Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1270 E. 2021/1070 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1270 Esas
KARAR NO: 2021/1070 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/166 D.iş Esas 2021/167 D.iş Karar
TARİH: 22/04/2021 Tarihli Ek Karar
TALEP: İhtiyati Haczin Kaldırılması
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesi ile, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak; 281.000,00-TL bedelli, 30.10.2019 vadeli senet, 490.000,00-TL bedelli, 30.11.2019 vadeli senetler için İİK 257 vd. maddeleri uyarınca borçlunun borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının uygun bir teminat karşılığı ihtiyaten haczine, ücreti vekaletin borçluya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 10/03/2021 tarihli kararı ile, İİK nın 257. ve devam eden maddeleri gereğince talebin teminat karşılığı kabulüne, davacının iddia ettiği 771.000,00TL. alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere borçlu; … LİMİTED ŞİRKETİ’nin taşınır mallarının, taşınmaz mallarının, üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının, ihtiyaten haczine karar vermiştir. İhtiyati hacze itiraz eden vekili itiraz dilekçesi ile, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararında mahkemenin yetkili olmadığını, yetkili mahkemenin senet metninde yer alan İstanbul Mahkemesi ( Çağlayan ) olacağını belirterek yetkisizlik sebebiyle ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep ettiği, kaldı ki, müvekkili şirket ile alacaklı ciranta arasında gerçek bir ticari ilişki bulunmadığını; müvekkili şirketi zarara uğratmak adına senedin geçmişte tek başına şirketi temsile yetkili … tarafından verildiğini; söz konusu senedin müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarında yer almadığını, … tarafından tek başına yetkili olduğu dönem yönünden ve geçmişe etkili bir tanzim tarihi atılmak suretiyle senedin verildiğini; zira …’in bir başka şirket temsilcisi ile ancak birlikte senet verecek şekilde şirketi temsil durumunun değiştiğini, bu değişiklikten sonra senedin geçmiş tarihli düzenlendiğini belirterek, esas yönünden de ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/04/2021 tarih ve 2021/166 D.İş Esas – 2021/167 D.İş Karar sayılı ek kararında; “….İhtiyati hacizde yetkili mahkeme İİK 50 maddenin uygulanması çerçevesinde HMK gereği tespit edilen yetkili mahkemedir. Ancak, ihtiyati haciz talebinde mahkemeler yetkiyi resen nazara alamaz, zira ihtiyati hacze itiraz sebepleri içinde sayılmıştır, ancak itiraz halinde ileriye sürülmesi halinde nazara alınır. İtiraz eden vekili senetlerdeki yetki düzenlemesini itirazına sebep göstermiş olup, HMK gereği yetki sözleşmesi ancak tacirler arasında yapılırsa geçerlidir. Aksi taktirde geçerli değildir. Senedin keşidecisi olan itirazcı, tacir olmayıp, bu nedenle senette düzenlenen yetki anlaşması geçersizdir. Her ne kadar senet düzenlenmesinde yetkili olan mahkeme ödeme yeri mahkemesi olup, ödeme yeri senette yer almıyorsa keşidecinin adının yanındaki adrestir. Bu adres mahkememizin yetkisizliğini gerektirmesi halinde dahi, yetkiye itirazın sadece yetki sözleşmesine dayandırıldığından yetkisizlik kararı verilemeyecektir. Kaldı ki, itiraz eden senet keşidecisinin adresinin yanındaki yer dahi mahkememizin yetki sahası içinde kalmaktadır. Bu nedenle yetkiye itirazın reddine karar verilmiştir. Senedin düzenlenmesiyle ilgili itiraza gelince; itiraz eden bir müddetten beri şirketin iki temsilcisi olduğunu ancak birlikte kambiyo borcu altına şirketi sokabileceklerini, bu temsilcilerden biri olan …ş’in geçmişe yönelik senet düzenlemek suretiyle ve bu düzenleme ile şirketi tek başına temsil yetkisi bulunduğu döneme göre gerçekleştirerek sağladığını iddia etmişse de; bu hususun ancak bir yargılamada çözümlenebileceği, bu sebebe dayanarak ihtiyati haczin kaldırılamayacağı; itiraz edenin de kabulünde olduğu üzere ….’in senetlerin tanzim tarihi itibariyle şirketin tek yetkilisi olduğu nazara alınarak ve İİK’daki ihtiyati haciz şartlarının doğmuş olduğu, verilen kararın da bu sebeple yerinde olduğu değerlendirilerek i…”gerekçesi ile, İtiraz edenin mahkeme yetkisine ve ihtiyati haciz verilmesinin esasına ilişkin itirazlarının reddine, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirketin … Limited Şirketi tarafından şirket ortağı … tarafındankeşide edildiği öne sürülen; lehtarı … olan 25.01.2019 düzenleme tarihli, 30.11.2019 vadeli ve 490.000,00 TL bedelli senet, lehtarı … olan 05.04.2019 düzenleme tarihli, 30.10.2019 vadeli ve 281.000,00 TL bedelli senet ile ilgili olarak, davalı … tarafından İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesine 2021/166 D. İş sayılı dosyası ile İhtiyati Haciz başvurusu yapıldığını, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesine 2021/166 D. İş sayılı dosyasından kurulan ihtiyati haciz kararı, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas nolu dosyası ile icra edildiğini, ihtiyati haciz kararı kapsamında müvekkili şirketin banka hesaplarına bloke koyulduğu gibi müvekkili şirkete ait değeri milyonlarca Türk Lirasını aşan taşınmazlara ihtiyati hacizler koyulduğunu, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesine 2021/166 D. İş sayılı dosyasından kurulan ihtiyati haciz kararından ise, 29.03.2021 tarihinde taşınmazlara işlenen hacizlerin farkedilmesi ve ardından dosya kapsamında yapılan inceleme sonucunda, haberdar olunduğunu, müvekkili şirket karar içeriğinden, 29.03.2021 tarihinde haberdar olduğundan bu tarihten itibaren 7 günlük süresi içinde söz konusu karara itiraz edildiğini, Mahkemece yapılan değerlendirmenin yanlış olduğunu, mahkeme “İtiraz eden vekili senetlerdeki yetki düzenlemesini itirazına sebep göstermiş olup, HMK gereği yetki sözleşmesi ancak tacirler arasında yapılırsa geçerlidir. Aksi taktirde geçerli değildir. Senedin keşidecisi olan itirazcı, tacir olmayıp, bu nedenle senette düzenlenen yetki anlaşması geçersizdir.” denilmek suretiyle yetkiye ilişkin itirazlarını reddederken senetin keşidecinin TACİR olmamasından dolayı yapılan yetki sözleşmesinin tacirler arasında yapılabileceğinden bahisle yetki itirazının reddine karar verdiğini belirttiğini, müvekkili itirazcı … İnş. Mimarlık tacir sıfatını haiz olup mahkemece yapılan değerlendirmenin yanlış olduğunu, müvekkilinin tacir olması nedeniyle yetki sözleşmesinin varlığının açık olduğunu, bu nedenle ihtiyati haciz kararı yetkisiz mahkemece verildiği sonucu ortaya çıktığını, yetkisiz merci tarafından verilen kararın icrası da mümkün olayacağından dolayı itiraz sebepleri yetki yönünden bile kabul edilerek verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerekirken eksik ve hatalı inceleme ile verilen karar usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, İhtiyati hacze konu senetler tarihleri sonradan düzenlenmiş olup, herhangi bir şekilde şirket kayıtlarında yer almadığını, İİK mad.257/2’de aranan iki koşulun da gerçekleşmediğini, İhtiyati haciz kararı verilmesi ancak İİK 257/II deki her iki koşulun bir arada gerçekleşmesi şartına bağlı olduğunu, Bunlardan birincisi; borçlunun belirli yerleşiminin olmaması olduğunu, alacaklının bu maddeye dayalı ihtiyati haciz talebinde bulunması halinde, “borçlunun belirli bir yerleşim yeri bulunmadığı hususunda Mahkemeye kanaat getirmesi gerekir” bunun için de bu iddiasını ilgili mahalle muhtarlığından, zabıtadan ticaret odasından vs alacağı yazı ile ispat etmesi gerektiğini, ( İcra ve İflas Kanunu Şerhi, Cilt 10, İİK 117-264, Av. Talih Uyar, Bilge Yayınevi sf. 16886) ancak işbu dosyada alacaklıböyle bir belge ibraz edemediğini, zira müvekkili şirketin ikametgâhı belirli olduğunu, müvekkilinin adresten taşınmadığı, halen aynı adreste faaliyet gösterdiğini aşikar nitelikte olduğu, dolayısıyla Kanunun aradığı iki şarttan birinin gerçekleşmediği sabit olduğunu, Yine bir diğer şart ise, borçlunun yükümlülüklerinden kurtulmak amacı ile mallarını gizlemesi, kaçırması, kaçması ya da hileli işlemlerde bulunmasıdır. Halen aynı adreste faaliyet gösteren ve değeri 50 milyon üzerinde malvarlığı bulunan müvekkilinin kaçmasının söz konusu olmadığını, müvekkilinin halen ticari faaliyetini sürdürmekte olup mal kaçırma kasdı kesinlikle mevcut olmadığını, keza müvekkili şirketin 1997 yılında kurulmuş, İstanbul Bağdat Caddesi’nde, Ataşehir’de gerçekleştirdiği emsalsiz projeleri olduğu gibi Rusya, Bulgaristan ve Gürcistan’da gerçekleştirdiği projelerle de ülkemizi gururla temsil ettiğini, söz konusu faaliyetleri ve gerçekleştirdiği projeler tercih edilerek tüketicilerine 24 yıl boyunca hizmet verdiğini, müvekkili şirketin, ulusal ve uluslararası çapta faaliyetleri sonucunda bugün, Türkiye’de halen daha yüzlerce projesi ile hizmet vermeye devam etmekte olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin kendilerine ait http://www…com adlı internet sitesi mevcut olup; yine Türkiye’de büyük ilgi gören …com gibi sitelerden de online proje satışları gerçekleştirmekte olduğunu, Müvekkilinin, inşaat sektörü bazında İstanbul’ın önde gelen firmaları arasında yerini almış ve … markası Türkiye çapında kalitesembolü haline geldiğigibi; dünya çapındada adını giderek duyurduğunu, tüm bu unsurlar incelendiğinde müvekkili şirketin mal kaçırma hazırlığında olmadığı açıkça görülmekte olduğunu, ticari faaliyetini kesintisiz yürüten müvekkili şirkete karşı ihtiyati haciz kararına hükmedilmesinin maddi gerçeklere aykırı olduğunun delillerle sabit olduğunu, Mevcut ihtiyati haciz kararı nedeni ile müvekkili ödeme yükü altında kaldığı ve/veya kalacağını, ihtiyati haciz isteyenin kötü niyetli davranışları neticesinde haciz nedeni ile taşınmaz satışları sabote edildiği ve ekonomik olarak zor durumda kaldığını, kaldı ki gerek pandemi gerekse kur dalgalanmaları nedeniyle müvekkilinin ticari faaliyeti sekteye uğramış olup ihtiyati haciz kararından sonra yapılan fiili hacizler sebebiyle müvekkili daire satışı yapamadığı gibi ticari faaliyetini sonlandırma aşamasına gelmiş, ilgili karar ve hacizler nedeniyle telafisi mümkün olmayan zararlarla karşı karşı kaldığı ve iş bu durum müvekkilinin mahvına sebebiyet vermekte olduğunu, Müvekkilinin bahse konu, senet bedellerini ödetme yükü yüklemek müvekkilinin işlerini bozarak ekonomik olarak sarsıcı nitelikte olduğunu, Netice itibariyle; ihtiyati haciz talebi yönünden İstanbul Anadolu mahkemelerinin yetkili olmaması, İhtiyati haczin İİK Md. 257’de sayılı koşulları oluşmaması, ilgili şartların oluşup oluşmadığına ilişkin sayın mahkemece hiçbir şekilde değerlendirme ve araştırma yapılmaması, İhtiyati hacze dayanak senetlerin sonradan düzenlenmiş ve müvekkili şirket kayıtlarında yer almaması, müvekkili şirketin davalı alacaklıya borçlu olmaması sebebi ile ayrıca davacı müvekkili zararına hareket ettiği sabit olduğundan, ihtiyati haciz kararına itirazının kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi ek kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, kambiyo senedine dayalı ihtiyati haciz kararına itirazın İİK’nın 265.maddesi uyarınca kabulüne yönelik verilen ek kararın kaldırılması istemine ilişkindir. İhtiyati hacze itiraz İİK 265. maddesinde gösterilmiş olup, maddede itiraz sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Maddede ön görülen sınırlı itiraz sebepleri dışında bir sebeple ihtiyati haciz kararına itiraz edilemeyecektir. Talebe konu 25/01/2019 düzenleme tarihli, 30/11/2019 vadeli 490.000,00 TL tutarlı ve 05/04/2019 düzenleme tarihli, 30/10/2019 vadeli 281.000,00 TL tutarlı bononun keşidecisi … LİMİTED ŞİRKETİ , lehtarı … olduğu, “ihtilaf vukuunda İstanbul Mahkemelerinin selahiyetinin” kabul edildiği, yetkili mahkenin düzenlendiği ve yetki sözleşmesinin yapıldığı görülmüştür. İİK 258. Maddesi ihtiyati hacze 50. maddeye göre yetkili mahkemede karar verileceği, İİK 50. Maddesi ise yetkili mahkemenin belirlenmesinde HMK hükümlerine atıfta bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, bonodan kaynaklanan borcun alacaklısı borçlunun yerleşim yerinde (HMK. 6.md.),bonoda öngörülen ödeme yerinde ancak ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, tanzim yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun tanzim, düzenlenme yerinde ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir. 6100 sayılı HMK’nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar, sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Yine bonoda yetki şartı bulunması halinde yetki şartının geçerli olması için HMK 17. maddesine göre, uyuşmazlığın tacirler arasında doğmuş olması şartı aranmaktadır. Somut olay bakımından, talebe konu bonoda itiraz eden keşideci şirket tacir olmakla beraber talep eden/ lehtarın tacir olduğuna ilişkin bir iddia ve delil dosyaya sunulmamıştır. Buna göre bonoda yer alan yetki sözleşmesi geçersiz olup, bononun aranılacak borç niteliğinde olmadığı, bonoda borçlunun adresinin Ataşehir/İSTANBUL yazılı olduğu, tanzim yerinin Ataşehir/ İstanbul olduğu, bonoda yer alan düzenleme yerine ve borçlunun yerleşim yeri adreslerine göre İstanbul Anadolu mahkemeleri yetkilidir. Muteriz vekilinin mahkemenin yetkisine yönelik istinaf sebebi yerinde değildir.İhtiyati haciz İİK 257 vd maddelerinde düzenlenmiş olup, 257. maddeye göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İhtiyati haciz talep edebilmek için alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve vadesinin gelmesi yeterli olup, alacağın varlığı hakkında yaklaşık ispata yeterli delillerin sunulması gerekir. Somut olayda, ihtiyati haciz talep eden, aleyhine ihtiyati haciz talep edilenin keşide ettiği senede dayalı olarak ihtiyati haciz talep etmiş olup, TTK’nın 776. maddesinde bononun unsurları düzenlenmiştir. İhtiyati hacze konu senet incelendiğinde TTK 776. maddede öngörülen unsurları taşıdığı anlaşılmaktadır. Dayanak bonoda ödenecek miktar ve ödeme tarihi gösterilmiş olup ihtiyati haciz talep tarihine göre alacak muaccel bir para borcundan kaynaklanmakta olup, sunulan bono ile alacağın varlığı konusunda yaklaşık ispat koşulu yerine geterilmiştir, muteriz vekilinin ihtiyati haczin koşullarının oluşmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Muteriz vekilinin ihtiyati hacze dayanak senetlerin sonradan düzenlendiği ve müvekkili şirket kayıtlarında yer almadığına yönelik istinaf sebepleri açılacak bir menfi tesbit davasında ileri sürülebileceği, bu yöndeki itirazlar, İİK’nın 265. maddesinde sayılan ihtiyati hacze itiraz sebepleri arasında yer almadığından muteriz vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, muteriz vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince ihtiyati hacze itiraz eden tarafından alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/07/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.