Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1136 E. 2023/1617 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1136 Esas
KARAR NO: 2023/1617 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/546 Esas – 2021/312 Karar
TARİH: 27/04/2021
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davaya konu borçtan dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı ile aralarında mal alışverişi yapıldığını ve yapılan alışveriş neticesinde davalının mal teslimi, müvekkilinin de teslim edilen malın bedelini ödeme borcu altına girdiğini, teslim edilecek mal Kanada’da üretilen mal olarak anlaşılmasına rağmen Türkiye’de üretilen ancak Kanada kaşesi basılan mal teslim edildiğini, bu durumda müvekkilinin iş yaptığı kişilere karşı zor duruma düştüğünü ve aldığı işlerin çoğunu kaybettiğini, Kanada kaşesi sebebiyle malların kalitesinin ancak belli bir kullanımdan sonra ortaya çıktığından elde kalan malların iade işleminin yapıldığını ve uğranılan zararların karşılanmasının talep edildiğini söz konusu malların 30/05/2016 tarihinde şirket çalışanı … teslim edildiğini, daha sonra delil olarak sundukları 01/10/2016 tarihinde iade faturası kesildiğini, yanıltma sebebiyle uğranılan zararlar ile beraber iade edilen mallar da göz önünde bulundurulduğunda taraflar arasında borç alacak ilişkisinin sona erdiğini, buna rağmen davalı tarafça müvekkili hakkında 46.643,30 TL’lik takip yapıldığını beyanla anılan takip dosyasında belirtilen 46.643,30 TL’lik davalı’ya borçlu olunmadığının tespitine, işbu dava sonuna kadar İİK 72/2’ye göre İcra veznesine yatırılacak bedelin davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, takibin kötü niyetli olmasından dolayı %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı yan tümüyle haksız ve kötü niyetli olup iş bu davayı kabul etmediklerini, müvekkili ile davacı yan arasındaki ticari ilişki sebebiyle müvekkilinin kendisine ödenmeyen alacakları mevcut olup müvekkilinin bu sebeple İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, ödeme emri davacıya 07/09/2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup davacı tarafından yasal süresi içinde herhangi bir itiraz da ileri sürülmediğini, icra takibine itiraz edilmemesi ile takip kesinleşmiş ve icra takibine devam edildiğini, ancak davacı haksız ve kötü niyetli olarak ayrıca icra takibinden aylardır haberdar olmasına karşın … plakalı araçlarının satışa çıkarılarak alacağın tahsil aşamasına gelmesi üzerine iş bu davayı açarak müvekkilinin alacağının tahsilini engellemeye çalışmakta olduğunu, davacı taraf kötü niyetle hareket etmekte olduğunu, davacı taraf dava dilekçesinde teslim edilecek mallar ile ilgili olarak malların ayıplı olduğuna ilişkin bir kısım iddialarda bulunmuş ise de bu iddialar gerçeği yansıtmamakta olduğunu, davacı tarafın iddialarının kabulü mümkün olmayıp , tüm bu hususlar ticari defter ve kayıtların incelenmesi ile de ortaya çıkacağını, açıklanan nedenlerle davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine, davanın esastan reddine, haksız ve kötü niyetle açılan iş bu dava sebebiyle davacı-borçlunun alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 27/04/2021 tarih 2017/546 Esas 2021/312 Karar sayılı kararında;”….Üründe bulunan ayıbı ve ayıp nedeni ile gerekli ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispat yükü davacı alıcı üzerindendir. Davacı ürünleri davalı yan çalışanına iade ettiğini iddia etmiş, mahkememizce dinlenen davalı yan çalışanı da ürünlerin davalı adına kendisine teslim edildiğini duruşmada beyan etmiş ise de, davalı yan ürünlerin kendisine iade edilmediğini beyan etmiştir. İspat yükü üzerinde bulunan davacı yukarıda anılan süre de usule uygun şekilde davalı yana ayıp ihbarında bulunduğunu ispat edebilmiş değildir. Mallar iade edilmiş olsa bile bu durum tek başına ayıbın ve ayıp ihbarı için yeterli değildir. Davacı taraf üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediğinden davanın reddine karar verilmiştir…”gerekçesi ile, 1-Davanın REDDİNE 2-Mahkememizin 14.07.2017 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulmasına karar verildiği anlaşıldığından alacağın %20’si oranında hesaplanan 9.329,26 TL icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalı yana ödenmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu,Hükmün eksik incelemeye dayandığını,Kararın gerekçe kısmında; ” davacı ürünler, davalı yan çalışanına iade ettiğini iddia etmiş, mahkememizce dinlenen davalı yan çalışanı da ürünlerin davalı adına kendisine teslim edildiğini duruşmada beyan etmiş ise de, davalı yan ürünlerin kendisine iade edilmediğini beyan etmiştir. ” denildiğini ve davalı çalışanı tanık …’ın davalı çalışanı olup olmadığı hususunun tespit edilemediğine yer verildiğini, tanık … davalı çalışanı olmadığından bahisle dava konusu malların iadesinin gerçekleşmediği kanaatine varmanın yorum yasağına aykırılık teşkil edip hükmün eksik araştırmaya dayandığını gösterdiğini, yerel mahkemece …’ın davalı yan çalışanı olup olmadığını tespit etmek amacıyla 22/10/2019 tarihli celsede 3 ve 4 numaralı ara kararla hem davalı şirketten hem de İl SGK Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verildiğini, gelen müzekkere cevaplarında tanık … 16/11/2015 ile 30/06/2016 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı bilgisinin yer aldığını, yani müvekkili tarafından anlaşmaya aykırı olması sebebiyle iade edilen mallar davalı şirket çalışanı tarafından teslim alındığını, tanık beyanları ile de iddiaların doğrulandığını, müvekkili tarafından davalıdan alınan malların ayıplı çıkması sebebiyle davalıya iade edildiğini, bu hususun tanık beyanı ile doğrulandığını, Gerekçeli kararda davalı yanın malları iade almadığını beyan ettiği bu nedenle müvekkilinin üzerine düşen külfeti yerine getirmediği ifadelerine yer verildiğini ancak bu eksiklik de mahkemenin uyuşmazlık konusu hakkında gerekli araştırmayı yapmamış olmasından kaynaklandığını, Tanık beyanı ile bu malların akıbetinin ne olduğunun da aydınlatılması gerektiğini, tanık beyanında kendisi tarafından teslim alınan malların davalının ayarladığı nakliye ile götürüldüğünü, daha sonra iletişime geçtiğinde iade edilen mallardan içerisinde bulunan bir kaç adet alçıpanın kırık olduğundan iadeyi kabul edemeyeceğini bildirdiklerini beyan ettiğini, davalı şirket çalışanı … ile iletişime geçip içinde kırık olduğunu bildirmesi malların davalı şirkete iade edildiğinin kanıtı olduğunu, öyle ki iade edilmeyen bir malın durumunun kontrol edilmiş olmasının mümkün olmadığını, bu yönüyle de malların müvekkili tarafından davalıya iade edildiği hakkında herhangi bir şüphe bulunmadığını, müvekkilinin ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğinden söz edilemeyeceğini, İddiaların kesin ve somut delillerle ispatlandığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyasındaki takibe dayanak faturalardan kaynaklı borçlu olmadığının tesbiti talebiyle İİK. 72 Madde uyarınca açılan menfi tesbit davasıdır.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki ticari satım sözleşmesinden kaynaklandığı, taraflar arasında yazılı bir satış sözleşmesi olmadığı anlaşılmıştır. Davacı, satış sözleşmesine konu ürünün taahhüt edilen nitelikte teslim edilmediğini iddia etmiş olup somut uyuşmazlıkta ayıp ihbarının TTK’ nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ve satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak gizli ayıp olması halinde TBK’nun 223. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında belirtildiği üzere öğrenildiğinde derhal yapılması gerektiği gözetildiğinde, davacının ayıp iddiasını ispatlaması gerekmektedir. Tacirler arasında ayıp ihbarının yasal süre içerisinde ve TTK’ nun belirttiği yönde geçerli olarak yapılması gereklidir.Somut olaya döndüğümüzde; Davacı tarafça, Söz konusu malın Kanada’da üretilen mal olarak anlaşılmasına rağmen Türkiye’de üretilen ancak Kanada kaşesi basılan malın teslim edildiğini, bu durumda iş yaptığı kişilere karşı zor duruma düştüğünü ve aldığı işlerin çoğunu kaybettiğini, Kanada kaşesi sebebiyle malların kalitesinin ancak belli bir kullanımdan sonra ortaya çıktığı belirtilmiş ise de Davalı satıcı ayıp iddiasını kabul etmemiştir.Davacının ayıp iddiasını ispatlaması gerekmektedir. Dosya içerisinde taraflar arasında satım sözleşmesine konu malların ayıplı olduğuna ve kendisine gönderilen malların sözleşme ile kararlaştırılandan farklı mallar olduğuna ilişkin, davacının soyut beyanları dışında her hangi bir delil sunulmadığı, davacı tarafça iade faturasınında icra takibinden sonra düzenlendiği ve davalı tarafça kabul edilmeyerek iade edildiği, ayrıca davacı tarafça ayıplı malları davalı şirket çalışanı …’a iade faturası tanziminden önce teslim edildiği belirtilmiş ise de teslim olgusunun davalı tarafça kabul edilmediği ve …’ın davalı şirket adına teslim almaya yetkilendirildiğine ilişkin delil sunulmadığı ve adi yazılı teslim belgesi üzerinde davalı şirket adına teslim alındığına ilişkin davalı şirket kaşesinin de olmadığı anlaşılmış olup ayıp iddiası dava değeride gözetildiğinde tanıkla isbatı da mümkün değildir. Muayene ve ihbar külfetlerini yerine getirdiğini ispat edemeyen davacı, 6098 Sayılı TBK’nun 223/2. maddesi uyarınca, satılanı bu haliyle kabul etmiş sayılacağından mahkemece davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında mahkemece verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, mahkemenin kabulüne yönelik davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.