Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1120 E. 2023/1516 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1120 Esas
KARAR NO: 2023/1516 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/258 Esas – 2021/232 Karar
TARİH : 22/03/2021
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı ile davalı şirket arasındaki ilişki gereği davalının davacının faaliyet gösterdiği yerdeki su kullanım bedeli olarak davacıya muhtelif aylara ilişkin fahiş oranlarda su kullanım bedeli adı altında fatura kestiğini, davacının söz konusu fatura bedellerini haksız ve fahiş olmasından bahisle iade faturası düzenlediğini, bilahare davalı şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile fatura bedeli olan asıl alacak olarak 6.107,80 TL talep edildiğini, davacının da icra tehdidi altında borcu ödediği andaki kapak hesabında 7.826,48 TL’sini icra dairesi hesabına yatırmakla iddia edilen borcu ödediğini ancak ne var ki davacıya kesilen faturaların fahiş miktarlar üzerinden düzenlenmiş olduğunu, davacının fatura içeriğinde yazan miktarda su harcamasının mümkün olmadığını, kaldı ki mahalin kullanmadığı zamanlarda dahi aynı miktarda suyu kullanım bedeli adı altında fatura kesildiğinin sunulan fatura içeriklerinden de anlaşıldığını, İİK.72 Madde “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs ödediği tarihten itibaren bir sene içinde unun i hükümler dairesinde mahkemeye başvurararkparanın geriye alınmasını isteyebilir.” hükmünün yer aldığını, bahsi geçen hüküm gereği haksız bir şekilde talep edilen ve icra tehditi altında ödenmek zorunda kalman miktarın iade edilmesi gerektiği, yeni düzenleme ile dava şartı olarak aranan Arabuluculuk kurumuna başvurulduğunu ve görüşmelerin anlaşamama ile sonuçlandığını belirterek haksız ve hukuka aykırı olarak davacıdan tahsil edilen su kullanım bedelinin iadesine esas olmak üzere İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına konu olan 7.826,48 TL tutarındaki bedelin haksız tahsil edildiğinin ve böyle bir alacağın olmadığının tespiti ile işbu bedelin ve bedele ek olarak ödenen işlemiş faiz , icra vekalet ücreti, icra harçları ve sair giderlerin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davacıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı yanın iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının davalı şirketin yüklenicisi olduğu … Projesinde kamp Bölgesi yanında “… Mah. … Sk. … Apt No … Sarıyer/İSTANBUL ” adresinde bulunan İşyerinde yaklaşık bir yıl boyunca davalı şirkete ait suyu kullandığını, davacının huzurda görülen davadaki haksız ve mesnetsiz iddialarının kabulü mümkün olmadığını, … Projesi bölgesi yanında “… Mah. … Sk, … Apt. No … Sarıyer/İSTANBUL ” adresinde bulunan taşınmazın, davacı kiralamadan öncesinde Sarıyer Belediyesine ait boş bir bina olduğunu ve suyun davalı şirkete ait sayaçtan sağlandığı, davacının anılan adresteki yeri Sarıyer Belediyesinden kiraladığını ve 20/03/2018 tarihinde faaliyete başladığını, davacının 20/03/2018 tarihinden beri işyerinde kullandığı suyu davalı şirketin abonesi olduğu hat üzerinden sağlamaya başladığını, bunun üzerine davalı şirket tarafından davacı işyerine giden su hattı kullanıma kapatıldığı, davacı su aboneliği için İSKİ’e müracaat ettiği ancak aynı yerde tek hat göründüğü için ayrıca abonelik alınamayacağı gerekçesi ile su aboneliği için yapılan mürcaat İSKÎ tarafından olumsuz yanıt verilmesi üzerine müvekkil davalıdan yardım istenmiş suyu müvekkile ait aynı abonelik üzerinden kullanmayı ve kendi kullandıkları su bedelini davalıya ödeyeceğini teklif ettiğini, davalı şirketin yardımcı olmak amacıyla davacının işyerine giden su borusu hattı üzerine süzme sayaç takıp suyu kullandırabileceğini su kullanım bedelinin süzme sayaç ile tespit edilip davcıya düzenli olarak gönderileceğini belirttiğini, davacının Nisan 2018 tarihinden itibaren bedeli karşılığında davalı şirket şantiyesine ait ve davalının … nolu Aboneliğinde bulunan su hattından su kullanmaya başladığını, süzme sayacın Nisan 2018’de okunmaya başladığını, yaklaşık bir yıl boyunca bu hattan su kullanıldığını, akabinde davalının su kullandırılan kamp alanını kapatırken süzme sayacın son okumasini yaptırıp, davacıya su kullanım bedelini whatsapp üzerinden bildirdiğini ancak, şirkette yetkili … adlı şahsın davalı şirketin mesajlarına ve aramalarına hiç bir surette cevap vermediğini ve iş bu su kullanım bedelini ödemediğini, sonrasında davacının anılan işyerine İSKİ Aboneliği aldığını, davacının davalının su hattından gelen suyun ölçümü için takılan süzme sayacı söküp yeni sayaç taktırdığını, davacının söz konusu haksız kullanım bedellerini ödeyeceğini belirtmesine rağmen su kullanım bedellerini ödemediğini, akabinde su kullanım bedeli için davacıya fatura kesildiğini ve davacının kesilen faturaları ödemediğini, davacının haksız su kullanım bedelini ödeme yükümlülüğüne rağmen davalıya ait mukavele numarası kullanım miktarı, birim fiyat KDV oranı ve tutan açıkça yazılarak su kullanım bedeli açıklaması ile düzenlenen faturaların haksız ve mesnetsiz olarak iade ettiğini, davalı şirket tarafından 25/04/2019 tarihli … nolu 6.107,80 TL e-fatura, 25/04/2019 tarihli … nolu 6.107.80 TL bedelli e-fatura, 25/04/2019 tarihli … nolu 6.107,80 TL bedelli e -fatura, 20/06/2019 tarihli … nolu 6.107,80 TL bedelli e – fatura düzenlendiği, Akabinde de 26/06/2019 tarih … nolu 6.107,80 TL bedelli iade faturasının Ticari defterlere işlenmesi için Kadıköy … Noterliğinin … yevmiyeli ihtarname gönderildiğini, yapılan tebligatın 25/11/2019 tarihinde kötü niyetli olarak tebliğ alınmadığını, bunun üzerine davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E Sayılı Dosyası ile icra takibi yapıldığını, davacının borca itiraz etmediği dosya borcu tamamen ödenerek kapatıldığını, davacının borca itiraz etmeyip borcun tamamını ödeyen davacı/borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak huzrdaki davayı ikame ettiğini, davacıya 4 kez fatura düzenlenip gönderildiğini, davacının red ve iadeleri sonrasında 26/06/2019 tarihli … nolu 6.107,80 TL bedelli temel (iade) faturasının ticari defterlere işlenmesi için Kadıköy … Noterliğinin … yevmiyeli ihtarname ile ”… Mak. … Sk. … Apt. No … Sarıyer/İstanbul ” adresine gönderildiğini, kötü niyetli olarak tebliğ alınmadığı ve itiraz edilmediğini, icra takibinde itiraz hakkı olmasına rağmen itiraz edilmediğini, buna karşın huzurdaki davada iddia ettiği su kullanım miktarının fazla olduğunu, su m3 birim fiyatının fahiş olduğu iddialarında dahi bulunmayarak borcun tamamını ödediğini, davacının iddilannın kabul anlamına gelmemek kaydı ile aradaki hukuki ilişkiye itirazı olmayan ve su kullanımını kabul eden davacı tarafından bedelin fahiş olduğu iddiasıyla açılan davanın kısmi dava niteliğinde olduğunu, bu yönüyle dahi davacının iddialarının çelişkili ve tutarsız olduğunu belirterek davanın esasına ilişkin itiraz ve beyanları doğrultusunda haksız ve mesnetsiz, usul, yasa ve içtihatlara aykırı davanın reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 22/03/2021 tarih 2020/258 Esas 2021/232 Karar sayılı kararında;”…Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Davacıya ait işyerinin 20/03/2018 tarihinde faaliyete başladığı, işyerinde bu tarih ile 08/05/2019 tarihleri arasında su ihtiyacının davalının işyerine giden su borusu hattı üzerine süzme sayaç takılmak suretiyle sağlandığı, davalının su kullanım bedeli olarak davacı adına düzenlediği 6.107,80 TL bedelli faturanın davacı tarafça ödenmemesi ve iade edilmesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından takip başlattığı, davacının itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiği ve davacının 11/02/2020 tarihinde dosya kapak hesabı bedelini ödemesi ile dosyanın kapatıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından süzme saatin davalı ile ortak kullanıldığı, fatura bedellerinin fahiş olduğu, icra tehditi altında ödeme yapmak zorunda kaldıklarını beyanla ödenen bedelin istirdatı talep edilmiş, ise de, teknik bilirkişi tarafından yerinde yapılan inceleme ile, süzme saatten kullanılan suyun güncel su kullanımından fazla olduğu tespit edilmekle birlikte davacı taraf adrese taşınmadan önceki inşaat faaliyetleri sırasında su kullanımını sayaçtan değil haricen tankerle temin ettiğini iddia etmiş ancak bu iddiasını ispatlar herhangi bir bilgi, belge dosyaya sunamamıştır. Teknik bilirkişinin yerinde yaptığı inceleme ile ara süzme sayaç, davalı şirkete ait sayaç ve davacı şirketin halihazırda kullandığı sayaç üzerinde yaptığı tespit ve değerlendirmeleri kapsamında işyerinin mevcut fiziki durumu ve su tüketimine yönelik tespitler birlikte değerlendirildiğinde, davalı şirkete ait ana hat üzerindeki süzme saatin 20.03.2018-08.05.2019 tarihleri arasında 467 m³ olarak ….Ltd.Şti.’nin su tüketiminin makul ve kabul edilebilir bir su tüketimi olabileceği, davacı tarafın aksine iddiasını ispatlar nitelikte dosyaya somut delil sunulmamış olduğu dolayısıyla davalı şirket tarafından davacı şirket adına 467 m³ su kullanımı üzerinden düzenlenen fatura bedelinin denmemesi üzerine davacı aleyhine başlatılan takibin yerinde olduğu anlaşılmakla söz konusu takipte ödenen meblağın istirdadına ilişkin davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ..”gerekçesi ile, Davanın sübut bulmadığından REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme tarafından öne sürülen beyan ve iddiaların dikkate alınmadığını, davalı tarafın beyan ve iddiaları dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, Ticari defter üzerinde yerince inceleme talebi olmasına karşı bilirkişiler tarafından defterlerin sunmaktan kaçınılmış gibi incelenmeksizin rapor tanzim edilmesinin kabul edilemeyeceğini,Bahsi geçen sayacın sadece müvekkili tarafından kullanılmadığı halde kullanılan tüm su miktarları üzerinde yapılan hesap neticesinde istirdat talebinin yerinde olmadığı ve bu doğrultuda davanın reddi kararının hukuka aykırı olduğunu,Dosyada mübrez bilirkişi raporunda, bahsi geçen süzme saati …’a ait barakalara en yakın olması sebebiyle ortak kullandığını ve 20.03.2018 – 08.05.2019 tarihleri arasında kullanılan su miktarının 467 m3 olduğu, günlük ortalama 1.13 m3 su kullanımının olduğunu, 08.05.2019 tarihinden sonra takılan sayacın okuma değerlerinin ise günlük ortalama 0,7 m3 olduğunun tespit edildiğini, Tespit edilen her iki günlük ortalama arasında %50’den fazla bir farkın olduğunu, salt bu hususun dahi bahsi geçen sayacın sadece müvekkili tarafından kullanılmadığını ispatlar nitelikte olduğunu, 20.03.2018 ila 08.05.2019 tarihleri arasındaki günlük ortalama su tüketiminin 1.13 m3 olduğu ve bu tarihten sonraki günlük su tüketiminin 0,7 m3 olduğu tespit edildikten sonra belirtilen tarihlerdeki suyun sadece müvekkili tarafından kullanıldığı kanaatinin oluşmasının kabul edilemeyeceğini, Bilirkişi raporunda adeta mahkeme gibi hareket edilerek; …’ın su kullanımının günlük 0,7 m3 olup süzme saat için hesaplanan günlük 1.13 m3’lük durumu sorulduğunda … yetkilisinin, davacının hemen taşınmadığı, bir süre daha inşaat aşaması dolayısıyla burayı kullandığını beyan etmesi üzerine işbu beyana itibar ederek müvekkilinden tankerle su alımına ilişkin belge talep ettiğini ve herhangi bir belge sunulamaması üzerine bu sayaçtan kullanılan suyun müvekkili tarafından kullanıldığına kanaat getirdiğini, bahsi geçen süzme sayaç müvekkili şirket ve davalıya ait şantiye yatakhanesi tarafından ortak bir şekilde kullanılmış olup tüm bu su miktarının müvekkili şirket tarafından kullanılması söz konusu olmadığını, 08.05.2019 öncesi ve sonrasına ilişkin su kullanım miktarları da işbu hususu destekler nitelikte olduğunu, Davanın ispatlanamadığına dayanak gösterilen, su tankeri kullanıldığına ilişkin herhangi bir yazılı delil sunulmasının beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırılık olduğunu, bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere günlük ortalama su kullanım miktarları ile de tespit edildiğini,Yerel mahkemece yapılması gerekenin somut olayı çözmek için birisi Su Tesisat Uzmanı ve diğeri ise Çevre Yüksek Mühendisi’nin atanması olacağını, bahsi geçen su sayacının hangi amaçla takıldığının uzman bir su tesisatçısı tarafından tespit edilmesi, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bahsi geçen bedeli hesaplarken eğer var ise uygulanması gereken kademeli bir fiyat uygulamasının tespit edilmesi gerektiğini ancak yerel mahkemece talebin reddedildiğini, bir bedel tespiti yapılmadığını, (Yargıtay 13.HD. 2005/10336 Esas, 2005/16204 Karar ve 01.11.2005 tarihli kararı) (Yargıtay 18.HD. 2001/2652 Esas, 2001/3442 Karar ve 09.04.2001 tarihli kararı) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yapılan ödemenin istirdadı istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte bilirkişi raporundaki tesbitler ve ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi yer almaktadır. Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasında verilen itiraz ve beyan dilekçeleri ile de ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda bu iddialar ve itirazlar değerlendirilmiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi