Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1251 E. 2023/2023 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1251
KARAR NO: 2023/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/04/2021
DOSYA NUMARASI: 2019/1058 Esas – 2021/337 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ : 21/12/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının … sicil numarası Ticaret Sicilde kayıtlı toplam sermayesi 40.000.000,00-TL olan davalı şirketin %12,5 oranında ve toplam itibari değeri 5.000.000,00-TL olan hisselerine sahip olduğunu, davalı şirketin 2018 hesap yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının 29/05/2019 tarihinde gerçekleştiğini ancak toplantının fınansal tablolar incelenemediğinden davacı talebi üzerine ertelenerek genel kurul toplantısı 22.07.2019 tarihinde İstanbul Ticaret İl Müdürlüğünce görevlendirilen bakanlık temsilcisinin gözetiminde gerçekleştiğini, söz konusu genel kurul toplantısında davacının itirazları, karşı oylarıyla ve beyanlarıyla alınan iki numaralı yönetim kurulu faaliyet raporunun okunması ve müzakeresi, üç numaralı fınansal tabloların tasdiki, beş numaralı karın dağıtılmaması, altı numaralı yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev süresine ilişkin alınan kararlar, kanuna esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralın aykırı olduğunu, arz edilen nedenler muvacehesinde davalı şirketin 22.07.2019 tarihli 2018 hesap yılı ertelenen olağan genel kurul toplantısında alman 2, 3, 5 ve 6 nolu kararların Kanun ‘un 449. maddesi uyarınca yürütülmesinin geri bırakılmasına, Kanun’un 445. maddesi uyarınca kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılığı nedeniyle iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kararların yasa ve usule uygun biçimde toplantıda hazır bulunan veya temsil edilen payların oy çokluğu ile alındığını, kararların davacı pay sahibinin hukukunu olumsuz etkilemeyeceğini, ancak bazı kararların icrasının durdurulması halinde davalı şirketin ciddi ve telafisi olanaksız zararlara uğrayabileceğini, Genel Kurul’da fınansal tablolar, şirketin 2018 hesap yılı bilanço kar/zarar hesapları 9.065.000 ret oyuna karşılık, 30.935.000 kabul oyuyla tasdik olunduğunu, bu zamana kadar istikrarlı bir şehide kar payı dağıtan davalı şirket tarafından karın ihtiyat akçesi olarak ayrılması mevcut ekonomik koşullar çerçevesinde kişi veya kişilerden önce davalı şirketin haklı menfaatlerinin korunması için zorunluluk arz ettiğini, kararın kanuna ve davalı şirketin ana sözleşmesine uygun olarak oy çok ile alındığım ve tescil edildiğini beyanla davalı şirketin 21 Şubat 2019 tarihli olağan genel kurulunda alınan 2, 3, 4 ve 6 nolu kararların icrasının ertelenmesi talebinin reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davalı şirketin 21.02.2019 tarihli olağan genel kurulunda alınan 2,3,4 ve 6 nolu kararların iptali taleplerinin davanın reddine, harç, masraf ve vekillik ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/04/2021 tarih ve 2019/1058 Esas – 2021/337 Karar sayılı kararı ile;”
DELİLLER: 22/07/2019 tarihli 2018 hesap yılı olağan genel kurul toplantı tutanağı ve hazirun cetveli, 29/05/2019 tarihli 2018 hesap yılı olağan genel kurul toplantı tutanağı, Ticaret Sicil kayıtları, İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2019 tarih 2019/1062 Esas 2019/222 sayılı kararı, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2019 tarih 2018/790 Esas 2019/1107 sayılı kararı, … Ana Sözleşmesi, Özel Denetçi Raporu, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/09/2020 tarih 2019/311 Esas 2020/434 sayılı kararı, bilirkişi raporu, bilirkişi ek raporu ve tüm dosya kapsamı. Mali Müşavir Bilirkişi …, İşletmeci … ile Şirketler Hukuku Uzmanı … tarafından sunulan 18/09/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; Dosyaya mübrez belge, bilgi, davalı şirkete ait 2018-2019-2020 yıllarına ait ticari defter-belgeleri ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; a.Dava konusunun, davacı tarafından, davalı şirketin 22.07.2019 tarihli Genel Kurul Karanının 2-3-5-6 no.lu kararların iptalinin isteminden ibaret olduğu, b.Davalı şirketin 2018-2019-2020 yıllan ticari defterlerinin zamanında ve usulüne uygun yaptınlmış olduğu görülmekle, davalı defterlerinin delil vasfı mahkemeniz takdirlerinde olduğu, c.Davacı …, İstanbul Ticaret Odası’na … sicil numarası ile kayıtlı, toplam sermayesi 40.000.000,00 TL olan Davalı … Ticaret A.Ş.’de (“Şirket”) %12,5 oranında ve toplam itibari değeri 5.000.000,00 TL olan hisselere sahip d.Genel Kurul Toplantı tutanağını da alınan ve ihtilafa vukuu olan (2, 3, 5,6 no.lu) kararlara ilişkin yapılan incelemelerde; e.TK m. 445 çerçevesinde davalı … Tic. AŞ’nin 22.07.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündem m.2 ile alınan kararın iptali gerektiği gündem m. 3, m. 5 ve m. 6 ile alınan kararların iptali gerekip gerekmediği hususunun İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1062/222 sayılı kararına müstenit özel denetçi raporunun neticelenmesi ile belirlenebileceği hususunun Sayın Mahkeme’nin takdirinde bulunduğu tespit edilmiştir.Mali Müşavir Bilirkişi …, İşletmeci … ile Şirketler Hukuku Uzmanı … tarafından sunulan 11/02/2021 tarihli bilirkişi ek raporuna göre; Dosyaya mübrez belge, bilgi, davalı şirkete ait 2018-2019-2020 yıllarına ait ticari defter-belgeleri ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde;a)Dava konusunun, davacı tarafından, davalı şirketin 22.07.2019 tarihli Genel Kurul Karanının 2-3-5-6 no.lu kararların iptalinin isteminden ibaret olduğu, b)Davalı şirketin 2018-2019-2020 yılları ticari defterlerinin zamanında ve usulüne uygun yaptırılmış olduğu görülmekle, davalı defterlerinin delil vasfı mahkemeniz takdirlerinde olduğu,c)Davacı …, İstanbul Ticaret Odası’na … sicil numarası ile kayıtlı, toplam sermayesi 40.000.000,00 TL olan Davalı … Ticaret A.Ş.’de (“Şirket”) %12,5 oranında ve toplam itibari değeri 5.000.000,00 TL olan hisselere sahip bulunduğu,d)Davacının özel denetçi tayini talebinin reddine ilişkin karar neticesinde ikame etmiş olduğu İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1062/222 sayılı 25.12.2019 tarihli kararı ile özel denetçi tayini kararı verilmiş olup, Dosyaya sunulan Bilirkişi Raporunda;”Davalı tarafın şirkette büyük çoğunlukta bulunan hissesine karşılık şirketle ilgili mali ve finansal tablo ve faaliyet raporları ile ilgili TTK’nun 437. Maddesi gereğinde bilgi alma ve inceleme yetki ve hakkı bulunmasına rağmen bu yetkisinin kısıtlanarak kendisine ve temsilcilerine bu haklarının kullandırılmadığı, şirket hesaplarında bazı hesaplarda şeffaflığın olmadığı ve davacının şikayetlerinde haklı olduğu” yönünde kanaat bildirildiği,e)Genel Kurul Toplantı tutanağını da alınan ve ihtilafa vukuu olan (2, 3, 5, 6 no.lu) kararlara ilişkin yapılan incelemelerde; TK m. 445 çerçevesinde davalı … AŞ’nin 22.07.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündem m.2 ile alınan kararın iptali gerektiği gündem m. 3, m. 5 ve m. 6 ile alınan kararların yine dosyaya ibraz edilen Özel denetçi Bilirkişi Raporuna göre iptalinin gerekeceği tespit edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanı, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı şirket hissedarı tarafından davalı şirket aleyhine açılan 22/07/2019 tarihli genel kurul toplantısında alının 2,3,5,6 numaralı kararlarının iptali istemine ilişkindir.Davacı tarafça davalı şirketin 22/07/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 2,3,5,6 numaralı kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmesi talep edilmiştir.Davalı tarafça 22/07/2019 tarihli genel kurul kararının iptalini gerektiren bir neden bulunmadığını, kararların usul ve yasaya uygun olduğunu bu nedenle davanın reddini talep etmiştir. Davalı şirketin Ticaret sicil kayıtları, dava konusu genel kurul toplantı tutanakları ile özel denetçi raporu dosyaya celp edilerek incelenmiştir. Davalı şirketin Ticaret Sicil kayıtlarının incelenmesinde; davalı şirketin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı … A.Ş. ünvanlı şirket olduğu ve ticaret merkezinin Beşiktaş/ İstanbul olduğu, buna göre Mahkememizin yetkili olduğu, şirketin son tescilinin 02/08/2019 tarihinde yapıldığı, iptali istenen genel kurula ilişkin tutanak ve hazirun cetvelinin gönderildiği anlaşılmıştır. Dava konusu ihtilaf davalı şirketin 22/07/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan ve iptali talep edilen kararların şirket esas sözleşmesine, usul ve yasaya uygun olup, olmadığına ilişkindir. Dava konusu ihtilafa ilişkin TTK’da Genel kurul kararlarının iptali başlığı altında belirtilen düzenlemelere bakılacak olursa; TTK 445. maddesinde; İptal sebepleri ; “446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. TTK 446. maddesinde ise İptal davası açabilecek kişiler ; ” (1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir. ” şeklinde belirtilmiştir. Davacı şirket ortağı tarafından iptal davasının 3 aylık yasal süresinde açıldığı, dava konusu kararlara muhalif olma şartının genel kurul toplantı gündeminin 3,5 ve 6 maddelerine istinaden alınan kararlar açısından toplantı tutanağındaki muhalefet şerhi ile sağlandığı, 2 numaralı gündem maddesi yönünden davacı tarafın muhalefet şerhinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre; dava konusu davalı şirketin 22/07/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2,3,5,6 numaralı kararların iptali gerektiği bildirilmiştir. Davalı … A.Ş.’nin ticaret sicil kayıtlarına, pay defteri , hazirun cetveline göre; 27.01.1997 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği; tescil edilen ve bazı hükümleri tadil edilen esas sözleşmesine göre, şirketin süresiz olduğu, yönetim kurulunun yarısı A grubu yarısı da B grubu pay sahipleri arasından seçilecek en az 4 üyeden oluştuğu, toplantı nisabının olağan genel kurul toplantılarında %75, karar nisabının %76 olduğu, dava konusu 22/07/2019 tarihli genel kurul toplantısında %94 oranda toplantı nisabının sağlandığı, genel kurulda şirkete ait toplam 40.000.000 TL ye isabet eden 40.000.000 adet hisseden oluştuğu, genel kurul toplantısında; 1.984.000 adet hissenin asaleten, 37.738.000 adet hissenin vekaleten olmak üzere toplam 39.722.000 payın temsil edildiği, hissedar olan davacının şirkette %12,5 oranda hisse sahibi olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu 22/07/2019 tarihli genel kurul toplantısında TTK 418 maddesi gereğince esas sözleşmeye göre %75 toplantı ve %76 karar nisabının sağlandığı tespit edilmiştir. Davacı tarafça davalı şirketin 22/07/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2,3,5,6 numaralı kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı şekilde alındığından bahisle iptaline yönelik dava açılmış olup; davalı şirket tarafından 22/07/2019 tarihli genel kurul çağrısının usul ve yasaya uygun şekilde yapıldığı, toplantı ve karar nisaplarına uyulduğu anlaşılmıştır. Düzenlenen bilirkişi raporunda her ne kadar, dava konusu 22/07/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısının 2 numaralı gündem maddesinin iptali gerektiği tespit edilmiş ise de; davacı şirket hissedarının bu gündem maddesi yönünden muhalefet şerhinin bulunmadığı, TTK 446. maddesinde belirtildiği üzere söz konusu iptali istenen kararlara karşı olumsuz oy kullanmamış ve bunu muhalefet şerhi olarak tutanağa geçirtmemiş olması nedeniyle iptali istenen 2 numaralı gündem maddesi yönünden muhalefet şerhine ilişkin dava şartının eksik olduğu sabit olduğundan HMK’nın 114/2 maddesi atfıyla TTK’nın 445, 446 ve HMK 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı tarafça muhalefet şerhi konularak dava konusu edilen 22/07/2019 tarihli genel kurulun 3. gündem maddesinin 2018 yılı faaliyet yılına ait bilanço ve gelir giderlerin genel kurula okunmasına ilişkin olduğu, 5. gündem maddesinin 2018 yılı karının dağıtılmayarak ihtiyati akçe olarak ayrılması ve şirket yapısının güçlendirilmesinde kullanılması teklifine ilişkin olduğu, 6. gündem maddesinin yönetim kurulu üye seçimine ilişkin olduğu anlaşılmakla, dava konusu oylama yapılan tüm genel kurul kararlarının toplantı ve karar yeter sayılarına uygun şekilde oy çoğunluğuyla alındığı, bilirkişiler tarafından İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/1062 Esas, 2019/22 Karar sayılı dosyası kapsamında düzenlenen özel denetçi raporu gerekçe gösterilerek söz konusu 3,5,6 numaralı kararların iptali gerektiği tespit edilmiş ise de düzenlenen özel denetçi raporlarındaki tespitlerin tek başına genel kurul kararının iptalini gerektirmediği, özel denetçi raporu ile tespit edilen hususa ilişkin aykırılık ve zarara yönelik sorumluluk davası açılmasının mümkün olduğu, özel denetçi raporu ile davacının bilgi alma ve inceleme hakkının engellendiğine yönelik tespitler ile genel kurula sunulan finansal tablolar ile ticari defter kayıtları arasında farklılıklar bulunmasının tek başına genel kurul kararlarının iptalini gerektirmeyeceği, 2018 yılı karının dağıtılmayarak ihtiyati akçe olarak ayrılması hususunun kanun ve esas sözleşme kapsamında genel kurulun takdirinde olduğu, yönetim kurulu üyelerinin aynı göreve tekrar seçilmelerine kanunen bir engel olmadığı gibi esas sözleşme ile de bunu kısıtlayan bir düzenlemenin bulunmadığı, karın dağıtılmaması ve yönetim kurulu üye seçiminde kanun ve esas sözleşmede belirlenen nisaba uyulduğu anlaşılmakla iptali talep edilen genel kurul kararlarının genel kurulun takdirinde bulunduğu, kararlarda TTK 445. maddesi kapsamında kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı bir hal olmadığı bu haliyle dava konusu genel kurul kararlarının iptalini gerektirir bir hususun bulunmadığı anlaşıldığından 2 numaralı gündem maddesi yönünden davanın usulden reddine, 3,5,6 numaralı gündem maddelerinin iptali yönünden davacı tarafça ispatlanamayan davanın esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1- Davacı tarafından açılan DAVANIN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacı müvekkil … tarafından … Ticaret A.Ş. aleyhine genel kurul kararı iptali konulu dava ikame edilmiş olup, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/04/2021 tarihli ve 2021/337 K. sayılı ilamı ile davanın reddedildiğini, yasal süresi içerisinde yapmış oldukları istinaf başvuruları ile mahkeme kararının bozularak kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, Davacı müvekkilin, İstanbul Ticaret Odası’na … sicil numarası ile kayıtlı, toplam sermayesi 40.000.000,00.-TL olan şirkette %12,5 oranında ve toplam itibari değeri 5.000.000,00.-TL olan hisselere sahip bulunmakta olduğunu, Davalı şirketin 2018 hesap yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının 29/05/2019 tarihinde gerçekleştiğini, ancak işbu toplantıda finansal tablolar incelenemediğinden gündemin 3,4,5,6 ve 7 numaralı maddelerinin 22.07.2019 tarihinde (‘’Ertelenen Genel Kurul Toplantısı’’) görüşülmek üzere ertelendiğini ve Genel Kurul Toplantısı’nın İstanbul Ticaret İl Müdürlüğü tarafından görevlendirilen bakanlık temsilcisinin gözetiminde gerçekleşmiş olduğunu, genel kurul toplantısı ve ertelenen genel kurul toplantısında davacı müvekkilin itirazları, karşı oylarıyla ve beyanlarıyla alınan 2 numaralı yönetim kurulu faaliyet raporunun okunması ve müzakeresi, Ertelenen Genel Kurul Toplantısı’nda 3 numaralı finansal tabloların tasdiki, 5 numaralı karın dağıtılmaması, 6 numaralı yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev süresine ilişkin alınan kararlar, kanuna esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralın aykırı olduğundan arz edilen nedenler sebebiyle davalı şirketin genel kurul toplantısı ve ertelenen genel kurul toplantısı’nda alınan 2, 3, 5 ve 6 no’lu kararlarının Türk Ticaret Kanunu’nun (‘’Kanun’’) 449. maddesi uyarınca yürütülmesinin geri bırakılmasına, Kanun’un 445. maddesi uyarınca Kanun’a, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılığı nedeniyle iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesinin talep edildiğini, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/04/2021 tarihli kararı doğrultusunda davanın reddedilmesi sebebiyle istinaf kanun yoluna başvurma zarureti doğduğunu, 2018 hesap yılı yönetim kurulunun faaliyet raporunun okunması ve müzakeresine ilişkin olarak; (gündemin iki numaralı maddesi) 2018 faaliyet yılı genel kurul toplantısının 2 numaralı gündeminin 29.05.2019 tarihli toplantıda müzakere edilmiş olup, davacı müvekkil adına muhalefet şerhi sunulmuş olduğunu, dosya kapsamında eksik inceleme yapılmış olup, davacı müvekkilin muhalefet şerhi bulunmaması gerekçesi ile 2 numaralı gündem maddesi yönünden davanın usulden reddedilmesinin tamamen uslu ve yasalara aykırı olduğunu, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/04/2021 tarihli Karar’ında, ‘’ Düzenlenen bilirkişi raporunda her ne kadar, dava konusu 22/07/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısının 2 numaralı gündem maddesinin iptali gerektiği tespit edilmiş ise de; davacı şirket hissedarının bu gündem maddesi yönünden muhalefet şerhinin bulunmadığı, TTK 446. maddesinde belirtildiği üzere söz konusu iptali istenen kararlara karşı olumsuz oy kullanmamış ve bunu muhalefet şerhi olarak tutanağa geçirtmemiş olması nedeniyle iptali istenen 2 numaralı gündem maddesi yönünden muhalefet şerhine ilişkin dava şartının eksik olduğu sabit olduğundan HMK’nın 114/2 maddesi atfıyla TTK’nın 445, 446 ve HMK 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.’’ şeklinde ifade edilerek 2 no’lu kararın iptali taleplerinin dava şartı yokluğu gerekçe gösterilerek reddedildiğini, ancak bu kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu, 2018 faaliyet yılına ilişkin Genel Kurul Toplantısı’nın 29.05.2019 tarihinde gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü ve pay sahiplerinin bu tarihli toplantıya katılım sağlamış olduğunu, 29.05.2019 tarihli Genel Kurul Toplantısı’nda 2 numaralı gündem maddesinin müzakere edilmiş olup, davacı müvekkil adına söz alınarak Beşiktaş … Noterliği’nin 22.05.2019 tarihli ihtarnamesi ile bilgi alma inceleme talebinde bulunulduğu, davalı şirketin bu ihtarlarına herhangi bir yanıt vermediği, faaliyet raporunda şirketin 2018 yılındaki faaliyetlerine ilişin önem arz eden hiçbir hususa yer verilmediği gerekçesiyle itirazlar sunulduğunu ve bu hususun tutanağa muhalefet şerhi olarak eklenmiş olduğunu, 29.05.2019 tarihli Genel Kurul Toplantı tutanağında görüleceği üzere, şirket finansal tabloları netleşmediğinden şirkete soru yöneltilememiş olup, toplantı gündem maddelerinden 3, 4, 5, 6 ve 7 numaralı hususların görüşülmesinin ertelenmesine karar verilmiş olduğunu, Ertelenen 22.07.2019 tarihli Genel Kurul Toplantı tutanağının 2 numaralı maddesinde belirtildiği üzere 29.05.2019 tarihli toplantıda faaliyet raporu okunmuş ve karara bağlanmış olduğundan yeniden görüşülmesine gerek olmadığına karar verilmiş olduğunu, yeniden ve başkaca bir karar alınmayan bir hususta toplantı tutanağına şerh düşülmesinin olanaksız olduğunu, kaldı ki görüşmelerin sağlandığı 29.05.2019 tarihli Genel Kurul Toplantı tutanağında 2 numaralı karara ilişkin davacı müvekkilin muhalefet şerhi bulunmakta olup, dava dilekçeleri ekinde açıkça görülmekte olduğunu, 08/04/2021 tarihli mahkeme kararında, gündemin 2 numaralı kararı açısından esasa ilişkin değerlendirme yapılmamış olmakla birlikte, kararın iptali gerektiğini, Genel Kurula sunulan, 2018 hesap yılına ilişkin yönetim kurulunun faaliyet raporunun eksik ve gerçeğe aykırı olup dürüst resim ve hesap verebilirlik ilkelerinin gereklerini yerine getirmekten uzak olduğunu, yıllık faaliyet raporunun kanunun 516’ncı maddesi uyarınca, şirketin o yıla ait faaliyetlerinin akışı ile her yönüyle finansal durumunu doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtması gerektiğini, bu raporda şirketin gelişmesine ve karşılaşması muhtemel risklere de açıkça işaret edilmesi ve bu duruma ilişkin değerledirmede yer alması gerektiğini, ayrıca faaliyet döneminin sona ermesinden sonra şirkette meydana gelen ve özel önem taşıyan olayların, şirketin araştırma ve geliştirme çalışmaları, yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey yöneticilere ödenen ücret, prim, ikramiye gibi mali menfaatler, ödenekler, yolculuk, konaklama ve temsil giderleri, ayni ve nakdi imkanlar, sigortalar vb. teminatların da bilhassa rapora işlenmesi gerektiğini, Kanun’un 516’ncı maddesine ilave olarak hazırlanan yıllık faaliyet raporunun, Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkındaki Yönetmelik’in belirlediği tüm unsurları taşıması gerektiğini, açık, tereddüte mahal vermeyen, tüm verileri finansal tablolardaki finansal bilgilere dayandırması gerektiğini, Ancak anılan tüm bu mevzuat hükümlerine rağmen, yapılan incelemeler neticesinde faaliyet raporunda boş bırakılan maddelerin olduğu, 2018 yılındaki faaliyetlerine ilişkin önem arz eden hususlara yer verilmediği, netice itibariyle raporun eksik olduğu, gerekli bilgileri içermediği, şirketin gerçek mali durumunu yansıtmadığı hususlarının tespit edilmiş ve bu nedenlerle Genel Kurul Toplantı Tutanağında da görüleceği üzere, rapora ilişkin itirazlarının ve muhalefet şerhlerinin tutanağa işlenmiş olduğunu, Ayrıca, pay sahibinin bilgi alma hakkına hizmet eden faaliyet raporunun yukarıda söz ettikleri şekilde eksiklikler, gerçeğe ve mevzuat hükümlerine aykırılıklar barındırması, davacı müvekkilin şirketin işleri ve işleyişi ile ilgili tam ve etkin bir şeklide bilgi alma hakkını kullanamamasına da sebebiyet vermiş olduğunu, Netice itibariyle, yönetim kurulunun hazırladığı eksik, şirketin gerçek verilerine ve ilgili mevzuat hükümlerine aykırılıklar taşıyan faaliyet raporuna ilişkin “2018 Hesap Yılı Yönetim Kurulunun Faaliyet Raporunun okunması ve müzakeresi” konulu gündemin ikinci maddesinin, kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle iptalinin talep edilmiş olduğunu, Dosya kapsamında hazırlanan 18.09.2020 tarihli bilirkişi raporu (‘’Bilirkişi Raporu’’) ve 11.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda (‘’Ek Bilirkişi Raporu’’) 2 numaralı gündem maddesinin iptalinin gerektiği tespiti yapıldığını, Nitekim Yargıtay kararlarında da, gerçekliği yansıtmayan faaliyet raporlarının genel kurula sunulmasının, buna istinaden keyfi kararlar alınmasının iptal sebebi olarak görüldüğünü, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/18125 E- 2014/19043 K. sayılı ve 04.12.2014 tarihli ilamının; ‘’Yine yukarıda değinilen bilirkişi raporunda davalı şirketin defterlerinin kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu ve şirketin 2010 yılında dikkate değer ölçüde kar elde ettiği tespit edilmiştir. Ayrıca aynı genel kurul toplantısında yönetim kurulu faaliyet raporu, bilanço ve kâr zarar cetveli görüşülüp kabul edilmiş, ibra edilmeyen davacının aleyhine sorumluluk davası açılmamasına karar verilmiştir. Tüm bu veriler dava konusu genel kurul kararının keyfi olarak alındığını ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu göstermektedir. Bu durum karşısında mahkemece, dava konusu genel kurul kararının iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.’’ şeklinde olduğunu, 2018 hesap yılı finansal tabloların okunması, müzakeresi ve tasdiki kararına ilişkin olarak; (gündemin üç numaralı maddesi olduğunu) Genel Kurulda şirket’in finansal tablolarının oy çokluğu ile tasdik edilmiş olup; söz konusu bu kararın da kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, genel kurul öncesinde pay sahiplerine tevdi edilen 2018 hesap yılı onaylı bilanço örneği ve 2018 hesap yılı onaylı gelir tablosu örneğinin incelenmesi neticesinde; •İncelemeye sunulan mali tabloların denetimden geçerek tasdik edilen tablolar olmadığı, •Talep edilmiş olmasına rağmen şirketin aldığı kredilere karşılık verilen teminat/ ipoteklere ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin incelemeye sunulmadığı, •Pay defteri ve son hazirun cetvelinin incelemeye sunulmadığı, •Ortak cari hesaplarında hareket olmadığı, 131 hesap ve 331 hesap bakiyelerinde hareket bulunmadığı, •120 alıcılar hesabında 6.000.000-TL azalma olduğu, •320 hesabının bakiyesinin 11.500.000-TL’ye hususlarının tespit edildiğini ve ertelenen genel kurul toplantı tutanağına geçirtildiğini, Ayrıca Kanun’un 437’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca, pay sahibinin bilgi alma hakkını genel kurulda, yönetim kurulundan şirketin işlerine yönelik bilgi istemek suretiyle kullanabileceğini, Pay sahibi Davacı Müvekkil’e ihtarname yolu ile aktarılan bilgilerin, müvekkili tam ve etkin bir şekilde tatmin etmediği gibi, müvekkil hiçbir surette bilgilendirmediğini, Özellikle, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinden bir kısmının aynı zamanda hissedarı olduğu …’ye davalı şirket tarafından verilen kredi, bu kredi karşılığında herhangi bir teminat veya ipotek alınmaması, kredinin karşılığında gerçekleştirilen muhasebe uygulaması ve borcun tahsili için yasal yollara başvurulup başvurulmadığı hususlarının da belirsiz olduğunu, Dosya kapsamında hazırlanan bilirkişi raporu’nda, 3 numaralı gündem maddesi kapsamında davacı müvekkil’in şirket’in gelir-gider, bilanço hesapları hakkında bilgi verilmesinin istendiği, bu hususta hiçbir bilgi verilmediği ve kendileri tarafından İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1062 E- 2019/222 K sayılı dosyası ile özel denetçi talepli dava ikame edildiği hususlarının ifade edilmiş olup, 3 numaralı gündem maddesinin iptali hususunda özel denetçi raporuna (‘’Özel Denetçi Raporu’’) göre karar verilmesi gerektiğinin ifade edildiğini, Ek Bilirkişi Raporu’nda; ‘‘Dosyada mübrez belgelerden davacının İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1062 E. sayılı dosyası ile “davalı şirketin 22.07.2019 tarihli 2018 faaliyet yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında bilgi alma hakkı ihlal edildiğinden” özel denetçi atanması talebinde bulunduğu bu taleplerin genel kurulca reddi üzerine dilekçede belirtilen hususlar ile ilgili özel denetçi tayini talebinde bulunduğu belirlidir.’’ şeklinde ifade edildiğini, Ek Bilirkişi Raporu’nda, Özel Denetçi Raporu’nda izah edilen hususlara değinilmiş olup; i.2017 ve 2018 yıllarına ilişkin şüpheli ticari alacaklar hesabının inceleme ve tetkikinde bu hesabın 31.12.2017 tarihinde 17.709.441,57 TL iken 31.12.2018 tarihinde 14.279.681,96 TL olduğu ve bu farkın önceki yılla kıyaslandığında azaldığı 3.429.759,61 TL azalışla ilgili bilgilerin sunulmadığı, ii…. Şirketi ile davalı şirket arasındaki borç/alacak dengesinde davalıyı zarara uğratacak bir faiz indirimi veya … lehine bir kazandırma olup olmadığı hususunda gerekli izahatların yapılmadığı, … A.Ş.’nin 2017 yılı sonu itibariyle davalı şirkete olan borcunun 2.923.557,49 TL’lik kısmının şüpheli alacak kabul edilerek bu hesaba aktarıldığı ve bununla birlikte … lehine, davalı şirket aleyhine bir kaybın oluştuğu ve … şirketinden normal ticari alacağın olmadığı, tamamının şüpheli alacaklarda … A.Ş’nin 2018 yılı sonunda şüpheli alacaklara intikal eden tutarının 4.548.094,80 TL, 1.624.537,31 TL yaklaşık %55,56 arttığının görüldüğü, iv.Davalı vekilince Yönetim Kurulu üyelerinin akrabaları ile iş yapma yasağına rağmen bu kişilerle yapılan işlerin olduğu ancak bu işlemlerle ilgili bilgi ve belgelerin tarafımıza sunulmadığından dolayı davacı tarafça düzenlenen faturaların şişirilerek şirketin yönetim giderlerinin artırılarak şirketin karını azaltarak kendileri lehine haksız menfaat sağladıklarını belirttiğinin tespitinin yapılamadığı tespit edilmiş ve Davalı tarafın şirkette büyük çoğunlukta bulunan hissesine karşılık şirketle ilgili mali ve finansal tablo ve faaliyet raporları ile ilgili TTK’nun 437. Maddesi gereğinde bilgi alma ve inceleme yetki ve hakkı bulunmasına rağmen bu yetkisinin kısıtlanarak kendisine ve temsilcilerine bu haklarının kullandırılmadığı, şirket hesaplarında bazı hesaplarda şeffaflığın olmadığı ve davacının şikayetlerinde haklı olduğu yönündeki kanaatimizi belirten raporumuzu 6100 HMK’nun 282. Madde hükmü gereğince nihai karar, hukuki takdirin Yüce Mahkemeye ait olmak üzere bilgi ve tensiplerinize sunarız…” şeklinde ifade edilerek şikayetlerinin haklı olduğu yönünde değerlendirmeler yapıldığını, Netice olarak, pay sahiplerinden bilgi saklanarak ve şirket menfaatlerine aykırı olarak düzenlenen finansal tabloların tasdikine ilişkin kararın kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle iptalinin gerektiğini ve talep olunduğunu, Yargıtay kararlarında da, söz konusu eksiklik ve hataların genel kurul kararının iptaline sebebiyet vereceği yönünde değerlendirmeler mevcut olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/162 E- 2017/3963 K sayılı ve 21.06.2017 tarihli ilamında; ‘’Şirketin 31/12/2011 tarihli bilançosu 2011 yılına ilişkin ve yıl sonunda çıkarılmış olup, kar ve zarar cetveli de 01/01/2011-31/12/2011 tarihleri arası dönemi yansıtmaktadır. Bilirkişi raporunda ortaklara borçlar hesabına yönelik yapılan incelemelerde alınan özel denetçi raporları da nazara alındığında kaydın muhasebe ilkelerine göre düzeltildiği ile ilgili belge sunulmadığından 4 numaralı gündem maddesiyle alınan kararın iptali talebinin yerinde olduğu kanaati bildirilmiş, mahkemece de aynı değerlendirmelerle 31/12/2011 tarihli bilanço ve 01/01/2011-31/12/2011 tarihleri arası kar ve zarar cetvelinin onaylanmasına ilişkin 4 numaralı kararın iptaline karar verilmiştir. Şirketin 2011 yılına ait faaliyetlerini, karını, cirosunu gösteren yönetim kurulu faaliyet raporu ile denetçi raporunun bilançodan ayrı düşünülmesi mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla şirketin 2011 yılı bilanço ve kar zarar cetveli onaylanmadığına, yönetim kuruluna 6762 sayılı TTK nın 334-335. maddeleri gereği izin verilmesine ilişkin karar da iptal edildiğine göre yönetim kurulu faaliyet raporu ve denetçi raporunun onaylanmasına ilişkin 3 numaralı gündem maddesiyle alınan kararın da iptaline karar verilmesi gerekirken 3 numaralı kararın iptaline yönelik talebin reddedilmesi doğru görülmemiştir.’’ şeklinde ifade edilmiş olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/3253 E- 2017/7015 K sayılı ve 07.12.2017 tarihli ilamında; ‘’Dava, davalı şirketin 21/06/2013 tarihli olağan genel kurulunun 2, 3, 4, 12, 13, 14 ve 15 numaralı gündem maddeleriyle alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, bilançonun gerçeği yansıtmaması, bazı konuların bilançoda bulunmaması sebebiyle davaya konu genel kurulun finansal tabloların onaylanmasına dair 3 numaralı gündem maddesinin ve … alınan kararların iptaline karar verilmiştir.’’ şeklinde ifade edilmiş olduğunu, 2018 hesap yılı kârın dağıtılmaması kararına ilişkin olarak; (gündemin beş numaralı maddesi ) Genel Kurul’da kârın dağıtılmamasına yönelik oy çokluğuyla karar alınmış olup; söz konusu bu kararın kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, toplantıda yönetim kurulu tarafından ” şirketin içinde bulunduğu zorluklar ve genel ekonomik kriz nedeniyle kâr dağıtılmayarak karın ihtiyat akçesi olarak saklanması” yönünde öneride bulunduğunu, Anonim şirketin kâr elde etmek ve dağıtmak nihai amacından doğan kâr payının, pay sahibi açısından vazgeçilemez bir hak olduğunu, pay sahibinin en temel hakkı olan kâr payının dağıtılmamasına ilişkin kararın, “Şirket’in içinde bulunduğu zorluklar ve ekonomik kriz” gibi genel ve soyut ifadelere dayanmasının kabul edilemeyeceğini, ayrıca şirketin geçmiş yıllar zararları da mevcut olmadığını, genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde davalı Şirket Yönetim Kurulu’nun; Şirket’i tamamen kendi menfaatleri doğrultusunda yönettiği, başta bilgi alma hakları olmak üzere pay sahipliği haklarına hiçbir surette riayet etmediği hususlarının görülebileceğini, davalı şirketin uzun süredir kâr dağıtmamasının, pay sahiplerini ağır bir şekilde mağdur ettiğini, üstelik şirketin yıllardır kâr dağıtmamasının sebebinin, şirket yönetim kurulu üyeleri … ve …’un kendilerine ve kendi iştirakleri olan …’ye davalı şirketten sağladıkları finansman olduğunu, tüm bu hususların ötesinde, 2018 faaliyet yılının kârla sonuçlandığını ve bu kârın şirket uhdesinde tutulması için, genel ekonomik konjonktür ve soyut sebeplerin gerekçe gösterilemeyeceğini, Netice olarak, pay sahiplerinin menfaatlerine aykırı olarak kârın dağıtılmamasına ilişkin kararın kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle iptalinin talep edildiğini, Ek Bilirkişi Raporu’nda; ‘’Karın dağıtılmasında asıl şart şirketin kazanç sağlaması veya önceki yıllar karından yedek akçe ayrılmış olmasıdır (TK m. 509). Şirketine kazanç sağlayıp sağlamadığı yıllık bilançoya göre belirlenir (TK m. 508). Ancak dağıtılmamış kar yönünden detay hesapların ince ayrıntısına girilmesi gerektiği bunun da yerindeler denetimiyle özel denetçi tarafından yapılabileceği Sayın Mahkeme’nin takdirindedir.’’ şeklinde ifade edilerek, Özel Denetçi Raporu’nda yapılan tespitlere riayet edilmesi gerektiği hususunun ifade edildiğini, Özel Denetçi Raporu’nda; i.Yine mali raporların incelenmesinde şirketin 2018 yılında 39.870.616,45.-TL, kambiyo karı elde ettiğinin görüldüğü alınan kredilerin veya satışlardan elde edilen karların şirketin ana faaliyet konusu dışında başka faaliyetlerden kambiyo karı ettiği kanaatinin oluştuğu, ii.Bu hususun detay mizan bakiyelerinden de anlaşılacağı üzere 2017 yılında Genel Yönetim giderlerinin 2.818.808,56.-TL iken 2018 yılında 4.139.666,57.-TLsına çıktığı ve %46 artış görüldüğü, iii.Şirket kayıtlarında 73.792,31.-TL huzur hakkı ödendiği tespit edilmiştir. Özel Denetçi Raporunda açıkça görüldüğü üzere, davalı şirket kayıtlarında şeffaflık bulunmamakta olup, pay sahiplerine keyfi olarak kar payı ödemesi yapılmamasına karar verildiğini, Yargıtay kararlarında, bu hususun genel kurul kararının iptaline sebebiyet vereceği yönünde değerlendirmeler mevcut olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/4391 E., 2019/5822 K. sayılı ve 25.09.2019 tarihli ilamında; ‘’İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; şirketin kâr elde etmek ve dağıtmak nihai amacından doğan kâr payının vazgeçilmez bir hak olduğu, şirket genel kurulu yıllık kâr üzerinde tasarrufta bulunurken tamamen serbest olmadığı, davalı şirketin incelenen 2012 yılı ticari defter ve kayıtları itibariyle şirketin bu yıl itibariyle kâra geçmiş olup tüm sermayesinin ödenmiş, yasal yedeklerinin sermayesini aşmış olması karşısında kârın dağıtılmamasını haklı kılacak başkaca bir delil de ibraz edilmediği, 2012 yılına ait kârı dağıtmaması için bir sebep bulunmadığı, davalı şirketin 2012 yılına ait kâr payı dağıtılmamasına yönelik kararının yerinde olmadığı, davalı şirketin 2013 yılında ise zarar ettiği, şirket müdürlerine 2012 ve 2013 yılı faaliyetlerine yönelik olarak huzur hakkı, ikramiye, prim veya ücret ödenmemesine yönelik kararın geçmişe yönelik olması ve davacının varsa geçmiş yıllara ilişkin haklarını ilgilendirmesi itibariyle dürüstlük kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti’nin 20/01/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 7 nolu kararının 2012 yılına ait kâr payı dağıtılmamasına ilişkin bölümü ile 8 nolu kararın iptaline, fazla talebin reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.’’ şeklinde ifade edilmiş olduğunu, Yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev sürelerinin tespiti kararına ilişkin olarak; (gündemin altı numaralı maddesi) Genel Kurul’da, davalı şirket hissedarlarından … ve … vekili tarafından 22.07.2020 tarihine kadar görev yapmak üzere yönetim kurulu üyeliklerine önerilen kişilerin, akabinde yapılan oylamada oy çokluğu ile seçildiğini, Halbuki seçilen bu kişilerin, görevlerini ifa ederken sadakat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek; gerçeği yansıtmayan muhasebe belgeleri düzenlediklerini, şirketin öz kaynakları üzerinde borçlanma yaptığını ve büyük borçlanmalarda genel kurul kararı veya onayı aramadığını, üçüncü kişilere teminatsız olarak büyük krediler verdiğini, finansal tabloları gerçeğe ve mevzuata uygun hazırlamadığını, aldıkları kararları ile de kanunun 357. Maddesi uyarınca eşit işlem ilkesini ihlal ettiklerini, bu yüzden bu kişilerin yönetime tekrar seçilmelerinin iyi niyet ve dürüstlük kuralı ile kesinlikle bağdaşmamakta olduğunu, Genel Kurul Toplantı Tutanağı’nda da görüleceği üzere, söz konusu tüm bu hususlara yönelik itirazlarının ve muhalefet şerhlerinin tutanağa işlendiğini, Netice olarak, açıkça şirket menfaatlerine aykırı davranan ve mevzuat hükümlerini ihlal eden yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçilmelerine dair kararın, dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle iptalinin talep edildiğini, Ek Bilirkişi Raporu’nda;’’Belirtelim ki anılan yönetim kurulu üyelerinin tekrar yönetim kuruluna üye seçilmelerinin anılan kurulan bilançonun doğru düzenlenmemesinden dolayı eşit işlem kuralına ayrıca özen ve sadakat yükümüne aykırı davrandıkları Özel Denetçi Raporu ile anlaşılmaktadır.’’ şeklinde ifade edilerek yönetim kuruluna seçilen şahısların eşit işlem kuralına, özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandıkları tespitinde bulunulduğunu, Yönetim kurulu üyeleri, kanundan ve esas sözleşmeden yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan sorumlu olduklarını, şirketi bu denli zarara uğratan yönetim kurulu üyelerinin tekrar seçilmesinin, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmekte olduğunu, şirketin akıbetini kötüye götüren şahısların yönetim kurulu üyeliğinde yer almaması gerekmekte olup, kanuna göre bu hususun bu yönde alınan genel kurul kararının iptaline sebebiyet vermekte olduğunu, Yargıtay kararlarında, bu hususun genel kurul kararının iptaline sebebiyet vereceği yönünde değerlendirmeler mevcut olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/2918 E., 2013/14727 K. sayılı ve 16.07.2013 tarihli ilamında; ‘’Davacıların 15.05.2009 tarihli genel kurulda alınan yönetim ve denetim kurulunun ibrası ile bilançonun kabul ve onaylanmasına ilişkin kararların kanuna, şirket ana sözleşmesine ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğu yönündeki iddiaları hakkında değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı K1’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.’’ şeklinde ifade edilmiş olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/1002 E., 2019/4033 K. sayılı ve 22.05.2019 tarihli ilamında; ‘’Dava, davalı … şirketin yönetim kurulu üyesi olan davacı hakkında 25.04.2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan ibra edilmeme kararının ve faaliyet raporu, bilanço, gelir tablosu ve denetçi raporunun kabulüne dair kararın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçeyle ibra edilmeme kararının iptaline, diğer kararlar yönünden iptal isteminin reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı hakkında açılan ceza davasında alınan bilirkişi raporunda, davacının, davalı şirket hesaplarından 90.000.- TL çektiği ve bu çekilen para ile dava dışı Şirkete olan sermaye borcunu ödediği belirtilmektedir. Davacı yönetim kurulu üyesinin, şirket kaynaklarını kendi şahsi borçlarını ifa etmek için kullandığının bildirilmesi karşısında ibra etmeme konusundaki genel kurul kararının iyiniyet kurallarına aykırı olduğu yönündeki mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Bu durumda anılan kararın iptali isteminin reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.’’ şeklinde ifade edilmiş olduğunu, Bilirkişi raporu ve ek bilirkişi raporunda yapılan değerlendirme ve tespitlere itibar edilerek, şirket genel kurul toplantısında alınan 2,3,5 ve 6 numaralı kararların iptalini talep ettiklerini, Yukarıda detaylı olarak izah edildiği üzere, şirket genel kurul toplantısında alınan kararlar doğrultusunda pay sahibi davacı müvekkilin kanundan doğan haklarının ihlal edildiğini, şirket yönetim kurulu üyelerinin eşit işlem, özen ve sadakat kurallarına ayıkrı işlemler yaptığını ve davacı müvekkilin zarara uğratıldığını, bu hususun Özel Denetçi Raporu ve Ek Bilirkişi Raporu’nda da tespit edildiğini, Nitekim Ek Bilirkişi Raporu’nda; ‘’Genel Kurul Toplantı tutanağını da alınan ve ihtilafa vukuu olan (2, 3, 5, 6 no.lu) kararlara ilişkin yapılan incelemelerde; TK m. 445 çerçevesinde davalı … Tic. AŞ’nin 22.07.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündem m.2 ile alınan kararın iptali gerektiği gündem m. 3, m. 5 ve m. 6 ile alınan kararların yine dosyaya ibraz edilen Özel denetçi Bilirkişi Raporuna göre iptalinin gerekeceği…’’ şeklinde ifade edilerek huzurdaki davaya konu Genel Kurul kararlarının iptalinin gerektiği değerlendirmelerinin yapıldığını, Bilirkişi heyetinin, ticaret hukuku profesörü, mali müşavir bağımsız denetçi ve hesap denetim uzmanından oluşmakta olup, dosya kapsamında detaylı inceleme yaptığını, harici olarak ikame edilmiş olan İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1062 E. Sayılı şirkete özel denetçi atanması talepli davalarının kabulü sebebiyle, özel denetçi raporunu inceleyerek ek bilirkişi raporunu tanzim ettiklerini, her ne kadar 08.04.2021 tarihli Mahkeme Kararı’nda; dava konusu oylama yapılan tüm genel kurul kararlarının toplantı ve karar yeter sayılarına uygun şekilde oy çoğunluğuyla alındığı, özel denetçi raporu ile davacının bilgi alma ve inceleme hakkının engellendiğine yönelik tespitler ile genel kurula sunulan finansal tablolar ile ticari defter kayıtları arasında farklılıklar bulunmasının tek başına genel kurul kararlarının iptalini gerektirmeyeceği, 2018 yılı karının dağıtılmayarak ihtiyati akçe olarak ayrılması hususunun kanun ve esas sözleşme kapsamında genel kurulun takdirinde olduğu, yönetim kurulu üyelerinin aynı göreve tekrar seçilmelerine kanunen bir engel olmadığı ve bu haliyle dava konusu genel kurul kararlarının iptalini gerektirir bir hususun bulunmadığı ifade edilmişse de bu kararın hukuka aykırı olduğunu, Yapılan tüm değerlendirmeler ışığında, Genel Kurul Toplantısı’nda alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, pay sahiplerinin haklarının ihlal edildiği, şirket bilançolarının gerçek kayıtları yansıtmadığı, bu bağlamda şirket kayıtlarının şeffaf olmadığı, bu hususta pay sahiplerine yeterli bilgi verilmediği, şirket’in yıllardır kâr dağıtmamasının sebebinin, şirket yönetim kurulu üyeleri … ve …’un kendilerine ve kendi iştirakleri olan …’ye davalı şirketten sağladıkları finansman olduğu, görevlerini ifa ederken sadakat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği Özel Denetçi Raporu ile tespit edilen Yönetim Kurulu üyelerinin yeniden göreve seçilmeleri ve sayılan tüm bu gerekçelerin de karar iptaline sebebiyet vereceği hususlarının dilekçelerinde yer alan Yargıtay kararlarında ayrı ayrı örneklendirildiğini, Bilirkişi Raporlarında da bu yönde değerlendirme yapılmış olup, dosya kapsamında eksik inceleme yapılarak, oy nisabına uygun karar alındığı gibi gerekçeler ile davanın reddedilmesinin kanuna aykırı olduğunu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2020/1133 E., 2020/6541 K. sayılı ve 12.11.2020 tarihli ilamında; ‘’6100 Sayılı HMK’nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.’’ şeklinde ifade edilmiş olup, huzurdaki yargılamada görev alan bilirkişi heyetinin konunun uzmanı olduğu, eksiklikler dolayısıyla ek rapor hazırlamış olduğu hususlarının da görülmekte olduğunu, açıklanan gerekçeler ile bilirkişi raporlarına itibar edilmesi gerekmekte iken aksine hüküm kurulmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu, Dilekçelerinde açıkladıkları hususlar çerçevesinde, görülecek olan dava kapsamında hazırlanan bilirkişi raporu ve ek bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kabulü yönünde hüküm kurulmasını ve genel kurul toplantısında alınan 2,3,5 ve 6 numaralı kararların iptaline, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1058 E- 2021/337 K sayılı ilamının sayılı ilamımın bozularak kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; Açıklanan ve re’sen belirlenecek sebepler nedeniyle; – İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1058 E- 2021/337 K sayılı ilamının bozularak kaldırılmasına ve davanın kabulü ile davalı şirketin 2018 yılı hesap yılı Genel Kurul Toplantısı’nda alınan 2,3,5 ve 6 numaralı kararlarının, kanunun 445. maddesi uyarınca kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; yasal dayanağını TTK’nın 445 maddesinden alan davalı şirketin 22/07/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 2, 3, 5 ve 6 nolu genel kurul kararlarının kanun, esas sözleşme ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu iddiası ile iptaline karar verilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut uyuşmazlıkta; ilk önce davalı şirketin 29/05/2019 tarihli 2018 hesap yılı olağan genel kurul toplantısı yapılmış ve söz konusu toplantının 2. maddesi 2018 hesap yılı yönetim kurulu faaliyet raporunun okunması ve 2018 hesap yılı raporunun müzakere edilmesine ilişkindir. Söz konusu maddeye ilişkin olarak davacı vekili söz alarak davacı adına Beşiktaş … Noterliği’nin 22/05/2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bilgi alma ve inceleme taleplerinin karşılanmadığı, faaliyet raporunun eksik ve yetersiz olduğunu, rapora itirazlarının olduğunu belirterek muhalefet şerhi koymuş ve toplantıda yöneltilen bir kısım sorulara cevap verilmiş, ancak bu madde kapsamında herhangi bir karar alınmadığı görülmüştür. Söz konusu toplantının 3, 4, 5, 6 ve 7. Maddeleri ise davacı vekilinin bilgi alma ve inceleme kapsamında bilgi verilmediğinden TTK’nın 420. maddesi kapsamında erteleme talebi üzerine ertelenmiş ve şirketin ertelenen olağan genel kurulu 22/07/2019 tarihinde yapılmıştır. Dava konusu olan davalı şirketin 22/07/2019 tarihli 2018 hesap yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 2. maddesinde; “gündemin 2. maddesi 29/05/2019 tarihinde 2018 hesap yılı yönetim kurulu faaliyet raporu görüşüldü ve karara bağlandığından ayrıca bu defa görüşülmesine gerek olmadığından bu maddenin tekrardan görüşülmeden geçilmesini oylamaya sunuldu ve oybirliğiyle kabul edildi.” şeklinde karar alınmıştır. Söz konusu karar oybirliği ile alınmış olup, davacı tarafından muhalefet şerhi konulmamıştır. Davacı vekili tarafından her ne kadar 29/05/2019 tarihli olağan genel kurulu toplantısında 2. maddesine ilişkin muhalefet şerhi konulduğu iddiasında bulunmuş ise de söz konusu toplantıda görüşülen 2. maddeye ilişkin herhangi bir karar alınmamış ve 22/07/2019 tarihli 2018 hesap yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 2. maddesi ile alınan karara ilişkin de muhalefet şerhi konulmamış ve karar oybirliği ile alınmıştır. Bu sebeple Mahkemece iptali istenen 2 numaralı gündem maddesi yönünden muhalefet şerhine ilişkin dava şartının eksik olduğu sabit olduğundan HMK’nın 114/2 maddesi atfıyla TTK’nın 445, 446 ve HMK 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı vekili, 22/07/2019 tarihli 2018 hesap yılı olağan genel kurul toplantısına alınan 3. maddesine konu 2018 faaliyet yılına ait bilanço ve gelir giderlerin okunması, müzakeresi ve tasdiki, 5. maddesine konu kar payı dağıtımı yapılmamasına ilişkin karar ve 6. maddesine konu yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev sürelerinin tespitine ilişkin kararlara yönelik bilgi alma ve inceleme taleplerinin karşılanmadığı, cevaplanmasını istedikleri soruların cevaplanmadığı ve bilgi verilmediği, özel denetçi atanması taleplerinin reddedildiği ve kararların usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile muhalefet şerhi konulmuş ve iptali talep edilmiştir. Davacı vekili tarafından söz konusu iddialar dava dilekçesi, yargılama sırasında beyan dilekçeleri, bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçelerinde ileri sürülmüş, Mahkemece özel denetçi raporu sunulduktan sonra bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış ve Mahkemece bilirkişi raporu ve özel denetçi raporundan ayrılma gerekçesi ayrıntılı olarak belirtilmiş ve ileri sürülen istinaf sebepleri ilk derece Mahkemesince yukarıda belirtilen gerekçeli kararda da ayrıntılı olarak değerlendirilip karşılanmıştır. HMK’nın 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki belge, bilgi ve delillere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacının karara karşı istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Bakiye gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 21/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.