Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1128 Esas
KARAR NO: 2023/1586 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/164 Esas – 2020/795 Karar
TARİHİ: 18/11/2020
BİRLEŞEN 2019/214 ESAS, 2019/287 KARAR SAYILI DOSYADA
DAVA: İstirdat
KARAR TARİHİ: 19/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesi ile; 19.07.2018 tarihinde … Ltd. Şti.’den çek tahsil bordrosu ile aldıkları … Edirne/Keşan Şubesi tarafından verilmiş, düzenleyeni … Ltd. Şti. olan, … hesap numaralı, … çek numaralı, 24.01.2019 düzenleme tarihli ve 9.900,00 TL bedelli çekin 20.07.2018 tarihinde … Kargo aracına hırsız girmesi sonucunda çalındığını, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/681 Esas sayılı dosyasından çek iptali davası açtıklarını, davalı … çeki bankaya sunduğunu, daha sonra da kendileri aleyhinde İstanbul …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, çekin yetkili hamilinin müvekkili olduğunu, çalıntı çekin icraya konulmasının haksız ve kötüniyetli olduğunu beyanla çekin istirdadına ve müvekkiline iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesi ile; 19.07.2018 tarihinde … çek tahsil bordrosu ile aldıkları … Bankası Bakırköy Osmaniye Şubesi tarafından verilmiş, düzenleyeni … Ltd. Şti. olan, … hesap numaralı, … çek numaralı, 30.01.2018 düzenleme tarihli ve 15.000,00 TL bedelli çekin 20.07.2018 tarihinde … Kargo aracına hırsız girmesi sonucunda çalındığını, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/681 Esas sayılı dosyasından çek iptali davası açtıklarını, davalı …’ın çeki bankaya sunduğunu, çekin yetkili hamilinin müvekkili olduğunu, davalının çeki kötü niyetli olarak iktisap ettiğini, lehtarın cirosundan sonraki ciroların sahte olduğunu, davalı ile keşideci ve cirantalar arasında bir ticari ilişki bulunmadığını beyanla çekin istirdadı ile müvekkiline iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl ve birleşen davada davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 18/11/2020 tarih ve 2019/164 Esas – 2020/795 Karar sayılı kararında;”Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 792’ye göre hamilin rızası dışında elinden çıkan çek nedeniyle açılmış çek istirdat davasıdır. Davacının davaya konu çekin meşru hamilinin kendilerinin olduğunun tespitine yönelik talebi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 792’ye göre incelenecektir. Bu maddeye göre; “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” Bu maddeye göre hamil aynı yasanın 790’ıncı maddesine göre dava konusu çekten kaynaklanan hakkını ispatlamak zorunda ve çeki eline geçirmiş olan yeni hamillerin de kötüniyetli ya da ağır kusurlu olduklarını ispatlamak zorundadır. TTK m. 792’nin yollama yaptığı 790’ıncı madde; “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır.” hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre dava konusu çek incelendiğinde çekin dava dışı … adına düzenlendiği, arka kısmında ise …, … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti.’nin cirolarının bulunduğu, davacının cirosunun ise bulunmadığı görülmektedir. Davacının dosyaya sunduğu … Kargoya ait kargo teslim alma belgesi üzerinde taşınan kargonun kambiyo senedi, çek ya da kıymetli evrak olduğuna ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır. Davacının dosyaya sunduğu çek tahsil makbuzu üzerinde davaya konu çekin numarasının ve bedelinin yazılı olduğu, makbuzun çekin arkasında cirosu bulunan ve davacı tarafından da kendilerine çeki veren şirket olarak belirtilen … Ltd. Şti.’ne yönelik düzenlendiği anlaşılmaktadır. Gerek bu belge ile gerekse aşağıda açıklamasını yapacağımız 25.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının ticari defterlerine göre davaya konu çekin … Ltd. Şti. tarafından davacıya verildiği anlaşılmakta olup davacı taraf 6102 sayılı TTK m. 790’a göre dava konusu çekten kaynaklanan hakkını ispatlamaktadır. Davacı tarafından ispatlanması gereken ikinci konu ise çeki eline geçirmiş bulunan yeni hamilin ancak çeki kötüniyetle kazanmış olduğunun ya da çeki elde etmekte ağır bir kusurunun bulunup bulunmadığıdır. İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyası getirtilerek mahkememiz dosyası içerisine alınmıştır. Bu dosyanın alacaklısının davalı …, borçlularının ise çekin düzenleyeni … Ltd. Şti., cirantaları … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti.’dir. İcra takibinde davacı taraf borçlu olarak yer almamaktadır. Davaya konu çekin davalı tarafından ağır kusuru ya da kötüniyetli olarak elde edilip edilmediğinin tespiti için 09.03.2020 tarihli duruşmada asıl davaya konu 9.900,00 TL bedelli çek için çekin arkasındaki ciranta … Ltd. Şti’ne müzekkere yazılarak dava konusu çeki kimden hangi ticari ilişki sonucu aldığını ve kime cirolayıp verdiğini açıklamasının istenilmesine, asıl davaya konu 9.900,00 TL bedelli çek için çekin arasındaki ciranta … Ltd. Şti., … Ticaret Sahibi … ticari defterlerini Mahkememize sunulmasının istenilmesine, ticari defterlerin bilirkişi aracılığı ile incelenerek, davaya konu çekin verilmesini gerektirecek ticari ilişki bulunup bulunmadığının tespitinin istenilmesine ve davaya konu çekin bu şirket ve kişilerin defterlerinde kayıtlı olup olmadıklarının tespitinin istenilmesine yönelik ara karar kurulmuştur. Davacı taraf ticari defterlerini mahkememize sunmuş davalı taraf ise usulüne uygun şekilde ticari defterlerini mahkememize sunması istenildiği halde sunmamıştır. Cirantalar da ticari defterlerini mahkememize sunmamıştır. Hazırlanan 25.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu 9.900,00 TL bedelli çekin dava dışı ciranta … Ltd. Şti. tarafından davacı şirkete verildiğine ilişkin davacı şirket kayıtlarının bulunduğu, çekin lehdarı ve aynı zamanda cirantası olan … sahibi dava dışı .. 06.02.2019 tarihinde çek bedeli olan 9.900,00 TL’yi davacıya ödediği tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacının yetkili hamil olduğu gerekçesiyle istirdatını talep ettiği çek bedelinin çekin lehdarı tarafından davacıya ödendiği davacı tarafın kendi ticari defterlerinden anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK m. 222/III’e göre; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Bu maddeye uygun olarak davacı defterlerindeki kayıtların aksi yine davacının kendisi tarafından senet ya da kesin delillerle kanıtlanamadığından davacı defterleri davacı aleyhine delil oluşturmakta olup davacının çek istirdat talebinde bulunmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu gerekçelerle mahkememizin asıl davası yönünden davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkillinin ticari defterlerinin mahkemeye sunulduğunu ve söz konusu çeklerin kimden ne sebeple iktisap edildiğinin kanıtlandığını, davalı yanın kötüniyetli olduğunun ispatının ancak davalı yanın ticari defterlerinin ibrazı ile mümkün olacağını, davaya konu çeklerin davacı müvekkilinin elinden rızası dışında çıktığını, buna mukabil dava dilekçesinde belirttikleri üzere müvekkilinin çek iptali davası açtığını, çek hesabına ödeme yasağı kararı aldığını, bununla beraber Cumhuriyet Savcılığına davaya konu çeklerin çalındığına dair suç duyurusunda bulunulduğunu, bu doğrultuda iddialarının ispatı için Yerel mahkemenin 07/09/2020 tarihli duruşmasında davalı tarafa ticari defterlerini sunması için 2 haftalık kesin süre verdiğini, bu süre zarfında defterleri sunmadığı takdirde beyanların kabul edebileceği hususunda ihtaren karar verildiğini, konuyla alakalı 6100 sayılı HMK 220/1′ de; ” İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği … mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.” düzenlemesinin yer aldığını, bu maddeye göre belgeyi ibraz etmesi istenen taraf süresi içinde istenilen belgeyi ibraz etmezse hakimin diğer tarafın beyanlarını kabul edebileceğini, kesin süre içerisinde davalının mahkemenin istediği ticari defterleri sunmadığını, dolayısıyla HMK madde 220 gereği beyanlarının kabulü gerekmekteyken Mahkeme tarafından bu karardan dönülüp davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu;HMK madde 222 içerisinde ticari defterlerin ibrazı ve delil sayılması hususunda düzenlemenin yer aldığını, ilgili madde hükmüne göre tarafların talebine göre hakim, defterlerin ibrazını isteyebileceği gibi re’sen de defterlerin ibrazına karar verebileceğini, 07/09/2020 tarihli duruşma tutanağıyla sabit olduğu üzere davalı tarafın ağır kusurlu ve kötüniyetli olduğunun ispatı için davalının ticari defterlerine dayandıklarını, hal böyleyken HMK madde 222/5 hükmü gereği davalının süresi içerisinde ticari defterlerini sunmamasının iddialarının ispatı mahiyetinde olduğunu, tüm bu yasal mevzuat düzenlemelerine rağmen Mahkemenin 07/09/2020 tarihli ara kararından dönerek 18/11/2020 tarihli kararında ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, davalının ticari defterlerine dayanmanın mümkün olmadığı gerekçesiyle davayı reddetmesinin usule aykırı olduğunu;Bilirkişinin tanzim etmiş olduğu raporunda; müvekkilinin sunmuş olduğu defterlerin müvekkili lehine delil olarak kullanılabileceğini belirttiğini, Mahkemenin müvekkilinin ticari defterlerinin aleyhine delil oluşturduğuna dair kararının istinaf incelemesiyle kaldırılması gerektiğini, 6100 sayılı HMK madde 222’de ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmesinin şartlarının sayıldığını, bu maddede; “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” denildiğini, mezkur bilirkişi raporuna bakıldığında; davacı müvekkilinin ticari defterleri incelediğinde defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğunu, açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığını ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olduğunun tespit edildiğini, bu durumun HMK madde 222 gereği sunulan defterlerin müvekkili lehine delil olarak kabul edilmesini gerektirmekteyken, Mahkemenin defterlerin müvekkili aleyhine delil oluşturduğuna hükmederek davayı reddettiğini;HMK madde 222/3’te açık bir ifadeyle “… ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” hükmünün yer aldığını, bu maddeye göre ticari defter kayıtlarının davacı müvekkili lehine delil olarak kabul edilebilmesi için davalının defter kayıtlarının aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiğini, davalı yanın davacı müvekkilinin sunduğu defter kayıtlarının aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlayamadığını, müvekkilinin sunmuş olduğu defterlerin lehine delil olarak kabul edilmesi gerekmekteyken, Mahkemenin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanma yükünü haksız ve kanunun hükmüne aykırı bir şekilde davacı müvekkili üzerine bırakarak sunulmuş defterleri aleyhlerine delil oluşturduğundan bahisle davayı reddettiğini;Çalınan 5 çekten 3 tanesinin davalının elinde olması ve davalı tarafından bankaya ibraz edilmesinin bile davalının kötüniyetli hamil olduğunu ortaya koyduğunu, çekler çalındıktan sonra davalı tarafından tahsil için bankaya ibraz edildiğini, bankanın ödeme yasağı olduğundan dolayı ödeme yapmadığından bahisle davalının icra takibine giriştiğini, davalı yanın gerçek hamil olmadığını ve kötüniyetli olduğunu, çalınan beş çekin üç tanesi davalı yanda olup bu çekleri icra takibine koyduğunu, çeklerdeki ciro silsileleri incelendiğinde çekin farklı şirket ve kişilerce ciro edilmesi ile birlikte en sonunda çalınan çeklerin davalının elinde bulunmasının davalının kötü niyetini ispatladığını, davalı yanın Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/14815 soruşturma sayılı dosyasında ifadeye çağrıldığı halde ifade vermekten kaçındığını, çeklerin keşidecileriyle ciro zincirinde yer alan şirketler arasında herhangi bir ticaret bulunmadığını, dava dilekçesinde ayrıntılı açıklandığı üzere çeklerin ciro edilme tarihlerine bakıldığında ciro silsilesinde kullanılan kaşelerin şirketlerin eski kaşeleri olduğunu, bu durumun çalınan çeklerin sahte kaşelerle ciro edildiğini gösterdiğini, çalınan çeklerden üç tanesinin davalı yanın eline geçmesi ve davalının icra takibine girişmesinden bahisle davalının bu şekilde ciro zincirindeki sahte kaşelerle ciro edilmiş çekleri iktisap etmesinin davacının ayrıca ağır kusurunu gündeme getireceğini, Yerel mahkemenin, ciro zincirinde yer alan cirantalara yönelik yeterli araştırma yapmadan davayı reddetmesinin yasaya aykırılık teşkil ettiğini beyanla Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, dosyanın esasına girilerek talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Asıl ve birleşen dava dava, TTK’nın 792. maddesi kapsamında çek istirdadı talebine ilişkindir.Asıl ve birleşen davada davacı, dava konusu ettiği çekleri ticari ilişki kapsamında aldığını, çeklerin şirket merkezine kargo ile götürüldüğü sırada kargo aracında meydana gelen hırsızlık olayında çalındığını, davalının çekleri kötü niyetli olarak iktisap ettiğini beyan ederek çeklerin istirdadına karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf davaya cevap vermemiş ancak 18.09.2020 tarihli beyan dilekçesi ile davada ispat yükünün davacıda olduğunu, çeklerin iyi niyetli yetkili hamili konumunda bulunduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçeler ile asıl davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, birleşen davanın esastan reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.6102 Sayılı TTK’nın 792. maddesi uyarınca; çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür. Anılan yasal düzenlemeye göre; çek istirdadı davasında davacı istirdadını talep ettiği çekin yetkili ve meşru hamili olduğunu, çekin elinden rızası hilafına çıktığını ve çeki eline geçirmiş bulunan yeni hamilin çekin iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunu ispatla yükümlüdür. Somut dosyada; asıl ve birleşen davaya konu çeklerde davacının cirosunun bulunmadığı ancak çeklerin davacının usulüne uygun şekilde tutulmuş ticari defterlerinde kayıtlı oldukları ve davacının asıl davaya konu 24.01.2019 tarihli, 9.900 TL bedelli, … çek numaralı, keşidecisi …Tic. Ltd. Şti., lehtarı … olan çeki ciro yolu ile ve ticari ilişki kapsamında lehtardan sonraki ciranta olan … Ltd. Şti.’den, birleşen davaya konu 30.12.2018 keşide tarihli, 15.000 TL bedelli, … çek numaralı, keşidecisi … Tic. Ltd. Şti, lehtarı … olan çeki ciro yolu ile ticari ilişki kapsamında lehtardan aldığı ve çeklerin yetkili hamili olduğu, davacının kendi ticari defterlerine göre asıl davaya konu olan çek bedelinin lehtar tarafından davacıya ödendiği, bu nedenle Mahkemece asıl davada çek bedelini tahsil eden ve çekte cirosu olmayıp menfi tespit talebi de bulunmayan davacının, çekin istirdadını talep etmek yönünden herhangi bir hukuki menfaati olmadığından HMK’nın 114/1-h ve 115. maddesi uyarınca davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır. Birleşen davada ise, Mahkemece davacının çekin yetkili hamili olduğunu ispat etmekle birlikte davalının çeki kötü niyetli olarak iktisap ettiğini ispat edemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş olup, her ne kadar dava konusu çekte cirosu bulunan … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile ..Limited Şirketi ve davalıya ticari defterlerini incelemeye sunmak üzere tebligat çıkarılmış, davalı ile dava dışı … Limited Şirketi tarafından usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterler incelemeye sunulmamış ve dava dışı … Şirketi’nin sicilde kayıtlı adresine çıkarılan tebligat iade edilmiş olduğundan adı geçen kişilerin ticari defterleri incelenememiş ise de, davacı tarafından delil listesinde davalının da şüpheli olarak şikayet edildiği Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/14815 soruşturma sayılı dosyası ile yine Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/11512 soruşturma sayılı dosyasına delil olarak dayanılmış, Mahkemece 2018/11512 soruşturma sayılı dosya getirtilerek incelenmemiş, dava konusu çekin hırsızlık neticesinde çalındığı iddia edilerek buna ilişkin Silivri İlçe Jandarma Komutanlığı’nca düzenlenen tahkikat evrakı da sunulmuş olmasına rağmen bu konuda açılmış bir soruşturma/ceza davasının bulunup bulunmadığı araştırılmamış, 2018/14815 soruşturma sayılı dosyanın akıbeti sorularak, neticesinin davaya etkisi ile TBK’nın 74. maddesi çerçevesinde bekletici mesele yapılıp yapılmayacağı değerlendirilmemiş, davalı tarafından dosyaya çekin iktisabına dayanak olarak sunulan faturanın davalı ile çeki aldığını iddia ettiği ciranta tarafından bağlı oldukları vergi dairesine BA-BS formu ile bildirilip bildirilmediği, bu minvalde taraflar arasında gerçek bir ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verildiği, davacının istinaf başvurusunun haklı olduğu anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacı vekilinin asıl dava yönünden istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, birleşen dava yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının birleşen dava yönünden HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının asıl davaya yönelik olarak yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Davacının birleşen davaya yönelik olarak yapmış olduğu istinaf başvurusunun KABULÜ İLE;3-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2020 tarih ve 2019/164 Esas 2020/795 Karar sayılı kararının birleşen dava yönünden HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından asıl ve birleşen davalara yönelik olarak yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 5-Asıl Dava Yönünden; Harçlar kanunu gereğince davacı tarafından yatırılması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,6-Birleşen Dava Yönünden; davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,7-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 8-Dairemizce verilen kararın mahiyeti gereği İİK’nın 36.maddesi uyarınca yatırılan teminatın talep halinde yatıran tarafa iadesine,9-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/10/2023 tarihinde asıl davada HMK’nın 362/1-a maddesi, birleşen davada HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.