Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1220 E. 2023/1522 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1220 Esas
KARAR NO: 2023/1522 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/73 Esas – 2020/637 Karar
TARİH 24/11/2020
DAVA: İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının emlak tellaliye işiyle iştigal ettiğini, davalı ile davalının Gebze’deki fabrika binasının kiralanması konusunda 8.1.2016 tarihinde tellaliye sözleşmesi akdedildiğini, davacının sözleşme gereğince kiralık yeri gezdirerek tanıtımda bulunduğunu, davalının davacı aracılığı ile taşınmazı görüp beğendiğini ve davacı ile mülk sahibinin kimliğini ve iletişim bilgilerini de müvekkilinin tanrıştırması sureti ile öğrendiğini, davalının davacıya tellaliye ücretini ödememek için mülk sahibi ile davacıdan gizli olarak buluşarak taşınmazı kiraladığını, davalının bu kötü niyetli hareketleri üzerine müvekkilinin davalıya tellaliye sözleşmesinde öngörülen ücretini ödemesi için talepte bulunduğu, davalının duyarsız kalması üzerinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takipte bulunduğunu, borçlunun takibe haksız itirazda bulunduğunu, davalı borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibinde asıl alacak olan 93.456 TL alacağa yönelik haksız itirazın iptalini, davalı borçlunun asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, takibin devamını, masraf ve ücreti vekaletin tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili Mahkemeye sunduğu bila tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: dava dilekçesini tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili 24/11/2020 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin yetkisiz olduğunu, dosyanın yetkili ve görevli Gebze Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, her iki tarafın tacir olması durumunda da Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, davacıya daha önce davalıya aynı konuda verdiği başka bir hizmet karşılığı ödeme yapıldığını, davaya konu taşınmazla ilgili olarak davacının herhangi bir hizmet vermediğini, bu taşınmazdan önce davalıya başka yer göstermesi neticesinde davacı ile davalı arasındaki ilişkinin sona erdiğini, tüm bu nedenlerle dosyanın öncelikle yetkisizlik kararıyla Gebze Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, haksız davanın reddine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili Mahkememize sunduğu 05/06/2017 havale tarihli ikinci(2.) cevap dilekçesinde özetle: cevap dilekçesini tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili 24/11/2020 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 24/11/2020 tarih 2020/73 Esas 2020/637 Karar sayılı kararında;”…..Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, sözleşme, takip dosyası, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı ile davacı arasında 08/09/2016 tarihinde Gayrimenkul Görme ve Hizmet Bedeli Sözleşmesi başlıklı sözleşmenin akdedildiği, sözleşmeye göre davalının sözleşmede belirtilen daireyi bir yıl içinde satın alması durumunda satış bedelinin %3’ü ve KDV’yi, kiralanması durumunda ise yıllık kira bedelinin % 12’sini ve KDV’yi ödemeyi taahhüt ettiği, sözleşmede belirtilen taşınmazın “… … kiralık fabrika … ada … parsel” olarak belirtildiği, dosya arasına alınan tapu kaydından … Mahallesi … ada … parsel numaralı taşınmazın …’ye ait olduğu, dosyaya sunulan 10/05/2016 tarihli kira sözleşmesinin bu taşınmaza ilişkin olduğu kanaatine varılmış, taşınmazın sözleşmede belirtilen bir yıllık süre içerisinde kiralanmış olması nedeniyle davacının davalıdan 1 yıllık kira bedelinin % 12’sini talep edebileceği, kira sözleşmesinde aylık kiranın 25.000,00 TL olarak kararlaştırılması nedeniyle yıllık kira bedelinin 300.000,00 TL olduğu bunun da % 12’sinin 36.000,00 TL olduğu, davacı tarafından bu alacakla ilgili fatura kesilmediğinden KDV talep edemeyeceği, davacı tarafından davalının takipten önce temerrüte düşürüldüğü ispat edilemediğinden işlemiş faiz talep edilemeyeceği, görev ve yetkiye ilişkin itirazlar istinaf mahkemesi kararlarıyla kesinleştiğinden bu hususların yeniden değerlendirilmesine yer olmadığı, davacının yaptığı takibin 36.000,00 TL’lik kısmının haklı olduğu, alacağın sözleşmeye dayanması ve likit olması nedeniyle kabulüne karar verilen alacağın % 20 ‘si oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerektiği, sözleşmeye dayalı olarak takip yapılması nedeniyle kötü niyet tazminatı talebinin haksız olduğu sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir….”gerekçesi ile, 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Davalı/takip borçlusunun, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 36.000,00 TL alacak yönünden İPTALİNE, 3-Kabulüne karar verilen alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Şartları oluşmayan kötü niyet tazminatına ilişkin istemin reddine,5-Fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı ile davalı arasındaki tellaliye sözleşmesinde kararlaştırılan bedel üzerinden hareketle tellaliye ücretinin belinlenmesi gerektiği halde davalının dava dışı gayrimenkulun maliki ile akdettiği kira sözleşmesinden hareketle gayrimenkulün kira bedeli esas alınarak belirlenmiş olmasının isabetsiz olduğunu,Davacı ile davalı arasında akdedilen simsarlık sözleşmesinde taşınmazın davalı tarafından kiralanması halinde simsarlık sözleşmesine esas kabul edilecek olan bedel aylık 55.000 TL + stopaj ve yıllık 660.000 TL + stopaj olarak kararlaştırıldığını, simsarlık ücreti taraflar arasında kararlaştırılmış olup gayrimenkulün gerçek kira bedelinin daha düşük yahut daha yüksek olması taraflar arasında kararlaştırılan bedelin değişeceği sonucunu doğurmadığını, taraflar akdettikleri sözleşmede açıkça simsarlık sözleşmesine esas kabul edilecek miktarın yıllık 660.000 TL + stopaj olacağını kararlaştırıldığını, irade serbestliği prensibi uyarınca taraflar arasında kararlaştırılan bedel yerine davalının gayrimenkulü kiraladığını iddia ettiği bedelin simsarlık sözleşmesine esas kabul edilerek hesaplama yapılmasının isabetli olmadığını, (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 16/05/2007 tarih ve 2007/2310 E. 2007/6803 K. Sayılı kararı)Davalı aslında davacının simsarlık faaliyetleri sayesinde taşınmazı kendi kiralamışken diğer yarısını ise iş ortağı olan … Bey tarafından kullanılmasına tahsis ettiğini ve onun üzerinden ve onun adına kira bedeli ödediğini, davalının yalnızca aylık 25.000 TL üzerinden hesaplanacak tellallık ücretinden sorumlu olduğu yönünde hüküm kurulmasının isabetli olmadığını, taraflar arasında akdedilen simsarlık sözleşmesinde taşınmazın davalı ya da ortakları tarafından kiralanması halinde de davacının ücrete hak kazanacağının hüküm altına alındığını, yani mahkemece kabulüne göre de davalının ortağı olan … Bey’in de gayrimenkulün yarısında kiracı olarak bulunduğu gözetilerek kiralanan yerin tamamına tekabül eden kira bedeli üzerinden tellaliye ücretinin belirlenmesine karar verilmesi gerektiğini, kanuni bir yükümlülük olan KDV’nin sözleşmede ayrıca ödeneceğinin kararlaştırıldığı halde mahkemece davacı tarafından fatura kesilmediğinden bahisle KDV ödenmesine yer olmadığına karar verilmesinin de isabetli olmadığını, İleri sürerek davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, müvekkili ve davacının tacir sıfatına haiz olmadığını, müvekkilinin Avusturya Vatandaşı olup, Türkiye’de yeni çalışmaya başladığını, türkiye şartlarına hakim bir tacirlik sıfatı bulunmadığını, davacının, yer gösteriyoruz diye müvekkiline imzalatıp sonradan doldurduğu belge ile ne borçlu olunduğunun kabulünün yerinde olmadığını, aracılık sözleşmesi yer gösterme belgesi içine gizlenip alacak iddia edilemeyeceğini; davacı, müvekkili ile kiralayan arasında aracılık etmediğini, davacı tarafça müvekkiline gösterilen yer de Azeri bir işadamına ait başka bir yer olduğunu, Davacınında tacir değil emlakçı olduğunu, tacir olabilmesi veya bunun kabul edilebilmesi için vergi kayıtları incelenmeli, 2016 yılındaki kazancının ne olduğunun beyan edilmesi gerektiğini, vergi dairesinden davacının 2016 ve devamı yılları gelir beyannamesi ve vergi tahakkukunun talep edilmesi gerektiğini, tüm emlakçıların tacir olmasının söz konusu olmadığını,Mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken davaya devam edilmesi savunma hakkını kısıtladığını, dava konusu yerde keşif dahi yapılmadığını, kiralayanın dinlenmediğini,Sözleşme diye ibraz edilen belgede genel işlem koşuluna riayet edilmediğini, sözleşmede ağır bir şartın küçük puntolarla yazıldığını, yabancı olan müvekkiline hiçbir izahat yapılmadan şartı geçerli kılmanın mümkün olmadığın, Alacağın likit bir alacak olmadığını, dava ile kısmen kabulü ve kısmen reddine karar verilmiş olması dahi müvekkilinin itirazının haklı ve yerinde olduğunu gösterdiğini, icra dosyasından yetki hususundaki itiraz sonuca bağlanmadan verilen icra inkar tazminatı, şartları oluşmadığından reddedilmeli iken, aleyhlerine hükmedildiğini, icra inkar tazminatı yönünden dahi kararın bozulması gerektiğini, sözleşmede kabul edilmiş bir borç bulunmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dosyanın yetkisizlik kararı verilerek Gebze Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6098 sayılı yasanın 520. Maddesi uyarınca; Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekâlete ilişkin hükümler uygulanır. Taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Tellallık fırsat gösterme veya aracılık etme tellallığı olmak üzere iki şekilde gerçekleşebilir. Fırsat gösterme tellallığında; sözleşmenin kurulması fırsatına ait bilginin sağlanması söz konusu olur. Aracılık etme tellallığında ise; aracılık tellalı iki tarafı bir araya getirmek ve olası düşünce uyuşmazlıklarını gidermek için uğraşmak zorundadır[ (Uygur, T.: Borçlar Kanunu, Ankara 2003, c. 8, s. 8975). YHGK 13.12.2018 tarih ve 2017/13-621 E-2018/1929 )] Somut olayda, taraflar arasında 08/09/2016 tarihli ” GAYRİMENKUL GÖRME VE HİZMET BEDELİ” başlıklı sözleşmenin imzalandığı, sözleşmede yazılı “Gebze Sultan Orhan’daki kiralık fabrika … ada … parsel” olarak yazılı taşınmazın kiralanması konusunda taşınmazın davalıya gösterildiği, sözleşmede taşınmazın aylık kira bedelinin 55.000,00 TL. + Stopaj, yıllık kira bedelinin 660.000,00 TL. + Stopaj olarak belirlendiği, Sözleşme metninde;” Yukarıda adresi bulunan gayrimenkulü/gayrimenkulleri belirtilen tarihte satın almak/kiralamak amacı ile gördüm. Söz konusu yerleri 1 yıl içinde şahsım, ortağı veya çalışanı bulunduğum şirket, şirket ortakları, şirketin ortak olduğu kuruluşlar yada kan ve sıhri hısımlarım satın aldığı/kiraladığı taktirde, sahibi ile satış / kiralama sözleşmesi olmasa dahi satış bedelinin %3+KDV/senelik kiranın %12+KDV.’sinin … hizmet bedeli olarak ödemeyi şahsım ve firmam adına kabul ve taahhüt ederim, ” hükmünün yazılı olduğu ve sözleşme altının gayrimenkulü gören kişi olarak … isminin yazılı olduğu ve altının imzalandığı, … adına … adının yazılı olduğu ve altının imzalandığı görülmüştür.Taraflar arasında usulüne uygun yazılı olarak simsarlık sözleşmesi yapıldığı, tarafların imzasını taşıyan bu yazılı sözleşme geçerli ve tarafları bağlayıcı niteliktedir. Davacı simsarın taşınmazın kiralanması konusunda fırsat gösterme tellallık hizmetini verdiği, sözleşme konusu taşınmazın davacı simsar devre dışı bırakılarak davalı tarafından kiralandığı sabit olduğundan, sözleşme gereğince, davacının simsarlık ücreti talep edebileceği, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca, simsarlık ücretinin belirlenmesinde tarafların sözleşmede belirlediği değerin esas alınması gerektiği (Emsal nitelikte Yargıtay 13.HD 2012/26937 E- 2013/5719 K.sayılı kararı), davacı simsarın ücrete hak kazanabilmesi için mal sahibi ile aracılık konusunda bir sözleşme yapma zorunluluğunun bulunmadığı (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/32155 Esas 2015/37273 Karar), mahkemenin görevli ve yetkili mahkeme olduğu, takibin yetkili icra müdürlüğünde yapıldığı Dairemizce verilen kararlar ile kesinleştiği, simsarlık sözleşmesi tek sayfadan ibaret olup rahatlıkla okunup incelenebileceği gibi sözleşme maddelerinin davalının durumunu dürüstlük kuralına aykırı şekilde ağırlaştırır nitelikte olmadığı, bu nedenle haksız işlem şartı olarak kabul edilemeyecektir. Ayrıca İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra – inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit ve belli olması gerekir. Somut olayda, davaya konu icra dosyasındaki icra takibine dayanak alacak sözleşmeden kaynaklı olup likit (bilinebilir, belirlenebilir) ve muayyen nitelikte olup davalı vekilinin mahkemenin görevine, yetkisine, sözleşmenin genel işlem koşuluna riayet edilmediğine, davacının simsarlık ücretine hak kazanmadığına ve icra inkar tazminatına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davalının,davacı simsarı devre dışı bırakarak taşınmazı kiralamış olması nedeniyle sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan kira bedeli üzerinden sözleşme gereğince üstlendiği ücreti ödemekle yükümlü olduğunda duraksama olmamalıdır. Sözleşmede düzenlenen taşınmazın kiralanması halinde tellallık ücreti ödeneceğine ilişkin hüküm, taraflarca itiraz edilmeksizin imzalanmış olmakla ve aksi yönde yasa hükmü de bulunmamakla sözleşme serbestisi ilkesi gereğince geçerlidir ve sözleşmenin taraflarını bağlar.(Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2014/5401 Esas- 2014/30849 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.)Taraflar arasında TBK’nın 520. maddesine uygun olarak yazılı şekilde yapılmış olan ”gayrimenkul görme ve hizmet bedeli ” başlıklı sözleşmede taşınmazın aylık kira bedeli 55.000,00 TL. + Stopaj, yıllık kira bedelinin 660.000,00 TL. + Stopaj olarak kararlaştırılmıştır. Simsarlık ücretinin belirlenmesinde tarafların sözleşmede belirledikleri değerin esas alınması gerekmektedir. Taraflarca imzalanan sözleşmede simsarlık ücret bedeli 1 yıllık kira bedelinin %12+KDV.’si olarak kararlaştırılmıştır. Bu oran piyasa koşullarına uygun olup, taşınmazın belirlenen aylık kira bedeli de nazara alındığında %12’lik komisyon ücretinin fahiş olduğu kabul edilemeyecektir. Davacı takipte KDV dahil 93.456,00 TL talep etmiştir. Hal böyle olunca mahkemece, sözleşmede belirtilen ve yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmüştür. Sonuç olarak; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın kabulüne yönelik karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/11/2020 tarih ve 2020/73 Esas – 2020/637 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın KABULÜNE, Davalı takip borçlusunun, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile takibin talep gibi 93.456,00 TL. Asıl alacak üzerinden takip talebindeki şartlarla aynen devamına,2-Kabul edilen 93.456,00 TL asıl alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 6.383,97.TL karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.111,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 5.272,07.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yargılama sırasında sarf edildiği anlaşılan 190,60.TL tebligat/ posta gideri, 31,40 TL başvuru harcı ile 1.111,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.333,9 TL. Yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5- Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve taktir olunan 17.900,00.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Kullanılmayan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 9-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 10-Dairemiz karar tarihi itibariyle davalıdan alınması gereken 6.383,97.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından istinaf aşamasında yatırılan (59,30.TL + 218,65.TL + 555,49.TL=) 833,44.TL harcın mahsubu ile bakiye 5.550,53.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 11-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gidiş- dönüş gideri olmak üzere toplam: 193,60.TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 12-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,13-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.