Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1229 E. 2021/1064 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1229 Esas
KARAR NO: 2021/1064 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/91 Esas 2021/51 Karar
TARİH: 19/01/2021
DAVA: Tespit
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, %100 Büyükçekmece Belediye Başkanlığı iştiraki olan müvekkil … Tic. A.Ş.’nin ayni sermaye artırımına gidilebilmesi amacıyla Büyükçekmece Belediye Başkanlığı’nın 10.01.2020 tarihli Meclis Kararı alındığı, 10.01.2020 tarihli Meclis Kararı ile; Orhan Veli Kordonboyu Sosyal Tesisi, Prof. Dr. Türkan Savlan Spor ve World Point Sosyal Tesisi ve Celaliye Sosyal Tesislerinin faydalanma ve kullanma haklarının sermaye artışına esas olacak ayni değerlerinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun “Sermaye Koyma Borcu” başlıklı 127/1. Maddesi, “Kanunda aksine hüküm olmadıkça ticaret şirketine sermaye olarak para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar, fikri mülkiyet hakları, taşınırlar ve her çeşit n, kişisel emek, ticari taşınmaz, itibar, ticari işletmeler, haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler, maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar, devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer konulabilir, ” “Ayni Sermaye” başlıklı 581/1. maddesi “Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz veya tedbir bulunmayan; nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikri mülkiyet hakları ile sanal ortamlar ve adlar dahil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir, Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacakları sermaye olamaz. (2) 127. madde hükmü saklıdır.” “Değer Biçme” başlıklı 343/1, maddesi ise “Konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçilir.” hükmünü içermektedir, Belediye Başkanlığı iştiraki olan … san. ve tarafından Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/624 E. dosyası ile AŞ daki dava ile anı mahiyette bir dava açılmış olup davanın kabulüne karar verilmiştir. Beylikdüzü Belediye Başkanlığı tarafından Meclis Kararı ile, karara konu taşınmazların faydalanma ve kullanma haklarının artışına esas olacak ayni değerleri bilirkişi raporu ile tespit edilmiş ve söz konusu Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/624 E., 2018/962 K. sayılı onaylandığı, ayni sermaye artırımına gidilebilmesi amacıyla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 34371. maddesi kapsamında, 10.01.2020 tarihli Meclis Kararı ve 29.01.2020 tarihli talep yazısnda bahşi geçen taşınmazlardan faydalanma ve kullanma haklarının sermaye artışına esas olacak ayni değerlerinin (yıllık kiralama bedellerinin) belirlenmesini talep etme zorunluluğu doğduğu nedenleri ile; liste olarak dosyaya sunulan taşınmazların sermaye artışına esas olacak faydalanma ve kullanma haklarının ayni değerlerinin (yıllık kiralama bedellerinin) belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/01/2021 tarih 2020/91 Esas 2021/51 Karar sayılı kararında; “….Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK 127 maddesi ticari şirketlere sermaye olarak konabilecek malvarlğı unsurların neler olduğunu düzenlemiştir. Buna göre kanunda aksine hüküm bulunmadıkça maddede sayılan unsurlar dışında başkaca bir unsurun sermaye olarak kabulü mümkün değildir. Hemen belirtmekte yarar var ki aynı maddenin 2. fıkrası gereğince hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmeyen alacaklar ile üzerinde sınırlı aynı hak, haciz ve tedbir bulunan veya nakten değerlendirilemeyen veya devredilemeyen malvarlığı unsurlarının ticari şirketlere ayni sermeye alarak konması mümkün olmadığı gibi, komandit şirketlerde komanditer olan ortağın kişisel emeğini ve itibarını sermaye olarak koyması da mümkün değildir. TTK 342. maddesi ise “Üzerinde sınırlı bir ayni hak, haciz veya tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikri mülkiyet hakları … malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olarak konamaz.” hükmünü getirmektedir. Ticaret şirketlerine; taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları da sermaye olarak konulabilir (TTK. m. 127/1-d). Ancak anonim şirketlere, tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli hakların bir kısmını teşkil eden ve dolayısıyla da gayrimenkul niteliği bulunan (TTK. m. 704), üst hakkı (TMK. m. 826 vd.), kaynak hakkı (TMK. m. 837) ve taşınmaz yükü (TMK. m. 839 vd.) dışında taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma haklarının sermaye olarak konulması mümkün değildir. Anonim şirketin sermaye olarak konulan bir malvarlığı değerinden tam olarak tasarruf edebilmesi için bu malvarlığı değerinin mülkiyetinin veya bu malvarlığı değeri üzerinde mülkiyet benzeri bir sınırlı hakkın ortaklığa geçmesi gerekmektedir (Çelik, Anonim Ortaklıklarda Malvarlığı, § 4/Iv Başlığı Altındaki Açıklamalar). Anonim şirkete, bir malvarlığı hakkının devri veya bir ayni hakkın tesisi borcunun üstlenilmesi söz konusu olmaksızın, bir nisbi yararlanma hakkının, ayni sermaye olarak taahhütte bulunulması durumunda; anonim şirketin bu nisbi yararlanma hakkını devretme veya rehnetme gibi bir hakkı olmayacağı gibi anonim şirket alacaklıların da anonim ortaklığın elindeki bu nisbi kullanma ve yararlanma hakkını haczetme yetkileri de olmayacaktır. Aynı şekilde, bu gibi kullandırma ve yararlandırma hakları nisbi bir sözleşme hükmüne dayandığından ve bu sözleşme hükmünün karşı tarafça, tek taraflı bir fesih bildirimiyle, her zaman sona erdirilmesi de mümkün olduğundan; konulacak sermayenin miktarının sağlıklı bir şekilde saptanması mümkün olamayacak, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi durumunda şirket sermaye kaybına da uğrayacaktır. Bu gibi sonuçların sermayenin belirliliği ve malvarlığının korunması ilkeleriyle bağdaşmayacağı açıktır (Çelik, Anonim Ortaklıklarda Malvarlığı, § 4/Iv Başlığı Altındaki Açıklamalar). Bu bakımdan örneğin, bir marka veya patent hakkının devri taahhüt edilmeksizin, sadece anılan malvarlıksal değerlere ilişkin lisans hakkının sermaye olarak taahhüt edilmesi sözkonusu olamaz. Yine, aynı şekilde, ortaklığa karşı bir yararlandırma yükümü üstlenmesinden kaynaklanan örneğin kiracılık hakkı gibi nispi yararlanma hakkının da sermaye olarak konulabilmesine olanak yoktur. Vadesi gelmiş olan alacakların anonim ortaklıklara sermaye olarak konulabileceğine ilişkin TTK. m. 342 hükmü de buna engel oluşturmaktadır (Çelik, Anonim Ortaklıklarda Malvarlığı, § 4/Iv Başlığı Altındaki Açıklamalar). Bu açıklamalar ışığında; Büyükçekmece Tapu Müdürlüğünün 15/05/2020 tarihli, … sayılı yazı ekinde gönderilen tapu kayıtlarına göre dava konusu taşınmazların üzerinde haciz, ipotek vb gibi sınırlandırıcı şerh olduğu, TTK. m. 342 hükmü dikkate alındığında, bu şerhler dolayısıyla tespiti talep edilen taşınmaz ve tesislerin kullanma ve faydalanma haklarının anonim şirkete sermaye olarak konulmasının mümkün olmadığı takdir ve sonucuna varılarak…”gerekçesi ile, Davacının davasının REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkemenin, 19.01.2021 tarihli kararı ile dava konusu taşınmazların üzerinde haciz, ipotek vb gibi sınırlayıcı şerh olduğu gerekçesiyle faydalanma ve kullanma haklarının anonim şirkete sermaye olarak konulmasının mümkün olmadığına karar verdiğini, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/91 E. 2021/51 K. nolu yerel mahkeme kararı yeterli araştırma yapılmaksızın verildiğinden istinaf başvurusu sonucu bozulmasına karar verilmesini talep etme zorunluluğu doğduğunu, Davaya konu taşınmazların tamamında haciz olup olmadığı araştırılmaksızın ve emsal mahkeme kararı celp edilmeden verilen karar hukuka uygun olmadığını, Yerel Mahkeme kararına konu gayrimenkullerin tamamının üzerinde haciz, ipotek vb mevcut olmadığını, taşınmazlardan ikisi sosyal tesis olarak kullanılmakta olup tapusu mevcut olmadığını ve üzerlerinde herhangi bir haciz de bulunmadığını, Yerel Mahkeme kararına dayanak bilirkişi raporunda, tapusu bulunan Büyükçekmece Merkez Mah. 1310 parsel ile Celaliye Mah. 719 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında hacizler olduğu belirtildiğini, buna istinaden TTK madde 342 hükmü dikkate alındığında, tespiti talep edilen tasınmaz ve tesislerin kullanma ve faydalanma haklarının anonim sirkete sermaye olarak konulmasının mümkün olmadığına karar verildiğini, sadece iki adet taşınmazda bulunan bazı haciz şerhleri nedeniyle tapu kaydı olmayan diğer iki taşınmaz açısından da ayni sermaye talebinin reddedilmesi mümkün olmadığını, Söz konusu sosyal tesis niteliğindeki taşınmazlara haciz konması mümkün olmadığını, dolayısıyla tapu kaydı olmayan taşınmazların kullanım hakkının ayni sermaye olarak konulması için hiçbir engel bulunmadığını, dosyaya emsal olarak sunulan, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/624 E., 2018/962 K. Sayılı dosyasına konu taşınmazlar, Yerel Mahkeme kararına konu taşınmazlar ile birebir aynı nitelikte olduğunu, 2018/624 E. sayılı dosyada, davaya konu taşınmazların faydalanma ve kullanma haklarının sermaye artışına esas olacak ayni değerleri tespit edilmiş ve bilirkişi raporu, 11.10.2018 tarihli karar ile aynen onaylandığını, Ancak söz konusu emsal karar Yerel Mahkemece celp edilmeden, taşınmazların hepsi aynı nitelikteymiş gibi karar verildiğini, bu şekilde verilmiş yerel mahkeme kararı hukuka uygun olmayıp bozulması gerektiğini, Taşınmazlar üzerindeki hacizler yeteri kadar araştırılmadan verilen yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini, Dosyaya celp edilen tapu kayıtları tek başına yerel mahkeme kararına konu taşınmazların faydalanma ve kullanma haklarının ayni sermaye olarak konulamayacağına ilişkin tespiti yapmak için yeterli olmadığını, tapu kayıtları incelendiğinde çok uzun zaman önce konmuş hacizlerin mevcut olduğunu, söz konusu hacizlerin hala devam edip etmediği tespit edilmeden taşınmazların faydalanma ve kullanma hakkının ayni sermaye olarak konulamayacağının belirtilmesi mümkün olmadığını, kaldı ki müvekkili şirket Büyükçekmece Belediyesi’nin yani bir kamu kurumunun iştiraki olduğu, dolayısıyla Büyükçekmece Belediyesi’ne ait olan taşınmazlar üzerine konan hacizlerin paraya çevrilmesi ve geçerliliğinin olması belirli şartlar dahilinde mümkün olduğu, hala devam edip etmediği belirli olmayan hacizlere dayanarak taşınmazların faydalanma ve kullanım hakkının ayni sermaye olarak konulamayacağını tespit etmek mümkün olmadığını, Özetle; bozulması istenen yerel mahkeme kararına konu taşınmazlarda sosyal tesis niteliğindeki 2 adet taşınmaz üzerinde herhangi bir haciz bulunmadığından faydalanma ve kullanma haklarının ayni sermaye olarak konulmasına bir engel bulunmadığını, yerel mahkeme kararı ile aynı nitelikteki taşınmazlara ilişkin emsal olarak gösterilen, mahkemenin 2018/624 E., 2018/962 K. Sayılı dosyası celp edilmeksizin ve Büyükçekmece … Mah. … parsel ile … Mah. … parsel sayılı taşınmazların üzerindeki hacizlerin devam edip etmediği ve neye ilişkin olduğu araştırılmaksızın verilen yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, TTK 343. maddesine dayalı şirkete konulmak istenen ayni sermayenin tespiti talebine ilişkindir. Mahkemece, davacının davasının REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, ” ….Talep konusu Büyükçekmece İlçesi, … Mahallesi, … Parselin Hükmen Büyükçekmece Belediyesi adına kayıt edildiği, taşınmaz üzerinde … Bankası lehine ipotek tesis edildiği ve ihtiyati haciz kararı olduğu, Prof. Dr. Türkan Saylan Spor ve Sosyal Tesis içerisindeki 100 m2 lik kafeterya ile Büyükçekmece Belediyesi Sosyal Tesisleri Kır Düğün alanının tapu kaydının mevcut olmadığı, Büyükçekmece İlçesi, … Mahallesi, … Parselin Hükmen Büyükçekmece Belediyesi adına kayıtlı olduğu, taşınmaz üzerinde ihtiyati haciz kararları olduğu…,” belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna yönelik verdiği beyan dilekçesinde 1310 ve 719 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki hacizlerin devam edip etmediği ve neye ilişkin olduğunun araştırılmasını talep ettiği halde mahkemece bu yönde bir karar verilmediği tesbit edilmekle beraber Büyükçekmece Tapu Müdürlüğünün 04/06/ 2020 tarihli, … sayılı yazı ekinde gönderilen tapu kayıtlarına göre dava konusu … nolu Parselin üzerinde haciz, ipotek, … nolu Parselin üzerinde ise haciz gibi şerh olduğu tesbit edilmiştir. TTK. 342 Maddesinde;” (1) Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz, ” hükmü düzenlenmiştir. Tespit talebine konu anonim şirkete ayni sermaye olarak konulmak istenilen taşınmazlarda ipotek, ihtiyati haciz bulunduğundan TTK.342.maddesinin açık hükmüne göre üzerlerinde ayni bir hak bulunan taşınmazlar şirkete ayni sermaye olarak konulamayacağından davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere,bilirkişi heyet raporundaki tesbitler doğrultusunda ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamasına göre; Yargıtay 11 H.D. 2014/10640 E. 2014/17466 K. 12.11.2014 Tarihli emsal karar içeriği de dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/07/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.