Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1083 E. 2023/1583 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1083 Esas
KARAR NO: 2023/1583 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/368 Esas -2021/136 Karar
TARİHİ : 11/02/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin İsrail’de mukim Sigorta Şirketi olduğunu, dava dışı … Ltd. isimli sigortalısı olan şirkete ait 1409 Karton – 59 palet steril ilaç malzemesinin İngiltere’den Türkiye’ye olan kara yolu ile nakliyesini … numaralı sigorta poliçesi ile nakliyat muhataplarına karşı teminat altına aldığını, ancak sevkiyat sırasında taşıyan aracın Belçika’da yapılan kontrolünde kamyona zorla girildiğini ilaçların ve kutuların açıldığının, yabancı maddeler ile karıştığının, orjinalliğinin ve strel halinin bozulduğunun, kullanıma sunulamayacak şekilde hasarlandığının tespit edildiğini ve kamyonun tekrar İngiltere’ye göndericinin deposuna geri getirildiğini, tayin edilen … isimli ekspertiz bürosunun yaptığı incelemeler sonucu taşınan yüklerin artık kullanılmayacağına karar verildiğini ve neticede 20.09.2015 tarihli ve … numaralı fatura konusu ilaç eşyasının toplam değeri olan 120.520,00 USD’den 25.000 USD muafiyet indirimi yapılmak suretiyle sigortalısına 95.520,00 USD sigorta hasar tazminatı ödendiğini ve 13.03.2016 tarihli temlik ve ibranamenin alındığını, ödeme ile müvekkili şirketin sigortalısının haklarına halef olmak suretiyle davalılara karşı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını ancak davalıların haksız itirazı sebebiyle itirazlarının iptali için davanın açılması gerektiğini i beyanla davalıların icra dosyasında yaptıkları itirazların tamamen iptali ile takibin aynen devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, davacının, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü nezdinde açmış olduğu … E. sayılı icra takibinde; muhtemelen müvekkili şirket ile bağlantısı olmayan, tamamıyla farklı organik yapıda bulunan ve ticaret unvanları dahi farklı olan başka bir şirketin iddia edilen borcu sebebiyle, müvekkili şirketi icra takibinin muhatabı olarak gösterdiğini, davacının dava dilekçesine ileri sürmüş olduğu hususlar ve başlatmış olduğu icra takibi sürecinin müvekkili şirkete yönlendirilemez konumda olduğunu, müvekkili şirketin davacıya böyle bir borcunun bulunmadığını, ilgili ödeme emrinin tebliğinin ardından, davacı vekili ile yapılan görüşmelerde “takip konusu borç ile müvekkilinin ilgisinin bulunmadığı” açıkça belirtilmiş olup, buna rağmen davacı vekilinin kötü niyetli olarak huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, müvekkilinin aleyhine kötüniyetli bu icra takibinin bulunması, kredi ilişkisi içinde olduğu bankalar nezdinde de ticari itibarını sarstığını beyanla davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 11/02/2021 tarih ve 2017/368 Esas -2021/136 Karar sayılı kararında;”Dava, hukuki niteliği itibari ile rücuen tazminat istemine dayalı itirazın iptali davasıdır. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası getirtilerek dosyamız içine konmuştur. İcra takibi incelendiğinde, itirazların süresinde olduğu anlaşılmıştır. Davanın İ.İ.K. 67/1 maddesindeki 1 yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmıştır. TTK.nın halefiyet başlıklı 1472.maddesine göre; sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur. Davaya konu edilen olayda; davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı … Ltd.’ye ait emtianın davalı sorumluluğunda taşınması sırasında Belçika’da yapılan kontrolde kamyona zorla girildiği, ilaçların ve kutularının açıldığı, yabancı maddeler ile karıştığı ve bu şekilde emtianın hasarlandığı tespit edilerek, kamyonun tekrar İngiltere’ye geri getirildiği, burada yapılan ekspertiz incelemesinde taşınan emtianın artık kullanılamayacağına karar verildiği ve davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına 95.520 USD sigorta hasar tazminatı ödediği ve 13.03.2016 tarihinde temlik ve ibranamenin alındığı görülmüştür. Bu dava ile davacının yapmış olduğu bu ödemenin davalılardan tahsili amacı ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmıştır. Davalı …, davacı ile aralarında hiç bir ticari ilişki bulunmadığını, bu nedenle açılan davayı ve icra takibini kabul etmediklerini savunmuştur. Davalı …, davacının dosyaya delil sunmadığını, bu nedenle davacının aktif husumetinin bulunmadığını, CMR hükümlerine göre olayda taşıyıcının sorumluluğuna gidilemeyeceğini, çünkü taşıyıcının olayda kusurunun ya da olayı önleme imkanının bulunmadığını, talep edilen tazminat miktarı ve faiz oranının fahiş olduğunu savunmuştur.Mahkememizce tarafların bildirmiş oldukları tüm delil ve belgeler toplandıktan sonra, uluslararası ticaret ve taşımacılık uzmanı bilirkişi ile sigorta uzmanı bilirkişilerden oluşan heyetten rapor aldırılmıştır. Bu bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan bilirkişi raporu ve tarafların itirazı üzerine aldırılan ek raporlar uyarınca; davalı … A.Ş.’nin taşıyan sıfatına haiz olduğuna dair dosyada somut bir belgenin bulunmadığı, bu nedenle bu davalıya taşıyan sıfatı ile husumetin yöneltilemeyeceği, davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına ödeme yaptığına dair dava dosyasına belge sunmuş olması nedeni ile ödeme yapıldığının tespit edildiği, dosyaya sunulan 04.04.2016 tarihli imha sertifikası ile davacı sigorta şirketinin halefiyet hakkını kazandığı, davacının davalı … Ltd. Şti.’ne karşı 62.158,46 SDR üst sınırı geçerli olmak üzere rücu hakkının bulunduğu, taşımacının önlemeyeceği bir durumun varlığının ispat külfeti davalıda olmasına rağmen, davalı tarafından bu durumun varlığına delil olabilecek bir belgenin sunulmamış olması nedeni ile davalının sorumluluğunun ortadan kalkmayacağı anlaşılmıştır. Bu tespitler ışığında; davalı … A.Ş.’nin taşıyan sıfatı olduğuna dair dosyaya somut bir belge sunulmamış olduğundan bu davalıya karşı açılan davanın reddine karar verilmiştir. Davacının kötü niyeti ispatlanmadığından kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir. Davalı … Ltd. Şti.’ne karşı açılan davada, davalının taşıyan durumunda olduğu, davaya konu hasarın davalı taşıyıcının taşıması sırasında meydana geldiği, CMR Konvansiyonu’nun 17/2 maddesindeki “Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasında değil de istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz.” düzenlemesindeki sorumsuzluk hallerinin varlığını davalının ispatlaması gerektiği, ancak “taşımacının önleyemeyeceği bir durumun varlığını” ispata yarar hiç bir delilin dosyaya sunulmamış olduğu anlaşıldığından, bu davalının CMR Konvansiyonu hükümlerine göre sorumlu olduğu kabul edilerek, taşıyıcının azami sorumluluğunun brüt ağırlığa göre kilogram başı 8,33 SDR olduğu gözetilerek, 7462 kilogram * 8,33 SDR olmak üzere davalının toplam sorumluluğunun, 62.158,46 SDR. olduğu belirlenmiş ve karar tarihine en yakın (10.02.2021 tarihi itibarı ile) döviz kuru ile yapılan hesaplama sonucunda (1 SDR=1,44 USD olmak üzere) davalının sorumluluğunun 89.452,34 USD olduğu anlaşıldığından davanın bu kapsamda kısmen kabulüne karar verilmiştir. “gerekçesi ile davalı … A.Ş’ye karşı açılan davanın reddine, davalı Sağlam Uluslararası Taşımacılık Ltd. Şti.’ye karşı açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmüş olan işbu davada, Yerel Mahkeme tarafından ” davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına ödeme yaptığına dair dava dosyasına belge sunmuş olması nedeni ile ödeme yapıldığının tespit edildiği, dosyaya sunulan 04.04.2016 tarihli imha sertifikası ile davacı sigorta şirketinin halefiyet hakkını kazandığı, davacının davalı Sağlam Uluslararası Taşımacılık Ltd. Şti.’ne karşı 62.158,46 SDR üst sınırı geçerli olmak üzere rücu hakkının bulunduğu” gerekçesi ile 1 numaralı … Ltd. Şti.’ye karşı açılan davanın kabulüne karar verilmiş olup bu kararın usul ve yasaya uygun olması ve halefiyet hakkının ispatlanması sebebiyle esasen 1 numaralı davalı … Ltd. Şti. yönünden istinaf incelemesi talebinde bulunmadıklarını; İşbu istinaf incelemesinin, Yerel Mahkeme tarafından “… A.Ş.’nin taşıyan sıfatı olduğuna dair dosyaya somut bir belge sunulmamış olduğu” gerekçesi ile 2 numaralı davalı … A.Ş. yönünden verilen davanın reddine ilişkin kararın yasa ve usule aykırı olması ve eksik inceleme içermesi sebebiyle gerçekleştirilmesi zarureti doğduğunu, bu surette işbu istinaf başvurusunun yalnızca 2 numaralı davalı yönünden verilen davanın reddine ilişkin karara dayalı olduğunu, davanın 2 numaralı davalı yönünden reddine karar verilmesine ilişkin kararın usul ekonomisi ve yasaya aykırı olması sebebi ile kaldırılması ve davanın bu davalı yönünden de kabulüne karar verilmesi gerektiğini;Yerel Mahkeme tarafından gerçekleştirilen yargılama neticesinde 2 numaralı davalı … A.Ş.’nin davada taraf olamayacağı yönünde karar verilmiş ise de, yargılama sürecinde bu husustaki taraf değişikliği hakkı da reddedilmiş olup yasa ve usule aykırı olarak kanundan doğan hakların kullanılmasının engellendiğini, belirli şartların varlığı halinde tarafta değişiklik hakkı tanıdığını, kanun koyucunun, işbu değişiklik nedenlerini 3 başlık altında topladığını, bunların maddi hata nedeniyle tarafın değiştirilmesi, dürüstlük kuralına aykırı olmayan değişiklik talebi ve kabul edilebilir yanılgı sebebiyle iradi taraf değişikliği olduğunu; Yargıtay uygulaması da dikkate alındığında, dürüstlük kuralına aykırı olmayan iradi taraf değişikliğine, ölmüş kişiye karşı dava açılması ve dava konusu uyuşmazlıkta olduğu gibi yeterince araştırma yapılmış olmasına rağmen taraf sıfatında yanılma ve benzeri durumların örnek verilebileceğini, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanmaktaysa, hâkimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliğini kabul edebileceğini, kabul edilebilir bir yanılgı olarak değerlendirilen haller aynı zamanda dürüstlük kuralına aykırılık da teşkil etmeyeceğinden bahisle HMK’nın 124. maddesinin 3 ve 4. fıkralarının aradığı şartların aynı anda gerçekleşmiş olacağını; Kabul edilebilir yanılgı sebebiyle iradi taraf değişikliği halleri kapsamında temsilcide yanılma, tüzel kişiliği olmayana dava açılması, resmi sicil ve kayıtlardaki hatanın tarafın yanlış gösterilmesine neden olması, tarafın eksik gösterilmesi halleri ve benzeri durumların değerlendirilebileceğini, konuya ilişkin Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin kararı bulunduğunu, (20. HD., E. 2017/1874 K. 2017/2756 T. 3.4.2017). anılan kararda da bu hususun açıkça görülebildiğini; yine konuya ilişkin bir diğer karar olarak Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin kararının bulunduğunu, (15. HD., E. 2016/5718 K. 2017/590 T. 14.2.2017); Yerel Mahkeme huzurunda ikame edilen davada dürüstlük kuralına uygun şekilde temsilde yanılma ile maddi hata bulunmakta olup HMK madde 124/3-4 uyarınca davalı tarafın muvafakati olmaksızın taraf değişikliği hakkı bulunduğunu, Yerel Mahkeme tarafından bu talebin dikkate alınmaması yasa ve usule aykırı olup usul ekonomisine de aykırılık teşkil ettiğini; Yargılama süresinde davalı olarak gösterilen … A.Ş.’nin taşıma ile ilgili olmadıkları hususundaki ısrarlı iddiaları sonucunda yapılan araştırmalarda, bu şirketin … kelimesinden ve devamı ünvanından dolayı taraflarının yanıltıldığını ve bu sebeple sehven yanlış gösterildiğinin tespit edildiğini, bu maddi hatanın düzeltilmesi amacıyla yapılan incelemelerde, gerçek davalı ünvanının … A.Ş. olması gerektiğinin saptandığını ve davalı tarafın isim ve ünvanındaki şekli hatanın farkına varıldığını; … markasının tek ve aynı grup şirketine ait olduğunu, maddi hatadan kaynaklanan değişiklik talebinin bir diğer adıyla tarafta düzeltme hususunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesinin 3. fıkrasında, maddi bir hata söz konusu olduğunda, hakimin tarafta değişiklik talebini kabul edeceği şeklinde iradi olmayan bir hükümle düzenlendiğini, ilgili düzenlemeye göre maddi bir hata nedeniyle tarafın değiştirilmesinden kastedilenin, esasen yalnızca şekli bir düzeltme işlemi olup, maddi hukuka ilişkin bir dayanak noktasına sahip olmamakla birlikte, burada dava dilekçesinin hazırlanması sırasında, bir tarafın sehven yanlış gösterilmesi durumunda, oluşan maddi hatanın, tarafın isim veya unvanında şekli bir düzeltme yapılarak giderilmesinin söz konusu olduğunu, bu konuda davalı … ile … İngiltere arasında yazışma belgesi esasen yargılama safhasında da sunulmuş olup tekraren işbu dilekçe ekinde de sunulduğunu, ekte yer alan yazışmalardan görüleceği üzere, … İngiltere’den … tarafından, …’den … ve … ’a yazılan 25/09/2015 tarihli e-posta mesajında; “ekteki manifestoda yer alan tek yüklemenin … tarafından alınıp alınmayacağı” hususunun sorulduğunu;Bu mesajın konusunun; “29/09/2015 tarihinde Türkiye’ye alınacak yük” olduğunu, mesajın muhatabı olan “ … ve … ” davalı …’in elemanları olduğunu, işbu yazışma uyarınca, davalı şirket … A.Ş.’nin taraf olmadığına dair itirazının yersiz olduğu görülmekle, bilirkişiler ve Mahkeme tarafından anılan itiraz ve beyanlarının incelenmediğini, bu sebeple, dosya kapsamında 1 nolu davalı tarafa taşımada sorumlu taşıyan olarak husumet yöneltilebileceğinin kabulü gerektiğini;İlgili e-postalarda dava konusu taşımaya dair yetkili kişilerin … adı altında e-posta gönderdiğini ve uluslararası bir kurum olan … firmasının Türkiye’deki ticari Unvanının araştırılması neticesinde de bu ünvanın … A.Ş. olduğunun tespit edildiğini ve bu neticede davanın ikame edildiğini, ilgili taşımada … yetkililerinin dahilinin bulunduğu konusunda bir sorun bulunmamakta olduğu gibi yalnızca bu şirketin ticari ünvanının taraflarınca doğru olarak bulunma imkanının bulunamadığını ve esasen unvanın davalı tarafından açık olarak belirtilmemesi ile bu imkanın davalı tarafından engellendiğini ve tüketici olarak yanıltıldıklarını;Davalı tarafın unvanda yanıltma amacının bulunduğunu, müvekkilinin de gerçekleştirebileceği tüm araştırmalar neticesinde ulaşabildiği unvan olan tarafa dava ikame ettiğini, burada bir yanlışlık var ise dahi yukarıda belirtildiği üzere kanuna uygun olarak tarafta değişiklik hakkının mevcut olduğunu, sırf bu sebeple, bu unvana sahip şirketin taşımada dahilinin olmadığı iddiası ile davanın reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme’nin bu hukuka aykırı kararı ile esasen taşıma kapsamında sorumlu bulunan bir tarafa karşı sorumluluk yöneltilmesinin engellendiğini, ek olarak, kanuni hakları olan taraf değişikliğinin gerçekleştirilmemesi neticesinde müvekkili aleyhine oldukça fazla bir vekalet ücreti tahakkukuna sebebiyet verilerek müvekkilinin maddi zarara uğradığını, meydana gelen olay neticesinde diğer davalı tarafın da taraf düzeltilmesi ile ödenen hasar tazminatından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutularak bu yönde karar verilmesi gerektiğini, somut olayda dava konusu taleplerin gerçek borçluya yöneltilebilmesi ve davaya hakkaniyete ve usul ekonomisi ilkesine uygun şekilde devam olunabilmesi için 2 No’lu davalı tarafın … A.Ş yerine … Anonim Şirketi olarak değiştirilerek söz konusu maddi hatanın giderilmesini talep ve beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak ve taraf düzeltme imkanı tanınarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sigorta şirketi tarafından, uluslararası karayolu ile taşınan emtianın, taşıma sırasında zayi olduğundan bahisle sigortalıya ödenen tazminatın taşıyıcıdan rücuan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı taleplerine ilişkindir.Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçeler ile 1 nolu davalı olan … A.Ş’ye karşı açılan davanın reddine, 2 nolu davalıya karşı açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve davacı vekili, davalı … A.Ş. yönünden verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen … A.Ş.’nin taşıyıcı olmadığını, gerçek taşıyıcı olan ve davalı olması gereken şirketin … A.Ş. olduğunu, sigortalı şirket ile taşıyıcı arasında yapılan yazışmalarda … unvanının kullanıldığını ve taşıyıcının unvanının açıklanmadığını, bundan kaynaklanan bir hata ile davalı olarak … A.Ş.’nin gösterildiğini, Mahkemeden HMK’nın 124. maddesi uyarınca taraf değişikliği talep edildiğini ancak talebin usul ve yasaya aykırı şekilde reddedilğini beyanla kararın kaldırılması ile taraf değişikliği yapılarak davanın gerçek taşıyıcı yönünden de kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Tarafta iradi değişiklik HMK’nın 124. maddesinde düzenlenmiş olup, bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.Dosya kapsamından; davacı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalılar … A.Ş. ile … Ltd. Şti. aleyhine 95.520 USD tazminatın tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine davalı … A.Ş. tarafından sunulan dilekçe ile borca ve ferilerine itiraz edildiği, takibin durması nedeniyle bu davanın açıldığı, davacı vekilinin 19.02.2018 tarihli talep dilekçesi ile Mahkemeden, ödeme emrinde ve dava dilekçesinde yapılan maddi bir hata sonucunda … A.Ş. olarak gösterilen davalı tarafın, … A.Ş. olarak değiştirilmesini, yapılacak değişiklik sonucunda yeni davalı/borçlu tarafa ödeme emrinin ve herhangi bir itiraz halinde açılacak olan itirazın iptali davasına ilişkin dava dilekçesinin gönderilmesi için taraflarına uygun bir mühlet verilmesini talep ettiği, Mahkemece 05.06.2018 tarihli 1 nolu celsenin 5 nolu ara kararı ile davacının talebinin, davaya konu icra takip dosyasında da adı geçen davalının borçlu olarak gösterilmesi sebebiyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır. HMK’nın 124. maddesinde tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde, taraf değişikliği talebinin kabulü konusunda Mahkemeye takdir yetkisi tanınmış olup, anılan kanun hükmü emredici nitelikte değildir. Somut dava icra takibine sıkı sıkıya bağlı olan itirazın iptali davasıdır. İcra takibinde borçlu olarak gösterilmeyen, kendisine ödeme emri tebliğ edilmeyen, takibe itiraz edip etmeyeceği, hakkındaki takibin durup durmayacağı bilinmeyen şirketin bu davada taraf değişikliği suretiyle davalı taraf haline getirilmesi mümkün olmadığı gibi, Mahkemece icra takip talebinde maddi hata sonucu yanlış şirketin borçlu gösterildiğinden bahisle ödeme emrinin gerçek borçlu adına tebliğ edilmesine izin verilmesi de mümkün değildir. Ödeme emrinde yapılan hatanın düzeltilmesi, takipte tarafın değiştirilmesi, takibe taraf eklenmesi gibi hususlar icra dairesinden talep edilebilecek takip hukuku ile ilgili hususlardır. Bu sebeple İlk Derece Mahkemesince davacının iradi taraf değişikliği talebinin ve davalı … A.Ş. yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 19/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.