Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1154 E. 2023/1589 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1154 Esas
KARAR NO: 2023/1589 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/1275 Esas – 2017/675 Karar
TARİHİ: 19/09/2017
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 19/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket nezdinde … nolu makine kırılması sigorta poliçesi ile sigortalı … marka 2011 GPC model … seri nolu Order Picker (istifleme makinesi) 01/03/2012 tarihinde Sarayköy Kazan Ankara bulunan … Merkez deposunda 16.00-24.00 vardiyasında görevli bulunan davalı şirket personeli …’ın mal kabul rampasında manevra yapması sırasında devrilerek hasar gördüğünü, yaptırılan hasar ekspertiz incelemesi ve faturalar sonucunda sigortalı emtiada 1.805,56 Euro hasar meydana geldiğinim göründüğünü ve hasarın müvekkili şirket tarafından sigortalıya ödendiğini, hasarın ödenmesi ile müvekkilinin mukavale şartlarına ve TTK’nın 1472 maddesi hükmüne göre şirketin sigortalısının yerine kaim olduğunu ve sigortalının zarara sebebiyet verenler aleyhine mevcut her türlü haklarının şirkete intikal ettiğini, temlik hükümlerine göre dava ve talep hakkını kazandığını, bu nedenle davalı hakkında İstanbul Anadolu …. (Eski Ümraniye …) İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyanla takibe, borca, faize ve ferilerine itirazın iptaline, takibin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile;davacıya sigortalı olan aracı hatalı kullanması sonucu dava dışı işçi …’ın devirerek hasara sebebiyet verdiğini, müvekkilinin personelinin kendi kusuru ile hasara sebebiyet vermesi sebebiyle herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, müvekkilinin işveren olması sebebiyle de bir sorumluluğunun olmadığını, dava dışı işçiye gerekli eğitimleri verdiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 19/09/2017 tarih ve 2016/1275 Esas – 2017/675 Karar sayılı kararında;”Dava, davacı sigorta nezdinde sigortalı dava dışı sigortalısına ait istifleme makinasının mal kabul ranpasında devrilmesi sonucu meydana gelen maddi hasardan dolayı sigortanın yapmış olduğu ödemenin tahsili için başlatılan takibe itiraz üzerine yasal süre içinde açılmış itirazın iptali davasından ibarettir. Ümraniye … İcra Md. … E. sayılı takip dosyasında davacının … Ltd. Şti. hakkında istifleme makinasının kullanan işçisi tarafından devrilmesi sonucu oluşan hasardan dolayı işlemiş ticari faizle birlikte toplam 4.449,59 TL nin tahsili için başlatılan ilamsız takibe yasal süre içinde itirazı üzerine açılmış itirazın iptali davasından ibarettir. Davacı taraf delillerini bildirmiş, ibraz ettiği deliller toplanmış, davalı tarafta 28/06/2013 günlü dilekçe ile delillerini bildirmiş, dava … AŞ ye ve …’a ihbar olunmuş, hasar dosyası getirtilmiştir. Hasar gören forklift 20/02/2012 tarihinde aracın maliki “… Tic. Ltd. ” tarafından davacı sigorta şirketine makine kırılması yönünde teminat altına alınarak sigortalanmıştır. Bu araç … AŞ nin Ankara Kazan daki deposunda yükleme-istifleme yaparken kullanan … isimli dava dışı şahsın ani manevrası sonucu devrilerek hasar görmüş ve davacı sigorta şirketi aracın maliki olan … Ltd. Şti ye 24/04/2012 tarihinde “Tazminat makbuzu ve temlikname” karşılığı hasar bedeli olan 1.805,56 Euro ödenmiştir ve davacı bunun rücuan halefiyet ilkesi uyarınca tahsilini talep etmektedir. İstanbul Anadolu 15. ATM yle görevsizlik kararı üzerine İst. Anadolu 29. Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlığı Yargıtay 20 Hukuk Dairesinin yargı yeri tespiti ile kesinleşmekle, Mahkememizce tayin edilen uzman bilirkişiden alınan 14/05/2017 günlü raporda istifleme makinasının “Depo alanının mal kabul ranpasında devirerek hasara sebebiyet veren … %100 kusurlu olduğu” belirlenmiş, istifleme makinasında olay tarihi itibarı ile meydana gelen maddi hasar tutarı muafiyet ve hurda tenzili ile 5.100,00 TL olarak bulunmuştur. Davacı tarafından dosyaya sunulan 17/02/2012 tanzim tarihli 1 yıl süreli “makine kırılması sigorta poliçesi” poliçe dönemi içerisinde sigortalı olan Forklift istifleme makinasının davalı şirket çalışanının tam kusurlu eylemi sonucu devrilmesi nedeniyle, çalışanının sorumluluğundan dolayı davalı şirket hasarı ödeyen sigorta şirketine karşı sorumludur. Davacı sigorta şirketi ekspertezin hasar sonrası vermiş olduğu 09/04/2011 günlü rapora göre gerçek maddi hasarı muafiyet tenzili ile 4.204,25 TL olarak hesaplamıştır. Davacı bu hasar tutarını 24/04/2012 tarihinde “Tazminat makbuzu” karşılığında ödemiştir. Davacının yapmış olduğu bu ödeme nedeni ile davalıdan ödeme tarihinden takip tarihine kadar ticari faizle birlikte talep hakkı bulunmakla, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı karşısında sübut bulan davanın kabulü ile İst. Anadolu … İcra Müdürlüğü (evveli Ümraniye … İcra Md.) … E. sayılı takip dosyasında davalı hakkındaki takibin icra takip talebindeki tutar olan 4.449,59 TL üzerinden devamına, asıl alacak olan 4.204,25 TL ye takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 2/2 md. uyarınca %17,75 ve değişen-azalan oranlarda ticari avans faizi yürütülmesine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı … Ltd. Şti vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Ltd. Şti vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel Mahkemece bilirkişi raporuna itirazlarına ilişkin karar verilmediğini, huzurda görülen davaya konu olayda, kusur durumlarının ve hasar tespitinin yapılması amacı ile Mahkemece bilirkişi tayin edildiğini ve dosyadan bilirkişi raporu alındığını, dosyaya sunulu rapora ilişkin müvekkili şirketin itirazda bulunduğunu ancak Mahkemece hüküm esnasında değerlendirileceği gerekçesi ile ek rapor talebine dair karar tesis edilmediğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller” başlıklı 266. maddesinde “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” düzenlemesine yer verildiğini, aynı Kanunun 282. maddesi uyarınca mahkemenin, takdiri bir delil olan bilirkişi görüşlerini diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirdiğini, bilirkişi raporlarında görülen eksiklik yada belirsizliğin tamamlanması veya giderilmesi görevinin aynı Kanunun 281/2. maddesine göre Mahkemeye ait olduğunu, bu halde, Mahkemece resen veya tarafların talebi üzerine, Kanunun 281/3. maddesi uyarınca, ilk raporu veren bilirkişilerden ek rapor alınabileceği gibi yeni bir bilirkişi kurulunun da oluşturulabileceğini, Mahkemece bilirkişi raporunun denetimine imkân tanınması amacıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun 279/2. maddesi hükmünce kararda, bilirkişi raporunda inceleme konusu yapılan maddi vakıalar ile varılan sonuçların gerekçelerine yer verilmesi zorunluluğu bulunduğunun ifade edildiğini;Mahkemece çözümü teknik bir bilgi gerektiren hususta bilirkişi görevlendirmesi yapılarak rapor tanzim edilmişse de itirazlara yönelik değerlendirmenin bizzat Mahkemece yapılmasının hatalı ve eksik olduğunu, çözümü teknik bilgiyi gerektiren hususlarda Mahkemenin yapması gerekenin yeniden ek rapor tanzim edilmesi için dosyayı bilirkişiye tevdi etmek iken itirazlara ilişkin hüküm tesis edilirken değerlendirme yapılacağı gerekçesi ile talebin reddedilmesinin yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere eksik inceleme olup bozmayı gerektirdiğini, bilirkişi raporuna atıfla hüküm tesis edilmiş olup mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, huzurdaki davada verilen hüküm ve gerekçesinde;…Mahkememizce tayin edilen uzman bilirkişiden alınan 14.05.2017 tarihli raporda istifleme makinasının Depo alanının mal kabul rampasında devirerek hasara sebebiyet veren … %100 kusurlu olduğu belirlenmiş istifleme makinasında olay tarihi itibari ile meydana gelen maddi hasar muafiyet ve hurda tenzili ile 5.100 TL olarak bulunmuştur… denilerek rapora atıf yapıldığını ve talep gibi karar verildiğini,Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkının kurala bağlandığını, hukukî dinlenilme hakkının, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olduğunu, Hukuki Dinlenilme Hakkı gereğince davanın taraflarının, müdahillerinin ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiğini, Mahkemelerin kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorunda olduğunu, eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılmasının adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâli olduğunu, HMK’nın 297. maddesinde verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucun ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiğinin açıkça vurgulandığını, kararın gerekçesinde maddi olayın saptanması gerektiğini, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kuralların belirlenmesi gerektiğini, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmesi gerektiğini, hukuk kurallarının somut olaya uygulanması gerektiğini ve sonunda hüküm kurulması gerektiğini, maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantının ancak bu şekilde kurulabileceğini ve ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesinin mümkün olacağını;Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece yukarıda açıklanan rapora atıf yapılmış olup, Mahkemece davanın kabulünün gerekçesinin hiçbir şekilde açıklanmadığını, içeriği dahi yazılmayan bilirkişi kurulunun raporuna atıf ile yetinildiğini, bilirkişi raporuna yapılan atfın kararın gerekçeli olduğunu göstermeyeceğini, Mahkeme kararının T.C. Anayasası’nın 141 ve HMK’nın 297. maddesinin amaçladığı anlamda gerekçe taşımadığını, gerekçesiz karar yazılmasının adil yargılanma hakkının ihlali olup, kararın salt bu nedenle kaldırılması gerektiğini, müvekkili şirketin hasarın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirket ile … arasında imzalanan sözleşme ile … tarafından satışa sunulmak üzere depoda tedarikçi firma ve … diğer depolarından gönderilen ürünlerin kamyon kabul aşamasından başlamak üzere sevkiyat programına uygun olarak nakliye, iade işlemleri, tüm envanter hareketlerinin takibi ve programları ile depoda güvenlik, temizlik, hamaliye, ilaçlama ve personelin yeme, içme ve taşıma hizmetlerinin yerine getirilmesi bu operasyonlar sırasında gerekli her türlü evraklarının hazırlanması ve ürünlere eşlik etmesinin sağlanması gibi hizmetler için müvekkili … yetkilendirildiğini;Müvekkili şirketin işbu sözleşme çerçevesindeki hizmetlerini bordrosunda çalıştırdığı personeller vasıtası ile ve … Tic. Ltd. Şti. ile aralarında imzalanan kira sözleşmesine konu araçlar ile yürüttüğünü, işçi … kendi kusuru nedeni ile sebebiyet verdiği kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirketin işin ehli istihdam etmek ve gerekli eğitimleri vermekle üzerine düşen sorumluluğun gereklerini yerine getirdiğini, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun Adam çalıştıranın sorumluluğu başlıklı 66. maddesinin; “(1) Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü içerdiğini, ancak adam çalıştıranın sorumluluğu için aranan şartların; üçüncü kişinin bir zarara uğramış olması, zararın çalıştırılan kişinin hukuka aykırı fiilinden doğmuş olması, fiil ile zarar arasında nedensellik bağı bulunması, adam çalıştıran ile işçisi arasında bağlılık olması, yani onun emir ve talimatları doğrultusunda işi yürütmesi, zararın çalışanın kendisine verilen işin görülmesi sırasında doğmuş olması gibi şartların gerçekleşmesi halinde kusursuz sorumluluğunun gündeme geleceğini;Müvekkili şirket ile ihbar olunan … A.Ş. arasında imzalanan sözleşme doğrultusunda müvekkili şirketin kendi personelleri ile taşıma, yükleme, boşaltma, istifleme gibi dava dışı diğer şirkete ait işyerinde diğer şirketin yardımcı işlerini yerine getirdiğini, müvekkili şirket personellerinin çalıştığı depo ve mağazalar ihbar olunan … A.Ş. ye ait depo ve mağazalar olup, müvekkili şirketin herhangi bir beyaz yaka çalışanı veya yöneticisinin işbu işyerlerinde bulunmadığını, söz konusu depolarda beyaz yaka ve yönetici anlamında tamamıyla ihbar olunan … A.Ş personellerinin bulunduğunu, hasarın meydana geldiği depoda denetim ve gözetim yükümlülüğünün de … sorumluluğunda olduğunu, dolayısıyla adam çalıştıranın sorumluluğunu için aranan tüm şartlar mevcut olmayıp dava konusu zarara ilişkin müvekkili şirketin sorumluluğundan bu nedenlerle söz edilemeyeceğini;Öte yandan müvekkili şirketin zararın doğmasına engel olmak adına durumun gerektirdiği tüm özeni gösterdiğini ve bütün önlemleri aldığını, her ne kadar bilirkişi raporunda aksi iddia edilse de davalı müvekkilinin işçiyi seçmede, hasara sebebiyet veren dava dışı işçiye, istifleme makinesi kullanımına ilişkin bilgilendirmelerde bulunulduğunu, iş güvenliği ve sağlığı eğitimleri verilerek üzerine düşen tüm yükümlüğünü de yerine getirdiğini, iş sahibi müvekkili şirketin gerekli tüm ihtimamı göstermiş olmasına rağmen meydana gelen zarar işçinin kendi kusuru sebebiyle oluştuğundan bahisle ve müvekkili şirketin her halükarda zararın doğmasına engel olamayacağından dava konusu zarardan sorumlu tutulabilmesinin hukuka aykırı olduğunu, fiilen tüm tedbirleri almış bulunan müvekkili şirketin hasarın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını, kazanın meydana geldiği depoda müvekkili şirketin denetim ve gözetim yükümlülüğü de bulunmadığından bahisle şartları gerçekleşmeyen adam çalıştıranın sorumluluğundan bahsedilebilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tüm bunların aksi kanaatine varılan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla Yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, makine kırılması sigorta poliçesi kapsamında dava dışı sigortalıya ödenen hasar bedelinin, adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında rücuan tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı taleplerine ilişkindir.Davacı taraf, dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ye ait forkliftin 17.02.2012 ila 17.02.2013 tarihleri arasında geçerli olmak üzere makine kırılması sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davalının işçisi olan … forklifti kullandığı sırada yanlış manevra yapması ile forkliftin devrilmesine ve hasara uğramasına sebep olduğunu, hasar bedelinin dava dışı sigortalıya ödendiğini ve sigortalının haklarına halef olunduğunu beyanla davalı tarafın icra takibine itirazının iptalini talep etmiş, davalı taraf dava dışı … hasara kendi kusuru ile sebep olduğundan bahisle zarardan sorumlu olmadığını, ayrıca işveren olarak da dava dışı işçisine gerekli eğitimleri verdiğini ve herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebeplerinin; Mahkemece ek rapor talepleri hakkında bir karar verilmemiş ve itirazlarına rağmen ek rapor alınmamış olması, kararın gerekçesiz olması, hasarın dava dışı … A.Ş.’ye ait depoda meydana gelmesi ve bu deponun denetiminin … A.Ş.’ye ait olması sebebiyle davalının adam çalıştıran olarak hasardan sorumlu tutulamayacağı, ayrıca hasarın dava dışı işçinin kusuru ile meydana gelmesi ve işçiye gerekli eğitimler verilerek hasarın meydana gelmesi için tüm özen gösterilmiş olduğundan davalıya sorumluluk yüklenemeyeceğine yönelik olduğu anlaşılmıştır.HMK’nın 266. maddesi uyarınca Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. 282. maddesi uyarınca Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Somut dosyada Mahkemece dava konusu makinede meydana gelen hasarın şekli, kusur durumu ve zararın miktarı konusunda teknik bilirkişiden rapor alınmış, alınan rapor taraflara tebliğ edilmiş, davalı vekili 12.06.2017 tarihli dilekçesi ile rapora itiraz ederek ek rapor alınmasını talep etmiş, Mahkemece ek rapor alınması talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin rapora itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü itirazların hasarın meydana geliş şekli veya zararın miktarı konusunda teknik bir konuya ilişkin olmadığı, Mahkemece değerlendirilmesi gereken sorumluluğun hukuki dayanağının bulunup bulunmadığına yönelik olduğu, bu sebeple ek rapor alınması talebinin reddine dair ara kararda bir isabetsizlik olmadığı, alınan teknik raporun dosyada bulunan ve olayın hemen sonrasında düzenlenmiş tutanak ve hasar dosyası dikkate alınarak düzenlendiği, denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, Mahkemece bu nitelikteki bilirkişi raporunun delil olarak karara dayanak yapılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, kararın gerekçesinde davalının sorumluluğun hangi hukuki sebebe dayandığının açıklandığı ve kararın HMK’nın 297. maddesinde sayılan şartları taşıdığı, davalı tarafça yargılama sırasında sunulan tüm dilekçeler ile istinaf dilekçesinde dava dışı …’ın kendi işçisi ve dava dışı işçi tarafından yapılan işin, kendisi ile dava dışı … A.Ş. arasındaki sözleşme kapsamında yerine getirilen bir iş olduğunun kabul edildiği, buna göre davalının TBK’nın 66. maddesi anlamında adam çalıştıran olduğu, hasarın … A.Ş.’ye ait depoda meydana gelmesi ve deponun denetim ve gözetiminin dava dışı şirkete ait olmasının, davalının, dava dışı işçinin işvereni olması sonucunu değiştirmeyeceği, davalının adam çalıştıran olarak işçisinin kusuru ile sebebiyet verdiği hasardan kusursuz olarak sorumluluğunun bulunduğu ve TBK’nın 66/2. maddesinde yer alan kurtuluş beyinnesinden faydalanabilmesi için işçisini seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat etmesi gerektiği, davalı tarafından dosyayabu hususta herhangi bir delil sunulmadığı ve sonuç olarak Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 303,95 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 76,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 227,95‬ TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.