Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1171 E. 2023/1931 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1171
KARAR NO : 2023/1931
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2021
DOSYA NUMARASI: 2017/257 Esas – 2021/165 Karar
DAVA: Ayıplı Ticari Araç Satımından Kaynaklı Sözleşmeden Dönülmesi ve Bedel İadesi
KARAR TARİHİ : 07/12/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 08/12/2014 tarihli fatura ile … 2.0 marka/model … şasi nolu aracı satıcı … A.Ş.’den satın aldığını, araç bedelinin 178.567,51-TL olduğunu, diğer davalı … A.Ş.’nin 04/12/2014 tarih ve … nolu faturasına istinaden tanzim edildiğini, aracın tesliminden itibaren 3 yıllık garanti süresi içerisinde kalmak kaydıyla bir yıl içinde aracı kullandıkça farklı 6 dan fazla gizli ayıp arıza ortaya çıktığını, araçta meydana gelen gizli ayıplar/arızalar tek kalemden ibaret olmayıp kullanım sonucunda fark edilen imalat ve tasarım hatalarından kaynaklandığını, müvekkilinin araçtan beklediği faydayı sağlayamadığını, müvekkilinin şirket tarafından her defasında davalılara telefonla e-posta ile ve şahsen yetkili servis noktalarına başvurularak ihbarda bulunduğunu, araçtaki gizli ayıplar davalılara ait servis noktalarındaki teknik ekip tarafındanda kabul edildiğini, davalıların daveti üzerine Birmot-Zincirlikuyu servis noktasında 13/10/2016 tarihinde müşteri hizmetlerinden yetkililerinde katılımı ile toplantı yapıldığını, davalılar bu toplantıda aracın geri alınarak yeni bir araç ile değiştirilmesini teklif ettiklerini, bu teklife uygun olarak Kasım 2016 başına kadar olan sürede bir hafta sonu … marka/model aracın müvekkili şirkete denenmek üzere verileceğini, araç beğenilir ise ayıplı aracın geri alınıp … aracın müvekkili şerkete verilmesi konusunda şifaen anlaşmaya varıldığını, bu şifai anlaşmada davalılarca yerine getirilmediğini, sonrasında Kartal …. Noterliğinden keşide olunan 14/11/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile resmen ihbar edildiğini, ihtarnamenin 16/11/2016 tarihinde davalılara tebliğ olduğunu, Davalılardan … A.Ş.’nin cevabı ihtarında “ürün üretim kaynaklı bir sorun olmadığını, yeni bir araçla değişitirlemesi şeklinde bir tekliflerinin de olmadığını, bunun da esasen yasal olarak mümkün olmadığı” mealinde cevap verildiğini belirtmiş sonrasında müvekkilinin ayıp durumunda bedel iadesini içeren sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunu, ayıpların imalat ve tasarım hatalrından kaynaklanan ayıplar olduğunu, bu durumun başka … marka/model araçlarda da sık sık görülen sorun ve arıza olduğunu, … marka/ model araca sahip başka tüketicilerinde araçtan memnun olmadığını, aynı model araca sahip tüm tüketicilerin ortak sorunu olduğunu bildirerek tüm haklı gerekçeler ile yargılama icrasına, bedel iadesine yönelik taleplerinin kabülü ile 178.567,51-TL’nin 08/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek olan reeskont, avans faizi, dava masrafları ve vekalet ücretinin her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız ve kötü niyetli olarak açılmış olan davanın reddini ve tüm yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız ve kötü niyetli olarak açılmış olan davanın reddini ve tüm yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/03/2021 tarih ve 2017/257 Esas – 2021/165 Karar sayılı kararı ile; ” Dava hukuksal niteliği itibariyle, ticari satım konusu aracın ayıplı çıktığı iddiası ile aracın geri alınarak bedelin iadesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık araçtaki ayıbın gizli ayıp olup olmadığı ve ayıbın niteliği ile sözleşmenin feshine bağlı bedel iadesi şartlarının oluşup oluşmadığı konularında toplanmaktadır. Tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmek üzere bilirkişi heyeti tarafından bizzat yerinde ve araç üzerinde incelemeler yapılarak, gerekli testler tatbik edilerek belirlenen uyuşmazlık noktaları kapsamında rapor tanzim edilmiştir.Yapılan inceleme neticesinde araçtaki klima butonunun diğer marka araçlardaki gibi klimayı tamamen devre dışı bırakmak gibi bir işleminin bulunmadığı, otomatik ve manuel modlar arasında geçiş işlemi gördüğü, klimayı kapatmanın tek yolunun fan kontrol ekranındaki off butonuna ya da hemen altında bulunan klima fan kontrolüne ilişkin butonun olduğu, bu durumun teknik bir sorun ve ayıp teşkil etmediği, üreticinin tercihi doğrultusunda sistemin karakteristik çalışması olarak değerlendirildiği sonucuna varılmaktadır.Davacı taraf uzun yol fren sistemi ısındıktan sonra tekerlerin bloke olmayarak sert frenleşme şartlarında, frenlerde vurma ve ses şikayeti olduğu belirtmiş olup sunmuş oldukları uzman görüşünde de aracın tüm tekerlerinde rahatsız edici boyutta titreşim ve ses olduğu iddia edilmişse de mahkememizce atanan heyet tarafından bizzat yapılan test sürüşünde araç içerisinde herhangi bir ses ve titreşim tespit edilmemiştir. Test sürüşü sırasında davacı sürücünün aracı kullanırken yapmış olduğu frenlemelerdeki hafif titreşimin ise teknik bir kusur olarak addedilmesi bilimsel anlamda mümkün görülmemiştir. Hız sabitlemeye bağlı yüksek hızlardaki sürüşte ise devamlı vites değişimin teknik kusurdan kaynaklanmayıp aracın sistematik çalışma prensibinden kaynaklandığı ve bu şikayetin ayıp olarak kabulünün mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır. Öte yandan, test sürüşü esnasında kabin içi konfor algısını bozacak şekilde ön takımlardan ses ve park manevraları esnasında yürür aksamda olağan dışı bir ses tespit edilememiştir. Seyir esnasındaki ara sıra hissedilen sert vites geçişlerinin şanzıman yazılımı ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Vites geçişlerinde kararsızlık söz konusu değildir. Ayrıca yazılım ile bu durumun etkilerini hafifletmeye yönelik ayar yapılabileceği, sert vites geçişlerinin şanzıman frenleme ve kavrama elemanlarındaki zamana ve kullanıma bağlı olağan yıpranma ve aşınmalar, elektovalflerdeki normal yıpranma ve aşınmalar şanzıman yağındaki eskimeden kaynaklanabilecektir. Bunun da imalat hatası olduğundan söz edilemez. Geri çağırmaya konu, teknik servis bültenleri, üretim aşamasında üreticinin fark edemediği, ancak belli bir kullanım süresinden sonra fark edilen ve üreticinin gidermeye yönelik önlem aldığı imalattan kaynaklı teknik kusurları içerdiği, seyir esnasında araçtakilerin can güvenliğini etkileyecek önemli arıza olduğundan dava konusu araç bu yönden kullanılmakla ortaya çıkan ayıplı araç olduğu kanısına varılmakla birlikte ortaya çıkması muhtemel arızanın dava konusu araçta yapılan keşifte mevcut olmadığı, mevcut olsa dahi yazılım güncellemesi ve kablo değişimi yoluyla garanti kapsamında giderilebilir nitelikte olduğu sabittir. Sonuç olarak araçta sözleşmenin feshini ve bedel iadesini gerektirir nitelikte davacı kullanıcıyı kabule zorlanamayacak şekilde ayıp ve ağır imalat kusuru bulunmadığı özellikle yapılan keşif ve tatbikat neticesinde anlaşılmış olup yerinde görülmeyen davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Ayrıca satım sözleşmesinin tarafı davacı limited şirketi olup davacılardan … şirketin yetkili temsilcisi olduğu halde davayı ayrıca kendi adına asaleten açmasında aktif husumeti (sıfat) bulunmamaktadır. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu … Marka aracın 08.12.2014 tarihinde müvekkil davacı şirket tarafından 178.567,51 TL bedel ile sıfır kilometre olarak satın alındığını, Araçta, satın alındıktan bir süre sonra kullanma ile ortaya çıkacak gizli ayıpların olduğunun ortaya çıktığını, şöyle ki; 01.04.2015 tarihinde (aracın satın alınmasından 4 ay sonra) Frenlerden kaynaklanan kullanımı zorlaştıracak derecede ses ve titreşim, 2. Viteste araçta ayrıca titreşim meydana gelmesi, Sunroofta gıcırdama, Farların sadece kısa mesafeyi aydınlatması şikayetleriyle Mengerler- Ataşehir servisine başvurulmuş olduğunu (İşbu servis başvurusuna ilişkin servis kabul kaydının davacı delil listesi sıra 4’te yer almakta olduğunu), işbu servis sonrasında 2. Vitesteki titreşimin giderilemediğini, fren diskleri değiştirilmesine rağmen aynı sorunun tekrar yaşandığını, sunrooftaki gıcırdamanın da bir süre sonra tekrar başladığını, 19.06.2015 tarihinde ( ilk servisten 2 ay – satın alımdan 6 ay sonra) araçta bulunan gizli ayıplara yönelik şikayetlerinin değerlendirilmesi amacıyla aracın yetkili servise bırakılmış olduğunu (İşbu servis başvurusuna ve araç teslimine ilişkin belgelerin- formların davacı delil listesi sıra – 5’te sunulmuş olduğunu), dava konusu aracın serviste geçirildiği sürede müvekkile yetkili servis tarafından verilen aynı marka – model ikame araçta da benzer ayıpların olduğu fark edilerek yetkili servise bildirilmiş olduğunu, 23.06.2015 tarihinde klimanın kapalı olmasına rağmen kendi kendine devreye girerek soğuk hava üflemesi ve yine klima kapalı durumdayken araç menüsünde klima devrede gözükmesi devamında aracın start – stop özeliğini devre dışı bırakması şikayetiyle BİRMOT Zincirlikuyu sevisine gidilmiş olduğunu, bu ayıplardan start- stop özelliği çözüme kavuşsa da klima arızasının onarılamadığını, 05.11.2015 tarihinde dava konusu aracın tekrar servise götürüldüğünü ve müvekkilin şikayetlerinin dinlendiğini, dönüş yapılacağının belirtildiğini ancak herhangi bir geri bildirim ve tekrar çağırma söz konusu olmadığını, Bilirkişi incelemesi hususundaki istinaf sebeplerine ilişkin olarak; Yukarıda ve yerel mahkemedeki yargılama sırasında belirtmiş oldukları kullanım sonrasında ortaya çıkan gizli ayıplara yönelik yerel mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinin hükme esas teşkil edecek derecede denetime elverişli bir inceleme olmadığını, şöyle ki; Yerel Mahkemece Bilirkişi heyetinin üçü teknik, bir tanesi hukukçu olmak üzere dört bilirkişiden oluşturulmuş olduğunu, Dava konusu araç üzerinde gerçekleştirilen teknik incelemeye bilirkişilerden Makine Fakültesi E. Öğretim üyesi Prof. Dr. …’in katılmamış olduğunu, dava konusu aracı fiziken görmediği halde teknik açıdan nasıl görüş bildirdiği hususunun izaha muhtaç olduğunu, Teknik bilirkişilerin çalıştıkları üniversiteler ve davalı firmaların bağlı bulunduğu Holding’in bu üniversitelerin bilirkişilerin çalıştıkları bölümlerdeki projelere destek olduğu ve bünyesinde ortak ARGE merkezi bulundurulduğundan tarafsızlıklarına şüphe düşürebileceğini, bu nedenle istinaf mahkemesince işin esasına girilerek TMMOB’dan seçilecek bilirkişilerden rapor alınmasının hukuka ve hakkaniyete uygun olacağını, Kök bilirkişi raporunda “şehir içi yol şartlarında olağan dışı ses bir ses işitilmemiştir.” ifadesine yer verildiğini, devamında ise “69.000 km yol yapılan bir araçta ses çıkması normaldir.” tespitine yer verilmiş olduğunu, bu çelişkili tespite katılmanın mümkün olmadığını, araçtaki söz konusu şikayetin ilk servis tarihi olan 01.04.2015’den öncesine dayanmakta olduğunu, işbu şikayetlerinin dosyada mevcut olduğunu, aracın satın alımından 6 ay geçmeden söz konusu ses arızasının ortaya çıktığını, yeni nesil araçların tümünün 100.000 KM’ye kadar süspansiyon sistemlerinde ses – teknik arıza çıkarmayacak şekilde geliştirilmiş olduğunu (Çoğu araç firmasının da bu nedenle 3 yıl – 100.000 KM garantisi vermekte olduğunu) dava konusu aracın lüks segmentte olduğunu, işbu dilekçe tarihi itibariyle emsal nitelikteki sıfır km aracın 1.000.000 TL tutarından ucuza satılmamakta olduğunu, Araçta star- stop özelliğinin çalışmadığını, bu durumun hem bilirkişi raporu ile hem de dava öncesinde servis şikayetleriyle tespit edilmiş olduğunu ve işbu istinaf başvuru tarihi itibariyle de kullanılamaz durumda olduğunu, Frenleme konusunda bilirkişilerin fahiş derecede hatalı değerlendirme yaptığını, şöyle ki; Fren konusunda müvekkilin ilk şikayetinin aracın satın alınmasından 1 ay sonra başlamış olduğunu, Mengerler servisine gidilerek 4 adet fren diskinin garanti kapsamında değiştirilmiş olduğunu, Disk değişiminden 3 ay kadar sonra (araç 9600 KM’de iken) tekrar yetkili servise başvurulduğunu, araçtaki fren disklerinin garanti kapsamında değiştirilmiş olduğunu, 4 aylık bir araçta kullanıcıdan kaynaklanmayan ve garanti kapsamında değiştirilen fren sisteminin olması durumunun, ayıbın imalat kaynaklı olduğuna karine teşkil edeceğini, diğer taraftan araçtaki fren disklerinin dava tarihine kadar 2 kez daha işlem gördüğünü, frenleme esnasında ses ve titreşim olağanının çok ötesinde olup müvekkilin can güvenliğini de tehlikeye atmakta olduğunu, bilirkişi incelemesi sırasında yetkili serviste aracın fren disklerinde ve balatalarında olağandışı bir durum olmadığının belirtildiğini, sürüş esnasında ise fren anında araç yol kamerası kayıtlarından da anlaşılacağı üzere (DVD olarak dosyaya sunulmuş olduğunu) şiddetli ses ve titreşim meydana gelmekte olduğunu, aracın fren sistemindeki ayıbın üretim hatasından kaynaklanmakta olduğunu, olaylar bir bütün halinde değerlendirildiğinde bilirkişilerin fren sistemindeki ayıbın aracın yaşıyla bağlantılı olarak frenleme esnasında ses ve titreşim seviyesini olağan bulmasının son derece hatalı olduğunu, bu hususta son olarak bilirkişilerin TÜVTÜRK incelemesinden geçmesini araçta kusur olmadığı şeklinde yorumladıklarını, ancak aracın teknik anlamda eksiklik olmadığı hususunun zaten yetkili serviste kontrol edildiğinde ortaya çıktığını, buradaki hususun balatalarda ve disklerde gözle görülen bir sorun olmamasına rağmen fren esnasına üretim hatasından kaynaklanan ses ve titreşim olduğunu, Dava dosyasındaki itirazları ile tekrara düşmemek adına özetle; bilirkişi heyetinin dosyadaki servis şikayetlerini de dikkate alarak kapsamlı bir rapor hazırlamadığını, sadece teknik inceleme sırasındaki kısa süre ile sınırlı kaldıklarını, örneğin video kayıtlarının dosyada bulunan yağmurlu havalarda oluşan fokortu sesinin dikkate alınmadığını, çünkü incelemenin kısa sürede ve güneşli bir havada yapılmış olduğunu, Dosyada uzman mütalaası mevcut olup; bilirkişilerce ve mahkemece değerlendirme dışında bırakılmış olduğunu, Müvekkilin dava konusu araca ilişkin ayıpların tespiti amacıyla Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi’nden uzman mütalaası talep ettiğini ve Makine Mühendisliği bölümünde Konstrüksiyon ve İmalat Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olan Doç. Dr. … tarafından hazırlanan 16.03.2019 tarihli teknik inceleme raporunda;
– Klima modlarının kapalı olmasına rağmen çalıştığını iç ortam havasını soğuttuğunu bu durumun imalata bağlı teknik kusur olduğunu, – Aracın tüm tekerleklerinde hafif frende dahi rahatsız edici düzeyde tasarımdan kaynaklanan teknik kusur olduğunu, – Araç düz yolda seyrederken hız sabitleyici sistemi aktif edilmiş ve seyahat sırasında vitesin zaman zaman kararsız davrandığı ve art arda vites değişiklikleri yaptığı bu hatanın da aracın tasarımıyla ilgili teknik bir sorun olduğu hususlarının tespit edildiğini, – Aracın üreticinin resmi internet sitesi üzerinden yapılan şasi sorgulamasında önemli güvenlikle ilgili geri çağırma işlemi olduğunun belirlendiğini, geri çağırmaya konu ayıbın, transaxle sistemine ilişkin olduğu Türkçe ifadeyle araçtaki aktarma organı, şanzıman ve diferansiyeli içeren sistemden kaynaklandığı hususlarının tespit edildiğini, bu durumun halihazırda üretici firmanın kabul etmiş olduğu gizli ayıp hali olduğunu, Bilirkişi heyeti ve yerel Mahkemenin teknik inceleme raporuna itibar etmediğini, gerekçesiz olarak değerlendirme dışında tuttuğunu, işbu dosyada mübrez teknik inceleme raporu (uzman mütalaası) ile bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmemiş olduğunu, yerleşik Yargıtay kararları doğrultusunda farklı bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak iki rapor arasındaki çelişkinin giderilerek hüküm kurulması gerektiğini, Dava konusu araçtaki ayıpların üretimden kaynaklı olup, aynı marka model birçok araçta yer almakta olduğunu, Dava konusu aracın üreticisi durumunda bulunan … firmasının internet sitesi üzerinden dava konusu aracın şasi numarası girildiğinde 3 adet farklı geri çağırma bülteni mevcut olduğunu, bunlardan S55 kodu ile yer alan “önemli güvenlik sorunu ile geri çağırma”nın çözülmediğini, bu sorunun elektrik aksamına ilişkin olup elektrik kaçağından yangın çıkma ihtimaline binaen önemli güvenlik sorunu olarak kategorize edilmiş olduğunu, nitekim kök bilirkişi raporunun 9. sayfasında “İmalattan kaynaklı teknik kusur” olarak tespiti yapıldığını, ancak bilirkişi heyetinin burada da yanılgıya düşerek söz konusu kusuru yazılım güncelleme ile giderilebilecek kadar basit aktardıklarını, oysa elektrik kablolarının değiştirilmesinin aracın tüm elektro- mekanik aksamında değişikliğe yol açacağını, diğer taraftan söz konusu imalat hatasının gizli ayıp mahiyetinde olduğunu ve emsal araçlarda da görülmekte olduğunu, Dava konusu araç ile aynı marka ve modele sahip başka bir araçta da benzer ayıpların tespit edilmiş olduğunu, dosyaya bilirkişi raporunu ve Bölge Adliye Mahkemesi kararını da sunmuş oldukları Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülerek karara bağlanan ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’nin 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/272 E. – 2019/2027 K. sayılı ilamıyla kesinleşen davada da yakın tarihlerde satın alınmış aynı marka model aracın benzer gizli ayıpları içerdiği, bu ayıpları tekrarlama ihtimalinin olduğu ve bu hali ile kullanıma elverişli olmadığına karar verilmiş olduğunu, Hukuki değerlendirmelerine ilişkin olarak; Dava konusu aracın kullanıcı hatasından kaynaklı olmayan gizli ayıplı olduğunu, TBK’nın 219. maddesi ilgili hükmünde “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.” şeklinde düzenleme mevcut olup; aynı kanunun “Alıcının Seçimlik Hakları” başlığı altında düzenlenen 227. maddesi ilgili hükmünde ” Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, seçimlik haklardan birini kullanabilir bu seçimlik haklardan biri Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönmedir.” düzenlemesinin mevcut olup; sözleşmeden dönmenin sonuçları olarak “Satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür. Buna karşılık alıcı da, satıcıdan aşağıdaki istemlerde bulunabilir Ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesi.” nin talep edilebileceğini, kanuni düzenlemelerden ve yerleşik Yargıtay Kararlarından hareketle gizli ayıp mahiyetinde ayıplar barındıran dava konusu araçta satıcının işbu ayıplardan sorumlu olduğunu beyanla; Açıklanan sebepler ve dosya kapsamındaki deliller göz önüne alınarak; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/ 257 E- 2021/165 K sayılı dosyası kapsamında verilen hükmün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; araç satış sözleşmesine konu aracın ayıplı olduğu iddiası ile sözleşmeden dönülmesi ve satış bedelinin iadesi talebine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı şirket vekili, araç satış sözleşmesi ile dava konusu aracın davalı …. A.Ş’den 08/12/2014 tarihinde satın alındığını, aracın satın alma tarihinden itibaren garanti süresi içerisinde kısa bir süre sonra yakın aralıklar ile arıza yaptığını, her seferinde davalıların yetkili servisine aracın götürüldüğünü ve yetkili servis tarafından işlem yapıldığını, ancak araçtaki arızaların giderilmediğini, aracın gizli ayıplı olduğunu, sözleşmeden dönülerek aracın misli ile değiştirilmesi hususunda davalılara ihtarname gönderildiğini, ancak davalılar tarafından ihtarnamenin gereğinin yerine getirilmediğini, bu sebeple sözleşmeden dönüldüğünü ve bedel iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, davacı tarafından süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, dava konusu araçta ayıp bulunmadığını, ayıp kabul edilse dahi davacının ücretsiz onarım hakkını kullandığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte araç bedelinin iadesinin talep edilemeyeceğini, en fazla bedelde indirim hakkının kullanılabileceğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili, davacı tarafından süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, dava konusu araçta ayıp bulunmadığını, ayıp kabul edilse dahi davacının ücretsiz onarım hakkını kullandığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte araç bedelinin iadesinin talep edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, en fazla bedelde indirim hakkının kullanılabileceğini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasında dava konusu aracın … A.Ş’den 08/12/2014 tarihinde satın alındığı, diğer davalı …A.Ş.’nin aracın üreticisi/ithalatçısı olduğuna, aracın garanti süresinin üç yıl olduğuna, davacı tarafından garanti süresi içerisinde 01/04/2015, 23/06/2015, 28/08/2015, 05/11/2015, 21/12/2015, 24/06/2016 tarihlerinde davalıların yetkili servisine götürüldüğüne ve yetkili servis tarafından bir kısım işlemler yapıldığına ilişkin ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf; dava konusu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı olması halinde ayıbın hangi sebepten (üretimden mi kullanımdan mı) kaynaklandığı, ayıbın gizli mi açık mı ayıp olduğu, davacı tarafından süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, zammanaşımı definin yerinde olup olmadığı, aracın ayıplı olması halinde sözleşmeden dönülerek bedel iadesine karar verilmesinin hakkaniyete uygun olup olmadığı ve hakkaniyete uygun olmaması halinde bedelde indirim miktarının ne kadar olacağı hususlarındadır. Somut uyuşmazlıkta; dava konusu aracın satış sözleşmesi davacı şirket ve davalı … arasında akdedildiğinden bu davalı satış sözleşmesi kapsamında ayıba karşı tekeffül hükümleri kapsamında, diğer davalı .. ise üreticinin sorumluluğu ilkesi çerçevesinde garanti süresi dolmadığından garanti veren kapsamında sorumluluğuna gidilebileceğinden her iki davalının pasif husumeti bulunmaktadır. Mahkemece dava konusu araç ayıp bulunup bulunmadığı, ayıp bulunması halinde sebebi ve niteliğinin tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve iki kök ve bir ek rapor alınmıştır. İlk kök raporda dosyada eksik evrak bulunması sebebiyle dosyanın esasına ilişkin rapor düzenlenememiştir. Mahkemece eksik olduğu belirtilen evrakların celbine karar verilmiş ve araç üzerinde inceleme ve test sürüşü yapılmak suretiyle bilirkişi raporu düzenlenmesine karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ikinci kök bilirkişi teknik raporunda; davacının 01/04/2015, 23/06/2015, 28/08/2015, 05/11/2015, 21/12/2015, 24/06/2016 tarihlerinde yetkili servisi aracı götürdüğü, servis kayıtlarında şikayetlerin belirtildiği, söz konusu servis kayıtlarının bir kısmında serviste yapılan işlemlere ilişkin bilgilerin mevcut olmadığı, bir kısmında ise yapılan işlemlerin belirtildiği tespit edilmiştir. Davacı tarafından aracın satın alınmasından sonra kullanılmakla ortaya çıkacak olan ve servis kayıtlarında belirtilen şikayetler ortaya çıktıkça yetkili servise başvurmuş ve süresinde ayıp ihbarında bulunulmuştur. Bu sebeple davalıların ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı savunması yerinde görülmemiştir. Davacı ve davalılar tarafından davacının servise başvurması üzerine yetkili servis tarafından bir kısım işlemlerin yapıldığı beyan edilmiş, hatta davalılar tarafından davacının şikayetlerinin ücretsiz olarak garanti kapsamında giderildiği ve ücretsiz onarım hakkının kullanıldığı savunulmuştur. Ancak Mahkemece celbedilen servis kayıtlarında yukarıdaki belirtilen başvurulara ilişkin yetkili servis tarafından yapılan işlemlere ilişkin belgeler dosyaya kapsamında görülememiş ve bilirkişiler tarafından da bu husus raporda belirtilmiştir. Söz konusu belgeler davalılar tarafından da dosyaya sunulmamıştır. Teknik bilirkişi heyeti raporunda; araçtaki A/C klima butonunun diğer marka araçlardaki gibi klimayı tamamen devre dışı bırakma gibi bir işlevi olmadığı, otomatik ve manuel modlar arasında geçiş işlevi gördüğü, klimayı kapatmanın tek seçeneğinin Uconnect 8.4 ekranındaki fan kontrolü yanındaki OFF butonunun yada hemen ali taralta bulunan klima kontrollerine ait fan kontrolünü sağlayan butonun olduğu, bu bakımdan davacı tarafin teknik sorun ve ayıp olarak nitelendirdiği, klima devrede olmadan dış havayı içeri alma seçeneğinin dava konusu araçta bulunmadığı, sistemin tamamen konfora yönelik nem kontrollü olduğu ve bu durumun bir teknik sorun ve ayıp olmadığı, üreticinin tercihi doğrultusunda sistemin karakteristik çalışması olarak değerlendirildiği, davacının, özellikle uzun yolda fren sistemi elemanları ısındıktan sonra tekerler bloke olmayacak şekilde yapılan sert frenleme şartlarında, frenlerde vurma ve ses şikayeti olduğunun belirtildiği ve Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi tarafından verilmiş raporda da araç yavaşlatılmak üzere frene basıldığı sırada, aracın tüm tekerleklerinde rahatsız edici düzeyde titreşim ve gürültü oluştuğunun tespit edildiği belirtilmiş ise de, heyetimizce yapılan test sürüşünde, kabin içerisinde rahatsızlık yaratan titreşim ve bir ses işitilmediği, test sürüşü esnasında davacı sürücünün kullanımında şikayetini göstermek için yaptığı frenlemelerde hissedilen hafif titreşim, yukarıda “G” maddesinde verilen açıklamalar doğrultusunda fren sistemindeki teknik bir kusur ile ilişkilendirilemediği, şanzıman “D” konumunda hız sabitleme ile yapılan yüksek hızlardaki sürüşte, vitesin sürekli değişiminin bir teknik kusurdan kaynaklanmadığı, sistemin çalışma prensibi gereği olduğu, davacının bu konudaki şikayetinin bir üretim ayıbı ile ilişkilendirilemeyeceği, geri çağırmaya konu teknik servis bültenleri, üretim aşamasında üreticinin fark edemediği, ancak belli bir kullanım süresi sonrası kullanıcılarca farkına varılan ve üreticinin gidermeye yönelik önlem aldığı imalattan kaynaklı teknik kusurları içerdiği, seyir esnasında araçtakilerin can güvenliklerini etkileyebilecek önemli vasfa sahip arıza olduğundan dava konusu aracın ayıplı sayılmasını gerektireceği, ancak ortaya çıkması muhtemel arızanın dava konusu araçta mevcut olmadığı, söz konusu kusurun giderilebilir (burada yazılım güncellemesi ve kablo değişimi) nitelikte olduğu, test sürüşü esnasında kabin içi konfor algısını bozacak şiddetle, ön takımlardan ses ve park manevraları esnasında yürür aksamda olağan dışı bir ses tespit edilmediği, test süresince aracın start-stop sistemi devreye girmediğinden, yokuş kalkış destek sisteminin kontrol edilemediği, seyir esnasında ara sıra hissedilir şekildeki sert vites geçişlerinin şanzıman yazılımı ile ilişkilendirilemediği, vites geçişlerinde bir kararsızlık durumu olmadığı, yazılımla bu durumun etkilerini hafifletmeye yönelik ayar yapılabileceği, sert vites geçişlerinin, şanzıman frenleme ve kavrama elemanlarındaki zamana ve kullanıma bağlı olağan yıpranma ve aşınmalar, elektovalflerdeki olağan yıpranma ve aşınmalar ve şanzıman yağındaki eskime kaynaklı olabileceği, imalata dayalı ayıp olarak değerlendirilemeyeceği tespiti yapılmış, Mahkemece bu tespitler dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Ancak aynı bilirkişi raporunda; tespit esnasında sağ ön aks boşluğu ve ön diferansiyel aks girişinde yağ kaçağı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, davacı şikayetinin aks boşluğundan kaynaklanıp kaynaklanmadığının buradaki sorunlar giderildikten sonra kontrolü gerekmekte olduğunun, test sürüşü esnasında kabin içi konfor algısını bozacak şiddette, ön takımlardan ses ve park manevraları esnasında yürür aksamda olağan dışı bir ses tespit edilmediği, test süresince aracın start-stop sistemi devreye girmediği, bu sebeple yokuş kalkış destek sistemi kontrol edilemediği, start-stop sistemine ilişkin bir arıza kaydı tespit edilemediği, gösterge panelinde bir uyarı vermeyen aracın AKÜ kontrolleri yapılınış bir sorun tespit edilmediği, sorunun tespiti için servis ortamında ayrıntılı inceleme gerekmekte olduğundan bu hususun heyetlerinde değerlendirilemediği, dava konusu somut olayda davacı alıcı şirket satım sözleşmesine konusu malda ayıba karşı tekeffülde sözleşmeden dönmeyi gerektirir nitclikte bir önemli ayıp olduğunu ileri sürerek sözleşmeden dönmek ve bedel iadesi talep etmektedir. Satım sözleşmesinde satıcının ayıba karşı tekeffül borcuna aykırı davranması durumunda alıcının sözleşmeden dönebilmesi için alıcının maldan beklediği faydayı tamamen veya önemli ölçüde kaldıran bir ayıbın var olması gerektiği, dava konusu somut olayda, yukarıda teknik inceleme kısmında yapılan açıklamalar dikkate alındığında araçta davacı alıcının sözleşmeden dönebilmesine olanak tanır önemli nitelikte bir ayıp bulunmadığı, satım sözleşmesi konusu araçta olan ayıp, davalı satıcı tarafından giderilebilir nitelikte önemli olmayan bir ayıp olduğu belirtilmiştir. Mahkemece söz konusu tespitlere ilişkin aracın servis ortamında yeniden incelenmek suretiyle iddia edilen ayıpların bulunup bulunmadığının tespit edilmediği, davalı satıcı tarafından giderilebilir nitelikte önemli olmayan bir ayıp olduğu tespiti karşısında bedelde indirim miktarının da bilirkişilere kök ve ek raporda tespit ettirmediği ve bu yönden bir değerlendirme yapmadığı ve eksik inceleme ile karar verildiği görülmüştür. Davacı vekili tarafından bilirkişi Prof. Dr. …’in aracın teknik incelemesine katılmadığı ve aracı fiziken görmediği gerekçesi ile de istinafa gelinmiş, araç üzerinde bilirkişi incelemesi için tayin edilen 15/04/2019 tarihinde tutulan bilirkişi yemin ve teslim tutanağında da adı geçen bilirkişinin isim ve imzanın da bulunmadığı görülmüştür. Tüm bu hususlar dikkate alındığında Mahkemece eksik belge ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması isabetli olmayıp, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; davacının dava konusu araçtaki şikayetler sebebiyle servise yapılan başvurulara ilişkin tüm evraklar ile birlikte bu başvurulara ilişkin servis tarafından yapıldığı davalılar tarafından da kabul edilen tüm işlemlere ilişkin belgelerin, davacı tarafından aracın servise geri çağırma bülteninin mevcut olduğuna ilişkin sunduğu belgeler kapsamında aracın davacı tarafından bu sebeple davalıya veya servise götürülüp götürülmediği, götürülmüş ise buna ilişkin yapılan işlemler ve tespitlere ilişkin belgelerin celbi ile önceki tüm bilirkişi heyetinin bizzat hepsinin katılımının sağlanarak aracın davalılar ile ilişkisi olmayan bir servis ortamında ayrıntılı olarak incelenmek ve test sürüşü yapılmak suretiyle dosyadaki tüm bilgi, belge ve delillerin, raporların, tarafların iddia ve savunmaların ve itirazlarının değerlendirilmek suretiyle, aracın ayıplı olup olmadığı, ayıbın sebebi, ayıbın niteliği, ayıbın gizli mi açık mı ayıp olduğu, davacı tarafından iddia edilen ayıplar sebebiyle yapılan başvuru üzerine yetkili servis tarafından yapılan işlemlerin neler olduğu ve şikayetlerin giderilip giderilmediği, giderilmiş ise ücretiz onarım hakkının kullanılıp kullanılmadığının, söz konusu ayıp iddialarının giderilmemiş olması ve halen bulunması halinde ayıplar ile satım konusu aracın kullanılması ve ondan beklediği faydanın elde edilmesinin mümkün olup olmadığının ve bedelin iadesi talebinin yerinde ve hakkaniyet uygun olup olmadığının, iddia edilen ayıpların bulunmaması ve bunlar dışında şimdiki gibi bilirkişiler tarafından tespit edilen ve raporda belirtilen ayıpların bulunması halinde ise bedelde indirim miktarının tespit edilmesi için gerekçeli, ayrıntılı ve denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi, ayrıca tarafların tüm iddia, savunma, itiraz ve defilerin de değerlendirilmesi ve bu hususlarda karar verilmesi gerekmektedir. Davacı vekili teknik bilirkişilerin çalıştıkları üniversitelerin ve davalı firmanın bağlı bulunduğu holdingin bilirkişilerin çalıştıkları projelere destek olduğunu ve bünyesinde ARGE merkezi bulundurulduğundan tarafsızlıklarına şüphe düşürebileceğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. Ancak bu husus tek başına bilirkişilerin tarafsızlığına şüphe düşürecek nitelikte olmayıp, davacı vekili tarafından da bilirkişilerin tarafsız olmadığına ilişkin somut delil sunulmamıştır. Bu sebeple davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2021 tarih ve 2017/257 Esas – 2021/165 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.