Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1271 E. 2023/1124 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1271 Esas
KARAR NO: 2023/1124 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/04/2021
NUMARASI: 2019/450 Esas – 2021/287 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan), İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklı olduğu iddiasında olan davalı tarafından müvekkilleri aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında müteveffa … tarafından düzenlenen 10.03.2018 düzenleme tarihli, 10.05.2018 ödeme tarihli, 35.000,00 TL bedelli kıymetli evrağa dayanılarak icra takibi başlatıldığını, icra takibinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, takibin dayanağı olan senedin keşidecisinin … olduğunu, müvekkillerinin müteveffa …’in mirasçısı olmadıklarını, İstanbul Anadolu 19. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/1075 Esas, 2018/997 Karar sayılı ve 24.12.2018 tarihli ilamında da görüleceği üzere müvekkillerinin müteveffa …’in mirasını reddettiklerini, işbu kararın kesinleştiğini, bu nedenle müvekkillerinin yasal mirasçılık sıfatının olmadığını, ancak haksız olarak yapılan icra takibine ilişkin tebligatın müvekkillerine ulaştığını ve icra işlemlerinin başladığını, müvekkillerinin icra takibinden yaklaşık bir ay önce mirası reddetmelerine ve bu konuda sulh hukuk mahkemesinden aldıkları kararı kesinleştirmelerine rağmen, şu an bir haciz tehditi altında icra dosyasına para ödemekte olduklarını, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesi uyarınca işbu davayı açmak zorunluluğunun doğduğunu beyanla müvekkillerinin İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine, yargılama sefahatinde takibe konu borç nedeniyle müvekkiline icra zoruyla ödettirilen bedellerin, kesintilerin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek ile davalıdan tahsiline, kötü niyetli olan davalı aleyhine, alacak miktarının en az %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların söz konusu iddialarının taraflarınca kabulü mümkün olmamakla birlikte, hukuk ve usule aykırı iş bu davanın reddinin gerektiğini, taraflarınca müteveffa borçlu …’e karşı kambiyo senetlerine dayalı haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, müteveffanın vefatı üzerine dava konusu takibin İİK madde 53 kapsamında müteveffanın yasal mirasçılarına yöneltildiğini, söz konusu takibin dayanağının 02/04/2019 tarihinde Kartal 23.Noterliği’nden alınmış olan “Mirasçılık Belgesi” olduğunu, iş bu mirasçılık belgesi ile müteveffanın yasal mirasçısı görünen davacılar …, … ve …’e taraflarınca ödeme emri çıkarıldığını, söz konusu ödeme emirlerinin 09/04/2019 tarihinde borçlulara tebliğ edildiğini, dosyaya borçlular tarafından herhangi bir itiraz olmadığından takibin kesinleştiğini, bilindiği üzere mirasçılık belgesinin mevcut duruma uygun olsun ya da olmasın, iptali sağlanana kadar tüm sonuçları ile geçerliliğini sürdürdüğünü, iş bu sebeple, ortada hala geçerli bir mirasçılık belgesinin olduğu durumda, yasal mirasçı sıfatına sahip davacıların taraf ehliyeti olmadıklarından bahisle söz konusu takibin usulsüzlüğüne ilişkin beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, kötü niyet tazminatının şartları değerlendirilirken, somut olaya göre borçluyu dava açmaya zorlayan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olarak yapılmış olduğunun ispatının gerektiğini, somut olayda ortada resmi makamlarca düzenlenmiş geçerli bir mirasçılık belgesinde yasal mirasçı olarak görünen davacılar adına taraflarınca girişilen icra takibinin kötü niyetli olarak yapılmış olduğu yönündeki iddialarnın da hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 06/04/2021 tarih ve 2019/450 Esas – 2021/287 Karar sayılı kararı ile; “Dava, menfi tespit ve istirdat davasıdır. Dosyada mübrez İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlular …, … aleyhine 35.000,00 TL. Asıl alacak, 5.628,29 TL. (%19,5) Değişen Oranlarda Reeskont – Avans faizi, 105,00 TL. Komisyon olmak üzere toplam 40.733,29 TL. Alacağın tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı anlaşılmıştır. Dosyada mübrez İstanbul Anadolu 19. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/1075 esas, 2018/997 karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacılar …, …, … tarafından mirasın reddi davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda …’den intikal eden mirasın davacılar …, …, … tarafından reddedildiğinin tespit ve tesciline karar verildiği, hükmün 15/02/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı tarafından muris … hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yaptığı, murisin 04/12/2018 tarihinde vefat ettiği, mirasçıları …, … ve …’in 19. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/1075 esas, 2018/997 sayılı kararı ile muris …’in mirasının reddedildiği ve kararın 05/03/2019 tarihinde kesinleştiği bu nedenle davalının davacılar leline icra takibi yapamayacağı anlaşıldığından icra veznesinde ödenen miktarlar yönünden istirdat davasının kabulüne, kalan borç yönünden ise davacıların davalıya karşı borçlu olmadığının tespitine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece davanın kabulüne yönelik verilen karar eksik ve hatalı olup, istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini, Müteveffa borçlu …’e karşı kambiyo senetlerine dayalı haciz yolu ile icra takibi başlatmış olduklarını, müteveffanın vefatı üzerine dava konusu takibin İİK madde 53 kapsamında müteveffanın yasal mirasçılarına yöneltildiğini, söz konusu takibin dayanağının 02/04/2019 tarihinde Kartal … Noterliği’nden alınmış olan” Mirasçılık Belgesi” olduğunu, işbu mirasçılık belgesi ile müteveffanın yasal mirasçısı görünen davacılar …, … ve …’e kendileri tarafından ödeme emri çıkarıldığını, söz konusu ödeme emirlerinin 09/04/2019 tarihinde borçlulara tebliğ edilmiş olduğunu, dosyaya borçlular tarafından herhangi bir itiraz olmadığından takibin kesinleştiğini; Mirasçılık belgesi mevcut duruma uygun olsun ya da olmasın, iptali sağlanana kadar tüm sonuçları ile geçerliliğini sürdürmekte olduğunu, işbu sebeple, ortada hala geçerli bir mirasçılık belgesinin olduğu durumda, yasal mirasçı sıfatına sahip davacıların taraf ehliyeti olmadıklarından bahisle söz konusu takibin usulsüzlüğüne ilişkin beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, noterlikçe düzenlenen resmi belgeye itibar edilerek davacıya yöneltilen işbu takibin, mevcut mirasçılık belgesi kapsamında hukuka ve usule uygun olarak yapıldığını, bu nedenle istinaf incelemesi neticesinde verilen kararın kaldırılması gerektiğini; Huzurdaki davayı davacı tarafın adli yardım talepli ikame ettiğini ve harçları ödemediğini, davanın devamı esnasında Mahkemece adli yardım talebinin kabulüne ilişkin herhangi bir karar verilmediğini, Mahkemece adli yardım talebi kabul edilmediğinden davacı tarafça harç yatırılması gerekirken, harç yatırılmaksızın yargılama yapıldığını ve karar verildiğini, söz konusu davada davacının adli yardım talebi hakkında karar verilmediğini ve de davacı tarafça harçların yatırılmadığını, bu durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne yönelik verilen kararın usul ve yasaya aykırı olup, istinaf incelemesi neticesinde verilen kararın kaldırılması gerekmekte olduğunu; Davacı yanın dava dilekçesi ekinde fakirlik belgesi ibraz ederek adli yardım talebinde bulunduğunu, ibraz edilen fakirlik belgeleri incelendiğinde davacılardan … ve … adına düzenlendiği hususunun açık olduğunu, bu halde davacılardan … adına sunulan bir fakirlik belgesi olmadığını, bu halde hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için iki davacı açısından fakirlik belgesine dayanılarak adli yardım kabul edilse dahi; davacılardan … açısından sunulan bir fakirlik belgesi olmadığından davacılardan … açısından harç da ödenmediğinden davanın bu davacı açısından açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, aksi şekilde hüküm tesis edilmesi hatalı olup, istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini; Davacı yanın dava dilekçesinde dava değeri belirtmeksizin işbu davayı ikame etmiş olduğunu, istirdat davaları açısından dava değerinin belirtilmesi ve bu değer üzerinden harç yatırılması gerektiğini, istirdat davasının belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davacı yanın dava dilekçesinde istirdat yönünden miktar bildirmediğini, davacı vekilinin 01/07/2020 tarihli duruşmadaki beyanında ise 2.208 TL yönünde talepleri olduğunu belirtmiş olduğunu, yine aynı davacı vekilinin 10/11/2020 tarihli duruşmadaki beyanında istirdat talebi miktarlarının 5.245,00 TL olarak düzelttiklerini ifade ettiklerini, Mahkeme tarafından ise davacı talepleri aşılarak istirdat davası yönünden 43.970,99 TL’nin müvekkilinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olduğunu, Mahkemenin istirdat yönünden vermiş olduğu kararın usul ve yasaya aykırılık teşkil etmekte olduğunu, davacı vekilinin dava dilekçesinde talep miktarını belirtmemesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, 01/07/2020 tarihli duruşmadaki beyanında ise 2.208 TL yönünde taleplerini ıslah yapmaksızın ve harcı tamamlamaksızın 5.245,00 TL olarak düzeltmesinin de mümkün olmadığını, Mahkemece davacı tarafça talep edilen miktar aşılarak 43.970,99 TL’nin müvekkilinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmesinin ise açık bir usul hukuku faciası olduğunu, işbu sebeple Mahkemenin istirdat yönünden vermiş olduğu karar usul ve yasaya aykırı olup, istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini; Huzurdaki davada üç davacı bulunmakta olup, davanın ise menfi tespit ve istirdat talebine ilişkin olduğunu, menfi tespit talebi üç davacı açısından da geçerli olsa da, üç davacının da istirdat davası açmasının mümkün olmadığını, dava konusu icra dosyası incelendiğinde dosyaya ödenen paraların davacılardan …’in işvereni … Ticaret Limited Şirketi tarafından yapıldığı hususunun açık olduğunu, bu halde dosyaya ödeme yapan taraf davacılardan … olduğundan istirdat davası açma hakkının da yalnızca …’e ait olacağını, bu durumda diğer davacılar açısından açılan istirdat davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup, istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini; Mahkemece istirdat davası yönünden; 43.970,99 TL’nin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olduğunu, oysa dosyaya … işvereni tarafından 15/03/2021 tarihinde yatırılan 36.799,83 TL’nin reddiyatı kendilerine ya da müvekkiline yapılmamış olup, halen icra müdürlüğü hesabında durmakta olduğunu, işbu hususun icra müdürlüğüne yazılacak müzekkere sonucu anlaşılacağını, bu halde kendilerine ödenmemiş paranın istirdadına karar verilmesi haksız ve hukuka aykırı olup, söz konusu kararın salt bu açıdan dahi kaldırılması gerektiğini beyanla açıklanan ve resen göz önünde bulundurulacak nedenlerle İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/450 Esas – 2021/287 Karar sayılı ve 06/04/2021 tarihli davanın kabulüne yönelik kararının kaldırılmasına, haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve takip dosyasından tahsil edilen bedellerin istirdadı taleplerine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Harçlar Kanunu’nun 15, 27 ve 28. maddeleri uyarınca dava açılışında maktu başvurma harcı ile para ile değerlendirilebilen davalarda dava değeri üzerinden Harçlar Tarifesi’ne göre belirlenecek peşin nispi karar ve ilam harcının yatırılması gerekmektedir. Bu husus kamu düzeninden olup Mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte HMK’nın 335/1-a maddesi uyarınca adli yardım, yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet sağlamaktadır. Aynı kanunun 323/1-a maddesi uyarınca dava açılırken yatırılması gereken başvurma harcı ile karar ve ilam harcı da yargılama giderlerine dahildir. İİK’nın 72. maddesi uyarına açılan menfi tespit davalarında harca esas değer (dava değeri) borçlu olunmadığı iddia edilen miktara göre belirlenir. İİK’nın 72/6. maddesi uyarınca, borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Bu minvalde yargılama sırasında yapılan ödemelere ilişkin istirdat talebi menfi tespit talebinin yerine geçtiğinden ayrı bir harca tabi değildir. 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetleri, incelenen maddi ve hukuki olayın özü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmeli, hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hüküm açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir. Yapılan açıklamalar ışığında somut dosyada; davalı tarafından davacılar aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile keşidecisi …, lehtarı … olan, 10.03.2018 keşide ve 10.05.2018 vade tarihli, 35.000 TL bedelli senet dayanak yapılmak suretiyle asıl alacak 35.000 TL, işlemiş faiz 5.628,29 TL ve komisyon 105 TL olmak üzere toplam 40.733,29 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı ve davacıların ödeme emrine süresi içerisinde itiraz etmemeleri üzerine takibin kesinleştiği, davacılar tarafından dava dilekçesinde, senedin keşidecisi olan …’in mirasını reddettikleri ve mirasçısı olmadıkları, bu nedenle borçtan sorumluluklarının bulunmadığından bahisle icra dosyası nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitinin ve yargılama sırasında icra dosyasından tahsil edilen bedellerin istirdadının talep edildiği, öte yandan davada ödenmesi gereken harçları ödeme güçlerinin bulunmadığı iddia edilerek adli yardım talep edildiği ve dava açılışında yatırılması gereken başvurma harcı ve peşin nispi karar ve ilam harcının yatırılmadığı, Mahkemece davacıların adli yardım talebi ile ilgili olumlu-olumsuz herhangi bir karar verilmediği ve sonucuna göre adli yardım talebinin reddi halinde dava başında alınması gereken harçlar yatırtılmadan yargılamaya devam edilerek icra dosyasından kapak hesabının getirtildiği, nihai olarak istirdat talebinin kabulü ile 43.970,99 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 13.479,10 TL yönünden ise davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespitine yönelik karar verildiği, davada birden fazla davacı olmasına rağmen istirdat talebinin hangi davacı yönünden kabul edildiği belirtilmediği gibi, diğer davacıların istirdat talebi ile ilgili gerekçesi de gösterilmeksizin hüküm kurulmadığı, bu şekilde yapılan yargılama ve verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, davalı vekilinin bu kısımlara yönelik istinaf sebeplerinin haklı olduğu anlaşılmıştır. Buna göre Mahkemece öncelikle davacıların adli yardım talebi hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmesi, adli yardım talebinin reddine karar verilmesi halinde HMK’nın 337. maddesinde düzenlenen müteakip işlemlerin yapılması ve nihayetinde kararın kesinleşmesi halinde başvurma harcı ile belirlenecek dava değeri üzerinden peşin karar ve ilam harcını yatırmak üzere davacılar vekiline süre verilmesi, harçların verilen süre içerisinde yatırılması halinde yargılamaya devam edilerek her bir davacının menfi tespit ve istirdat talebi yönünden gerekçelendirmek suretiyle hüküm kurulması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-4 ve 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2021 tarih ve 2019/450 Esas – 2021/287 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/07/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.