Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/124 E. 2021/1254 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/124
KARAR NO: 2021/1254
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2020 ( Gerekçeli Karar ) ( Davalı istinafı )
12/11/2010 ( Ek Karar ) ( Davacı istinafı )
12/11/2020 ( Tashih Şerhi Ret Kararı ) ( Davalı istinafı )
DOSYA NUMARASI: 2020/37 Esas – 2020/518 Karar
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı bankaya ne asil ne kefil sıfatıyla borçlu olmadığının, davalı banka tarafından müvekkiline Gebze … Noterliği’nin 29/04/2019 tarih ve … yev. no’lu hesap kat ihtarnamesi gönderdiğini, müvekkilinin davalı bankanın Merter Ticari Şubesinde bulunan hesabına bloke konulduğunu, banka içi iletişim neticesinde blokenin kaldırıldığını, banka tarafından müvekkilden ibraneme talep edildiğini, karşılıklı uzlaşı ile taraflar birbirlerini ibra ettiklerine dair yazılı-imzalı belge verdiklerini, davalı banka ibra belgesine ve müvekkilinin kesinlikle borçlu olmadığını bilmesine ve aleyhine hiçbir takip muamelesi yapmayacağını taahhüt etmesine rağmen müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından 2.547.741,07 TL. ve 105.000,06 EURO tutarlı ilamsız takipte bulunduğunu belirterek, müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötüniyetli davalının asgari %20 oranında icra tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı banka vekili cevap dilekçesi özetle; Davalının … A.Ş.’nin genel kredi sözleşmelerinde kefil sıfatı bulunması nedeniyle hesabı kat edildiğini, taraflar arasında Genel Kredi Sözleşmelerinden kaynaklı herhangi bir borcu olmadığını tasdik eder bir ibraname temin edildiğini, müvekkili tarafından sehven davacı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından ilamsız takibe başlandığını ve davacıya ödeme emri tebliğ olduğunu, davacı tarafından yapılan icra takibine itirazlar neticesinde söz konusu takibin durdurulduğunu, arabuluculuk görüşmesinin sonrasında haberdar olunduğunu, aynı gün uyap üzerinden ilgili icra dosyası davacı yönünden feragat edildiğini, davacı tarafça ikame edilen işbu davada davacının hukuki yararı bulunmayıp dava konusu edilen icra dosyasından feragat edilmiş olmakla davanın konusuz kaldığını, dava dilekçesinde belirtilen dava değeri ve harca esas değer hatalı olup dava hakkında takibe geçilen tutar davacı tarafından gösterilen tutar olmadığını belirterek, davanın reddine, kötüniyetli davacı aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN GEREKÇELİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/09/2020 tarih ve 2020/37 Esas – 2020/518 Karar sayılı kararı ile; ” Davacı tarafça gösterilen deliller toplanmış, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası celp edilmiştir. Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; açılan dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Dava tarihi 14/01/2020 tarihi olup icra takip dosyası incelendiğinde davalı bankanın icra takibini başlattıktan sonra 30/12/2019 tarih itibariyle önce davacı yönünden sonra tüm borçlular yönünden feragat ettiği ve bu feragat beyanına göre takip dosyasının kapatıldığı anlaşılmakla konusuz kalan menfi tespit davası yönünden açılan dava konusuz kaldığından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” Davanın konusuz kaldığından HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili ilk derece mahkemesinin 18/09/2020 tarih ve 2020/37 Esas – 2020/518 Karar sayılı gerekçeli kararına karşı sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili Banka’nın esas borçlu … A.Ş.’ye kullandırmış olduğu nakdi kredi ve gayrinakdi teminat mektubu alacaklarını tahsil etmek için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından 54.241,76 TL nakit, 27.500-TL+2.466.000-TL+105.000,06-€ gayrinakit üzerinden ilamsız takibe başlandığını, davalının itirazı neticesinde takibin durdurulduğunu, bununla birlikte davacı tarafından kötü niyetli olarak arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, arabuluculuk görüşmelerinin gerçekleştiği gün UYAP üzerinden ilgili dosyaya icra takibinden davacı yönünden feragat edildiği yönünde beyanlarının sunulduğunu, söz konusu feragatin arabuluculuk tutanağıyla aynı günde gerçekleştirildiğini, feragat harcının da 26.12.2019 tarihinde yatırıldığını, Davacı tarafça süresi içerisinde takibe itiraz edilmiş olup, feragat işlemi de gerçekleştirildikten sonra dava tarihi itibariyle derdest olmayan bir takip için işbu davayı açmasında hukuki menfaati bulunmadığını, mahkemece hukuki menfaat eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmekteyken ilk derece mahkemesi tarafından “dava konusuz kaldığından hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklinde karar tesis edilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı borçlunun itiraz etmesine müteakip takip durdurulduğundan davacının durmuş olan takiple zarara uğrama ihtimali bulunmadığını, bu nedenle davacının işbu davayı ikame etmesinde hukuki yarar koşulunun ortadan kalktığını, Dava kapsamında davacı tarafça belirtilen dava değeri ve harca esas değerin hatalı olduğunu, işbu davaya konu icra takibinin, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından 54.241,76 TL nakit, 27.500-TL gayrinakit+2.466.000-TL gayrinakit+105.000,06-€ gayrinakit depo talepli olarak ikame edildiğini, ancak davacı tarafça dava değeri olarak, dosyaya sunulan Teminat Mektubu Bedeli Gayri Nakdi Depo talebi olan 2.547.741,07 TL ve 105.000,06-Euro tutarın da gösterilerek harca esas değerin bu hesaplama ile 3.018,004 TL olarak belirtildiğini, davacı hakkında takibe geçilen tutarın 54.241,76 TL nakit bakiye üzerinden harçlandırıldığını yine feragat harcının da nakit talep üzerinden ikmal edildiğini, davacının dava değerini yüksek göstermeye çalışarak adına hükmedilmesini umduğu kötüniyet tazminatını arttırabilmek maksadıyla likit olmayan tutarı da dava değeri olarak göstererek talepte bulunduğunu, İlk derece mahkemesince kendilerinden alınarak davacıya verilmesine hükmedilen vekalet ücreti bedelinin, hatalı tespitler neticesinde gayrinakdi kısım da dahil olmak üzere nisbi vekalet ücreti üzerinden hesaplandığını, ayrıca müvekkili aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinin netice ve talep kısmında davacı tarafça vekalet ücreti talep edilmediğinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine muvafakatleri de bulunmadığını, Kararın kabulü anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin 54.241,76 TL nakit için nispi vekalet ücreti, 27.500-TL gayrinakit+2.466.000,07-TL gayrinakit+105.000,06-€ gayrinakit için maktu vekalet ücreti olması gerektiğini(YARGITAY 19. Hukuk Dairesi 2015/6251 E. , 2015/17317 K. ), Dava tarihi itibariyle derdest icra takibinin olmayışı, deposu talep edilen çek ve teminat mektubu bedellerinin harca esas değer gösterilirken maktu harçla harçlandırılmayıp nispi harçla harçlandırılarak dava değerinin yüksek gösterilmesinin ve somut vakıanın tüm süreçlerinin davacının açık kötü niyetini gösterdiğinden, davacı aleyhine asgari % 20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararında aleyhe olan hükümlerin kaldırılarak davanın tümden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline, davacı aleyhine asgari % 20 oranında tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİNİN DÜZELTME TALEBİ: Davalı vekili 05/11/2020 günü UYAP sistemi üzerinden sunmuş olduğu talep dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından 54.241,76 TL nakit, 27.500-TL+2.466.000-TL gayrinakit +105.000,06-€ gayrinakit depo talepli ikame edilen takip miktarı davacı tarafça harca esas değer olarak bildirilirken kötüniyetli şekilde 2.547.741,07 TL+ 105.000,06 Euro şeklinde gösterildiğini, harca esas değerin de bu hesaplama ile 3.018,004 TL olarak belirtildiğini, mahkeme gerekçeli kararında da dava değerinin işbu hatalı bedel üzerinden hesaplanarak davacı lehine Avukatlık Ücreti Tarifesi gereğince 118.149,07-TL nispi vekalet ücretine hükmedildiğini, oysa 54.241,76 TL nakit için nispi vekalet ücretine, kalan 27.500-TL+2.466.000-TL+105.000,06-€ gayrinakit için maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, nakdi ve gayrinakdi kalemlerin toplanarak işbu tutar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, maddi hata sonucu tesis edilen vekalet ücretine ilişkin kararın düzeltilmesi hususunda tavzih kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN TASHİH TALEBİNE İLİŞKİN KARARI: İlk Derece Mahkemesi 12/11/2020 tarih ve 2020/37 Esas – 2020/518 Karar sayılı ” Tashih Şerhi Ret Kararı” ile; “…Mahkemece karar verilip, yargılamadan el çekildikten sonra dosya yeniden ele alınarak tavzih yoluyla unutulan talepler hakkında karar verilmesi hükmün genişletilmesine yasal olanak yoktur.
Yasal mevzuat, tüm dosya kapsamı ve davalı taraf talebi değerlendirildiğinde; Vekalet ücreti, yargılama giderleri ve harç hususlarının tashih ya da tavzih yoluyla düzeltilemeyeceği, bu hususların ancak istinaf veya temyiz konusu edilerek düzeltilebileceği anlaşılmakla davalı tarafın tavzih ve tashih talebinin reddine dair karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davalı vekilinin tavzih ve tashih talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili ilk derece mahkemesinin ” Tashih Şerhi Ret Kararı” na karşı sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından tesis edilen karar kapsamında kendileri aleyhine hükmedilen hususların kabulü anlamına gelmemek kaydıyla 54.241,76.TL nakit için nispi vekalet ücretine, kalan 27.500-TL gayrinakit +2.466.000-TL gayrinakit +105.000,06-€ gayrinakit için maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nakdi ve gayrinakdi kalemleri toplanarak işbu tutar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca söz konusu yargılamaya davacının sebebiyet verdiğini, bu nedenle vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin maddi hatanın düzeltilerek hükümden çıkarılması taleplerinin reddine dair verilen 12/11/2020 tarihli kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkemenin 12/11/2020 tarihli kararın kaldırılarak, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı taraf aleyhine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVACI VEKİLİNİN ” HÜKMÜN TAMAMLANMASI ” TALEBİ: Davacı vekili 03/11/2020 günü UYAP sistemi üzerinden sunmuş olduğu talep dilekçesinde özetle; Haksız ve kötüniyetli davalı bankanın asgari % 20 oranında icra tazminatı ödemesi talepleri hakkında 18/09/2020 tarihli gerekçeli kararda hüküm tesis edilmemiş olmakla HMK’nın Hükmün tamamlanması başlıklı 305/A maddesi kapsamında başvuruda bulunduklarını, müvekkilinin davalı bankaya ne asil ne de kefil sıfatıyla borçlu olmamasına rağmen davalı bankanın müvekkiline hesap kat ihtarnamesini gönderdiğini, müvekkilinin davalı bankanın Merter Ticari Şubesinde bulunan hesabına bloke koyduğunu, bunu öğrenen müvekkilinin hukuksuz işlemin sonlandırılması için banka nezdinde girişimde bulunduğunu, banka içi iletişim sonucunda blokenin kaldırıldığını, karşılıklı uzlaşı ile tarafların birbirlerini ibra ettiklerine dair yazılı- imzalı belge verdiklerini, bir süre sonra bankanın ibra belgesine ve müvekkilinin kesinlikle borçlu olmadığını bilmesine ve aleyhine hiçbir takip muamelesi yapmayacağını taahhüt etmesine rağmen müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından 2.547.741,07 TL. ve 105.000,06 EURO tutarlı ilamsız takipte bulunduğunu, müvekkile ödeme emri gönderildiğini, arabuluculuk görüşmesinde davalı-bankaya vakıalar bahsedilmiş olmasına karşın davalı banka tarafından taleplerinin kabul görmediğini ve uzlaşmazlık tutanağı düzenlendiğini, Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde icra takibine girişen alacaklının ‘kötüniyetli’ kabul edileceğini, açıklanan sebeplerden anlaşılacağı üzere davalı bankanın kötü niyetli olduğunu belirterek, hükmün tamamlanması suretiyle haksız ve kötü niyetli davalının asgari % 20 oranında icra inkar tazminatı ödemesinekarar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN HÜKMÜN TAMAMLANMASI TALEBİNE İLİŞKİN EK KARARI: İlk Derece Mahkemesi 12/11/2020 tarih ve 2020/37 Esas – 2020/518 Karar sayılı Ek Kararı ile; ” Her ne kadar kötüniyet tazminatı yönünden hüküm tamamlanması talep edilmiş ise de yargılama faaliyeti sırasında icra dosyasında mevcut feragat beyanı gözetilerek işin esasına girmeden davanın konusuz kalmış olması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş olduğu, dosyanın esasına girilmediği ve kötüniyet olgusu değerlendirme ve inceleme konusu yapılmadığından bu hususta herhangi bir hüküm oluşturulmadığı, talebin HMK 305/A Md. Kapsamında bilerek hükme bağlanmadığı, icra dosyasındaki feragat beyanı dikkate alınarak davanın esası hakkında iddia ve taleplerin inceleme konusu yapılmasının mümkün olmayıp hükmün tamamlanması gerekmediğinden talebin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” Davacı vekilinin HMK 305/A Md. kapsamında hükmün tamamlanması talebinin REDDİNE, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili ilk derece mahkemesinin – Hükmün Tamamlanması Talebinin Reddine İlişkin – Ek Kararına karşı sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Haksız ve kötüniyetli davalı bankanın asgari % 20 oranında icra tazminatı ödemesi talepleri hakkında 18/09/2020 tarihli gerekçeli kararda hüküm tesis edilmemiş olmakla HMK’nın Hükmün tamamlanması başlıklı 305/A maddesi kapsamında başvuruda bulunduklarını, ancak mahkemenin 12/11/2020 tarihli ek kararı ile, hükmün tamamlanması taleplerinin reddine karar verdiğini, mahkeme kararına katılmadıklarını, dava konusuz kalmış olsa da davalının kötü niyeti gözetilerek dava dilekçelerindeki talepleri hakkında hüküm kurulması gerektiğini, 6100 s. HMK’nın ‘Esastan sonuçlanmayan davada yargılama giderini’ düzenleyen 331. maddesinin; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmünü düzenlemiş olup, davalı bankanın haksız, hukuka aykırı, kötüniyetli olarak icra takibine geçmesi ve arabuculuk görüşmesinde dahi uzlaşmaması nedeniyle dava açmak zorunda kalmış olmaları nedeniyle lehlerine icra tazminatına hükmedilmesinin hukuk icabı olduğunu, Dava konusuz kalmış olsa da yargılama giderleri yönünden bir hüküm tesis edilmekte ise, aynı şekilde davaya konu taleplerinden olmakla icra tazminatı hakkında da lehe hüküm tesisi gerektiğini, davalının kötüniyetli olduğunu, ” müvekkilinin davalı bankaya ne asil ne de kefil sıfatıyla borçlu olmamasına rağmen davalı bankanın müvekkiline hesap kat ihtarnamesini gönderdiğini, müvekkilinin davalı bankanın Merter Ticari Şubesinde bulunan hesabına bloke koyduğunu, bunu öğrenen müvekkilinin hukuksuz işlemin sonlandırılması için banka nezdinde girişimde bulunduğunu, banka içi iletişim sonucunda blokenin kaldırıldığını, karşılıklı uzlaşı ile tarafların birbirlerini ibra ettiklerine dair yazılı- imzalı belge verdiklerini, bir süre sonra bankanın ibra belgesine ve müvekkilinin kesinlikle borçlu olmadığını bilmesine ve aleyhine hiçbir takip muamelesi yapmayacağını taahhüt etmesine rağmen müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından 2.547.741,07 TL. ve 105.000,06 EURO tutarlı ilamsız takipte bulunduğunu, müvekkiline ödeme emri gönderildiğini, arabuluculuk görüşmesinde davalı-bankaya vakıalar bahsedilmiş olmasına karşın davalı banka tarafından taleplerinin kabul görmediğini ve uzlaşmazlık tutanağı düzenlendiğini, Müvekkilin borçlu olmadığını bilen, takibe geçmeyeceğine dair taahhütte bulunan- ibra belgesi veren davalı bankanın, haksız yere aleyhe icra takibine geçtiğini, başvurdukları arabuluculuk görüşmesinde ise olumlu bir yaklaşımda bulunmadığını ve işbu davayı açmak zorunluluğu hâsıl olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin 12/11/2020 tarihli ek kararının kaldırılmasına, hükmün tamamlanması suretiyle haksız ve kötü niyetli davalının asgari % 20 oranında icra tazminatı ödemesine, yargılama giderinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece dava konusuz kaldığından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davalı banka tarafından dava dışı … A.Ş.’nin genel kredi sözleşmelerinde kefil sıfatı bulunduğu gerekçesi ile hesap kat edilerek davacıya borcun ödenmesi yönünde ihtarname gönderildiği, davalı banka tarafından davacıya sözkonusu kredi sözleşmesinden dolayı herhangi bir borcunun bulunmadığı, bu borçtan dolayı aleyhine herhangi bir takip işlemi yapılmayacağına dair 20/09/2019 tarihli belge verildiği, bilahare davalı banka tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile söz konusu borca ilişkin davacı aleyhine 03/12/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, davacının 20/12/2019 tarihinde yapmış olduğu itiraz ile takibin durduğu, davalı vekilinin davacı hakkındaki icra takibinden feragat ederek 26/12/2019 tarihinde feragat harcını yatırdığı, taraflar arasında 25/12/2019 tarihinde arabuluculuk son tutanağı (uzlaşmazlık tutanağı) düzenlendiği, davacı tarafça 14/01/2020 tarihinde işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. İİK’nın 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davası, borçlunun icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığının, gerçekte var olmayan bir borç nedeniyle kendisini tehdit eden veya kendisi aleyhine icra takibi yapan kişiye, yani alacaklıya karşı herhangi bir borcunun olmadığının tespiti amacıyla açtığı dava olarak tanımlanabilir. Borçlu aleyhine yürütülen takibin ödeme emrine itiraz edilmemesi nedeniyle kesinleşmesi takip hukuku yönünden sonuç doğurur; ödeme emrine konu borcun kabul edildiğine veya borç ilişkisinin ikrar edildiğine dair maddi hukuk yönünden bir karine oluşturmaz. Her davada olduğu gibi menfi tespit davalarında da hukuki yarar dava şartıdır. Hukuki yarar ise, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte bir çıkarının bulunması anlamına gelir. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan, korunan, bir yararı olmalı; hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalıdır. Eda davalarında ve inşai davalarda davacının hukuki yararının mevcudiyeti asıl iken, tespit davalarında böyle bir ön kabul söz konusu olmayıp, davacı tespit davası açmakta hukuki yararı olduğunu iddia ve ispat etmekle yükümlüdür. Dolayısıyla tespit davalarında her olayın özelliğine göre davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir. Hukuki yarar HMK’nın 114. maddesi gereği dava şartı niteliğinde olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, davalı tarafça dava tarihinden önce davacı aleyhine başlatılan icra takibinden feragat edilmiş olmakla, dava tarihi itibarı ile davacı aleyhine yürütülen bir takip ve talep edilen bir alacak bulunmadığından, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı kalmamıştır. Mahkemece bu husus gözetilerek davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, feragat davadan sonra yapılmış gibi yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Davalı vekilince İİK 72/4 maddesi uyarınca tazminat talebinde bulunulmuş ise de; takibin durdurulması yönünde verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığı gibi, inceleme sonucuna göre verilecek kararın mahiyeti itibarı ile de tazminat koşulları oluşmamıştır. Yine, davalı vekilinin icra takibinden feragatinin dava açılmadan önce davacı tarafa tebliğ edildiği iddia ve ispat edilmediği gibi arabuluculuk görüşmesinin de davacı tarafla uzlaşılmamakla davanın açılmasına davalı tarafın sebebiyet verdiği nazara alınarak, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucuna göre, taraf vekillerinin ilk derece mahkemesinin 12/11/2020 tarihli ek kararlarına karşı yapmış oldukları istinaf başvurularının konusu kalmadığından, karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin 18/09/2020 tarihli gerekçeli kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, taraf vekillerinin ilk derece mahkemesinin 12/11/2020 tarihli ek kararlarına karşı yapmış oldukları istinaf başvuruları hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin ilk derece mahkemesinin 12/11/2020 tarihli ek kararlarına karşı yapmış oldukları istinaf başvuruları hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-A)Davalı şirketin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla ) verilen 18/09/2020 tarih ve 2020/37 Esas – 2020/518 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; Davanın HMK’nın 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar yokluğundan, HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, B) Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30.TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 51.539,97 TL harçtan mahsubu ile bakiye 51.480,67 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davanın açılmasına davalının sebebiyet verdiği nazara alınarak, davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşıldığından; bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 7-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …’ya 1.320,00.TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından, 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak karar kesinleştiğinde hazineye gelir kaydına, 8-Bakiye gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 10-Davalı tarafından gerekçeli kararın istinafı yönünden yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 11-Davalı tarafından “Tashih Şerhi Red Kararı”nın istinafı yönünden yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 12-İstinaf aşamasında taraflarca sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 13-Bakiye gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 23/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.