Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO 2021/1205 Esas
KARAR NO : 2023/1877 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/552 Esas – 2021/18 Karar
TARİHİ :12/01/2021
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 30/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilin düzenlediği abonman sigorta polisiyle nakliyat rizikolarına karşı sigorta güvencesi sağlanan, dava dışı ….AŞ.’ne, Almanya’da faaliyet gösteren TUEBRET….GMBH. unvanlı şirket tarafından parsiyel yük olarak ahşap palet üzerine sabitlenmek suretiyle gönderilen … sayılı fatura muhteviyatı 2700 kiloluk emtianın davalı taşıyıcının sorumluluğu altında … plakatı araçla Almanya’dan Türkiye’ye taşınırken hasarlandığını ve alıcısına araç sürücüsünün iştiraki sağlanmak sureliyle 03/09/2014 de düzenlenen tutanakla kısmi hasarlı vaziyette teslim edildiğini, olayın davacıya bildirilmesi üzerine görevlendirilen bağımsız ekperin; “hasarı nakliye esnasında emtianın araç içinde sürücü kusuru yüzünden devrilmesi sebebiyle ulaştığının kayıt altına almak suretiyle” düzenlediği raporun sonucuna göze davalı taşıyıcının ve onurı mesuliyeti sigorta güvencesi sağlayan diğer davalının sorumlu olduğu zarar için tespit edilen hasar betelinin 56.199,66TL, olarak tazmin edildiğini ve böylelikle davacının dava dışı sigortacısının kusur sorumlusuna karşı mevcut haklarına halef olduğunu belirterek; müvekkilinin sigortalısına ödediği 56.199,66TL.’sının Ödeme tarihi olan 27/02/2015 ten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle, Her ne kadar diğer davalının gerçekleştireceği taşıma işlerinden kaynaklanan sorumluluğun müvekkili tarafından düzenlenen blok poliçeyle sigorta korumasına alınmış ise de dava konusu araç sevkıyat sırasında herhangi bir kazaya karışmadığından yükün araç içinde devrilip zarar görmesinin ancak sabitleme hatasından kaynaklanabileceğini, bu durumda da tabi olduğu kurallara göre taşıyıcıya dolayısıyla da müvekkiline tazminat bağlamında sorumluluk yüklenemeyeceğini, her halükarda müvekkilinin mesuliyetinin düzenlediği poliçede kararlaştırılan tenzili muafiyet gözetilmek suretiyle taşımanın tabi olduğu CMR Konvansiyonu hükümlerine gore belirlenebileceğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …. Tic. A.ş vekili cevap dilekçesinde özetle, somut dayda öncelikle davacının ödediği tazminat miktarı kadar sigortalısının adına gönderilen mal bedelini eksik ödeyip ödemediğinin işleme aracılık eden bankadan sorgulanması ve davacının dava açma ehliyetinin olup olmadığının irdelenmesi gerektiğini, eğer eksik ödeme söz konusu ise davadışı sigortalının zararı söz konusu olmayacağından ödenen tazminatın rücu konusu da yapılamayacağını, kaldı ki dava konusu yükün taşıma senedine göre çekincesiz teslim edildiğini, müvekkiline herhangi bir hasar ihbarı da yapılmadığı için taşımanın tabi olduğu CMR Konvansiyonu hükümlerine göre iddia olunan hasar nedeniyle mesuliyet yüklenemeyeceğini, davanın kabulü anlamına gelmemesi kaydıyla uluslararası karayolu taşımalarda taşıyıcının üzerine düşebilecek mesuliyetin sorumluluk sınırlarının, işletilecek faizin türünün ve hangi tarihte başlanabileceğinin taşımanın tabi olduğu CMR Konvansiyonu hükümlerine göre hasar gördüğü iddia edilen malın sovtaj bedeli de gözeiılerek belirlenmesi gerektiğini, bu hususlar irdelenmeden aracın viraja hızlı girmesi nedeniyle taşınan malın devrilip hasar görmesi halinde sabitleme hatasından kaynaklanan zarardan taşıyıcının mesul olmadığı halde sigortacının ödediği tazminat miktarına göre taşıyıcıya doğrudan mesuliyet yüklenemeyeceğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalı araç sürücüsü …, kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/01/2021 tarih 2015/552 Esas – 2021/18 Karar sayılı kararında; “Dava, hukuki niteliği itibari ile; uluslararası karayolu taşıması esnasında zarar gören emtianın sigorta teminatı kapsamında sigortalıya ödendiği ve haklarına halef olunduğu belirtilerek zararın tahsili amacıyla taşıyıcı, araç sürücüsü ve sigorta şirketi aleyhine açılan rücuen tazminat davasıdır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır. Sigorta poliçesi ve hasar dosyası celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan diğer deliller ile birlikte incelenmiştir. Sigorta poliçesinin incelenmesinde; Davacı … şirketinin işbu davaya konu ettiği rücuen tazminat alacağını, dava dışı k… Holding AŞ.’nin sigortalı ve bu holdinge bağlı grup firmalarını da “ek sigortalılar” olarak göstermek ve bir seferde vasıta başına 1,000,000,-Euro peşin limiti ayırmak suretiyle 11 718,-Euro prim karşılığında düzenlediği 03/09/2013-2014 vadeli Nakliyat Emtia Abonman Sigorta Sözleşmesi ile sigortalandığı görülmüştür. Taraflarca bildirilen deliller toplakdıktan sonra dosya taraf iddia ve savunmalarını tartışır ve karşılar rapor tanzimi için Karayolu taşımacılığı alanında uzman bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmış, bilirkişi … tarafından sunulan rapor ve ek rapor içeriği denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı … şirketine sigortalı olan dava dışı şirkete ait emtianın Türkiye’ye nakli sırasında hasarlanmasından dolayı davalı sürücü ve nakliye şirketinin CMR hükümleri çerçevesinde kusurları olup olmadığı, hasarın ve tamirat giderinin miktarı, zarardan dolayı poliçe kapsamı itibariyle davalı … şirketinin sorumluluğunun olup olmadığı, davacının rücuen tazminat talebinden hakli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamın göre, davacıya Nakliyat Emtia Abonman Sigorta Sözleşmesi ile sigortalı dava dışı … A.Ş.’nin grup şirketi ….A.Ş.’ye ait makine niteliğindeki emtianın davalıların taşıyıcı, sürücü ve CMR sigortacısı olduğu taşıma esnasında hasara uğradığı, davacının söz konusu hasar için görevlendirdiği bağımsız eksper raporuna istinaden 27/02/2015 tarihinde dava dışı şirkete 56.199,66 TL ödeme yaptığı ve ödemeye istinaden sigortalısının haklarına halef olduğu iddiası ile iş bu davayı açtığı, alınan bilirkişi raporunda, dava dosyasına sunulan deliller kapsamında taşımaya konu 2,7 tonluk emtianın ahşap palet üzerine sabitlenmek sureti ile dava dışı gönderen tarafından sevk aracına yüklendiği ve sevkiyat sırasında makinenin yüklendiği araçtan başka bir araca aktarılmadığı, dava konusu makine üzerinde oluşan hasara makinen sabitlendiği ahşap paletlerden kurtulup araç kasası içerisinde devrilmesinin sebep olduğu, bu hususun ihtilaf konusu olmadığı, taşımanın uluslararasın kara yolu taşıması olması sebebiyle davacının rücuen halefiyete istinaden tazminat alacağının varlığının CMR konvansiyonu hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği, CMR 3. Maddesi kapsamında taşıyıcının çalıştırdığı kişilerin görevleri esnasında hareket ve ihmallerinden keza kusurlu eylem ve davranışlarından dolayı CMR.m.17/3 gereği sorumlu olduğu ayrıca CMR.m.17/1 uyarıca sorumluluğunun bulunduğu, bu kapsamda belirlenecek tazminatın ise CMR.m.25/2 kapsamında CMR.m.23/1-2 ve 4 göre belirleneceği, kayıp ya da hasar yüke has bir durumdan yahut taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelir ise taşımacının zarardan sorumlu tutulamayacağı, bu sorumsuzluğu tespitte ise ölçütün deneyimli ve basiretli bir taşımacının göstermesi gereken özen olduğu, denetime elverişli görülerek hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda ağırlığı 3 tona yakın olan makineyi taşıyıcının; tahmil/tahliye aşamasında araç sürücüsünün, tek başına araca yüklemesi ve emniyetli bir şekilde sabitleyebilmesinin fiilen mümkün olmadığı gibi sadece bağ halatlarıyla yapılan sabitlemeden netice alınabilmesinin de mümkün olmadığı, davalı araç sürücüsünün nezaret görevi esnasında basit bir değerlendirme ile öngörerek yapılan yükleme ve sabitleme şekline karşı çıkması, göndereni uyarması, netice alamaması halinde taşıma senedine çekince koyması gerektiği halde, herhangi bir çekince koymadan yükü teslim almasına; yüke, ambalajına, istif şekline çekince koymadan teslim aldığı eşyayı, alıcısı emrine hasarsız teslim edememiş olmasına bağlı araç sürücüsünün yüke olan özen yükümlülüğünü ihlalden doğan kusurunun taşıyıcının kendi kusuru hükümünde olması sebebiyle davalı taşıyıcının söz konusu hasarın oluşmasından müterafik olarak % 40 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, rapordaki bu kanaatin yerleşik içtihatlara uygun olduğu zira müstekar yargıtay kararlarında ağırlıklı oranın gönderen üzerinde bırakıldığı, taşıyıcının müterafik kusuru dolayısı ile tazminat bağlamında üzerine düşebilecek sorumluluğun davalı sigortacının davalı taşıyıcı yararına düzenlendiği CMR sigortası kapsamında olmadığı, dolayısı ile davalı sigortacının sorumluluğuna hükmedilemeyeceği, davalı sürücünün ise CMR konvansiyonuna bağlı taşıma akdinin tarafı olmayıp sadece davalı taşıyıcının çalışanı olduğu, sadece kastı ile verdiği zarardan dolayı sorumluluk yüklenebileceği ancak somut olayda davalı sürücü …’un dava konusu hasarın oluşmasını etkileyecek türde kasti bir eyleminin olmadığı, bu değerlendirmeler ışığında davalı sigortacı ile davalı sürücüye sorumluluk yüklenemeyeceği ve oluşan hasardan sorumlu tutulamayacakları kanaatine varılarak aleyhlerine açılan davanın reddi gerektiği, davalı taşıyıcı yönünden tespit edilen müterafik kusur yönünden ise CMR 23/1-3 maddesi uyarınca taşıyıcının ağır kusurlu olmadığı durumlarda tazminat miktarının eksik/hasarlı kısmın brüt ağırlığının kilogramı başına 8,33 hesap birimini (SDR’yi) aşamayacağı, CMR.m.23/7-2 maddesi uyarınca da üst sınırın belirlenmesinde kullanılacak olan SDR kurunun, taraflar aksine bir sözleşme düzenlemedikleri müddetçe karar verilen tarihteki SDR kuru olması gerektiği, somut olayda 2,7 tonluk makinenin 400 kg olan aksamının hasar gördüğü, bu kapsamda bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada davacının talep edebileceği zararın [gümrük giriş beyannamesinin tahakkuk tablosunda yer alan 4.776,74 TLharici navlun ve 38.668,18 TL tutarındaki KDV ile damga vergisi toplamı olan 43.444,92 TL üzerinden 73.000-Euro bedelli malın hasarlı parçalarına göre tespit edilen tutar olan 51.984,16 TL’nin % 40’ı na göre hesaplanan (51.984,16 TL *40/100=)] 20.793,66 TL olduğu ancak üst sınırın 400 kg*8,33 SDR= 3.322 SDR olacağı, karar tarihi ile 1 SDR kurunun 10,7599 TL olduğu, dolayısı ile SDR kuruna göre yapılan hesabın hasar miktarının çok üzerinde kaldığı, dolayısı ile taşıyıcının müterafik kusuruna göre belirlenen 20.793,66 TL hasar miktarının taşıyıcının mesuliyet limitinin altında kaldığı ve talep edilebilir olduğu bu durumda ayrıca SDR hesabı yapılmasına gerek olmadığı, fazlaya ilişkin istemlerin reddi gerektiği, zira teknisyenlerin, konaklama, günlük harcama, uçak bileti, otopark ücreti, yedek parçaların navlunu gibi davalının üstlendiği taşımaya ait gider olarak kabulü mümkün olayan dolaylı netice zararlarına ilişkin taleplerin de reddi gerektiği, sigortacı yönünden halefiyet ödeme ile başlayacağından temerrüt için Türk Lirası üzerinden talep ettiği alacağına 04/13/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca avans faizi talebinin dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilerek davacı tarafından davalı …. Tic. A.Ş aleyhine açılan davanın kısmen kabülü ile 20.793,66 TL’nin 04/03/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile anılan davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Davalılar … A.Ş ve … aleyhine açılan davanın reddine, Davalı … Tic. A.Ş aleyhine açılan davanın kısmen kabülü ile 20.793,66 TL’nin 04/03/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile anılan davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı … Tic. A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme tarafından verilen kararın birçok açıdan hukuka aykırı olduğunu, Hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişsiz eksik inceleme ürünü raporlar olup tüm itirazlarına rağmen yeni bir bilirkişi raporu alınmamış olmasının hukuka aykırı olduğunu, dava dosyasının incelemesi için bilirkişiye 15/04/2016 tarihinde teslim edildiğini; bilirkişi tarafından bilirkişi raporunun yaklaşık 1,5 yıl sonra sunulduğunu; bu zaman zarfında, yerel mahkeme tarafından dosya bilirkişisine ihtaratlı muhtıra gönderildiğini ve 10 günlük süre verilmiş olmasına rağmen, ihtaratlı muhtıranın bilirkişiye tebliğ edilmesinden yaklaşık 4 ay sonra bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğunu; bu raporun dosyaya sunulması için taraflarınca mahkeme kalemi ile görüşüldüğünü ve mahkeme kalemi tarafından bilirkişi aranarak raporun sunulmasının istenildiğini; yerel mahkeme kalemi ile bilirkişi raporu konusunda 17/10/2017 tarihinde görüşüldüğünü ve bilirkişi telefonla uyarılmış olup, bilirkişi tarafından raporun hemen aynı gün içerisinde dosyaya sunulduğunu; bu durumun söz konusu raporun kısa bir süre içerisinde hazırlandığını, bilirkişinin görevini layıkıyla yerine getirmediğini açıkça gösterdiğini, alınan kök rapora karşı itirazlarında ise yerel mahkemeden konunun çözümü birden çok uzmanlık alanına girdiği için dosyanın uzman bilirkişi heyetine tevdii edilmesinin talep edildiğini ancak yerel mahkemenin bu itirazlarını hiç dikkate almadan dosyayı aynı bilirkişiye ek rapor alınması için gönderdiğini; bu sebeple alınan ek raporun da denetimden uzak hüküm kurmaya elverişsiz bir rapor olduğunu; raporların eksik inceleme ürünü olması ve mahkeme kararından bu raporlara dayanılarak hüküm kurulmuş olmasının hukuka aykırı olup yerel mahkeme kararının Yüksek Mahkeme incelemesiyle kaldırılması gerektiğini,
Dava konusu hasarın meydana gelmesinde davacı müvekkili sigortalısının müterafik kusurunun bulunmadığını; aksine davalı araç sürücüsü ve taşıyanın kusuru sebebiyle emtiada hasar meydana geldiğini, raporda kusur yönünden yapılan inceleme kısmında davalı taşıyıcının meydana gelen olay nedeniyle % 40 oranında müterafik kusurlu olduğunun tespit edildiğini ancak mahkemenin bu tespitine katılmanın mümkün olmadığını; meydana gelen hasar sonrası alınan ekspertiz raporunda, araç sürücüsünden alınan bilgilere ve mevcut belgelere göre hasarın, nakliye esnasında, emtianın araç içerisinde devrilmesi sonucu oluştuğu, mevcut bilgilere göre, devrilmenin yakın nedeninin sürücü kusuru (viraja hızlı girmek) olduğu kanaatine varıldığını; bu nedenle, somut olaylarında istifleme ve sabitleme taşımaya uygun bir şekilde yapılmış olup, dava konusu emtianın hasarlanmasının asıl nedenini sürüşün emtianın özelliğine uygun bir sürüş olmaması olduğunu, hasar istifleme ve sabitlemeden kaynaklanmış olsa bile müterafik kusur oranının hatalı tespit edildiğini; sabitleme ve istiflemenin yanında nakliyeyi yapan sürücünün, taşınan emtianın özelliğine uygun sürüş yapmaması hususunun müterafik kusur oranını belirlerken dikkate alınması gerektiğini; bu nedenle kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, olaylarında müterafik kusur olsa bile, davalıların söz konusu hasardan dolayı en az % 80-85 oranında sorumluluğu söz konusu olması greketiğini ancak bilirkişi raporlarıyla kusur tespitinin yanlış yapıldığını; açıklanan bu durumun açıkça hukuka aykırı olduğunu; Davalı … şirketinin ve davalı sürücünün dava konusu hasardan sorumlu olmadığına ilişkin tespite katılmanın mümkün olmadığını, yerel mahkemece 16/04/2019 tarihli celsenin 1 no’lu ara kararı ile açıkça “davalı … şirketinin sorumluluğunun esası ve hangi CMR klozu yönünden sorumlu olmadığının açık olarak bildirilmediği” hususunun bilirkişi tarafından incelenmesinin talep edildiğini, ancak alınan ek Bilirkişi raporunda, yerel mahkemenin açık görevlendirmesine rağmen ne sorumluluğun hangi esasa dayandığı, ne CMR Konvansiyonu’nun hangi maddesine dayandığı ne de hangi CMR klozuna dayanıldığının belirtildiğini; bilirkişi tarafından kök raporda yer alan cümleler aynen tekrar edilmiş olup, davalı … şirketinin sorumlu olmadığı tespitinin açıklığa kavuşturulmadığını; bilirkişiden istenen hususun ‘davalı … şirketinin sorumluluğunun esası ve hangi CMR klozu yönünden sorumlu olmadığının?’ açık olarak bildirmesi olduğunu, bilirkişi raporunda, davalı … şirketinin düzenlemiş olduğu CMR Sigorta poliçesinin Konvansiyon’da öngörülmeyen mesuliyetine sigorta güvencesi sağlamadığından ve somut olayda davalı … şirketinin düzenlediği poliçenin şartları ile çelişen hasar/zarar için tazminat ödeme yükümlülüğünün olmadığının beyan edilmekte olduğunu, bu hususun hangi dayanağa, davalı … şirketinin poliçesinin hangi maddesine dayandığına ilişkin herhangi bir açıklama ve ayrıntı bulunmadığını; somut olaylarında, CMR Konvansiyonu uyarınca teminat kapsamı dışında kalacak herhangi bir hususun söz konusu olmadığını, Bilirkişi incelemesinde mahkemenin açık görevlendirmesine rağmen ek raporda talep edilen bilgilerin verilmediğini, mahkemenin bu hususta yeterli şekilde aydınlatılmadığını; raporu hazırlayan bilirkişinin uzmanlık alanı CMR taşımaları veya sigorta hukuku olmadığını; uzmanlık alanına girmeyen konuda dayanaksız tespitlerde bulunarak davalı … şirketinin sorumlu olmadığı yönünde rapor düzenleyen bilirkişiden yerel mahkeme tarafından uzmanlık alanına girmemesine rağmen bunun nedenini açıklaması için ek rapor talep edildiğini ancak bilirkişinin ek raporda da kendisine verilen görevi yerine getirmediğini; buna rağmen eksik inceleme ürünü olduğu çok açık olan ve bilirkişinin uzmanlık alanına girmeyen bir konuda tespitler içeren bilirkişi raporlarına dayalı hüküm kurulmasının son derece hukuka aykırı olduğunu; halbuki yargılama sırasında birçok kez dosyanın alanında uzman bilirkişi heyetine tevdii edilmesi gerektiği yönünde taleplerinin olduğunu ancak bu taleplerinin mahkeme tarafından göz ardı edildiğini; yalnızca bu durumun bile yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu ortaya koyduğunu, Hasarlanan emtia için yapılan SDR hesaplamasının son derece hatalı olduğunu; bilirkişi tarafından sunulan raporlarda dava konusu hasarlanan emtianın bölünebilen bir emtia olarak nitelendirilmesi ve SDR hesabının 400 kg üzerinden yapılmasının açıkça hatalı olduğunu; dava konusu taşınan emtianın bir “Endüstriyel Robot” olduğundan, söz konusu emtia bir bütün olarak taşınmakla birlikte, emtianın bir kısmının hasarlanması ile söz konusu “Endüstriyel Robot”un tamamı kullanılamaz halde olduğundan tamamının hasarlanmış olduğunun kabul edilmesi gerektiğini; bu nedenle, CMR m. 23 uyarınca SDR hesabı yapılırken, dava konusu emtianın “Endüstriyel Robot”un brüt ağırlığı üzerinden yapılması gerektiğini; bu durumda, CMR m.23 uyarınca yapılan SDR hesabının (2,7 Ton x 8,33 SDR=) 22.491-SDR yapmakta olduğunu; bu yüzden, talep edilen onarım bedeli sınırlı sorumluluktan (SDR hesabından) az olduğundan, somut olaylarında CMR m. 23 uyarınca sınırlı sorumluluk uygulanamayacağını, Hasarlanan emtianın özel nitelikte bir emtia olduğunu göz önünde bulundurmadan değerlendirme yapılmış olup hasarlanan emtianın onarımı için zorunlu masrafların dolaylı zarar olarak nitelendirilmesinin de hatalı olduğunu; dava konusu hasarlanan emtianın bir “Endüstriyel Robot” olduğundan, yedek parçaların nakliye bedeli ve onarım hususunda teknisyenlerin masraflarının zorunlu masraflar olduğunu ve tazminat hesaplamasında dikkate alınması gerektiğini, Tüm hususların mahkeme kararının tek dayanağı olan bilirkişi raporlarının ne denli hatalı ve eksik incelemeyle oluşturulmuş olduğunu gözler önüne serdiğini; bu raporlara karşı yapmış oldukları tüm itirazlarının ve dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edilmesi taleplerinin de mahkeme tarafından dikkat alınmadığını; bu sebeple de hatalı ve hukuka aykırı yerel mahkeme kararının ortaya çıktığını; Yüksek mahkemeden tüm itirazlarımız dikkat alınarak kararın kaldırılmasını talep ettiklerini, İleri sürerek, istinaf başvurularının kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme tarafından yükleme/boşaltma/ambalajlama işlemlerinin göndericinin sorumluluğunda olduğu tespit edilmesine rağmen müvekkili şirkete müterafik kusur yüklenmesinin hatalı olduğunu, Dava konusu emtianın üreticisi Almanya’da yerleşik Teubert Masckinenbau GmbH adlı firma olup, emtianın özellik ve niteliğini, emtianın nasıl taşınması gerektiğini ve ambalajının nasıl olması gerektiğini en iyi bilecek olanında yine bu firma olduğunu, müvekkili şirketin sadece emtianın nakliye kısmını üstlendiğini, yükleme/istifleme/boşaltma işlerinin müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını; yerel mahkeme tarafından da bu hususun tespit edildiğini, gönderici firmanın söz konusu emtianın üreticisi olarak bu tarz makinelerin defalarca gönderimini yaptığı düşünüldüğünde gerekli önlem, ambalajlama ve sabitleme hususlarında yeterli bilgiye sahip olduğunun aşikar olduğunu, Müvekkili şirket taşıma için emtianın alıcısı ile anlaşmış olup, taraflar arasında taşıma sözleşmesi imzaladığını; alıcı firmanın taşıyıcı müvekkili şirkete emtianın taşınması hususunda da özel talimatlar vermediğini; bu nedenle müvekkili şirketin nezaret sorumluluğunun ilk görünüşte anlaşılacak tarzda basit yapılacak istifleme/boşaltma/yükleme hatalarını uyarmaktan ibaret olduğunu; bu hususların dışında salt nakliye işi yapan ve işi sadece şoförlük olan müvekkili çalışanının, özel taşıma talimatı gerektirecek bir emtianın yükleme/istiflemesine müdahale etmesinin mümkün olmadığını, yükleme/istifleme teknik işler olup, davacı sigortalısı tarafından zaten bu hususlarda bir hizmet talep edilmediğini; makine, araç v.b. tarz emtialar için lashing ( sabitleme ) hizmeti veren firmaların bulunduğunu; davacı sigortalısının, bu denli bir makinenin nakliyesi için lashing hizmetini almış olması gerektiğini; bu hususlara riayet edilmeden yapılan taşıma nedeni ile işi salt nakliye olan müvekkili firmanın müterafik kusurlu kabul edilmesinin ve kusurun ağırlık kısmının da müvekkiline izafe edilmiş olmasının hatalı olduğunu, Söz konusu emtianın taşıma için ahşap palet üzerine sabitlendiğinin rapor ile ortada olduğunu fakat ahşap paletin makineyi koruyucu bir ambalajlama yöntemi olmadığını; makine sadece ahşap palete sabitlemiş olup, makinenin etrafını koruyucu hiçbir ambalajlama yapılmadığını; gönderici firma tarafından emtia müvekkili şirket çalışanın gözetimi altında araca yüklendiğini ve bilirkişi raporunda belirtildiği üzere bağın halatlar ile araca sabitlendiğini, müvekkili şirketin taşıyıcı olarak nezaret sorumluluğunu yerine getirdiğini, göndericinin bilgi ve tecrübesine keza özel taşıma talimatı olmayan emtiaları taşımadaki kendi tecrübesine güvenerek emtianın araca bağ halatları ile sabitlenmesinin yeterli olduğu kanısına vardığını, göndericinin yeterli ambalajlama yapmaması, yüklemeyi emtianın özelliklerini göz ardı ederek yapması gibi hususlar dikkate alınmaksızın, müvekkili şirketin yükleme aşamasında göndericiyi uyarmaması nedeniyle müterafik kusurlu kabul edilemeyeceğini, ayrıca yerel mahkemedeki yargılama boyunca söz konusu bağ halatlarının normal şartlarda emtiayı sabitleyecek yeterliliğe uygunluğunun araştırılmadığını, Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere, dava konusu emtianın yüklemesinin tamamlanması akabinde araca başkaca yüklemeler de yapılmış olup, taşınan diğer emtiaların hiçbirisinde herhangi bir hasar meydana gelmediğinin belirtildiğini, davacı tarafın iddiası ve dosyada davacı tarafından ibraz edilen ve tek taraflı yaptırılan ekspertiz raporuna göre, söz konusu hasarın ” viraja hızlı girilmesi ” sebebi olduğunun iddia edilmesinin tamamen soyut ve maddi anlamda müvekkilin kusurlu ya da sorumlu olduğunu gösteren bir dayanak olmadığını; eğer aracın şiddetli sarsıntısı sebebi ile bir hasar olmuş ise, bu hasarın araç içerisinde bulunan tüm emtialar yönünden söz konusu olması gerektiğini; fakat böyle bir durumun söz konusu olmadığını, Davacı, hasar sonrası müvekkili firmanın yokluğunda tutulan tutanak ile, müvekkili firmanın kusur ve sorumluluğu bulunduğunun, müvekkili firma şoförü tarafından da imza altına alındığını iddia etmiş ise de, müvekkili firma şoförü tarafından imzalanmış böyle bir tutanak olmadığını; müvekkili firma şoförü tarafından imzalanmış ise dahi, müvekkili firma şoförünün müvekkili firmayı temsil ve ilzama yetkisinin bulunmadığını, müvekkili firmanın yokluğunda ve tek taraflı olarak, teslimat sonrası düzenlenen belge nedeni ile müvekkilin sorumlu olduğunun iddia edilmesinin haksız olduğunu; dosyaya mübrez ve davacı tarafından ibraz edilen CMR ve hasara ilişkin taşıma belgeleri üzerinde bir şerh olmadığını; tüm bu açıklanan nedenlerle hatalı yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını talep ettiklerini, TTK madde 875/2 fıkrası uyarınca; zararın oluşmasına, gönderenin veya gönderilenin bir davranışı ya da eşyanın özel bir ayıbı sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde, bu olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınması gerektiğini, TTK madde 876/1 fıkrası uyarınca; zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcının sorumluluktan kurtulacağını, TTK madde 878/1 fıkrası uyarınca; zıya, hasar veya teslimdeki gecikme, gönderen tarafından yapılan yetersiz ambalajlama, eşyanın gönderen veya gönderilen tarafından işleme tabi tutulması, yüklenmesi veya boşaltılması, taşınacak paketlerin gönderen tarafından yetersiz etiketlenmesi hallerinden birine bağlanabiliyorsa, taşıyıcının sorumluluktan kurtulacağını, TTK madde 863/1 fıkrası uyarınca, sözleşmeden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça; gönderenin, eşyayı, taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorunda olduğunu, CMR’nin 17/2 fıkrası uyarınca; eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacının sorumlu tutulamayacağını, CMR 17/4 fıkrası uyarınca; madde 18 paragraf 2 ila 5’e uygun olmak üzere kayıp veya hasar durumları; ambalajlanmadıkları veya kötü ambalajlandıkları zaman, özellikleri gereği fire veren veya hasara uğrayan malların ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmış olması, yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınması, taşınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması, özellikle kırılma, paslanma, çürüme, kuruma, normal fire yahut da güve ve haşerattan kısmen veya tamamen zarar görebilecek malların özelliği, sandık veya paketlerin üzerindeki marka veya numaraların yetersiz veya hatalı oluşu, koşullarından bir veya bir kaçının doğal sonucu olan özel risklerden doğmuş ise, taşımacının sorumlu tutulamayacağını, Yerel mahkeme tarafından, taşıyıcının müterafik kusuru dolayısı ile tazminat bağlamında üzerine düşebilecek sorumluluğun davalı sigortacının davalı taşıyıcı yararına düzenlendiği CMR sigortası kapsamında olmadığı, dolayısı ile davalı sigortacının sorumluluğuna hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davalı sigortacının sorumlu tutulmamasının hatalı olduğunu, kararda CMR hükümleri uyarınca müvekkilinin esasen sorumlu olmadığının ancak yine CMR hükümleri uyarınca yüklemeye nezaret etme borcu sebebiyle sınırlı sorumluluğu olduğunun belirtildiğini, diğer bir değişle müvekkiline yüklenen sorumluluğun CMR hükümlerine dayandırıldığını, buna karşılık davalı … şirketi yönünden “taşıyıcının Konvansiyon’da öngörülmeyen mesuliyeti”nin sigorta güvencesi altında olmadığının belirtildiğini; gerekçeli kararındaki bu çelişkili değerlendirmelerin taraflarınca kabul edilmediğini,Yerel mahkeme tarafından hükmedilen alacağa avans faizinin uygulanması kararının hatalı olduğunu, CMR 27/1 fıkrasında, hak sahibinin ödenecek tazminat için faiz isteyebileceğinin, bu faizin yıllık % 5 üzerinden hesap edileceğinin ve ödeme isteğinin yazılı olarak taşımacıya gönderildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağının, böyle bir istekte bulunulmamış ise, tahakkukun dava açıldığı tarihten itibaren yapılacağının düzenlendiğini, kabul anlamına gelmemek üzere şayet müvekkili şirket aleyhine bir hüküm çıkacak olsa bile, alacağa uygulanacak faiz oranının CMR 27. maddesine istinaden, % 5 oranında olması gerektiğini; bu itibarla, yerel mahkeme tarafından hükmedilen alacağa avans faizinin uygulanması kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,İleri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; uluslararası karayolu taşımasında hasarlanan emtia nedeniyle, sigortalısına ödeme yapan davacı sigortacının ödediği tutarın, taşıyıcıdan, taşıyıcının sigortacısından ve şoförden rücuen tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece davanın taşıyıcı yönünden kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden ise reddine karar verildiği, kararın davacı vekili ile davalı taşıyıcı…Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri; bilirkişi kök ve ek raporunun hükme esas almaya elverişsiz olduğu, kök rapora itirazlarının ve mahkeme ara kararında bilirkişiden istenen hususların ek raporda karşılanmadığı, mahkemece yeni heyetten rapor alınması taleplerinin değerlendirilmediği, istifleme ve sabitlemenin taşımaya uygun yapıldığı, hasarın davalı şoför tarafından yola ve yüke uygun sürüş yapılmamasından (viraja hızlı girilmesinden) kaynaklandığı, buna rağmen davalı taşıyıcının tam kusurlu kabul edilmemesinin hatalı olduğu, istifleme ve sabitlemenin eksik olduğu kabul edilse dahi asıl kusur davalı şoförde olduğundan tespit edilen müterafik kusur oranının çok düşük ve hukuka aykırı olduğu, hasardan haklarındaki dava reddedilen davalı … şirketi ile davalı şoförün de sorumlu olduğu, SDR hesabının hatalı yapıldığı, onarım yapan teknisyenlerin masrafları ile yedek parça navlununun hasar kapsamına alınmamasının hatalı olduğu yönündedir.Davalı … Anonim Şirketi vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri; yükleme ve istiflemenin davalının değil göndericinin sorumluluğunda olduğu, davacının sigortalısının alıcı olduğu ve taşıma sözleşmesinin de alıcı ile bağıtlandığı, davacının sigortalısı tarafından kendilerine özel bir talimat verilmediği gibi, yükleme ve istiflemenin davalı sorumluluğunda olduğunun da ayrıca kararlaştırılmadığı, satıcı/gönderici tarafından emtianın yükleme ve sabitlemesinin yapıldığı sırada, davalı çalışanı şoförün, dolayısıyla davalının kendisine düşen nezaret sorumluluğunu yerine getirdiği, gönderici tarafından sabitlemenin düzgün yapılmamış olması nedeniyle ve CMK’nın 17/2 ve 17/4 fıkraları uyarınca davalı sorumluluğuna gidilemeyeceği, davalıya müterafik kusur yüklenemeyeceği, hasarın uygunsuz sabitlemeden kaynaklandığı, sabitlemede kullanılan bağ halatlarının uygunluğunun dahi mahkemece tespit edilmediği, davacının düzenlediği tek taraflı ekspertiz raporundaki aleyhe tespitlerin kabul edilmediği, kabul anlamına gelmemek üzere davalı sigortacının hasardan sorumlu tutulmamasının hatalı olduğu, yine CMR’nin 27/1 fıkrasına göre tazminata yıllık %5 faiz işletilmesi gerekirken avans faizi işletilmesinin hatalı olduğu yönündedir. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, CMR senedi, teslim tutanağı, rücu yazıları, ödeme dekontu, hem davacı hem de davalı … şirketi tarafından açılan hasar dosyaları dosya arasına alınmış, dosya gümrük ve taşıma uzmanı bilirkişiye tevdii edilerek kök rapor, taraf itirazları üzerine ek rapor alınmış, bilirkişi raporu doğrultusunda; dava konusu taşımanın Almanya Türkiye arası karayolu ile gerçekleşmesi nedeniyle uyuşmazlığın CMR hükümlerine tabi olduğu, taşıma sözleşmesinin davacının sigortalısı/ithalatçı/alıcı ile davalı Türker Şirketi arasında kurulduğu, yükleme ve sabitlemenin gönderici/satıcı dava dışı Alman firması tarafından gerçekleştirildiği, hasarın yüke uygun sabitleme yapılmaması nedeniyle meydana geldiği, davalı Türker Şirketi’nin yükleme ve sabitlemeye nezaret yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle hasarın meydana gelişinde %40 oranında müterafik kusuru bulunduğu, davalı Türker Şirketi’nin CMR sigortacısı olan davalı … Türk Anonim Şirketi’nin, teminat kapsamında olmayan hasardan sorumlu tutulamayacağı, davalı şoförün ise taşıma sözleşmesinden doğan nezaret yükümlülüğü bakımından davalı taşıyıcı şirketin ifa yardımcısı olduğu, bizzat sözleşmesel sorumluluğu bulunmadığı, hasara kasten neden olmadığı, bu nedenle davalı şoförün de sorumluluğuna gidilemeyeceği, taşıma konusu emtianın onarımı için gereken işçilik dahil masraflar dışındaki, yedek parça navlunu ile onarımı yapan teknisyenlerin konaklama ve yolculuk giderlerinin dolaylı zarar mahiyetinde bulunduğu, davalı taşıyıcıdan talep edilemeyeceği, gerçek hasar tutarının 51.984,16-TL olduğu, davalı taşıyıcının bu tutarın %40’ına tekabül eden 20.793,66-TL’sinden sorumlu olduğu, hesaplanan tutarın rapor tarihindeki SDR kuru üzerinden hesaplanan sınırlı sorumluluk bedelinin altında kaldığı gerekçeleriyle, davanın davalı … Şirket’i yönünden kısmen kabulü ile 20.793,66-TL nin 04/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile bu davalıdan tahsiline, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davacının sigortalısı ile davalı … Şirketi arasında, satın alınan “Endüstriyel Robot” emtiasının Almanya Türkiye arası karayolu taşımasının gerçekleştirilmesi amacıyla taşıma ilişkisi kurulduğu, emtianın Almanya’da mukim satıcı/gönderici Şirket tarafından, davalı taşıyıcı aracına ahşap palet üzerine spanzetlerle sabitlenerek yerleştirildiği, taşıma parsiyel olduğu için, daha sonra araca başka emtianın da yüklendiği, son yükün alınacağı mahalde, dava konusu robotun ahşap paletten kurtularak araç içinde sağa doğru devrildiğinin, görüldüğü, robotun yükleme noktasındaki işçilerle birlikte şoför tarafından ek sapanzetlerle düzeltilerek taşımaya devam edildiği, bu devrilme nedeniyle robotun hasarlandığı, taşımanın tek araçla yapıldığı, taşıma esnasında herhangi bir kaza meydana gelmediği, emtianın davacı şirket tarafından sigortalandığı, taşımanın ise davalı şirket tarafından sigortalandığı, emtianın davacının sigortalısı tarafından CMR senedine “hasarlı teslim” kaydı düşülerek teslim alındığı, ayrıca davalı şoför ile alıcının yetkilisi tarafından tutulan 03/09/2014 tarihli tutanak ile emtianın araç içinde devrildiği, son yükleme yerinde durumun farkedildiği, robotun düzeltilerek bağlandığı ve yola devam edildiği, varış noktasında araçtan tahliye öncesi hasar tespiti yapıldığı ve emtianın hasarlı teslim alındığı hususlarının kayıt altına alındığı sabittir. Davacı Şirket hasar dosyasında bulunan ekspertiz raporunda, hasara neden olan devrilmenin yakın nedeninin sürücü kusuru(viraja hızlı girme) olduğu kanaatine ulaşıldığı, hasarın satıcı firmadan temin edilen yedek parçalar ile yine satıcı firmadan gelen iki teknisyen tarafından onarıldığı, yedek parça bedeli, onarım işçilik bedeli, yedek parça navlun bedeli ve iki teknisyenin konaklama bedeli toplamı 20.156,86-Euro karşılığı 56.887,00-TL hasar bedeli mevcut olduğu belirtilmiştir. Davalı … Şirketi hasar dosyasında bulunan ekspertiz raporunda, incelemenin davacı şirket eksperi ve yetkili teknisyenlerle birlikte, makine araçtan tahliye edilmeden önce yapıldığı, emtianın ilk istiflenmesinin hangi şartlar altında yapıldığına dair fotoğraf bulunmadığı, mevcut durumda, emtianın ayak ve gövdeden oluştuğu, ahşap bir platform üzerine spanzetlerle sabitlendiği, boşluk kalan kısımlarda hava yastığı kullanıldığı, gövde boşluk kısımlarının ise takozlar ile sıkıştırıldığı, şoförün yüklemeden bir gün sonra sallantı farkedince dört adet daha spanzet ilave ederek tekrar sabitleme yaptığını, buna rağmen varış yerinde emtianın sağa yattığını gördüğünü beyan ettiği, makinenin sabitlenmesi ve hareket etmemesi için önlemler alınmış görünse de, nakliye aracının herhangi bir kaza, çarpma, çarpılma gibi ani ve beklenmedik bir olayla karşılaşmadığı nazara alındığında, hasarın gerektiği kadar ve özenli sabitleme yapılmaması, kullanılan takozların hareket etmesi gibi sebeplerle nakliye sırasında meydana gelen sarsıntılar(viraja hızlı girme, tümsekten hızlı bir şekilde geçme) sebebiyle meydana gelmiş olabileceği, hasarın yedek parça bedeli, onarım işçilik bedeli, yedek parça navlun bedeli ve iki teknisyenin konaklama bedeli toplamı 20.156,86-Euro olduğu, CMR taşıma poliçesinde 2.000,00-Euro muafiyet tenzili düşüldükten sonra hasarın 18.186,86-Euro olduğu, hasar kısmi onarım ile giderildiğinden SDR hesabı yapılmadığı kanaati bildirilmiştir. Mahkemece alınan kök ve ek raporlarda ise; taşıma konusu makinenin 2,7 ton ağırlığında olduğu, gönderici tarafından makinenin ahşap palete sabitlenerek araca yüklendiği, makinenin nakliye sırasında herhangi bir kaza olmaksızın, ahşap paletten kurtularak kasa içerisinde devrildiği, karayolu sevkiyatlarında, güzergah trafiğinin özelliklerine, normal seyir esnasında ortaya çıkan çapraz(virajlı yol, yana eğilimler mutat salınmalar), dikey(engelebeler) ve uzunlamasına(öndeki araca yanaşma şekli, fren, bayır yukarı sürme, eğimler) kuvvetler ile bu kuvvetlerin kendi aralarındaki kombinasyonlarının da dahil olduğu, yükleme ve ambalajlamanın bu kuvvetleri karşılayacak şekilde gerçekleşmesi, yükün de araç kasa/dorsesine bu kuvvetleri karşılayacak şekilde sabitlenmesinin zorunlu olduğu, bunun gerçekleşmesi halinde hasarın çok düşük ihtimal olduğu, dava konusu taşımada makine gönderici taraf ahşap palete sabitlenmiş olsa da, yükün güzergaha uygun biçimde araç kasası/dorsesine güzergaha uygun şekilde tam sabitlenmediği, sağlam bir şekilde desteklenmediği, bu nedenle açıklanan kuvvetleri karşılayamayan yükün kasa içerisinde devrilmesine, ezilip hasarlanmasına neden olduğu, CMR’nin 17/4 fıkrasına göre yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınması, taşınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması nedeniyle meydana gelen hasardan taşıyıcının sorumlu tutulamayacağı, ancak Yargıtay’ın yerleşik uygulaması uyarınca taşıyıcının yükleme ve istiflemeye nezaret yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda yükün güzergaha uygun şekilde araca sabitlenmediği hususunda göndereni uyarmayan ve çekince koymaksızın taşıma senedini teslim alan taşıyıcının hasarın meydana gelmesinde %40 oranında müterafik kusurlu olduğu, bu sorumluluk doğrudan CMR’den kaynaklanmadığından davalının sorumluluk sigortacısına başvurulamayacağı, yine davalı şoförün yükleme sırasında göndereni uyarmamasının, doğrudan davalı taşıyıcı şirketin kendi akidine karşı özen yükümlülüğüne aykırılık teşkil edeceği, sözleşme tarafı olmayan şoförün, kasti bir eylemi de bulunmadığından hasardan sorumlu tutulamayacağı, CMR’nin 23/4 ve 25/2 fıkraları uyarınca tazminata; yedek parça ve onarım işçiliği toplamı 17.269,99 Euro’nun teslim tarihindeki TL karşılığı olan 49.160,24-TL ile, navlun bedeli ve damga vergisi harcı toplamı 43.444,92-TL’nin, CMRnin 23/4 fıkrası uyarınca hasarlanma oranına denk düşen 2.823,92-TL’nin dahil olduğu, buna göre CMR uyarınca taşıyıcıdan 51.984,16-TL’nin %40’ına denk düşen 20.793,66-TL’nin tahsilinin istenebileceği, taşıyıcının sınırlı sorumluluktan faydalanmasına engel durum bulunmadığı, makinenin hasarlanan kısmının brüt ağırlığı olan 400,00-kg ile 8,33-SDR çarpıldığında, 3.332,00-SDR bulunduğu, ek rapor tarihindeki TCMB SDR/TL kuruna göre sorumluluk sınırının 27.503,66-TL olduğu, bu sınırın tespit edilen 20.793,66-TL’nin altında kaldığı, teknisyenlerin konaklama, ulaşım ve günlük giderleri ile yedek parçaların navlun bedeli toplamı 2.888,87-Euro’nun CMR’nin 23/4 ve 25/2 fıkraları uyarınca dolaylı gider olduklarından taşıyıcıdan talep edilemeyecekleri kanaati bildirilmiştir. Davacının sigortalısı ile davalı … Şirketi arasındaki taşıma sözleşmesi, uluslararası taşımaya ilişkin olduğundan uyuşmazlığa CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanacağı, Konvansiyonda hüküm bulunmayan hallerde ise 6012 Sayılı TTK’nın taşımaya ilişkin hükümlerinin uygulanacağında duraksama yoktur. Somut olayda yükleme ve istiflemenin taşıyıcının değil göndericinin sorumluluğunda olduğu çekişme konusu değildir. Davacı … Şirketi’nin ekspertiz raporunda, yükün gönderici tarafından taşımanın yapılacağı araca, ne şekilde yüklendiği, yüke ve yola uygun şekilde sabitlenip sabitlenmediği hususlarında hiçbir değerlendirme bulunmamakta, yalnızca devrilmenin yakın nedeninin sürücü kusuru(viraja hızlı girme) olduğu kanaatine ulaşıldığı belirtilmektedir. Davalı … Şirketi’nin eskpertiz raporunda ise gönderici tarafından makinenin sabitlenmesi ve hareket etmemesi için önlemler alınmış görünse de, nakliye aracının herhangi bir kaza, çarpma, çarpılma gibi ani ve beklenmedik bir olayla karşılaşmamış olması karşısında, hasarın gerektiği kadar ve özenli sabitleme yapılmaması, kullanılan takozların hareket etmesi gibi sebeplerle nakliye sırasında meydana gelen sarsıntılar(viraja hızlı girme, tümsekten hızlı bir şekilde geçme) sebebiyle meydana gelmiş olabileceği kanaati bildirilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda makinenin ahşap platform üzerine sabitlenmesinde sorun bulunmadığı, ancak 2,7 ton ağırlığındaki makinenin, normal seyir esnasında ortaya çıkan çapraz, dikey ve uzunlamasına kuvvetlere karşı koyacak şekilde araca sabitlenmediği, bu nedenle herhangi bir kaza olmaksızın ahşap paletten kurtularak kasa içerisinde devrildiği, devrilmenin gönderici tarafından emtianın, yükün ve yolun durumuna uygun şekilde araca sabitlenmemesi nedeniyle gerçekleştiği tespit edilmiş olup, HMK’nun 282 maddesi uyarınca, mahkemece bilirkişi raporunun diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirileceği nazara alındığında, mahkemece devrilmenin nedenine ilişkin teknik açıdan yeterli izahat içeren ve denetime açık bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bilirkişi kök ve ek raporlarına yönelik istinaf sebebi bu açıdan yerinde görülmemiştir. CMR Konvansiyonu’nun 17/1 fıkrasında, taşıyıcının, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumlu olduğu düzenlenmiş, 17/4 fıkrası ile bu fıkranın c bendinde ise hasarın, yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınması, taşınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması halinde doğan özel riskin bir sonucu olduğunun belirlenmesi halinde taşıyıcının hasardan sorumlu tutulamayacağı öngörülmüştür. Konvansiyonun 18/2 fıkrasında, durumun koşulları bakımından hasarın Konvansiyonun 17/4 fıkrasında öngörülen özel risklerin bir veya daha fazlasına atfedilebildiği belirlenirse, artık sebepten kaynaklandığının kabul edileceği, aksini ispat yükünün taşıyıcıdan hak iddia eden tarafa ait olacağı düzenlenmiştir. Somut olayda; yükleme ve sabitlemenin gönderici tarafından yapıldığı, hasara neden olan devrilmenin, göndericinin makineyi araca, yükün ve yolun özelliklerine uygun şekilde sabitlememesi nedeniyle meydana geldiği bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Artık hasarın bu nedenle değil de davalı şoförün kusuru nedeniyle meydana geldiğini, hem taşıyıcı şirketin sözleşmeye dayalı sorumluluğuna gidebilmek, hem de davalı şoförün haksız fiile dayalı sorumluluğuna gidebilmek için ispatla yükü altındadır. Güzergahta herhangi bir kaza meydana gelmemiş olması, davalı şoförün hasar dosyalarında bulunan beyanlarında yükü araca sabitleyen spanzetlerin yetersizliği nedeniyle seyir esnasında sallanması sonucu, kendisinin ek spanzet kullandığını ifade etmiş olması, davacının delil olarak dayandığı 03/09/2015 tarihli teslim tutanağında, davacı iddiasının aksine taşıyıcı şirketin veya şoförünün kusurlu olduğuna dair herhangi bir kabul bulunmaması, davacının delil olarak dayandığı kendi eksperi tarafından düzenlenen ekspertiz raporunda ise, gerekçe gösterilmeksizin şoför kusuruna dair kanaat belirtildiği gibi, yükün sabitlenmesinin yeterli olup olmadığında dair tek cümle değerlendirme dahi yer almaması karşısında, devrilmenin davalı şoförün sürüş kusuru nedeniyle meydana geldiği davacı tarafından ispat olunamamıştır. Davacının, davalı şoförün sürüş kusuru bulunduğuna dair aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Konvansiyonun bir üst paragrafta anılan hükümleri uyarınca taşıyıcı sorumluluğuna gidilemeyecek ise de; TTK’nun 863/1 fıkrasında, sözleşmeden durumun genelinden ve ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça, yükleme ve sabitlemenin gönderici sorumluluğunda olduğu, öte yandan taşıyıcının yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlamakla yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde belirtildiği üzere bu yükümlülük bir denetim(nezaret) yükümlülüğüdür. Esasen bu yükümlülük, borçların özenle ifasına ilişkin genel ilkenin özel bir görünümü mahiyetindedir. Somut olayda, davalı taşıyıcı Şirket gönderen tarafından yapılan yükleme ve sabitlemenin yola ve yüke uygun olup olmadığını denetlemekle yükümlüdür. Bu yükümlülük şüphesiz gönderene karşı değil, kendi akidine karşıdır ve taşıcının ifa yardımcı olan şoför eliyle yerine getirilmelidir. 2,7 tonluk makinenin araca yeteri kadar spanzet ve diğer sabitleme araçları ile ve özenle sabitlenmediğini gören davalı taşıyıcı şoförünün, bu konuda göndericiyi uyarmaması ve yükün bu haliyle yola çıkmış olması karşısında, davalı taşıyıcı şirketin hasarın meydana gelişinde nezaret yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle müterafik kusurlu olduğu, bilirkişi tarafından belirlenen ve mahkemece tespit edilen %40 oranındaki kusurun olayın özelliklerine uygun olduğu anlaşılmış olup, davacının müterafik kusur oranının daha yüksek olması gerektiğine, davalı taşıyıcının ise kendilerine müterafik kusur yüklenemeyeceğine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı şoförün hasarın meydana gelişinde kusura dayalı haksız fiil sorumluluğu bulunduğunun davacı tarafından ispatlanamamış olması, davalı taşıyıcı şirketin ifa yardımcısı olması ve taşıma sözleşmesinin tarafı bulunmaması nedeniyle davalı şoförün taşıma sözleşmesinden doğan denetim yükümlülüğüne aykırılıktan sorumlu tutulamayacak olması karşısında, davacı yanın davalı şoförün de hasardan sorumlu olduğu yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Dava konusu makinede meydana gelen hasarın yedek parça ikmal edilerek giderilmiş olması karşısında, davacının hasarın makineyi tamamen kullanılamaz hale getirdiğine, SDR hesabının makinenin toplam ağırlığı esas alınarak yapılması gerektiğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmediği gibi, bilirkişi tarafından tespit edilen ve mahkemece hükme esas alınan hasar tutarına onarım için gereken yedek parça ve işçilik bedellerinin dahil olması karşısında, dolaylı zarar niteliğindeki diğer kalemlere de hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı … Şirketi’nin emtia taşıması sorumluluk sigortası poliçesi ile, davalı taşıyıcının CMR hükümlerine göre karayolu ile yapılan uluslararası emtia taşımasından doğan sorumluluğunu teminat altına aldığı, poliçenin istisnalar başlıklı birinci bölümünün 14 maddesinde, taşıyıcının CMR hükümlerinden daha geniş bir sorumluluk kabul etmiş olması halinde dahi, sigortacının yalnızca CMR hükümleri uyarınca teminat vermiş sayılacağının kararlaştırıldığı, somut olayda taşıyıcının sorumluluğunun CMR hükümlerinden doğmadığı, TTK’nun 863/1 maddesi uyarınca taşıma sözleşmesinden doğduğu, meydana gelen hasarın bu nedenle anılan poliçenin teminatı kapsamında bulunmadığı anlaşılmakla, her iki tarafın davalı … Şirketi’nin hasardan sorumlu tutulması gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacının tazminat tutarını TL cinsinden talep etmiş olması karşısında, davalı yanın, hükmedilen tazminata CMR’nin 27/1 fıkrasına göre tazminata yıllık %5 faiz işletilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı ve davalı Türker Lojistik vekilinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı ve davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.420,41-TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 355,11-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.065,30-TL harcın davalı …San. Ve Tic. A.Ş. tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.