Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/118 E. 2023/238 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/118
KARAR NO: 2023/238
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/213 Esas – 2020/345 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı taraftan alacağına istinaden İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile cari hesap alacağına dayalı ilamsız takip başlatıldığını, davalı tarafın haksız olarak takibe itiraz ettiğini, arabuluculuk kurumuna başvurulduğunu fakat taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığını, müvekkilinin alacağının likit olması sebebiyle, davalı taraf aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davacı tarafın ticari defter kayıtları üzerinde yapılacak incelemede alacağın ortaya çıkacağını beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama gideri ve vekaleti ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, salt fatura düzenlenmesinin taraflar arşındaki akdi ilişki olduğunun, satıma konu malın imalatın yapılıp teslim edildiğinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını, taraflar arasında sözleşme olmadığını, bu sebeple fatura tek başına borç kaynağı olmayacağından ispatlanamayan davanın reddi gerektiğini beyanla davanın reddine, davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 10/09/2020 tarih 2019/213 Esas 2020/345 Karar sayılı kararında; “…Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, fatura, takip dosyası, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında cari hesaba dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan 10.349,40TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerini ibraz etmediği, bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurmasının, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlı olduğu, davacının, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmadığı, defterler dışında da deliller bildirdiği ve bunları mahkeme huzuruna getirdiği, davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesi (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 Tarih, 2014/11-1159 Esas ve 2016/967 Karar sayılı ilamı) halinde davacının ticari defterlerine itibar olunarak karar verilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca alacağın dayanağı faturaya konu malın teslimine ilişkin dosyada herhangi bir belge mevcut olmaması karşısında davacının ticari defterlerinin belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması ilkesi[“belge yoksa kayıtta yoktur” ilkesi]’ne(TTK’nın 64/2. Maddesi ve gerekçesinden) uygun olmaması nedeni ile davacı lehine delil teşkil etmeyeceği, davacı tarafın malı teslim ettiğini ispata yarar dosyada başkaca delil bulunmadığı, davacı tarafa yemin delili hatırlatılmasına rağmen yemin deliline dayanmaktan vazgeçtiklerine ilişkin beyan dilekçesi sunduğu, faturaya/ cari hesaba konu malların veya hizmetin davalı tarafa sunulup sunulmadığı hususunda ispat yükünün TMK 6. Ve HMK 190. Maddeleri gereği davacıda olduğu, davacı tarafça ispatlanamadığı, bu nedenle takibin haksız ve yersiz olduğu, davacının takibi başlatmakta kötü niyetli olduğuna dair bir bilgi ve belge bulunmadığından kötü niyet tazminatı talebinin yersiz olduğu sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Mahkemece maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için davalıya ait BA BS formlarının ilgili vergi dairesinden celbine ilişkin ara karar tesis edilmediğini, tüm delillerin değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yerel Mahkemenin bu hususu göz ardı ettiğini, dava dilekçesinde müvekkili şirketin alacağının tespitine ilişkin olarak davalı borçluya ait BA BS formlarının ilgili vergi dairesinden celbine ilişkin ara karar tesis edilmesinin taraflarınca talep edildiğini, Mahkemece alacağın tespitinde önem arz eden ve taraflarınca yasal olarak talep edilen BA BS formlarının ilgili vergi dairesinden temininin sağlamadığını, davalı tarafın müvekkili şirketin alacağı olmadığına dair mahkemeye delil sunmadığını, bu iddiasını ispat etmediğini, yerel Mahkeme davanın reddine ilişkin hüküm tesis ederken yeterli incelemeyi yapmayıp eksik incelemede bulunduğunu, dosya kapsamında yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde, müvekkili şirkete ait ticari defterlerin delil vasfına haiz olduğunun ve müvekkili şirketin davalı şirketten icra takibine konu olan 10.349,40 TL tutar bakımından alacaklı olduğunun tespit edildiğini, dava sürecinde davalı tarafa ticari defterlerini sunması için verilen kesin süreye rağmen davalı tarafın ticari defterlerini sunmadığını, yerel Mahkemenin 12/09/2019 tarihli ön inceleme ve tahkikat duruşma tutanağında; ”..taraflardan birinin, karşı tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtmesine rağmen karşı taraf ticari defterlerini ibrazdan kaçınması halinde , ibrazı talep eden tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağının ihtarına (ihtarat yapıldı)..” şeklinde yer alan ihtarata davalı şirketin uymadığını, davalı taraf tacir olduğundan 6102 Sayılı TTK’nın 64. maddesi gereğince defterlerinde borç ve alacak ilişkilerini açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koyma zorunluluğunun bulunduğunu, karşı tarafın davanın reddini gerektiricek herhangi bir delilinin dosyada mevcut olmadığını, müvekkili şirketin alacaklı olduğuna yönelik tüm delillerin dosyada sunulduğunu, Mahkemenin faturaya/cari hesaba konu malların veya hizmetin davalı tarafa sunulup sunulmadığı hususunda ispat yükünün davacıda olduğu, davacı tarafça ispatlanmadığını, bu nedenle takibin haksız olduğu gerekçesinin hukuka aykırı ve hatalı olduğunu, imzalı irsaliye faturaların dosyaya sunulu olduğunu, malların tesliminin ispatlandığının bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, dosyada mevcut olan 01.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda, müvekkili şirketin davalı tarafa kestiği faturaların, irsaliyeli fatura olduğunun ve 2017 2018 yılına ait irsaliyeli faturaların teslim alanlar kısmında isim ve imzanın bulunduğunun, teslim alan taraf kısmındaki imzaların davalıya ait olduğunun tespit edildiğini, faturanın irsaliyeli fatura olması mahiyetiyle malın teslim edildiğinin hukuken ispatlandığını, dava dosyasına sunulan faturalara davalı şirket tarafından 8 günlük yasal itiraz süresinde herhangi bir itiraz yapılmadığını, Mahkemenin yemin delili hatırlatılmasına rağmen taraflarca yemin deliline dayanmaktan vazgeçildiğine ilişkin beyan dilekçesi sunulması gerekçesiyle davanın reddedilmesinin, diğer tüm delillerin varlığıyla dava konusu alacağın ispat edilmiş olması sebebiyle hukuka aykırı olduğunu, bu hususta yeminin ancak son çare olarak düşünülebileceğini, müvekkili şirket adına mahkeme tarafından istenen ve davaya sunulan tüm delillerin hukuka uygun olduğunu ve müvekkili şirketin alacağının varlığının ispatlandığını, dava dilekçesinde davalının defterlerine delil olarak dayanılmadığından, davalının defterini sunmamasının davalı lehine yorumlanmak suretiyle davanın reddini gerektirdiğine karine oluşturmadığını beyanla İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/09/2020 gün ve 2019/213 E. 2020/345 K. sayılı kararının istinaf incelemesi ile kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.Davacı taraf, davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile, 9.978,89 TL asıl alacak, 370,51 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.349,40 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatmış, davalının süresi içerisinde borca ve ferilerine itirazı üzerine takip durmuş, davacı somut dava ile itirazın iptalini talep etmiş, davalı taraf, davacıdan mal satın almadığını, taraflar arasında ticari ilişki olmadığını beyanla davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. Kural olarak malın teslimini ispat külfeti satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını ispat için yeterli değildir. Malın teslim edildiğinin veya faturanın tebliğ edildiği ve süresi içerisinde faturaya itiraz edilmediğinin satıcı tarafından ispat edilmesi gerekir. Bu kapsamda takibe ve davaya konu faturanın davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde, fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğinin/verildiğinin kabulü gerekir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda davacının ticari defterlerinin incelendiği, usulüne uygun şekilde tutuldukları, davalı adına düzenlenen faturaların ve davalı tarafından yapılan ödemelerin defterlerde kayıtlı olduğu, davacının takip tarihi itibariyle 9.978,89 TL tutarında alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafından ticari defterlerin incelemeye sunulmadığı, alacağın dayanağı olarak sunulan faturaların irsaliyeli fatura oldukları ve teslim alan kısımlarında isim-imza bulunduğu, Mahkemece faturaların teslim alan kısımlarında yer alan isimlerin, davalının çalışanı olup olmadıklarının SGK’dan sorulduğu, gelen kayıtların irsaliyeli fatura tarihlerini kapsamadığı, davacı tarafından dava dilekçesi ile davalının BA kayıtlarının celbinin talep edildiği, Mahkemece bu taleple ilgili herhangi bir karar verilmediği ve gerekçede bu hususlara değinilmeksizin, dosyada malın teslim edildiğine dair delil olmadığından bahisle eksik inceleme ve gerekçe ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Buna göre, ilk derece mahkemesince ticari defterlerle bağlı kayıt niteliğinde olan tarafların ilgili yıllarda bağlı oldukları vergi dairesine sundukları BA-BS formlarının ve SGK’dan faturaların teslim alan kısımlarında isimleri bulunan kişilerin teslim tarihinde davalı çalışanı olup olmadıklarına ilişkin tüm kayıtların dosyaya celbi, olumsuz cevap gelmesi halinde şirket yetkilisinin aynı hususta isticvap edilmesi ile gerekli olması halinde bilirkişiden kayıtlar üzerinde yapılacak inceleme neticesinde ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde değildir. HMK’nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.) 353/1-a-6 maddesinde;”Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/09/2020 tarih ve 2019/213 Esas – 2020/345 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/02/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.