Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1217 E. 2021/1554 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1217 Esas
KARAR NO: 2021/1554 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/02/2021
DOSYA NUMARASI: 2020/351 Esas 2021/103 Karar
DAVA: Tazminat (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05.02.2020 tarihinde İzmir – İstanbul seferi yapan … Taşımacılığına ait … sefer sayılı uçağın inişi esnasında kaza meydana geldiği, uçak pistten çıkıp topraklık alana düştükten sonra üç parçaya bölündüğünü ve sözkonusu kazada üç kişinin hayatını kaybettiğini, müvekkili dahil 180 kişinin yaralandığını; kusur ve sorumluluğun 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 120. maddesi hükmüne amir olduğu, 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi Türkiye için 26 Mart 2011 tarihinde yürürlüğe girdiğini, Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 106. maddesinin uluslararası anlaşmalara atıf yapması nedeniyle bu sözleşme hükümlerine de bakılması gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkiline atfedilecek herhangi bir kusurun olmadığını, kusurun tamamen taşıyıcıda ve/veya adamlarında olduğunu, müvekkilinin dava konusu kaza sonucunda üç tane ameliyat geçirdiğini, ayağına platin takıldığını, aylarca fizik tedavi gördüğünü ve tedavisinin hastanede halen devam ettiğini, müvekkilinin Özbekistan vatandaşı olup kendi ülkesinde hemşirelik okulu bitirdiğini ve bir sene hemşirelik yaptığını, Türkiye’ye geldikten kısa bir süre sonra dava konusu kazaya maruz kalarak kendi ülkesine dönüp çalışamadığı gibi, Türkiye’de de çalışmaktan mahrum kaldığını, müvekkilinin kaza sonucunda işgücü kaybına uğradığını, kazançtan mahrum kaldığını, tedavisinin halen devam ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; şimdilik 1.000 TL işgücünün azalmasından doğan kayıp, 1.000 TL tedavi gideri, 1.000 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 3.000 TL maddi ve 500.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın nedenleri ile ilgili araştırma ve incelemenin Ulaşım Emniyeti İnceleme Merkezi Başkanlığı (“UEİM”) tarafından yürütüldüğünü ve konu hakkında 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu hükümleri gereği nihai rapor henüz düzenlenmediğinden nedenin kesin olarak ortaya konulamadığını, bu doğrultuda nihai rapor UEİM tarafından yayımlanmadan ve kazanın sebepleri açıklanmadan müvekkili şirketin olay hakkında herhangi bir şekilde sorumluluk kabul etmesinin söz konusu olmadığını, davacının sağlık durumu henüz netleşmemiş olduğundan kendisine 60.000 TL ödeme yapıldığını belirterek, öncelikle nihai kaza kırım raporu bekletici mesele yapılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/02/2021 tarih ve 2020/351 Esas 2021/103 Karar sayılı kararı ile; ” ….Somut olayda, dava dilekçesindeki anlatımdan, davacının mesleki ve ticari bir amaçla seyahat ettiğine ilişkin hiç bir delil bulunmamakla, davacının tüketici konumunda olduğu anlaşılmaktadır.6502 sayılı Yasa’nın 3/k maddesinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı maddesinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir.Somut olayda davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı gerekçesiyle; mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın HMK 115/2. Maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine, davaya bakmaya İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilmiş, karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Uyuşmazlığın, sivil hava taşımacılığından kaynaklanıyor olması ve bu konunun ulusal ve uluslararası mevzuat hükümleriyle düzenlenmiş olması sebebiyle davaya bakmaya asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluk sınırlarının 1999 Montreal Konvansiyonu hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini, yine hüküm bulunmayan hallerde Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanacağını, ticari dava niteliğindeki bir davanın tüketici mahkemelerinde görülmesinin usule aykırı olduğunu, dilekçelerinde belirttikleri yargı kararlarının da bu yönde bulunduğunu, dolayısıyla mahkemece görevsizlik kararı vermesinin isabetsiz olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, havayolu ile yolcu taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davaya bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davacının ticari veya mesleki amaçlarla seyahat ettiğine dair dosyada delil bulunmadığından tüketici konumunda ve taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinin de tüketici işlemi niteliğinde bulunduğu, dolayısıyla davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/11/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.