Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1146 E. 2021/999 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1146 Esas
KARAR NO : 2021/999 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/04/2021 Tarihli Ek Karar
NUMARASI: 2021/114 D.iş Esas 2021/114 D.iş Karar
DAVA: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesi ile, borçluların müvekkiline ciro ederek vermiş olduğu;-… A.Ş. 31/01/2021 keşide tarihli 13.323,00 -TL bedelli çek karşılığı olmadığı için arkası yazdırıldığını, bu nedenle ve rehinle de teminat altına alınmamış olan alacakları için İİK 257 maddesinin aradığı şartlar gerçekleştiğini, İİK.257. maddesi gereğince borçlular aleyhine; toplam:13.323,00-TL için ihtiyati haciz kararı verilmesini yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin borçlulara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 19/02/2021 tarihli kararı ile, alacaklının borçlulardan alacağı olan (13.323,00-TL) alınmasının temini bakımından vaki isteği İcra İflas Kanununun 257. Maddesinin 1.fıkrasına uygun bulunmuş, alacak rehinle temin edilmemiş ve diğer taraflarla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı kafi teminat da alınmış bulunduğundan adı geçen borçlular… SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin malları ile 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının; İcra ve İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlu … vekili itiraz dilekçesi ile, müvekkili … aleyhine verilen ihtiyati haciz kararının öncelikle ihtiyati haciz istenen çekin … TAŞ. – Burhaniye Şubesine ait olduğunu, müvekkilinin ikametgahının Burhaniye/Balıkesi ve ibraz edildiği yerin Erzurum Lalapaşa Şubesi olduğundan İstanbul Mahkemelerinin yetkili olmadığını, müvekkilinin diğer borçlu … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’ne teslim edildikten sonra … AŞ. – Gediz Şubesine takas istemi ile teslim edildiği ve şube tarafından da kaybedildiğini ve çek hakkında İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/627 Esas sayılı dosyası ile verilmiş bulunan ödeme yasağı bulunduğunu, alacaklı şirketin halen 2017 yılından bu yana faaliyet yapmadığı ve 2014 yılında en son genel kurul işlemini yaptığını, bankalar nezdinde birçok dava ve takiplerinin bulunduğunu, haklarında ve ticaret sicilden de bu nedenle terkin edilemediği görüldüğünü, müvekkilinin ticari itibarı yüksek bir tacir olduğunu, bu haksız durumdan tüm hesaplarına blokeler konulduğunu, çek ve senetleri bulunduğundan ödemeleri olduğunu, bu tedbir kararının ağır sonuçları doğduğundan bahisle İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/114 D.İş sayılı İhtiyati Haciz kararının iptaline, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin ihtiyati haciz talep edene yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 06/04/2021 tarih ve 2021/114 D.İş Esas – 2021/114 D.İş Karar sayılı ek kararında;”Taraflar arasındaki ihtilaf ihtiyati haciz kararına itiraz noktasındadır. İcra İflas Kanunu’nun 265 (1) maddesinin “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.” hükmünü düzenlediği, karşı taraf borçlu … vekili mahkememizin yetkisine itiraz etmiştir. Karşı taraf borçlu …ın adresi Burhaniye olup, ihtiyati haciz kararına konu çekin keşide yeri ve ödeme yeri Burhaniye olduğundan ayrıca çeklerde muhatap bankanın bulunduğu yerin ortak yetkili mahkeme olmasına göre ihtiyati haciz kararına itiraz eden …’ın yetki itirazının kabulü ile ihtiyati haciz kararının bu borçlu yönünden kaldırılmasına, karşı taraf …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekilinin icra dosyasına 04/03/2021 tarihinde vekaletname sunduğu, işbu tarihte ihtiyati haciz kararını öğrenmiş sayılacağı, bu suretle bu borçlunun ihtiyati haciz kararına itirazının süresinde olmadığından itirazının reddine, ihtiyati haciz kararına itiraz eden … vekilinin tedbir talebi ile ilgili İİK’da bir düzenleme bulunmadığından reddine karar verilmiş…”gerekçesi ile, İhtiyati haciz kararına itiraz eden … yetki itirazının kabulü ile ihtiyati haciz kararının bu borçlu yönünden kaldırılmasına, Karşı taraf … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekilinin ihtiyati haciz kararına itirazının süresinde olmadığından itirazın reddine,İhtiyati haciz kararına itiraz eden … tarafından bir ay içerisinde tazminat davasının açıldığının mahkememize bildirilmemesi halinde teminatın ihtiyati haciz isteyene iadesine, İhtiyati haciz kararına itiraz eden … vekilinin tedbir talebi ile ilgili İİK’da bir düzenleme bulunmadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesi ile, Dava konusu icra takibine konu çekin tahsili amacıyla önce İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/114 D. İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alındığı ve akabinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, İİK. m. 257 ve devamı uyarınca ihtiyati haciz kararı veren mahkemenin kararına karşı yapılacak itiraz sebepleri kanunun 265. maddesinde düzenlenmiş olup bunlar; haczin dayandığı sebeplere, Mahkemenin yetkisine, teminata yönelik olduğunu, bu üç itirazın dışındaki konular mahkeme tarafından dikkate alınmaması gerektiğini, Borçlu itiraz dilekçesinde ikametgah adresinin Burhaniye olduğunu bu sebeple Burhaniye Adliyesinin yetkili olduğunu beyan ettiğini, Alacaklı takip borlularından birisinin yerleşim yerinin bulunduğu yerde tüm borçlular için takipte bulunabileceğini, Dosya borcu ödendiğinden itirazlar konusuz kaldığını, ancak davacı tarafından her ne kadar yetki itirazında bulunulmuş olsa da HUMK. m. 9/11′ de”Alacaklı, takip borçlularından birisinin yerleşim yerinin bulunduğu yerde -tüm borçlular için- takipte bulunabilir ”denildiğini, kaldı ki birden fazla borçlunun bulunması halinde bunlardan birinin ikametgahında takip başlatılabileceği ve bu durumda diğer borçluların yetki itirazında bulunamayacağı açıkça belirtildiğini, başlatılan icra takibinde müvekkilinden önce ki ciro olan borçlu … ikametgahı İstanbul yetki sınırları içerisinde olduğundan borçlu … olduğundan, yetki itirazının reddi gerekmekte olduğunu, kaldı ki itiraz eden her ne kadar ikametgahının Burhaniye olduğunu bildirmiş ise de tamamen mahkemeyi kandırmaya yönelik bir beyan olduğunu, söz konusu alacağa ilişkin başlatılan icra takibine istinaden borçluya gönderilen ödeme emri muhattabın tanınmadığı muhtarlıkça kayıtlı olmadığı tespiti ile iade döndüğünü, verilen beyanlar alacaklının alacağına engel olmak amaçlı olduğunu, İİK’nun 50. ve HMK’nun 447/2. maddelerinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK’nun 6. maddesinin 1. cümlesine göre; “Genel yetkilimahkeme, dava açıldığı tarihte davalı gerçek ve tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlendiğini, HMK’nun 7. Maddesinin; “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.” şeklinde olduğunu, anılan hükümler çerçevesinde, birden fazla borçlu varsa, bunlardan birinin ikametgahında takip başlatılabilir ve bu durumda diğer borçlular yetki itirazında bulunamayacaklarını, (19. Hukuk Dairesi 2015/5194 E.,2015/13954 K.)Dava konusu ihtiyati hacize itiraz olup , verilen kararın uygulanması için devam eden bir ihtiyati haciz bulunmadığı halde ihtiyati hacizin kaldırılmasna karar verildiğini, İhtiyati haciz kararı gereği İstanbul 23 İcra Müdürlüğünün 2021/6253 E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığı, böylece HMK md.264/1 uyarınca tamamlayıcı merasim gerçekleştirildiği, icra dosyasında ihtiyati hacizler 25/02/2021 tarihinde uygulandığı, itiraz eden borçlu tarafından dosyanın itirazi kayda yer vermeden ödenmiş ve tüm hacizler aynı tarihte İcra Müdürlüğünce kaldırıldığını, icra dosyasında borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmesiyle icra dosyası kesinleşmiş, ihtiyati hacizler 12/03/2021 tarihinde kesin hacize dönüştüğünü, Dosya borcunun kesinleşerek infaz edildiği göz önüne alındığında ve itiraz edilecek bir ihtiyati haciz olmadığından, iş bu davanın konusuz kalacağından bahisle iş bu itiraz hakkında ”karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerekmekte olduğunu, Konuya ilişkin olarak Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 30.04.2012 tarihli kararında ”dava, ihtiyati hacze itiraz istemine dair olup, mahkemece itirazın reddine karar veriliş, hüküm ihtiyati hacze itiraz eden tarafından temyiz edilmiştir. Davaya konu Erdek İcra Dairesi’nin 2010/1565 Sayılı takip dosyası incelendiğinde takibe konu alacağın asıl borçlu N.K. tarafından 20.12.2010 tarihinde ödendiği ve aynı gün ilgili icra müdürlüğünce hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, ihtiyati haciz kararına itirazın da 23.11.2010 tarihinde yani paranın icra veznesine yatırılmasından önce yapıldığı anlaşılmasınarağmen mahkemece, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinde isabet görülmediği ” denildiğini, Davacının dava açmasında hukuki yararı olmadığını, davacının bir davayı açmakta hukukî yararı bulunması gerektiğini, davacının iddia ettiği hakka kavuşabilmesi için, mahkeme kararına ihtiyacı olması gerektiğini, yani davacının mahkemeden hukukî korunma istemesinde, korunmaya değer bir yararı olması gerektiğini, davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli olmadığını, ayrıca, davacının dava açmakta hukukî yararının bulunması gerekmekte olduğunu, tabi bu yarar, dava açıldığı anda mevcut olması gerektiğini, somut olayda davacının konulu davayı açmasında hukuk karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Konusuz kalan davada karar verildiğini, davanın konusuz kalmasına rağmen mahkemenin davanın kabulune karar vermiş olması bir bozma nedeni olduğunu, dava devam ederken davanın herhangi bir şekilde konusuz kalması durumunda, karar verilmesi mümkün olmadığından, mahkemenin dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar vermesi gerekmekte olduğunu, çünkü davanın konusuz kalmasına karar verilmesi bir nihai karardır ve davanın konusuz kalması halinde verilen nihaî kararlar da temyiz edilebileceğini, somut olayda ise, davaicra dosyasının infaz edilerek Uyap sisteminden kaydı kapatılması ve ihtiyati hacizlerin kaldırılması nedeniyle konusuz kaldığı halde mahkemece ihtiyati hacizlerin kaldırılmasınının kabulüne karar verildiğini, bu nedenle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği halde, hukukun yanlış uygulanması suretiyle, davanın kabulü şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmekte olduğunu, Teminatın iadesini gerektiren tüm şartların oluşmasına rağmen mahkemece verilen karar hukuk, usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkeme veznesine yatırılan %15 teminatın hangi koşullarda iade edileceği ayrıca ve özel olarak HMK Yönetmeliğinin 59. Maddesinde; “Teminatların iadesi MADDE 59 – (1) İhtiyati tedbir veya ihtiyati haciz taleplerinde teminat olarak yatırılan para, banka mektubu, tahvil veya benzeri evrakın iadesinin istenmesi halinde yazı işleri müdürü teminatın iadesi için kanunî şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırıp bu hususu belgelendirerek görüşü ile birlikte dosyayı hâkim ya da daire başkanına sunar. Teminat gösterilmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalktığının anlaşılması halinde mahkemece, teminatın iadesine karar verilir.” şeklinde düzenlendiğini, İcra dosyasının infazen kapatılmasıyla tarafımızca icra müdürlüğünden derkenar alınmak sureti ile yerel mahkeme huzuruna sunularak ihtiyati haciz teminat bedelinin iadesi talep edildiği, yerel mahkemece ” İhtiyati haciz kararına itiraz eden … tarafından bir ay içerisinde tazminat davasının açıldığının mahkememize bildirilmemesi halinde teminatın ihtiyati haciz isteyene iadesine,” şeklinde karar verilmiş olup bu kararın bozulması gerektiğini, Kanun maddesinde açıkça teminat gösterilmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalktığının anlaşılması halinde mahkemece, teminatın iadesine karar verilir.” şeklinde belirtildiğini, ortada oluşan bir zarar ya da mevcut bulunan bir ihtiyati haciz kararı olmamasına rağmen mahkemenin teminatın iadesini sağlamak yerine ihtiyati hacize itiraz eden tarafa dava açma süresi tanıması kanuna açıkça aykırı olup ararın bu nedenle bozulması gerektiğini, Davacı taraf çekin rızası hilafına elden çıktığı ve bu sebeple icra takibi yapılamayacağına ilişkin olsa da bu durum alacaklının alacağını temin etmesine engel bir durum olmadığını, Davacı tarafın iddiaları esas takibe konu çekte ihtiyadi haciz kararı alınabilmesi için yasada öngörülen şartların doğmadığı , itiraz eden borçlu ile müvekkili arasında ticari ilişki bulunmadığı, iş bu sebeple ihtiyadi haciz kararının kaldırılması gerektiği yönünde olduğunu, ancak ancak hakkında ihtiyati haciz kararı verilen alacağın davacı tarafın iddia ettiği üzere, borcu olup olmadığına ilişkin inceleme menfi tespit davasının konusunu oluşturmakla, ihtiyadi hacze konu borçtan dolayı sorumluluğu bulunmadığına ilişkin itirazları huzurdaki davanın konusu oluşturmamakta olduğunu, İtiraz konusu olan iddiaları ise iyiniyetli hamil olan müvekkiline karşı ileri sürülemeyecek olup reddini talep ettiklerini, (Yargıtay 12. Hukuk DairesiE.2012/24600K.2013/312)İlgili Yargıtay kararında da belirtildiği gibi söz konusu çekten alacağına ulaşamayan tarafının İcra İflas Kanunu kapsamında davacı taraflara karşı takip yapması hukuka uygun olduğunu, Kaldı ki, itiraz talebinde bulunan yanca iddia edildiği üzere davaya konu çek davacı uhdesinde iken kaybolduğunu, basiretli tacir gibi davranmayarak kıymetli evrağı muhafaza edememesinden dolayı tarafının hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, somut olayda iyi niyetli ve çekin veriliş koşullarını araştırma yükümlülüğü olmayan müvekkilinin sorumluluğu ve müvekkiline karşı bu iddiaların ileri sürülmesi söz konusu olamayacağını, Müvekkilinin dava konusu çekte meşru ve iyi niyetli hamil olduğunu, Söz konusu alacağa ilişkin borçlular aleyhine gerçekleştirilen kambiyo senetlerine özgü icra takibi usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirilmiş olup, tarafımız yetkili hamil olup alacaklı sıfatını haiz olduğunu, Müvekkili davaya konu çekte iyi niyetli hamil durumunda olup, çekin veriliş koşullarını ve verilme sebebini araştırmak durumunda olmadığı gibi bunu bilebilecek durumda da olmadığını, bu nedenle iyi niyetli müvekkil açısından davanın reddi gerekmekte olduğunu, Bir başka anlatımla davacı tarafından ileri sürülen def’iler çeki düzgün ciro zinciri ve teslim yoluyla teslim alan iyiniyetli müvekkil hamile karşı ileri sürülemeyeceğini, Ciro silsilesi incelendiğinde açıkça görülecektir ki müvekkil ciranta olup, çekteki cirantaların arasındaki ticaretin olup olmadığını bilme yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkili dava konusu çekte meşru ve iyi niyetli hamili olduğunu, Huzurdaki davada ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, Söz konusu alacağımıza dair gerçekleştirilen kambiyo senetlerine özgü icra takibi usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirildiğini, dava konusu çekteki ciro zinciri incelendiğinde hukuka aykırı bir durum olmadığını, taraflarının iyi niyetli, haklı alacaklı konumda bulunmakta olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2011/19-228 K. 2011/328 T. 18.5.2011 kararı)Davacının ileri sürdüğü def’iler senedi ciro ve teslim yoluyla teslim alan müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, Dava konusu çekin ciro silsilesinde davacı şirketin cirosundan sonra gelen ciroların ticari ilişkilerinin bulunmadığı yönündeki iddiası şahsi def’i niteliğinde olup iyiniyetli 3.kişi olan müvekkili şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, davacının ileri sürdüğü def’i ; NİSBİ nitelikte ve nisbi def’ilerin herkese karşı ileri sürülmesi mümkün olmadığını, Bu durum kambiyo hukukunun temel prensiplerinden olup, kambiyo senetlerinde kamu güveni gerekçesiyle, aslında hükümsüzlük teşkil eden bazı def’ilerin iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği kabul edildiğini, Doktrinde bazı görüşler uyarınca bu def’iler “isnad defileri” ya da “zayıf etkili geçerlilik defileri” adını almaktadır. Bu defilerde, borçluya isnadı mümkün olan bir sakatlık söz konusu olduğu, bu nedenle iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceği, TTK uyarınca bir müeyyide söz konusu olmasa da, yukarıda atıf yapıldığı üzere, TTK 687. maddesi ile müvekkilin meşru hamil olduğu durumlarda def’i olarak ileri sürülemeyeceği hükme bağlandığını, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, T. 14.6.2012, E. 2012/3488, K. 2012/10160 sayılı kararı)Davacı tarafça iddia edilen hususların açıklığa kavuşabilmesi için belirli şartları sağlayacak incelemelerin yapılması gerekeceğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi ek kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, ihtiyati haciz kararına itiraz istemine ilişkindir.Somut olayda, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına borçlu … vekili tarafından 26/02/2021 teslim tarihli dilekçesi ile itiraz edildiği, itiraz tarihinden sonra mahkemece verilen ek karar tarihinden önce itiraz eden borçlu … tarafından icra dosyasına 02/03/2021 tarihinde ödeme yapıldığı, icra dosyasının infazen kapatıldığı ve itirazın konusuz kaldığı anlaşılmakla, mahkemece itiraz konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına yönelik karar verilmesi gerektiği halde yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp ihtiyati haciz talep eden vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.HMK 331/1 maddesinde; ” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder,” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda da, İtiraz konusuz kaldığından, yargılama gideri konusunda itiraz tarihi itibariyle muterizin itirazının yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’ nun 265. Maddesinde ; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. ” düzenlemesi mevcut olup ihtiyati haciz kararına itiraz sebepleri; mahkemenin yetkisi,teminat, ihtiyati haczin dayandığı sebepler olarak sınırlı şekilde sayılmıştır. İİK’nın 258. maddesinde ihtiyati hacze 50. maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verileceği belirtilmiş, aynı Kanunun 50. maddesinde ise ihtiyati hacizde yetkili mahkemenin belirlenmesi hususunda HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuştur. Bu durumda, çekten kaynaklanan borcun alacaklısı borçlunun yerleşim yerinde, birden fazla borçlu bulunması halinde borçlulardan birinin yerleşim yeri, çekin keşide yeri veya ödeme yerinde ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak, muhatap bankaya ibraz edilen ve karşılıksız kalan çeke dayalı borç, bu şekilde aranması tüketildikten sonra götürülecek borç niteliği kazanır ve HMK’nın 10. maddesi gereğince ifa yeri olarak 6098 sayılı TBK’nın 89. maddesinde belirtilen alacaklının yerleşim yeri mahkemesi de ihtiyati haciz talebinde yetkili mahkeme haline gelir.Somut olayda, İhtiyati hacze itiraz eden (borçlu) … adresi Burhaniye/Balıkesir olup çekin keşide yeri ve ödeme yeri de Burhaniye olduğu, itirazı ret edilen lehtar (ciranta) … SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin adresininde Ataşehir/İstanbul olduğu, İhtiyati haciz talep eden şirketin adresinin Bağcılar/İstanbul olduğu anlaşılmıştır.İtiraz etmeyen borçlu …’ın talep dilekçesinde adresinin … Mahallesi, …Cad., No:… İstanbul yazılı olduğu, adresin bağlı olduğu semt,ilçenin yazılmadığı tesbit edilmekle, uyap sisteminden mernis adresi sorgulandığında mernis adresinin kayıtlı olmadığı, internetten talep dilekçesindeki adresin hangi ilçeye bağlı olduğu sorgulandığında Esenyurt/İstanbul İlçesine bağlı olduğu tesbit edilmiştir. Esenyurt İlçesininde Ticaret Mahkemesi olarak Bakırköy Adliyesinin yetki sınırları içerisinde kaldığı, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olmadığı ve itiraz tarihi itibariyle muterizin mahkemenin yetkisine yönelik itirazın yerinde olduğu anlaşılmıştır.İhtiyati haciz kararı infaz edilip takip borcunun ödenmesi nedeniyle itiraz konusuz kalmış ise de itiraz tarihindeki koşullara göre muterizin yetki itirazının yerinde olduğu, davanın açılmasına ihtiyati haciz talep eden alacaklının sebep olduğu anlaşıldığından yargılama giderlerinin ihtiyati haciz talep edenden tahsili gerekir.Açıklanan nedenlerle, ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi ek kararının kaldırılmasına ve konusu kalmayan itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına; itiraz tarihindeki haklılık durumlarına göre yargılama giderlerinin ihtiyati haciz talep eden üzerinde bırakılmasına ve itiraz eden lehine vekalet ücreti verilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; İhtiyati haciz talep edenin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2021 tarih ve 2021/114 D.İş Esas – 2021/114 D.İş Karar sayılı ek kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce itiraza yönelik olarak yeniden hüküm kurularak; 1-İhtiyati haciz kararına itiraz eden … itirazının konusu kalmadığından itirazın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 2-Karşı taraf …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekilinin ihtiyati haciz kararına itirazının süresinde olmadığından itirazın reddine,3-İhtiyati haciz kararına itiraz edenler tarafından bir ay içerisinde tazminat davasının açıldığının bildirilmemesi halinde teminatın ihtiyati haciz isteyene iadesine, İLK DERECE YÖNÜNDEN : 4-Yasa gereği harç alınmasına yer olmadığına, 5-İhtiyati hacze itiraz eden tarafından sarf edilen yargılama giderleri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 6-İhtiyati hacze itiraz eden … vekil ile temsil edildiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT 2. kısım 1.bölüm 1/b maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 1.125,00.TL vekalet ücretinin ihtiyati haciz talep eden … Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak ihtiyati hacze itiraz eden … verilmesine,7-İhtiyati haciz talep eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, İSTİNAF YÖNÜNDEN : 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar harcının ihtiyati haciz talep edene iadesine, 9-Alacaklı tarafından istinaf aşamasında yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 23,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri toplamı 185,60.TL’nin itiraz edenden alınarak ihtiyati haciz talep edene verilmesine, 10-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/07/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f. maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.