Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1233 E. 2023/1683 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1233 Esas
KARAR NO: 2023/1683 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1320 Esas – 2021/348 Karar
TARİHİ: 02/04/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 01/09/2018 tarihinde senatör masa, senatör dolap, senatör sehpa ve 2 adet X masaya ilişkin 15.600 TL değerinde satış sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmede ürünlerin teslim tarihinin 24/09/2018 olarak kararlaştırıldığını, müvekkilinin ürünlerin bedelini iki taksit halinde ödediğini, ürünlerin zamanında teslim edilmediğini, 08/10/2018 tarihinde ürünlerin hazır olduğu ve kalan ödemenin yapılabileceği söylendiğinde sözleşme bedelinin tamamının müvekkili şirketçe ödendiğini, 09/10/2018 tarihinde ürünler teslim edilmek üzere getirildiğinde müvekkilinin almış olduğu 5 üründen yalnızca 3 tanesinin getirildiğini, 2 adet X masanın getirilmediğini, teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğunu, ayıplar sebebiyle ürünlerin geri götürülmesinin istendiğini, ancak sehpanın tamamı, masanın ön paneli ve dolabın kapağının sökülüp götürüldüğünü, bunlara rağmen davalı şirket çalışanınca 5 parça ürünün teslim edildiğine ilişkin sevk irsaliyesinin imzalatılmaya çalışıldığını, faturanın ise teslim edilmediğini, 28/10/2018 tarihinde davalı şirket çalışanlarının teslimatı gerçekleştirmek üzere müvekkili şirkete geldiğinde müvekkilinin dolap kapağının getirilmediğini, müvekkilinde bırakılan ürünlerin onarımı için hiçbir malzemenin yanlarında bulunmadığını, dolayısıyla ikinci bir eksik teslimat gerçekleşerek ayıplı ürünlerin halihazırda kendilerinde kalacağını öğrendiğini, bu nedenle müvekkilinin ürünler şirket ofisine taşınmaksızın artık ayıplı ürünleri istemediğini ve sözleşmeden döndüğünü beyan ettiğini, müvekkili şirketin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, TBK’nın 227. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanarak sözleşmeden dönerek bedel iadesi isteme hakkını seçtiğini, bu nedenle Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazda bulunarak icra takibini durdurduğunu beyanla Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; 01/09/2018 tarihinde akdedilen satış sözleşmesi gereğince ürünlerin özel olarak imal edilerek birkaç gün gecikmeyle davacıya teslim edildiğini, teslimattaki gecikmenin müvekkilinin fabrikasını su basması sebebiyle olduğunu, davacının da kendisiyle görüşüldüğünde geç teslimata rıza gösterdiğini, ürünlerin teslimi sırasında bazı ürünlerde taşıma kaynaklı çizikler olduğunun tespit edildiğini, hasarlı parçaların onarılmak üzere geri alındığını, bu parçaların masa ön perdesi ve sehpa olduğunu, hasarlar giderildikten sonra ürünler davacı şirkete sevk edildiğinde teslim alınmayan bir ürünün gelmediğinden bahisle ürünlerin iade edilmek istendiğini, müvekkili şirket tarafından hasarlı olduğu kabul edilerek alınan ürünlerin 2 adet olduğunu, davacının iddia ettiği kapağın teknik servis formunda yer almadığını, sözleşmedeki tüm ürünlerin davacı şirketin isteğine göre özel olarak üretildiğini, ürünlerdeki hasarlar giderildikten sonra ürünlerin teslimi sırasında teslim alınmayan bir kapaktan bahsedilerek davacının müvekkili hakkında ürün bedeli konusunda icra takibi yapması ve akabinde işbu davayı açarak sözleşmeden dönüldüğünü bildirmesinin iyiniyet krallarına aykırı olduğunu ve hukuki de olmadığını, söz konusu kapağın ücretsiz olarak yeniden imal edileceği söylenmesine rağmen bu talebin haksız olarak reddedildiğini, davacının ücretsiz onarım hakkını kullandıktan sonra onarımı yapılan ürünleri kontrol edip ayıpların giderilip giderilmediğini belirlemeden sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının hukuken mümkün olmadığını, ortada eksik teslim edilen bir ürün bulunmadığını, davacının iddia ettiği kapak teknik personel tarafından alınmış olsa idi bunun teknik servis formunda yazması gerektiğini, ayıplı olduğu tespit edilen ürünlerde taşıma sırasında oluşan hasarların davacınında rızası dahilinde müvekkili şirket tarafından onarıldığını, ayıplı ürünlerin onarıldıktan sonra teslim alınmamasının davacının kusuru olduğunu, kendi kusurlu eyleminden dolayı ürünlerin teslim edilmediğini veya eksik teslim edildiğini ileri süren alacaklının temerrüde düştüğünü, davacının kendi temerrüdüyle ürünlerin teslim edilmediğini ileri süremeyeceği gibi ücretsiz onarım hakkını kullandığı ayıplı ürünler onarıldıktan sonra bu ürünler dolayısıyla sözleşmeden dönmesinin de mümkün olmadığını, davacının davasının haksız olduğunu beyanla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 02/04/2021 tarih ve 2018/1320 Esas – 2021/348 Karar sayılı kararında;”Dava, ayıp sebebiyle sözleşmeden dönülmesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı tarafından davacıya satılan ürünlerde iddia edildiği şekilde ayıp olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin ne olduğu(gizli-açık ayıp), muayene ve ihbar yükümlülüğünün davacı tarafça yerine getirilip getirilmediği, davacının söz konusu malları bu şartlar altında kabule zorlanıp zorlanamayacağı, davacının söz konusu malları kabule zorlanacağı ihtimalinde bedelden indirim yapılmasının gerekip gerekmediği, indirim yapılacaksa miktarının ne olduğu, hususlarında olduğunun tespitine ilişkindir.Davacının Büyükçekmece … Noterliğinin 30/10/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hem ayıplı hem de teslim edilmemiş ürünler sebebiyle davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığı, davalının Üsküdar … Noterliğinin 02/11/2018 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi ile davacının teslim edilmek istenen ürünleri haklı bir sebep olmaksızın kabulden kaçınması ve dolap kapağının yeniden yapılması için gerekli ölçümlerin yapılmasına rıza göstermediğinden temerrüde düşmüş olduğunu belirttiği, dosya kapsamında bulunan teknik servis formunun ürünlerin eksik ve hatalı teslim alındığı yazılarak imzalandığı, bu noktada ürünlerin ayıplı olması iddiasına dayalı olarak davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanmasına engel bir durumun bulunup bulunmadığının tespit edilmesinin gerektiği, Endüstri Mühendisi bilirkişi … tarafından sunulan ve Mahkememizce de benimsenen 03/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen ayıpların satıcı kaynaklı ve açık ayıp olarak değerlendirildiği, muayene ve ihbar yükümlülüğünün davacı tarafça süresinde yerine getirildiği, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere yeni alınan ve piyasa şartlarında hatrı sayılır bir bedel ödenerek alınan ürünlerin eksikliklerinin tamamlanması ve defoların tamiratı ile kullanılmasının davacıdan beklenemeyeceği, çünkü ayıpların fonksiyonel anlamda düzgün bir kullanım arz etmesi açısından düzeltilmesi için yapılacak ekleme ve tamiratların incelenen kusurların doğası gereği ürünleri ikinci kalite görünümüne getireceği, mobilya sektöründe kullanıcı tercihleri sıralamasında görselliğin fonksiyondan çok daha öncelikli olarak yer aldığı, ayıbın bu anlamda süreklilik arz edeceği yönünde yapılan tespitler dikkate alındığında TBK 227/4 maddesi uyarınca davacının söz konusu ürünleri bu şartlar altında kabule zorlanamayacağının ve bu nedenle davacı tarafından ödenen bedelin iadesi şartlarının oluştuğunun Mahkememizce değerlendirildiği, her ne kadar davalı, davacının ücretsiz onarım hakkını kullandıktan sonra onarımı yapılan ürünleri kontrol edip ayıpların giderilip giderilmediğini belirlemeden sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının hukuken mümkün olmadığını ileri sürmüş olsa da ayıpların ürünlerin teslimi aşamasında mevcut olduğu, bu hususun teknik servis formunda da belirtildiği, Mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunda da ayıpların satıcı kaynaklı ve açık ayıp olarak değerlendirildiği yani ilk günden teslimat anında var olan kusurlar olduğunun tespit edildiği, buna göre teslimat aşamasında ayıplı olduğu belli olan ve davacı tarafından kullanılmayan ürünler sebebiyle onarım istenildiği hususunun ispata muhtaç olduğu gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğu, davalı tarafından ayıplı ürünlerin ayıpsız benzerleriyle değiştirilmek üzere teslim alındığı hususunun davacı tarafın da kabulünde olduğu, TBK 227/3 maddesi uyarınca davalı ayıplı ürünlerin ayıpsız benzerlerini davacıya hemen vermiş olması halinde davacının seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilecekken ayıplı ürünlerin ayıpsız benzerlerinin TBK 227/3 maddesinde ifade edildiği üzere hemen verilmediğinin ve ayrıca bunun yanında bu yükümlülüğün gereği gibi yerine getirilmediğinin de anlaşıldığı, davacının TBK 227/4 maddesi uyarınca sözleşmeden dönme hakkını kullanması bakımından yasal olarak engel bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla açılan davanın kabulü ile, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında davalı tarafından asıl alacak bakımından yapılan itirazın iptaline, takibin 15.600,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, davacı uhdesinde bulunan ürünlerin davalıya iadesine, alacak likit olduğundan davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın % 20’sine tekabül eden 3.120,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili şirketin tamamen kişiye özel diğer bir ifadeyle özel mobilya imalatı yapmakta olup davacı şirket ile akdettiği sözleşmedeki tüm ürünleri davacı şirketin isteğine özel olarak ürettiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilen sözleşmeye konu ürünlerin imal edildikten sonra, davacı şirkete teslim edilmek üzere sevk edildiğini ancak teslimat esnasında bazı ürünlerde taşıma kaynaklı çizikler olduğu tespit edilerek çizilen parçaların müvekkili şirket tarafından onarılmak üzere geri alındığını, geri alınan mobilya parçalar masa ön perdesi ve sehpa olup, parçalardaki hasarların tekrardan cilalama işlemi yapılarak giderildiğini ve davacı şirkete teslim edilmek üzere yeniden sevk edildiğinde davacı şirket yetkilisinin, bu defa ürünler teslim alınırken, teslim alınmayan bir ürünün gelmediğinden bahsederek, müvekkili şirket çalışanlarının davacı şirkete emek sarfederek taşıdığı ürünleri hakaret ederek iade etmek istediğini ve onarımdan gelen ürünleri kabul etmediğini, bizzat davacı yanca dosyaya sunulan … sıra numaralı Teknik Servis Formun’da belirtildiği üzere, davalı müvekkili şirket tarafından taşıma sırasında ortaya çıkan çiziklerden dolayı hasarlı olduğu kabul edilerek onarılmak üzere teslim alınan ürünün sadece 2 adet masa olduğunu, davacının iddia ettiği dolap kapağı geri alınmamış olup Teknik Servis Formunda da bu bilginin yer almadığını, davalının, dolap kapağını müvekkiline teslim ettiğine dair dosyada ne bir belge, ne de bir tanık beyanı olduğunu, davalının, böyle bir bahane üreterek daha ucuz aldığı mobilyayı kullanmak istediğini, müvekkilinden aldığı mobilyayı da bu bahane ile iade yolunu seçtiğini;Müşteri memnuniyetini ön planda tutmayı kendine ilke edinmiş müvekkili şirketin teknik personel tarafından alındığı iddia edilen kapağın ölçü alımına rıza gösterilmesi halinde ücretsiz olarak yeniden imal edileceğini belirtmesine rağmen, davalı müvekkilinin bu talebinin haksız olarak reddedildiğini, davacı şirketin dava konusu olaydaki amacının en başından bu yana sorunu çözmek değil, kötüniyetli olarak sözleşmeden dönmek olduğunu, davacı yanın daha ucuza mobilya aldığını, taşıma sırasında meydana gelen çiziği bahane ettiğini, çizik tadilat olup gelince de bu defa geri alınmamış olan dolap kapağını bahane ederek sözleşmeden dönme iradesini gerekçelendirmeye çalıştığını, gerekçeli karara dayanak raporda senatör sehpa, senatör ön masa paneli ve senatör dolap kapağı yerinde olmadığından bahisle incelenemediğinin belirtildiğini ve rapor sonunda satış sözleşmesine konu ürünlerin tamamının ayıplı kabul edilerek sözleşmenin tamamından dönülebileceği yönünde görüş bildirildiğini, Yerel Mahkemece de bu kabule göre hüküm kurulduğunu;Karara dayanak raporda yer alan tespitlerin dava konusu satışta yer alan tüm mobilyalar için değil sadece satıcı yedinde bulunan, uzun zamandır tozlu/havasız/nemli ortamda tutulan ve zarar gören mobilyalar için olduğunu, satış sözleşmesine konu, davalı yanca teslim alınmamış mobilyalar müvekkili firmada hala paketli halde bulunmakta olup; bu ürünlerle ilgili bir ayıp tespiti olmaksızın bilirkişi tarafından ayıplı kabul edilmesi ve bu kabule göre satış sözleşmesine ilişkin tüm ürünlerin ayıplı ürün varsayımı ile davacının dönme hakkının kabulünün hatalı olduğunu, yapılacak istinaf incelemesinde bu hususun da göz önüne alınarak müvekkili yedinde olan mobilyalar için keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını istediklerini, Yerel mahkemede yapılan yargılamada bu talebin değerlendirmeye alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu;Yerel Mahkemece davacının satın aldığı tüm ürünlerle ilgili sözleşmeden dönme hakkının kullanılabileceği kararı ile 03/06/2020 tarihli dilekçesinde gerekli mobilyaların başka bir firmadan satın alındığını belirten davacının satın aldığı ürünleri daha ucuz ürünle değiştirmek için hukuki gerekçe yaratmak için ayıp ve kayıp iddialarını ileri süren davacının adeta ödüllendirildiğini, dava konusu alışverişte davacının, müvekkilinden toplam 15.600,00-TL bedelle 1 adet senatör masa, 1 adet senatör dolap, 2 adet senatör sehpa ve 2 adet x masa aldığını, raporda yer alan ayıp tespit yalnızca 1 adet senatör masa ve 1 adet dolap paneli iç kesiti ile ilgiliyken, Yerel Mahkemece tüm ürünler yönünden bedel iadesi kararı verilmesinin hatalı olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’ nun 230. maddesinde; birden çok mal veya birden çok parçadan oluşan bir malın, birlikte satılmış ise; bunlardan bazılarının ayıplı çıkması durumunda, dönme hakkının yalnızca bunlardan ancak ayıplı çıkanlar için kullanılabileceğinin düzenlendiğini;Davacının satın aldığı tüm ürünler yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin bozma sebebi olduğunu, davacı yan seçimlik haklardan sözleşmeden dönerek bedel iadesini isteme hakkını kullandığını öne sürmekte ise de, bu talebin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının teslimat sırasında ayıplı olduğu belirlenen ürünlerin ücretsiz onarılmasını talep ettiğini ve buna rıza gösterdiğini, ürünlerin onarıldıktan sonra teslimi sırasında, teslim edilmek istenen ürünlerdeki ayıpların giderilip giderilmediğini kontrol etmeden, teknik personelin teslim almadığı bir parçayı teslim etmiş de geri getirilmemiş bahanesi ile(çünkü bu süreçte daha ucuza başka bir mobilya satın alındığını ve dava konusu sözleşmeden dönmek için gerekçe yaratılmaya çalışıldığını) kabulden kaçınması ile davacının kendisinin kusurlu olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/18 E. ve 2015/1754 K. sayılı ilamında da vurgulandığı üzere kendi kusurlu eyleminden dolayı ürünlerin teslim edilmediğini veya eksik teslim edildiğini ileri süren alacaklının temerrüde düştüğünü, dolayısıyla kendi temerrüdüyle ürünlerin teslim edilmediğini ileri süremeyeceği gibi, ücretsiz onarım hakkını kullandığı ayıplı ürünlerin onarıldıktan sonra bu ürünler dolayısıyla sözleşmeden dönmesinin de mümkün olmadığını, Dava konusu olayda, davacının kusurunun açık olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde zarar görenin, zararı doğuran fiile razı olması veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olması, yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırması halinde hâkimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceğinin düzenlendiğini, Yerel mahkemece, davacının kusuru konusundaki beyanlarının gözardı edildiğini, değerlendirmeye esas alınmadığını, gerekçeli karara dayanak 03/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda davaya konu senatör masa, dolap ve sehpanın özel üretim olmadığı yönünde bir tespit yer almış ise de; bu tespit ve tespite bağlanan sonuçların da hatalı olduğunu, dosyada mübrez olan 03/09/2018 tarihli tarafların imzalarına havi belgede alıcının özel olarak üretilmesini talep ettiği hususlar tek tek belirtilmiş olup müvekkilinin internet sitesinde yer alandan farklı nitelikte ürün talebinde bulunan alıcıya, siparişi doğrultusunda mobilya üretilerek teslim edildiğini;Diğer yandan; 29.11.2019 tarihli duruşmada dinlenen tanığın beyanlarının gerekçeli kararda hiç değerlendirilmediğini, sadece hatalı tespitler içeren bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, Mahkemece davanın kabulü kararı ile birlikte; takip tarihinden itibaren de faiz işletilmesinin mümkün hale geldiğini, huzurdaki dava konusunun ayıplı malın iadesine yönelik bir alacak talebi olduğunu, yerleşmiş yargı kararlarında birlikte ifa kuralı gereği, faizin ancak ayıplı olduğu iddia edilen malın satıcıya teslimi ile birlikte istenebileceğinin hüküm altına alındığını, Yerel mahkeme kararının, faizin takip tarihinden itibaren işletilememesi gerektiği kuralı yönünden de bozulması gerektiğini, anılan kararların 02/04/2021 tarihli duruşmada dosyaya sunulduğunu; Yerel mahkemece, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olup; ayıp iddiası dava konusunun satışa ilişkin tüm ürünler için değil, bir kısım ürün için söz konusu olduğundan bahisle davacının talebinin likit ve belirlenebilir olmadığından bahisle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kararın bu yönden de hatalı olduğunu beyanla Yerel mahkemece verilen kararın istinaf yoluyla incelenmesi neticesinde kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari alım satıma konu malların ayıplı olduğu ve eksik ifa iddiası ile dönülen sözleşme nedeniyle bedelin istirdadı için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Türk Ticaret Kanunu’nun 23/1-c maddesi uyarınca ticari alım satımlarda satılanda bulunan ayıp açık ayıp niteliğinde ise, alıcının teslim tarihinden itibaren 2 ve 8 günlük süreler içerisinde satıcıya bildirimde bulunması gereklidir. TTK’nın 23. maddesinin atfı ile uygulanan ve ayıptan doğan haklara dair zamanaşımının düzenlendiği TBK’nın 231. maddesi hükmü uyarınca satıcı, daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz. Ayrıca satıcının ağır kusurlu olması ya da satıcılığı meslek edinmiş olması sebebiyle bilmesi gereken bir ayıbın bulunması halinde, TBK’nın 225. maddesi uyarınca, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulması mümkün değildir. TBK’nın 227. maddesinde, satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcının, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme seçimlik hakkına sahip olduğu hüküm altına alınmıştır. 125/2. maddesinde de, borçlunun ifada temerrüde düşmesi halinde alacaklının, borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebileceği veya sözleşmeden dönebileceği kabul edilmiştir. Somut dosyada; taraflar arasında kurulan 03.09.2018 tarihli alım satım sözleşmesi ile davacının davalıdan, 1 adet senatör masa, 1 adet senatör dolap, 1 adet senatör sehpa ve 2 adet x masa satın aldığı, satış bedelinin 15.600 TL olduğu, sipariş formunda teslim tarihinin 24.09.2018 olarak belirtildiği, davacı tarafından satış bedelinin tamamının ödendiği, 09.10.2018 tarihli teknik servis formunda (teslim formu) 1 adet senatör masa, 1 adet senatör dolap, 1 adet senatör sehpanın teslim edildiğinin, 2 adet x masanın ise teslim edilmediğinin ve teslim edilen mobilyalarda çeşitli ayıplar bulunduğunun belirtildiği, davacının teslim formunu mobilyaları eksik ve hatalı şekilde teslim aldığını belirterek imzaladığı, davacının teslim edilen mobilyalardan bir kısmının onarılmak üzere götürüldüğünü ancak 26.10.2018 tarihinde yeniden eksik teslimat yapılmak istendiğini, ayrıca daha önce teslim edilen ürünlerin de ayıplı olduğunu, davalının ise eksik ürün teslim edilmediğini, ikinci teslimat için gidildiğinde davacının onarımı yapılan mobilyaları incelemeden eksik mal teslimi olduğunu iddia ederek geri çevirdiğini iddia ettiği, taraflar arasında ilk teslim tarihinde düzenlenen tutanakta belirtilen ayıplar nedeniyle bir kısım mobilyanın davalı tarafından onarım için götürüldüğü konusunda bir ihtilaf olmadığı, teknik servis formunda mobilyalardan hangilerinin ya da hangi parçaların onarım için götürüldüğünün belirtilmediği, davalı tarafından ikinci kez yapılan/yapılmak istenilen teslime dair bir delilin sunulmadığı, davacının 30.10.2018 tarihli ihtarname ile davalıya eksik ve ayıplı teslim nedeniyle sözleşmeden döndüğünü bildirerek sözleşme bedelinin yedi gün içerisinde ödenmesini ihtar ettiği, yerinde inceleme yapılarak düzenlenen teknik bilirkişi raporunda mobilyaların özel üretim olmadığının, davacının götürüldüğünü beyan ettiği parçaların yerinde bulunmadığının ve mevcut mobilyalarda ise açık ayıpların bulunduğunun ve onarım halinde ikinci el niteliğinde olacaklarının tespit edildiği, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yer alan değerlendirmelerin denetime açık, iddia, savunma ve itirazları karşılar nitelikte olduğu, bu minvalde davacı tarafından satın alınan mobilyaların eksik teslim edildiği, teslim edilenlerin ise açık ayıplı olduğunun ispat edildiği, davalı tarafından ise tüm ayıpların onarıldığı, onarılmış mobilyaların tesliminin davacı tarafça kabul edilmediği ve eksiksiz teslim yapıldığı iddiasının ispat edilemediği, davacının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunduğu ve borçlunun temerrüdü nedeniyle TBK’nın 125. maddesinde, ayıp nedeniyle TBK’nın 227. maddesinde düzenlenen sözleşmeden dönme hakkını kullandığı, garanti ve zamanaşımı süresi içerisinde takip başlattığı, davanın da garanti ve zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, mobilyaların ofis mobilyası olarak bir bütün halinde kullanılmak üzere alınması ve tek satışa konu olması da nazara alındığında, Mahkemece davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanması ve bedel iadesi talebinde haklı olduğu sonucuna varılmasının usul ve yasaya uygun olduğu, öte yandan Mahkemece hükümde takibin asıl alacak üzerinden devamına karar verildiği ve bu hali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek faizi ile devam edeceği ancak birlikte ifa kuralı gereğince faize ancak ayıplı malların teslim edildiği tarihten itibaren hükmedilebileceği, takip tarihinden itibaren hükmedilemeyeceği, bu nedenle davalı vekilinin faiz başlangıcına yönelik istinaf sebebinin yerinde olduğu, davacının ayıp ve eksik ifa nedeniyle takipten önce sözleşmeden döndüğü ve ödediği bedelin iadesini talep ettiği, bir kısım mobilya için onarım, iade veya misli ile değiştirilmesi talebinde bulunmadığı, dolayısıyla iade edilecek bedel (davacının talep edebileceği alacak) her iki taraf için de muayyen ve takip de haksız olduğundan Mahkemece tüm bedel üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasında ise bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin haksız olduğu anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması, Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE;Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/04/2021 tarih ve 2018/1320 Esas ve 2021/348 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, AÇILAN DAVANIN KABULÜ İLE,2-Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında davalı tarafından asıl alacak bakımından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin 15.600,00 TL asıl alacağa mobilyaların davacı tarafından davalıya iade edileceği tarihten itibaren işletilecek avans faizi ile DEVAMINA, -Davacı uhdesinde bulunan mobilyaların davalıya iadesine,3-Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın % 20’sine tekabül eden 3.120,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 1.065,63 TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 188,72 TL peşin harç ile icra dosyasında yatırılan ve dava açılırken mahsup edilen 78,13 TL’nin toplamından oluşan 266,85 TL’den mahsubu ile bakiye 798,78 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,5-Davacı tarafça sarf edilen 188,72 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı, icra dosyasında yatırılan ve dava açılırken mahsup edilen 78,13 TL peşin harç, 769,80 TL keşif harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 600.00 TL keşif aracı ücreti, 110,40 TL tebligat, müzekkere ve posta masrafı olmak üzere toplam 3.282,95 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2023/2024 AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 15.600,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,İSTİNAF YÖNÜNDEN:7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 8-Davalı tarafından sarf edilen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,10-Artan gider avansı bulunması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/11/2023 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.