Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1129 E. 2021/1010 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1129 Esas
KARAR NO: 2021/1010 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2021
NUMARASI: 2020/3 Esas 2021/112 Karar
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (İhya)
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin ihyası talep edilen dava dışı … Limited Şirketi’nde 2013-2015 yılları arasında çalıştığını, işçilik alacaklarını alamaması nedeniyle İstanbul 6. İş Mahkemesi’nin 2015/588 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, … Limited Şirketinin Ticaret Sicil Gazetesi’nin 16/08/2016 tarihli, 9138 sayılı ilanı ile tasfiye işlemlerine başlandığını, davalılardan şirketin tasfiye memuru/ortağı …’nın usul ve yasaya aykırı şekilde aldığı genel kurul kararını gerekçe göstererek 17/10/2019 tarihli, 9932 sayılı ilan ile şirketin terkin işlemlerini yaptığını, İstanbul 6. İş Mahkemesi’nin 31/12/2019 tarihli duruşmasında ihya davasının açılması için taraflarına süre verildiğini, …’nın terkin işlemlerini müvekkilinin alacağını zorlaştırmak amacı ile kötüniyetli bir şekilde gerçekleştirdiğini, müvekkilinin alacaklarının sürüncemede kalmaması amacıyla işbu davayı açtıklarını beyanla dosya üzerinden yapılacak incelemeyle … sicil numaralı … Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, davanın taraf teşkili sağlanmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu uyuşmazlığın 2013-2015 yıllarına dayandığını ve şirketin aktif faaliyette iken davacı tarafça bu alacağa ilişkin şirkete herhangi bir ihbar, ihtar veya ödeme emri gönderilmediğini, … Limited Şirketi’nin ihyasının talebine ilişkin olarak alacaklı olunduğuna ilişkin herhangi bir belge sunulmadığını ve haklı bir gerekçe gösterilmediğini, yeniden tescil için davacı tarafın korunmaya değer bir menfaate dayanması gerektiğini ancak davacı tarafça herhangi bir somut delile dayanılamadığını, alacağın ispat edilmediğini, davacı tarafından uyuşmazlığa ilişkin başkaca çözüm yolları bulunmasına rağmen doğrudan ihya yoluna başvurmasının kabul edilebilir olmadığını, uzunca bir süre talep edilmeyen bir hakkın sonradan talep edilmesinin TMK’nın 2. maddesi uyarınca hukuka ve dürüstlük ilkesine aykırı olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/03/2021 tarih ve 2020/3 Esas – 2021/112 Karar sayılı kararında;”….Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veyan birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” denilmek suretiyle ek tasfiyenin kimler tarafından talep edilebileceği, yetkili ve görevli mahkemenin neresi olduğu düzenlenmiştir. Eldeki davada, ihyası talep edilen şirketin son sicil adresinin ” … Mahallesi, … Sokak, … İş Merkezi, No: …, Beşiktaş/İstanbul” olması sebebiyle Mahkememiz görevli ve yetkili olup davacı tarafça açılmış ve derdest alacak-tazminat davasının bulunması sebebiyle aktif husumetinin bulunduğu, şirketin tasfiyesinin tamamlanmadığı ve ek tasfiye işlemlerinin yapılması için yeniden sicile tescil edilmesi gerektiği kanaatine varıldığından davanın kabulü ile Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin ihyasına, son tasfiye memuru davalı …’nın tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiş, davalı … Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım konumunda olduğundan aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş ancak İstanbul 6. İş Mahkemesi’nin 2015/588 Esas sayılı dosyasının tasfiye kararından önce açıldığı, tasfiyenin sonlandığı tarihte halen derdest olduğu, şirket vekilinin davaya cevap verdiği ve bu şekilde tasfiye memurunun davadan haberdar olmasına rağmen tasfiyeyi tamamladığı ve iş bu davanın açılmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığından aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilerek …”gerekçesi ile, 1-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye sonucu terkin edilmiş olan Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin TTK’nın 547. maddesi uyarınca tüzel kişiliğinin İHYASINA, 2-Tasfiye memuru olarak … ( TC. No:…)’nın atanmasına, 3-Şirketin ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına ilişkin kararın kesinleştiğinde ticaret sicilde tescil ve ilanına, karardan bir suretin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına, karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/03/2021 Tarihli, 2020/3 Esas – 2021/112 Karar sayılı kararında; “-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye sonucu terkin edilmiş olan Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin TTK’nın 547. maddesi uyarınca tüzel kişiliğinin İHYASINA, -Tasfiye memuru olarak …’nın atanmasına,” karar verildiğini, söz konusu kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, İşbu davanın usulden reddi gerektiğini, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 16.08.2016 tarihli-9138 sayılı ilanı ile başlayan tasfiye işlemleri 17.10.2019 tarihli-9932 sayılı ilanı ile şirketin terkin işlemlerinin yapılması ile son bulduğunu, Davacı tarafça ikame olunan dava, sicilden terkin edilen şirketin ihyası davası olup, TTK md 547 kanuni düzenlemesi dikkate alındığında kanun koyucunun, işlemin zorunlu olduğu hâllerde bu konuda talepte bulunabilecek kişileri sıfatlarına göre belirlediği ve bunları; son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar olarak sınırladığı (madde gerekçesinde sayımın sınırlı oduğu açıkça vurgulandığı) kişilerce açılabileceğinin belirtildiğini, Dava konusu uyuşmazlık 2013-2015 yıllarına dayanmaktadır ve şirket aktif faaliyet halinde iken davacı tarafça bu alacağa ilişkin şirkete herhangi bir ihbar, ihtar veya ödeme emri gönderilmediğini, Davacı taraf yukarıda bahsi geçen ve sınırlı olarak sayılan bir sıfata haiz olduğunu ispatlayamadığını, izah edilen sebeplerle taraf teşkili sağlanılamadığından ikame olunan bu haksız ve hukuka aykırı davanın usulden reddini talep ettiklerini, Davacı tarafın 2013-2015 yıllarına ilişkin uyuşmazlık sebebiyle açmış olduğu işbu ihya davasında korunmaya değer menfaat varlığı davacı tarafça inandırıcı delillerle ispat edilemediğini, Somut herhangi bir delil sunulmadığı gibi alacağı ispat eden herhangi bir girişimde de bulunulmadığını, Davacı tarafça hiçbir inandırıcı delil sunulmamasına rağmen şirketin yeniden canlandırılmasına karar verilmesi açıkça hukuka aykırı olduğunu, Ayrıca önceki beyanlarında bahsettikleri üzere şirketin yeniden canlandırılması talebi için korunmaya değer menfaate ulaşma hususunda tüm yolların denenmiş ve en nihayetinde söz konusu amaca ulaşmada şirketin yeniden canlandırılması dışında başka hiçbir yolun kalmamış olması gerekmekte olduğunu, ancak davacı başka hiçbir yol denemeden direkt olarak işbu haksız ve mesnetsiz davayı açtığını, dolayısıyla davacının başka başvurabileceği yolları mevcutken yerel mahkemece verilen şirketin ihyası kararı hukuken yerinde olmadığını, Kaldı ki; dava konusu uyuşmazlık 2013-2015 yıllarına ilişkin olduğunu, kesinlikle davacı iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte, tasfiye işlemlerine 2016 yılında başlanıp 2019 yılına kadar devam edilmesine rağmen davacının söz konusu yıllara ilişkin alacaklarını talep etmeyip tüm işlemlerin tamamlanıp şirketin terkin edilmesinden sonra işbu davayı yöneltmesi bile davacının iyi niyetle hareket etmediğini amacının alacağına ulaşmak olmadığını açıkça gözler önüne sermekte olduğunu, hal böyleyken kötü niyetle yöneltilen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun söz konusu davanın reddine karar verilmemesi usule ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, Söz konusu tasfiye işlemleri müvekkil tarafından usul ve kanuna uygun şekilde sonuçlandırılmış olup davacının müvekkilinin ilgili davadan haberi olduğu halde tasfiye işlemlerine devam ettiği ile ilgili ileri sürmüş olduğu iddiaları tamamen asılsız olduğunu, kaldı ki zaten davacı buna ilişkin hiçbir delil de sunmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilden terkin edilmiş şirketin ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması için TTK 547. maddesine göre ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece,1-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye sonucu terkin edilmiş olan Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin TTK’nın 547. maddesi uyarınca tüzel kişiliğinin İHYASINA, 2-Tasfiye memuru olarak … ( TC. No:…)’nın atanmasına, karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, tasfiye edilerek ticaret sicilden kaydı silinen şirket hakkında tasfiye kapanmadan önce 16/12/2015 tarihinde İstanbul 6. İş Mahkemesinin 2015/588 E. Sayılı dosyası ile açılmış alacak davası olduğu ve dava devam ederken şirketin sicilden terkin işlemlerinin yapıldığı, taraf teşkilinin sağlanabilmesi için ilgili şirketin yeniden tescilinin zorunlu olduğu, (Yargıtay 10. HD’nin 2020/445E., 2020/5989 K.; Yargıtay HGK’nın . 2017/10-2536 E., 2020/488 K. Sayılı kararlarında da bu hususun belirtildiği) buna göre davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşılmıştır. Tasfiye halinde bulunan şirkete İstanbul 6. İş Mahkemesinin 2015/588 E. Sayılı dava dosyasında dava dilekçesinin tebliğ edildiği ve davalı vekili Av. …’un davaya cevap verdiği anlaşılmış olup ihyası istenilen şirketin hakkında açılmış ve derdest dava olduğunu bildiği halde tasfiye sonunda 11/10/2019 tarihinde ticaret sicilden kaydı silinen şirketin tasfiye işlemlerinin tamamlandığından söz edilemeyecektir. TTK’nın 547. Maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir.
Bu durumda tasfiye işlemleri eksik bırakıldığından ek tasfiye işlemlerinin yapılması zorunlu olmakta ve kaydı silinen şirketin ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması bakımından ihyası gerekmektedir. Mahkemece ek tasfiye işlemlerinin yapılması için şirketin ihyasına karar verilmiştir. TTK.547/2 maddesi uyarınca ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası koşullarının oluşması, istinaf eden tasfiye memurunun açılan davayı bilebilecek konumda olması ve tasfiye sırasında tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından sorumlu olması karşısında, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla, tasfiye memuru vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamasına göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/07/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.