Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1195 E. 2021/1271 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1195 Esas
KARAR NO: 2021/1271 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/25 Esas – 2020/450 Karar
TARİH: 15/10/2020
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, 11.09.2014 tarihli ve mükerrer 29116 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 6552 Sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun’un 8. Maddesiyle, 4857 sayılı İş Kanun’un 112. Maddesine beş fıkra eklendiğini, eklenen fıkralar ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62. maddesinin (e) bendi uyarınca yapılan hizmet alımı ihaleleri kapsamında çalıştırılan taşeron işçilerin kıdem tazminatlarının üst işveren olan kamu kurum ve kuruluşlarınca ödenmesinin düzenlendiğini, bu doğrultuda müvekkili Bakanlığa bağlı Eskişehir Devlet Hastanesinde yüklenici işverenler yanında işçi olarak çalışan …’a 20.534,61 TL. ödeme yapıldığını, akabinde Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/161 Esas sayılı dosyası ile açılan rücuen alacak davasında, davalılar arasında … Ltd. Şti.’nin de bulunmakta iken mahkemece söz konusu şirket yönünden dosyanın tefrikine karar verilerek Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/351 E. Sayılı dosyasına kaydedildiğini, yeni esas no ile görülmekte olan davada şirketin ihyası için dava açmak üzere süre verildiğini, bu nedenle davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun … sicilinde kayıtlı iken davalı tarafça re’sen terkin edilen … Ltd. Şti. unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, ihya edilen dava konusu şirkete tasfiye memuru atanmasına, yargılama giderleri ile avukatlık vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Usulüne uygun davetiye tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafın duruşmaya iştirak etmediği ve cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/10/2020 tarih 2020/25 Esas – 2020/450 Karar sayılı kararında; “Dava; TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca resen terkin edilen şirketin TTK 547. maddesine dayanan ek tasfiye amacıyla yeniden tescili davasıdır. TTK’ nun 547. maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurlarının, yönetim kurulu üyelerinin, pay sahibi veya alacaklıların ,şirket merkezinin bulunduğu yerde ki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemler tamamlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse ek tasfiye için yeniden tesciline ve bu işlemleri yapmaları için tasfiye memuru atayacağı düzenlenmiştir. Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Somut olayda davacı ile ihyası talep edilen şirketin taraf olduğu dosyanın görülüp sonuçlandırılması için terkin edilmiş şirketin yeniden tescili zorunludur. Davacının açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/1277 E.) TTK 547. maddesi kapsamında açılan davada ise zamanaşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir. İhyası istenen … Ltd. Şti.’nin 6102 Sayılı TTK geçici 7. maddesi ile 30.12.2012 tarih 28513 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ”Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerinden Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” tebliğin 5.1-b bendi uyarınca sicil kaydının 18/02/2015 tarihinde resen terkin edildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, davacı tarafından Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/161 Esas sayılı dosyasında terkin edilen şirket aleyhine alacak davası ikame edilmiş olduğu, davacının dosyada verilecek hükmün infazı için ihya talep etmekte menfaatinin bulunduğu ve davacının ek tasfiye için ihya talep edebileceği anlaşılmakla Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/161 Esas sayılı dosyasında verilecek hüküm ile ilgili işlemlerin infazı amacıyla şirketin ihyasına, sicile tescil ve ilanına ve yargılama neticesinde ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesini teminen tasfiye memuru atanmasına ve bu hususunda sicile tescil ve ilanına karar verilmesi gerektiği kabul edilmiş, davalı sicilin yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinin sorumlu tutulması mümkün görülmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜNE, 2-İhyası talep olunan … Ltd. Şti.’nin taraf olduğu Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/161 Esas sayılı dosyası ile 2019/351 Esas sayılı dosyasında verilecek hüküm ile ilgili işlemlerin infazı amacıyla İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … Ltd. Şti.’nin İHYASINA, Şirketin son yetkilisi olarak görülen …’nın tasfiye memuru olarak atanmasına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemenin gerekçeli kararında davalı tarafın yasal hasım olduğundan vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş ve yapılan yargılama giderlerinin de davacının üzerine bırakılmasına hükmedilmiş ise de dilekçede belirtilen tüm itirazların haksız ve mesnetsiz olduğunu, (6100 Sayılı HMK 326/1 m. / 323/1-ğ m.) Yerel mahkemece nihai karar verilmeden önce taraf vekili olarak dava takibi ile görevlendirilmiş ve usulüne uygun olarak verilen dilekçe ile mahkemeye vekil bildiriminde bulunulduğunu, idarenin davada vekille temsili yargılamanın hangi aşamasında sağlanmış olursa olsun davanın idare lehine sonuçlanması halinde vekalet ücretine hükmolunması gerektiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 19/09/2016 T. 2016/7343 Esas – 2016/7302 Karar – Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/1103 Esas / 2015/2396 Karar) Yerel mahkeme kararının davanın niteliği ve davalının yasal hasım konumunda bulunmasından ötürü lehe vekalet ücreti verilmemesi ve yargılama giderinin üzerinde bırakılması kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilden TTK geçici 7. Maddesi ile resen kaydı silinen şirketin ihyası istemine ilişkindir. Davacı vekili, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62. maddesinin (e) bendi uyarınca yapılan hizmet alımı ihaleleri kapsamında çalıştırılan taşeron işçilerin kıdem tazminatlarının üst işveren olan kamu kurum ve kuruluşlarınca ödenmesinin düzenlendiğini, müvekkili Bakanlığa bağlı Eskişehir Devlet Hastanesinde yüklenici işverenler yanında işçi olarak çalışan …’a bu kapsamda kıdem tazminatı olarak 20.534,61 TL. ödeme yapıldığını, üst işveren olarak taşeron yanında çalışan işçiye ödenen kıdem tazminatının alt işverenlerden rucüen tahsili için … Ltd. Şti.’ne karşı Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/351 E. Sayılı dosyasında dava açıldığını, yargılamada ilgili davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarının TTK geçici 7. Maddesi ile resen terkin edildiğinin anlaşıldığını, davada ilgili şirketin ihyası için dava açmak üzere süre verildiğini belirterek davada taraf teşkilinin sağlanabilmesi için şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, karara karşı davacı vekili yargılama giderleri yönünden istinafa başvurmuştur. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda ve usullerle sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrasında 01.07.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı belirtilmiştir. Aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi ile Ticaret Sicili Müdürlüklerince; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, 4/c bendine göre terkin sebepleri bulunan şirketlerin faaliyetlerini devam ettirme isteğinde bulunmaları halinde, münfesih olma nedenini verilen süre içinde ortadan kaldırıp ticaret siciline bildirmelerinin ihtar edileceği, aynı maddenin 11. bendi uyarınca, ihtara rağmen süresinde işlem yapmayan şirketin unvanının ticaret sicilden re’sen silineceği, aynı maddenin 15. bendinde “…ticaret sicilden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirketi veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği,” düzenlemeleri yer almaktadır. Kayıtlara göre ilgili şirket 18/02/2015 tarihinde resen terkin edilmiş olup, davacının dava dilekçesinde belirttiği Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/161 Esas sayılı dosyası ile açılan rücuen alacak davası (tefrikle Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/351 E. Sayılı dosyası olmuş) 29/03/2018 tarihinde açılmıştır. Bu davadan önce ilgili şirket hakkında açılmış bir dava bulunduğu iddia ve ispat olunmamıştır. Buna göre davacının sıfatı gözetildiğinde ilgili şirket hakkında ticaret sicilden kaydının terkininden önce açılmış bir dava bulunduğu, buna rağmen TTK geçici 7. Madde 2. Fıkra hükmüne aykırı olarak işlem yapıldığına ilişkin bir iddia ve delil bulunmadığından davalı … sicil müdürlüğü yasal hasım olması nedeniyle davanın açılmasına sebep olmadığından yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içindeki belge ve bilgilere, delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan, istinaf talebine ilişkin harçların tahsiline yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/09/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.