Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/119 E. 2023/92 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/119 Esas
KARAR NO: 2023/92 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/111 Esas – 2020/342 Karar
TARİH: 10/09/2020
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirkete ait … plaka sayılı … Marka araç davalı şirkete ait akaryakıt istasyonundan akaryakıt aldığını, ancak, petrol istasyonunda çalışan pompa görevlisinin araca “motorin” yerine “benzin” koyduğunu, bu hususun, delil listesi ekinde bulunan yazar kasa fişinden de açıkça görülmekte olup, fişte … plakalı araca “…” tipi yakıt konulduğunun yazıldığını, araca yakıt konulduktan sonra arıza yaptığını ve araç üzerinde yapılan kontrolde, araçta yanlış yakıt kullanımından kaynaklı motor arızası da meydana geldiğini, araç üzerinde İstanbul Anadolu 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/117 D.iş sayılı dosyası ile yapılan incelemede müvekkili şirkete ait araçta yanlış yakıt konulmasından dolayı, 16.731,79-TL hasar meydana geldiğinin tespit edildiğini, yapılan tespitten sonra aracın … Motorlu Araçlar’da onarıldığı ve müvekkili şirkete 14.580,81-TL tutarında fatura edildiğini, davalı sigorta şirketinin işbu hasar için 02.01.2018 tarihinde 4.000,00-TL ödemiş olup, kalan hasar bedelinin 10.580,81 -TL olduğunu, davalı müvekkilinin bu zararından sorumlu olduğunu beyan ile, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin … plakalı aracına yanlış yakıt konulması sebebiyle meydana gelen 10.580,81 -TL zararın davalıdan, hasar tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de karşı tarafa tahmilini, arz ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkiline ait akaryakıt istasyonuna gelen davacıya ait … plakalı araca “sürücüsünün talebi doğrultusunda” benzin dolumu yapıldığını, akabinde davacı tarafından müvekkili şirket aranarak araca yanlış akaryakıt dolumu yapıldığının beyan edildiğini, müvekkilinden fahiş bir meblağ talep edildiğini, aracın … isimli bir … servisinin 17.780-TL tamir ve parça bedeli ile tamir edilebileceğinin belirtildiğini, buna karşılık müvekkilinin hiçbir kusuru olmamasına rağmen sırf müşteri memnuniyetini sağlamak adına akaryakıt istasyonunun sigortası da olduğunu gözeterek davacıya Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 19.10.2017 tarihli ihtarnamesi ile aracın güvenilir bir yetkili servis olan … A.Ş. ne getirilmesi ve orada tamirinin daha makul ücretle mümkün olduğu nun belirtildiğini, yetkili servis olan … tan konu hakkında bir fiyat teklifi alındığını, 4.000-TL’yi aşmayan bir ücret verildiği için davacıya bu konuda yardımcı olmak arzusunun iletildiğini, konu hakkında sigorta şirketine ihbarda bulunulduğunu, davacıya eksper tayin edildiğini, teklifin kabul edilmediğini, aracı diledikleri serviste yaptırabilecekleri ve Sulh Hukuk Mahkemelerinden tespit isteneceğinin kendilerine bildirildiğini, müvekkili şirketin kamera kayıtları incelenerek iç disiplin soruşturması yürütüldüğünü, müvekkili şirket çalışanından alınan yazılı savunmada sürücünün BENZİN talep etmesi üzerine dolum yaptığını beyan ettiğini, davacının DİZEL talep ettiğini ispata mecbur olduğunu, müvekkilinin olay hakkında işçiden disiplin soruşturması kapsamında yazılı savunma almış olup bu nun mübrez olduğunu, davacının bu husustaki beyan ve iddiaları havada olup anlamsız olduğunu, davacıya ait aracın sürücüsü olan kişinin muhtemelen dalgınlıkla BENZİN talep etmesi üzerine aracın yakıtının doldurulduğunu, bu olayda davacının TAM KUSURLU olmasına rağmen müvekkilinin iyi bir işletmeci olduğu ve müşteri memnuniyetine önem verdiğinden “hiç bir sorumluluğu bulunmamasına rağmen tamamen iyi niyetle” yardımcı olmak için elinden geleni yaptığını, yetkili servise davet etmişse de davacı tam aksine “tamamen kötü niyetle” hareket ederek ne bu davete icabet etmiş ne de yaptırdığı tespite davet etmiş tamamen kendi başına hareket ederek olduğundan fazla zarar ortaya çıkarmaya çalışmış olduğunu, müvekkilinin baştan yaptığı sigorta ihbarına istinaden düzenlenen eksper raporuna göre aracındaki hasar bedeli toplamının eksper raporuna göre 3.270,96-TL (KDV Hariç) olup davacıya sigorta sorumluluk üst limiti olan 4.000-TL’nin tamamı sigorta tarafından ödendiğini, davacının gerçek olmayan fahiş kelimesiyle dahi izah edilemeyecek miktardaki zarar talebinin kabulü mümkün olmadığı gibi meydana gelen olayda müvekkili şirketin yahut çalışanının hiçbir kusuru bulunmadığından haksız davanın reddi gerektiğini beyan ile, haksız davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/09/2020 tarih ve 2018/111 Esas – 2020/342 Karar sayılı kararında; “…..Delillerin değerlendirilmesi ve kanaat: Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141), toplanan/sunulan deliller, ticaret tescil kaydı, eksper raporu, bilirkişi raporları, akaryakıt dolum fişi, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacıya ait … plakalı aracın 16/10/2017 tarihinde davlıya ait istasyondan yakıt aldığı, aracın dizel olmasına rağmen araca yakıt olarak benzin konulduğu, bu nedenle araçta hasar meydana geldiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamından alınan bilirkişi raporlarında birbiriyle ve dosya kapsamı ile uyumlu olarak toplam hasar bedelini 14.580,81 TL olarak tespit edilmiş ancak hatalı yakıt konulması sonrasında davacı tarafa fişin verilmesi nedeniyle davacının fişi kontrol edip yanlış yakıt konulduğunu fark edip motoru çalıştırmayarak zararın artmasını önleyici tedbir almaması gerekip gerekmediği ve bu kapsamda davacının müterafık kusurunun bulunup bulunmadığı ve tazminattan indirim yapılması gerekip gerekmediği hususunda bilirkişi raporlarında farklı görüşler mütalaa edilmiştir. Araçtan inmeden ödeme sistemlerinin yaygınlaştığı günümüzde sürücüden pompacının doğru yakıtı koyup koymadığını kontrol etmesi beklenemez. Doğru yakıtı koymak depo kapağında yakıt cinsi belirtildiği hallerde akaryakıt istasyonuna aittir. ( Yargıtay 13. H.D. 2010/14210 Esas ve 2011/4299 Karar sayılı ilamı). Depo kapağının içinde “Diesel” yazısının bulunması nedeniyle meydana gelen tüm zarardan davalının sorumlu olduğu kanaatine varılmış, tüm zarar olan 14.580,81 TL’den sigorta şirketi tarafından yapılan 4.000,00 TL’lik ödemenin mahsubuna, kalan kısmın tarafların tacir olması nedeniyle avans faizi ile davalıdan tahsiline karar vermek gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir….”gerekçesi ile, 1-Davanın kabulüne, 2-10.580,81 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, davalı müvekkilinin davaya konu zararın meydana geldiği akaryakıt istasyonunu sahibi olduğunu, davacının aracında olduğu iddia edilen hasarın, müvekkili tarafından değil, davalının o zaman çalışanı konumunda olan … tarafından verildiğini, …’ya dava 10.03.2020 tarihli 5 numaralı duruşmanın 1 numaralı ara kararı ile ihbar edildiğini, dava dilekçesinin, duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiye kağıdı ile tebliğ edildiğini, ihbar olunan …’nun, oluşan hasardan ve davanın sonunda verilen karardan ” müşterek ve müteselsilen ” sorumlu olduğunu, müvekkilinin ihbar olunan şahsa rücu hakkının mevcut olduğunu, yerel mahkemenin sadece müvekkilini sorumlu tuttuğuna ilişkin kararının hukuka aykırı olduğunu, Davacının aracında oluşan toplam hasarın, karara esas alınan heyet bilirkişi raporuna göre 10.690,01 TL olduğunu, toplam hasardan müvekkilinin sigorta şirketi tarafından davacıya ödenen 4.000 TL’nin düşüldüğünü, müvekkilinin ödemesi gereken bakiyenin 6.690,01 TL olduğunun rapor edildiğini ancak yerel mahkeme davacının davasını 10.580,81 TL üzerinden tam kabul ettiğini, davacının sigorta şirketinden almış olduğu 4.000 TL yi toplam talepten düşmediğini, yerel mahkemenin, vermiş olduğu bu karar sonucunda davacının sebepsiz zenginleştiğini,Davanın eksik araştırma ve soruşturma sonucunda karara bağlanmadığını,İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini eğer mümkün değil ise davaya ihbar olunan …’nun müşterek ve müteselsilen dava sonucu verilen karardan sorumlu olduğu yönünde karar verilmesine, 29.01.2020 tarihli heyet bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere; davacının alacağının 6.690,01 TL olduğunun tespiti ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak, yeniden karar vermek üzere gönderilmesine, davacının talebi olan 10.580,81 TL kadar alacağının olmadığının, 4.000 TL bakiyeyi daha önce davalı şirketin sigorta şirketinden aldığının tespiti ile yerel mahkemenin tam kabul kararının kaldırılarak davanın 6.690,01 TL üzerinden KISMEN KABUL, 3.890,80 TL üzerinden KISMEN REDDİNE karar verilmesini, Kısmen reddedilen tutar üzerinden lehlerine karşı vekalet ücretine hükmedilmesine ve yargılama giderleri, istinaf başvuru harcı ve karar harcı gibi masrafların davacıya yükletilmesine, yerel mahkemece araştırılamayan hususların yeniden araştırılması, rapor alınması için bozularak yerel mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, davalı şirkete ait akaryakıt istasyonu çalışanı tarafından davacıya ait araca yanlış yakıt konulması suretiyle uğradığı zararın tazmini talebiyle açılan alacak davasıdır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça dava açılmadan önce İstanbul Anadolu 8 SHM.nin 2017/117 D.İş Esas sayılı dosyası ile yaptırılan delil tesbiti sonucu düzenlenen rapor, davalının sigorta şirketi tarafından yaptırılan exper raporu, onarım faturası ve dosya kapsamına göre mahkemece 3 ayrı bilirkişiden alınan rapor sonucu gerekçesi açıklanmak suretiyle istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır.HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Diğer taraftan, HMK’nın 282.maddesi uyarınca bilirkişi raporu takdiri delil olup mahkemece, diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirileceğinden ve mahkemenin vardığı sonuç gerekçeli ve denetime elverişli olduğundan, davalı vekilinin, eksik araştırma ve soruşturmaya dayanılarak karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, ihbar dilekçesi ile davada taraf sıfatını kazanamayacağından hakkında usulünce açılmış dava bulunmayan ihbar olunan hakkında karar verilmemesi usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Mahkeme tarafından alınan 01/06/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda, yakıt alımı sonrası deponun yarısının motorin yarısının benzin olduğu ve bu karışım nedeniyle aracın 180-200 km civarında arıza yapmadan gidebileceği, hasarın yanlış yakıt alımı sonucu olduğu, dizel motorlu bir araca benzin koyulması sonucunda oluşabilecek hasarlarla, … A.Ş. Tarafından yapılan tamir ve onarım listesi ile uyumlu olduğu belirtilmiştir. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; Davalı vekili tarafından ileri sürülen davanın esasına yönelik diğer istinaf sebepleri yargılama aşamasında cevap dilekçesi ve bilirkişi raporlarına yönelik verdiği beyan dilekçeleri ile de ileri sürüldüğü, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarında bu iddiaların değerlendirildiği ve İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler de gözetildiğinde, davacıya ait davaya konu araca davalı çalışanı tarafından dizel yakıt yerine benzin konulduğu için hasarın meydana geldiği, her ne kadar davalı çalışanı pompacının alınan beyanında sürücünün kendisinden benzin doldurulmasını istediğini için benzin doldurduğunu iddia etmiş ise de bu savunmasını kanıtlayan delil olmadığı, ayrıca davaya konu dizel araç da akaryakıt kapağının iç kısmında motorin konulmasını gerektiğini bildiren sembol olduğu, pompacı yakıt kapağını açınca motorin konulmasını hatırlatan çıkartmayı gördüğünde sürücü yanlış yakıt istemiş olsa dahi doldurmaması gerektiği, pompacının görevi araçlara doğru yakıt koymak olup hiç bir şeyin pompacının doğru yakıt doldurma sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, davacıya ait araca yanlış yakıt konulması davalı şirket çalışanının kusurundan kaynaklandığı, hasarın meydana gelmesinde davalı çalışanı pompacının %100 kusurlu olup araç sürücüsünün müterafik kusurunun olmadığı, davalı çalışanının davacının otosuna yanlış yakıt türü doldurmak suretiyle yapmış olduğu hizmet kusurundan davalının adam çalıştıranın hukuki sorumluluğu çerçevesinde mesul olduğu ve bu sebeple davacının zararlarını karşılamakla yükümlü olduğu, dosyaya sunulan onarıma ilişkin faturanın meydana gelen hasarla uyumlu olduğu bilirkişilerce tesbit edildiği, hasar miktarının 14.580,81 TL. Olduğu, davalının sigorta şirketi tarafından dava tarihinden önce davacıya 4.000,00 TL. Ödeme yapıldığı ve davacı tarafça bakiye 10.580,81 TL. Üzerinden davanın açıldığı anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/6506 Esas- 2017/906 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.) Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 722,77.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (54,40.TL + 126,29.TL=) 180,69.TL harcın mahsubu ile bakiye 542,08.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/01/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.