Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1121 E. 2023/1829 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1121
KARAR NO : 2023/1829
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2021
DOSYA NUMARASI: 2018/1023 Esas – 2021/93 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili arasında akdolunan Ticari Kredi Sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketine yüksek meblağda kredi limiti açıldığını ve açılan işbu kredi limitinden bir kısmının kullandırıldığını, kredi geri ödemeleri esnasında komisyon, ipotek fekki, kredi erken kapatma ücreti, dosya masrafı ve benzeri isimler altında bir takım haksız şekilde bedellerin müvekkili şirketinden talep ve tahsil edildiğini, sözleşme kurulması esnasında yazılı şartların taraflarca müzakere edilmesi, bir suretinin müvekkili şirketine teslimi bir yana söz konusu bedellerin tespiti için davalı tarafa dava öncesi yapılan tüm başvuralar davalı tarafından sonuçsuz bırakıldığını, müvekkili tarafının ve mağduru olduğu sözleşme ve fazla ödemeye ilişkin belgelerin ibrazından kaçınıldığını, bu itibar ile müvekkili şirketine ait … vergi kimlik numarası ile davalıdan kredi işlem dosyası ve münderecatının celp edilmesini talep ettiklerini, müvekkili ile müzakere edilmeden bankacılık uygulamalarında sık rastlanan şekilde sadece banka tarafından tanzim edilip iade şartları konusunda karşı tarafa hiçbir bilgi verilmeden yalnızca müvekkiline imza yerlerini göstermek sureti ile kurulan kredi alınabilmesi için imzalanması yönünde zorunluluk bulunan ticari kredi sözleşmesine göre tahsil edilen haksız bedellerin faizi ile iadesinin gerektiğini, açıklanan nedenler ile ticari kredi ilişkisi sebebiyle komisyon, ipotek fekki, kredi erken kapatma ücreti, dosya masrafı ve benzeri isimler altında haksız şekilde tahsil edilen ileride alınacak bilirkişi raporu ile tespiti mümkün olduğundan bilahare sunulacak bedel artırım dilekçesinde talep olunmak üzere belirsiz olarak şimdilik 10.000,00TL’ nin bankanın yasal dayanağı olmaksızın tahsil ettiği bedellerin kendi hesabına girdiği, nemalandırdığı andan itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davacıya ödetilmesine, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kısmi dava açma şartları oluşmadığından davanın reddinin gerektiğini, davacının basiretli bir tacir olarak müvekkili bankasından hangi tutarda hangi tarihte kredi kullandığını, bu krediden alınan masraf varsa bunun ne kadar olduğunu bilmesinin gerektiğini, talebinin hangi kredileri kapsadığının dava dilekçesinde yer almadığını, dava dilekçesinde bulunması gereken unsurların yer almadığından dava dilekçesinin reddinin gerektiğini, davacıya bir hafta kesin süre verilerek talebini ve dayandırdığı hukuki ilişkiyi somut olarak delilleriyle birlikte ortaya koyması, bu süre içerisinde gerekli açıklamaları yapmaması halinde davalının dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin gerektiğini, dava konusu edilen tutarın zamanaşımına uğradığını, davaya konu masrafların davacının bilgi ve onayı dahilinde tahsil edildiğini, tacir olan davacının imzalamış olduğu sözleşmeler ile bağlı olduğunu, davacıdan alınan masrafların taraflar arasında düzenlenen GKS’ ye uygun olduğunu, davacının bu sözleşmeye uygun olarak yaptığı ödemelerin iadesini isteyemeyeceğini, aksi yönde bir düşüncenin sözleşmeye bağlılık ve irade özgürlüğü ilkesine aykırı olacağını, ayrıca sözleşme akdedilmeden önce sözleşme hakkında bilgilendirildiğini, davacının bilgi sahibi olarak uygun bulduğu ve kapsamda sözleşme imzaladığı masrafı iade talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacıdan alınan tüm masrafların anılan GKS hükümlerine uygun olduğunu, dava konusu ücretlerin TTK ve Bankacılık Kanunu’ na uygun olduğunu, hesap ekstresi/dekontların fatura niteliğinde olduğunu, tacir olan davacının TTK hükümleri gereğince basiretli davranarak borçlarını takip etmekle yükümlü olduğunu, tacir olan bankanın bankacılık hizmetleri sebebi ile masraf tahsil etmesine yasal bir engel olmadığını, davacının iddialarının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, açıklanan nedenler ile haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini, kısmi dava açma şartları olmadığından davanın usulden reddini, zamanaşımı süresi dolduğundan davanın zamanaşımından reddini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/02/2021 tarih ve 2018/1023 Esas – 2021/93 Karar sayılı kararı ile; ” Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, … A.Ş.’ ne müzekkere yazılarak davacının kullanmış olduğu kredilere ilişkin sözleşmelerin ve dekontların suretleri dosyaya celp olunmuştur. Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, dosya bilirkişiye gönderilmiş olup, bankacı bilirkişi … tarafından sunulan raporda özetle; davalı bankaca taraflar arasında akdedilen GKS’ nin Faiz, Komisyon, Masraf, Vergi, Resim, Harç ve Fonu Başlıklı 15. Madde hükümlerine dayanılarak 21/04/2009-25/12/2012 tarihleri arasındaki dönem içerisinde revolving (dönüşümlü) olarak kullandırılan toplam 19.675.000,00 TL tutarlı ticari nakdi krediler üzerinden davacı şirket hesabından SBMV dahil 35.945,50 TL kredi dosya ücreti + 1.257,49- TL kredi tahsis ücreti olmak üzere toplam 37.202,99 TL tutarında masraf tahsil edildiği, ilaveten sürekli iş ilişkisi ve kredi ilişkisi süresince BSMV dahil 217,16 TL + 6,36 EUR hesap özeti/işletim ücreti tahsil edildiğini, davalı banka tarafından davacı şirket kaşe ve yetkili imzasına havi GKS hükümlerine dayanarak yapılan tahsilatın, bankacılık mevzuatı ve teamülleri çerçevesinde usulüne uygun olarak yapıldığı, sektörde faaliyet gösteren ve çok sayıda ticari müşterisi bulunan … Bankası A.Ş. TC. … Bankası A.Ş., … Bankası. A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası T.A.O., tarafından ticari kredi kullandırım tutarları üzerinden tahsil edilen komisyon oran ve ücret tutarları davacı şirket tarafından kullanılan toplam kredi tutarına kıyasen uygulandığında davalı banka tarafından aynı içerikte kredi dosya ücreti-kredi tahsil ücreti adı altında tahsil edilen masraf tutarının incelenen bankalarca tahsil edilen ortalama masraf tutarının altında ve oldukça makul düzeyde olduğunu, bankalarca müşterilerine aylık-üç aylık dönemler halinde gönderilen hesap özetleri sebebiyle hesap özeti ücreti ve hesap kullanımları sebebi ile hesap işletim ücretleri tahsil edilmekte olduğunu, davalı banka tarafından hesap özeti ücreti ve hesap işletim ücreti olarak tahsil edilen ücretlerin yeknesak ücretler içinde bulunduğu ve makul düzeyde olduğu, davalı bankanın davacıya yana karşı hizmet kusuru ve buna dayalı verdiği bir zararı olmadığı, haksızca tahsil edip davacı yana iade etmesi gereken veya ödemekle yükümlü olduğu bir bedelin bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığını rapor etmiştir. Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından bilirkişi rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuş, ek rapor alınmasını talep etmiştir. Mahkememizin 09/02/2021 tarihli ara kararında bilirkişiler tarafından yeterli teknik incelemenin yapmış olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin ek rapor alınmasına yönelik talebinin reddine karar verilmiştir. Dava davacının kullanmış olduğu krediler dolayısı ile davalı tarafından tahsil edildiği iddia edilen komisyon, ipotek fekki, kredi erken kapatma ücreti, dosya masrafı vb. İsimler altında yapılan tahsilatların iadesine ilişkin belirsiz alacak davasına ilişkindir. Davalı tarafın bu konuda belirsiz alacak davası açılamayacağına ilişkin iddiası yönünden; her ne kadar yapılan kesinti miktarlarının davacı tarafça bilinmesi gerektiği kabul edilse de, kesintilerin ne kadarının hukuka aykırı olduğunun yapıldığının davacı tarafından bilinmesinin mümkün olmayacağı bunun tespitinin sözleşme hükümleri ve emsal banka uygulamaları dikkate alınarak yapılacak bir inceleme ile tespit edilebileceği, bu nedenle davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olduğu kanaatine varılmıştır. Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, tanzim olunan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı bankaca taraflar arasında akdedilen GKS’ ye dayanılarak 21/04/2009-25/12/2012 tarihleri arasındaki dönem içerisinde revolving (dönüşümlü) olarak kullandırılan toplam 19.675.000,00 TL tutarlı ticari nakdi krediler üzerinden davacı şirket hesabından SBMV dahil 35.945,50 TL kredi dosya ücreti + 1.257,49- TL kredi tahsis ücreti olmak üzere toplam 37.202,99 TL tutarında masraf tahsil edildiği, ilaveten sürekli iş ilişkisi ve kredi ilişkisi süresince BSMV dahil 217,16 TL + 6,36 EUR hesap özeti/işletim ücreti tahsil edildiğini, davalı banka tarafından davacı şirket kaşe ve yetkili imzasına havi GKS hükümlerine dayanarak yapılan tahsilatın, bankacılık mevzuatı ve teamülleri çerçevesinde usulüne uygun olduğu, sektörde faaliyet gösteren ve çok sayıda ticari müşterisi bulunan … Bankası A.Ş. … Bankası A.Ş., … Bankası. A.Ş., …Bankası A.Ş., … Bankası T.A.O., tarafından ticari kredi kullandırım tutarları üzerinden tahsil edilen komisyon oran ve ücret tutarları davacı şirket tarafından kullanılan toplam kredi tutarına kıyasen uygulandığında davalı banka tarafından aynı içerikte kredi dosya ücreti-kredi tahsil ücreti adı altında tahsil edilen masraf tutarının incelenen bankalarca tahsil edilen ortalama masraf tutarının altında ve oldukça makul düzeyde olduğunu anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Sübut bulmayan davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı bankanın kredi ilişkisi nedeniyle müvekkilden tahsil etmiş olduğu haksız ve mesnetsiz masrafların iadesine ilişkin ikame ettikleri davaya ilişkin olarak yerel mahkemece özetle; davalı banka tarafından aynı içerikte kredi dosya ücreti- kredi tahsil ücreti adı altında tahsil edilen masraf tutarının incelenen emsal bankalarca tahsil edilen ortalama masraf tutarının altında ve makul düzeyde olduğu gerekçesi ile taleplerinin reddine karar verilmiş olduğunu, Davalı bankanın müvekkilden tahsil ettiği tutarın finans sektöründe yapılan tahsilatlarla uyumlu olmadığını, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın açıklatılması ve itirazlarını karşılar mahiyette ek rapor alınması gerekli iken işbu taleplerinin karşılanmamasının hatalı olduğunu, Somut olayda, davalı tarafından verilen krediler ve hangi işlemler nedeniyle hangi oranlarda ücret tahsil edilebileceğinin tespiti bakımından mahkemece; dava konusu kredi sözleşmelerinin metni ve buna ilişkin tüm evraklar temin edilip, kredi sözleşmelerinin hükümleri, banka kayıtları ile diğer bankaların benzer işlemlerdeki emsal uygulamaları gözetilerek, masraf kalemlerinin bankaca verilen bir hizmetin karşılığı olup olmadığı, davalı Banka tarafından tahsil edilen tutarların sözleşmeye ve emsal uygulamalara uygun olup olmadığı konusunda dosyanın bilirkişiye gönderilmiş olduğunu, Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda yapılan hesaplama incelendiğinde müvekkile davalı tarafça kullandırılan kredi tutarının öncelikle %2’lik kısmını hesaplayıp, ardından elde edilen işbu %2’lik kısmın da %5’lik kısmını alarak elde edilen iki tutarı toplamak sureti ile elde ettiği tutarı gözeterek davalı bankanın tahsil ettiği masrafların diğer bankalarca tahsil edilen ortalama masrafların altında kaldığını belirterek makul masraf tahsili yapıldığı tespitine yer vermiş olduğunu, İşbu değerlendirmenin açıkça hatalı olup, yapılan hesaplamanın da hatalı olduğunu, bilirkişi tarafından ayrı ayrı %2 ve %5′ lik tutarların elde edilmesine yönelik hesaplamanın kabul edilemez olduğunu, Bu kapsamda yapılan hesaplamanın açık ve anlaşılır olmadığı gözetildiğinde ek rapor alınması talep edilmişse de mahkemece talepleri değerlendirilmeksizin davanın reddine karar verildiğini, – “Davacı vekili, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bilirkişi tarafından dava konusu olayın yanlış değerlendirildiğini, yapılan tespitlere dosya kapsamındaki veriler değerlendirilmeden ulaşıldığını , yapılan itirazların değerlendirilerek yeniden bilirkişi raporu alınmasını talep etmiştir. Bozma sonrası yapılan yargılama sırasında da davacı vekili yeni bir bilirkişi raporu alınmasını talep etmiştir. Davacının bilirkişi raporuna itirazlarını karşılar mahiyette inceleme yapılmaksızın, itiraza uğramış bilirkişi raporuna değer verilerek sonuca gidilmesi isabetli değildir. Bu durumda, dosyada bulunan tüm bilgi ve belgeler ile birlikte davacının bilirkişi raporuna karşı yaptığı itirazları da gözetilmek suretiyle konusunda uzman olan bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” (Y. 22. HD. E. 2019/5678 – 20807 K., T. 11.11.2019) Bankaların kredi sağlarken tek taraflı olarak tanzim edilen sözleşmeleri karşı tarafa hiçbir bilgi vermeksizin ve müzakere etmeksizin doğrudan sadece imza almaya yönelik uygulamaları nedeniyle bankalarca yapılan dosya ve işlem masrafı adı altında yaptıkları haksız kesintilerin faizi ile iadesi gerektiği hususunun Yargıtay içtihatları ile ortaya konulmuş olduğunu, Kredi sözleşmeleri ve ön bilgilendirme formlarının bankalar tarafından tek taraflı olarak hazırlanan ve matbu hale getirilen standart sözleşme olduğu, şubenin bireysel portföy yöneticileri tarafından kredi satışı esnasında boşluk bölümleri kredi şartlarına ve alınacak masraflara göre doldurularak kullanıma sunulan evraklar olduğu, bu evrakların içeriğini oluşturan sözleşme maddelerinin tek tek, madde madde ve maddelerin çokluğuna bakılmaksızın müşteri ile müzakere edilmeinin mümkün olmadığı, karşılıklı müzakere edilmeksizin tek taraflı olarak oluşturulduğu, sözleşmede yer alan haksız şartların kredi müşterisi için bağlayıcı olmayacağı ve bankalar tarafından haksız olarak alınan masraf ve komisyonların iadesi gerektiği hususlarının Yargıtay içtihatları ile ortaya konulmuş olduğunu, Standart sözleşmelerin, içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklı müzakereleri sonucu değil, aksine, taraflardan biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin ve özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngörülmüş olduğunu, (Y. 13. HD., E. 2017/5271 – 7499 T. 15.06.2017) Gerçekten de bankaların kredi kullandırma süreçlerinde kredi müşterilerinden tahsil ettikleri bir dizi masraf, komisyon ve ücretler söz konusu olup, sözleşmeler müzakere edilmeksizin sadece imza yeri gösterilerek sözleşmelerin imzalandığı bilinen bir bankacılık uygulaması olduğundan sözleşmelerde yer alan farklı isimler altında tahsil edilen masrafların iadesi gerektiğini, “Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı banka tarafından kullandırılan ticari krediler nedeniyle davacıdan yapılan 1.876,02 TL komisyon ve masraf kesintisine ilişkin belge sunulmadığı, bu nedenle davalı bankaca kesintilerin gerekçelendirilemediği ve delillendirilemediği için iadesinin gerektiği, ayrıca davacıdan %10 oranında alınan erken kapama komisyonunun diğer banka uygulamalarının çok üzerinde olduğu, diğer bankaların ortalaması olan %3,35 oranının hakkaniyete uygun olduğu ve bu nedenle de bu oranının üzerindeki 13.656,47 TL’nin iadesinin gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile toplam 15.532,49 TL’nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.” (Y. 11. HD., E. 2016/7457 – 2018/1157 K., T. 19.02.2018) “Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6/2 maddesinde ve genel işlem koşullarına ilişkin bilgilendirme notu ve teslim tutanağında erken ödemede bankanın komisyon ve faiz talep edebileceğinin düzenlendiği ancak komisyon oranı belirtilmediği, davalı bankanın Merkez Bankasına taksitli ticari kredilerde 01.01.2014-31.12.2015 tarihleri arasında %2 oranında erken kapama komisyon oranı uyguladığını belirttiği, emsal banka uygulamalarının da %2 oranında olduğu, davacıdan ise %7,42 oranında komisyon alındığı, buna göre bankanın 4.491,74TL talep edebilecekken 15.482,25 TL kesinti yaptığı, fazladan alınan 10.990,51 TL’nin iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 10.990,51 TL’nin dava tarihi olan 19.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” (Y. 11. HD., E. 2016/10954 – 2018/3363 K., T. 09.05.2018) Bununla birlikte bilirkişi tarafından tanzim edilen hükme konu 22.12.2020 tarihli raporun “Diğer Bankalarca Ticari Kredilere Uygulanan ve Tahsil Edilen Ücret Oran ve Tutarlarının İncelenmesi” başlıklı kısmında ilk dört banka ile yapılan karşılaştırmada, bu bankaların kredi komisyonlarını hesapladığı görülmekte iken … Bankası T.A.O ile yapılan kıyaslamada kredi komisyonuna yer verilmediğini ve kredi tahsis ücreti üzerinden hesaplama yapıldığını, bu hususun dahi hükme konu raporda yapılan hesaplamanın eksik incelemeye dayandığını göstermekte olduğunu, İşbu açıklamalar gereğince alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya ilişkin gerekli ve yeterli izahat olmadığı, yapılan oranlamalarda açıkça hata yapıldığı gözetilerek yeniden bilirkişi raporu alınması gerekli iken itirazlarını karşılar mahiyette ek rapor alınmaksızın hükme gidilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla; Açıklanan ve re’sen gözetilecek hususlar doğrultusunda; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin E 2018/1023 – 2021/93 K sayılı kararının kaldırılmasına; itirazlarını karşılar mahiyette yeni bir rapor alınarak davalarının kabulüne karar verilmesini, aksi durumda dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında davalı tarafından davacıya revolving (dönüşümlü) olarak kullandırılan ticari kredi kapsamında davacıdan komisyon, ipotek fekki, kredi erken kapama ücreti, dosya masrafı ve benzeri adı altında tahsil edilen masrafların haksız olduğu iddiası ile davalıdan tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında davalı tarafından kendilerine kullandırılan ticari kredi kapsamında tahsil edilen komisyon, ipotek fekki, kredi erken kapama ücreti, dosya masrafı ve benzeri adı altında tahsil edilen masrafların haksız olduğunu, bu sebeple davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, tahsil edilen masrafların taraflar arasındaki sözleşme, yasal mevzuat ve banka uygulamalarına uygun ve makul olduğunu, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasında 11/10/2011 tarihli ve 10.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi akdedilmiş ve sözleşme kapsamında davalı tarafından davacıya revolving olarak toplam 19.675.000,00 TL tutarlı ticari kredi kullandırılmış, kullandırılan kredi kapsamında davalı tarafından davacıdan BSMV dahil 35.945,50 TL kredi dosya ücreti, 1.257,49 TL kredi tahsis ücreti, sürekli iş ilişkisi ve kredi ilişkisi süresince BSMV dahil 217,16 TL ve 6,36 Euro hesap özeti işlem ücreti tahsil edilmiştir. Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin tarihi 11/10/2011 tarihi olup, sözleşmenin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK hükümlerine tabidir. Sözleşme 6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girmesinden önce imzalanmış olup, anılan Kanun’un genel işlem koşullarına ilişkin hükümleri bu sözleşmede nazara alınmayacaktır. Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 22. maddesine göre; Tacir olan veya olmıyan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, münasip bir ücret istiyebilir. Bundan başka, verdiği avanslar veya yaptığı masraflar için ödeme tarihinden itibaren faize de hak kazanır. Bankaların bu anlamda tacir oldukları ve temel iştigal konuları olan kredi işlemleri dolayısıyla şartlarının mevcut olması halinde ücret isteyebilecekleri kuşkusuzdur. Ayrıca, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 144. maddesinin vermiş olduğu yetkiye istinaden 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 2006/1 sayılı Tebliğin 3. maddesinde, bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, 4. maddesinde ise reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının, serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre; bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar.Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın masraflara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, ilan edilen bir tutar bulunmaması halinde ise tahsil edilen masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulaması da bu yöndedir (Emsal nitelikteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.04.2019 Tarih, 2019/1303 Esas- 2019/2961 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/01/2019 tarih, 2017/1380 esas ve 2019/239 karar sayılı ilamı ). Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; taraflar arsında akdedilen genel kredi sözleşmesinin “Faiz, Komisyon, Masraf, Vergi, Resim, Harç ve Fonu Başlıklı” 15. maddesi; ” Banka Genel Kredi Sözleşmesi gereğince açılacak kredi ve hesaplar ile birlikte diğer her türlü kredi ve teminatlara, önceden bir ihbara ihtiyaç olmaksızın yetkili merciler tarafından tespit edilmiş, edilecek veya serbestçe tayin edeceği oranlarda faiz, temerrüt faizi, komisyon, fon, ücret, kaynak kullanımını destekleme fonu gibi ve her ne nam altında olursa olsun sair teferruat ve ayrıca gider vergisi sair vergi, resim ve harçları uygulama ve bu oranları dilediği zaman ve miktarlarda tek yanlı olarak, bir ihbarda bulunmaksızın artırma hakkına sahiptir. Müşterileri bu hususta hiçbir iddia, itiraz ve şikayet hakkının bulunmadığını beyan ile bu iddia ve taleplerinden şimdiden gayrikabili rücu feragat etmektedirler.” hükmünü içermektedir. Taraflar arasındaki sözleşme ve yukarıda belirtilen mevzuat ve yargısal içtihatlar dikkate alındığında davalı bankanın kullandırılan kredi kapsamında davaya konu masrafları tahsil etme hakkı ve yetkisi bulunmaktadır. Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde tahsil edilecek masrafa ilişkin oran belirtilmemiştir. Bu sebeple Mahkemece alınan bilirkişi raporunda emsal bankalarca uygulanan oranlar incelenmiş ve davalı bankanın tahsil ettiği masrafın makul ve emsal bankaların uyguladığı ortalama masraf tutarının altında olduğu tespit edilmiştir. Bu sebeple Mahkemece Yargıtay yerleşmiş içtihatlarına uygun olarak düzenlenen gerekçeli ve denetime ve hükme elverişli bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.