Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1185 Esas
KARAR NO : 2023/1875 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/1209 Esas – 2021/236 Karar
TARİHİ : 16/03/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/10/2018
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2019/87 E. 2019/438 K. SAYILI DOSYASI
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 30/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davacı müvekkili ile davalı arasında yapılan ticari mal satışı neticesinde doğan 176.715,68 TL alacağın davalıdan tahsili için İst.Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosya ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu iddia ile itirazın iptaline, takibin devamına, takip değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına ve müvekkilinin alacağının tahsilinin ileride imkansız hale gelmesi ihtimali de dikkate alınarak ihtiyati haciz kararı verilmesini, ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; müvekkili ile karşı taraf arasında yıllardır döviz kuru üzerinden ticari mal alım-satımının gerçekleşmekte olduğunu, söz konusu alacağın da kur farkına ilişkin düzenlenen fatura olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı şirketle aralarında olan ticari mal alım-satım ilişkisi uyarınca 22.05.2018 tarihinde davalı şirkete 88.358,40 USD tutarlı fatura kesildiğini, kesilen fatura incelendiğinde faturada bulunması zorunlu bütün unsurların bulunduğunu, faturanın ödenecek tutar hanesinde bedelin ayrıca ve açıkça USD cinsinden değeri ve 22.05.2018 tarihindeki USD döviz kuru olan 4.5616 TL açıkça belirtildiğini, taraflar arasındaki 22.05.2018 tarihli faturaya ilişkin olarak 176.715,62 TL kur farkı oluştuğunu ve müvekkili şirket tarafından söz konusu kur farkına ilişkin olarak 07.09.2018 tarihinde 176.715.62 TL bedelli … nolu faturanın tanzim edildiğini, zira kur farkı faturasına dayanak olan 22.05.2018 tarihli faturanın tanzim tarihinde USD kuru 4.5616 TL olup fiili ödeme tarihindeki USD kuru ise 6.5616 TL olduğunu, dolayısıyla taraflar arasındaki ticari teamül gereği ödenmesi gereken kur farkının meydana geldiğini, düzenlenen 176.715,62 TL tutarlı kur farkı faturasına ilişkin olarak davalı şirket tarafından müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine alacağın tahsili için İst.Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosya ile icra takibi başlattıklarını, dosyaya sundukları fatura ve ödeme dekontları ile de ispat edileceği üzere taraflar arasındaki ticari ilişkinin tümü ile USD üzerinden gerçekleşmekte olup. faturaların açıklama hanesi iki numaralı başlıkta düzenlendiği üzere “Müşteri, işbu faturayı kabul etmekle, fatura dövize endeksli ise kur farkı ödemeyi kabul eder” ibaresine yer verildiğini, ayrıca döviz kuruna endeksli olan kağıt sektöründe hizmet veren iki firma arasındaki ticari ilişkinin TL bazında gerçekleştiğinin iddia edilebilmesinin gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili tarafından kesilen faturalara davalı şirket tarafından itirazda bulunulmadığını ve iddiaya ispat kabiliyetine haiz faturalar ile de görüleceği üzere ticari teamüle ve taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak düzenlenen faturalar dolayısı ile müvekkili şirketin davalı şirketten alacaklı konumda olduğunu, müvekkilinin yasal olarak vergi dairesine ticari satımlarının bildirildiğini, bu hususunda alacak iddialarını ispat edeceğini, Davalının cevap dilekçesinde kısmen de olsa borcu ikrarının söz konusu olduğunu, ikrar etmiş olduğu miktarı da müvekkiline ödemeyen davalının kötü niyetli olduğunun açıkça ortada olduğunu ancak müvekkilinin davalıdan toplam alacağının 176.175,68 TL olmakla ticari defterler incelendiği bu durumun açıklığa kavuşacağını iddia ile haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile müvekkili tarafından İst.Anad. 10.İcra Müdürlüğünün… Es. Sayılı dosyasında başlatılan takibin devamına, takip konusu alacağın likit olduğundan kötü niyetli karşı taraf aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava dilekçesi ekinde sunulduğu belirtilen faturaların, taraflar arasındaki ticari teamüle uygun olarak düzenlendiği iddia edilmekte ise de ne konuda bir ticari teamülden bahsedildiğinin açıklanmadığını, taraflara arasında ne şekilde bir ticari teamülün olduğunun da dava dilekçesinden anlaşılamadığından bu konudaki cevap haklarını saklı tuttuklarını, dava dilekçesi ekinde olduğu ileri sürülen faturaların, cari hesap ekstresi ve BA-BS formlarının da kendilerine tebliğ edilmediğinden ve alacağın dayanağı olarak belirtilen faturaların detaylarına da dava dilekçesinde yer verilmediğinden bu belgelerin tebliğinden sonra cevap verebileceklerini, cari hesap ekstresi incelendiğinde 2016-2018 yılları arasında müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 4 kez mal alış verişinin olduğu, bu malların ödemelerinin müvekkili şirket tarafından çekler ile davacı şirkete yapıldığının görülmekte olduğunu, davacı şirketin cari hesapta 2.818,38 TL tutarında bir alacak bakiyesi mevcut olup müvekkili şirketin davacı şirkete davada iddia edilen miktarda bir borcunun bulunmadığım, davacının iddiasının haksız ve mesnetsiz olup öncelikle ihtiyati haciz talebinin reddine, haksız davanın reddine, kötü niyetli takip nedeniyle dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.Birleşen davada Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında yapılan ticari mal satışı neticesinde doğan 68.692,87 TL alacağın tahsili için müvekkili tarafından başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına davalı borçlu tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu beyanla, İstanbul Anadolu 7. Ticaret Mahkemesinin 2018/1209 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, davalı tarafın haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptali ile takibin devamına, ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne, dava ve takip konusunun likit olması sebebiyle kötü niyetli karşı taraf aleyhinde %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Birlesen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, ihtiyati haciz talebinin reddine, haksız davanın ve icra inkar tazminatı talebinin reddi ile takibin iptaline, davacı şirket icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğundan dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/03/2021 tarih 2018/1209 Esas – 2021/236 Karar sayılı kararında; “Dava hukuki niteliği itibariyle;davalının istanbul Anadolu …. İcra müdürlüğü …esas sayılı dosyasına ile birlişene dosyadaki İstanbul anadolu … İcra müdürlüğü … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile % 20 icra inkar talebine tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.Birleşen dava, hukuki niteliği itibari ile icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir. davasına ilişkindir.Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.Davanın İİK 67 maddesine göre açılan itirazın iptali davası olduğu; celp edilen, Asıl davaya dayanak İst.Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosyanın incelenmesinde; Davacı tarafça cari hesap alacağından kaynaklı 176.715,68 TL asıl alacağın icra masrafları, vekalet ücreti ve asıl alacağa işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı-borçludan tahsili için icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı-borçluya 27.09.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlu vekili tarafından yasal süresi içinde 03.10.2018 tarihinde verilen itiraz dilekçesi ile müvekkilinin karşı tarafa hiçbir borcu olmadığından takibe, takip konusu borca ve ferilerine itiraz ettiklerini bildirmesi üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Birleşen dava dosyasına dayanak İst.Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … Ls. Sayılı dosyanın incelenmesinde; Davacı tarafça faturadan kaynaklı 68.286,00 TL asıl alacak. 406,87 TL işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 68.692,87 TL alacağın icra masrafları, vekalet ücreti ve asıl alacağa işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı-borçludan tahsili için icra takibi başlatıldığı, takibin Bakırköy 40.Noterliğinin 35460 yevmiye nolu 12.12.2018 tarihli ihtarname ve 24.11.2018 tarihli … fatura nolu E-Faturaya dayandığı, ödeme emrinin davalı-borçluya 02.01.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlu vekili tarafından yasal süresi içinde 07.01.2019 tarihinde verilen itiraz dilekçesi ile müvekkilinin karşı tarafa hiçbir borcu olmadığından takibe, takip konusu borca ve ferilerine itiraz ettiklerini bildirmesi üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.Tarafların delilleri toplanarak,20/11/2019 tarihli duruşma ara karar doğrultusunda taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı, ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilmiş olup, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde Mali Müşavir bilirkişiden inceleme yaptırılarak teknik ayrıntıları gösterilen dosyada mübrez bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.Dosyada mübrez bilirkişi raporunda özetle; Dosya mevcudu, davalı şirketin 2018 yıllarına ait ticari defterleri, dava dosyasının bir bütün halinde tetkiki sonucunda ve yukarıda yapılan tespit ve değerlendirmeler neticesinde; Nihai takdiri ve her türlü hukuki takdiri tamamen Yüce Mahkemeye ait olmak üzere ;Davacı ile Davalı şirket arasında ticari ilişkinin bulunduğu, Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun , davacı ve davalı tarafın almış-satmış oldukları mal ve yapmış oldukları ödeme-tahsilatların yabancı para birimi üzerinden olup olmadığı ve davacının davalıya kesmiş olduğu kur farkı faturasından kaynaklandığı,Davacı vekilinin inceleme gününden haberdar olduğu, İnceleme gününe gelmediğinden davacı yasal defterleri üzerinde herhangi bir inceleme ve tespit yapılamadığı,Davalı şirketin 2018 yılına ait ticari defterlerini e-defter yöntemi ile tuttuğu, defter beratlarının süresi içerisinde alındığı, 2018 yılları Envanter Defterinin açılış tasdikinin yasal süresinde TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olduğu ve davalının 2018 yıllarına ait ticari defterlerini TTK. hükümlerine göre usulüne uygun tutmuş olduğundan tarafların ticari defterlerinin delil niteliği taşıdığı, Dava dosyası bir bütün olarak ele alındığında yapılan incelemeler sonucunda ( Tespitler Raporun Dava dosyası üzerinde yapılan tespit ve değerlendirmeler bölümünde açıklanmıştır) tarafların arasındaki ticari ilişkinin yabancı para birimi ( USD ) ile yapıldığı kanaatine varıldığı,Davanın kabul edilmesi durumunda , davalının davacıya çekle yapmış olduğu ödemede çek vade tarihinin 30.08.2018 olması durumunda hesaplanan kur farkının aşağıdaki şekilde olduğu,FATURA TARİHİ 22.05.2018, FATURA TARİHİNDEKİ KUR4,5616, ÇEK TARİHİ30.08.2018, ÇEK TARİHİNDEKİ KUR ( 31.08.2018) 6,5616,KUR FARKI 2,0000,FATURA TUTARI ( USD ) 88.358,40, HESAPLANAN KUR FARKI (TL) 176.716,80, Davanın kabul edilmesi durumunda, davalının davacıya yapmış olduğu çekli ödemeye ait çeke ait vade tarihinin 30.08.2018 tarihinin dışında bir tarih olması durumunda KUR FARKI hesaplamasının yeniden yapılması gerektiği Sonuç ve kanaatine varılmış olduğunu bildirmiştir. 26.06.2020 tarihli bilirkişi raporuna Davacı ve davalı tarafların İtiraz ve beyanları doğrultusunda 23.12.2020 tarihli celse ara karar gereğince raporun bu aşamada hüküm kurmaya elverişli olmadığı kanaatine varıldığından HMK 281/5 mad. Gereğince Birleşen dava yönünden de inceleme yapılması için Bileşen dava yönünden de tarafların dava ve cevap dilekçeleride dikkate alınarak Ek rapor düzenlenmesi istenmiştir. Dosyada bulanan mübrez ek raporda özetle; : Asıl dava dosyası, birleşen dava dosyası, davalı şirketin 2018 yıllarına ait ticari defterleri, davacı ve davalı tarafın KÖK rapora yapmış olduklah İtiraz ve beyanlarının da dikkate alınarak dava dosyasının bir bütün halinde tetkiki sonucunda ve yukarıda yapılan tespit ve değerlendirmeler neticesinde; Nihai takdiri ve her türlü hukuki takdiri tamamen Yüce Mahkemeye ait olmak üzere; Dava İle Davalı şirket arasında ticari ilişkinin bulunduğu, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ; aralarındaki ticari ilişkinin yabancı para birimi (USD) ile yapılıp yapılmadığı ve buna bağlı olarak davaa tarafından davalı tarafına kesilen kur farkı faturalarından kavnaldandığı, Davaa vekilinin İnceleme gününden haberdar olduğu, Indeleme gününe gelmediği, sonrasında yapmış olduğu inceleme talepleri ile İlgili sftytn Mahkeme tarafından herhangi bir karar verilmediğinden davacı yasal defterleri üzerinde herhangi bir İnceleme ve tespit yapılamadığı, Davalı şirketin 2018 yıhna alt ticari defterlerini e-defter yöntemi 1le tuttuğu, defter beratlarının süresi İçerisinde alındığı, 2018 yıllan Envanter Defterinin açılış tasdikinin yasal süresinde TTK, Hükümlerine göre usulüne uygun yaptyılmtş olduğu ve davalının 2018 yıllarına alt ticari defterlerini TTK. hükümlerine göre usulüne uygun tutmuş olduğundan davalı taraf ticari defterlerinin delil niteliği taşıdığı, Davalının yasal defterteri üzerinde yapılan İncelemede, deftef kayıtlarında davacı tarafa 2.818,38 TL cari hesap borcunun bulunduğu, Davalının davaa tarafından kendisine kesilen Kur Farkı faturalarını kabul etmeyerek defter kayıtlarına İntikal ettirmediği,Davacı İle davalı arasında kur farkını gösterir yazılı bir belgenin dava dosyası İçerisinde bulunmadığı, Dava dosyası bir bütün olarak ele alındığında yapılan incelemeler sonucunda Nihal takdir Savın Mahkemeye ait olmak üzere tarafların arasındaki ticari ilişkinin yabana para birimi (USD) İle yapıldığı kanaatine varıldığı, Davan m kabul edilmesi durumunda davacının davalıdan olabilecek kur farkı alacağının; Asıl dava dosyasında; 176.714,00 TL ,FATURA TARİHİ22.05.2018,FATURA TARİHİNDEKİ KUR 4.5616, ÇEK TARİH i 31.08. 2018 ,ÇEK TARİHİNDEKİ KUR { 31.08.2013) 6.5616, KUR FARKI 2,0000, FATURA TUTARI ( USD ) 88357,00,HESAPLANAN KüR FARKI (TL ) 176.714,00, Birleşen dava dosyasında: 66.516,20 TL , FATURA TARİHİ 12.07.2018, FATURA TARİH İNDEKİ KUR 4,7134, CEK TARİHİ 10.11.2018, ÇEK TAHSİL TARİHİNDEKİ KUR (13.11.2013)5,4662,KUR FARKI 0,7528,FATURA TUTARI (USD )88.358,40, HESAPLANAN KUR FARKI (ti) 66.516,20 Olmak üzere toplam 243.230,20 TL ( 176.714,00 + 66.516,20 TL. = 243.230,20 TL. ) olabileceği, Tarafların icra İnkar Tazminatı ve diğer taleplerinin değerlendirilmesinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Sonuç ve kanaatlerini bildirmiştir. Davacı vekili: ”raporlar hüküm kurmaya elverişlidir, asıl dava ve birleşen dava yönünden davamızın kabulüne ve icra tazminatına ayrı ayrı hükmedilsin” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı vekili:” önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, taraflar arasında kur farkına ilişkin teamül yoktur, yazılı dilekçemizi tekrar ederiz, Türk Lirası çeki kabul ettiklerinden Yargıtay İçtihatları yönünden kur farkı talep edemezler asıl dava ve birleşen dava yönünden davanın reddine karar verilsin” şeklinde beyanda bulunmuştur. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle;davalının istanbul Anadolu 10. İcra müdürlüğü … esas sayılı dosyasına ile birlişen dosyadaki İstanbul anadolu 13. İcra müdürlüğü … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali edilip edilmeyeceği ile % 20 icra inkar talebine tazminatına hükmedilmesine ilişkin olup, tarafların delilleri toplanarak, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı, ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilerek tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde Mali Müşavir bilirkişiden inceleme yaptırılarak teknik ayrıntıları gösterilen denetime uygun olan rapor da dikkate alınarak, davalının ticari defter ve kayıtları usule uygun olup davalı taraf ticari defterlerinin delil niteliği taşıdığı, Davalının yasal defterteri üzerinde yapılan İncelemede, defter kayıtlarında, davacı taraf kendisine verilen kesin süreye rağmen ticari defterlerini sunmayarak incelenen davalıya ait ticari defter ve kayıtlarına göre , davacı tarafa 2.818,38 TL cari hesap borcunun bulunduğu, Davalının davacı tarafından kendisine kesilen Kur Farkı faturalarını kabul etmeyerek defter kayıtlarına İntikal ettirmediği, Davacı defterlerini sunmayarak davalının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olup olmadığına ilişkin kayıt sunulmadığının ve bunun sonucunda da davalının incelenen defter kayıtlarının davalı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Ayrıca kur farkı davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, bu alacak kaydının dayanağının davacı tarafça ortaya konulamadığı, sunulan cari hesap hareketlerinin bu anlamda kur farkı alacağını kanıtlamaya yeterli olmadığı, davacının kur farkı alacağını sadece kendi nezdinde tutuğu cari hesap hareketlerine dayandırdığı, buna ilişkin fatura ve belgelerin sunulmadığı anlaşıldığından kur farkı alacağının kanıtlanamadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkide kur farkı uygulanacağına ilişkin yazılı bir anlaşma veya taraflar arasında fiili ve sürekli bir uygulamanın varlığının kanıtlanamadığı, TBK 99. maddesi uyarınca, ülke parası dışında bir para birimi ile ödeme kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadığı takdirde, borcun ödeme gününde ödenmemesi halinde alacaklı aynen veya vade yada fiili ödeme günündeki rayiç değer üzerinden ödeme talep edebilir ise de, davacı taraf ödemenin ülke parası dışında para birimi ile yapılacağını kanıtlayamadığından asıl davanın ve birleşen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Asıl ve birleşen davaların reddine, asıl ve birleşen davalarda kötüniyet tazminatı istemlerinin reddine karar verilmiş ve karara karşı asıl ve birleşen davalarda davacı vekili tarafından asıl ve birleşen dava yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, taraflarınca müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. ve İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü … E. Sayılı icra takip dosyalarına takip borçlusu davalı … firması tarafından itiraz edildiğini ve taraflarınca İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1209 E. Sayılı ve İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/87 E. Sayılı dosyalar ile itirazın iptali davalarının ikame edildiğini ve davaların İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1209 E. Sayılı dava dosyasında birleştirildiğini, Yerel mahkeme nezdinde yargılama sonucunun haksız ve eksik inceleme neticesinde asıl ve birleşen dava yönünden davaların reddine karar verildiğini; gerekçeli kararın 09/04/2021 tarihinde yazılmış olup taraflara tebliğe çıkartılmadığını; taraflarınca tesadüfen uyaptan öğrenildiğini;müvekkilinin hak kaybı yaşamaması adına ve gerekçeli kararın taraflarınca 27/04/2021 tarihinde uyaptan tebellüğ edilmesi nedeniyle istinaf haklarını kullanmakta olduklarını; Yerel mahkemenin asıl ve birleşen dava yönünden vermiş olduğu davaların reddi kararının açıkça hukuka ve usule aykırı olduğunu; dolayısıyla işbu kararı istinaf etme zorunluluğunun tarafılarına hasıl olduğunu; ayrıntılı istinaf gerekçelerinin şu şekilde olduğunu, Müvekkili ile davalı taraf arasında yıllardır döviz kuru üzerinden ticari mal alım satımı gerçekleşmekte olup, söz konusu alacakların da kur farkına ilişkin düzenlenen faturalara ilişkin olduğunu; bu hususun 26/06/2020 ve 25/02/2021 tarihli bilirkişi raporlarından da açıkça anlaşıldığını, bilirkişi raporunda açık bir şekilde tarafların arasında gerçekleştirilen ticari ilişkinin yabancı para birimi ile gerçekleştiğinin belirtildiğini, davalı borçlunun kur farkı faturalarına herhangi bir itiraz olmaksızın ödeme yaptığını gerçekleştirdiğini; işbu hususun dosyaya sunulan bilirkişi raporları ile de sabit olduğunu, müvekkili tarafından kur farkına ilişkin kesilen ve davalının hiç bir itirazı olmayan faturaların konu edildiği icra takiplerinin usul ve hukuka uygun olduklarını, yerel mahkemenin haksız kararının kaldırılarak görülen davalarının kabul edilerek davalı borçlunun itirazlarının reddi ile takiplerin devamına karar verilmesi gerektiğini, Kur farkı faturalarına, süresi içinde itiraz etmeyen davalı borçlunun, basiretli tacire uygun hareket etmediğini ve daha sonrasında taraflarınca başlatılan icra takiplerine itiraz etmesinin haksız ve kötü niyetli olup, itirazların iptalinin gerektiğini, Alacaklı müvekkili şirket tarafından, davalı borçlu şirketle aralarında olan ticari mal alım-satım ilişkisi nedeniyle 22.05.2018 tarihinde davalı şirkete 88.358,40 USD tutarlı fatura kesildiğini; kesilen fatura incelendiğinde faturada bulunması zorunlu bütün unsurların bulunduğu, faturanın ödenecek tutar hanesinde bedelin ayrıca ve açıkça USD cinsinden değeri ve 22.05.2018 tarihindeki USD döviz kuru olan 4,5616 TL’nin açıkça belirtildiğini,
Taraflar arasındaki 22.05.2018 tarihli faturaya ilişkin olarak 176.715,62 TL Kur Farkı oluştuğunu ve müvekkili şirket tarafından söz konusu kur farkına ilişkin olarak 07.09.2018 tarihinde 176.715,62 TL bedelli … Nolu faturanın tanzim edildiğini; kur farkı faturasına dayanak olan 22.05.2018 tarihli faturanın tanzim tarihinde USD kurunun 4.5616 TL olup fiili ödeme tarihindeki USD kurunun ise 6.5616 TL olduğunu; davaya ilişkin diğer kur farkı faturasının ise taraflar arasındaki Sap alım satımına ilişkin olup, 12.07.2018 tarihli faturaya ilişkin olarak 68.286,00-TL kur farkı oluştuğunu ve müvekkili şirket tarafından söz konusu kur farkına ilişkin olarak 24.11.2018 tarihinde 68.286,00-TL bedelli AKS2018000000463 Nolu faturanın tanzim edildiğini, Her ne kadar yerel mahkeme gerekçesinde kur farkı faturalarının davalı borçlu ticari defterlerine intikal ettirmediği gerekçe gösterilip davaları reddedilse de, müvekkili ticari defterlerinin mücbir sebep nedeniyle hazır edilemediğinin göz ardı edildiğini; ayrıca davaların konusunun kur farkı faturası olup açıkça kur farkı faturasına davalı borçlu tarafından itiraz dahi edilmediğini; bilirkişi raporları da dikkate alındığında taraflar arasındaki ticari ilişkinin döviz cinsinden olması, ticaret konusu malların dövize endeksli olması nedeniyle teamül ve hakkaniyet gereği kur farkı faturası kesilebileceğinin ortada olduğunu, Düzenlenen 176.715,62 TL tutarlı kur farkı faturasına ilişkin olarak, davalı şirket tarafından müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını ve bunun üzerine alacağın tahsili amacıyla taraflarınca 25.09.2018 tarihinde İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ve 68.286,00-TL tutarlı kur farkı faturasına ilişkin olarak, davalı şirket tarafından müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını ve bunun üzerine alacağın tahsili amacıyla taraflarınca 25.12.2018 tarihinde İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası icra takipleri başlatıldığını, Tarafların selüloz kağıt ve muadili ürünlerin ticareti üzerine faaliyet göstermekte olup, selüloz kağıt ve muadili ürünlerin yurtiçinde ve yurtdışında döviz endeksli olarak satılmakta olup, davacı tarafın bunu bilmesine rağmen sırf kur farkını ödememek için haksız şekilde icra takiplerine itiraz ettiğini, döviz kuruna endeksli olan kağıt endüstrisinde yapılan tüm iş ve işlemlerde döviz kuruna endeksli olarak çalışıldığını bu bağlamda müvekkili şirket tarafından tanzim edilen bazı faturaların aşağıda dökümünün verildiğini: 31.10.2016 tarihli 158.589,52 USD tutarlı fatura borcuna istinaden: … tarafından … IBAN numaralı, … Bankası hesabından müvekkili şirket … hesabına 161.758,70 USD, … A.Ş.161.758,70 USD/SELÜLOZ ALIM açıklaması ile, 20.10.2016 tarihli 79.869,25 USD tutarlı fatura borcuna istinaden: … tarafından … IBAN numaralı, … Bankası hesabından müvekkili şirket … hesabına 76.700,00 USD, … A.Ş. 76700USD/SELÜLOZ ALIM açıklaması ile ödendiğini, … satımına ilişkin faturaların açıklama bölümü 2. maddesinden de anlaşılacağı üzere, taraflar arasında kur farkı anlaşmasının mevcut olacağını; maddede açıkça ”müşteri, iş bu faturayı kabul etmekle,fatura dövize endeksli ise kur farkı ödemeyi kabul eder” ibaresinin yer aldığını; faturaların yerel mahkemeye sunulduğunu, davalı borçlu ve yerel mahkeme tarafından her ne kadar taraflar arasında kur farkına ilişkin anlaşma olmadığı iddia edilse de taraflar arasında selüloz satımına ilişkin faturaların açıklama hanesi 2. maddesinden de açıkça anlaşılacağı üzere, taraflar arasında kur farkı anlaşmasının mevcut olduğunu, Ayrıca döviz kuruna endeksli olan kağıt sektöründe hizmet veren iki firma arasındaki ticari ilişkinin TL bazında gerçekleştiğinin iddia edilebilmesinin gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu; daha önce de sundukları haber sitesi kaynaklı haberlerden de açıkça görüleceği üzere selüloz ve kağıt sektörünün tamamen döviz endeksli olduğuna ilişkin sayısız haber bulunmakta olup, müvekkili ile karşı taraf arasında da yıllardır döviz kuru endeksli ticari alışverişin söz konusu olduğunu, Alacaklı müvekkili tarafından kesilen faturalara, davalı borçlu şirket tarafından itirazda bulunulmadığını ve iddiayı ispat kabiliyetine haiz faturalar ile de görüleceğini, ticari teamüle ve taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olarak düzenlenen faturalar dolayısı ile müvekkili şirketin davalı borçludan alacaklı konumunda olduğunu; Yerleşik ticari teamül gereği de kur farkının istenebileceğini; TTK 2.madesi ticari teamüle atıfta bulunmuş olup, taraflar arasındaki ticaret yorumlanırken ticari teamülün üstün tutulması gerektiğini,TTK. 2. Maddesinde bir ticaret dalına özgü ticari örf ve âdetlerin genel olanlara üstün tutulduğunu; taraflar arasında selüloz kağıt alım satım ticareti yapılması ve selüloz kağıt ticaretinin ülkemizde ve dünyada döviz cinsi para üzerinden yapılması yönünde ticari teamülün mevcut olduğunu, yerel mahkeme tarafından ticari teamül olup olmadığına ilişkin selüloz kağıt derneklerine müzekkere dahi yazılmadığını;
Kur farkı talep edilebilmesi için mal satış faturalarında, faturanın döviz karşılığının gösterilmesinin yeterli olacağını, somut olayda taraflar arasında düzenlenen mal satış faturalarında USD kuru ve faturanın USD cinsinden karşılığının faturalarda gösterilmiş olup, tüm bu faturaların davacı tarafından kabul edilerek defterlere işlendiğini; bu durumun taraflar arasındaki ticari ilişkinin euro esaslı yapıldığının ve müvekkilinin kur farkı talep edebileceğinin açık kanıtı olduğunu, Kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemece bir an için kur farkına ilişkinin anlaşmanın varlığında şüpheye düşülürse dahi, tarafların kur farkı sözleşmesi olmasaydı da faturalarda döviz karşılığının gösterilmiş olmasının, kur farkının istenebilmesi için yeterli olacağını; konuya ilişkin Yargıtay kararlarında da, kur farkı talep edilebilmesi için taraflar arasında sözleşme bulunması veya faturaların döviz karşılığının faturada gösterilmesi gerektiğinin; taraflar arasında sözleşme bulunmasa bile eğer faturalarda döviz karşılığı gösterilmiş ise kur farkı istenebileceğinin, ayrıca uygulama ya da teamül aranmadığının da açıkça belirtildiğini, somut olayda taraflar arasında düzenlenen faturalarda yapılan işin USD cinsinden fiyatı ve USD döviz kurunun gösterildiğini ve hatta kur farkı talep edileceği faturada 2.maddede belirtilmiş olması ve tüm bu mal satış faturalarının davacı tarafça kabul edilip defterlerine işlenmiş olması karşısında; taraflar arasındaki ticaretin döviz esaslı olduğu ve kur farkı alacaklarının kabulü gerektiğinin açıkça ortada olduğunu(Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2017/3549 esas, 2018/4033 karar sayılı, 11/09/2018 tarihli; 2015/413 esas, 2015/16682 karar sayılı, 10/12/2015 tarihli kararı), yerel mahkemenin yazılı bir sözleşmenin olmadığı gerekçesiyle davalarını reddetmesinin emsal Yargıtay kararlarına da aykırı olup hakkaniyet gereği de haksız olduğunu, Döviz borcunun, fiili ödeme günündeki kur ile ödenmesi gereken tarih arasında kur farkı oluşması halinde, aradaki kur farkının alacaklı tarafça talep edilebileceğini, icra takip konusu alacakların USD cinsinden olduğunu; döviz borçlarında ise fiili ödeme günündeki kur ile ödenmesi gereken tarih arasında kur farkı oluşması halinde kur farkının istenebileceğinin Yargıtay içtihatlarında da kabul edilmekte olduğunu, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/164 Esas, 2010/519 Karar sayılı ve 29/12/2010 tarihli kararının da emsal nitleikte olduğunu,25.02.2021 Tarihli bilirkişi ek raporunda taraflar arasındaki ticari ilişkinin dövize endeksli olduğu, kur farkı faturalarına göre müvekkilinin davalı borçludan asıl dava yönünden 176.714,00-TL, birleşen dava yönünden 66.516,20-TL borçlu olduğunun tespit edildiğini, yerel mahkemenin hukuka aykırı şekilde bilirkişi raporunu da görmezden gelerek davalarını reddettiğini, Taraflarınca, 14/07/2020 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçeleri ile ellerinde olmayan nedenlerle ticari defterleri inceleme gününde hazır edemediklerini ve Yargıtay kararları ışığında ise dosya nezdinde tüm delillerin temin edilmeksizin, bilirkişi incelemesi yapılmasının açıkça hukuka ve usule aykırı olduğunun ayrıntılı biçimde izah edildiğini ve emsal kararların sunulduğunu, 31/01/2020 tarihli bilirkişi incelemesinde, zaruret sebebi ile defterler sunulamamış olsa da davalı defterlerinde yapılan inceleme sonucunda davalının çek ile ilgili yapmış olduğu … numaralı faturaya ilişkin ödeme sonucu 176.716,80 TL kur farkı hesaplaması yapıldığını; birleşen dava yönünden ise tespit yapılamadığını ve taraflarınca ek rapor tanzim edilmesinin talep edildiğini, ek raporun 25/02/2021 tarihinde tanzim edildiğini, ”dava dosyası bir bütün olarak ele alındığında yapılan incelemeler sonucunda, nihai takdir mahkemenin olmak üzere tarafların arasındaki ticari ilişkinin yabancı para birimi (usd) ile yapıldığı kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespitte bulunulduğunu ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin döviz cinsinden yapıldığının bir kez daha tespit edildiğini; yerel mahkeme tarafından Bilirkişinin açık tespitlerine rağmen müvekkili l …Selüloz firmasının ticari defterlerinin sunulamamış olmasını gerekçe göstererek davalarını reddetmesinin açıkça hukuka ve usule aykırı olduğunu; mücbir sebep nedeniyle ticari defterlerin sunulamadığının mahkemeye beyan edildiğini ve devamla ticari defterlerin sunulması için süre talep edilmişse de yerel mahkeme tarafından taleplerinin reddedildiğini; fakat sunulan faturalardan ve ticaretin döviz cinsinden yapıldığı dikkate alındığında hakkaniyet gereği kur farkı faturasının düzenlenebileceği hususunun yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını; davalı borçlu tarafın duruşmalarda çekte vade olmayacağı bu nedenle kur farkı faturası kesilemeyeceğini iddia etse de Türkiye Cumhuriyetindeki kıymetli tacirlerin ileri tarihli çek keşide etme yöntemi ile teamül haline gelmiş biçimde çekte vade kavramını Ticaret sistemimize empoze ettiklerini; dolayısıyla ileri tarihli çek keşide etme durumunu da göz önüne alarak istinaf makamından müvekkilin de uğramış olduğu zararları dikkate alarak, yerel mahkeme tarafından verilen haksız kararın kaldırılmasını talep ettiklerini,İleri sürerek, yerel mahkeme hükmünün istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, işbu asıl ve birleşen davalarının kabulüne ve takiplerin ayrı ayrı devamına karar verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde yerel mahkemenin kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak ve talepleri doğrultusunda karar verilmek amacı ile yerel mahkemeye gönderilmesine, dava ve takiplerin konusu alacakların likit olmasından bahisle kötü niyetli karşı taraf aleyhinde dava ve takip değerlerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve birleşen dava; ticari satış ilişkisi kapsamında, USD cinsi satış faturalarına istinaden düzenlendiği iddia olunan kur farkı faturaların tahsili amacıyla başlatılan takiplere vaki itirazların iptali istemine ilişkindir. Mahkemece asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiş, karara karşı asıl ve birleşen davalarda davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Asıl davada davacının davalı aleyhine, bakiye cari hesap açıklaması ile, 176.715,68-TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlattığı, davalının yasal sürede ibraz ettiği borca itiraz dilekçesi üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesi ekinde sunulan açık hesap ekstresi kapsamından, takibe dayanak açık hesaba konu ödenmeyen kalemin 07/09/2018 tarihli 176.715,62-TL tutarlı kur farkı faturası olduğu, faturanın 22/05/2018 tarihli 88.358,40-USD (fatura tarihindeki kura göre 403.050,24-TL) bedelli satış faturasına karşılık verilen 30/08/2018 keşide tarihli çekin vade tarihi ile fatura tarihi arasındaki kur farkına istinaden düzenlendiği görülmüştür. Birleşen davada davacının davalı aleyhine, 24/11/2018 tarihli kur farkı faturasına dayalı olarak 68.286,00-TL asıl alacak, 406,87-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 68.692,87-TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlattığı, birleşen davalının yasal sürede ibraz ettiği borca itiraz dilekçesiüzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Takip dayanağı faturanın 12/07/2018 tarihli 88.358,40-USD(fatura tarihindeki kura göre 416.473,92-TL) bedelli satış faturasına karşılık verilen 10/11/2018 keşide tarihli çekin vade tarihi ile fatura tarihi arasındaki kur farkına istinaden düzenlendiği görülmüştür.Mahkemece taraf delilleri toplanmış, takiplerin dayanağını oluşturan kur farkı faturaları, bu kur farkı faturalarının düzenlenme sebebini teşkil eden USD cinsi satış faturaları, taraf şirketlerin BA-BS formları, asıl ve birleşen davalara konu kur farkı faturalarının, asıl ve birleşen davalı tarafından iade edildiklerine ilişkin ihtarname örnekleri dosya arasında alınmış, taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, asıl ve birleşen davalarda davacı şirketin inceleme günü defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle asıl ve birleşen davalarda davalı defterleri üzerinde inceleme yapılarak kök ve ek mali bilirkişi raporları alınmıştır. Bilirkişi raporlarında, asıl ve birleşen davalara konu 07/09/2018 tarihli 176.715,62-TL tutarlı, 24/11/2018 tarihli 68.286,00-TL tutarlı kur farkı faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin USD üzerinden yürüdüğü, kur farkına ilişkin bir sözleşme veya teamül tespit edilemediği, kur farkına dayanak 22/05/2018 tarihli 88.358,40-USD ve 12/07/2018 tarihli 88.358,40-USD tutarlı faturaların çek ile ödendiği, mahkemece kur farkı talebi kabul edilecek ise, fatura vadeleri ile çeklerin vadeleri arasındaki kur farkı alacağının asıl dava yönünden 176.714,00-TL, birleşen dava yönünden 66.516,20-TL olacağı kanaati bildirilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından davalının davacı tarafından kendisine kesilen kur farkı faturalarını kabul etmeyerek defter kayıtlarına intikal ettirmediği, davacı tarafça defterlerin incelemeye sunulmadığı, kur farkı faturaları davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi, bu alacak kaydının dayanağının davacı tarafça ortaya konulamadığı, davacının kur farkı alacağını sadece kendi nezdinde tutuğu cari hesap hareketlerine dayandırdığı, buna ilişkin fatura ve belgelerin sunulmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkide kur farkı uygulanacağına ilişkin yazılı bir anlaşma veya taraflar arasında fiili ve sürekli bir uygulamanın varlığının kanıtlanamadığı, davacı tarafın ödemenin ülke parası dışında para birimi ile yapılacağını kanıtlayamadığı gerekçeleri ile asıl davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Asıl ve birleşen davalarda davacı tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri; taraflar arasındaki ticari satış ilişkisinin USD üzerinden devam ettiği, faturanın USD cinsinden olması halinde kur farkı talep etmek için sözleşme veya teamül aranmayacağı, bikirkişi kök ve ek raporlarında kur farkı alacağı hesaplanmasına rağmen mahkemece rapordan hatalı gerekçe ile ayrılındığı, kaldı ki mahkemenin bir teamül araştırması da yapmadığı, dava konusu olmayan ve davalıya 2016 yılında kesilen satış faturalarının alt kısmında iki nolu maddede davalının kur farkı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğine ilişkin düzenleme bulunduğu, bu durumun dahi taraflar arasında kur farkına ilişkin sözleşme bulunduğunu kanıtladığı, çekle yapılan ödemeler bakımından da kur farkı talep edilebileceği, davalının asıl ve birleşen davalara konu kur farkı faturalarına itiraz etmediği yönündedir. TBK’nun 99/2 fıkrası uyarınca kur farkı alacağının talep edilebilmesi için; satış sözleşmesinde satış bedelinin yabancı para cinsinden kararlaştırılması veya faturaya konu malların yabancı para karşılığı satımının yapılmış olması yeterli olup, kur farkında vade farkından farklı olarak sözleşme veya teamül aranmayacak ise de; Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere bu hususun tek istisnası çekle yapılan ödemelerdir. Çek bir ödeme aracı olduğundan, çekle yapılan ödemeler için TBK 99/2 fıkrasına göre kur farkı talep edilemez. Zira çekin üzerine fiili ödeme tarihindeki TL karşılığın yazılması zaten mümkün olduğu gibi çekin döviz cinsinden düzenlenmesi de mümkündür (bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/3819 esas, 2021/2489 karar sayılı, 16/03/2021 tarihli, 2020/4821 esas, 2021/65 karar sayılı ilamları, 18/01/2021 tarihli ilamları). Asıl ve birleşen davalara konu kur farkı faturalarının dayanağını teşkil eden 22/05/2018 tarihli 88.358,40-USD (fatura tarihindeki kura göre 403.050,24-TL) bedelli satış faturası ile 12/07/2018 tarihli 88.358,40-USD(fatura tarihindeki kura göre 416.473,92-TL) bedelli satış faturasının, asıl ve birleşen davalı tarafından 403.055,90-TL ve 416.468,20-TL bedelli çeklerle ödendiği çekişme konusu değildir. Mahkemece asıl ve birleşen davalarda davalının çekle ödeme yapmış olması nedeniyle kur farkı talep edilemeyeceği gerekçesi ile asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesi gerekirken, taraflar arasında kur farkına ilişkin sözleşme veya teamül bulunmadığı gerekçesi ile red kararı verilmiş olması hatalı ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan, asıl ve birleşen davalarda davacının, asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Asıl ve birleşen davalarda davacının, asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince asıl ve birleşen davaya yönelik ayrı ayrı alınması gereken 269,85’şer TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak ayrı ayrı yatırılan 59,30’şer TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55’şer TL harcın ayrı ayrı davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.