Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1087 E. 2023/1824 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1087
KARAR NO : 2023/1824
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla )
TARİHİ : 26/03/2021
DOSYA NUMARASI : 2014/437 Esas – 2021/182 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının dünya yapında gemilere yakıt tedarik ettiğini, … isimli geminin donatanı ve kiracısı olan Panama merkezli …. şirketi tarafından verilen sipariş ve taraflar arasında imzalanan yakıt tedarik anlaşması çerçevesinde bahse konu gemiye yakıt tedarik edildiğini, 05.10.2018 tarihinde 35 ton mazot (MGO) ve I ton yağlama yağı (Lube oil) tedarik edildiğini, bu siparişten kaynaklanan 26.625,00 USD fatura bedelinin ödenmediğini, aynı gemiye 24.10.2018 tarihinde ikinci kez 30 ton mazot (MGO) tedarik edildiğini, bu siparişten kaynaklanan 21.170,00 Usd fatura bedelinin de ödenmediğini, taraflar arasında imzalanan anlaşmanın 7.1 maddesine göre gecikilen her gün için %0,5 oranında cezai şart ödemesinin kabul edildiğini, toplam 50.085,40 Usd tutarında cezai şart tahakkuk ettiğini, bu çerçevede alacağın 97.880,40 Usd ye tekabül ettiğini, yakıt tedariklerinin gemi bağlama limanı dışında gerçekleşmiş olması nedeniyle kanuni rehin hakkı tesisi gerektiği beyanları ile 97.880,40 Usd alacağa dava tarihinden itibaren bankalar tarafından ABD dolarına uygulanan en yüksek ticari faiz dikkate alınarak hesaplanacak işlemiş faiz ile birlikte ödeme günündeki TCMB döviz efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının ödenmesine ve 97.880,40 Usd alacağın tahsilinin garanti altına alınabilmesini teminen … isimli geminin ihtiyati tedbir kararı çerçevesinde seferden men edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir kararının haksız olup kaldırılması gerektiğini, usulsüz vekaletnameye istinaden davanın reddi gerektiğini, yabancılık teminatı yatırılması gerektiğini, yakıt ikmallerinin Türkiye’de gerçekleşmediğinden mahkemenin yetkili olmadığını, alacakların gerçek muhatabının davanın yöneltildiği MARİA gemisi olduğunun kanıtlanması gerektiğini, yakıt tedarikinin Valmont’a yapıldığını, siparişin kendileri tarafından verilmediği ne de sözleşme yapıldığını, donatan ile davacı arasında yakıt tedariki yönünden bir ilişki doğmadığı sebeple pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını yakıt tedariklerini 05.10.2018 ve 24.10.2018 tarihlerinde yapıldığını, donatana izafeten Serpene açılan davanın donatana karşı açılmış olduğu kabul edilmeyeceğinden davanın zaman aşımı süresi içinde açılmadığının ortaya çıkacağını, alacağın Valmont ile olan sözleşmeye dayandırıldığını, anılan sözleşmenin taraf olanları bağlayacağından alacağın muhatabının Vermont olacağını, cezai şartların da tarafları bağlayıcı olacağını, yakıt tedarikinden doğan alacağın nitelik açısından gemi alacaklısı hakkı vermediği beyanları ile davanın yetki, görev, aktif ve pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, donatanın ayni sorumlu olması olması durumunda zamanaşımı bakımından ve her halde esastan reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/03/2021 tarih ve 2014/437 Esas – 2021/182 Karar sayılı kararı ile; ” Dava yakıt alacağından kaynaklı alacak davası olarak Denizcilik İhtisas Mahkemesinde 2009/580E. Sayılı dosya numarası ile açılmış, yargılamaya İstanbul 51. Asliye Ticaret Mahkemesinde devam edilmiş, Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki 6545 Sayılı Yasanın 45.Maddesi ile değişik 5235 Sayılı Yasanın 5.Maddesi gereğince Ticaret Mahkemelerinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin HSYK’nın 26/08/2014 günlü ve .. sayılı kararı gereğince Ticaret Mahkemeleri 15/09/2014 tarihi itibariyle yeniden yapılandırılarak İstanbul 51 ve 52. Asliye Ticaret Mahkemelerine ait dosyaların birleşme nedeniyle Mahkememize devrine dair HSYK’nın 09/09/2014 günlü kararı ile yargılamaya Mahkememizin yukarıda belirtilen dosya numarası üzerinden devam edilmiştir. Uyuşmazlığın davacının davalıdan yakıt tedarik sözleşmesi nedeniyle alacağının olup olmadığı noktasında toplandığı, dava konusu gemi ile ilgili seferden men yönünde tedbir kararı verilmesi talep edildiği, mahkememizce 09/10/2009 tarihinde tedbir kararı verildiği ve daha sonra teminat mektubu ibrazıyla tedbirin teminat mektubuna kaydırıldığı görülmekle işbu dava yönünden mahkememiz yetkili ve görevli olduğundan davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir. Taraf vekillerince davaya ilişkin tüm delilleri belge ve dayanaklarıyla birlikte dosyaya sunulmuştur. Davalı… gemisi işleteni ve kiracısı …. ya uzun bir süre tebligat yapılamaması nedeniyle Mahkememiz 19/10/2020 tarihli celsesinde, usul ekonomisi gözetilerek işleten-kiracı yönünden davanın tefrikine, dosyanın mahkememiz başka bir esasına kaydedilmesine karar verilmiştir. 25/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Yakıt ve yağ tedarik sözleşmesinin davacı ile … arasında yapılmış olduğu, davalı donatan ile Vaimont arasında bir gemi kira sözleşmesi bulunduğu, davaya konu alacağın gemi alacaklısı hakkı olarak değerlendirilemeyeceğinden davalı donatanın pasif husumet ehliyeti bulunmadığı, Yakıt ve Yağ tedariği için 2 fatura ile talep edilen bedeli alacak talebinin gemi işletme müteahhidi olan Valmont’a yönlendirilmesi gerektiği beyan edilmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, uyuşmazlığın yakıt tedarik sözleşmesi uyarınca ödenmesi gereken meblağın ödenmemesine dayandığı, uyuşmazlığa konu olan geminin sicile kayıtlı malikinin Elena Industrıal olduğu, dosyada mevcut 01.01.2008 Tarihli Bimco Standart Gemi Sözleşmesinin davalı donatan ile Vaimont arasında imzalandığı, sözleşmede, dava konusu … isimli geminin satış durumu hariç; teknik işletmesi, ticari işletmesi (navlun), kiralaması, yakıt alımı, personel donatımı, kumanyasının, sigortasının işleten Vaimont tarafından karşılanacağı, Anlaşmanın 14.2 maddesine göre işleten Vaimont’un gemi donatanı davalı firmaya günlük 900,00 Usd olmak üzere her ayın beşini (5) geçmemek üzere ödeme yapacağının kararlaştırıldığı, bu kapsamda davalı donatanın, 01.01.2008 Tarihli Bimco Standart Gemi Sözleşmesi ile dava konusu gemiyi günlük 900,00 Usd kira karşılığında, satış hariç olmak üzere yakıt alımı dahil her türlü işletmesini dava dışı Vaimont’a devrettiği, sözleşmenin 01/01/2008-31/12/2008 tarihleri arasındaki süreyi kapsadığı, dava konusu yakıt tedariklerinin kira sözleşmesi içinde kalan döneme ilişkin olduğu, çıplak gemi kirası sözleşmesinde geminin sicile kayıtlı malikinin, gemi üzerindeki zilyetliğini kiracıya devrettiği, üçüncü kişilere karşı 6762 sayılı TTK m. 946 f. 2 anlamında donatan sayılan kişinin kiracı olduğu, geminin yakıtının geminin zilyedi tarafından tedarik edileceği, dolayısıyla, sözleşme ilişkisi çerçevesinde borçlu sıfatının zilyet=kiracının üzerinde olduğu, yakıt tedarik sözleşmesi gereğince dava konusu bedele ilişkin davalı donatanın sorumluluğunun bulunmadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının REDDİNE, 2-İhtiyati tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından tanzim edilen kararda eksik inceleme yapıldığını ve bir karar ittihaz edildiğini, anılı kararın kaldırılması istemi ile yasal süresi çerisinde tehir-i icra talepli olarak istinaf kanun yoluna başvurmakta olduklarını, Müvekkil şirketin cezai şarta hak kazanmış olup bu bedelin hükme esas alınan bilirkişi tarafından tespit edilmiş olduğunu, ancak mahkeme tarafından husumetin belirlenmesi hususunun hatalı değerlendirilmiş olduğunu, Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da isabetle tespit edildiği üzere, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 7.1. maddesi uyarınca cezai şartı talep edebilmek bakımından gerekli koşulların oluşmakta olduğunu, yakıt tedarikinin 05.10.2008 ve 24.10.2008 tarihlerinde gerçekleşmiş olduğunu, bu tarih esas alınarak hesaplanan ve icra takibi ile talep edilen cezai şart bedeli 50.085,40.-USD iken, bilirkişiler tarafından hesaplanan bedelin 75.418,37.-USD olduğunu, Cezai şart bedelinin hukuka uygun olup talep/ tespit edilmiş olduğunu, bu nedenle rapora bu yönü ile itirazları bulunmamakta olup, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarının saklı tutulduğunu, Davalı donatanının pasif husumet ehliyeti bulunmadığı yönündeki karara karşı istinaf sebeplerine ilişkin olarak; Yerel mahkeme tarafından yapılan davalı donatan Elena Industrıal’ın pasif husumet ehliyeti bulunmadığına dair değerlendirmelerin usul ve yasaya aykırılık teşkil etmekte olduğunu, Valmont Marıne tarafından imzalanan yakıt alım sözleşmesinden donatan Elena Industrıal şirketinin haberdar olmayışının ticari hayatın gerekliliklerine uymamakta olduğunu, Hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla, 07.01.2011 tarihinde Valmont Marine ile imzalanan sözleşmenin varlığından donatanın bilgisinin olduğu kanaatinin ticaret hayatının olağan akışına uygun olduğunu ve sorumluluğun bu kapsamda donatana yöneltilmesinin hukuken mümkün olduğunu, nitekim 6762 sayılı eTTK’nın 18. maddesinde de zikredildiği üzere tacirin basiretli olma yükümlülüğü bulunduğunu, basiretli bir tacir gibi hareket eden Valmont Marine Şirketi’nin bu yönde hareket ettiği ve Elena Industrial’ın imzaladığı sözleşmeden haberdar olduğu hususlarının kabul edilmesi gerektiğini, Öte yandan delilleri arasında sunulan dosyaya mübrez yakıt alındı makbuzları incelendiğinde: “Donatan adına ve hesabına, teslim alınan yakıt için ödemenin zamanında yapılacağını garanti ederim” ifadesinin yukarıda açıkladıkları beyanları doğrulamakta olduğunu, dolayısıyla yakıtın, donatanın bilgisi dahilinde gemiye sağlanmış olduğunu, ancak yakıt alındı makbuzunda bulunan bu ifadenin mahkeme tarafından inceleme konusu yapılmadığını, işbu yakıt alındı makbuzu altında kaptanın imzasının “Kaptanın adına ve hesabına ve donatan/kiracı adına” ibaresi ile bulunmakta olduğunu, Yerel mahkeme kararında ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda gemi alacaklısı hakkına dair yapılan değerlendirmelerin aşağıdaki hususlar gözetilmeksizin yapılmış olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca yakıt tedarikinin gerçekleştirildiği dönemdeki kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğini, bu çerçevede müvekkili tarafından “…” isimli gemiye gerçekleştirilen yakıt tedarikinden kaynaklanan alacağın, 6762 sayılı mülga TTK (“eTTK”) madde 1235 çerçevesinde müvekkilimiz lehine gemi alacaklısı ve eTTK madde 1236 çerçevesinde kanuni rehin hakkı vermekte olduğunu, Dava ikame edilene kadar borçların ödenmemesi nedeniyle, yargılamaya konu alacağın tahsilinin garanti altına alınabilmesi bakımından ve geminin satılma ve sökülmesi halinde müvekkilinin alacağını tahsil etme imkanı da tehlikeye gireceğinden “…” isimli Gemi üzerinde (Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun yukarıda değinmiş oldukları maddesi uyarınca yakıt tedarikinin gerçekleştirildiği dönemdeki kanun hükümleri uygulanacağından) eTTK uyarınca kanuni rehin hakkı tesis edilmesinin talep edildiğini, Bağlama limanı dışında yapılan yakıt ikmalinin kanuni rehin hakkı vermekte olduğunu, bu kapsamda donatanın da işletenle birlikte sorumluluğu doğmakta olup yakıtın ikmal edildiği gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tesis edilmesi gerektiğini, uyuşmazlık konusu yakıt tedariki yapılan geminin bağlama limanının Rusya’nın Arkhangelsk Limanı olduğunu, gemi tedariki yapılan yerin ise, Rusya’nın Taganruk Şehri olduğunu, dolayısıyla yakıt tedarikinin yapıldığı yerin bağlama limanından farklı olduğunu, Davaya konu alacağın eTTK 1235 kapsamında Gemi alacaklısı hakkı verdiği ve aynı zamanda eTTK 1236 kapsamında kanuni rehin hakkı bahşettiği hususlarının açık olduğunu, bu minvalde eTTK 1235 ve 1236 maddeleri hükmü çerçevesinde Gemi ve teferruatları üzerinde kanuni rehin hakkı tesisine karar verilmesi gerekirken, kanuni rehin hakkı talebi ile donatan bakımından pasif husumet ehliyeti bulunmadığı yönünde değerlendirilme yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesi’nin buna benzer bir konuda 2007/182 E. sayılı dosya tahtında gerçekleştirdiği yargılamada atanan bilirkişilerin raporlarında özetle geminin bağlama limanı dışında olduğu sırada yakıtın kaptan tarafından teslim alınması ve de yakıt alındı makbuzunda ayrıca yukarıda yer verilen şekilde bir ifadenin yani ” gemi donatanı hesabına ve adına alınan petrol ürününün zamanında ödenmesini garanti ederim ” ifadesinin yer almasının kanuni rehin hakkının oluşması için yeterli olduğunun saptandığını, Zira, gemi kaptanının gemi donatanının doğrudan ve sınırsız temsilcisi olup, gemi’nin bağlama limanı dışında kaptanın taahhüdü ile yapılan yakıt tedarikinin, yakıt alacağı bakımından kanuni rehin hakkı vermekte olduğunu, nitekim kaptanın donatanı temsilen yaptığı işlemlerin donatanı bağlayacağı hususunun da yerleşik içtihatlarda zikredilmekte olduğunu,Aynı dosyada Yerel Mahkeme tarafından bilirkişi raporunu dayanak alarak 30.12.2008 tarihinde 2007/182E. ve 2008/438 K. sayılı kararı ile gemi üzerinde gemi alacaklısı ve devamında kanuni rehin hakkının doğumuna ve tesisine karar verildiğini ve kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 28.04.2011 tarih ve 2009/5700 E. ile 2011/5139 K. sayılı kararı ile onanmış olduğunu, Ancak Yerel Mahkeme tarafından verilen kararın tüm bu hususlar gözetilmeksizin ittihaz edilmiş olduğunu beyanla; Açıklanan ve re’sen dikkate alınacak sebeplerle; – İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.03.2021 tarih ve 2014/437 E- 2021/182 K sayılı kararının kaldırılmasına, – Yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davalının donatanı olduğu dava konusu gemiye davacı tarafından yakıt tedariki sağlanmasına rağmen yakıt bedelinin ödenmediği iddiası ile yakıt bedelinin ve cezai şart alacağının tahsili ve gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tesisi talebine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, dava konusu … numaralı … gemisinin donatanının …. olduğu, işleten ile aralarında akdedilen yakıt ve yağ alımı sözleşmesi kapsamında dava konusu gemiye bağlama limanı dışında 05/10/2008 tarihinde ve 24/10/2008 tarihinde yakıt ikmali yapıldığını, ancak yakıt bedelinin ödenmediğini ve sözleşmenin ihlal edildiğini, sözleşmenin ihlali sebebiyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şart alacağının doğduğunu, yakıt bedeli ve cezai şart alacağının davalılardan tahsiline ve gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tesisine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu geminin 01/01/2008 tarihli bimco standart gemi sözleşmesi ile davadan tefrik edilen davalı …. işletene kiralandığını, dava konusu yakıt ve yağ alımı sözleşmesinin davacı ile işletene arasında akdedildiğini ve sözleşmenin tarafı olmadıklarını, davada pasif husumetlerinin bulunmadığını, dava konusu alacağın gemi alacağı hakkı veren alacak niteliğinde olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasında; davalı …’ın dava konusu geminin donatanı, davadan tefrik edilen davalı …. gemiyi kiralaması sebebiyle gemi işletme müteahhidi olduğuna, yakıt ve yağ alımı sözleşmesinin davacı ve davadan tefrik edilen davalı …. arasında akdedildiğine, davacı tarafından dava konusu gemiye 05/10/2008 tarihinde ve 24/10/2008 tarihinde yakıt ikmali yapıldığına ilişkin bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf; dava konusu yakıt alacağı ve cezai şart alacağının gemi alacağı hakkı veren alacak olup olmadığı, söz konusu alacağın davalı donatandan talep edilip edilmeyeceği, alacak miktarı, gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tesisi şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarındadır. Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafından dava konusu gemiye yakıt ikmali 05/10/2008 ve 24/10/2008 tarihlerinde yapılmış olup, uyuşmazlığa söz konusu yakıt ikmallerinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK hükümleri tatbik edilecektir. TTK’nın 987. maddesine göre; Gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada kaptan bu sıfatla geminin donatılmasına, yakıt ve kumanyasına, gemi adamlarına, geminin iyi halde muhafaza edilmesine ve umumi olarak yolculuğun selametle icrasına mütaallik her türlü muamele ve tasarrufları üçüncü şahıslarla donatan namına yapmaya salahiyetlidir. Taşıma mukaveleleri yapmak ve kendi vazifeleri çerçevesine dahil hususlarda dava açmak da kaptanın salahiyetleri cümlesindendir. TTK’nın 993/1 maddesine göre; Kaptanın bu sıfatla ve kanuni salahiyetleri çerçevesi içinde, donatan adına hareket ettiğini bildirerek veya bildirmiyerek, yaptığı hukuki muamelelerle donatan üçüncü kişilere karşı hak iktisap eylediği gibi gemi ve navlun ile mesul de olur. TTK’nın 946. maddesine göre; Donatan, gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibine denir. Kendisinin olmıyan bir gemiyi kendi adına deniz ticaretinde bizzat veya kaptan marifetiyle kullanan kimse, üçüncü şahıslarla olan münasebetlerinde donatan sayılır. Malik, geminin işletilmesinden dolayı gemi alacaklısı sıfatiyle bir talepte bulunan kimseyi, bu işletilme malike karşı haksız ve alacaklı da kötü niyet sahibi olmadıkça, hakkını istemekten menedemez. Davacı tarafından yakıt ve yağ alımı sözleşmesi kapsamında dava konusu gemiye ikmal edilen yakıt bedeli ve cezai şart alacağının sözleşmenin tarafı olmayan davalı donatandan tahsili talep edilmiştir. Davalı donatan, davacı ve davadan tefrik edilen davalı …. arasında akdedilen yakıt ve yağ alımı sözleşmesinin tarafı değildir. Sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince söz konusu sözleşme hükümleri sözleşmenin tarafı olmayan davalı … bağlamamaktadır. Bu sebeple taraflar arasında kararlaştırılan sözleşmenin ihlali halinde cezai şart ödeneceği hükmü ve bedeli sözleşmenin tarafı olmayan davalı donatana karşı ileri sürülemez. Sözleşmeden davalı donatanın haberdar olması halinde de bunun sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Bunun yanında cezai şart alacağı TTK’nın 1235. maddesinde sınırlı olarak sayılan gemi alacaklısı hakkı veren alacaklar kapsamında olmadığından TTK’nın 946. maddesine göre de donatana karşı ileri sürülmesi ve tahsilinin talep edilmesi yasal olarak mümkün değildir. Davacı tarafından dava konusu gemiye yakıt ikmali yapıldığı ihtilafsızdır. Kural olarak TTK’nın 993/1 ve 946 maddeleri uyarınca donatan yakıt bedelinden sorumludur. Ancak davalı donatan tarafından dava konusu gemi davadan tefrik edilen davalı ….’ye kiralanmış, kira sözleşmesinde dava konusu … isimli geminin satış durumu hariç; teknik işletmesi, ticari işletmesi (navlun), kiralaması, yakıt alımı, personel donatımı, kumanyası, sigortası işleten Valmont tarafından yapılacağı, işletenin gemi donatanı davalı firmaya günlük 900,00 USD olmak üzere her ayın beşini (5) geçmemek üzere ödeme yapacağı kararlaştırılmıştır. Bu kişi geminin işletme müteahhidi olup, TTK’nın 946. maddesine göre üçüncü şahıslarla olan münasebetlerinde donatan sayılır. Bu sebeple davacının yakıt alacağı talebini de davalı ….’ye yöneltmesi gerekmektedir. Sözleşmeden davalı donatanın haberdar olması halinde de bunun sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. 6762 sayılı TTK nun 1235.maddesinde gemi alacaklısı hakkı veren alacaklar on bend halinde sınırlı olarak sayılmıştır. Yakıt alacağı kural olarak 6762 sayılı TTK nun 1235/6.bendi kapsamında gemi alacağı niteliğindedir. Ancak hüküm altına alınan yakıt alacağının davacıya gemi alacaklısı hakkı vermesi için TTK nun 987 ve 988.maddeleri uyarınca veresiye olan satış muamelesinin kaptan tarafından yapılması, gemi bağlama limanı dışında iken yapılmış olması, muamelenin muayyen yolculuğun icrası veya geminin iyi halde muhafazası için zaruri olması ve zaruret derecesini de aşmaması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta belirtilen şartların gerçekleştiği davacı tarafından iddia ve ispat edilemediğinden ve şartlar birlikte gerçekleşmediğinden yakıt alacağı talebi de gemi alacaklısı hakkı veren alacak kapsamında değildir. Bu sebeple de söz konusu alacağın TTK’nın 946. maddesi uyarınca da donatana karşı ileri sürülmesi ve tahsilinin talep edilmesi yasal olarak mümkün değildir. Dava konusu alacakların gemi alacaklısı hakkı veren alacak kapsamında olmadığı anlaşılmakla TTK’nın 1236. maddesine göre gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tanınması koşulları da oluşmamıştır. Mahkemece bu hususlar gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı bulunması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.