Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1277 E. 2021/1128 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1277
KARAR NO: 2021/1128
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2019
NUMARASI: 2015/1070 Esas 2019/618 Karar
DAVA TÜRÜ: Ticari Şirketin Fesih ve Tasfiyesi
KARAR TARİHİ: 08/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 1996 yılında kurulduğunu, müvekkili ile davalılardan …’la kardeş ve şirkette % 50′ şer hissedar olduklarını, 10 yıl müddet ile şirketin müdürü olarak atandıklarını, davalı ortak …’un eylemleri nedeniyle ihtilaf çıktığını, 12/11/2011 tarihinde yetkilerinin bitmesine rağmen ortaklar kurulu kararı ile şirketin temsil ve ilzamı hususunda şirkete müdür tayini hususunda karar alınmasına riayet etmediğini, müvekkilinin şirketin temsil yetkisi de sona erdiğinden şirketin müdürsüz ve işlevsiz kalmasına sebebiyet verdiğini, davalının şirkete ait malları şahsi malları imiş gibi keyfince satıp hesap dahi vermediğini, ticari defter ve kayıtları alıp geri iade etmediğini, kasıtlı ve kötüniyetli davranışları ile şirketin gelir kaybına sebebiyet verdiğini, şirketin öz sermayesinin azalmasına, şirketin borca batık hale dönüşmesine sebebiyet verdiğini belirterek, TTK’nın 636/3-4 ve ilgili maddeleri gereğince şirkete tedbîren kayyım atanmasına, şirketin amacını gerçekleştirme olanacağı kalmaması, çalışamaz hale gelmesi ve acze düşmüş olması sebebi ile şirketin feshi ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, davalı şirketi, davacının zarara uğrattığını belirterek, davanın reddine, davacının şirkete verdiği zararları tazmininden sonra şirketin feshi yerine davacının hisselerinin tarafından alınması hususunda haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirket tarafından davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/07/2019 tarih 2015/1070 Esas 2019/618 Karar sayılı kararında; “… Davanın niteliği gereği davanın şirket tüzel kişiliğine karşı açılması gerekli ve yeterlidir. Şirket ortağına husumet yöneltilmesi doğru değildir. Bu nedenle davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine …. ortaklar arasında ceza soruşturmasına kadar varan ciddi ihtilafların bulunduğu, ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespitinin bu aşamada artık mümkün olmadığı, ortaklar arasında güven unsurunun tamamen ortadan kalktığı, davalı şirketin son olarak 2011 yılında vergi dairesine beyanname verdiği, 2011 yılından sonra faaliyetine devam etmediği, ekonomik olarak aktifinde bir değer barındırmasının olası olmadığı, mevcut durumun şirketin feshi için haklı neden olduğu, açıklandığı üzere şirketin gayri faal olması, aktifinde bir değer barındırmasının olası olmadığı da dikkate alınarak şirketin devam ettirilmesinde fayda olmayacağı, mevcut duruma göre fesih dışında duruma uygun düşen ve kabul edilebilir çıkma yahut çıkarılma gibi başka bir çözümle dahi şirketin devamının sağlanmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmakla …”gerekçesi ile, 1-A)Davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … ticaret sicil sırasında kayıtlı davalı … Ltd. Şti.’nin haklı nedenlerle feshine, Tasfiye memuru olarak (Serbest Muhasebeci Mali Müşavir) …’nun atanmasına, … B)Davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı … tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla sunduğu 25/07/2019 tarih 2019/956 Muh sayılı istinaf dilekçesi ile, Karar aleyhine istinaf kanun yoluna müracaat ettiğini, ayrıntılı dilekçesini gerekçeli kararın tebellüğünden sonra vereceğini beyan ederek, istinaf harçlarını yatırmıştır. Davalı … 08/10/2019 Tarihli İstinaf Dilekçesi İle, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2011 yılı 2. yarısında kendisine şirketin çok borçlu olduğunu, şirketi tasfiye etmek istediğini, şirket makinelerinin bir kısımının değerinin 620.000.TL olarak hesaplandığını, hissesine düşen takriben 300.000.TL’nin kendisine, 10.000.TL’lik taksitlerle 30 ayda ödeyeceğini, şirket kayıt ve görüşmelerden, muhasebeciye çıkarttığı finansal tablolardan, davacının yetkili olduğu süre içinde, hukuk ve yasa dışı işler yaptığını, şirket adına bankalardan yoğun olarak krediler çekip zimmetine geçirdiğini anladığını, davacıya konuya açıklık getirmesi için ihtarname çekmesine rağmen müspet bir cevap alamadığını, şirket kayıt ve belgelerini kaçırmaya başladığını görmesi üzerine bunların bir kısmını koruma altına alabildiğini, Davacının, şirketin makinelerini ve demirbaşlarını gece ve tatil günlerinde gizlice kaçırmaya, stoklarını elden çıkarmaya, alacaklarını tahsil etmeye ve bunları zimmetine geçirmeye devam ettiğini, ayrıca 2010 yılında imzasını taklit ederek şirket sermayesini 100 milyar TL’den 1 trilyon TL’ye çıkardığının bilirkişi incelemesi ve mahkemesi kayıtlarıyla tespit edildiğini (19. Asliye Ceza Mahkemesi 2019/613 Esas), yine davacının şirket kasasını kullanmayarak yoğun olarak ortaklar borçlar hesabını kullandığı, böylece zimmetine geçirdiği paraları saklamaya çalıştığının tespit edildiğini(32. Asliye Ceza Mahkemesi 2016/258 Esas), Bu gelişmeler üzerine 15. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2014/92 Esas sayılı dosyada davacı aleyhine, şirkete verdiği zararların tespiti için dava ikame ettiğini, bu davanın eksik husumet nedeniyle davanın esasına girilmeden red edildiğini, temyiz mahkemesinin kararı bozduğunu ve halen dosyanın derdest olduğunu, 15. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davadaki yargılama sonucunda davacının zimmetine geçirdiği paralar ve şirkete verdiği zararların ortaya çıkacağını, şirketin gerçeğe yakın bilançosunun elde edileceğini ve tasfiyeye esas olacağını, davacının şirkete verdiği zarar tespit edilmeden fesih ve tasfiyeye gidilmesinin yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, davacının şirkete zarar veren olması nedeniyle fesih ve tasfiye talebinin yerinde olmadığını, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemelerinde alınan kök ve ek raporlarda bilirkişinin bilimsel olarak mesnetsiz ve gerekçesiz olarak makine ve teçhizatla ilgili olarak değerli hurda adı altında şirket kayıtlarıyla, hayatın ve üretimin gerçekleriyle çelişen kabul edilemez beyanlarda bulunduğunu ve şirket aktifinin bir değer barındırmadığı olasılığından bahsettiğini, bu olasılık doğru kabul edildiğinde, ortada tasfiye edilecek bir aktif olmadığını ve tasfiyeye gerek bulunmadığı sonucunun ortaya çıkacağını, böyle bir durumun tarafından kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, limited şirket ortağı olan davacının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 636/3 maddesine dayalı olarak davalı şirketin fesih ve tasfiyesi ile tedbîren davalı şirkete kayyım atanması talebine ilişkindir. Mahkemece, davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın kabulüne, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş, karara karşı davalı … tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 345.maddesinde;” İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.” hükmü yer almaktadır. Dava dosyasının incelenmesinde; davalı tarafça ibraz edilen 25/07/2019 tarihli dilekçe ile, karar aleyhine istinaf kanun yoluna müracaat edildiği, ayrıntılı dilekçenin gerekçeli kararın tebliğinden sonra verileceğinin beyan edildiği, ilk derece mahkemesinin 04/07/2019 tarih 2015/1070 Esas 2019/618 Karar sayılı kararının posta yolu ile davalı …’a tebliğe gönderildiği ve 13/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, karara karşı istinaf başvuru süresinin 27/09/2021 tarihinde sona erdiği, ancak gerekçeli istinaf başvuru dilekçesinin süresinden sonra, ön büro kayıtlarına göre 08/10/2019 günü saat 14:39 itibariyle sunulduğu, bu tarih itibarı ile de istinaf süresinin geçmiş olduğu anlaşılmaktadır. Yine, 6100 sayılı HMK’ nın 342/2/e bendine göre istinaf yoluna başvuran taraf istinaf dilekçesinde, başvuru sebeplerini ve gerekçesini göstermek zorundadır. 6100 sayılı HMK’ nın 342/3. maddesine göre de, istinaf sebebi içermeyen dilekçeler HMK 355. maddesi çerçevesinde değerlendirilir. 6100 sayılı HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesine göre de, istinaf dilekçesinde başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde öncelikle gerekli kararın verileceği hükme bağlanmıştır. Her ne kadar mahkemece gerekçeli karar 27/09/2019 tarihinde davalı …’a ikinci kez tebliğ edilmiş ise de, kararın tekrar tebliğ edilmesi istinaf süresinin yeniden işlemeye başlamasına neden olan bir süreç olmadığından, ikinci tebligat ile başlayan süre dikkate alınmamış ve ibraz edilen istinaf dilekçesi değerlendirilmemiştir. Sonuç itibariyle, davalı …’un, 25/07/2019 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru konulu dilekçesinde istinaf sebeplerinin ve gerekçesinin açık bir şekilde belirtilmediği, ilk derece mahkemesinin kararında da HMK’nın 355. maddesine göre resen gözetilmesi gereken kamu düzenine ilişkin bir aykırılığın bulunmadığı, 08/10/2019 tarihli dilekçenin ise istinaf süresinden sonra sunulduğu anlaşılmakla, davalı …’un istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 342, 345, 352, 355 ve 353/1-b1 maddeleri gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı …’un istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 342, 345, 352, 355 ve 353/1-b1 maddeleri gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9 TL harcın davalı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 08/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.