Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1200 E. 2023/1521 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1200 Esas
KARAR NO: 2023/1521 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/1220 Esas – 2020/563 Karar
TARİH: 20/10/2020
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin dünya kozmetik sektörünün farklı alanlarında seçkin markaları bünyesinde bulunduran sektörde kabul görmüş markaların distribütörlüğünü yapmakta olduğunu müvekkilinin tek yetkili distribütör olduğu … isimli markaların da Türkiye’deki tek distribütörü olduğunu ve davalıya ait www…com.tr isimli internet sitesinde bu ürünlerin satıldığını davalı tarafından üretici olmayan diğer toptancılardan ithal edildiğini ve satışının yapıldığı bilgisini aldıklarını Türkiye içinde tek yetkili satıcı olmamız sebebi ile davalı şirkete Beyoğlu … Noterliği tarafından 05/07/2013 tarih … yevmiye nolu ihtarnamenin keşide edildiğini ancak davalıların satışlara devam ettiğini müvekkili şirket tarafından ithal edilmeyen ve tek distribütör olduğu markanın davalı tarafından satışının haksız rekabet doğurduğunu ve müvekkilinin piyasadaki adını lekelediğini belirterek T.T.K 58. Mad uyarınca davalının sayılan eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespitini haksız rekabetin maddi durumunun ortadan kaldırılmasını tedbir kararı verilmek sureti ile İnternet ortamından yapılan satışın kaldırılmasını ve 15.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın keza en yüksek avans reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ayrıca vekalet ücreti ve yargılama giderinin de davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, görevsizlik itirazında bulunduklarını işbu dava markalı ürünlerden kaynaklı bir tazminat davası olduğundan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu bu sebeple huzurdaki davada görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini ayrıca müvekkili şirketlerden birinin ticaret faaliyet adresinin Ankara diğerinin de Mersin olduğunu genel yetkili mahkemenin davanın açıldığı tarihteki davalı yerleşim yeri mahkemesi olduğunu bu nedenle yetkisiz mahkemede davanın açıldığını belirterek öncelikle mahkemenin yetkisiz olması sebebi ile dosyanın yetkili Mersin Mahkemelerine gönderilmesini görev itirazlarının dikkate alınarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini davacının haksız ve dayanaksız davasının reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 20/10/2020 tarih 2016/1220 Esas 2020/563 Karar sayılı kararında;”….Dava dosyası, 11/01/2018 havale tarihli, üçlü bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan bilirkişi raporu, kozmetik bilirkişi tarafından hazırlanan 19/08/2020 havale tarihli bilirkişi raporu, dosya arasına alınan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı ile birlikte yapılan değerlendirmede; Davacının, Türkiye içinde tek yetkili satıcı olduğu … markalarının davalıya ait www…com. Tr isimli internet ortamında alışveriş sitesinde satıldığı ve yine davalı tarafından üretici olmayan diğer toptancılardan ithal edildiğini beyan ederek mahkememizde davalı aleyhine haksız rekabetin tespiti, tecavüzün önlenmesi ve maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin dava açtığı, mahkememizce aldırılan 11/01/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere, davalının faaliyetinin paralel ithalat olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, davacı ile dava dışı firmalar arasında imzalanan sözleşmelerin, nispilik ilkesi gereğince sözleşmenin tarafları bağladığı, dolayısıyla, davacı yanın kendi sözleşmesindeki borçları olan, asgari ürün alma taahhüdü, reklam yapma taahhüdü gibi borçlarının kendi borçları olduğu, sözleşmeyi imzalamayan üçüncü kişiler açısında bir sonuç doğurmayacağı, orijinal ürünlerin hukuka uygun yöntemler ile elde edip, vergilerini ödeyerek yurt içine getiren paralel ithalatçıların ticaret yapma hakkının olduğu, Ulusal Hukuk Sistemimizinde haksız olan rekabetin yasaklanması, dava tarihi itibari ile uygulanan 556 sayılı KHK’nın 13. Maddesine ifadesini bulan marka hakkının tüketilmesi, rekabetin korunması hakkında kanunun 4. Maddesi bu konuda ithalatçıların rekabetinin hukuka uygun kabul etmekte ve korumakta olduğu, dolayısıyla, davalının faaliyetinin paralel ithalat kapsamında hukuka uygun olduğunun kabulünün gerektiği, öte yandan davacının davalı hakkında üretici firmadan formül bilgisi alınmaksızın, Sağlık Bakanlığı ve Zehir Danışma Merkezi’ne bildirim yapılmayan veya tamamen usulsüz bildirimler yapılmak sureti ile üretici dışındaki başka toptancılardan ithal edilmekte olduğu iddiasında olduğu, fakat bunu ispata yönelik herhangi bir belge sunamadığı, bu doğrultuda mahkememizce Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’ne, Ulusal Zehir Merkezi’ne Sağlık Bakanlığı Eczacılık Genel Müdürlüğü ile Kozmetik Denetim Kurulu’na müzekkere yazılarak taraflarca dava konusu faaliyete ilişkin verilen tüm dilekçe ve sonuçların gönderilmesinin istendiği, gelen yazı cevapları ile birlikte tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, kozmetik bilirkişi tarafından düzenlenen 19/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda, davalı tarafa ait ürünlere ilişkin etiketlerin piyasaya sürüldüğü tarihte, kozmetik mevzuatına uygun olduğu hususunun bildirildiği, netice itibari ile davacının faaliyetinin, haksız rekabet teşkil ettiği hususunun davacı tarafça ispatlanamadığı, davalı tarafın faaliyetinin paralel ithalat niteliğinde olduğu, söz konusu faaliyetin ise hukuka uygun bir ticari faaliyet olarak kabul edildiği, davalı tarafça piyasaya sürülen ürünlerin etiketlerin kozmetik mevzuatına uygun olduğu, davalının dürüstlük kuralına ve emek ilkesine aykırılık teşkil eden bir eylemin mevcut dosya kapsamında ispatlanamadığı, bu itibarla davacı tarafça haksız rekabetin ispatlanamadığı kanaatine varıldığından, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…”gerekçesi ile, 1-Davacının davasının REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün 10/09/2013 ve 25/04/2013 tarihli yazılarından da açıkça görüldüğü üzere davalıların usule aykırı ithalat yaptıklarını, bildirim yükümlülüklerini yerine getirmediklerinin tespit edilmiş olup, ithalat usullerini ihlal ederek kozmetik üzerine olan dava konusu ürünlerin ithalatında kanunun koyduğu emredici kuralları çiğneyerek gerekli prosedürü izlemediklerini, Davalı tarafın ithalatını yaptığı ürünlerin formüllerinde farklılık mevcut olmasına rağmen buna ilişkin bilgi ve belgeler ilgili yerlere ibrazı ve bilgisi verilmediğinden denetiminin de sağlanamadığını, bu durum ithalatı hukuk dışı hale getirdiğini ve toplum sağlığını riske attığını, karşı taraf bu şekilde hukukun kendilerine yükledikleri sorumluluktan kaçtıklarını, sebep oldukları durumlar sebebiyle kanunun yüklediği para cezasını dahi yerine getirmediklerini, Davaya konu malların formül ve bileşenleri sadece yetkili distribütörlerle paylaşılan gizli tutulması gereken bilgiler olup kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için davalı şirketin paralel ithalat yaptığı dahi düşünülse dahi işbu bilgiler paralel ithalat yapan şirketlerle dahi paylaşılmadığını, Davalılar tarafından Sağlık Bakanlığı’na herhangi bir bildirim yapılmamakla birlikte lisans ve hak sahipleri açısından haklarının korunması ve marka itibarlarına zarar gelmemesi hususunun garanti altın alınmasının oldukça önem teşkil ettiğini ancak davalılar uyguladıkları hukuka aykırı yöntemle ithalat konusunda önlerine çıkan yükümlülükleri bertaraf ederek hukuka aykırı eylemde bulunduklarını, endişe uyandıracak boyutlara teşkil eden bu durum toplum sağlığı ve kamu güvenliğini de tehdit ettiğini, mallar arasında farklılık olmasından kaynaklı gri malların ithalatının engellenebildiğini, piyasaya sürülen aynı marka ve farklı nitelikteki ürünler arasında haksız bir rekabet oluşacağı ortada olup yerli marka sahibinin ise bu durumdan olumsuz etkileneceği göz ardı edilemeyeceğini, Tüketiciler açışından düşünüldüğünde belirli özellikleri nedeniyle satın alınan ürünler marka aynı olsa dahi özgün ürünlerden farklılık göstermesi nedeniyle tüketiciler açısından hayal kırıklığı yaratacağından hak sahibi ve markanın imajının zarar görmesinin kaçınılmaz olduğunu, markanın tek amacı olan tüketiciye özgün ürün sağlayarak memnuniyet garantisi verme fonksiyonunu elinden almakta dolayısıyla asli fonksiyonlarını ortadan kaldırarak zedelediğini, davalının eylemleri markanın asli fonksiyonlarının ortadan kalkmasına neden olduğunu, tüketiciler açısından tehlike oluşturduğunu, Müvekkilinin Türkiye’de olan tek yetkili satıcının kendisi olduğuna dair belgenin de ekte mevcut olduğunu, iş bu belgeye göre … Ltd. tarafından … markasının tek yetkili satıcısı olduğu ve bu belgenin kendi markalarını korumak amacıyla düzenlendiği, herhangi bir sorunda kendisiyle iletişime geçilmesi gerektiğinin açıkça görüldüğünü, Müvekkiline ya da marka sahiplerine önceden bildirim yapılmayarak, örnek numuneler inceleme için hak sahiplerine gönderilmeyerek denetime imkan tanınmadığını, paralel ihracat için usulün uygulanmadığını, yetkili birimlere yanlış bilgiler verildiğini ve tüketicinin bilgilendirilmediğini, Müvekkilinin çok uzun yıllardan beri Türk piyasasında adı duyulmamış önemli markaları Türkiye’ye getirdiğini ve bu markaların pazarda yer edinmesi için çeşitli reklam harcamalarında bulunduğunu, davalılar ise tamamen müvekkili şirketin açtığı bu yoldan hiçbir külfete katlanmadan internet ortamında aynı markaları satmak sureti ile zaten müvekkili şirket sayesinde pazarda tanınmışlığı olan ürünleri ithal etmekte paralel ithalat perdesi altında haksız rekabete sebebiyet verdiğini, Müvekkili ürünlerin Türkiye’de satışa yetkili tek temsilci olduğunu, işbu dava konusu … markalarının ürünleri müvekkilinin elinde kalmadığından bu markalar artık müvekkili tarafından temsil edilmediğinden Türkiye’ye getirilmediğini ancak … markası için müvekkilinin satışa yetkili tek temsilcisi olduğunu belgeleyen belge ekte sunulmuş olup iş bu belgede … tarafından … markasının müvekkilinin tek satışa yetkili temsilcisi olduğu ve bunu markalarını korumak amacıyla yaptıklarını, herhangi bir sorunda kendileriyle de iletişime geçilmesi gerektiğini belirttiklerini, iş bu belge incelendiğinde karşı tarafın bu belgeyi alması gerekirken almadan, gerekli prosedürleri dahi uygulamadan müvekkilinin tanıtımlarından yarar sağlayarak www…com.tr isimde internet sitesinde dava konusu ürünlerin satısını yapmaları adalete ve hukuka uygun olmadığını, müvekkilinin ürün tanıtımlarından yararlandıkları ve haksız rekabete sebebiyet verdiklerinin bilirkişi raporunda da açıkça görüldüğünü, Dava sonucuna etki eden 11/08/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle, distribütörlük sistemlerinde sözleşme imzalamayan tacirlerin hukuka uygun rekabet etme haklarının mevcut olduğunu, orijinal ürünleri hukuka uygun yöntemler ile elde edip vergilerini ödeyerek yurt içine getiren paralel ithalatçıların ticaret yapma haklarının mevcut olduğunu, ithalata konu ürünlerin üretici dışındaki başka toptancılardan ithal edilmekte olduğu iddiasının dosya kapsamında ispatlanamadığını, paralel ithalat yapmanın hukuka uygun bir ticari faaliyet olarak kabul edildiğini ve davalının dürüstlük kuralına ve emek ilkesine aykırılık teşkil eden bir eyleminin mevcut dosya kapsamında ispatlanamadığı bu nedenle de haksız rekabetin ispatlanamadığı yönünde kanaat bildirdiğini ancak bilirkişiler tarafından eksik ve hatalı incelemeye dayalı olarak bu kanaatin tarafımızca kabulünün mümkün olmadığını, davalıların usul ve yasaya uygun şekilde ithalat yaptıklarına ilişkin herhangi bir delil sunmadıklarını, davalılar tarafından ticari defterlerin ibrazından kaçınılmış olmakla esasında paralel ithalata konu ürünlerin ithalatın ne şekilde yapıldığına dair dosya kapsamında bir bilgi bulunmadığını, bilirkişiler tarafından davalıların usul ve yasaya uygun şekilde ithalat yaptıklarından bahisle eylemlerinin haksız rekabet teşkil etmediği yönündeki kanaatlerinin mesnetsiz kaldığını, davalı tarafından ticari defterlerin ibrazından kaçınılmış ise de müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde dava konusu ürünlere ilişkin müvekkilinin yapmış olduğu satışların ve açık bir şekilde tespit edilebileceğini, davalı taraf her ne kadar hukuka aykırı işlem tesis etmediğini belirtmekte ise de tek yetkili satıcı olan müvekkilinin yapmış olduğu reklam harcamalarından nemalanarak ne kadar ürün satışı yapmış olduğu defter ibraz edilmese dahi tespit edilebilecek durumda olduğunu, davalılar tarafından ithal edilen ürünlerin orijinal olmadığına ilişkin iddiaların ispat edilemediği belirtilmiş ise de Sağlık Bakanlığı İl Sağlık Müdürlüğüne yapılan 04.04.2013 tarih ve … sıra numaralı başvuru evrakının bir örneğinin deliller ekinde olduğunu, Huzurdaki davada davalı tarafın haksız rekabet hükümlerini ihlal edip etmediğinin tespit edilmesi gerektiğini,19.08.2020 tarihli bilirkişi raporunun kararda etkin rol oynadığını fakat raporun çelişkilerle dolu olduğunu, Aynı marka altında olsa bile orijinal ürünlerden farklılık gösteren ürünlerin, orijinal ürünün sahip olduğu çeşitli karakteristik özellikler nedeniyle satın alan tüketiciler açısından hayal kırıklığına sebep olacağından hak sahibi ve markanın imajının zarar göreceğini, bu husus markanın asli fonksiyonlarını ortadan kaldıracak ya da en düşük ihtimalle zedeleyeceğini,Paralel ithalatın gerçekleşebilmesi için gerekli hususlardan biri ithalata konu orijinal nitelikteki malların piyasaya sunumunun hukuka uygun bir şekilde gerçekleştirilmiş olması olduğunu, davalıların hiçbir şekilde usule uygun hareket etmediğini müvekkiline ya da marka sahiplerine önceden bildirim yapmadığını, ürünlerin bir örneğini hak sahiplerine göndererek incelemelerinin sağlanamadığını, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1220E. dosyasında yapılan yargılamada resmi kurumlardan davalıların yaptıkları satışa ilişkin yasal bir belgelerinin olup olmadığına dair yazı dahi istenilmeden dosyanın karara çıktığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, tek satıcı ve distribütörlük sözleşmesine istinaden, davalı tarafından yurt dışından ithal edilen malların haksız rekabet oluşturduğu iddiasıyla açılmış haksız rekabetin tespiti, men’i ve tazminat taleplerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Haksız rekabet, 6102 sayılı TTK’nın 54 ila 63. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, anılan Kanunun “Amaç ve İlke “ başlığını taşıyan 54. maddesinde, haksız rekabete ilişkin bu hükümlerin amacının bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise, rakipler arasındaki veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların, haksız ve hukuka aykırı olduğu ve ilke olarak haksız rekabet teşkil ettiği düzenlenmiştir. Kanun koyucu TTK’nun 54 maddesinde haksız rekabet hükümlerinin amacını ve genel hükmü ortaya koyduktan sonra, 55. maddede altı bent halinde, oldukça ayrıntılı bir sayımla haksız rekabet hallerini belirlemiştir. Ancak bu sayım sınırlı olmayıp, zikredilen maddede sayılan haller haksız rekabet teşkil eden eylemlerin başlıcaları olarak örnekleme kabilinden belirtilmiştir.Somut olayda davacı tarafça, dünya kozmetik sektörünün farklı alanlarında seçkin markaları bünyesinde bulunduran sektörde kabul görmüş markaların distribütörlüğünü yapmakta olduğunu, … isimli markaların da Türkiye’deki tek distribütörü olduğunu ve davalıya ait www…com.tr isimli internet sitesinde bu ürünlerin satıldığını, davacı şirket tarafından ithal edilmeyen ve tek distribütör olduğu markanın davalı tarafından satışının haksız rekabet doğurduğunu ve davacının piyasadaki adını lekelediğini belirterek TTK 58. m. uyarınca davalının sayılan eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, men’i , maddi ve manevi tazminat istemi ile eldeki davayı açtğı anlaşılmıştır.Davacı vekili 05/04/2018 tarihli duruşmada;”… Müvekkil distiribütördür, karşı tarafa ihtar göndermesine rağmen karşı tarafın ithalata devam etmesi haksız rekabet oluşturuyor… Bizim davalının sattığı ürünlerin orjinal olmadığına ilişkin bir beyanımız yoktur. Ancak sattığı ürünler bu coğrafya için üretilmiş ürünler değildir….,” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.Mahkemece ekonomist, ticaret hukukçusu ( haksız rekabet uzmanı ) ve muhasıp bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetinten, taraf vekillerinin beyan ve itirazları doğrultusunda haksız rekabet uzmanı bilirkişiden ve kozmetik alanında uzman bilirkişiden ayrı ayrı rapor alınıp gerekçesi açıklanmak suretiyle istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan Prof … tarafından düzenlenen raporda, davalıların eylemlerinin TTK m.55/e anlamında haksız rekabet oluşturduğu belirtilmiş ise de, söz konusu eylemin haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağının değerlendirmesinin hakim tarafından da yapılabileceği, bilirkişi raporunun takdiri bir delil olduğu, mahkemece hükme esas alınan diğer bilirkişi raporlarındaki tesbitler, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgeler gözetildiğinde; Davalı tarafın eyleminin haksız rekabet kapsamında kabul edilemez. Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/4373 Esas – 2019/5710 Karar sayılı içtihadı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2022/3262 Esas – 2023/3153 Karar sayılı içtihadı benzer mahiyettedir. )Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 12/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.