Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1134 E. 2023/1517 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1134 Esas
KARAR NO: 2023/1517 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/292 Esas – 2021/106 Karar
TARİHİ: 11/02/2021
DAVA: Banka Teminat Mek. İadesi ve Depo Edilmesi (Tahsil İstemli)
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin elektrikli el aletleri sektöründe faaliyet gösteren dünyaca tanınmış bir firma olduğunu, müvekkili şirketin üçüncü kişi şirketlerle yetkili satıcılık sözleşmesi yaptığını ve işbu sözleşme çerçevesinde satıcıların mal alımları ve sözleşmeden kaynaklı borçlarına istinaden teminat mektubu sunduklarını, dava dışı … Ltd. Şti.’nin doğacak borçlarının 50.000,00-TL’sini ödeyeceğine dair davalı banka tarafından teminat mektubu düzenlendiğini, dava dışı şirketin müvekkiline olan borcunu ödeyememesi üzerine İzmir 1. ATM.’nin 2018/1341 E. Sayılı dosyası üzerinden konkordato talebiyle dava açıldığını ve Mahkeme tarafından verilen teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin tedbiren önlenmesine yönelik verilen karara itiraz edildiğini, bu süreç devam ederken hak kaybına uğramamak adına teminat mektubunun garanti süresi içerisinde 20/02/2019 tarihinde davalı bankaya başvurulduğunu, davalı bankanın 26/02/2019 tarihli yazısı ile tedbir kararı gerekçe gösterilerek talebi reddettiğini, tedbir kararının kalkması için yapılan başvuru neticesinde İzmir 1. ATM.’nin 27/03/2019 tarihli ara kararı ile yeni sunulacak teminat mektubu üzerinden devamına, süresi içinde sunulmaması halinde ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik karar verildiğini, mahkemece verile 01/04/2019 tarihine kadar müvekkil şirkete teminat mektubu sunulmadığını, bu sebeple ihtiyati tedbir kararının kalktığını, bu sebeple 08/04/2019 tarihinde davalı bankaya yeniden müracaat edildiğini ancak bankanın teminat mektubunun süresinin dolduğundan bahisle tazmina talebini yerine getirmediğini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla … numaralı teminat mektubu bedeli olan 50.000,00-TL’nin tedbirin kalkması sonrası yapılan müracaat tarihi olan 08/04/2019 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte müvekkili şirkete ödenmesini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu olayda asıl alacak ve onun teminatı olan teminat mektubunun zamanaşımına uğradığını, ayrıca teminat mektubu üzerinde kesin teminat mektubu ibaresi yer almasına rağmen süresiz olduğuna ilişkin ibare yer almaması nedeniyle teminat mektubunun risk başlangıç tarihi olan 04/11/1996 dikkate alındığında 10 yıllık zamanaşımına uğradığını, huzurdaki davanın açılmasına müvekkili bankanın sebebiyet vermemiş olması nedeniyle uyuşmazlığın dava dışı … Ltd. Şti.’ye ihbarını, izah olunan ve re’sen gözetilecek nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 11/02/2021 tarih ve 2019/292 Esas – 2021/106 Karar sayılı kararında;”…. Davaya konu olayda aslında süresi 01/03/2019 tarihine kadar uzatılmış süreli teminat mektubunun mahkemece verilmiş ancak daha sonra kaldırılmış olan teminat mektubunun nakte çevrilmemesine yönelik ihtiyati tedbir kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. İzmir ATM tarafından ihtiyati tedbir kararı 16/11/2018 tarihinde tensip zaptı ile verildiğinde teminat mektubunun süresi henüz dolmamışken tedbir kararının kaldırıldığı 27/03/2019 tarihinde süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından bankaya ilk başvurunun 20/02/2019 olduğu gözetildiğinde henüz süresinin dolmadığı ancak davalı bankanın da mahkemenin ihtiyati tedbir kararına muhalefeti suç teşkil edeceğinden ihtiyati tedbir kararı olduğundan bahisle tazmin isteminin yerine getirmemesi hali kaçınılmazdır. Ancak bu durumun varlığı, davacı tarafın teminat mektubunu nakte çevirememesi kendi kusurundan yahut basiretsizliğinden kaynaklanan hallerden olmayıp yine mahkeme kararına istinaden olduğu dikkatten kaçmamakla, teminat mektubunun niteliği gereği bankanın yükümlüğünün teminat mektubunu derhal nakte çevirmek olduğu da nazara alındığında sırf bu sebeple bankanın asli borcunun bertaraf edildiğinden de söz edilemez. Tedbir kararının varlığı borcu ortadan kaldırmaz sadece tedbir kararı varsa banka bunu ifa etmekten kaçınma hakkına sahip olur. O halde, davacı tarafın bankaya tazmin için başvuruyu 20/02/2019 tarihinde yaptığında borç muacceldir ancak tedbir kararından kaynaklı olarak ödenme imkanı o an için mevcut değildir. Mahkemece tedbir kararının kaldırılmasından sonra davacı, yine bankaya tazmin için başvuruda bulunmakla davalı banka sürenin geçtiğinden bahisle tazminden kaçınması TMK 2. Maddesi gereği hakkın kullanılırken dürüstlük kurallarına uyma ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Davacı süresi uzatılan teminat mektubuna belirtilen süreler dahilinde başvuruda bulunmuş olduğu ve başvuruda bulunduğunda bankanın borcu muaccel olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan teminat mektubu süreli de olsa, 10 yıllık zamanaşımı süresi doluncaya kadar tazmin talebinin ileri sürülebileceği, davanın açılış tarihinin de 20/05/2019 olduğu nazara alındığında Türk Borçlar Kanununda yer alan genel zamanaşımı süresinin de dolmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen bu sebeplerle davalı banka teminat mektubu vermekle bir asli borç yüklenmiş olmakla, teminat mektubu zamanaşımına uğramadığından ve süresi içerisinde davacı tarafça bankaya başvuruda bulunulduğu kanaati hasıl olduğundan davanın kabulü ile teminat mektubu bedeli olan 50.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ayrıca borcun muaccel olduğu tarihten sonra faiz işletilmesi mümkünse de davacının 08/04/2019 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine yönelik talebi bulunmakla taleple bağlı kalınarak bu tarihten itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş ve teminat mektubuna ilişkin uyuşmazlık para ile ölçülebilen nitelikte olduğundan harçlandırılan değer üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre davacı lehine nispi vekalet ücreti hesaplanıp hükmedilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesi ile, Davanın kabulü ile; teminat mektubu bedeli olan 50.000,00-TL’nin 08/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; dava konusu teminat mektubunun zamanaşımına uğradığını, banka teminat mektuplarının garanti akdi niteliğinde olduğunu ve vadeli ya da vadesiz olarak düzenlenebildiğini, (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Kurulu’nun 01.12.1967 gün 1966/16 esas, 1967/7 karar sayılı ve 11.06.1969 gün 1969/4-6 sayılı kararları). vadeli teminat mektuplarının; üzerinde belli bir geçerlilik süresi bulunan teminat mektupları olup; üzerinde “vade tarihine kadar başvurulmadığı takdirde hükümsüzdür” ibaresi bulunan teminat mektuplarıyla ilgili olarak bankanın sorumluluğunun, vade bitiminden itibaren sona ereceğini, dosyaya mübrez teminat mektubundan 19.03.2014 tarihli teminat mektubunda da belirtildiği üzere müvekkil banka tarafından tanzim edilen teminat mektuplarının 1 yıl vadeli olduğunu ve söz konusu vadelerin 2015 ve 2018 yıllarında uzatıldığını, bu konuda herhangi bir uyuşmazlığın mevcut olmadığını;6098 sayılı TBK m. 128’e göre; belirli bir süre için yapılan üstlenmede, sürenin bitimine kadar üstlenene edimini ifa etmesi için yazılı olarak başvurulmaması hâlinde, üstlenenin sorumluluğunun sona ereceğinin kararlaştırılabileceğini, müvekkil bankanın bu hususa teminat mektuplarında açıkça yer verdiğini, vadesine dek yazılı tazmin talebinde bulunulmayan teminat mektuplarının hükümsüz kalacağını öngördüğünü, kanunda vadeli teminat mektupları konusunda ayrı bir zamanaşımı süresi düzenlenmediğinden bahisle TBK genel zamanaşımı ile ilgili hükümlerin uygulanacak olup; TBK m. 146’daki 10 yıllık zamanşımı süresinin teminat mektupları için de geçerli olduğunu, aynı Kanunun 149. maddesinde; “Zamanaşımı alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Alacağın muaccel olmasının bir bildirime bağlı olduğu hallerde zamanaşımı bu bildirimin yapılabileceği günden işlemeye başlar” denildiğini, teminat mektubunun bir garanti sözleşmesi olduğunu ve banka teminat mektubunda gösterilen belli bir riski garanti ettiğinden bahisle muhatap yönünden bir alacağın ancak riskin doğması anında ortaya çıkacağını ve mektuptaki yükümlülük nedeni ile o anda muaccel olacağını;Olayda asıl alacak bakımından 10 yıllık zamanaşımının işlediğini ve tükendiğini, buna bağlı olarak teminattan doğan yükümlülüğün de sona erdiğini, davacının teminat mektubu ile garanti edilen alacağının 10 yıl içinde talep edilmediğini, veya tazmin talebinin yerine getirilmemesi nedeni ile müvekkil banka aleyhine TBK’nın 154. Maddesi uyarınca zamanaşımını kesen herhangi bir hukuki işlemde bulunulmadığını, bu nedenle alacak ve onun teminatı olan teminat mektubunun zamanaşımına uğradığını, dava konusu teminat mektuplarında risk başlangıcının 04.11.1996 olduğunu, davacının müvekkil bankaya tazmin süresinden sonra başvurduğunu; Mahkemenin gerekçeli kararında;”İzmir ATM tarafından ihtiyati tedbir kararı 16/11/2018 tarihinde tensip zaptı ile verildiğinde teminat mektubunun süresi henüz dolmamışken tedbir kararının kaldırıldığı 27/03/2019 tarihinde süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından bankaya ilk başvurunun 20/02/2019 olduğu gözetildiğinde henüz süresinin dolmadığı ancak davalı bankanın da mahkemenin ihtiyati tedbir kararına muhalefeti suç teşkil edeceğinden ihtiyati tedbir kararı olduğundan bahisle tazmin isteminin yerine getirmemesi hali kaçınılmazdır.” hususlarına yer verildiğini;Garanti sözleşmesi niteliği taşıyan teminat mektuplarındaki temel unsurun belli bir riskin garanti edilmesi olduğunu, Yargıtay kararlarından görüleceği üzere, belirli olmayan risklerin taahhüt edilmesinin mümkün olmadığını, kesin delil bulunmadığı müddetçe lehtar ve garantör teminat mektubuna ilişkin riskin gerçekleşmediği imkânsızlık, mücbir sebep, sözleşmenin yapılmamış olması, ehliyetsizlik ve zamanaşımı gibi def’ileri ileri sürülebilmesinin mümkün olduğunu, somut olayda davacı yanın teminat mektubunun vadesi içinde müvekkil bankaya tazmin talebinde bulunduğunda müvekkil bankanın, İzmir 1. Asliye Ticaret Bankası tarafından verilen teminat mektuplarının nakde çevrilmesine ilişkin yasağına binaen talebi reddettiğini, bu hususun bilirkişi raporunda ve gerekçeli karar evrakında da sabit olduğunu, akabinde her ne kadar davacı yan söz konusu teminat mektubunun nakde çevrilmemesine ilişkin ihtiyati tedbiri kaldırtmış olsa da; teminat mektubunun vadesi geçmiş olduğu için müvekkil bankanın tazmin yükümlülüğünun sona erdiğini, her ne kadar gerekçeli kararda; “bu durumun varlığı, davacı tarafın teminat mektubunu nakte çevirememesi kendi kusurundan yahut basiretsizliğinden kaynaklanan hallerden olmayıp yine mahkeme kararına istinaden olduğu dikkatten kaçmamakla, teminat mektubunun niteliği gereği bankanın yükümlüğünün teminat mektubunu derhal nakte çevirmek olduğu da nazara alındığında sırf bu sebeple bankanın asli borcunun bertaraf edildiğinden de söz edilemez. Tedbir kararının varlığı borcu ortadan kaldırmaz sadece tedbir kararı varsa banka bunu ifa etmekten kaçınma hakkına sahip olur. O halde, davacı tarafın bankaya tazmin için başvuruyu 20/02/2019 tarihinde yaptığında borç muacceldir ancak tedbir kararından kaynaklı olarak ödenme imkanı o an için mevcut değildir. Mahkemece tedbir kararının kaldırılmasından sonra davacı, yine bankaya tazmin için başvuruda bulunmakla davalı banka sürenin geçtiğinden bahisle tazminden kaçınması TMK 2. Maddesi gereği hakkın kullanılırken dürüstlük kurallarına uyma ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Davacı süresi uzatılan teminat mektubuna belirtilen süreler dahilinde başvuruda bulunmuş olduğu ve başvuruda bulunduğunda bankanın borcu muaccel olduğu anlaşılmıştır.” hususlarına yer verilmiş olsa da somut olayda müvekkil bankanın ihtiyati tedbir kararına binaen teminat mektubunu nakde çevirmemesinde hukuki imkansızlığın söz konusu olduğunu, akabinde teminat mektubunun vadesi geçtiği için bankanın tazmin yükümlülüğünün ortadan kalktığını, bu anlamda müvekkil bankanın TMK m. 2 dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğinin düşünülemeyeceğini, aksi halde vadesi içinde hukuki veya maddi bir imkansızlık sebebiyle yada herhangi bir def’i öne sürülerek ödenemeyen her teminat mektubu için bankaların tazmin yükümlülüğünün vadeden sonra da devam edeceğini düşünmek gerekeceğini, bu durumun bankaları ağır bir yük altına sokacağının ve vade kurumunu anlamsız kılacağının aşikar olduğunu, bu hususun Yargıtay kararlarında da sabit olduğunu;”“Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 20.8.2011 tarihinde teminat mektubunu çaldırdığı, aynı gün şikayetçi olduğu, teminat mektubu bulunamayınca 19.9.2011 tarihli ihtarnameyle tazmin talebinde bulunduğu, mektubun vadesi 26.8.2011 tarihinde dolmuş ise de, meydana gelen hırsızlık olayının davacı için mücbir sebep teşkil ettiği ve bankaya başvurduğu tarihe kadar olan sürenin makul bir süre olduğu, davalı bankanın teminat mektup bedelini tazminle yükümlü olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir… Mahkemece yukarda özetlenen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak davaya konu teminat mektubu örneğinde, teminat mektubunun 26.8.2011 tarihine kadar geçerli olup, bu tarihe kadar yazılı tazmin talebinde bulunulmadığı takdirde hükümsüz olacağı koşulu bulunmaktadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanununun 110/2. maddesine göre, muayyen bir müddet için yapılan taahhütlerde müddetin bitimine kadar taahhüt edene yazılı olarak başvurulmaması halinde, taahhüdün hükümsüz olacağına dair sözleşmenin geçerli olduğu öngörülmüştür. Bu durumda, taşıdığı koşul itibariyle, vade bitimine kadar davalı bankaya başvurulmaması sebebiyle geçersiz teminat mektubuna dayalı olarak davanın kabulü doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 11 HD, 2012-18466/15800, 16.09.2013)Somut olayda hukuki imkansızlık (ihtiyati tedbir kararı) sebebiyle teminat mektubunun hukuka uygun olarak tazmin edilmediğini ve sonrasında davacı yanın 08.04.2019 tarihinde yani vade dışında müvekkil bankaya başvurduğu için teminat mektubunun nakde çevrilmediğini, Yargıtay kararından da görüleceği üzere vade sonrası bankanın herhangi bir sorumluluğu kalmamakla birlikte davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu beyanla;Yukarıda açıklanan nedenlerle ve resen dikkate alınacak hususlarla;Tehiri icra talebinin kabulünü, İstanbul … İcra Dairesi … E. No’lu icra takibinin geri bırakılmasını, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/292 Esas ve 2021/106 Karar sayılı dosyasında verilen kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, teminat mektubu bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davalı banka, dava dışı … şirketinin doğacak borçlarının ödeneceğini garanti eden 19.04.2014 tarih ve … numaralı 50.000 TL tutarlı teminat mektubunu düzenlemiş ve davacı şirkete teslim etmiştir. Teminat mektubunda, … şirketinin sözleşme koşullarını yerine getirmemesi, borcunu vadesinde tamamen ve kısmen ödememesi halinde borçlu firma hakkında herhangi bir ihbara, itiraza, protesto keşidecisine, borçlunun olurunu almaya, yargı kararı alınmasına gerek kalmaksızın, borçlu firma ile şirketiniz arasında ortaya çıkabilecek bir uyuşmazlığı dikkate almaksızın, yukarıda yazılı tutarı, borçlu firmanın şirketinize olan borcunu vadesinde ödemediği beyanını içeren ilk yazılı ödeme talebiniz üzerine derhal ve gecikmeksizin nakden ve tamamen talep tarihinden ödeme tarihine kadar geçen günlere yasal faizi ile birlikte ödemeyi … A.Ş.’nin taahhütte bulunduğu ve taahhüdün 19/03/2015 tarihine kadar geçerli olduğunun düzenlendiği, bu sürenin bitimine kadar bankaya teminat mektubunun tazmini için yazılı olarak başvurulmaması halinde taahhüdün hükümsüz sayılacağının düzenlendiği, Daha sonra teminat mektubu süresinin en son 02.03.2018 tarihinde aynı şartlarla 01.03.2019 tarihine kadar uzatıldığı, borçlu … şirketinin konkordato talebinde bulunmuş ve İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1341 E. sayılı dosyasında 16/11/2018 tarihli tensip zaptı ile üçüncü kişilere verilen teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin tedbiren önlenmesine yönelik karar verildiği, davacı şirketin işbu tedbir talebinin kaldırılması için söz konusu mahkemeye başvuru yaptığı ve bu esnada herhangi bir hak kaybına uğramamak adına teminat mektubunun garanti süresinin biteceği 01.03.2019 tarihinden önce 20.02.2019 tarihinde davalı bankaya mektubun paraya çevrilmesi için başvurduğu, davalı bankanın, 26.02.2019 tarihli yazısı ile tedbir kararı olduğu gerekçesiyle tazmin talebini reddettiği anlaşılmıştır.Mahkemece dosya kapsamına göre bilirkişi heyetinden rapor alınıp alınan rapor doğrultusunda istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır.Teminat mektuplarından kaynaklı davalar için yasalarda ayrı bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden 10 yıllık genel zamanaşımı süresi geçerli olup, genel hükümler uyarınca bu süre alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren başlayacaktır. Süreli teminat mektuplarında mektubu düzenleyen banka yönünden borç, vade içinde riskin gerçekleşmesi ile, en geç vade sonunda muaccel hale gelecektir.Somut olaya döndüğümüzde, davaya konu teminat mektubunda belirtildiği üzere davacının garanti veren bankaya garanti süresinin biteceği 01.03.2019 tarihinden önce teminat mektubunun tazmini talebiyle 20.02.2019 tarihinde başvurduğu ve sürenin dolması ile davalı bankanın taahhüdünün sona ermediği, davacının süresi içerisinde davalı bankaya başvuru şartını yerine getirdiğinden davalı bankanın taahhüdünün devam ettiği, zamanaşımı süresi alacağın muaccel hale gelmesiyle başlayacak ve en son vade bitiminde alacak muaccel hale gelecek olup, buna göre vade bitim tarihi olan 01/03/2019 tarihinde muaccel olan borca ilişkin 10 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolmadığı anlaşılmakla; İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapor içeriğindeki tespitler ışığında İlk derece mahkemesince davanın kabulüne yönelik verilen hüküm ve gerekçesinin dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/1806 Esas – 2014/8136 Karar sayılı kararı , Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/5828 Esas – 2017/5717 Karar sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2010/13650 Esas – 2012/4358 Karar sayılı kararı ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/7115 Esas – 2014/16916 Karar sayılı kararları emsal niteliktedir. )Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.415,50.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 853,88.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,62.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4- Av. … tarafından davacı adına … – … Sıra nolu Sayman Mutemedi Alındısı ile sehven yatırılan harçların talep halinde yatıran tarafa iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.