet kredi için toplamda 17.579 TL, yani %09 oranında erken kapama komisyonunun tahsil edildiğinin, alınan komisyonun Türk banka sisteminde uygulanmakta olan minimum %2 orana göre makul olduğunun, davalı banka ile davacı arasında imzalanan Ticari Müşteri Sözleşmesi’nin Ticari Kredi Komisyonları başlıklı masraf listesinde kredi komisyonu oranının %2, kredi tahsis ve istihbarat ücretinin maksimum %2,5 olarak duyurulduğunun, yukarıda açıklanan Tebliğ maddesi uyarınca davalının TC Merkez Bankası’na bildirdiği dönemsel hizmet komisyonunun %5 olduğunun, davalıdan tahsil edilen hesap işletim ücretinin bsmv dahil 76,66 TL, istihbarat ücreti ile kredi komisyonunun 36.750 TL, kullandırılan kredi miktarına göre tahsil edilen toplam kredi komisyon oranının %09 olduğunun, diğer bankalarca alınan kredi komisyon oranlarının %1 ila %5 arasında değiştiğinin, davalının emsal bankalardan ve TCMB’ye bildirdiği oranlardan daha düşük oranda komisyon aldığının tespit edildiği, bilirkişi raporunun denetime açık, davacı tarafça ileri sürülen iddia ve itirazları karşılar nitelikte olduğu, yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler ile taraflar arasında imzalanan sözleşme ve ekleri uyarınca davalı bankanın davacıdan erken kapama komisyonu ile kredi tahsis, komisyon vb adlar altında masraf talep edebileceği, Mahkemece bilirkişi raporu ile dosya kapsamı bir arada değerlendirilerek davacıya iade edilecek bir bedel olmadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬‬TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.