Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1186 E. 2021/1017 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1186 Esas
KARAR NO: 2021/1017 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/03/2021 Tarihli Ek Karar
NUMARASI: 2021/37 D.iş Esas 2021/71 D.iş Karar
TALEP: İhtiyati Haciz Kararına İtiraz
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile borçlu şirket arasında tezahür eden ticari ilişki hasebiyle, müvekkili şirketin 256.060,00 TL alacağı bulunduğunu. İşbu borç nedeniyle borçlu şirket aleyhine İst.Anad. … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçlu şirketin İst. Anad. 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/916 Esas sayılı dosyası ile Konkordato davası açtığını, işbu davada müvekkili şirkete olan borcunu ikrar ettiğini, işbu Konkordato davasının yapılan yargılaması sonunda konkordato talep eden şirketlerin konkordato tasdik taleplerinin reddine ve borca batık olmadıklarından iflas kararı verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesis edildiğini, borçlu şirketin ödeme yönünde hiçbir çabasının olmaması neticesinde alacaklılardan mal kaçırma ihtimali oldukça yüksek olduğunu, alacağı da hiç bir teminata bağlı olmayan müvekkili alacaklı şirketi ekonomik açıdan zarara uğratarak, mağdur etmesine neden olduğunu, bu nedenle müvekkilinin alacağının tehlikede olduğunu iddia ile müvekkilinin 256.060,00 TL alacağı için borçlunun menkul, gayrimenkul malları ve üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacaklarına ayrı ayrı ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 28/01/2021 tarihli kararı ile, İİK nın 257. ve sonraki ilgili maddelerinde öngörülen koşulların gerçekleştiği ve bu istemin yerinde bulunduğu belirlendiğinden, davacının iddia ettiği 256.060,00- TL. alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere borçlunun, taşınır mallarının, taşınmaz mallarının, üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının, ihtiyaten haczine karar verilmiştir. İhtiyati haciz kararına itiraz eden vekili itiraz dilekçesi ile, karşı tarafça İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosya ile müvekkil firma konkordato sürecindeyken takip yasağına aykırı olarak ilamsız takip başlatıldığını, akabinde mahkemenizin 2021/37 D.iş nolu dosyada müvekkili firma aleyhine 28.01.2021 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiğini, İhtiyati haciz kararından müvekkil firmanın haberi olmamakla ihtiyati haciz kararı doğrultusunda yapılan haksız hacizler sonrası icra dosyasının incelenmesi ile haberdar olduklarını, söz konusu durumda ise ihtiyati haczin şartlarının mevcut olmadığını, İtiraza konu ihtiyati haciz kararına konu edilen belgeler; alacak kaydına ilişkin evraklar, konkordato komiserleri tarafından yapılan bildirime ilişkin evraklar, konkordato dosyası son duruşma tutanakları, faturalar olduğunu, yalnızca işbu evrakları dayanak tutarak müvekkil firmanın mal kaçırma ihtimali olduğundan hareketle ihtiyati haczin uygulanmasına karar verilmiş olması nedeniyle “İhtiyati Haciz Şartları” başlıklı 257. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili firmanın konkordatodan çıkmış olmasının müvekkili firmanın mal kaçırma saikiyle hareket ettiğini göstermediğini, mal kaçırma saikinin bulunduğunun hiçbir şekilde somut bir dayanağı bulunmadığını, İşbu ihtiyati haciz kararına konu edilen evraklar müvekkil firmanın mal kaçırma saikiyle hareket ettiğini gösterir somut belgeler olmamakla mal kaçırma durumunun olduğuna neye dayanarak karar verildiği izaha muhtaç durumda olduğunu, Bu doğrultuda şartları oluşmadan verilen ihtiyati haciz kararı da eksik ve hatalı olduğunu iddia ile müvekkili aleyhine verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/03/2021 Tarih ve 2021/37 D.İş Esas – 2021/71 D.İş Karar sayılı kararında; “…İhtiyati haciz İİK 257. Maddede düzenlenmiş olup, muaccel olan alacaklardan rehinle temin edilmemiş ve kuvvetle muhtemel olan alacaklar için istenebileceği; muaccel olmayan alacaklar yönünden ise ancak borçlunun muayen bir yerleşim yeri yoksa ya da borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması halinde verilebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda talep dilekçesine eklenen belgelerden Borçlu şirketin İst.Anad. 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/916 Es. Sayılı dosyasında açmış olduğu Konkordato talebinin mahkemece reddedildiği, borca batık olmadığından iflas ertelemesine yer olmadına karar verildiği, konkordato komiserlerince tasdik edilen 25.06.2019 tarihli beyanlarında davalı borçlunun, davacı alacaklıya 256.060,00 TL borçlu olduğunun kabul edildiği, davalının konkordatodan çıkmış olması veya konkodato mühlet verilmesi ihtiyati hacze engel olmadığı, yaklaşık ispat koşulunun sağlandığından…”gerekçesi ile, İhtiyati Haciz talebine yapılan itirazın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesi ile, Dosyada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından itirazın reddine karar verildiğini, Mahkemece yaklaşık ispat koşulu sağlandığından bahisle ihtiyati hacze karşı yapmış oldukları itirazın reddine karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Karşı tarafça İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosya ile müvekkili firma konkordato sürecindeyken takip yasağına aykırı olarak ilamsız takip başlatıldığını, akabinde ilk derece mahkemesinin yukarıda değişik iş numarası verilen dosyasında müvekkili firma aleyhine 28.01.2021 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiğini, ihtiyati haciz kararından müvekkili firmanın haberi olmamakla ihtiyati haciz kararı doğrultusunda yapılan haksız hacizler sonrası icra dosyasının incelenmesi ile haberdar olunduğunu, kararın açıkça hukuka ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İhtiyati Haciz Şartları” başlıklı 257. maddesinde;“Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar yada bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İhtiyati Haciz Kararına İtiraz ve Temyiz” başlıklı 265. maddesinde;“Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyati haciz kararının icrasını durdurmaz. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir.” düzenlemeleri yer almakta olduğunu, Yukarıda yer alan madde metinlerinden de anlaşılacağı üzere ihtiyati haciz kurumunun uygulanması için gerçekleşmesi gereken şartların sağlanmış olması gerekmekte olduğunu, Her ne kadar ilk derece mahkemesi kararında yaklaşık ispat koşulunun sağlandığının kabulünden hareketle itirazımızın reddine karar verilmiş olsa da; Söz konusu durumda ise ihtiyati haczin şartları mevcut olmadığını, itiraza konu ihtiyati haciz kararına konu edilen belgeler; alacak kaydına ilişkin evraklar, konkordato komiserleri tarafından yapılan bildirime ilişkin evraklar, konkordato dosyası son duruşma tutanakları, faturalar olduğunu, yalnızca işbu evrakları dayanak tutarak müvekkili firmanın mal kaçırma ihtimali olduğundan hareketle ihtiyati haczin uygulanmasına karar verilmiş olması yukarıda açıklandığı üzere “İhtiyati Haciz Şartları” başlıklı 257. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, Yalnızca müvekkili firmanın konkordatodan çıkmış olması müvekkil firmanın mal kaçırma saikiyle hareket ettiğini göstermediğini, konkordato sürecine giren ve konkordato mühlet kararları alarak konkordato sürecini yaşayan müvekkili firmanın bu süreç sonucunda konkordatodan çıkarılmış olmasının nasıl müvekkili firmanın mal kaçırması sonucunu doğurduğu izaha muhtaç olmakla, mal kaçırma saikinin bulunduğunun hiçbir şekilde somut bir dayanağı olmadığını, İşbu ihtiyati haciz kararına konu edilen evraklar müvekkili firmanın mal kaçırma saikiyle hareket ettiğini gösterir somut belgeler olmamakla mal kaçırma durumunun olduğuna neye dayanarak karar verildiği izaha muhtaç durumda olduğu, bu doğrultuda şartları oluşmadan verilen ihtiyati haciz kararı da eksik ve hatalı olup itiraz etme zarureti hasıl olduğunu, ancak ilk derece mahkemesince ” … Davalının konkordatodan çıkmış olması veya konkordato mühlet verilmesi ihtiyati hacze engel olmadığı, yaklaşık ispat koşulunun sağlandığından ihtiyati hacze yapılan itirazın reddine karar verilerek…” şeklinde hüküm kurulduğunu, ancak İİK Md 294 gereğince ”…Mühlet içinde borçlu aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanmaz. …” şeklinde hüküm bulunmakla konkordato mühlet süreleri içerisinde ihtiyati haciz kararlarının uygulanmayacağı emredici hüküm olarak düzenlendiğini, bu kapsamda ilk derece mahkemesinin ”… Konkordato mühleti verilmesi ihtiyati hacze engel olmadığı…” şeklindeki hükmü açıkça kanuna aykırılık barındırmakla bozmayı gerektirmekte olduğunu, Müvekkili şirket konkordato sürecinin devam ettiği ilk derece mahkemesince konkordato sürecinden çıkarıldığı ve ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiğini, ancak söz konusu karara karşı yasa yolu açık olmakla gerekli başvurular yapılmış olup söz konusu karar kesinleşmediğini, Karşı tarafça müvekkili şirkete ait araçlarda haciz bulunduğu, müvekkili şirketin hiçbir ödeme çabası bulunmadığı, alacaklıları zarara uğrattığı yönünde gerçeğe aykırı beyanlarda bulunulmuş olmakla ilk derece mahkemesince de yaklaşık ispat koşulunun sağlandığından bahisle ihtiyati hacze yapılan itirazımızın reddine karar verildiğini, ancak müvekkili şirketin alacaklılarını zarara uğratma ya da kaçma saiki yer almamakla birlikte bilakis müvekkili şirket var olan borçlarını ödeme ve alacaklılarını zarara uğratmama saikiyle ile hareket etmekte olduğunu, müvekkili şirketin konkordato talebinde bulunması ve konkordato sürecini devam ettirmesi de bunun kanıtı niteliğinde olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi ek kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, ihtiyati hacze itirazlarının kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, ihtiyati haciz kararına itiraz istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, ihtiyati haciz kararına itiraz üzerine verilen ek kararın usul ve yasaya, dosya içeriğine uygun olup olmadığı, bu bağlamda ihtiyati haciz kararı verme koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Somut olayda talep eden vekili talep dilekçesinde,müvekkili şirket ile borçlu şirket arasında tezahür eden ticari ilişki hasebiyle, müvekkili şirketin 256.060,00 TL alacağı bulunduğunu. İşbu borç nedeniyle borçlu şirket aleyhine İst.Anad. … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçlu şirketin İst. Anad. 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/916 Esas sayılı dosyası ile Konkordato davası açtığını, işbu davada müvekkili şirkete olan borcunu ikrar ettiğini, işbu Konkordato davasının yapılan yargılaması sonunda konkordato talep eden şirketlerin konkordato tasdik taleplerinin reddine ve borca batık olmadıklarından iflas kararı verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesis edildiğini belirtip talep dilekçesi ekine delillerini ibraz ettiği görülmüştür. İİK 257. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş muaccel bir alacağın alacaklısı ihtiyati haciz talep edebilecektir. Ayrıca 258. Maddeye göre alacaklının, alacağı ve ihtiyati haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri sunması gerekir. Burada yaklaşık ispat yeterlidir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. (Yargıtay 19. HD 2016/18235 E. 2018/731 K.) İhtiyati hacze itiraz ise İİK 265. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edebilecektir. Somut olayda, talep dilekçesine ekli konkordato komiserince düzenlenen 10/05/2019 tarihli tutanak ve tasdik edilen 25.06.2019 tarihli tutanak ile, itiraz eden borçlunun, talep eden alacaklıya 256.060,00 TL borçlu olduğunu kabul ettiğine yönelik beyanının tutanak altına alındığı görülmüştür.Talep dilekçesi ekinde sunulan belgeler yaklaşık ispata yeterli olup İİK 257. Maddede öngörülen ihtiyati haciz şartlarının oluştuğuna ilişkin ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup mahkemenin kabul ve gerekçesine göre muteriz vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme ek kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından,muteriz vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz edenin (muterizin) istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/07/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.